Jump to content

Olum materyalizme gore kesin olarak son mudur?


Recommended Posts

Olaya tamamen materyalist acidan bakalim: Bilincin ve "ben" in kaynagi tamamen maddesel deniyor. Dolayisiyla beni bilinc anlaminda "ben" yapan sey sadece beyindeki kimyasal(ya da baska turlu) etkilesimler. (Tabi deneyimleri hafizayi saymiyorum) Biz (artik bu "biz", "ben", "sen" her ne anlamdaysa) dogmadan once oluyduk zaten yani yoktuk, hictik, pek cok materyaliste gore oldukten sonra ne olacaksak dogmadan once de oyduk fark yok. Peki ne oldu da yokken oluyken hicken dogduk/dunyaya geldik ve "ben", "sen", "o" olduk' "biz" olduk ve neden her birimiz, kendimizi baskalarindan ve diger seylerden ayiran bir ego gelistirdik, "ben" "Sen" "o" idraki gelistirdik? Peki ne olduysa oldu bunun yanitina "maddesel etkilesim" "kimyasal tepkime"..vs..vs diyelim.

Dogmadan once yoktuk ama bir sekilde (bunun nedenine tamamen maddesel diyelim) dunyaya gelip bireysel ego gelistirdik ve "ben" bilinci kazandik, oldukten sonra da yine ayni sekilde yani bu dunyada dogmamiz gibi, neden yine varolmayalim? Bu imkansiz ise dogmadan once de oluyduk ama dogmus olup ego gelistirdik ben bilinci kazandik, neden tekrar olmasin bu? Tekrar olmamasi icin sebep ya da mantik nedir?

Aslinda "ben", "sen", "o" olgulari incelenirse tamamen maddesel de olsa (yani doga ustu aciklamaya gerek kalmadan) oluyken nasil dogduysak tekrar olum durumuna gectikten sonra da yine su andaki gibi dogup bilinc kazanmamiz mantikli geliyor. Sadece hayatlar arasinda baglanti olmaz,(hafiza hatira gibi) baska bir "ben" olur ancak yine ego bilinci gelistiririz. (artik bu "biz" kimsek)

Tekrarlayalim, olaya tamamen materyalist acidan bakilinca, ayni madde bu yuzyilda kimyasal etkilesimlerle/reaksiyonlarla..vs artik her nasilsa, "ben" "sen" "o" oldu, bu olgular hic yokken oldu ya da donuserek oldu, farketmez... Bir dahaki yuzyilda (ya da 1 milyon yuzyil sonra) da ayni seyin ayni sekilde "ben "sen" "o" olmasina veya ona donusmesine engel olan sey nedir?

Bazilari ayni dusunceyi felsefi acidan bakarak, su sekilde de ifade ediyor: "Ben" "sen" "O" aslinda hicbir zaman yoktu dogmadi ve olmeyecek yok da olmayacak...

tarihinde Anthemoessa tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bazilari ayni dusunceyi felsefi acidan bakarak, su sekilde de ifade ediyor: "Ben" "sen" "O" aslinda hicbir zaman yoktu dogmadi ve olmeyecek yok da olmayacak...

Materyalizm felsefesi de bunu söylüyor zaten, ben sen o diye birşey insan zihni dışında varolmadığı gibi ölüm diye birşey de gerçekte yok...

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

" ben " hiçbir zaman bir daha " ben " olmaz.

kısaca şöyle anlatayım; 1 saniye önceki ben ile 1 saniye sonraki ben bile aynı değilizdir. 1 saniye önceki ben, şu anda yaşadıklarımı yaşamadı çünkü.

Ben hicbir zaman bir daha ben olmuyor o halde "olum" diye bir sey olamaz materyalizme gore, illa ki baska benler olacak ilerde ve o benler de ego gelistirip kendini "ben" diye diger seylerden ayiracak olan idraki olusturacak.

Materyalizm felsefesi de bunu söylüyor zaten, ben sen o diye birşey insan zihni dışında varolmadığı gibi ölüm diye birşey de gerçekte yok...

O halde nedir bu pek cok materyalistin "olum sondur olumden sonra hayat yok" yaygarasi :) Madde biz dogmadan once nasil "biz"e "ben" e "sen"e "O" ya donustuyse oldukten sonra da ayni sekilde donusmesi kacinilmazdir. Materyalizm madde ve beyinden baska bir sey bir 'ben' de kabul etmedigine gore, beni ben yapacak her seyi saglayacaktir her zaman.

MAteryalist ya da naturalistlerin (son zamanlarda forumda da gorulen) olum korkusu sacmadir o halde. Ya da diyebilir miyiz pek cok materyalist ya da naturalist pratikte teist gibi davranip dusunuyor?

tarihinde Anthemoessa tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

önceden yoktuk...

şimdi varız...

demek ki yokluktan var olunabiliniyormuş...

isbatı delili ortada işte...

bilim deneye dayanmaz mı...

işte ortada gayet net bir olgu...

yoktuk var olduk...

demekki bu olabilir bişeymiş...

öyleyse bu bir kere daha belki bin kere daha olabilir...

neden olmasın...

olmaması için ne engel var...

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Ben"in dışındakileri (sen ve o ) at bir kenara.

İstenilen, arzu edilen şey "ben"in bir daha dünyaya gelmiş olması. Yani "ben" ölmesin.

Bu gerçek dünyada veya hayali bir öteki dünyada sürekli yaşar durumda olsun.

İyi güzel!! de. "Ben" dediğin şey ne? Anıların mı? Kimliğin mi? Bedensel özelliklerin mı?

Bunların toplamı mı?

Doğuştan bedensel özelliklerinin tıpatıp aynısı olarak, yani genetik altyapı olarak, bir daha dünyaya geldim diyelim. Benim dışımdaki ortamın tıpatıp aynı olması imkansız olacağı için, aynı kimlik, aynı kişilik ve aynı anılarımın yeniden oluşması da imkansız olacaktır. Böyle olunca aynı genetik altyapı ile yeniden dünyaya gelmiş olsam bile o önceki, ölmesini istemediğim "ben" olmayacaktır.

Özetle; şu andaki ben, bin sene önce aynı altyapı ile dünyaya gelmiş olsam bile ben o değilim. Şu andaki ben öldükten bin sene sonra aynı altyapı ile dünyaya gelmiş olsam bile, o ben olmayacağım.

Evet! Ne hazin ki! Bu dünyaya bir kez gelme gerçeği ile karşı karşıyayız.

Ancak! yeni zaman ve yeni mekan içinde, yeni kimlikler ile dünyaya gelerek, yeni kimliklerimizi beğenip, yeni anılar oluşturarak, bunları kabul edip benimseyerek, eski ben öldü yaşasın yeni ben diyerek ölümsüzlüğü yakalayabiliriz.

Bunun için de insan neslinin devamı şarttır.

Bunun için gen "ben"cildir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece maddesel bütünlük olarak ele alırsak ölüm sadece bedeni oluşturan yapının dağılması(öldükten sonra vücudumuz bakteriler tarafından ayrıştırılmaya başlar) ve bu ayrışan parçaların yeni yapılara eklenmesidir(atıyorum eskiden ayağında bulunan bir molekül artık ağaçtadır). Maddesel döngü dersek yeterince açıklayıcı olacaktır.

Olaya benliği de katalım. Eğer benliğin son bulursa bir daha o benlik meydana gelmez. Zaten bir benliğin aynı senin gibi bir benliği oluşması için senin yaşadığın her şeyi tamamiyle aynı şekilde yaşamış olması gerekir. Bu da ne kadar denersek deneyelim imkansızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

MATERYELİST AÇIDAN CANLILIK NEDİR?

Yaşamı materyelist açıdan inceleyelim…

Canlı varlıklar, sayısız atom ve moleküllerden oluşan ve termodinamik ilkelerine harfiyen uyan bir yapıya sahiptirler.

Bu yapı asla statik değildir. Döllenmeyi izleyen her anı sürekli bir devinim içindedir.

Kendisini oluşturacak sperm ve ovumun moleküler yapısı döllenmeden önce de sürekli olarak değişmektedir.

Canlı ölünceye kadar mevcut bütün atomlarını sürekli olarak yeniler. Buna biz metabolizma diyoruz.

Vücut dışına atılan atomlar asla yok olmazlar. Çünkü proton çürümez..

Bu durumda diyebiliriz ki canlıları oluşturan atomlar canlı ortaya çikmadan önce de vardırlar.

Atomlar canlının yaşamı süresince durmaksızın yenilendiklerinden dolayı, materyelizm açısından canlıları kesin ve değişmeyen fiziksel birimler olarak kabul etmek mümkün değildir.

Canlı birimlerin bir başlangıç ve sona sahip gibi görünmelerine rağmen, canlılığın bilinen bir başı ve sonu yoktur.

Aynı atomlar milyarlarca yıldır, sürekli olarak, çesitli canlıların yapısına katılmaktadırlar.

Canlıları oluşturan atomlar yok olmazlar. Bir diğer canlıda devam ederler..

Yaşamı materyelist açıdan ele alınca, başi sonu olmayan sürekli bir süreç olduğu sonucuna varırız.

Doğum ve ölüm biz insanların uydurduğu, doğada olmayan kavramlardır.

Doğada doğum ve ölüm yerine sadece değişimler ve devinimler vardır. Madde enerjidir. Enerji yok olmaz. Sadece bir şekilden diğerine geçer.

Bu durumda materyelist felsefe bakış açısından canlıyı şöyle tanımlayabiliriz:

Canlı, kendisini oluşturan atomların sürekli bir devinim yapmasını sağlayan karmaşık bir yapıya sahip, her türlü etkinliğin bir amaca hizmet etmek üzere senkronize edildiği, fizik yasalarına harfiyen uyulan bir enerji değişimi olduğu, son derece kompleks ve sürekli süreçlerin aslında olağan fizik yasalarına uymak şeklinde tezahür ettiği, kendisinden önce gelenlerin devamı olduğu gibi, kendisinden sonra gelecek olanlarla da devam eden, bu arada atomlarının sürekli deviniminden dolayı, her an farklı bir şekil alan ve maddenin sıradışı davranış biçimlerinden bazılarını simgeleyen bir varlıktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yok olan beyin sinapslarının örüntüsü, yaşam deneyimi, öğrendiği bilgilerdir yani... Hiç kimsenin beyin sinaps bağlantıları bir diğerininkine benzemez. Beyin hücreleri öğrenme sürecinde sürekli diğer hücrelerle sinaps bağlantıları kurarlar. Ölünce benlik sona erer. Bedeni aynı genetikle yeniden kopyalasanız bile klon aynı görünümde olmasına karşın aynı yaşam deneyimine sahip olamaz. Hatta örneğin yetmiş yaşında ölen birinin klonu yetmiş yaşına geldiğinde yüz çizgileri bile farklı olacaktır, çünkü aynı çevre şartlarını ve stresleri yaşamamıştır.

Tek yumurta ikizlerinin biri Grönland'da, biri Guatemala'da yaşasa, çok farklılaşırlar. Faraza her dölde bir tek yumurta ikizi verseler bile, bir kaç nesil sonra tek yumurta ikizi nesli oldukları anlaşılamaz hale gelir.

Evrende aynen tekrarlanan hiç bir olayın olmadığı, bir bilim yasası olarak tescil edilebilir yakın zamanda. "Yapay Zeka" filminde bu konuya mükemmel bir atama vardı. Büyük sinema dehası Steven Spielberg'in şaheser filmlerini çok özlüyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Canlı birimlerin bir başlangıç ve sona sahip gibi görünmelerine rağmen, canlılığın bilinen bir başı ve sonu yoktur.

Bu şekilde tanımını yaptığımız canlı, eğer ölüm yok olmaksa, ölmez.

Yok olan madde değildir.

Peki nedir?

Aslında biyolojik bir canlı olan biz insanların kendi biyolojik seviyemizi veya bunun daha üstündeki seviyeleri görebilmeleri veya anlamaları çok zordur. İçinde bulunduğumuz seviye olan biyolojiyi eğer diğer canlı türlerinden daha iyi anlıyabiliyor veya kavrayabiliyorsak büyük olasılıkla bunun nedeni biz insanlarda önemli bir bilinç gelişiminin ortaya çıkmış olmasıdır.

Biyolojik süreçleri, canlıların evrimini ve ortak atadan türediğimizi henüz yeni yeni anlamaya başladık. Biyolojik seviyelerin daha altındaki seviyeler olan kimya ve fiziği ise biraz daha iyi biliyoruz veya gözlemleyebiliyoruz. Büyük patlama atom altı parçaçıklarını ve fiziği (fizik kurallarını) yarattı, fizik daha sonra kimyaya evrildi ve günümüzdeki atom ve molekülleri oluşturdu. Kimya ise daha sonra (en azından bizim gezegenimizde) biyolojiye dönüştü ve canlılığı yarattı.

Biyoloji= fizik + kimya

O halde biyoloji neye dönüşüyor? Bu, maddenin başka bir formu olan bilinç olabilir mi?

Bilinç= fizik + kimya + biyoloji ?

Bu anlamda ölümle yok olan şey bilinç olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinç yok olmaz. Ama ben, filanca ve filancanın çocuğu, şurda doğan, şurda yaşayan, şu okulda okumuş, şu iş ile uğraşmış, şu kişiyle evlenmiş ve filanca çocukları olmuş olan ben bilinci yok olur.

Böylesi iyidir, kendinden hoşnut az kişi var. Önceki hayatımda şahtım, yeni hayatımda padişah oldum veya önceki hayatımda hamaldım, yeni hayatımda lağım faresi oldum diyebilsek bu hiç iyi olmazdı.

İnsanda var olma tutkusu çok şiddetlidir. mağara resimlerinden duvar yazılarına kadar her kalıntı, "ben buradaydım, vardım" mesajıdır. Dinin kaynağı da bu güçlü duygudur.

Fakat din de bu konuda hiç bir dejavu filan gibi uydurmasyonlar dışında garanti sunmuyor. Güya tanrı dünyaya gelmeden söz aldı diye iddia ediyor, hiç hatırlayan yok!

Denizciler hummaya yakalandıklarında hiç konuşmadıkları dilde sayıklarlarmış ve bu dejavu veya iblislerin laneti olarak algılanırmış. Fakat araştırıldığında denizcinin o dilin konuşulduğu ülkeye uğramış olduğu ortaya çıkarmış. Bilinçaltımızın ne sakladığını kendimiz de bilmeyebiliriz.

Ancak: Evren ölmeden mutlaka bilinci kopyalanabilir, depolanabilir hale getireceğiz. Bilişimin zirvesi bu olacak. Bu bilgi çoklu evrenlere tohum halinde bırakılacak.

Varlığın sonlu olması olanaksızdır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Biyoloji= fizik + kimya

O halde biyoloji neye dönüşüyor? Bu, maddenin başka bir formu olan bilinç olabilir mi?

Bilinç= fizik + kimya + biyoloji ?

Bu anlamda ölümle yok olan şey bilinç olabilir mi?

Kesin olarak haklısınız. Bilinç maddenin davranış biçimlerinin ürünü olarak ortaya çıkan bir enerjdir.

Ve bu enerji ölüm anında kesin ve irreversible olarak yok olacaktır.

Madde yok olmayacaktır ama maddelerin birbirleri ile tepkileşmesi sonucu ortaya çıkan bazı enerjiler (bilinç, düşünce, yaratıcılık gibi) yok olacaklardır.

Canlıda yok olmak olarak nitelendirilen ölümsel nitelikler onlardır. İnanırlar onlara ruh diyorlar. Ruh elbette yoktur ama ruh olarak nitelendirebileceğimiz, kendilerini enerji olarak manifest eden, soyut bazı kavramlar vardır. Önce onlar yok olacaklardır. Tabii zamanla canlıyı oluşturan atomlar ve moleküller de bozunacak ve doğaya geri döneceklerdir.

Ama onlar yok olmayacaklar ve başka bir canlıda varlıklarını sürdürmeye devam edeceklerdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

materyalizmin en büyük dayanağı maddenin sürekliliğidir.

Madde sürekli vardır ve Bilim Materyalist tir.

Bu nedenle Bilim adamları biraz daha materyalist takılırlar ama Materyalizmin sürekli yürümek olduğunu ele alırsak bir boşluğa düşeriz.

Materyalizmin devam edebilmesi içinde cevre gerekir. tabi kendi içlerinde birşeyler üretmişlerdir ama kendi kendine enerji üreten bir kaynak yoksa materyalizminde kendi kendini yenilemesi imkanı yoktur. Eğer materyalizim kendi kendini yeniliyorsa bu durumda sürekli enerji kaynağının olması gerek ve buda materyalizme terstir.

Yolda yürümek için yolun olması gerekir enerji içerden gelsede alınan yolda yolunda değişmesi gerekir.

Materyalizim bir makinanın en önemli dişlilerindendir ama dişli olmaktan öteye geçemesede öneminide yitiremeyecek büyük bir dişlidir.

Bilgi bu dişlinin ulayı kimyasal reaksiyonlar bu dişlinin olayı var olmamaız doğmamız bu dişlinin olayıdır ama kullanmak yönetmek veri olarak bu dişlinin değildirdir ama yöntemi bu dişliden geçer.

bu benim düşüncem.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...