Jump to content

Son politik gelişmeler


Recommended Posts

demoktratik ülkelerde yönetimin değişmesinin yolu yöntemi bellidir...

oyunun kuralı nasılsa öyle oynanır...

yönetimi eleştiriyorsanız topluma kendinizi inandıracaksınız onu ikna edecesiniz ve size yetki vermesini isteyeceksiniz...

eğer size yetki verirse o zaman daha doğrusunu uygulayarak gösterirsiniz...

başka yolu yok...

eğer başka yollara tevessül ederseniz oyundan atılırsınız...

cok dogru bir tespit olmakla birlikte, demokratik ülkelerde yargi bagimsizdir. sürekli hükümete calisan adeta onlarin propaganda araci olan basin yayin organlari yoktur... demokratik ülklerde birey özgürdür. korku iktidarlari yoktur.. ve hükümetler devletin parasini oy satin almak icin kullanmaz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 89
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Paranoyaklık dedikleri belki de ileri görüşlülüktü.

Paranoyak kelimesini cok hos buluyorum."Kayis siyirmis, delirmis, üsütük" kelimelerinin yaninda cok masum durmakta.

Gecmis olsun artik yapilacak bir sey kalmadi.

Demokratik bir ülkede cemaatler tarikatlar gündemde olamazlar gündem yaratamazlar ve cemaatler tarikatlar icin özendirme yapilmaz. Durmadan liderlerinin reklamini yapmak hic olmaz.Bunlarin nasil yapilandiklarini ve nasil mücadele edilmesi gerektigini "Gülen cemaati" basliginda uzun uzun aciklamistim.

Yargida, poliste ve devletin bütün kuruluslarinda söz sahibi oldular.Simdi anayasayi dürmekle mesguller o da bitsin Malezya gibi bir ülke olmanin sürecine gecilecek.

Medyayi, aydinlari, yazarlari ve göya laik hukukculari tebrik etmeliyiz...

Ben tebrik mesajlari göndermeye haftalarca önce basladim.

Icime bir türlü sinderemedigim konu ise, cemaate yagdanlik yapip palazlanip büyümesine yardimci olanlarinin genelinin müslüman inancli olmamalari ve göya laik demokratik cumhuriyeti savunuyor olmalaridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

simdi öncelikle 12 eylülü sen açtın...

evet Abd bu gün beyaz dedine yarın siyah der fakat gerçek renk gri olabilir aynen dediğin gibi 180 değil 360 da döner.. fakat bu gün yaşananlar bu açı değişiminin sonuçlari sanki.. Abd nin çıkarları bir döneme aynı şey olabilir, kesişebilir.. haklı olabilirsin ama bu gün onlarda aynısı diyor.. bu doğru söyledikleri anlamına gelmiyor ama diğeri içinde geçerli :)

laiklik çok gerekli birşey zaten bunda hem fikiriz Mantık'ın yazısı yalnış şeyler değil zaten bunda da hem fikiriz, yazısında çok doğru bir tespit daha var ama göremiyorsunuz.. laiklik iyi ama silahlar bekçiliğini yaptı yıllarca ve direk postayı koydu karşı kişilere.. yapıcı olmak yerine yıkıcı olundu.. bende diyorum ki bu gün bunun bedeli aci bir şekilde ödeniyor..

ingilizce biliyosan şu atasözü üzerine düşün: "You can lead a horse to water, but you can't make it drink" ama bu sözün birde kullanılmayan devamı var: "but you can make it thirsty"

Bence silahlar bekciligini yaptigi icin laiklik bu gune kadar gelebildi. O silahlar olmasa bugun icinde bulundugumuz konuma cok daha once gelmis olurduk. Ve bence de, keske baska bir yolu olsa, keske halk bizim gordugumuzu gorebilse, anlayabilse.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarih sosyal sınıf mücadelelerinin tarihidir. İktidarlar da bu mücadelelere göre şekillenir.

Mevcut iktidarları, onların uygulamalarını beğenmiyorsanız. Yerine konulacak bir iktidarın; Sınıfsal tabanını, uygulamalarına ilişkin plan, proje ve programlarını. Bu programı yaşama geçirebilecek bir örgütlenme şeklini, tüzüğünü vs ortaya koymak gerek.

Mantık'ın yaklaşımı mevcut iktidarı işbaşından uzaklaştıralım da nasıl ve kimler tarafından olursa olsun gibi bir yaklaşım.

Önce biz kimiz? Kendi kimliğimizi dört başı mamur tanımlamalıyız. Hangi sosyal sınıfları yanımıza alıp. Hangi sosyal değişim ve dönüşümleri öngörüyoruz. En temel sınıfsal çelişkileri, üretim ve paylaşım ilişkilerini, yabancı sermayeye, özelleştirmeye, bağımsızlığa, demokrasiye, kürt ve etnik köken sorunlarına, ulusal devlet veya üniter devlet konularına bakış açılarımızı nelerdir. bu ve benzeri konuları netleştirmeden. Bir adım ileri atmak mümkün değildir.

Kişilerin, liderlerin etrafında değil. Plan ve programların etrafında birleşmek gerek.

Sevgiler.

Biz kimiz? Biz sagcilariz, solculariz, sosyal demokratlariz, Ataturkculeriz, liberalleriz, ateistleriz, muslumanlariz, ogretmenleriz, subaylariz, isciyiz, koyluyuz, esnafiz. Ve biz laik, demoratik bir Turkiye istiyoruz. Hukukun ayaklar altinda dolasmadigi bir Turkiye. Hepsi bu. Bu olay bir siniflar mucadelesi filan degil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Paranoyak kelimesini cok hos buluyorum."Kayis siyirmis, delirmis, üsütük" kelimelerinin yaninda cok masum durmakta.

Gecmis olsun artik yapilacak bir sey kalmadi.

Demokratik bir ülkede cemaatler tarikatlar gündemde olamazlar gündem yaratamazlar ve cemaatler tarikatlar icin özendirme yapilmaz. Durmadan liderlerinin reklamini yapmak hic olmaz.Bunlarin nasil yapilandiklarini ve nasil mücadele edilmesi gerektigini "Gülen cemaati" basliginda uzun uzun aciklamistim.

Yargida, poliste ve devletin bütün kuruluslarinda söz sahibi oldular.Simdi anayasayi dürmekle mesguller o da bitsin Malezya gibi bir ülke olmanin sürecine gecilecek.

Medyayi, aydinlari, yazarlari ve göya laik hukukculari tebrik etmeliyiz...

Ben tebrik mesajlari göndermeye haftalarca önce basladim.

Icime bir türlü sinderemedigim konu ise, cemaate yagdanlik yapip palazlanip büyümesine yardimci olanlarinin genelinin müslüman inancli olmamalari ve göya laik demokratik cumhuriyeti savunuyor olmalaridir.

Tamamen katiliyorum. Ozellikle son cumlene.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ve bence de, keske baska bir yolu olsa, keske halk bizim gordugumuzu gorebilse, anlayabilse.

sanırım ne demeye çalıştığımı az-çok anlamışsınız..

tarihinde equus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz kimiz? Biz sagcilariz, solculariz, sosyal demokratlariz, Ataturkculeriz, liberalleriz, ateistleriz, muslumanlariz, ogretmenleriz, subaylariz, isciyiz, koyluyuz, esnafiz. Ve biz laik, demoratik bir Turkiye istiyoruz. Hukukun ayaklar altinda dolasmadigi bir Turkiye. Hepsi bu. Bu olay bir siniflar mucadelesi filan degil.

AKP yi, destekleyenler, oy verip iktidara getirenler de kendilerini aynen böyle tanımlayabilirler.

Hem sağcı, hem solcu. Hem demokrat, hem sosyal demokrat. Hem müslüman hem laik.

Böyle aidiyet mi olur?

Matematikte + ve - birbirini götürür geriye 0 kalır.

Yani sıfırsın.

Sen AKP yi devirip iktidara geldikten sonra ne yapacaksın? Onları anlat!

Saydığım sosyal ve ekonomik çelişkilere çözümlerin nelerdir?

Hem sağcıyım hem solcu, hem müslümanım hem laikim söylemi ile kimseyi yanına alamazsın.

Herkes kendi içinde bulunduğu sosyal sınıfın ekonomik ve sosyal avantajlarına göre bir siyasal harekete katılır katkı verir.

Bu katkılara ve katılımlara sınıf mücadelesi denir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herkes kendi içinde bulunduğu sosyal sınıfın ekonomik ve sosyal avantajlarına göre bir siyasal harekete katılır katkı verir.

Bu katkılara ve katılımlara sınıf mücadelesi denir.

sence neden olması gereken devrim bu kadar geç kalıyor veya olmuyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

sence neden olması gereken devrim bu kadar geç kalıyor veya olmuyor?

Bir sosyal sınıfın mensubu olup ta, sınıfsal çıkarlarının nerede olduğunun bilincinde olmamaktan dolayıdır.

Kapitalistlerin avantajları çok daha gözle görülür halde olduğu için sınıfsal dayanışmaları neredeyse refleks haldedir. Sayıları az. Çıkarları ve ekonomik güçleri fazla, örgütlenmeleri daha kolaydır.

İşçi ve emekçilerin avantajları birey bazında daha az olduğu için, sınıfsal bilinçleri ancak eğitim ile gösterilebilir. Sayıları çok olduğu için örgütlenmeleri de zordur. Bir kez sınıfsal bilinç kazandıktan sonra, kapitalist üretim ve paylaşım ilişkilerine alternatif üretebildikten sonra artık onları yollarından çevirmek zordur.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünya üzerinde şu satırları yazdığım ana kadar emekçi hareketiyle güdülenmiş bir devrim asla olmamıştır.

sanırım yukarıdaki cümleyi gelecek nesillerden de yazanlar olacak gibi geliyor bana...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir sosyal sınıfın mensubu olup ta, sınıfsal çıkarlarının nerede olduğunun bilincinde olmamaktan dolayıdır.

Kapitalistlerin avantajları çok daha gözle görülür halde olduğu için sınıfsal dayanışmaları neredeyse refleks haldedir. Sayıları az. Çıkarları ve ekonomik güçleri fazla, örgütlenmeleri daha kolaydır.

İşçi ve emekçilerin avantajları birey bazında daha az olduğu için, sınıfsal bilinçleri ancak eğitim ile gösterilebilir. Sayıları çok olduğu için örgütlenmeleri de zordur. Bir kez sınıfsal bilinç kazandıktan sonra, kapitalist üretim ve paylaşım ilişkilerine alternatif üretebildikten sonra artık onları yollarından çevirmek zordur.

Sevgiler.

genel olarak yazdıklarınıza katılıyorum,

bence sorunlardan biride devrimi işçi/emekçi kesiminden beklenmesi.. emekçi sınıfı kaba bir tabirle karnını zor doyuran insanlar devrim yapamaz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

genel olarak yazdıklarınıza katılıyorum,

bence sorunlardan biride devrimi işçi/emekçi kesiminden beklenmesi.. emekçi sınıfı kaba bir tabirle karnını zor doyuran insanlar devrim yapamaz..

İşçi ve emekçi sınıfların dışındaki sınıflardan gelen bir devrim kapitalizme son veremez.

Kapitalizme anca işçi ve emekçi sınıflar son verebilir.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşçi ve emekçi sınıfların dışındaki sınıflardan gelen bir devrim kapitalizme son veremez.

onun farkındayım, temel olarak sömürenlerin isimleri değişir...

emekçi sınıf son verebilir fakat bu sınıfta bilinçsiz olduğu gibi fakir, aç sınıf.. bu nedenle işçi sınıfı devrim yapamaz gibi bir sonuç çıkıyor ortaya ...

tarihinde equus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

AKP yi, destekleyenler, oy verip iktidara getirenler de kendilerini aynen böyle tanımlayabilirler.

Hem sağcı, hem solcu. Hem demokrat, hem sosyal demokrat. Hem müslüman hem laik.

Böyle aidiyet mi olur?

Matematikte + ve - birbirini götürür geriye 0 kalır.

Yani sıfırsın.

Sen AKP yi devirip iktidara geldikten sonra ne yapacaksın? Onları anlat!

Saydığım sosyal ve ekonomik çelişkilere çözümlerin nelerdir?

Hem sağcıyım hem solcu, hem müslümanım hem laikim söylemi ile kimseyi yanına alamazsın.

Herkes kendi içinde bulunduğu sosyal sınıfın ekonomik ve sosyal avantajlarına göre bir siyasal harekete katılır katkı verir.

Bu katkılara ve katılımlara sınıf mücadelesi denir.

Sevgiler.

AKP yi devirip iktidara gelmek istedigimi nereden cikardin? Yok boyle bir sey.

O dedigim farkli kitleleri bir milli macta gordun mu sen hic? Cikardiklari ses sifir mi?

Ben bir protesto hareketinden bahsediyorum; son derece acik, yalin, kolay anlasilan bir amac etrafinda birlesmis guruplarin hareketi.

Sinif mucadelesini ben almiyim. Tesekkurler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Son dönemde eski sosyalist damarlarım da kabardı benim.

Herşey üst üste gelince, dünya çapında krizler, ekonomik duraklamalar yaşanınca, çokuluslu şirketlerin çıkarları gereği yapılanlar, büyük şirketlerin politik süreci nasıl etkilediği, gelir dağılımı uçurumunun ABD'de de, Türkiye'de de gittikçe artmakta oluşu, medyanın ve zengin kitlenin halkı nasıl uyuttuğu, vs gibi gözlemler üst üste binince sisteme olan eski tepkilerimi ve öfkemi hatırladım.

Bir kez sosyalist fikirleri anlayıp benimseyen kişinin, bir daha tamamen 180 derece dönmesi çok zor olur zaten bana göre.

Tabi bütün bunlar "Peki kapitalizmin yerine ne koyulacak?" sorusunu değiştirmiyor. Beni sosyalizmden soğutup sosyal demokrasiye yaklaştıran ve hala da tam bir yüzde yüz sosyalizme geri dönüş yaşayamamama sebep olan temel faktör bu konu zaten.

Dünyada olan bitene ve kapitalist sistemdeki çarpıklıklara bakıp bazı şeylere öfke duymak kolay.

Peki ya yerine ne koyulacak?

İşçiler ve emekçilerden başkası kapitalizmi yıkamazmış, vs. Belki doğru, belki değil. Ama doğru da olsa, neden sadece yıkmaya odaklanıyoruz ki? Yıkıcı değil yapıcı düşünmek daha mantıklı değil mi?

Yerine daha iyisini koyamayacağını bildiğin birşeyi yıkmaya değer mi?

Eski yaşanmış reel sosyalist sistemlerin handikaplarından arınmış yeni bir sosyalist devlet ve ekonomi yapısı ortaya konmadıkça, sosyalizm hayaldir. Ne yandaş toplayabilir sosyalistler, ne de yapıcı birşey ortaya çıkartabilir.

Hem Türkiye'deki mevcut problem ile sınıf savaşımı konuları ayrı konular.

Mücadele edilecek kesime karşı birleşecek kişilerin işçi ve emekçilerden ibaret olması beklenemez. Bunlar birbiriyle alakasız iki konu.

Zaten Türkiye'de sosyalistlerin bir araya gelme ve örgütlenme konusundaki sicilleri de kötü. Türkiye'deki onca sol fraksiyondan belli bu. Sosyalistler sadece bölünüp başkalarını dışlamayı bilir. Bir araya gelmeyi beceremez. Yani en azından Türkiye'de böyle bu.

Bu yüzden olayı ülke sevgisi, milliyetçilik, çağdaşlık ve laiklik ekseninde tutup, mümkün olduğu kadar fazla kitleyi arkamıza almamız gerek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yalçın Doğan yazmış Hürriyet'te. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla diyor.

Başlık -‘Onurun’ üstüne kırmızı çarpı işareti- Alman cumhurbaşkanı Wulff bir yakın arkadaşından para almış. 500 bin Euro. Ve bu konuda Alman halkına yalan söylemiş. Almadım diye. Konu bu. Basın alıyor sazı eline. Vur Allah vur. Yoğun bir kampanyanın ardından popülaritesi %75 düşüyor. Yakında istifa eder.

İşte arkadaşlar eğer aramızda unutanlar varsa Demokrasi budur.

***

Türk halkında şöyle bir hazımsızlık var. Biz Demokrasi'yi seçimlerden ibaret bir olgu olarak algılarız öteden beri. Seçim yapılır ve ardından iktidara gelenler dört yıl boyunca denetimsiz, eleştirisiz, keyfi istediği kararları alabilir, rüşvet dağıtabilir, rüşvet yiyebilir, yolsuzlukla beslenen cemaatler kurabilir, hatta işi demokrasiyi yıkmaya kadar götürebilir. Basın özgürlüğünün, muhalefetin, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların zerre kadar önemi yoktur.

Oysa demoklesin kılıcı iki yönlüdür, 'yönetim', ve yönetenin 'denetlenmesi'. İşte biz bu 'denetim' kısmını önemsemeyiz. Demokrasiyi anlamadan devşirme bir tarzda uygulamaya kalkarız.

Şunu unutmayın 'yönetim' değil yönetimin 'denetlenmesi' acımasız olmalıdır. Aksi taktirde yönetim adil olmaktan uzaklaşır.

Türkiye'de de olup biten budur. İktidar partisi biz burada gırtlak gırtlağa girdiğimiz şu sırada demokrasinin ırzına geçmekle meşgul.

Bu yaşamsal bir sorundur. Konuşmalarımızın ekseni de bu sorun olmalıdır.

Burada yazıp çizen arkadaşlar, aramızda her görüşten insan var, bunlara ateist, müslüman, komünist, kapitalist, türk, kürt, kemalist, kemalist-düşmanı ve bunların karışımı bütün arkadaşları dahil ediyorum. Ancak tartışırken ya geçmişe saplanıyor, ya beylik komplo teorilerinin etrafında kısır döngüye giriyor, ya da çözümü hiç de kolay olmayan ve ancak uzun süreçli ve yapıcı bir diyalogla çözülebilecek hesapları kapatıp kapatıp açıyoruz. Hiç usanmadan. Defalarca. Konudan ayrılıyoruz. Bir türlü konuya odaklanamıyoruz.

Doğrusu böylesi kapsamlı ve entellektüel bir ortamdan ben daha fazlasını beklerdim.

Ortada ciddi bir sorun var. Demokrasi elden gidiyor arkadaşlar. İleriye bakalım. Geçmişe, kişisel çekişmelere, mastürbasyona, kısır çatışmalara ara verelim. Daha yapıcı daha birleştirici diyaloglara girelim.

RTE iktidarı bir diktatörlüğe dönüşmüştür. Basın susturulduğuna göre buradaki her aklı başında insan, konuşarak, olan biteni anlatarak, sivil toplum örgütlerine katılarak, siyasal partilere üye olarak, yazarak, çizerek, gerekirse de sokaklara dökülerek görevini yapmalıdır kanısındayım.

Sevgiler hepinize..

tarihinde Aragon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Son dönemde eski sosyalist damarlarım da kabardı benim.

gelir dağılımı uçurumunun ABD'de de, Türkiye'de de gittikçe artmakta oluşu, medyanın ve zengin kitlenin halkı nasıl uyuttuğu, vs gibi gözlemler üst üste binince sisteme olan eski tepkilerimi ve öfkemi hatırladım.

ABD den bakınca Türkiye nasıl gözüküyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

ya da çözümü hiç de kolay olmayan ve ancak uzun süreçli ve yapıcı bir diyalogla çözülebilecek hesapları kapatıp kapatıp açıyoruz.

şu anda diyalog yaparak birşeyleri düzeltme imkanı yok zaten..

ben bu günlere nasıl gelindiğinin etkenlerinden birini ele alarak kendimce öz eleştirisini yaptım..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...