Jump to content

Son politik gelişmeler


Recommended Posts

Aragon'un dedikleri çok doğru.

Şu anda çok ciddi bir mesele var ortada. Demokrasi elden gidiyor.

Bu sorun işçi, emekçi, patron, dinci, laik dinlemez.

Demokrasi zarar görürse, bundan herkes etkilenir.

Fikirler özgürce ve rahat biçimde dile getirilemezse, politik rakipler hukuk yoluyla baskı kurularak çökertilmeye çalışılırsa, insanları savcılığa götürüp ifadelerini almak bir yıldırma, baskı ve ceza aracı olarak görülür ve kullanılırsa, o ülkede demokrasi ve fikir hürriyeti yıpranmış demektir.

Hani bir hikaye var, önce toplumun falanca kesimini tutuklayıp götürmüşler, adam bana ne, benim sorunum değil demiş. Sonra başka bir kesimini götürmüşler, adam yine aynı şeyi söylemiş. Sonra komşularını götürmüşler, bana dokunmayan yılan bin yaşasın demiş. En son kendisini götürdüklerinde ise, tepki gösterecek kimse kalmamış. Hikayeyi tam hatırlamıyorum ama bu tarz birşeydi.

Demek istediğim, bugün zarar ve baskı görenlere destek vermeyen ve bu haksızlıklara tepki göstermeyenlerin yarın başına aynı şey geldiğinde, kendilerinin de destek beklemeye hakkı olmaz.

Demokrasi hepimizin malı. Hepimizin yararına birşey. Bir kez zarar görürse, bundan herkes etkilenir. Önce falanca kişiler etkilenmeye başlayabilir, ama tepkisiz kalındıkça zamanla herkese sıra gelecektir.

Bu yüzden sesimizi yükseltmeli, konuşmalı ve aktif olmalıyız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 89
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

ABD den bakınca Türkiye nasıl gözüküyor?

Kimin baktığına bağlı. Time gazetesine bakarsan Erdoğan'ın Türkiyesi bölgede güç olmuş, şakşaklanacak, geleceği parlak, vs bir yer. Arada bir ülkedeki demokrasi ve fikir hürrüyetinin gerilediğinden de bahsediyorlar ama laf arasında kaynayıp gidiyor.

Ama ben bakınca ülkeye, yabancı sermayeye bağlı ekonomisi ısınmış, politik açıdan ABD'nin eline bakan, demokratik açıdan ise gittikçe katılaşmış, demokrasi ve laiklikten uzaklaşmış, dincileşmeye başlamış ve artık aşağı yukarı teokratik bir diktatörlük halini almış bir ülke görüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama ben bakınca ülkeye, yabancı sermayeye bağlı ekonomisi ısınmış, politik açıdan ABD'nin eline bakan, demokratik açıdan ise gittikçe katılaşmış, demokrasi ve laiklikten uzaklaşmış, dincileşmeye başlamış ve artık aşağı yukarı teokratik bir diktatörlük halini almış bir ülke görüyorum.

tespitleriniz genelde doğru.. yazılarınızda birşeyler yapmalı kurtarmalı diyorsunuz fakat Türkiye de insanların sizler gibi cesur eleştiri yapma ortamı malesef yok..

sizin tespitlerinizin doğru olmasına rağmen diyorum ki "the grass is always greener on the other side of the fence."

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben bu günlere nasıl gelindiğinin etkenlerinden birini ele alarak kendimce öz eleştirisini yaptım..

Anlıyorum. Aslında kimin haklı olduğu burada önemli değil. Sen de haklı olabilirsin ben de, ya da başka biri de. Ya da hiç birimiz. Ya da ortak bir kesişim bulunabilir.

Ama iktidardakiler ortalığı öyle bir bulandırdılar ki, adeta komplo teorileri ile besleniyorlar. Sis dumanlarıyla sahneyi görmemizi önlüyorlar. Çoğumuz da bu tuzaklara kolayca düşüyoruz. Puslu havada panik halinde birbirimizi vuruyoruz. Çok sinsiler ve alçaklar. Hepimizi bu yöntemle birbirimize düşürdüler aslında.

Bu tuzaklara düşmemenin en iyi yöntemi bence birbirimizin görüşüne saygı duyarak, konuya odaklanarak diyalogu sürdürmek.

şu anda diyalog yaparak birşeyleri düzeltme imkanı yok zaten..

Şöyle diyelim istersen, diğer ayrıldığımız, hassas olduğumuz, hatta kanlı bıçaklı olduğumuz ideolojik tartışmalara değil öncelikli olarak Demokrasi'yi kurtarmaya odaklanalım. Diyalog güzel bir şey. Ondan vaz geçmek olmaz. Diyaloğun bittiği yerde ümitler de biter. Ama bazı tür, çözümü uzun zaman alacak diyalogları erteleyebiliriz.

Tartışmayalım demiyorum. Ama acil olan Demokrasi'yi kurtarma konusunda birleşmek ve bütünleşmektir. Zira diğer konularda diyalog kurmamızı ve sonuca giden uzlaşmaları etkin kılacak olan bir ortamı ancak sağlıklı bir demokrasi sağlayabilir.

tarihinde Aragon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama acil olan Demokrasi'yi kurtarma konusunda birleşmek ve bütünleşmektir.

demokratik ortam zaten referans noktamız, standartımız olmalı..

bir problem olduğunun farkındayız fakat net bir çözüm üretemiyoruz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Sevgili arkadaşlar,Türk halkını

Alavı

Sünni

Kürt

Laz

Çerkez

Abaza

Gürcü

Ermeni

Arap

Arnağut

Pomak gibi çalıştaylar adı altında ayrıştırma yapan bir siyesi örgüt işi SON DEMİNE TAŞIMIŞ DEMEKTİR.

Bundan sonra gelecekse KASIRGADIR.

Şu ana kadar bu kasırgaya karşı savaşacak bir öndere sahap degil bu BUDUN.

Ama yarın ortaya çıkmayacak deyede bir şey söylenemez.

Vahdattın ne yazmıştı Amarıkan başkanına,benim ülkeden kovulmama yanı halıfalığımın üstümden alınmasına 5-6 milyon Türk karar veremez.

ABD başkan KAHKAHAYLA gülmüştür bu mektuba.

Cahal,Yobaz,Osmanlı deye.

Bak ,karar verebilirmi veremezmi.,güç yetirebilirmi,yetiremezmi bu 5-6 milyon Türk.

Amarıkalı gadarda kellesi çalışmıyor biçara,zavallı Batılıların torunu Osmanlı Vahdattının.

Ancah müslümanlar garar verirmiş efendinin halıfalığının galdırılmasına.

Ulan güvendigin müslümenler degilmiydi seni arkadan vuran.

Eeeeeeeeeeee,somumda Osmanlının düşmanlarına kurtarın beni dedi.Yohsa bu 5-6 milyon türk defterimi dürecek.

Dürer tabıkı,sen yüzbinlerce Türkün ,Türkmenin defterini dürdün,dürtündünya.

Ne demiş atalarımız ETME KULUM BULURSUN , SONRA PİŞMAN OLURSUN.

Ama son pışmanlıhda para etmez ,etmedide.

Atatürk ve bu 5-6 milyon Türk halkı hem Osmanlının ayaklandırdığı düşmanlara(iç düşmenlere)hemide dış düşmanlara karşı savaştı ve sonunda Türkiye cumhuriyetini Türk BUDUNUNUN yardımıyla kurdu.

Atatürk ankaraya geldigi sabah kahvaltı ısmarlamah için cebine bahdıkı cebinde yalnız 85 kuruş para kalmış1tl bile degil.

Atamız arkadaşlar cüzdenlerinize bakın bir kahvaltılıh para çıkartabilecekmıyız?

Ordan Ankara müftüsü duyduhlarına ınanamaz,büyük üzüntü içinde,MARAH ETME PAŞAM BU GÜN CUMA , CAMILARDAN BEN SİZE , PARA toplamaya çalışacağım der ve bayağıda para toplar..

Onlar 85 kuruşla bu milleti İÇ ve DIŞ düşmanlardan kURTARDIĞINA GÖRE bu gün dünden pekçok daha güçlüyüz,bu işi gene BAŞARACAĞIMIZA kesin ınanmaktayım.

7000 yıldır yaşayabildigimize göre daha kaç yedi bin yıllar yaşayacağız.

Türk ınsanı SONSUZA dek yaşayacak ve YAŞATACAHDIR.

Bizlerin eksigi bir önderdir.

Oda son anda bile çıkabilir.

AKP nin doğmasına CHP ve o tip partiler nedendir.

Hep şöyle düşünmüşler,şairin dedigi gibi.

ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA

GİRMESEKTE,GEZMESEKTE,GÖRMESEKTE

O KÖY BİZİM KÖYÜMÜZDÜR

DEYİP DURMUŞLARDIR.

Osmanlı gibi.

Anadolu ınsanına Atatürkten başka sahap çıkan olmamış doğru dürüst.

Bu gün bile apartmanlarda duran Filistinlilere yardım için İsreille savaşı bile göze alan iktider.Doğu illerimizde davar komu gibi okulları,pemperişan öğrencileri görmeyip illede katrilyon dolarlıh

Dayıları

Amcaları olan Filistinlilere yardım deye Tutturmuş.

Ki bu Filistin örgütü APOYU doğurmuş,beslemiş,büyütmüştür.

Televizyonda Kars ilinin köy okullarını gördüm,ögrencileri gördüm,İÇİM SIZLADI İÇİM.

Ne diyelim iktiderin doğruları yanında ,can alıcı çok büyük yanlışları vardır.

Umarız bu yanlışlardan zaman kaybetmeden dönerlerde Türkiye bir KAOSDAN kurtulur.

Tüm arzumuz budur.

Galın sağlıcahla

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demokrasi, fikir özgürlüğüdür, fikirler etrafında örgütlenme özgürlüğüdür. Aynı zamanda gelir dağılımındaki adalet ve fırsat eşitliğidir. Demokrasinin, içini bu şekilde doldurduktan sonra. Demokrasi ve Bağımsızlık en önde gelen hedef olabilir.

Peki! demokrasi ve bağımsızlık hedefi üzerinde mutabakat sağlayan ve sağlayacak insanlar! Şapkayı önünüze koyup; ne oranda demokrat, ne oranda bağımsızlık yanlısı olduğunuzu değerlendirebiliyor musunuz? Her fikre, her fikir etrafında örgütlenmeye, kendi doğru bildiklerinize aykırı fikirler beyan edenlere ne oranda tahammülünüz var? Sosyalistlerin, monarşistlerin, şeriatçıların, faşistlerin, ırkçıların, anarşistlerin vs fikirlerini ifade etmesine, bunlar etrafında örgütlenmesine ne oranda tahammülünüz var?

Bağımsızlığın ekonomik yönü, yabancı sermayeye, finans kapitale karşı çıkmakla mümkündür. Bunu gerçekleştirmeden ne oranda bağımsızlık sağlanabilir. Çankaya'nın bahçesini bile yabancı sermayeye peşkeş çekebilecek insanlarla ne oranda bağımsızlık sağlanabilir.

Son olarak önerim şudur; Türkiye'nin kurtuluşu solda ve sosyalizmdedir. Genel doğrultu bu olmalıdır. Bunu gerçekleştirecek sosyal kesimler ise başta işçi ve emekçiler, küçük esnaf, zanaat ve sanatçılar, aydınlardır. Bağımsızlık hedefinde ulusal burjuvazi de ittifak yapılabilir. Ancak Büyük Burjuvazi, ister kemalist olsun isten islamcı çok uluslu şirketlerle ortaklık kurmuş, iç içe geçmişlerdir. Başarılı bir yeni demokrasi ve bağımsızlık mücadelesi, başta yerli ve yabancı büyük sermayeye karşı verilmelidir. Bu hedefi saptamayan bütün siyasi hareketler iktidara gelebilir ancak durum şimdikinden farklı olmaz. Çünkü yerli ve yabancı büyük sermaye hemen bu tür iktidarların safına geçer. Saltanatlarını devam ettirir. Şimdiye dek böyle oldu. Bundan sonra da böyle olmaması için neden yoktur.

Ha bizim yerli ve yabancı büyük sermaye ile bir alıp veremeyeceğimiz yoktur derseniz. Sizin için en iyi iktidar şimdiki iktidardır.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

TSK maalesef milli ordu vasfını kaybetmistir. 27 Mayıs, 21 Subat, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat müdahaleleri cagdaş demokratik standardların dışındadır. Anadolu muhafazakarı dedigimiz göbegini kaşımayı ve 15 yaşında kızları seven "muhafazakar" kesim de bu standardların dışındadır. 12 martın Faik Türün'ü 12 Eylül'ün Recep Ergun'u vardı yapabilselerdi Balyozun da Çetin Doğan'ı olacaktı. Bu ülkede ABD nin kucağına oturup şeriatçı olmayan tüm toplum kesimlerini işkenceden geçiren TSK maalesef bugünleri hazırlayan baş aktördür. Şu anda ABD den yeşil ışık olmadığı için birşey yapamıyorlar. ABD+cemaat+AKP koalisyonu TSK içindeki "rogue" ları ayıkladı. Ama bu ayıklananlar demokrat falan degillerdir merak etmayin. Vesayet rejimini 3. dünyacı bir hayale baglamaya çalışan "Baas" benzeri unsurlardır. Normalleşme ancak anadolu muhafazakarının dini yönetim altında kıçına sopayı yiyip aklının başına gelmesinden sonra olabilir. Ordu bu milleti adam edemez ne yazıkki bu milletin içinden çıkmıştır. Anadolu da şamaizmle harmanlanan geleneklerini İslam sanan salaklara Selefi sopası ancak dünyayı ögretir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu gerçekleştirecek sosyal kesimler ise başta işçi ve emekçiler, küçük esnaf, zanaat ve sanatçılar, aydınlardır. Bağımsızlık hedefinde ulusal burjuvazi de ittifak yapılabilir.

Sevgili drekinci

daha önce de belirttim, bu sosyal kesimler büyük çoğunluğunu fakir insanlar oluşturuyor. karınlarını doyurmak için saatlerce çalışan insanlar sürüsü.. bu nedenle bu kesim devrim yapmaz, yapamaz... organize olamazlar...

küçük burjuvaziler ise kolay kolay devrime destek vermezler, belki bağımsızlığa da vermeye bilirler çünkü onlarda büyük burjuvanın ürünleri sayesinde küçük burjuva olmuşlardır... emlakçılar hiç müteahhitlere karşı müdacele verir mi? hesabı...

tarihinde equus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hani bir hikaye var, önce toplumun falanca kesimini tutuklayıp götürmüşler, adam bana ne, benim sorunum değil demiş. Sonra başka bir kesimini götürmüşler, adam yine aynı şeyi söylemiş. Sonra komşularını götürmüşler, bana dokunmayan yılan bin yaşasın demiş. En son kendisini götürdüklerinde ise, tepki gösterecek kimse kalmamış. Hikayeyi tam hatırlamıyorum ama bu tarz birşeydi.

Hikaye değil, olmuş, yaşanmış ve dile getirilmiş.

"Naziler komünistleri götürdüklerinde sustum. Çünkü ben komünist değildim. Sendikacıları götürdüklerinde sustum. Ben sendikacı da değildim. Sosyalistleri içeri aldıklarında sesimi çıkarmadım. Ben sosyalist değildim. Yahudileri tutukladıklarında sustum. Çünkü ben Yahudi değildim. Beni götürdüklerinde, geride artık karşı çıkabilecek kimse kalmamıştı."

Martin Niemöller

Sevgiler.

tarihinde drekinci tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili equus devrim ile kastettiğin nedir? Nasıl bir devrim düşünüyorsun?

Sevgiler.

Sevgili drekinci

çok kısaca:

kendisi üretmeyen herşeyi dışardan alan bağımlı ülke...

niteliği olmayan kimileri jeeplerle gezip, bir şişe vodka ya binlerce lira öderken, asıl çalışan insanların sadece karnını doyurmak için saatlerce eşşek gibi çalışmaları...

sermayesi olanların insanların sadece sermayeleri var diye rahat bir hayat yaşarken , çalışanların onurunu hiçe sayarak köle gibi kullanması...

çalışan kesimin sömürülmesine karşıyım...

bunlar ve bunun gibi konular...

tarihinde equus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kimin baktığına bağlı. Time gazetesine bakarsan Erdoğan'ın Türkiyesi bölgede güç olmuş, şakşaklanacak, geleceği parlak, vs bir yer. Arada bir ülkedeki demokrasi ve fikir hürrüyetinin gerilediğinden de bahsediyorlar ama laf arasında kaynayıp gidiyor.

Ama ben bakınca ülkeye, yabancı sermayeye bağlı ekonomisi ısınmış, politik açıdan ABD'nin eline bakan, demokratik açıdan ise gittikçe katılaşmış, demokrasi ve laiklikten uzaklaşmış, dincileşmeye başlamış ve artık aşağı yukarı teokratik bir diktatörlük halini almış bir ülke görüyorum.

Bir tek sey ilave edeyim Turkiye bir Ortadogu ulkesi goruntusu veriyor, bir parca daha iyi digerlerinden - Ataturk sayesinde bu mentaliteden kurtulmaya baslamistik son donemde geri sarmaya basladik- ama sonuta herkesin de gordugu Turkiye Ortadogu ulkesidir, muslumandir, geri kalmistir, demokrat degildir, bagimsiz degildir, kisacasi Ataturk'un ilkelerinde ifade ettigi seyler gitgide eriyor, anlamini yitiriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

TSK maalesef milli ordu vasfını kaybetmistir. 27 Mayıs, 21 Subat, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat müdahaleleri cagdaş demokratik standardların dışındadır. Anadolu muhafazakarı dedigimiz göbegini kaşımayı ve 15 yaşında kızları seven "muhafazakar" kesim de bu standardların dışındadır. 12 martın Faik Türün'ü 12 Eylül'ün Recep Ergun'u vardı yapabilselerdi Balyozun da Çetin Doğan'ı olacaktı. Bu ülkede ABD nin kucağına oturup şeriatçı olmayan tüm toplum kesimlerini işkenceden geçiren TSK maalesef bugünleri hazırlayan baş aktördür. Şu anda ABD den yeşil ışık olmadığı için birşey yapamıyorlar. ABD+cemaat+AKP koalisyonu TSK içindeki "rogue" ları ayıkladı. Ama bu ayıklananlar demokrat falan degillerdir merak etmayin. Vesayet rejimini 3. dünyacı bir hayale baglamaya çalışan "Baas" benzeri unsurlardır. Normalleşme ancak anadolu muhafazakarının dini yönetim altında kıçına sopayı yiyip aklının başına gelmesinden sonra olabilir. Ordu bu milleti adam edemez ne yazıkki bu milletin içinden çıkmıştır. Anadolu da şamaizmle harmanlanan geleneklerini İslam sanan salaklara Selefi sopası ancak dünyayı ögretir.

28 Subat dediginiz sey su (vikipedi):

MGK laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu sert bir şekilde vurguladı.[8] 28 Şubat 1997'deki MGK kararları hükümete bildirildi. Kararda, laiklik için yasaların uygulanması istendi, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB'e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kuran kursları denetlenmeli, Tevhidi Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı, deniliyordu.

Evet ordu bunlari soylemis. Neden? Cunku bugun bu baslikta odaklandigimiz konular o yillarda da gundemdeydi.

Yukarida alinti yaptigim kararlara bir itiraziniz var mi?

Ordunun halkin gerici isteklerine karsi gelmesi, onlari mutiralarla filan bastirmasi antidemoratik bir haraket gibi gorunse de, aslinda demokrasiyi yok etmeye yonelik bir haraketi durdurma cabasindan baska birsey degildir.

Bu durum "bu millet seriat istiyorsa bu ulkeye seriat gelir" anlayisina karsi cikmakla da paraleldir.

Ancak, muhtiralarin ve darbelerin ulkedeki islami fasist hareketi gecitirmekten baska bir ise yaramadigi da ortada; iste 28 subattan 15 yil sonra, ayni noktadayiz.

Ordu da bu durumun farkinda ve son yillardaki gelismelere mudahele etmeme sebeplarinden biri de bu.

Iste bu ahval icinde hala orduyu karsiya almak ancak seriatcilara,bazi saf veya satilmis liberallere ve boluculere mahsus bir tutum olabilir.

tarihinde ZagorTenay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk ve ortalama olarak Atatürkçülük, ülkenin sağcısını, solcusunu, muhafazakarını, aydınını, dindarını, dinsizini, şusunu busunu bir noktada birleştirirdi. Ortaklıktı, aynı yönün ifadesiydi, bir zamk görevi görürdü.

AKP bunu yıktı. Kemalizm diye adlandırdığı geçmişe dayalı düşmanlığı, türlü argümanlarla ve elbette bin tane yalan ve iftira ile genele empoze etmeyi başardı. Şimdilerde Atatürkçülük sanki gericilik, yanlış veya hatalı bir eğilim gibi görünür oldu. Öyle olmadığını herkesin iyi bilmesine karşın hem de.

Atatürk ve Atatürkçülük dışında ülkeyi geleceğe taşıyacak tek bir referans noktamız yoktur bizim. Olmayacaktır da. Atatürk demokrasidir, özgürlüktür, çağdaşlıktır, bilimin diğer adıdır bu ülkede.

O yüzden hiç öyle entel dantel "amanın da bize lider vs. gerekmemeli, biz artık başka yerlerde olmalıyız" geyiklerini bırakmak ve gerçekçi olmak lazım. Eldeki malzeme Türk milleti. Biz böyle bir ülkeyiz, buyuz. Bu halk aslında Atatürk'ü seviyorsa ki bana göre seviyor, düşmana karşı tek gerçek ve güçlü silahımız Atatürk olacaktır. İşin esas güzel yanıysa bizlerin ve bizim gibilerin buna gerçekten inanıyor olmasıdır.

Velhasıl herkes birer Atatürk olmalı, parkta bahçede, kafede okulda, iş yerinde sokakta artık sesini yükseltmeli, safını açıkça göstermelidir. Bizler son birkaç yıldır özellikle, ciddi ciddi yazıp çizdik ve mantık'ın da dediği gibi paranoyak olmakla suçlandık ama haklı olduğumuzu biliyorduk. Ne acı ki AKP destekçisi sözde aydınlar, Atatürkçülerin bile sinip susmasına neden oldu zaman zaman. Şu forumda bile çekinmeden "Atatürk" diyen insan sayısı gün be gün azaldı...

Atatürk'ü kullanarak her gün yeni bir adım atan, attığı her gerici ve zorba adımı özgürlük girişimi gibi sunan bu gücü püskürtmek için çok sağlam ve tutarlı durulmalı, Atatürk'e çok daha sıkı sarılmalıdır.

Atatürk özettir. Net olarak tarafınızı belli etmeniz anlamı taşımaktadır artık. O taraf ise "onur"dur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Küreselleşme, yeni dünya düzeni ve modernitenin aşıldığı iddiaları postmodernizmin zırvalarından başkası değil ne yazık ki. küreselleşmede neymiş, neredeymiş :) gösterin bize şunu, tamamen slogan olmayı aşamayan basit bir sermaye zırvalığı. ulus-devletler kurumsal kimliklerini sürdürdüğü halde, ülkede zorunlu askerlik hizmeti bile devam ettiği, resmi binalarda atatürk büstleri ve portreleri asılı durduğu halde, biz AKP'nin osuruk ergenekon davalarına ve sözde dönüşümüne mi inanacağız. Bunlar elbette 2008 ekonomik krizi ve Ortadoğu paylaşım savaşlarının ardından dünya halklarının gözünü boyamak için USA emperyalistlerinin tezgahladığı post modernist zırvalıklardır. Hepsi rezil olup gidecek, bekleyip göreceksiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...