Jump to content

Ahlakın Doğuşu Evrimi ve Ateizmde Ahlak


Recommended Posts

Ahlaklı olmanın ilk şartı budur. Kanıta dayanmayan bir inanca sahip olmamak!

Kısaca ''ahlaklı olmak için mantıklı olmak şarttır'' diyorsun.

Hangi ahlaksal yapıdan bahsettiğin önemli burda. Ahlak kültür ile iç-içedir. Hangi kültürün ahlaki yapısı kesinlikle mantığa uymaktadır? Senin çok mantıklı bulduğun (sözde) ateist ahlakı hristiyanların ahlakı ile uyuşmayabilir. O halde sen yine ''ahlaksız'' olursun. Yada başka bir kültürün ahlakı senin ahlakını dışladığında yine ahlaksız olursun. aslında ikinizin de bir ahlak anlayışı var, ama uyuşmuyor. Birbirinize göre ''ahlaksız'' oluyorsunuz.Burda ''Ahlaksızlık'' bir ahlaka sahip olmama durmu değil.

Teistler arasında da çok kutsal bir kavramdır ahlak. Ve dinsizleri ''ahlaksız'' sayarlar. Sen ne kadar iyi ahlaklı yaşamaya çalışsanda onlar arasında yine ahlaksız oluyorsun.

Ahlak, ne inanç ne de mantık gerektirmez, ahlak kendini bile gerektirmez.Ahlaklı olmaya çabalayanlar, ahlaktan yoksun olduğuna inananlardır. Başkalarını ahlaklı olmaya zorlayanlarda bu davranışlarıyla ahlaksızac davramaktadırlar.

Sonuçta ahlak boş bir laftır.

tarihinde NiHiL tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 266
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

zevk almak iyi bir neden değil midir...

Nedenlerden sadece çok küçük bir tanesidir. Zevk almadığınız meslekte gerçekten de çalışmayın örneğin.

Determinizm (nedensellik, gerekircilik, belirlenimcilik) felsefesine göre nedensellik bir bütündür, nedenlerin hepsi bir örüntü şeklinde varlığı örer. Bağımsız, kendine öznel bir neden yoktur. Her olgu, kendinden önceki olgunun sonucu, kendinden sonraki olgunun nedenidir. Bu ağ örgüsünden hariç tek bir ilmek bile yoktur.

Biz kafamızdan bir neden belirleyip ona sarılamayız. Etik, hukuk, tıp, psikoloji, sosyoloji bu yüzden bilimdirler. Bu bilimler ve disiplinler tüm nedenselliği tarayıp sonuç bir yargıya varırlar. Buna da hepimiz uyarız. Tartışırız, değiştiririz, düzeltir, daha iyi hale getiririz ama, kafamızdan tek bir nedeni görüp yorumlamayız. Biz sosyal canlılarız...

Nihilizm indeterminist bir felsefedir. Determinizme karşıdır. O yüzden nedensellik bağlamlarını reddeder. Zaten de bu yüzden pratiği anarşismdir.

Determinizmin pratiği bilimdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısaca ''ahlaklı olmak için mantıklı olmak şarttır'' diyorsun.

Evet. Mantığın evrensel kuralları bellidir. Kirec'e verdiğim yanıt sana da geçerli... Bilimsel verileri baz alırız. İsanın musanın muhammedin mantığını baz alamaya karar verdiğimiz anda ortaçağ karanlıklarına gömülürüz, insanlık karanlık bir çağa girer, insanlık biter, yozlaşır.

İblisli dogmanın karanlıklarına, gerici dinin yobazlığına karşı bilimin ışığını bu yüzden savunuyoruz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tümüyle yanlış bir savlama. Ahlakın temellenmesi için ilk şart, hakkında geçerli bir kanıt olmayan bir inanca sahip olmamaktır. Böyle bir inanca sahip olan kişi, her türlü ahlaki değerden yoksun kalır. Çünkü kanıtsız inanca sahip olabilen bir kişinin, her türlü ahlaksızlığına kafadan kendince kanıt üretmesinin önünde bir engel kalmaz.

Ahlaklı olmanın ilk şartı budur. Kanıta dayanmayan bir inanca sahip olmamak! Her türlü inancın kanıta dayalı olması bir temel koşuldur ahlak için. Aksi halde bilim, hukuk, etik, hiç bir insanlık değeri olamaz ve geliştirilemezdi.

Çok ama çok zayıf, içinde çürümüş bir argümandır bu paylaştığınız. Ahlakın sizin anladığınız manada, herkesin içine kadar işlemiş şekilde benimsenmesi mümkün değildir. Herkes kendi anlayışını belirleyecektir. Bu da sürekli değişmekte olup insanın kendi kafasındaki dalgalanmalara göre farklı tepkiler olarak dışa vuracaktır kendini.

Kanıtsız inanç dediğiniz din ahlakı sizin için kanıtsızdır, inananlar için değil. Bunun dışında ahlak için elle tutulur bir kanıt bulunmamaktadır. Bilim, hukuk, etik din toplumlarında da bulunmaktadır.

İnsanlar ahlak konusunda her zaman kendi kafasıyla baş başadır. Her yaptığını kafasından kendince kanıt üreterek yapar. İnsan için en büyük kanıt içgüdüleri ve dürtüleridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak yoktur. Bugün ahlak adı altında bahsettiklerimiz sadece insanların akıllarında var olan bir yanılsamadır. Sadece insanın kafasında var olan değerlerin gerçek manada bağlayıcı hükmü yoktur.

Varoluş esastır. Nasıl ki bir kaya düşüp bir hayvanı ezerse, bir insan da bir diğerini o kadar basitçe öldürebilir. Varoluş için bu iki eylemin birbirinden farkı yoktur. O sadece devam eder. İnsanların, düşüncelerinin varoluş için bir değeri de yoktur. Bizim ahlak dediğimiz kafamızın içindeki maddelerin kimyasal reaksiyonlar ve bunları ses dalgalarıyla sadece insan ırkı arasında paylaşabilme yetisi varoluş için anlamsızdır.

Esas olana inmek gerekirse, esas olan insan da değildir. Esas olan atomdur. Biz bir şekilde görüp, düşünebildiğimiz için kafamızda varoluş için pek de yabancı olan bilinç denilen bir araca sahibiz. Varoluş bilinç bilmez, varoluş bilmez. Bu bilinç bize kendi penceremizde bakmayı ve ben demeyi öğretir. Fakat yine varoluşta bunun bir karşılığı yoktur. Sadece çoğaldığımız için kendimizi ciddiye almamızdan ibarettir bu. Ateizmin ve varoluşçuluğun sahip olduğu optimizmin de kaynağının bu olduğunu düşünüyorum.

Her şey madde iken ve biz homo sapiens sapiensler bu maddelerin komplike bir birleşimi iken bu gerçeklikten kopup ahlak gibi konularımı tartışmamız bilincimizin bir çeşit yanılsamadır. Hatta savunmasıdır. Birbirimizi düşman belleyip ahlaksal ve bu gibi konularda birbirimize "arkadaşlık" etmiyor olsaydık bilinç denen bu araç bir çeşit fazlalığa dönerdi ve insan tekrar dürtülerine dönerdi. Çokluğun ve toplumun sonucunda yönlenen düşüncelerse ahlak da bunun pek tabii bir parçasıdır. Bu bağlamda ahlakı "kendi içimizde" homo sapiens sapienslerin birlikte yaşamı için bilinçsiz bilinçleri sonucunda sahip oldukları birbirlerine olan davranışları bütünü olarak ele alırsak varoluşta bir karşılığını bulur. Ama doğru, iyi, kötü gibi kavramlarla değil sahip olduğumuz maddelerin, bedenin, materyalin varoluşta esas olan madde şeklinde tezahürü iledir.

Bir çöldeki kum tanesinin rüzgar sonucu sahip olduğu yüksekliği kaybedip aşağı savrulması sonucunda o kum tanesini oluşturan atomlardan birinin içindeki nötron ve protonlarının hali ne kadar önemliyse bizim halimiz de varoluş için o kadar önemlidir. Hatta o kadar bile önemli değildir. Çünkü o protonlar bir anlamda maddedir ve bir karşılığı vardır. Fakat bizim ahlak dediğimiz kavramın maddede, genel süreçte bir karşılığı bulunmamaktadır.

Kısacası varoluş insanın midesini bulandıran bir oluştur, haldir. Ahlak bilmez. Esas olan biz değiliz varoluştur. Ahlak yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ahlak yoktur.

İşte bunlar da aşağı yukarı varoluşçuluk felsefesinin anlatımı. Varoluşçuluk da nihilizm gibi indeterminist bir felsefedir. Pek bir inanırı da yoktur bugün. Terkedilmiş, tarihin çöplüğünde kalmış bir felsefedir. Bunlar sıkıntılı dönemlerde biraz canlanan bunalım felsefeleridir. Aslı astarı olan şeyler değildir. Cevap vermeye bile gerek duymam...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte bunlar da aşağı yukarı varoluşçuluk felsefesinin anlatımı. Varoluşçuluk da nihilizm gibi indeterminist bir felsefedir. Pek bir inanırı da yoktur bugün. Terkedilmiş, tarihin çöplüğünde kalmış bir felsefedir. Bunlar sıkıntılı dönemlerde biraz canlanan bunalım felsefeleridir. Aslı astarı olan şeyler değildir. Cevap vermeye bile gerek duymam...

Varoluş ile varoluşçuluk aynı değildir. "Varoluş nezdinde bakıldığında ahlak yoktur"u anlatmaya çalıştım o yazıda.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak yoktur. Bugün ahlak adı altında bahsettiklerimiz sadece insanların akıllarında var olan bir yanılsamadır. Sadece insanın kafasında var olan değerlerin gerçek manada bağlayıcı hükmü yoktur.

Kısacası varoluş insanın midesini bulandıran bir oluştur, haldir. Ahlak bilmez. Esas olan biz değiliz varoluştur. Ahlak yoktur.

Eğer bir ahlaktan bahsedilemez ise ve bir insan bir kaya gibi sadece var oluyorsa bir Müslüman olarak nasıl ahlaktan bahsediyor olabilirim?

İslamiyet hakikatine bakıldığında Allah'ın rızası esastır. Yapılan işlere edilen lanet ve gösterilen sevginin Allah'ın rızası dahilinde olup olmaması esastır.

Çünkü gerçekten de işin özüne bakıldığında iyi kötü kavramı esaslı olarak bir insanın hareketlerine indirgenemez. Bu gerçek bir adaletsizliktir.

Dünya melundur. İçindekilerle birlikte lânetlenmiştir. Yalnız Allah rızası için yapılan hariç."

Bu hadisi şerif belki bu söylediğimi de desteklemektedir. Allah rızası dışında olan bir işin ruh mahiyetinde, mükafat mahiyetinde bir değeri yoktur. Allah'ın haram kıldığı işlerin de ancak yasak edildiği için azab edici sonu vardır.

Eğer şimdi tüm haramlar helal, helaller haram kılınsaydı işler yine aynı devam edecekti. Çünkü esas olan Allah'ın rızasının oldurduğu bildirdiği işleri yapmak, men ettiği işlerden de men ettiği için sakınmaktır.

İyi ve kötü gibi bir derdi olduğunu düşünmüyorum hakikatinde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İkiden ve ikiden fazla insanın olduğu bir toplumda yaşıyorsanız ahlak vardır, ve o ahlak sizin ikinci ve üçüncüye nasıl davranacağınızı belirler. Biz ikiden fazla türdeşimizin olduğu bir toplumda yaşamak üzere evrimleştik, ve ahlakımızın temeli budur.

Kimse sizden canlı canlı haşlayıp süpermarket vitrinine yerleştirdiğiniz tavuklar için bir ahlak anlayışı beklemez, ama sokakta birinin ayağına basarsan toplum seni yaptırımlara zorlar

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Varoluş nezdinde bakıldığında ahlak yoktur"u anlatmaya çalıştım

Kardeş, ben bu işlerden anlarım. İşte o senin ucundan bahsettiğin şey, varoluşçuluk. Sen bunu bir yerden duymuşsun, kulağında kalmış. Önceki hayatında varoluşçu (egzistansiyalist) değildiysen eğer! B)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nedenlerden sadece çok küçük bir tanesidir. Zevk almadığınız meslekte gerçekten de çalışmayın örneğin.

Determinizm (nedensellik, gerekircilik, belirlenimcilik) felsefesine göre nedensellik bir bütündür, nedenlerin hepsi bir örüntü şeklinde varlığı örer. Bağımsız, kendine öznel bir neden yoktur. Her olgu, kendinden önceki olgunun sonucu, kendinden sonraki olgunun nedenidir. Bu ağ örgüsünden hariç tek bir ilmek bile yoktur.

Biz kafamızdan bir neden belirleyip ona sarılamayız. Etik, hukuk, tıp, psikoloji, sosyoloji bu yüzden bilimdirler. Bu bilimler ve disiplinler tüm nedenselliği tarayıp sonuç bir yargıya varırlar. Buna da hepimiz uyarız. Tartışırız, değiştiririz, düzeltir, daha iyi hale getiririz ama, kafamızdan tek bir nedeni görüp yorumlamayız. Biz sosyal canlılarız...

Nihilizm indeterminist bir felsefedir. Determinizme karşıdır. O yüzden nedensellik bağlamlarını reddeder. Zaten de bu yüzden pratiği anarşismdir.

Determinizmin pratiği bilimdir.

problemin etrafında gezme...

ben arabamla kuş kedi ezmem diyorsun...

çünkü onlara değer veriyorsun onlar canlıdır doğanın bir parçasıdır diyorsun...

ama yine canlı olan ve doğanın bir parçası olan başka küçük canlılar-mesela solucanlar böcekler ve daha küçük canlılar gibi- arabanla ezmekte bir beis görmüyorsun...

bazı canlılarıda-inek kuzu bitkiler gibi- kesip budayıp yiyorsun...

bir canlıya verdiğin değerin nedeni değeri niçin başka canlılara teşmil olmuyor...

neye göre bazı canlıları öldürmek ahlaksızlık oluyor da bazılarını öldürmek olmuyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş

daha küçük canlılar gibi- arabanla ezmekte bir beis görmüyorsun...

Öyle bir şey söylemedim. Beis görürüm. Bu bir zorunluluk, onların yolda olduklarını göremiyorum. Yürüyor olsam üzerlerine basmamaya dikkat ederim.

Ömrümde tek bir kuzu tavuk filan öldürüp yemedim. Mesleği kasaplık olanlar var. Hayvansal proteine de gereksinimimiz var. Burada bir gerekçe var yani. Nasıl ameliyat sadece cerrahlar tarafından ameliyathanede yapılıyorsa, hayvan kesiminin de sadece mezbahalarda kasaplar tarafından yapılabilmesini, bunun dışında kesimlerin ağır yaptırımlarla cezalandırılmasını istiyorum.

Mezbahada da İslami kesim adı verilen saçmalığın tümüyle yasaklanmasını istiyorum. Bu saçmalık bu devirde olur şey değil. İlkelliğin daniskası...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öyle bir şey söylemedim. Beis görürüm. Bu bir zorunluluk, onların yolda olduklarını göremiyorum. Yürüyor olsam üzerlerine basmamaya dikkat ederim.

Ömrümde tek bir kuzu tavuk filan öldürüp yemedim. Mesleği kasaplık olanlar var. Hayvansal proteine de gereksinimimiz var. Burada bir gerekçe var yani. Nasıl ameliyat sadece cerrahlar tarafından ameliyathanede yapılıyorsa, hayvan kesiminin de sadece mezbahalarda kasaplar tarafından yapılabilmesini, bunun dışında kesimlerin ağır yaptırımlarla cezalandırılmasını istiyorum.

Mezbahada da İslami kesim adı verilen saçmalığın tümüyle yasaklanmasını istiyorum. Bu saçmalık bu devirde olur şey değil. İlkelliğin daniskası...

esas probleme niye odaklanmıyoruz...

ahlakı bir nedene bağlıyorsun...

bir canlıyı öldürmenin ahlaki olup olmaması meselesine odaklanıyoruz...

sana göre doğadaki her canlı değerlidir ve saygı duyulmalıdır doğru mu...

doğadaki her şeye değer verilmelidir diyorsun...

eğer bunu genel ve temel prensip olarak alıyorsak hiç bir istisnası olmamalı...

yani her canlının öldürülmesine karşı çıkmalıyız...

ama bunu diyen biz yaşamak için pek çok canlıyı öldürmek yada öldürülmesine izin vermek yahut kabul etmek zorundayız...

yiyeceklerimizin hepsi neredeyse organik kökenli yani bir canlıya ait...

o zaman başta temel aldığımız prensip yanlış...

her canlıya canlı olduğu için değer varmiyoruz...

yada doğanın bir parçası olduğu için değer vermiyoruz...

sadece bize yararı olduğu için değer veriyoruz...

bize zararı olan canlıları rahatlıkla yok edebiliriz...

demekki esas kabul ettiğimiz temel pransip kendi çıkarımızdır...

senin ahlakının tek kaynağı kendi çıkarındır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

senin ahlakının tek kaynağı kendi çıkarındır

Benim ahlakım sadece beni bağlar. Ahlak sosyal bir olgudur. Sosyal bir olgu olarak ele alınmadığı sürece bireysel ahlakın başka bireyler üzerinde bağlayıcılığı olmaz.

Dolayısıyla benim çıkarım diye bir şey de yok. Çıkarlar dengesi söz konusu. Bu dengeyi toplum kararlaştırır. Ben kendi kafamdan tek başıma kararlaştıramam.

Bireysel olarak bakterileri öldüreceğime ben öleyim deyip antibiyotik kullanmayı reddeden biri bunu kendi bilir. Ama sosyal ahlak ve bilimsel etik antibiyotik kullanmanın gerekli bir iş olduğunda hemfikirdir.

Oldu? ^_^

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak kuramında karma determinizm ahlakını esas alırım. Bu kavrayış olmadan ahlak kuramı ortaya konamaz. Bu son derece evrensel bir kavrayıştır. Her kültürde izleri vardır. Nedensellik örüntüsünün tüm zaman ve mekanı, tüm varlığı ören, foton taneciğini bile dışlamayan kapsayıcılığını esas alır.(*)

Üstüne, bu nedenselliğin tümünün etkileşim içinde olduğunu temellendirir. Pekin'de kanat çırpan kelebeğin Florida'daki kasırgadaki etki payını gözardı etmez.(**)

Bir de bu iki ilkenin bilinç, bilim ve teknolojik olanaklar oranında artan bir belirlenim sağladığını ve insanlığın evrimini geliştirerek ilerlettiğini ortaya koyar.(***)

Mükemmel bir felsefedir determinizm. Hayatımda tanıdığım en güzel şey. Din dogmasından kurtulmamı ve ateist olmamı sağlayan tek hayat ışığım...

(*) Determinizmin 1. ilkesi: Nedensellik

(**) Determinizmin 2. ilkesi: Gerekircilik

(***)Determinizmin 3. ilkesi: Belirlenimcilik

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim ahlakım sadece beni bağlar. Ahlak sosyal bir olgudur. Sosyal bir olgu olarak ele alınmadığı sürece bireysel ahlakın başka bireyler üzerinde bağlayıcılığı olmaz.

Dolayısıyla benim çıkarım diye bir şey de yok. Çıkarlar dengesi söz konusu. Bu dengeyi toplum kararlaştırır. Ben kendi kafamdan tek başıma kararlaştıramam.

Bireysel olarak bakterileri öldüreceğime ben öleyim deyip antibiyotik kullanmayı reddeden biri bunu kendi bilir. Ama sosyal ahlak ve bilimsel etik antibiyotik kullanmanın gerekli bir iş olduğunda hemfikirdir.

Oldu? ^_^

bakterileri öldürmek için ille antibiyotik kullanmana gerek yok...

ellerini sabunla yıkadın mı yada dişlerini fırçaladın mı bir sürü bakteriyi öldürüyorsun zaten...

hatta nefes aldığında ciğerlerindeki bağışıklık sistemi sayesinde bir sürü canlıya katliam uyguluyorsun...

yemek yediğinde de hakeza öyle...

yani sen canlılara canlı olduğu için yada doğanın bir parçası olduğu için değer vermiyorsun...

öyle olsaydı hiç bir canlıyı öldürmezdin...

halbuki şu yaşadığın her anda milyonlarca canlının katili olarak geziyorsun...

bir de kuşları severim kedileri ezmem filan deyip ahlakını yüceltiyorsun...

bakteri katili...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistlerin ; en belirgin özelliği birilerinin onlara şunu yahut bunu yap yada yapma denmesine gıcık olmalarıdır.

Buna katlanamıyorlar.Hele yüce bir güç diye nitelenen tanrı ! nın onlara yol gösterme edasıyla ukalalık taslaması dayanılacak şey değil onlar açısından

Ateistleri özgürlük savaşçılarına benzerler yahut kendilerini öyle sanırlar.

Dinin ve getirdiği ne varsa muhakkak kötü olmalıdır.İstisnasız yok canım diyenler çıkabilirmi bilmem ama

düşünceleri yorumları bu yöndedir.

Doğruyu ölçebilecek bir kriterleri yoktur.Aslında savundukları bir şeyde yoktur.

Birlik olalım derler ama birleşecekleri tek şey din,tanrı falan filan tü kaka anlayışıdır.

Peki bunlar kötü iyi ne derseniz,iyiyi tanımlayamazlar en azından bütün bir anlayış içerisinde

Herkezin iyisi ,kötüsü farklıdır.Yalnız bildikleri iyiler dinin kötü dediği şeyler bak bunu biliyorlar.

Siz özgürlük savaşçısı değilsiniz.

İsyankarsınız,asisiniz doğru ama hepiniz kendi istek ve arzularınızın kölesisiniz.

Ahlak,iyi yahut kötü ,sana göre bana göre olmaz,Bir tanedir.

Yaradılışımıza,tabiatımıza uygun olandır ahlak,

İyi bir yol tutturmuşsunuz.Ne güzel.

Bu yol değil ,bozgunculuk,tarumar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak-Halaka fiilinden arapça bir kelime.biçim verme biçimlendirme demek.bir biçim ve kalıba oturtulmuş uygulamalar ahlak kapsamına giriyor.

Yani yaratılan olgular denenmişlikler ve bu denenmişliklerden ortaya koynan kurallar ya da şartlandırmaların biçim verme silsilesidir.

Tecrübelerden ve bu tecrübelerin yorumlanmasına etki eden olgulardan ahlak kendine yön verir.Tecrübeler ve şartlar değiştiğinden bu biçim verme metodu değişim gösterebilir.

Ateizm'de ahlak şüphesiz vardır ateizme göre bir dogma edinmeden bir yüce gücün varlığını kabullenmeden olaylara ve olgulara açıklama yapmaya çalışmak olmalıdır.

tarihinde herakles79 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaradılışımıza,tabiatımıza uygun olandır ahlak,

tabiatımıza uygun olandır ahlak...

yani herkes kendi tabiatına göre davranırsa ahlaklı davranmış olur ...

peki tabiatları farklı olan insanların hangisinin davranışı doğru olandır...

neyin tabiatımıza uygun olup olmadığı nasıl belirlenebilir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistlerin ; en belirgin özelliği birilerinin onlara şunu yahut bunu yap yada yapma denmesine gıcık olmalarıdır.

Buna katlanamıyorlar.Hele yüce bir güç diye nitelenen tanrı ! nın onlara yol gösterme edasıyla ukalalık taslaması dayanılacak şey değil onlar açısından

Ateistleri özgürlük savaşçılarına benzerler yahut kendilerini öyle sanırlar.

Dinin ve getirdiği ne varsa muhakkak kötü olmalıdır.İstisnasız yok canım diyenler çıkabilirmi bilmem ama

düşünceleri yorumları bu yöndedir.

Doğruyu ölçebilecek bir kriterleri yoktur.Aslında savundukları bir şeyde yoktur.

Birlik olalım derler ama birleşecekleri tek şey din,tanrı falan filan tü kaka anlayışıdır.

Peki bunlar kötü iyi ne derseniz,iyiyi tanımlayamazlar en azından bütün bir anlayış içerisinde

Herkezin iyisi ,kötüsü farklıdır.Yalnız bildikleri iyiler dinin kötü dediği şeyler bak bunu biliyorlar.

Siz özgürlük savaşçısı değilsiniz.

İsyankarsınız,asisiniz doğru ama hepiniz kendi istek ve arzularınızın kölesisiniz.

Ahlak,iyi yahut kötü ,sana göre bana göre olmaz,Bir tanedir.

Yaradılışımıza,tabiatımıza uygun olandır ahlak,

İyi bir yol tutturmuşsunuz.Ne güzel.

Bu yol değil ,bozgunculuk,tarumar.

Kuzum çok yanlış düşünüyorsun. Dinlerin peşinden gidenlerin ateistler üzerine ahlak bekçiliği yapmasının hoş görülecek yanı olabilir mi?

Senin inandığın tanrıya ben yok diyorum. Olmadığını bildiğim bir şey üzerinden üzerime kurallar çizilmesine neden hoşgörüyle yaklaşıyım?

Empati yapmaktan aciz değilsindir diye düşünüyorum.

Kadınların memelerini açıkta bıraktığı yarı çıplak bir kabilede müslüman olup bir karı koca olarak aynı hoşgörüyle ve onların ahlaksızlık olarak görmediği bir sosyal ortamda yaşayabilir misin?

O toplumun ahlak yapısına bakarak, hoşgörüyle kendin ve eşin yarı çıplak dolaşmayı kabul edebilir misin?

Evliliğin ilk günü gerdek gecesine damat yerine arkadaşlarının birinin girdiği bir toplumda yaşayıp onların ahlak anlayışına uyarak benzer şekilde davranabilir misin?

Dininin reddettiği konular sana göre muhakkak kötü değil mi ki, bize dinin getirdiği şeyler muhakkak kötüdür diye baktığımızı itelemeye çalışıyorsun?

Boş konuşuyorsun kuzum.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...