Andromeda 0 Mayıs 5, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 5, 2008 gönderildi Allahın öyle bir gayreti olduğunus öylemiyorum Allah sadece peygamber ve din göndermiştir Allahın bunu yapması öyle bir gayreti olduğnu göstermez ki gönderdiği dini ve peygamberi alamayan insanları fetret devri insanı olarak kabul edip onları mesul tutmayacaktır olay bu kadar basit Keşke bu kadar basit olsa... Tebliğ ulaşmayınca cennete girme şansları da olmayacak veya cennetteki müslümanların ulaştığı (!) yüksek derecelere erişemeyecekler.. Niye? Sadece Allah onlara ve onların zamanına peygamber göndermedi diye... Bunlar boş ve çocukça inançlar; sadece günü kurtarmaya ve az düşünenleri ikna etmeye yarar... Link to post Sitelerde Paylaş
yusuf miroğlu 0 Mayıs 5, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 5, 2008 gönderildi islam diyince terörü anımsayı bilen dünya insanları islamdan haberdardır heralde.zaten islamı duymayan kişi sorumlu değildir.500 yıl önce teknoloji yetersizdir ve duymayabilir.bu adam sorumlu tutulmaz.duyan insan ise sorumludur. Link to post Sitelerde Paylaş
Andromeda 0 Mayıs 5, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 5, 2008 gönderildi islam diyince terörü anımsayı bilen dünya insanları islamdan haberdardır heralde.zaten islamı duymayan kişi sorumlu değildir.500 yıl önce teknoloji yetersizdir ve duymayabilir.bu adam sorumlu tutulmaz.duyan insan ise sorumludur. Çok hoş duyması kafi yani... Peki sen otomatik olarak aileden müslüman oldun bu haksızlık değil mi Miroğlu?... Link to post Sitelerde Paylaş
06crazy 0 Mayıs 5, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 5, 2008 gönderildi (düzenlendi) islam diyince terörü anımsayı bilen dünya insanları islamdan haberdardır heralde.zaten islamı duymayan kişi sorumlu değildir.500 yıl önce teknoloji yetersizdir ve duymayabilir.bu adam sorumlu tutulmaz.duyan insan ise sorumludur herseyi bilen allahın ,teknolojiyi yazsaymıs ya kuranda Mayıs 5, 2008 tarihinde 06crazy tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
yusuf miroğlu 0 Mayıs 5, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 5, 2008 gönderildi Çok hoş duyması kafi yani... Peki sen otomatik olarak aileden müslüman oldun bu haksızlık değil mi Miroğlu?... haksızlık değil abi.müslüman aileden doğanlarda ateist olabiliyor bildiğin gibi.insan bi yaştan sonra kişisel tercihi oluyor.ne diyorsun bu konu hakkında? hristiyan bi çocuk islamı biliyordur ben nasıl hristiyanlığı biliyorsam. Link to post Sitelerde Paylaş
Andromeda 0 Mayıs 6, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 6, 2008 gönderildi haksızlık değil abi.müslüman aileden doğanlarda ateist olabiliyor bildiğin gibi.insan bi yaştan sonra kişisel tercihi oluyor.ne diyorsun bu konu hakkında? hristiyan bi çocuk islamı biliyordur ben nasıl hristiyanlığı biliyorsam. Önemli olan oranlar... Link to post Sitelerde Paylaş
BRUTAL 0 Mayıs 6, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 6, 2008 gönderildi Andromeda seninde dediğin gibi Cennetteki müslümanların ulaştığı (!) yüksek derecelere erişemeyecekler. Bu açıdan bakabilen herkes adaletsizliği açıkça görebilir. Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Mayıs 6, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 6, 2008 gönderildi bunu konu tartışıldı ve o zaman da müslümanlar nedense sorduğumuzu anlamak istemediler. 100 yıl öneceye gidin ve bana insanların üçte ikisinin islamı hiç tanımadan ölüşlerinin hikmetini açıklayın? üçte ikisini nerrden biliyorsun dersen, tarih zaten belli. gidin inceleyin. bugün bile globalleşen dünyada bu bölgelerdeki müslüman nüfusun toplam nüfusa oranın bakın, az bile söylediğimi görürsünüz. bundan 100-200 sene evvel amerika kıtasında, çinde,japonyada avustralyada tek bir müslüman topluluk yoktu. bunları allah figuran olsunlar diye yarattı sanırım. allah sınav yapma konusunda ösymden bile başarısız. ösymnin sınav sisteminde bile daha az açık var. bi de rakamlara bakmadan, sanki vahyin insanlara ulaşmamış olması istisnai bi durummuş gibi bi hava yaratmayın. imtihan falan yok, yada allah bu işi hakkıyla yapamadımıyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Cervantes 0 Mayıs 9, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 9, 2008 gönderildi (düzenlendi) İslama göre İslamdan haberi olmayan Peruda doğan bir İnsanda cehenneme gidecek Peygabmeri gören onunla senelerce birlikte yaşayan bir Ebu lehebde cehenneme gidecek peki diğer insanların suçu ne sırf müslüman bir ülkede doğmadıkları için cehenemme gidecek.Mesala Türkiyede doğan bir İnsan Kolombiyada yaşayan bir İnsandan daha mı kıyak.Bu nasıl bir adalet?Müslümanlar cevaplarsa sevinirim. İslamdan haberi olmayan,bilmeyen bundan mesuldür.Adam islamı bilmiyor,ama Tanrıya inanıyor,ve iyi bir yaşam sürüyorsa eğer cennetliktir.(bence)))Ancak bu adam islamdan haberdar olduğu an İslama geçmeli.Onun tek kurtuluşu o olur o zaman. Ben bunda bir adaletsizlik göremiyorum. Mayıs 9, 2008 tarihinde turkmaned tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Veritas 0 Mayıs 9, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 9, 2008 gönderildi (düzenlendi) Tek bir sorum var müslümanlara. Sadece evet ya da hayır istiyorum. Objektif olun (hmm...ağır bi' istek oldu sizin için tamam olmayın). Eğer çok koyu bir katolik ailenin evladı olarak doğup, kiliseler, ayinler altında sıkı bir dini eğitimle yetiştirilmiş ya da uzakdoğuda o tapınak benim bu tapınak senin gezen bir shaolin rahibi olsaydınız (örnekler çoğaltılabilir) yine islamı seçecek miydiniz? Mayıs 9, 2008 tarihinde Marxist tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Cervantes 0 Mayıs 9, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 9, 2008 gönderildi Tek bir sorum var müslümanlara. Sadece evet ya da hayır istiyorum. Objektif olun (hmm...ağır bi' istek oldu sizin için tamam olmayın). Eğer çok koyu bir katolik ailenin evladı olarak doğup, kiliseler, ayinler altında sıkı bir dini eğitimle yetiştirilmiş ya da uzakdoğuda o tapınak benim bu tapınak senin gezen bir shaolin rahibi olsaydınız (örnekler çoğaltılabilir) yine islamı seçecek miydiniz? en fazla 20 sine kadar mensup olduğum dine bağlı olarak yaşardım.İslamı duyduğum ve sonrasında tamamiyle öğrendiğim an İslamı seçerdim.(cevabım evet) Link to post Sitelerde Paylaş
Veritas 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi (düzenlendi) Niyeyse aynı soruyu (kendi dinlerine uydurarak) bir hristiyana da sorsam, bir yahudiye de sorsam aynı cevabı alacağımdan eminim... Mayıs 10, 2008 tarihinde Marxist tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi en fazla 20 sine kadar mensup olduğum dine bağlı olarak yaşardım.İslamı duyduğum ve sonrasında tamamiyle öğrendiğim an İslamı seçerdim.(cevabım evet) bu sizin dediğiniz şey mümkün değil. bu sadece sizin başka çareniz olmadığı için öne sürdüğünüz, ancak sosyoljik ve psikolojik hiç bir bir daynağı olmayan, tamamen mesnetsiz ve zorlama bir iddia. insanın fıtratında islam olduğu ve istedikten sontra bunu ergeç bulacağı iddiası boş bir iddia olmaktan öteye geçemez. bakın bakalım, doğduğu toplum tarafından benimsettirilen dine inanarak ölenlerin dinini değiştiren insanlara oranı nedir? binde birse gene iyi. Link to post Sitelerde Paylaş
Cervantes 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi bu sizin dediğiniz şey mümkün değil. bu sadece sizin başka çareniz olmadığı için öne sürdüğünüz, ancak sosyoljik ve psikolojik hiç bir bir daynağı olmayan, tamamen mesnetsiz ve zorlama bir iddia. insanın fıtratında islam olduğu ve istedikten sontra bunu ergeç bulacağı iddiası boş bir iddia olmaktan öteye geçemez. bakın bakalım, doğduğu toplum tarafından benimsettirilen dine inanarak ölenlerin dinini değiştiren insanlara oranı nedir? binde birse gene iyi. Siz de müslüman ailelerde büyüdünüz.Önceleri müslümandınız.Ancak sonradan ateist oldunuz... Niye ateist oldunuz?diye sorsam...Biz dinleri araştırdık,tanrıyı sorguladık ve mantıklı gelmedi derdiniz. Benimki de benzer hesap. Ben dinleri araştırdım.En mantıklısı İslamdı.Onu seçtim. Link to post Sitelerde Paylaş
nuruayn 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi Visit My Website Buraya bakabilirisn... Link to post Sitelerde Paylaş
Yer Su 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi Biz bir peygamber göndermedikçe asla azap edecek değiliz" (İsra, 17/15) Tanri niye kendine inanmadi diye canlilara azap etsin? Kompleksli tanri mi olur? Azap eden Tanri olurmu? seytanmi bu? Hadi "kotu insan oldu diye azap edicek" dense belki biraz anlarimda adamin tekinin dediklerine inanmayana azap edicek bir tanri dusunebiliyormusunuz? Anca arabin putuna bunu yuklersiniz boyle, milleti korkutma amaciyla. Anca garip cahilleri korkutursunuz siz.. ulkeyi mahvettiniz zaten Link to post Sitelerde Paylaş
Veritas 0 Mayıs 11, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 11, 2008 gönderildi "Yaramazlık yapma döverim." (Bilinçsiz anne) "İnanmazsan yakarım." (Bilinçsiz tanrı) Link to post Sitelerde Paylaş
Andromeda 0 Mayıs 11, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 11, 2008 gönderildi Tek bir sorum var müslümanlara. Sadece evet ya da hayır istiyorum. Objektif olun (hmm...ağır bi' istek oldu sizin için tamam olmayın). Eğer çok koyu bir katolik ailenin evladı olarak doğup, kiliseler, ayinler altında sıkı bir dini eğitimle yetiştirilmiş ya da uzakdoğuda o tapınak benim bu tapınak senin gezen bir shaolin rahibi olsaydınız (örnekler çoğaltılabilir) yine islamı seçecek miydiniz? en fazla 20 sine kadar mensup olduğum dine bağlı olarak yaşardım.İslamı duyduğum ve sonrasında tamamiyle öğrendiğim an İslamı seçerdim.(cevabım evet) O yüzden de bu ülkeler yirmisini geçer geçmez müslüman olanlardan geçilmiyor zaten... Link to post Sitelerde Paylaş
Andromeda 0 Mayıs 11, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 11, 2008 gönderildi Siz de müslüman ailelerde büyüdünüz.Önceleri müslümandınız.Ancak sonradan ateist oldunuz... Niye ateist oldunuz?diye sorsam...Biz dinleri araştırdık,tanrıyı sorguladık ve mantıklı gelmedi derdiniz. Benimki de benzer hesap. Ben dinleri araştırdım.En mantıklısı İslamdı.Onu seçtim. Müslüman olmadan önceki dininiz? Shaolin manastırında falan mı yaşıyordunuz? Link to post Sitelerde Paylaş
karabey 0 Mayıs 11, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 11, 2008 gönderildi Adalet Sözünden Ne Anlamalıyız? Adâlet, ifrat ve tefrit arasında bir orta hâldir. Yani; aşırılıkla, alâkasızlık arası dengeli bir yoldur. Adâlet, pek çok hayra vesile olmak üzere insanın mahiyetinde bulunan bir kısım istîdatların, yaratıcı tarafından belirlenen yönde kullanılmasından ibarettir. Evet, insanda bulunan şehvet, öfke, vehim ve akıl gibi kuvva ve istîdatlar, güzelce kanalize edilirse adâlet; ifrat ve tefrite düşülürse, sapıklıklar meydana gelir. Meselâ, insandaki şehvet duygusu ki; umumî mânâsı itibarıyla hem ferdin hayatının devamına, hem de insan nev’inin devamına vesile olan şeylere arzu duyma anlamına gelir. Bu duygunun bir yönü olan yeme, içme ve sâire gibi şeylerle insan, cismanî varlığını ve sıhhatini devam ettirmeye muvaffak olur. Şimdi, bu duyguya, arz edilen mülâhazanın dışında bakıldığında, ya onu, kemâle giden yolda önümüzü kesen bir cellât görecek ve kilise babalarının yaptığı gibi, ondan tamamen uzaklaşacağız ki, işte bu bir tefrit ve alâkasızlıktır. Veya günümüzün sefil anlayışı içinde, hiçbir ölçü tanımadan bu mevzûda her münasebeti meşrû sayacağız ki, bu da bir ifrat ve taşkınlıktır. Öfke de öyledir; hiç olmayacak şeyler karşısında feveran ve halk dilinde “Pireye kızıp yorgan yakmak” bir ifrat; en aziz ve mukaddes şeylerin pâyimâl oluşu; ırzın çiğnenip, namusun doğranması karşısında sükût da, bir tefrittir. Adâlet ise, küfür, zulüm ve cevr karşısında bir kükreme ve bunların berisinde ve bilhassa sabır ve hayra vesile olacak yerlerde de, müsamahalı ve yumuşak olma hâlidir. Aynı durum, vehimde de cereyan eder; olmayacak şeylerden korku ve endişe, hayatı azaba çeviren bir ifrat; korkulması, endişe edilmesi gereken şeylerden korkup endişe etmeme ise, bir tefrittir. Birinde kâinattaki her şeyden korkup, her şeye ulûhiyet isnat etme düşüncesi vardır ki; Ganj dolayları, bu telâşın doğurduğu putlarla doludur. Diğeri de, yerde ve gökte kimseden endişe etmeme gibi bir cinnet, kendini ve kendine bağlı olanları ölümlere sürükleyebilecek bir çılgınlıktır. Adâlet ise, hayatî ehemmiyet arz eden şeyleri hesaba katarak, ihtiyat ve tedbire riâyetle beraber, çok uzak ihtimallerle melhuz olan bir kısım endişe verici şeylere karşı da, olduğundan fazla ehemmiyet vermemekten ibarettir. Akıl için de benzeri mütalâalar serdedilebilir: Müşâhede ve hissin ürünlerini hesaba katmadan, sadece akla itimat bir ifrat; aklı tamamen azledip, katı bir pozitivizme girme veya sadece vicdanı esas alıp; onun dışındaki her şeyi inkâr etmek de bir tefrittir. Birincisinde eski mantıkçıların cerbezelerini, şimdiki materyalistlerin de diyalektiğini; ikincisinde de, Auguste Comte pozitivizmini ve bazı yorumları itibarıyla Hıristiyan mistisizmini görürüz. Akılda adâlet, his ve müşâhedenin mahsullerini değerlendirerek yeni terkipler yapma, bununla his ve müşâhede altına girmeyen şeyleri kavramaya çalışmaktır. Aklın istikameti ise, ancak vahyin aydınlatıcı tayfları altında mümkün görülmektedir. Semavî esintilere sırtı dönük bir akıl, ya Aristotales gururu içinde bir firavun veya kilise duvarları içinde acezeden kış sineği gibi bir şey olmaya mahkûmdur. Hâiz olduğumuz bu duygularda adâlet bir esas olduğu gibi, mükellef olduğumuz şeylerin bütününde de bir esastır. Bu cümleden olarak itikatta adâlet şarttır ve en başta da, bir ilâhın vücudunu tasdik ve O’nun kemâl sıfatlarıyla muttasıf, noksan sıfatlardan da münezzeh olduğu gelir. Zira; bir ilâhın vücudunu veyahut sıfatını kabul etmeme bir ilhad ve tâtil olduğu gibi, “Allah cisimdir, cevherdir, uzuvlardan meydana gelmiştir ve bir mekânı vardır.” demek dahi bir teşbih ve küfürdür. “Allah vardır, kemâl sıfatlarıyla vardır, cisim, cevher; aza ve âlet gibi şeylerden münezzehtir. Mekândan müstağnidir.” düşünce ve akîdesi ise, evvelki iki inhiraf arasında orta bir yol ve adâlettir. Diğer itikadî meseleleri de aynı usûlle ele almak mümkündür. Meselâ, “İnsanın kudreti ve ihtiyârı yoktur.” demek bir cebir, “İnsan, kendinden meydana gelen bütün işlerin mûcit ve hâlıkıdır.” demek de, ifratkâr bir iradeciliktir. Şart-ı âdî kaydıyla, insan iradesini kabul etmek ve her şeyi Allah’ın yaratması esasıyla ele almak ise, bir adâlettir. Amelî hususlarda da adâletin cereyanına şâhit oluruz. Evvelâ, mutlak olarak bütün işlerimizi dünya ve ukbâ, ruh ve ceset muvâzenesi içinde ele almak bir adâlettir. Buna rağmen cismanî yaşayış ve hayvanî hayat; âhirete ve kalbî hayata baktırmayacak şekilde ise, bu bir maddiyecilik ve ifrattır. Cismâniyeti nefy ve inkâr eden mistikçe bir spiritüalizm ise, bir tefrittir. Ve, bu iki şey arasındaki muvâzene ise istikamettir. Bu hususlardan birini bir dinin mensupları temsil ediyorsa diğerini de diğer bir dinin tabileri temsil etmektedir. Meselâ, Yahudilik’te kasten adam öldürüldüğünde af tarafına gidilmeden behemehal kâtilin öldürülmesi gerekmektedir. (1) Hıristiyanlıkta ise mutlaka affedilmesi lâzımdır. (2) Bu hâliyle birinde ifrat, diğerinde de tefrit vardır. Adâlet ise, af yolu açık olmakla beraber kısasın yapılmasıdır. (3) Nazarî ve amelî bütün bir hayat içinde bu şekilde adâleti görmek ve göstermek mümkündür. Günümüzde çok bahis mevzû edilen “sosyal adâlet” ise, adâlet anlayışının içtimâiye akseden bölümlerinden sadece biridir. Tasavvurda ve pratikte istikamete ermiş kimselerin adâletsizliği düşünülemeyeceği gibi, onlar arasında içtimâî adâletsizlikten söz etmek de, asla bahis mevzû olmayacaktır. Belki sosyal adâletten ne anladığımızı merak edip soranlar da olacaktır. Ne var ki, sual-cevap mevzûu içine sıkıştıramayacağımız böyle bir hususu tahlilde, şimdilik fayda mülâhaza etmemekteyiz. Diyalektik: Sözü iyi kullanıp gerçekleri çarpıtma Feveran: Birden bire öfkelenme, köpürme İfrat: Aşırılık, ileri gitme, bir konuda ölçüyü aşma Materyalist: Maddeden başka varlık ve kuvvet tanımayan felsefî ekole bağlı olan Melhuz: Umulan, beklenen, hatıra gelen, düşünülen, muhtemel olan İlhad: İmandan ayrılma Mistisizm: İlahi varlığı sezgi yoluyla kavrama ve ona bu şekilde ulaşma esasına dayanan görüş Pozitivizm: Hakikatin, deneme ve gözlemle elde edilebileceği görüşünde olan felsefî akım Serd edilmek: İleri sürülmek Şart-ı âdî: Basit şart Tefrit: İfratın zıddı, ortalamanın çok altında kalma Vehim: Kuruntu, zan Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts