Jump to content

Demokrasi Nedir Ne Değildir


Recommended Posts

Bugün AKP hükümetiyle ilgili en önemli tartışmalar demokrasi kavramı etrafında dönüyor. Ancak işin kötü yanı ülkede demokrasi ile ilgili köklü bir birikim, bir anlayış yok. İşte bu yüzden tartışmalar yüzeysel kalıyor. AKP’nin demokrasiyi bitireceğinden şüphe eden kesim derdini halka anlatmakta oldukça zorlanıyor olmalı ki hala AKP’nin önemli bir desteği var. Benim endişem AKP’nin demokrasiyi bitirmesi falan değil; çünkü bu ülkede (istisnalar hariç tıpkı dünyanın geri kalanında da olduğu gibi) hiçbir zaman demokrasi olmadı. Benim endişem AKP’nin bu ülkede demokratik taleplerin dile dahi getirilemeyeceği katı bir toplulukçu anlayışı hakim kılması ve böylece demokrasi için mücadele verilmesinin önünü tamamen kapaması. Bu ülkenin gelişmiş ülkelerden farkı ise onların hiç değilse sonuçları itibarı ile demokratik bir ülkeden beklenenleri kısmen elde edebilmiş olmalarıydı. Bu açıdan hiç değilde dünyada az çok “demokratik” yönetimler var diyebiliriz.

Muhtemelen çoğunuz demokrasinin anlamının tartışılacak bir konu olmadığını düşünüyorsunuzdur. Ancak böyle değil. Bunu anlayacak kadar forumu, ülkeyi ve dünyayı takip ettim. Demokrasinin doğru düzgün tanımlanması, anlaşılması ve bu konuda uzlaşılıp yaygınlaştırılması çok önemlidir. Hatta bu ülkenin en önemli meselesi budur. Kadın sorunu, kürt sorunu, fakirlik... aklınıza ne geliyorsa bu sorunların çözümünün anahtarı demokrasidir. Bu yazıyla bunu anlamanızı sağlamayı umuyorum.

Eğer ülkenin gidişatını değiştirmek için birşleyler yapmak istiyorsanız bunu ateist cephesi, anti islam cephesi ya da benzeri bir birleşmeyle yapamazsınız. Bunun için demokrasi cephesi kurmalısınız. AKP’nin en zayıf yanı demokrasidir. Gerçekten demokrasinin anlaşıldığı ve talep edildiği bir ivme yakalanırsa AKP’nin gerçek yüzünü herkes görecektir. İşte o zaman azınlık olmaktan kurtulursunuz. Ama önce demokrasi konusunun iyice anlaşılması ve bu konuda uzlaşılması şarttır. Ve göreceksiniz ki bir kere sözcük anlamı üzerinden gittiğimiz zaman uzlaşılmayacak birşey kalmayacaktır. Daha önce demokrasi ile ilgili yazılarım oldu. Ancak her bir girişte önemli hatalar yaptım. İlk yazılarımda fazla teknik bir giriş yapıp anlamı sonraya sakladım. Bu yüzden yazılarım ilgi görmedi ve önemi anlaşılamadı. Şimdi ise farklı bir yol deneyeceğim.

Demokrasi cephesi demokrasi ile şimdi olduğu gibi çelişmemeli. Demokrasinin anlamı bunlara yer bırakmayacak kadar açıktır.

Demokrasinin ne olduğunu anlamak için sözcük anlamına geri dönmek gerekir. Çünkü teknik olarak uygulanması olanaksız görünen sözcük anlamı, yerini “demokratik idealler” açısından bir tanıma bıraktı. Bu yüzden eşitlik, özgürlük, insan hakları gibi demokrasinin tekniğiyle hiçbir ilgisi olmayan kavramlar meseleye yüzeysel bakan halkta demokrasinin üzerindeki aldatıcı bir fetişist yaklaşımın yerleşmesine sebep oldu. Bu da ancak toplulukçuluğun (“collectivism”) yükselişine hizmet edebilir. Yani tam tersine demokrasiyi yıkacak gelişmelere yardım eder! Demokrasiye toplulukçuluk – bireyselcilik (“individualism” – “collectivism”) ekseninde bakmak gerekir. Bireyselciliğin en üst düzeyde tutulduğu toplumsal örgütlenme, demokratik örgütlenmedir. Toplulukçuluğun bireyselcilikten daha etkin ve dinamik bir yönetim ortaya çıkaracağı iddia edilebilir. Ancak bu, devlet için geçerli değildir. Ordu gibi kurumlar ya da olağanüstü haller için geçerlidir.

Bu yazının çok uzamaması için gerekmedikçe hiçbir ayrıntıya girmeyeceğim. Hatta şimdilik özet bile yazamayacağım. Ancak bazı başlıklar vereceğim.

Demokrasinin ne olduğuyla ilgili bazı notlar:

- Demokrasi bireyler üzerinde yükselir. Yani demokrasi bu açıdan bireyseldir. Demokrasinin uygulanabilmesi için “demokratik” bireylere ihtiyaç vardır. Bireyleri demokrasiyi benimsememiş bir topluluk demokratik olamaz. Bu açıdan dünyanın bugün hiçbir yerinde demokrasi yoktur. Sadece toplum bireylerinin zaman zaman demokratik çıkışları, eğilimleri vardır. Bunun dışında dünyanın her yeri ya büyük oranda kısmen ya da tamamen toplulukçudur. Türkiye ise tam toplulukçu bir ülke olduğu için burada demokrasinin adını bile anmak saflıktır.

- Temsili demokrasi, demokrasi değildir. Temsili demokrasi, demokrasiye yakın birşey bile değildir. Demokraside iktidarın vekaleti sözkonusu olamaz.

- Bugünki bilinen anlamda doğrudan demokrasi, yine demokrasi değildir. Bu da toplulukçu bir yönetim şeklidir ya da kaçınılmaz olarak bu dönüşümü yaşayacaktır. Ne zaman çok sayıda birey üzerinden oylamayla karar alma gerekirse orada bireyin yerine ilkeler, liderler ve ideolojiler gibi, bilinçsiz kitleler oluşturacak çekim merkezleri zamanla etkisini gösterecek ve bireyselliğe baskın çıkacaktır.

- Demokrasi, halkın yönetimi olmakla birlikte kitle anlamında toplumun yönetimi değildir. İşte bu sebeple asla toplulukçu değil bireyselcidir. Gerçek bir halkın yönetiminden söz ediyorsak bireyin kendi alanında tam ve temsil edilemez iktidarı, egemenliği söz konusu olmak zorundadır.

- Mesela “ülkenin şu kadarı müslüman ve çocuklarına erken yaşta din öğretmek istiyor, o zaman kuran kurslarında yaş sınırlaması kaldırılsın” önerisi demokratik değil, tam tersine demokrasiye karşı yönelmiş bir tehdittir. Eğer ülkenin bireyleri bunu istiyorsa o ülkenin bireyleri demokrasiyi bilmiyor demektir. Demokrasiyi bilmeyen bireylerin olduğu bir ülkede demokrasi olamaz. Demokrasinin en önemli görevi bireyselliği korumak ve toplulukçu eğilimleri engellemektir. Toplulukçu eğilimlerin en tehlikelisi bireyin kendi egemenliği üzerinde ve başkalarının egemenlik hakları üzerinde kutsallar tanımasıdır. Demokratik bir ülkede devlet (yani bireyler) yetişen her bireyin bunu benimsemiş olmasını sağlamakla sorumludur.

Bugün ülkemizde bu açıdan en önemli silahlarımızdan biri laikliktir. Halkın yüzde 95’i laikliği benimsemiştir. Bu yüzden halk ile dini tartışmaya hiç gerek yoktur. “Sen müslümansan laik olamazsın” gibi yaklaşımlar gereksizdir. Tabi ki ateistforuma giren biriyle bunlar düzeyli olarak tartışılabilir ama demokrasi hareketinin temel motiflerinden biri olarak ateizm sunulmamalıdır. Bunun yerine laiklik ön plana çıkarılmalıdır.

- Bireyin egemenliğinden devam edersek demokraside bu anlamda egemenlik bu şekilde genişletilir. Yani bir evin egemenliği o evde yaşayanlara aittir, mahalle, mahalleliye, köy köylüye, kasaba kasabalıya... aittir. Üzerinde uzlaşılmış temel ilkeler çiğnenmediği sürece bu konuda egemenlikten taviz verilemez. Yani bir köye gidipte “burada yol yapacağız, baraj yapacağız, ülkenin ihtiyaçları bunu gerektiriyor...” diyemezsiniz. Demokraside orada yaşayanları ikna etmediğiniz sürece o yörenin çevresini hiçbir şekilde değiştiremezsiniz. Orada devletin polisiyle onlara baskı yapamazsınız. Orada iktidar onlarındır, devlet onlardır. Yine aynı şekilde “biz hepimiz bu dilde eğitim yapıyoruz bütünlük için siz de böyle yapacaksınız” diyemezsiniz. Nereye geleceğimi anlamışsınızdır herhalde. Demokrasi, Kürt sorununun doğrudan çözümüdür. Hiçbir parti, gerçek bir demokrasinin insanlara sağladığı egemenliği temsili demokraside veremez. Bu konuda farklı düşünenler, egemenlik hakkını, başkalarına baskı hakkını bir üst kuruma, bireylerin üstünde bir devlete verenler aslına kendi kendilerini vurmaktadırlar. Bu yüzden bir kişi demokrasi diyorsa, egemenlik benimdir diyorsa farklı düşünmesi söz konusu olamaz. Aksi taktirde kendi kendisinin demokrasisini bitirmiş olur.

- Şahsen seçkinci bir insanımdır. Demokraside “eşitlik” gibi fetişist yaklaşımlar olamaz. Kültürsüz, görgüsüz insanlar arasında yaşamayı kabul edemem. Demokraside kendime böyle bir çevre oluşturma ve bunu arındırma hakkına sahibim. Demokraside parayla satın alıp istediğiniz yere yerleşme hakkına sahip değilsiniz. Eğer bir yörenin insanları sizi istemiyorsa oraya yerleşemezsiniz. Böylece geri kalmış bölgelerden göçün de doğrudan çözümü demokrasidir. Yani gelişmemiş bir bölgede yaşıyorsanız, geleceği düşünmeden, bireysel gelişime önem vermeden on çocuk yapmışsanız. Kendi yükünüzü başkalarına yükleyemezsiniz. Kendi sorumluluğunuzu kendiniz yükleneceksiniz. Bir mahalleye taşınmak istiyorsanız o mahalle meclisinden izin almak zorundasınız. Eğer sizi aralarına kabul etmezlerse hiçbir şekilde şikayet edemezsiniz. İsterlerse ırkçı bile olsunlar diyecek birşeyiniz olamaz.

Burada gördüğünüz gibi Kürt sorunuyla ilgili tüm itirazlar cevabını buluyor. Demokraside herkes kendi sorumluluğunu yüklenir. Demokratik bir ülkede serbestçe dolaşırım, her istediğim yere yerleşebilirim, kimse bana karışamaz gibi beklentileri olanlar yanılır. Çünkü gerçek bir demokraside temsil edilemeyen bireylerin egemenlik hakkına katlanmak zorundasınız. Adı üstünde halkın yönetimi. Taşınmayı düşündüğünüz yerin yönetimi, sadece orada yaşayanlara aittir. Sizi aralarına kabul edip onlardan biri olmanıza izin vermezlerse buna kimse itiraz edemez. Ancak demokrasinin temel prensiplerini kabul etmiş birini kendi egemenliğine sahip olma açısından yetersiz görme hakkına sahip değilsiniz. Demokrasi zaten ancak pratikle öğrenilir.

Demokrasiyi teknik olarak tanımlamak yerine ne olduğunu böyle örneklerle anlatıyorum ki iyice anlaşılsın. Birkaç önemli başlık daha yazayım.

- Demokraside vekillik olmaz, bireylerin egemenliği devredilemez. Temsil vardır. Ama bu, toplulukların temsili olamaz, bireylerin temsili olabilir. Bir kişi en fazla 10-20 kadar kişiyi temsil edebilir. Ve bu temsil her zaman feshedilebilir. Bireylerin temsilinin ötesine geçilirse bu temsil demokraside illegaldir. İşte bu yüzden şimdiye kadar “temsili demokrasilerde” temsil olarak adlandırlmış her türlü yapılanma demokratik olarak illegaldir. Demokrasilerde temsilci yönetmez, sadece bir iletişim kanalı oluşturur.

- Demokrasilerde bireyle en üst düzey temsil kanalı arasında bir kopukluk olamaz. Böyle bir kopuklu yönetenler ve yönetilenler sınıfı oluşturur. Demokraside böyle sınıflar olamaz. Bu ve bir önceki şartlar sağlanmadıkça toplulukçuluk ve demokrasiden kopuş kaçınılmazdır. Ben bunları sağlayan sistemi bu forumda anlatmıştım. Belki daha sonra farklı şekilde bir daha anlatırım.

- Demokrasi basitçe bir yönetim anlayışı değildir. Benim tarif ettiğim anlamıyla tam tanımlı bir yönetim şekli, bir yönetim felsefesi, bir temel ahlaki yapılanma, bir örgütlenme ve doğal örgütlenmeyi sağlayacak bir çekim alanı ve ritüelleriyle birlikte gelecek bir yaşam biçimidir. Demokrasi tamdır, eksiksizdir. Yani demokrasinin başka bir bütünleştirici ögeye (din, ırk vs...) ihtiyacı yoktur! Bu kısım çok önemli. Tam tersine “bütünleştirici ögeler” aslında ayırıcıdır ve demokrasinin düşmanıdır.

- Demokraside devlet, bireylerin topluluk olmanın gücünden en iyi şekilde yararlanmak için kurduğu örgütlenme ve bu amaçla oluşturduğu organlardır. Şimdiki devlet kavramının aksine bireysellik üzerine yükselir.

Şu an demokrasi cephesinde olan birbiriyle kavgalı kitlelerin odaklanması gereken şey demokrasidir. Bu yeterlidir. Başka bir arayışa gerek yoktur. O zaman bu ülkede demokratik hakkını arayan herkes bizimle aynı cephededir. Ve en önemlisi bütün bilinçli kadınlar bizimle aynı cephededir. Bütün ezilmiş insanlar bizimle aynı cephededir. Bütün gençler, öğrenciler... Sadece onlara olaylara doğru şekilde bakmalarını öğretmek ve bilinçlendirmek yetecektir. Ama önce bu harekete öncülük (liderlik değil) edecek insanların bilinçlenmesi gerekiyor.

Bırakın özet yazmayı sadece kısmen önemli başlıkları girmek bile yazının uzun olmasına yol açtı. Eğer anlaşılmayan itiraz edilen noktalar varsa ayrıntılarına girebiliriz. Ya da belki girmeyiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlara göre demokrasi ileri demokrasidir bütün kadınların türbana girmesidir erkeklerin birden çok kadını aynı evde, kadınlarında isteği ile devlet destekli yatağa atmasıdır. Devamlı umreye gitmektir. Arapça öğrenmektir arapçe ders kitaplarında el ayak nasıl kesilir onu öğrenmektir. Namaz kılma yarışmasıdır namaz kılana puan toplayana gavurun icadı ipod notebook dağıtmaktır. Bir hastaneye girdiğinde önce acil servis yerine tabelalarla hastanedeki mescidin gösterilmesidir. Milli değerlerimiz diye bizle ilgisi olmayan arap kültürün vatandaşa kakalanmasıdır vs vs

tarihinde Protagoras tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Gerze'de termik santral korkusu

İşte bir ülke iderasinin demokrasiye yakın birşey bile olmadığını böyle şeyler ispatlar. Tepedeki karar mekanizmaları ya da yerleşmiş bir sistemin otomatik işlemesi bütün ilçe halkının iradesinin, kendi ilçeleri üzerindeki egemenliğinden daha etkin olacak ve bunun adı demokrasi olacak. Bunlar en temel göstergelerdir.

Tabi ki demokrasinin ülkenin tamamanın menfaatleri için alınacak kararları zorlaştıracağı iddia edilebilir. Ancak demokraside karar mekanizmaları şimdikinden çok farklıdır ve öğrenilerek etkinleştirilir. Bir ülkenin menfaati için en iyi olanı demokrasinin öğrenilerek etkinleştirilmesidir. Kısa vadede iyiymiş gibi görünen, toplumsal bir aklın oluşmaması sebebiyle uzun vadede çöküşü kaçınılmaz kılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...