Jump to content

Sözde Ermeni Soykırımı iddiaları


Recommended Posts

Arkadaşlar daha önce mutlaka tartışılmıştır, uzun süredir foruma pek uğramıyorum, ama bu konu hakkındaki bilginiz, görüşleriniz nelerdir ? açıkçası savunan da, karşı çıkan da detaylarıyla burada tezlerini ortaya koyarsa memnun olurum. Sadece okuyacağım, tartışmaya katılmayacağım. Yabancı forumlarda bu konu gündeme geldiği zaman zor durumda kalıyorum açıkçası, elimde 1915 öncesi ve sonrası osmanlı nüfus sayımı verilerinden başka bir şey yok, ki bu da 1 milyondan az kayıp olduğunu gösteriyor ermeni iddialarının aksine.

Özellikle yabancı kaynaklar falan bilen varsa iyi olur zira pek inanmıyor gavurlar.

tarihinde VahsisBack tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yabancı kaynaklar nelermiş ki?

Yok öyle bir şey çoğu çarpıtma ve uydurma.

Neden uydurma diyorum çünkü zaman itibariyle o bölgede kurulmak istenen bir Ermeni devleti vardı.

Bu devletin muşruiyetini de buna dayandırmak için bir sürü zırva belge yarattılar.

Fakat Osmanlı kaynakları yeterince incelenirse ancak bu çarpıklıkların farkına varılabilir, özellikle de kronolojiye dikkat etmek gerekir.

http://www.ateistforum.org/index.php?showtopic=48017

http://www.ateistforum.org/index.php?showtopic=48296

Bu başlıkları inceleyebilirsin.

tarihinde yokyaa tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim kaynaklarımızda da, yabancı kaynaklarda da abartılı ve tek yanlı yaklaşımlar var. Gerek olayların sunumunda gerekse sayılarda.

Objektif incelendiği takdirde tehcir öncesi karşılıklı katliamların ve tehcir sırasında tek yanlı katliamların olduğu görülecektir.

Bir anlamda tehcirle haklılık dengesi bozulmuş ve Ermeniler mazlum ve mağdur duruma düştüklerinden haklı pozisyona geçmişlerdir.

Ve tehcir sonucunda büyük bir insanlık faciası ortaya çıkmıştır.

Savaş nedeniyle ne kadar haklı gerekçelere dayanırsa dayansın tehcir kararı, soykırım amacına yönelik olarak görülmektedir.

Eğer tehcir düzenli ve sağlıklı yapılabilmiş olsaydı; bu iddia çok abuk kalabilirdi.

Çünkü savaş sırasında güvenliği için halkın bir kesimini savaş bölgesinden başka bir bölgeye transfer etmek, savaşta ve savunmada olan devletin en tabi hakkıdır.

Üstelik bu kesim, savaşı bir fırsat olarak görüp ayaklanmışsa, işgalcilerle işbirliği içindeyse bu tehcir çok haklı gerekçelere dayanıyor demektir.

Ama maalesef tehcir edilen Ermenilerin can güvenliği için yeterli tedbirler alınmadığı gibi ihmal ve suistimallerle ölümlerine göz yumulduğu görülmektedir.

Soykırım iddialarını reddetsek de bu gerçekleri kabullenmek zorundayız.

Bunların inkarı mümkün değildir ve hem bizim hem de diğer devletlerin arşivlerinde bu acı olayların belgeleri mevcuttur.

Türkiye'nin bu aşamada yapması gereken, tehcirde yaşanan faciaya sebep olanları lanetlemek ve Ermenilerin acılarını paylaştığını bildirmektir.

Ermeni malları ile ilgili gerekenler de yapılmalı, hak sahiplerine mallarının bedelleri fazlasıyla ödenmelidir.

Bu adımı biz atmadığımız takdirde ilerde suçlanacağımız kesindir. Direk sorumlusu görülmesek de, inkarla suçlanmak da uluslararası ilişkilerimizi bozabilir ve bizi dünya önünde zor duruma düşürebilir.

Hatta bu girişim 2015'ten önce yapılmalıdır ki 100. yıldönümünde dünyayı ayağa kaldırmayı planlayanların önü kesilebilsin.

Bu bildirimden özür dilenmesini kastetmiyorum, yanlış anlaşılmasın. Özür dilemek zaten TC hükümetine düşmez.

Bu bildirim, yapılanları tasvip etmediğimizi, doğru bulmadığımızı ve savaş psikolojisiyle alınmış yanlış karar olarak gördüğümüzü beyan etmektir ki suçlamaların önünü kesebilelim.

Çünkü Türkiye için yapılan suçlama: "1915 olaylarını reddederek yapılan katliamları haklı görüyor" şeklindedir.

Gerçekten de bu konuda "Az bile öldürmüşüz" diyebilecek kadar ileri gidenler ve İttihatçı hükümeti savunanlar vardır.

Tehcirde yaşananlar-yaşatılanlar bizim alnımıza sürülen kara bir lekedir ve bundan kurtulmak, yapılan katliamları savunmakla mümkün değildir.

Bundan kurtuluşun tek yolu aynı Çarlık Rusyası ile Sovyetler Birliği'nin, Sovyetler Birliği ile bugünkü Rusya'nın aynı olmaması gibi, Türkiye Cumhuriyetinin de Osmanlı ile aynı sayılamayacağını ortaya koymak ve İttihatçıları dışlamak, sorumluları lanetlemektir.

İttihatçıları zaten 1925'den itibaren dışlamış, tasfiye etmiş olan Türkiye'de şimdi kalkıp İttihatçılara destek sunmanın anlamı yoktur.

Kaldı ki Atatürk'ün bu İttihatçıları lanetlediği ve yapılanları alçaklık olarak nitelendirdiği bilinmektedir.

Şu sözler Atatürk'e aittir:

“Birkaç kişinin zihniyetinden çıkan bu hata, asırlardan beri aynı vatan üstünde kapı komşu geçinmiş, hayat-ı içtimaiye, siyasiye, iktisadiye velhasıl umumiyede ikmal ve itmam etmiş [birbirini tamamlamış] iki unsurun samimiyetlerini bulandırmaktan başka bir netice tevlid edemezdi [doğuramazdı] ve nitekim etmedi. Dünyada her milletten müfrit insanlar çıkabilir; şüphesiz Ermenilikten de bu kabil insanlar çıkmamış değillerdi. Fakat acaba bir hizbi kalile [küçük bir hizip] kızıp bütün bir milleti kırmak sevdasında bulunmak, o hazin efradından daha müfrit hayalata kapılmak değil midir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın pante;

Tehcirin soykırım amacı güdülerek yapıldığını söylüyorsunuz.

Bu sizin düşünceniz mi?

Yoksa ittihatçıların bu amacı güttüğünü mü düşünüyorsunuz.

Tehcir kararının alınmasında soykırım fikri güdülmemiştir.

Eğer güdülseydi çok basit bir şekilde olay çözüme kavuşturulurdu. Rus sınırından bu tarafa yollanan müslümanlara karşılık Ermenilerde buradan topluca Rus tarafına ,ne haliniz varsa görün, şeklinde yollanıp olay çözülürdü. Nitekim Enver Paşa bunu önermiştir fakat Talat Bey kabul etmemiştir. İşte bu fikir soykırım fikridir.

Talat paşa ve kabinesinin yaptığı planlarda bütün tehcir ince ayrıntısına kadar planlanmıştır. Kafilelerin başlarına atanacak memurlar, doktorlarda buna dahil.

Göç ettirilen ailelerin taşınamaz mallarının hepsinin hesabı da tek tek tutulmuştur.

Fakat tehcir zamanında kafilelerin göçlerinin, imkansızlıklar nedeniyle başarılı bir şekilde gerçekleştirilememesi hiç bir şekilde soykırım niyetine girmez. Sonuçta sizin de yazdığınız gibi bu konuda önemli olan bu işi ne niyetle yaptığınızdır.

Osmanlının kendi askeri cephede savaşmaya fırsat bulamadan, açlıktan, hava şartlarından, hastalıktan ölüyorsa. İçer de tehcir edilen Ermeni kafilelerin sapasağlam yerlerine ulaşmasını beklemek abesle iştigal olur.

Bu durumda özür dilenecek hiçbir şey yoktur. Bu yüzsüzlük falan değildir çünkü bu konu hakkında özür dilemek siyasi olarak Ermenilerin başka haklar kazanmasına da sebep olacaktır. Özür dilemek tabii ki TC hükümetine düşmez dediğiniz gibi fakat olayı soykırım şeklinde kabullenmek bile dediğim hesaba çıkacaktır.

Bunlar Büyük Ermenistan rüyalarından başka bir şey değildir. Biz sanıyormuyuz ki Türk hükümeti bunları kabullenince uluslararası arenade Türkiye'ye yapılan baskılar son bulacak? Tabii ki de hayır, tam tersi şiddetlenerek devam edecektir. Sonuçta sarı ineği vermeyecektiniz hesabına dönecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın pante;

Tehcirin soykırım amacı güdülerek yapıldığını söylüyorsunuz.

Bu sizin düşünceniz mi?

Yoksa ittihatçıların bu amacı güttüğünü mü düşünüyorsunuz.

Hayır, dikkat edersen "görülmektedir" diyorum.

Ama böyle bir amacın olduğuna dair ne bir hükümet görüşmesi ne de bir emir-talimat belgesi ortada yoktur.

Buna karşın İttihatçıların birçok önemli belgeyi yakıp yokettikleri ileri sürülmektedir ki bu tür bilgiler kendi yazarlarımızın kitaplarında da mevcuttur.

O dönemde "soykırım" sözcüğü olmadığı için zaten böyle bir ifade kullanmış olamazlar ama "Memleketi Ermenilerden temizlemek" anlayışı da aynı anlama gelir.

Tehcir kararının alınmasında soykırım fikri güdülmemiştir.

Eğer güdülseydi çok basit bir şekilde olay çözüme kavuşturulurdu. Rus sınırından bu tarafa yollanan müslümanlara karşılık Ermenilerde buradan topluca Rus tarafına ,ne haliniz varsa görün, şeklinde yollanıp olay çözülürdü. Nitekim Enver Paşa bunu önermiştir fakat Talat Bey kabul etmemiştir. İşte bu fikir soykırım fikridir.

Bu tür örnekler, soykırım iddiaları karşısında çok zayıf kalır. Kaldı ki Rusya ile savaş halindeyken Rusya tarafına tehcir yapabilmenin hiçbir imkanı yoktur.

Bu kısmen Abdülhamit döneminde yapılmış ve bir kısım Ermeniler Kafkasya'ya sürülmüştü. Ve ilk Ermeni malları meselesi 2. Meşrutiyet sırasında onların dönüşlerinde ortaya çıkmıştı.

Talat paşa ve kabinesinin yaptığı planlarda bütün tehcir ince ayrıntısına kadar planlanmıştır. Kafilelerin başlarına atanacak memurlar, doktorlarda buna dahil.

Göç ettirilen ailelerin taşınamaz mallarının hepsinin hesabı da tek tek tutulmuştur.

Fakat tehcir zamanında kafilelerin göçlerinin, imkansızlıklar nedeniyle başarılı bir şekilde gerçekleştirilememesi hiç bir şekilde soykırım niyetine girmez. Sonuçta sizin de yazdığınız gibi bu konuda önemli olan bu işi ne niyetle yaptığınızdır.

Osmanlının kendi askeri cephede savaşmaya fırsat bulamadan, açlıktan, hava şartlarından, hastalıktan ölüyorsa. İçer de tehcir edilen Ermeni kafilelerin sapasağlam yerlerine ulaşmasını beklemek abesle iştigal olur.

Yapılan planların, hazırlıkların ve organizasyonun yetersizliği icraatta ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla hükümetin bu konuda başarılı olduğu kesinlikle söylenemez.

Eğer tehcir edilenlerin sağ salim ulaştırılamayacağı ihtimali varsa, buna bile bile girişilmez. En azından öylesi toplu bir tehcir yapılmaz. İlk kafilelerde bu aksaklıklar ve ölümler görülmesine rağmen ısrarla tehcir uygulaması sürdürülmüştür. Halbuki böyle bir durumda zaten ilk gönderilenlerden dolayı gözü korkmuş olan Ermenilere bir ihtar verilir ve sadece tehlikeli görülenler tehcir edilebilirdi.

Ama acımasızca toplu tehcire devam edilmiştir ki bu durum amacın bölgeyi Ermenilerden temizlemek olduğu kanısını güçlendirmektedir.

Nitekim Atatürk'ün ifadelerinde de "küçük bir hizbe kızıp bütün bir milleti kırmak sevdası" eleştirilmektedir.

Bu durumda özür dilenecek hiçbir şey yoktur. Bu yüzsüzlük falan değildir çünkü bu konu hakkında özür dilemek siyasi olarak Ermenilerin başka haklar kazanmasına da sebep olacaktır. Özür dilemek tabii ki TC hükümetine düşmez dediğiniz gibi fakat olayı soykırım şeklinde kabullenmek bile dediğim hesaba çıkacaktır.

Bunlar Büyük Ermenistan rüyalarından başka bir şey değildir. Biz sanıyormuyuz ki Türk hükümeti bunları kabullenince uluslararası arenade Türkiye'ye yapılan baskılar son bulacak? Tabii ki de hayır, tam tersi şiddetlenerek devam edecektir. Sonuçta sarı ineği vermeyecektiniz hesabına dönecektir.

Özür gerekmiyor.

Ama eğer TC olunmasaydı ve Osmanlı-İttihatçı geleneğine bağlı olunsaydı; soykırım olmadığı halde ortaya çıkan bu sonuçtan dolayı özür dilemek gerekirdi.

Benim bahsettiğimin özürle ilgisi yok. Ancak Osmanlı hükümetini-İttihatçıları ve katliamları savunma görüntüsünden sıyrılmamız için tasvip etmediğimizi ve acılarımızın ortak olduğunu bildirmemiz şart.

Bunu bildirmek, soykırımı kabullenmek ve suçu üstlenmek değildir. Tersine bu bildirimde dünyanın yeterince bilmediği TC-Osmanlı farkını ve dünya savaşı faktörünü açıklama-bilgilendirme olanağı bulabiliriz. Çünkü dünya "Türkler" diye biliyor, öyle anlatılıyor ve bugünkü Türkiye anlaşılıyor.

Bu bildirimin devamında bir olumsuzluk gelmez. Sadece Ermeni malları konusu olur ki bunu da onların taleplerini beklemeden kendimizin yapması gerekir.

Hamas'a yılda 300 milyon dolar yardıma girişeceğimize, bu pisliğimizi temizleyelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

soykırım yapacak olan bi millet 1000 yıl en güçlü olduğu çağlarda beklerde

bir anda 1915 yılı sabahı kalkarda

en zayıf olduğu anlarda soy kırar mı..?

ortada çöken bir imparotorluğun paylaşım hayalleri var

ruslarla birleşip ihanet eden ermeniler rus sınırından uzaklaştırılmadıkça tehlikeli hal alır VE mecbur kalınan bir durum ile tehcire karar verilir

ruslarla irtibatın koparılması için kuzey doğudan uzaklaştırıp güneye suriyeye lübnana HATTA tee ürdüne kadar tehcir etmiştir AMA o bölgede yaşayan kürtler

bu göç anında ermeniler yükte hafif pahada ağır neyi var neyi yoksa yanına alınca

bir çok ermeniyi öldürüp soydular

yani yine

bugün başımızı ağrıtan bu belanın müsebbide bunlar (kürtler)

nazım boşa yazmadı bu şiirini;

bakkal karabetin ışıkları yanmış

affetmedi bu ermeni vatandaş

Kürt dağlarında babasının kesilmesini

fakat seviyor seni çünkü sen de affetmedin

bu karayı sürenleri Türk halkının alnına

Nazım HİKMET - ▲▼▲▼

tarihinde dogan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar daha önce mutlaka tartışılmıştır, uzun süredir foruma pek uğramıyorum, ama bu konu hakkındaki bilginiz, görüşleriniz nelerdir ? açıkçası savunan da, karşı çıkan da detaylarıyla burada tezlerini ortaya koyarsa memnun olurum. Sadece okuyacağım, tartışmaya katılmayacağım. Yabancı forumlarda bu konu gündeme geldiği zaman zor durumda kalıyorum açıkçası, elimde 1915 öncesi ve sonrası osmanlı nüfus sayımı verilerinden başka bir şey yok, ki bu da 1 milyondan az kayıp olduğunu gösteriyor ermeni iddialarının aksine.

Özellikle yabancı kaynaklar falan bilen varsa iyi olur zira pek inanmıyor gavurlar.

arkadaşım, olayın şu yönünü de incelemende fayda var..

http://www.ateistforum.org/index.php?showtopic=48201

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...