Jump to content

DETERMİNİZM VE KAOS


Recommended Posts

Evren deterministiktir. Her olgu, bir önceki olgunun sonucu ve bir sonraki olgunun nedenidir. Basitten başlayarak nedenler, bu nedensellik zincirleri ile, tüm varlığı giderek karmaşıklaşan ve ince bir dantel gibi ören bir ağ biçiminde oluşturmuştur.

Bazı hassas "başlangıç durumuna bağlılık" yaratan nedenselliklere kaos diyoruz. Ucu iyice sivriltilmiş bir kalemi parlak, pürüzsüz bir yüzey üzerinde sivri ucu aşağıda olma üzere dik tutun. Her türlü modern teknolojik aletlerle en hassas biçimde, tam dik durmasını sağlayın ve serbest bırakın. Kalem devrilir. Ne yana devrileceğini asla bilemezsiniz.

Aslında ne yana devrileceğinin "nedenleri" vardır. Raslantının da nedenleri vardır, raslantı diye bir şey yoktur. Tüm nedenleri bilecek bir zihin olsa, kalemin ne yöne devrileceğini açı, saniye, salise hassasiyetinde bilirdi. Laplace bu varsayımsal zihine "Laplace şeytanı" adını vermiştir.

Fakat modern determinizme göre böyle bir şeytan veya tanrı yoktur, olmadığı gibi olması da olanaksızdır. Çünkü başta daha karmaşık bir neden olamaz. Daha önceki neden, daha basittir. Nedensellik en basitten en karmaşığa doğru gelir.

Laplace şeytanı gibi Maxwell cini de yoktur. Bu varsayımların hepsini modern determinizm çöpe atmıştır. Tanrıyı da...

Farabi bir klasik deterministtir. Ama ondan çok önceki Demokritos, modern determinizmin ilk çekirdeği olan ilksel determinizmi öngörmüş ve önermiştir. Demokritos'un zihni katışıksızdır. Farabi'nin zihni ise din öğretisi ile kirlenmiştir.

Konuya dönersek kaos belirlenemez, çünkü belirlenimi çok zordur. Örneğin, benim babamı öldüren kalp aritmisi kaotik bir olaydır. Aritminin ne zaman atlatılacağını, ne zaman öldüreceğini öngörmenin bir yolu olmadığı için tedavisi yoktur. Bu yüzden babamın hiç ummadığım bir anda öleceğini biliyordum ve öyle oldu. Babamın hiç ama hiç ummadığım bir anda öldüğü haberini aldım. Bir determinist olarak bunu her an duymaya hazır, tetikte beklediğim halde öyle apansız geldi ki haber, elim ayağım dolaştı. Babamın başını bekleyemezdim, çünkü aritmi tutmadan son derece sağlıklı görünüyordu. Aritmileri atlatıyordu. Birini atlatamayacağını kesin biçimde biliyordum, ama hangisini?

Aritmiden ölmemesi için elinde defibrillatörün iki elektrotu, başında aritmi tutmasını her an beklemek gerekiyordu. Kalbi tümüyle durmadan da elektroşok uygulamak çok tehlikelidir üstelik. Aritmiyi atlatabilecekken durdurursun! Elimde defibrillatörle başında 24 saat dikilemezdim, "git başımdan azrail misin çocuk, nesin" diye beni kovardı mutlaka!

Babamı tanrı değil, kaos öldürdü. Bir deterministin babasının böyle tipik kaotik bir olaydan ölmesi bir ironidir belki de. Babam öldüğünde şöyle dedim: Keşke ben de böyle ölsem! Kalbi dururken yere uzanmış ve dindar biri olduğu için secdeye kapanmıştı. Hiç bir ızdırap izi yoktu, parmakları gevşekti, yüzü gülümsüyordu. Yani dindar olarak ölsem değil, böyle rahat ölsem bakımından özendim. Öleceğinde son bir kaç saniyede hayatını, bizleri düşündüğünden ve cenazesine telaşla gelip bir kaza filan yapmasak diye aklından geçtiğinden eminim. Hatta huzur içinde gülümseyen mum gibi bembeyaz soğuk yüzünü görünce kaza yapmadan yolları aşıp geldiğim için rahatlamış, gülüyor duygusuna kapıldım. Ödü kopardı, panik yapar aceleyle gelirim endişesiyle aritmisi tuttuğunda haber vermezdi.

Bense ona ateist olduğumu söylemiş, onu üzmüştüm. Ondan bir şey gizlemezdim. Sohbet arkadaşıydık biz. Ateist olduğumu öğrenince ağlamıştı. Şimdi ben ağlıyorum, artık onun gözyaşları dindi. Bana bu acıyı bırakıp gitti. Babam ölünce daha net bir ateist oldum. Sağlığında aman duyar birinden üzülür bir daha ağlar diye korkuyordum. Onu kandırmışlar, oğlun tekrar dine döndü diye aldatmışlar. İnanmış...

Rahatlamış ve ölmüş...

Dogmalardan kurtulmak aslında öyle zor, öyle zor ki... Dünyanın en zor meselesi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 69
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Etkileyici ve sürükleyici bir yazım tarzı. Öykü ya da roman yazmayı düşündün mü hiç, demirefe? Bence başarırsın.

Babamın ölümü aklıma geldi. Çok acı çekti ölmeden önce. Midesinde kanser vardı.

Ben de kalp krizinden küt diye gitmek isterdim, hiç kimseye eziyet çektirmeden, kendim de eziyet çekmeden.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren deterministiktir. Her olgu, bir önceki olgunun sonucu ve bir sonraki olgunun nedenidir. Basitten başlayarak nedenler, bu nedensellik zincirleri ile, tüm varlığı giderek karmaşıklaşan ve ince bir dantel gibi ören bir ağ biçiminde oluşturmuştur.

Bazı hassas "başlangıç durumuna bağlılık" yaratan nedenselliklere kaos diyoruz. Ucu iyice sivriltilmiş bir kalemi parlak, pürüzsüz bir yüzey üzerinde sivri ucu aşağıda olma üzere dik tutun. Her türlü modern teknolojik aletlerle en hassas biçimde, tam dik durmasını sağlayın ve serbest bırakın. Kalem devrilir. Ne yana devrileceğini asla bilemezsiniz.

Aslında ne yana devrileceğinin "nedenleri" vardır. Raslantının da nedenleri vardır, raslantı diye bir şey yoktur. Tüm nedenleri bilecek bir zihin olsa, kalemin ne yöne devrileceğini açı, saniye, salise hassasiyetinde bilirdi. Laplace bu varsayımsal zihine "Laplace şeytanı" adını vermiştir.

Fakat modern determinizme göre böyle bir şeytan veya tanrı yoktur, olmadığı gibi olması da olanaksızdır. Çünkü başta daha karmaşık bir neden olamaz. Daha önceki neden, daha basittir. Nedensellik en basitten en karmaşığa doğru gelir.

.....

Dogmalardan kurtulmak aslında öyle zor, öyle zor ki... Dünyanın en zor meselesi...

Kaybınız için üzgün olduğumu belirtmek isterim.

Hiç determinizme karşı bir filozof okudunuz mu? Belki dogmalardan tamamen kurtulamamışsınızdır. Determinizmde bir dogma olamaz mı? Determinist biri için kaos sadece arkadaki nedeni bilmiyorum demektir suni bir kaostur. Ayrıca aynı mantıkla aritmide belli şeylerin tetiklemesi veya etkisi ile meydana gelir yani tamamen bilinmezden bir anda çıkmaz. Ama mesele bu değil gerçekten herşeyin bir nedeni olmalı mı? Eğer determinizmle ilgili okuduğunuz filozoflar varsa duymayı isterim.

tarihinde sha21 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Öykü ya da roman yazmayı düşündün mü

Tabii ki. Değişik süreli yayınlarda yayınlananlar var ama bir kitap çıkarmayı henüz başaramadım. Nedeni, konuların ateist içeriği. Bir tanesini yanlışlıkla dincilerin ele geçirdiği bir yere göndermişim, heriflerle telefonda yarım saat atıştık. Ben orayı normal sanıyordum, ne bileyim herifler her yere el atıyorlar.

Ortamı kitap bastırmak için uygun göremiyorum. Ortam nefes almaya bile uygun değil...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaybınız için üzgün olduğumu belirtmek isterim.

Teşekkür ederim. Determinist olmayan bütün felsefeciler indeterministtir. Tabii onları da okurum. Bütün felsefeler özünde dogma haline getirilmeye yatkınlık içerirler. Dogma üretmeye yatkın olmayan tek yapı, bilimdir. Gereğince, kuralınca yapılan bilim buna uygun değildir.

Kaos determinizme eklemlenmiştir, orda sorun yok. Bunu yapan da Poincare'dır. Bugün determinizme etkili itiraz kuantumdan geliyor. Deterministler kuantum yasaların makro evren yasalarından bile daha kesin belirlenimci olduğunu iddia ediyorlar. İndeterminist kuantum iddiası çökmenin ve determinizm yeni bir zaferin eşiğinde.

Evrenin deterministik olduğu şimdilik bir felsefi inanç. Kanıtlandığında bilim olacak ve felsefi determinizm ile bilimsel determinizmin güç birliği yeni bir çağ açacak. CERN dünyanın en pahalı makinesi değil ama, bu rekoru uzay istasyonu, sadece uzay teknolojisi çok pahalı olduğu için elinde tutuyor. Yoksa CERN çok muazzam bir yapıt ve asıl amacı kuantum yasaları çözmek. İnsanlığın inşa ettiği en büyük makine rekoru ise CERN'de.

Bu inancıma her durumda asla sarsılmaz der ve indeterminist apaçık bir kanıt bulunursa da gözümü yumar reddedersem, dogmatik evet olurum. İndeterminist apaçık bir kanıt bulunursa inancımı terketmek zorundayım.

Bilimci olup da felsefe ile ilgilenenlerin çoğu deterministtir. Çünkü bilim, çalışma ilkesi olarak determinist ilkeyi benimsemiştir. Bunun çok az istisnası var, Heisenberg indeterministtir. Bir de akıllı tasarımı savunan biyologlar ya klasik deterministtir, ya da belirisizliğin gerçekten olduğunu, fakat onu ortadan kaldıran tanrı gibi bir varlık bulunduğunu varsayarak indeterministtirler.

Klasik determinizm Poincare tarafından çöpe gönderilmiştir, bu geçişi sağlayan son klasik determinist Laplace'dır. Kendisi Laplace şeytanı varsayımı nedeniyle modern determinist sayılamaz, ama modern determinizme kapıyı açmıştır. Laplace özellikle tanrı dememiş, şeytan demiştir. Çünkü tanrı demek ya klasik determinizmdir, ya da "belirsizlik var, ama tanrı belirsizi belirliye çeviriyor" şeklinde indeterminizmdir.

Heisenberg indeterministtir, çünkü belirlenmesi çok aşırı zor olduğu için değil, belirlenmesi olanaksız olduğu için belirsizliğin var olduğunu savunmuştur. Einstein katı ve inatçı bir deterministtir. Hatta klasik determinizmden kurtulamadığından şüphe edenler çoktur. Bunun nedeni "tanrı zar atmaz" demesidir. Bu, açık klasik determinizm ifadesidir. Ama onunki "tanrı belirsizliği ortadan kaldırıyor" şeklinde indeterminizm değildir.

İndeterminizm de teist ve ateist olabilir. Determinizm klasik ise teist, modern ise ateist bir felsefedir. Bu son paragrafta söylediğim, çok tartışma yaratan bir söylemdir. Bunu halletmek çoğu kişi için kolay değildir. Bilgili doçent düzeyinde kişilerin bu tartışmadan kaçındığına ben tanığım. Size de ters geldiyse söyleyin, daha genişletirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teşekkür ederim. Determinist olmayan bütün felsefeciler indeterministtir. Tabii onları da okurum. Bütün felsefeler özünde dogma haline getirilmeye yatkınlık içerirler. Dogma üretmeye yatkın olmayan tek yapı, bilimdir. Gereğince, kuralınca yapılan bilim buna uygun değildir.

Kaos determinizme eklemlenmiştir, orda sorun yok. Bunu yapan da Poincare'dır. Bugün determinizme etkili itiraz kuantumdan geliyor. Deterministler kuantum yasaların makro evren yasalarından bile daha kesin belirlenimci olduğunu iddia ediyorlar. İndeterminist kuantum iddiası çökmenin ve determinizm yeni bir zaferin eşiğinde.

Evrenin deterministik olduğu şimdilik bir felsefi inanç. Kanıtlandığında bilim olacak ve felsefi determinizm ile bilimsel determinizmin güç birliği yeni bir çağ açacak. CERN dünyanın en pahalı makinesi değil ama, bu rekoru uzay istasyonu, sadece uzay teknolojisi çok pahalı olduğu için elinde tutuyor. Yoksa CERN çok muazzam bir yapıt ve asıl amacı kuantum yasaları çözmek. İnsanlığın inşa ettiği en büyük makine rekoru ise CERN'de.

Bu inancıma her durumda asla sarsılmaz der ve indeterminist apaçık bir kanıt bulunursa da gözümü yumar reddedersem, dogmatik evet olurum. İndeterminist apaçık bir kanıt bulunursa inancımı terketmek zorundayım.

Bilimci olup da felsefe ile ilgilenenlerin çoğu deterministtir. Çünkü bilim, çalışma ilkesi olarak determinist ilkeyi benimsemiştir. Bunun çok az istisnası var, Heisenberg indeterministtir. Bir de akıllı tasarımı savunan biyologlar ya klasik deterministtir, ya da belirisizliğin gerçekten olduğunu, fakat onu ortadan kaldıran tanrı gibi bir varlık bulunduğunu varsayarak indeterministtirler.

Klasik determinizm Poincare tarafından çöpe gönderilmiştir, bu geçişi sağlayan son klasik determinist Laplace'dır. Kendisi Laplace şeytanı varsayımı nedeniyle modern determinist sayılamaz, ama modern determinizme kapıyı açmıştır. Laplace özellikle tanrı dememiş, şeytan demiştir. Çünkü tanrı demek ya klasik determinizmdir, ya da "belirsizlik var, ama tanrı belirsizi belirliye çeviriyor" şeklinde indeterminizmdir.

Heisenberg indeterministtir, çünkü belirlenmesi çok aşırı zor olduğu için değil, belirlenmesi olanaksız olduğu için belirsizliğin var olduğunu savunmuştur. Einstein katı ve inatçı bir deterministtir. Hatta klasik determinizmden kurtulamadığından şüphe edenler çoktur. Bunun nedeni "tanrı zar atmaz" demesidir. Bu, açık klasik determinizm ifadesidir. Ama onunki "tanrı belirsizliği ortadan kaldırıyor" şeklinde indeterminizm değildir.

İndeterminizm de teist ve ateist olabilir. Determinizm klasik ise teist, modern ise ateist bir felsefedir. Bu son paragrafta söylediğim, çok tartışma yaratan bir söylemdir. Bunu halletmek çoğu kişi için kolay değildir. Bilgili doçent düzeyinde kişilerin bu tartışmadan kaçındığına ben tanığım. Size de ters geldiyse söyleyin, daha genişletirim.

Açıkça görünen gerçekten araştırmışsınız umarım bana biraz yardım edersiniz. Çünkü şuan zihnim bir kar fırtınasında kaybolmuş gibi. Şüphe beni oradan oraya süpürüyor. Determinizm sadece bir parçası. Gerçeklik yakalamaya çalıştıkça şüpheye daha batıyorum. Burda yardım istediğim konu şu lütfen örnek saçma gelirse belirtin şu an aklıma gelen bu matrix filmini izlemişseniz hatırlarsınız insanlar farkında bile olmadan bir sanal gerçekliğe hapsolmuştur. Ve bu sanal gerçeklik aslolan ile oldukça farklı. Benim durumum neden böyle olmasın yani görüyor, hissediyorum ama yeterli değil akıl yürütüyorum düşünüyorum ama işin içinden çıkamıyorum. Sorunum şu gerçeklik nedir? Yani hala indeterminizm veya determinizm hangisi olursa biri kesin kanıtlandı diyelim. Ama bu şuan içinde bulunduğumuz durumda geçerlidir. İçinde bulunduğumuz durumun gerçekliğinden nasıl emin olabiliriz. Ama belirteyim bu sadece kafamda dönen tilkiler asıl takıldığım konuya gelirsek.

Sizin için sakıncası yoksa sözlükten kelime anlamını alarak devam etmek isterim. Sözlükte aynı anlama geldiği için belirlenmezcilik kelimesini aldım.

belirlenmezcilik

a. fel. 1. Nedensellik yasasına bağlı olmayan, bir sebebe bağlanmayan olay ve durumların da bulunduğunu öne süren görüş, yad gerekircilik, indeterminizm. 2. İnsan iradesinin hiçbir şarta bağlı olmadığını, içinde bulunduğu şartlarla belirlenmediğini, insanın özgür iradesinin nedensellik yasasına bağlı olmadığını savunan görüş, yad gerekircilik, indeterminizm.

Ben şahsi fikrimi belirteceğim pek yüksek seviyede bir insan olmayabilirim lütfen yanlış anlamayın amacım kendime birşeyler katmak o yüzden yardımınızı istiyorum. Yukardaki tanımdan çıkarsak nedensel görünüp olmama durumunu geçiyorum sormak istediğim şu nedenselliği anlamak benim için çok zor yani eğer herşey nedenlerle birbirine bağlıysa bunların tamamını kavrayabilir miyiz? Yani aslında nedenselliği tam hakim sayalım herşeyin nedeni var diyelim bunları gerçekten anlayabilir miyiz? Eğer anlayamazsak nedensellik ne ifade eder? Aslında yukarda biraz bahsetmişsiniz ama cevaplara hala ulaşabilmiş değilim.

Beni determinizm indeterminizm karşısında kesinlik kazanırsa korkutan şey özgür irade belki bu yüzden determinizme sıcak bakamıyorum hep bi kaçış arıyorum. Sorum şu determinizm özgür iradenin olmadığının kanıtı değil midir? Yani ben şu an bunu yazıyorsam veya az sonra intahar ediceksem bu benim elimde değil nedenlerin sonucu olmaz mı? İnanılmaz sayıda değişkenin içinde herşey benim hareketlerimin nedeni düşünüp hareket ediyorum desek düşüncelerimde çeşitli nedenlere dayalı ben ne ifade ediyorum o zaman ? Yani belki kibir ile yaklaşıyo olabilirim ama ben sadece saatte bir çark mıyım bir önceki çarkı bi sonrakine bağlayan bütün herşey kendi nedenlerini takip ediyor ve doğal bir sona mı gidiyor?

Son paragrafı elbette ama dediğinize itiraz edecek pek birşey bulamadım belki çok araştırmadığımdan olabilir.

Bunlar acemi sorular farkındayım ama araştırma olarak daha yolun başında sayılırım kitap belgesel ve bulduğum zaman bilgili insanlara sormak vasıtası ile kendimi geliştirmeye çalışıyorum şimdiden yardımınız için teşekkürler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Matrix filmini izlemez olur muyum, enfes bir filmdir. Böyle filmleri artık izleyemeyeceğiz diye bir korku yaşıyorum. Asla artık böyle şaheser filmler yapılamayacak. Korku değil hatta, bundan eminim maalesef.

Matrix'in gerçek olduğu hakkında bir kanıta ulaşmamız gerek. Böyle bir kanıt olmadıkça bundan kuşkulanmamızın bir anlamı olmayacaktır. Az sonra gezegenimize büyük bir kuyrukluyıldızın çarpacağından da kuşkulanabiliriz. Ama buna dair bir kanıt olması gerekiyor.

Özgür irade sorunu determinizme karşı yöneltilen en başlıca eleştiridir. Fakat aslı yoktur. Biraz sonra intihar edersen ölmen için bir nedeni sen yaratırsın. Kalkıp bir şeyler atıştırırsan yaşaman için bir nedeni sen yaratırsın. Hangisini yaratacağın tamamen senin elinde. Pekin'de kanat çırpan bir kelebeğin, Florida'da patlayan bir kasırgayı yaratmaya katkısı vardır. Hatta ben ilerisini söyleyeyim: Çok çok uzak, evrenin gözlenebilen son sınırındaki bir kuasarın maddesindeki bir atomun bir elektronunun, senin yaratılmana katkısı vardır. Çünkü evrensel kütleçekim gücünün kapsamadığı hiç bir madde parçacığı yoktur ve evrenin toplam kütleçekimi evrene belli bir biçim vermektedir. Sen bu biçimden bağımsız varolamazsın.

Sen, kelebek ve elektron evrene bir katkı yapabiliyorsunuz. Ne kadar kendi katkını evren için aşırı küçük bulsan da, kelebeğin ve elektronunkinden fazladır. İstediğin kadar bu etkiyi küçümseyebilirsin, ama asla tam olarak sıfır değildir.

Eğer bir etken, başlangıç durumuna hassas bağlılık içeren kaotik bir etkense, evrenin tümünü etkileyebilirdi. Başlangıç durumuna hassas bağlılık, sivri ucu üzerinde duran bir kalem veya bilardo topuna ıstakayla vuruş ile örneklenir. Istaka vuruşundaki hassaslıktaki küçük değişimler, masada olacak çarpışmalar desenini çok fazla değiştirir.

Determinizm asla özgür iradeye en küçük zarar vermez. Çünkü gelecek nedenselliği henüz örülmedi.

Nedenselliğin tümünün kapsanması imkansızdır. Son bilinç, evrenin son dakikasında yanıt bulamadığı bazı sorularla yok olacak. Ancak çok ileri bir bilinç düzeyine ulaşmış olacak ve bunu bilmemize olanak yok ama, olasılıkla başka bir evren oluşumunda yeniden var olabilmek için kuantumsal bir bilgi kalıtımı bırakmayı başaracak. Bu olabilir, çünkü teknolojimizin gelişmek için en az bir milyar yılı daha var! Bu çok korkunç uzun bir süredir, insan aklına sığmayacak, hayal edilemeyecek kadar uzundur.

Evrenimizin tek olması aklen olanaksızdır. Evrenler gazoz kabarcıkları gibi sürekli oluşup genişleyip yok olmaktadırlar.

Son olarak sorularınız hiç acemice filan değil, derinlemesine düşünmekten çekinmeyen bir yapınız var. Çoğu kişi bundan korkar. Aslında korkacak bir şey yok, derin sular değil ki yüzme bilmeyip boğulsan. İçinden çıkamazsan başka işe bakarsın yani, derin sular hissine kapılıp ürkenlere şaşıyorum. Derin suda yüzmek kesin bir mecburiyettir, hayatta kalmak için. Ama derin düşünce insanı tırlattırır diye bir şey niye olsun, baktın içinden çıkamadın, bırak, sonra istersen yine düşünürsün, istemezsen aman çıkılmıyor bu işlerin içinden der, düşünmezsin, budur yani! İlla içinden çıkılana kadar düşünülecek diye bir kayıt yok!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Özgür irade sorunu determinizme karşı yöneltilen en başlıca eleştiridir. Fakat aslı yoktur. Biraz sonra intihar edersen ölmen için bir nedeni sen yaratırsın. Kalkıp bir şeyler atıştırırsan yaşaman için bir nedeni sen yaratırsın. Hangisini yaratacağın tamamen senin elinde. Pekin'de kanat çırpan bir kelebeğin, Florida'da patlayan bir kasırgayı yaratmaya katkısı vardır. Hatta ben ilerisini söyleyeyim: Çok çok uzak, evrenin gözlenebilen son sınırındaki bir kuasarın maddesindeki bir atomun bir elektronunun, senin yaratılmana katkısı vardır. Çünkü evrensel kütleçekim gücünün kapsamadığı hiç bir madde parçacığı yoktur ve evrenin toplam kütleçekimi evrene belli bir biçim vermektedir. Sen bu biçimden bağımsız varolamazsın.

Sen, kelebek ve elektron evrene bir katkı yapabiliyorsunuz. Ne kadar kendi katkını evren için aşırı küçük bulsan da, kelebeğin ve elektronunkinden fazladır. İstediğin kadar bu etkiyi küçümseyebilirsin, ama asla tam olarak sıfır değildir.

Eğer bir etken, başlangıç durumuna hassas bağlılık içeren kaotik bir etkense, evrenin tümünü etkileyebilirdi. Başlangıç durumuna hassas bağlılık, sivri ucu üzerinde duran bir kalem veya bilardo topuna ıstakayla vuruş ile örneklenir. Istaka vuruşundaki hassaslıktaki küçük değişimler, masada olacak çarpışmalar desenini çok fazla değiştirir.

Determinizm asla özgür iradeye en küçük zarar vermez. Çünkü gelecek nedenselliği henüz örülmedi.

Nedenselliğin tümünün kapsanması imkansızdır. Son bilinç, evrenin son dakikasında yanıt bulamadığı bazı sorularla yok olacak. Ancak çok ileri bir bilinç düzeyine ulaşmış olacak ve bunu bilmemize olanak yok ama, olasılıkla başka bir evren oluşumunda yeniden var olabilmek için kuantumsal bir bilgi kalıtımı bırakmayı başaracak. Bu olabilir, çünkü teknolojimizin gelişmek için en az bir milyar yılı daha var! Bu çok korkunç uzun bir süredir, insan aklına sığmayacak, hayal edilemeyecek kadar uzundur.

Evrenimizin tek olması aklen olanaksızdır. Evrenler gazoz kabarcıkları gibi sürekli oluşup genişleyip yok olmaktadırlar.

Özgür irade ile ilgili yine intahar üzerinden gitmek istiyorum. Öncelikler intihar etmek için ölümü bilmem hayatın sonu olduğunu bilmem gerekiyor bunu öğrendiğim zaman bu elde sonra kenidime zarar verebileceğimi intihar edebileceğimi öğrenmem sonra yollar vs. ile intihar bir fikir eyleme geçirilibilecek bir plan olarak kafamda beliriyor fikri oluşturan nedenler fikri oluşturdu. Sonra beni intihar fikrine itecek intiharı uygulamaya koymaya itecek sebepler mesela bütün çevreden dışlanmak (burda insanları beni dışlamaya itecek nedenler ve nedenlerin nedenleri) veya mesela benim için hayatta anlam, neden bulamamak veya sadece intihar benim elimde mi değil mi diye merak etmenin hepsinin ardında olumlu olumsuz mantıklı veya değil anlık veya uzun süreli bir fikri altyapı olması lazım. Mesela benim anlam,neden bulamam belki kelebeğin kanatları hareket etti (ki o da başka bir nedene bağlı) ve burda yağmur yağdı ve ben evde kaldım düşünmeye başladım. Başka gün bir güneş patlaması oldu ve başka fiziksel şartlar oluştu beni bu konuyla ilgili bir kitaba götürdü. Yavaş yavaş bütün olayın arka planı örülmüş ve ben intahar eşiğine gelmiş olmuyor muyum? Ki burda sadece bir kelebeği aldık inanılmaz sayıda değişken hesaba katıldığında iş belki burda yağmur yağdıdan çıkıp kesin yağmur yağdı dedirmet mi? Determinizmde beni korkutan bu bir iki değişen belkileri getirebilir ama nedenler arttıkça sonuçlar fazlalaşıyor ama aynı zamanda keskinleşiyor. Olasılıklar yerine birbirini izleyen işlemler diziliyor. Sanki benim yaptıklarım örgüde bir sonraki ilmek olmaktan ibaret. Düşüncelerimle hareket edebilirim ama düşüncelerimde başkalarının davranış ve düşüncelerinde etkilenip yine başkalrının düşüncelerini etkiliyor. Sadece buda değil en basitinde kelebekler bile beni etkiliyor. Ben bir birey olarak özgür müyüm yoksa sadece bir sonraki ilmek mi?

Evrenle ilgili bi süre önce öyle bir teori okumuştum ama bi süredir araştırmadım araştırmak için bulabileceğim bir kaynak var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tabii ki, raslantının bile nedenleri varken, durduk yerde intihar etmek istemen olanaksız, mutlaka intihar etmek istemenin nedenleri olacak. Ama intihar etmek istememenin de nedenleri vardır. Hangi nedenlerin ağır basacağına karar veren senin üstünde, senin kaderini elinde tutan bir irade ve zihin yok! Tam intihar edecekken telefon çalabilir. Telefon seni kurtarmak için çalmadı. Telefonun çalmasının da nedenleri var ama, nedeni seni ölümden kurtarmak değil! Telefon sen öldükten az sonra da çalabilir. Geç çalmasının nedeni, hatların yüklü olmasıdır ama, bunu senin kurtulmanı istemeyen senin üstünde bir zihin tasarlamamıştır!

Antibiyotik icat edilmese çok kişi ölmüş olurdu. İcat edildi ve yaşıyorlar. Kimse yaşasınlar istememeişti, doğal sonuç öyle oldu. Nedensellik değiştirildi, sonuçlar da değişti. Nedenselliği antibiyotiği 1939 da bulan Alexander Fleming değiştirdi. Onun üstünde, onu denetleyen ve kullanan, aracı yapan bir zihin değil!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Determinist biri için kaos sadece arkadaki nedeni bilmiyorum demektir suni bir kaostur.

Bu kadar basit işte, senin bilememenden kaynaklanan kaosun gerçekte bir karşılığı olamayacağına göre determinist evrende varolabilecek tek mutlak gelecek vardır, bu da özgür iradeyle bağdaşmaz, sen olayı çözmüşsün dostum ama şunda yanılıyorsun..

Beni determinizm indeterminizm karşısında kesinlik kazanırsa korkutan şey özgür irade belki bu yüzden determinizme sıcak bakamıyorum hep bi kaçış arıyorum.

Evren indeterminist olunca nasıl özgür iradeye sahip olmuş olacaksın, açıklar mısın bize?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kelebek etkisi filmini ele alalım. Bir kere baştan, bu filmde deterministik akışı değiştirmek için mucizevi yeteneklere sahip olay kahramanı temasını dikkate almayacaksınız. Böyle unsurlar seyirciyi çektiği için bunlar illa eklemlenir. Bu filmden öğreneceğimiz, hiçbir şeye etkisi olmaz sandığımız, noolacak yaaav diye geçiştirdiğimiz küçük etkilerin, aslında insan hayatlarını nasıl dramatik, hatta trajik ölçülerde değiştirdiğidir. O küçücük olay farklı biçimde cereyan etseydi, hayatların zincirleme nasıl çok farklı olaylara gideceği. O küçük etkiyi değiştirecek bir küçük etki, bambaşka insanlar ve hayatlar ortaya çıkarırdı. Ana tema budur.

Adam Fawerin Olasılıksız romanı da tümüyle determinizm üzerine kuruludur. Fakat Fawer da, Laplace determinizminden modern determinizme geçemeden bu romanı yazmıştır. Bir bilim adamına Laplace şeytanını yaratma ve bu misyon uğruna ahlaksız deneyler yapma işlevi yüklemiştir.

Her iki yapıt da determinizmi anlatma ve kavratma yönünden çok yararlı, ama öte yandan yanlış izlenim ve çıkarsamalara yol açıyor. Determinizmde hiçbir mucizevi, doğaüstü yan yoktur.

Fawer zaten elimizde hiçbir şey olmadığını, tüm seçimlerimizin önceden belli olduğunu arka kapakta tanıtım yazısında vurgulayarak determinizme aslında yakışıksız bir yersiz yakıştırma yapıyor. Bu tavrıyla determinizm bilincine zarar veriyor.

Bunlar hep olağanüstü savlar ortaya atmanın çekiciliğini kullanmak adına yapılan saptırmalar.

Dünyayı nükleer bir yok oluşa sürükleyecek korkunç bir nükleer savaşı başlatacak kırmızı bir düğmenin başında oturduğunuzu düşünün. O düğmeye basarsanız tüm füzeler karşılıklı fırlatılacak ve 24 saat geçmeden dünya ölü bir gezegen olacak. Düğmeye basmak istemenizin ve basmak istememenizin nedenleri olacaktır. Bu nedenlerin hangisi ağır basarsa düğmeye belki basacak, belki basmayacaksınız. Bu kararınız hangi yönde olursa olsun, gerçekte çok saçma ve gereksiz bir karar olabilir. Dünya niye devam etsin ki? Etmesinin ne yararı var? Ya da dünya niye yok olsun ki? Yok edince ne olacak?

Vereceğiniz kararın nedenleri vardır. Ama zihninizi bu kararı almaya zorlayan, sizi o kararı vermeye aksini düşündünüz halde yapmaya zorlayan en küçük bir etki var mıdır? Yoktur. Elinizi düğmeye koyar, bir süre düşünürsünüz. Sonra ya düğmeye basar ve dünyayı sona erdirir, ya da kalkar gider, kapıyı kilitlersiniz, hayat devam eder

Determinizmin ahlak felsefesi karmadır. Bu deterministik ilkeye göre nedensellik akışını değiştirecek en küçük etkiler, bambaşka bir dünya yaratılmasına neden olur. İyilik ve kötülük yayılan, yansıyan şeylerdir. Yaptığınız iyilik ve kötülükler nedensellik örüntüsünü değiştirerek size yansır. Çünkü siz de nedenselliğin içinde deviniyorsunuz. Nedensellik ile bizler sürekli etkileşim içindeyiz. Bu etkileşim sürekli, kesintisiz ve geri beslemeli bir aktif sistemdir. Yarın ne olacağı kesinlikle belirli değildir. Tüm etkenlerin akışı, yarın ne olacağını sonuç verecektir. Akıştaki küçük bir değişiklik bile, yarın bambaşka olaylar olmasına ve akışın bambaşka bir yöne dönmesine enden olabilir.

Modern determinizmin belirlenim ilkesi, klasik determinizmin zorlanım ilkesi veya tanrısal determinizmin kader inancı, bu inancın Cebriye mezhebi yorumundan tamamen farklıdır.

Belirlenim ilkesi, sonucu tümüyle nedenlerin belirlediğini söyler. Tüm nedenler bir araya geldiğinde sonuç kaçınılmazdır, evet zorunludur. Ama nedenlerin bir araya gelmemesi, başka biçimde ve sırada bir araya gelmesi mümkündür. Penisilinin keşfini hatırlayalım. Fleming bu keşif için çok uğraştı. Küf mantarından antibakteriyel özü saflaştırmak hiç kolay olmadı. Bananeci olsa bu keşif sonraya kalır ve o arada bir çok kişi enfeksiyondan ölürdü. Veya onun kadar sabırlı bir önce gelmiş olsa bir çok kişi enfeksiyondan ölmezdi.

İnsan zihni rasgelelik üretebilen yegane makine olabilir ve bu, evren için belki büyük bir şanstır İnsan zihni evrilmese, evren dramatik bir sona sağa sola hiç sapmadan kaçınılmaz biçimde gidecekti. İnsan zihninin evrilmesi küçük bir şans yarattı evren için. Bu rasgelelik makinesi farklı bir şans yaratacak evren için

Vurdumduymazlık, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık, bencillik, ihtiras, acımasızlık ile dünya üzerindeki hayatı şu an bizler hepimiz yaratıyoruz. Empati, merhamet, iyilik, sabır ve hoşgörü ile de yine bizler yaratıyoruz.

Fakat bu etkilerin de kaotik olduğunu hiç unutmamalıyız. Kötülüğe giden yol, iyi niyet taşları ile örülü olabilir, hoşgörü saftiriklik, cömertlik israf, tutumluluk cimrilik, sabır ahmaklık vs biçimine dönüşebilir. Zavallı bir sokak köpeğini sevecenlikle okşar ve ona yiyecek verirsiniz, ama ondan bulaşan bir parazit akciğerlerinize yerleşip sizi nefessiz öldürebilir.

Hayat sürprizlerle doludur. Kedi sevin. Özellikle kadın değilseniz. Kedide insana bulaşan tek iç parazit toksiplazmadır ve kadınlarda düşüğe yol açar. Tanısı kolay ve tedavisi vardır. Kediyi sevdikten sonra elinizi yıkarsanız bulaşmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yeri geldi, fıkra:

Brejnev Nixon'ı SSCB ye davet etmiş. Kremlin sarayında bir kabul odasına alıp beklemesini söylemişler. Nixon beklerken odada bir piyano olduğunu farkedip çalmaya başlamış. Çalarken bir kırmızı düğme olduğunu farketmiş. Düğmenin altında da sarı bir uyarı yazısı "kesinlikle dokunmayın" diyormuş. Nixon merakını yenememiş. Düğmeye basınca piyanonun kapağı açılmış ve bir boks eldiveni fırlayıp suratına yapışmış.

İçeri giren Brejnev soğuk bir gülümsemeyle, "İngilizce de yazdık ama!" demiş. Nixon'un çok sinirli olduğunu ama tepki vermediğini görünce yumuşayarak: "Şaka soğuk kaçtı galiba, kusura bakmayın" demiş. Neyse görüşmüşler, Nixon da Brejnev'i ABD ye davet etmiş.

Brejnev gelince Beyazsarayda kabul odasına alıp beklemesini söylemişler. Brejnev piyanoyu ve "kesinlikle dokunmayın" yazan kırmızı düğmeyi hemen farketmiş. Aynı soğuk gülümsemeyle bastonunu uzatıp düğmeye basmış.

Hiç bir şey olmamış. Nixon gülerek içeri girmiş. Brejnev: "Sayın başkan, size kaba davrandık, bunu telafi etmek isterim. SSCB ye tekrar buyrun" demiş. Nixon'ın gülümsemesi donmuş:

"Hangi SSCB ye geleceğim sayın Brejnev?"

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tabii ki, raslantının bile nedenleri varken, durduk yerde intihar etmek istemen olanaksız, mutlaka intihar etmek istemenin nedenleri olacak. Ama intihar etmek istememenin de nedenleri vardır. Hangi nedenlerin ağır basacağına karar veren senin üstünde, senin kaderini elinde tutan bir irade ve zihin yok! Tam intihar edecekken telefon çalabilir. Telefon seni kurtarmak için çalmadı. Telefonun çalmasının da nedenleri var ama, nedeni seni ölümden kurtarmak değil! Telefon sen öldükten az sonra da çalabilir. Geç çalmasının nedeni, hatların yüklü olmasıdır ama, bunu senin kurtulmanı istemeyen senin üstünde bir zihin tasarlamamıştır!

Antibiyotik icat edilmese çok kişi ölmüş olurdu. İcat edildi ve yaşıyorlar. Kimse yaşasınlar istememeişti, doğal sonuç öyle oldu. Nedensellik değiştirildi, sonuçlar da değişti. Nedenselliği antibiyotiği 1939 da bulan Alexander Fleming değiştirdi. Onun üstünde, onu denetleyen ve kullanan, aracı yapan bir zihin değil!

Burda zaten bir akıl beni kurtarmak için hareket ediyor diyemeyiz mesele şu evren big bang ile birlikte bir nedenler zincirine girmiş gibi ve herşey öncelkilerin sonucu sonrakilerin nedeni konumunda. Burda telefon örneği telefon olaydan öncede çalabilir sonrada çalabilire takılıyorum acaba çalabilir mi çalar mı? Yani belli olaylar nedeni ile oluyorsa mutlaka ya önce ya sonra çalıcak burda olasılıklar ihtimaller ortadan kalkıyor katı bir belirlemecilik var. Yani telefonda katı bir nedenler zinciri ile bağlanmış ve nedenlerin gerektirdiği gibi tam zamanında çalıyor. Yakın bir zamanda şöyle bir cümle okudum 'istediğimiz herşeyi yapabiliriz ama ne isteyeceğimize karar veremeyiz gibi. Yani telefonun çalması veya intihar bir seçim mi yoksa sadece bir seçim ilizyonu mu? Eğer gerçekten bir seçim söz konusu ise (bilinen başka zeka sahibi yaratık bilmediğimden) insan evreni geri kalanından tamamen farklı bir konuma gelmez mi? Misal bir aslan ne zaman ava gideceği için seçim yapmaz açıkır ava gider herşeyi iç güdüleri ve çevresi ile alakalıdır ve dışına çıkamaz. İnsanın zihni gerçekten evrenin geri kalanından farklı mı?

Evren indeterminist olunca nasıl özgür iradeye sahip olmuş olacaksın, açıklar mısın bize?

İndeterminizmin özgür irade ile çakıştığı yeri söyleyebilir misiniz? Çatıştıkları yeri söyleyebilirseniz devam etmeye çalışırım. Çatışmaları olsa bile ki olduğundan emin değilim determinizme oranla daha azdır yani birazda görece iyi de kabul edebiliriz. Ama dediğim gibi özgür irade ve indeterminizmin çatıştığı yerleri gösterirseniz devam etmeye çalışırım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İndeterminizmin özgür irade ile çakıştığı yeri söyleyebilir misiniz? Çatıştıkları yeri söyleyebilirseniz devam etmeye çalışırım. Çatışmaları olsa bile ki olduğundan emin değilim determinizme oranla daha azdır yani birazda görece iyi de kabul edebiliriz. Ama dediğim gibi özgür irade ve indeterminizmin çatıştığı yerleri gösterirseniz devam etmeye çalışırım.

Herşey kendisini oluşturan nedenlerin zorunlu bir sonucuysa, içinde ''ben'' dediğimiz yapının etkisi bile olsa, yapmaktan kaçınamadığım bir eylemde özgür olamam diyorsun..

Peki kuantum dünyasındaki ''sana'' ait hiçbir nedenin etkisine bağlı olmadan gelişen ratlantısal olayların işin içine dahil olmasıyla alabildiğin farklı bir kararda, senin özgür iraden nerede?

Şimdi sen, seni oluşturan nedenlerin zorunlu bir sonucu olarak birini öldürdüğünde, özgür iraden olmadığını bundan dolayı sorumlu tutulamayacağını söylüyorsun..

atom altı seviyede nedensiz yere gelişen olaylar sayesinde birini öldürmediğin zaman, bu kararda insiyatif sahibi olduğunu özgür iradenle bir karar aldığını söyleyebilecek misin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buna şöyle cevap vermek istiyorum Waking Life isimli bir film vardı izlediyseniz orda özgür iradeden bahsedilen bir kısım var. Kuantum parçacıkları ile ilgili şöyle diyor onlar tesadüfidir, saçmadır ve hareketleri önceden saptanamaz daha önceki hareketini şimdiki hareketine bakarak anlayamayız ve parçacıklar sadece olasılık temeline dayanarak hareket ediyor o halde özgürlüğümüz sadece olasılıklar meselesi mi? Karmaşık sistemde tesadüfi sapmalar mıdır? Yani zaten özgür irade sorunu çok karmaşık ve içinden kolay çıkılır birşey değil ve ben bunu çözmüş gibi durmak istemem problem çok ağır ve çözümü zor. Ki içinde bulunduğum konumda zaten olay çözülmüş değilken benim önemli ve ilk itirazım determinizme yani determinizmin katı çarklarındansa olasılıksal bir özgür iradeyi kendime yakın görmem yoksa özgür irade problemini çözmüş olmam değil. Bi nevi sempati diyebilirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet determinizme nazaran hoş gibi duruyor, derinlemesine düşünmediğinde farklı davranabiliyor olmakla zorunluluklardan kurtulup özgürlüğe adım atmış gibi bir izlenime kapılabiliyorsun..

Ama herşey çok açık, anlaşılmayacak birşey yok, özgür irade ne determinizm ile ne de indeterminizm ile temellendirilemez, ikincisiyle daha komik olur.

Waking Life;

Çağdaş dünya görüşümüzde, artık bilimin bir biçimde, Tanrının yerini aldığını düşünmek kolay.

Ama bazı felsefe sorunları hala sorun olarak varlığını sürdürüyor.

Örneğin özgür irade sorunu.

Bu sorun, uzun zamandır, Yani İ.Ö. 350 yılındaki Aristoteles'ten bile önceden beri var.

Aziz Augustinus, Aquino'lu Aziz Thomas gibi Düşünürlerin hepsi, nasıl özgür oluruz diye kafa yormuşlar...

Eğer Tanrı önceden yapacaklarımızın hepsini biliyorsa.

Artık dünyanın aynı temel fizik yasalarıyla işlediğini biliyoruz,

Ve bu yasalar dünyadaki her şeyi yönetiyor.

Şimdi bu yasalar çok güvenilir olduklarından, Teknolojik başarıları da olanaklı kılıyor.

Kendine bir bak.

Biz de fiziksel bir sistemiz.

Karbon moleküllerinin karmaşık düzenlemesiyiz.

Daha çok da sudan oluşmuşuz,

Davranışlarımız temel fizik yasalarının bir istisnası değil.

Böylece, Tanrının her şeyi önceden ayarlayarak Yapacağın her şeyi bilmesiyle

Temel fizik yasalarının her şeyi yönetmesi arasında Özgürlüğe yeterince yer kalmıyor.

Soru gözardı etmeye çalışabilirsin, Özgür irade gizemine boş verebilirsin.

Dersin ki "sadece tarihsel bir anekdottu. Öğrenci fıkrasıydı.

Yanıtı olmayan bir soruydu. Unut gitsin. "

Ama soru senin suratına dik dik bakmayı sürdürür.

Bireyselliği düşünürsün, örneğin kim olduğunu.

Kim olduğun çoğunlukla seni vareden özgür seçimlerdir.

Ya da sorumluluk alırsın. Sadece sorumlu da tutulabilirsin,

Sadece suçlu bulunabilirsin, hayranlık, saygı uyandırabilirsin...

Özgür iradenle yaptığın şeylerle.

Soru hep geri gelir ve biz gerçekten de bunu çözemeyiz.

Tüm kararların gerçekten de bir bilmeceye benzemeye başlar.

Nasıl olduğunu düşün. Beyninde birazelektriksel etkinlik vardır.

Sinirlerin ateş alır. Sinir sistemine sinyal göndermeye başlarlar.

Kas liflerine doğru ilerler. Seğirirler. Diyelim kolunu uzatırsın.

Sanki senin bir parçan kendiliğinden hareket ediyor gibidir,

Ama bu sürecin her bölümünün her noktası Fizik yasalarıyla yönetilir:

Kimya yasalarıyla elektrik yasalarıyla vb.

Başlangıç koşullarını Big Bang oluşturmuş gibi gözüküyor,

Ve tarihimizin geri kalanı, Bütün insanlık tarihinin geri kalanı, hatta daha öncesi

Gerçekten de atomaltı parçacıklarının temel fizik

Yasalarına göre işleyen reaksiyonu sanki.

Özel olduğumuzu düşünüyoruz. Özel bir çeşit erdeme sahip olduğumuzu düşünüyoruz,

Ama şimdi bu tehlike altında. Yani, gerçekten de bu tabloya meydan okundu

Şimdi diyeceksin ki, "Tamam, bir saniye. Peki kuantum mekaniğine ne oldu?

"Çağdaş fizik teorisinin, kuantum mekaniğine gerçekten de benzemediğini bilecek kadar biliyorum.

"Q.M. gerçekten de bir olasılıklar teorisi. Olasılıklara yer var. Daha gevşek. Belirlenimci değil. "

Ve bizim özgür iradeyi anlamamızı sağlıyor.

Ama ayrıntılara bakmak hiç işine yaramaz...

Çünkü olan şudur, senin çok küçük bazı kuantum parçaların

Ve onların davranışları açıkça raslantısaldır.

Yön değiştirirler öngörülemediklerinden davranışları saçmadır...

Önceki durumlarını bilemediğimizden onları anlayamayız.

Olasılık çerçevesinde birdenbire ortaya çıkmış gibidirler.

Bu, özgürlüğe ne kadar katkıda bulunur?

Özgürlüğümüz bir olasılıklar sorunu mudur,

Kaotik bir sistemde yer değiştiren raslantı mıdır sadece?

Daha da kötü görünüyor.

Keşke belirlenimci kocaman, Fiziksel bir makinenin bir dişlisi olsaydım...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben sorunun anlaşılmaz olduğunu düşünmüyorum. İntihar etmek üzereyken telefonun çalıp çalmaması için bir çok zıt neden olabilir. Tam seni arayacakken kendi telefonu çalabilir, kapısı çalabilir, aklına bir şey gelebilir. İntiharı düşünen kişi için de bu gibi olasılıklar geçerli.

Özgür irade sorunu, ancak o kişinin intiharını kaderine yazan bir üst bilinç olması durumunda geçerli. Telefon açmak isteyen kişiyi caydırmak için başka birinin aklına onu aramayı getirir ve tam sen intihar etmek üzereyken seni arayacağı halde, onun aranmasını sağlar. Sen de telefonun çalıp vazgeçmezsin, kader gerçekleşir.

Modern determinizm böyle bir şey değil. Böyle belirleyici bir üst kontrol bilinci yok. Tüm nedenler bir sonuca gidiyor ama, örüntünün ilmekleri hep aynı biçimde atılacak diye bir koşul yok. Değişen nedenselliklerin hangi farklılıkta ilmekler atacağı evet belirlidir, ama bunu bilen hiç kimse yok! Bitkilere yağmur yağacakken rüzgarın yönü değişir ve yağmur gelmez, sen de depodan sularsın. Depo inşa ederek nedenselliği değiştirmişsindir. Depoyu sana zorla yaptıran bir kuvvet yoktu, yapmayı diledin ve yaptın. Paranı borsaya yatırmış olsan ve bir kriz patlayıp kaybetsen, yaptıracak paran kalmayabilirdi. Borsayı krize sürükleyen nedenler ayrı, yağmur bulutlarını sürükleyen rüzgarın yön değiştirmesinin nedenleri ayrı. Tüm nedenleri birleştiren bir tümel nedensellik var, ama bu nedenselliğin tümünü kapsayıp, istediği sonucu almak üzere hepsini yöneten bir üst bilinç yok.

Kelebek fırtınaya katkı yapar, ama o kelebeğe karşı minik bir rüzgar çıkarıp fırtınayı bertaraf edecek veya güçlendirip fırtınayı garantiye alacak bir tasarlayıcı üst zihin yok.

Belirlenim var, ama bunu bilen hiç bir zihin mevcut değil. Olsa da hiç müdahale etmese, sadece izlese bir şey değişmezdi. Böyle bir zihnin olup olmamasının bir anlamı olmazdı. Şu iki araba köşede çarpışacak. Balkondan bakıyorsun. Hiç bağırıp çağırmaz, sürücülerin dikkatini çekmezsen çarpışırlar. Tersine fren yapıp çarpışmayacakları halde sana bakarken de çarpışabilirler. Şunları çarpışsınlar da izleyeyim diye kötü niyet de besleyebilirsin, iyi niyetle uyarayım derken dikkatlerini dağıtıp istemeden çarpışmalarını da sağlayabilirsin.

Parlak yüzeyde dik duran sivri uçlu kalemin ne yana devrileceği belirlidir. Ama bunu bilen hiç bir zihin yok. Bıraktığında azıcık üflersen, senin belirlediğin tarafa devrilir. B) Devrileceği yönün önceden belli olması ne değiştirdi? Hiç bir şey. Bunu biri bilecek güçte olsa da hiç karışmasa ne değişirdi? Yine hiç bir şey. Öyle bir bilinç olsa çok şey değişirdi. Ama sen de karışıp hafifçe üfleyebilirsin. Tüm nedenselliği bilen olağanüstü bir bilince ihtiyaç yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrısal determinizm sorunludur. (Hem zorunlu, hem sorunlu) ^_^

Tanrı olacakları yazıyor ve planlıyorsa özgür irade yoktur. Yok eğer olacakları bilgisi sonsuz olduğu için biliyor, planlamıyorsa varlığı ile yokluğu farketmez.

Ara çözüm; yani akışına bırakıyor ama arada bir el atıp iltimas yapıyorsa bu daha büyük sorun. İltimasları keyfi, yalakalığa göre yapıyorsa, keyfine bağlı şans yaratıyorsa bu ne biçim tanrı! Adaletli yapıyorsa yine özgür irade güme gitti, her şeyi kontrol ediyor. Adaleti sağlamak için hiç iltimas yapmıyorsa ne anladık, yine sıfır etkili, sadece izleyen ve olmasıyla olmaması farketmeyen tanrıya geri döndük! B)

Modern determinizmde bu sorunlar yoktur. Gelecek belli ama bilen yok. Bir kenara not edilmiş, şöyle olacak diye şart koşulmuş değil. Bilen hiç kimse olmadığı için yine belirsiz.

Ne zaman öleceğini bilmediğin için hiç ölmeyecek gibi çalışıyorsun. Nasılsa öleceğini bildiğin için ise sağlığını tehlikeye atacak, hayatını mahvedecek derecede deliler gibi sabahlara kadar çalışmıyorsun! :D

Bu yani! ^_^

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben tanrı geleceği bilmiyor diye düşünüyorum...

ve zaten bilmemmesi de gerekir ...

bilirse herşey bellidir kendisi de onu değiştiremez...

ayrıca geleceğin bilginin konusu değil hesabın planlamanın tahminin konusu olduğunu sanıyorum...

bilinen şey geçmiş gibidir ve geçmiş değiştirilemez...

olaylar ancak oldukça bilinir...

olmadan önce ancak tahmin edilebilir ...

herkesin tahmin kabiliyeti farklıdır...

tanrının ki en iyisidir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...