Jump to content

DETERMİNİZM VE KAOS


Recommended Posts

Geleceği veya başka şeyi, her neyse, bir şeyleri "bilmeyen tanrı" varsayımı Mutezile mezhebi yorumudur. Mutezileye göre Kuran da mahluktur, kusurludur, yapaydır, uyulması farz filan değildir, çünkü yanlışlıklar içerir.

Bu görüş İslam dünyasında sert tepki görerek kafirlikle mahkum edilmiştir. Emevi halifesi ve Yunan eserlerini tercüme ettiren Me'mun, Mecusi bir cariyenin oğlu ve Mutezile mezhebinden olduğu gerekçesiyle hurmaya katılan bir zehir ile suikast sonucu öldürülmüştür. Tüm ehli sünnetçiler, Mutezilenin dinden çıkmış olduğunda hemfikirdir. Üstelik mürted olduklarından öldürülmelerine hüküm verirler. Me'mun Kuran'ın mahluk olduğunu açıkça savunmuştur. Yunan eserlerini Kuran'a üstün mü tutuyorsun diye sorulduğunda da sinirlenip Kuran'ı yere fırlattığı söylenir. Gerçi Musa'nın da Tur dağından getirdiği Tevrat tabletlerini yere fırlattığı Kuranda yazar.

Dini bir kenara bırakıp felsefi gözle "bilmeyen tanrı" varsayımını irdelersek:

Bu tanrının başka bir gezegende bizden çok önce evrimleşmiş ve bizden çok ileri bir uygarlık varsayımından bir farkı yoktur. Bu bakımdan felsefi bir sakıncası olduğu öne sürülemez. Bizimle hiç temas etmemiş de olabilir, bizi izliyor fakat hiç karışmıyor da olabilir, bize arada sırada uzaktan müdahale ediyor da olabilir. Felsefi olarak bunlar mümkün.

Bilimsel olarak ise bu varsayımlar için kanıt gerekli...

tarihinde demirefe tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 69
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Evet determinizme nazaran hoş gibi duruyor, derinlemesine düşünmediğinde farklı davranabiliyor olmakla zorunluluklardan kurtulup özgürlüğe adım atmış gibi bir izlenime kapılabiliyorsun..

Ama herşey çok açık, anlaşılmayacak birşey yok, özgür irade ne determinizm ile ne de indeterminizm ile temellendirilemez, ikincisiyle daha komik olur.

Özel olduğumuzu düşünüyoruz. Özel bir çeşit erdeme sahip olduğumuzu düşünüyoruz,

Ama şimdi bu tehlike altında. Yani, gerçekten de bu tabloya meydan okundu

Şimdi diyeceksin ki, "Tamam, bir saniye. Peki kuantum mekaniğine ne oldu?

"Çağdaş fizik teorisinin, kuantum mekaniğine gerçekten de benzemediğini bilecek kadar biliyorum.

"Q.M. gerçekten de bir olasılıklar teorisi. Olasılıklara yer var. Daha gevşek. Belirlenimci değil. "

Ve bizim özgür iradeyi anlamamızı sağlıyor.

Ama ayrıntılara bakmak hiç işine yaramaz...

Çünkü olan şudur, senin çok küçük bazı kuantum parçaların

Ve onların davranışları açıkça raslantısaldır.

Yön değiştirirler öngörülemediklerinden davranışları saçmadır...

Önceki durumlarını bilemediğimizden onları anlayamayız.

Olasılık çerçevesinde birdenbire ortaya çıkmış gibidirler.

Bu, özgürlüğe ne kadar katkıda bulunur?

Özgürlüğümüz bir olasılıklar sorunu mudur,

Kaotik bir sistemde yer değiştiren raslantı mıdır sadece?

Daha da kötü görünüyor.

Keşke belirlenimci kocaman, Fiziksel bir makinenin bir dişlisi olsaydım...[/i]

Lütfen yanlış anlamayan sadece özgür iradeyi kendimce bir yere oturtmaya çalışıyorum ve direk bir kenara atamıyorum. Ve yanlış yorumlamaya müsait olabilirim öyle olursa lütfen düzeltin. Birincisi indeterminizmle temellendirmiyorum determinizmden daha fazla özgür irade üzerinde fikir yürütmeme imkan verdiği için bu yoldan gidiyorum.

Burda takıldığım yer 'Özgürlüğümüz bir olasılık sorunu mudur, Kaotik bir sistemde yer değiştiren rastlantı mıdır sadece?' bunu açıklar mısınız kendimce bazı açıklamalar getirebilirim ama yanlış yorumlakta istemiyorum bana açıklarsanız üzerinden gitmeye çalışırım.

Siz ne düşünürsünüz bilmem ama ben belirlenimci kocaman, Fiziksel bir makinenin bir dişlisi olmaktansa belirlenemezliğin özgür irade mi etkilemesini tercih ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kelebek etkisi filmini ele alalım. Bir kere baştan, bu filmde deterministik akışı değiştirmek için mucizevi yeteneklere sahip olay kahramanı temasını dikkate almayacaksınız. Böyle unsurlar seyirciyi çektiği için bunlar illa eklemlenir. Bu filmden öğreneceğimiz, hiçbir şeye etkisi olmaz sandığımız, noolacak yaaav diye geçiştirdiğimiz küçük etkilerin, aslında insan hayatlarını nasıl dramatik, hatta trajik ölçülerde değiştirdiğidir. O küçücük olay farklı biçimde cereyan etseydi, hayatların zincirleme nasıl çok farklı olaylara gideceği. O küçük etkiyi değiştirecek bir küçük etki, bambaşka insanlar ve hayatlar ortaya çıkarırdı. Ana tema budur.

Adam Fawerin Olasılıksız romanı da tümüyle determinizm üzerine kuruludur. Fakat Fawer da, Laplace determinizminden modern determinizme geçemeden bu romanı yazmıştır. Bir bilim adamına Laplace şeytanını yaratma ve bu misyon uğruna ahlaksız deneyler yapma işlevi yüklemiştir.

Her iki yapıt da determinizmi anlatma ve kavratma yönünden çok yararlı, ama öte yandan yanlış izlenim ve çıkarsamalara yol açıyor. Determinizmde hiçbir mucizevi, doğaüstü yan yoktur.

Fawer zaten elimizde hiçbir şey olmadığını, tüm seçimlerimizin önceden belli olduğunu arka kapakta tanıtım yazısında vurgulayarak determinizme aslında yakışıksız bir yersiz yakıştırma yapıyor. Bu tavrıyla determinizm bilincine zarar veriyor.

Bunlar hep olağanüstü savlar ortaya atmanın çekiciliğini kullanmak adına yapılan saptırmalar.

Dünyayı nükleer bir yok oluşa sürükleyecek korkunç bir nükleer savaşı başlatacak kırmızı bir düğmenin başında oturduğunuzu düşünün. O düğmeye basarsanız tüm füzeler karşılıklı fırlatılacak ve 24 saat geçmeden dünya ölü bir gezegen olacak. Düğmeye basmak istemenizin ve basmak istememenizin nedenleri olacaktır. Bu nedenlerin hangisi ağır basarsa düğmeye belki basacak, belki basmayacaksınız. Bu kararınız hangi yönde olursa olsun, gerçekte çok saçma ve gereksiz bir karar olabilir. Dünya niye devam etsin ki? Etmesinin ne yararı var? Ya da dünya niye yok olsun ki? Yok edince ne olacak?

Vereceğiniz kararın nedenleri vardır. Ama zihninizi bu kararı almaya zorlayan, sizi o kararı vermeye aksini düşündünüz halde yapmaya zorlayan en küçük bir etki var mıdır? Yoktur. Elinizi düğmeye koyar, bir süre düşünürsünüz. Sonra ya düğmeye basar ve dünyayı sona erdirir, ya da kalkar gider, kapıyı kilitlersiniz, hayat devam eder

Determinizmin ahlak felsefesi karmadır. Bu deterministik ilkeye göre nedensellik akışını değiştirecek en küçük etkiler, bambaşka bir dünya yaratılmasına neden olur. İyilik ve kötülük yayılan, yansıyan şeylerdir. Yaptığınız iyilik ve kötülükler nedensellik örüntüsünü değiştirerek size yansır. Çünkü siz de nedenselliğin içinde deviniyorsunuz. Nedensellik ile bizler sürekli etkileşim içindeyiz. Bu etkileşim sürekli, kesintisiz ve geri beslemeli bir aktif sistemdir. Yarın ne olacağı kesinlikle belirli değildir. Tüm etkenlerin akışı, yarın ne olacağını sonuç verecektir. Akıştaki küçük bir değişiklik bile, yarın bambaşka olaylar olmasına ve akışın bambaşka bir yöne dönmesine enden olabilir.

Modern determinizmin belirlenim ilkesi, klasik determinizmin zorlanım ilkesi veya tanrısal determinizmin kader inancı, bu inancın Cebriye mezhebi yorumundan tamamen farklıdır.

Belirlenim ilkesi, sonucu tümüyle nedenlerin belirlediğini söyler. Tüm nedenler bir araya geldiğinde sonuç kaçınılmazdır, evet zorunludur. Ama nedenlerin bir araya gelmemesi, başka biçimde ve sırada bir araya gelmesi mümkündür. Penisilinin keşfini hatırlayalım. Fleming bu keşif için çok uğraştı. Küf mantarından antibakteriyel özü saflaştırmak hiç kolay olmadı. Bananeci olsa bu keşif sonraya kalır ve o arada bir çok kişi enfeksiyondan ölürdü. Veya onun kadar sabırlı bir önce gelmiş olsa bir çok kişi enfeksiyondan ölmezdi.

İnsan zihni rasgelelik üretebilen yegane makine olabilir ve bu, evren için belki büyük bir şanstır İnsan zihni evrilmese, evren dramatik bir sona sağa sola hiç sapmadan kaçınılmaz biçimde gidecekti. İnsan zihninin evrilmesi küçük bir şans yarattı evren için. Bu rasgelelik makinesi farklı bir şans yaratacak evren için

Vurdumduymazlık, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık, bencillik, ihtiras, acımasızlık ile dünya üzerindeki hayatı şu an bizler hepimiz yaratıyoruz. Empati, merhamet, iyilik, sabır ve hoşgörü ile de yine bizler yaratıyoruz.

Fakat bu etkilerin de kaotik olduğunu hiç unutmamalıyız. Kötülüğe giden yol, iyi niyet taşları ile örülü olabilir, hoşgörü saftiriklik, cömertlik israf, tutumluluk cimrilik, sabır ahmaklık vs biçimine dönüşebilir. Zavallı bir sokak köpeğini sevecenlikle okşar ve ona yiyecek verirsiniz, ama ondan bulaşan bir parazit akciğerlerinize yerleşip sizi nefessiz öldürebilir.

Hayat sürprizlerle doludur. Kedi sevin. Özellikle kadın değilseniz. Kedide insana bulaşan tek iç parazit toksiplazmadır ve kadınlarda düşüğe yol açar. Tanısı kolay ve tedavisi vardır. Kediyi sevdikten sonra elinizi yıkarsanız bulaşmaz.

Burdan çıkarabildiğim yargı şu nedenler her zaman sonuçlara neden olmaz çeşitli sonuç olasılıkları oluşturur ve biz bunlar arasında seçimler yapmakta özgürüz. Ama nedenler her zaman aynı sonuçlara sebep olması gereken şeyler değil midir? Düğme örneğinden gidersem. Evet düğmenin başına oturduğumuzda düğmeye basabilir veya basmayabiliriz ama masaya oturana kadar olmuş şeyleri değiştiremeyiz veya hepside (bigbangten itibaren olan herşey) bizi oraya getiren nedenlerdir. Bu nedenler hep birbir ardına eklenmiş ve bizi düğmeye kadar getirmiştir sonucu ne olursa olsun bu nedenlerden bağımsız olasılıksal olarak gerçekleşebilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bütün nedensellik bizi o düğmenin başına oturttu. Nedenselliğin geri kalanının alacağı yön, düğmeye basıp basmayacağımıza bağlı. Belki ona da bağlı değil. İki saat düşünecek, ter içinde kalacağız ve sonunda karar verip düğmeye basacağız ama... Elektrik o anda kesiliverecek!

Peki 100 sene önce bir insanın eline böyle bir şans geçmesi olasılığı var mıydı? Yoktu.

Demek ki neymiş? B)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu değişik bir şekilde yaklaşmak istiyorum mesela satranç tahtasını düşünelim oyunun başına oturuyoruz bunu hayatın başlangıcı gibi düşünün. Eğer satranç hakkında bilginiz varsa daha ziyade bilinen satranç açılışlarını tercih edicek ve başlangıçta hem geri kalmayacak hemde genel bilinen satranç istatistiklerinin çok dışında olmayacaksınız. Yani bunu normal sağlıklı doğumlara benzetebiliriz yanlış açılışlarıda belki doğuştan gelen engeller veya çocukluktaki kötü şeylere (taciz, dayak vs.). Sonra oyun ortası kazanıp kaybetme savaşında etkilere tepkiler ve en sonda oyun sonu ve mat. Onlarca binlerce farklı yoldan gidebilsekte oyun başlar ve biter hayat gibi. Buraya kadar özellikle neden kelimesini kullanmadım şimdi devreye sokmak isterim. Satrançta açılıştan itibaren amaç kazanmaktır ve hamleleri sadece belli taşlara bakarak yapamayız bütün tahta bütün taşlar bir nedenle hareket etmez mi? Ve hareket ettirdiğimiz taşlar misal d4 ile başladık bundan sonra oyundaki herşey nedenlerle dolmaya başlamaz mı? Siyah hamle sırası kendine geçtiği ve beyazın d4 oynaması nedeni ile bir hamle yapıyor bu d5 te olabilir f5 te sonra devam eder hamleler hem birbirinin nedeni olur hemde yeni olasılıklar açar demek istediğiniz bu mu? Bütün nedenler o anda tahtaki konuma ulaşmamızı sağladı ama oyunun ilerisini bağlamaz bu mu? Eğer bu ise takıldığım şu mesela taşı bıraktık yerçekimi nedeni ile yere düştü ama bir sonraki hamleye gelince buna benzer kesin belirleyici nedenler yok mu? Yani kesin sonuçları olan ve kesin sonuçlara bağlanmayan nedenler mi var? Yani herşey katı bir bilimsellikle ele alınamaz geçmişte nedenleri bağlayabiliriz ama şuanın nedenleri ile geleceği bağlayamaz mıyız? Çünkü sayısız olasılıktan birine yöneleceğiz? İlerisi tahmin edilemez mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren indeterminist olunca nasıl özgür iradeye sahip olmuş olacaksın, açıklar mısın bize?

Biliyor musun? Daha özgür irade sorununa yavaş yavaş giriyordum ve sorun şu an beni acayip yerler götürüyor. Ve şu an mutsuz olmakla beraber daha bir meraklıyım soruyu okuduğumdan beri sürekli sağdan soldan okuyorum. İlk sormaya başladığımda determinizle başlamıştım indeterminizm ise daha imkanlı geliyordu. Lütfen daha sık yazın ve gördüğünüz ne varsa böyle açın inanılmaz faydalı oldu sadece bu soru bile. Yine yanlış mı anladım şu cümleme lütfen bakın ve sakıncası yoksa yorumunuzu duymak isterim. İndeterminizm özgür irade önünde en az determinizm kadar engelleyici olmakla kalmıyor özgür irade imkanlı olsa bile bir anlam ifade etmeyeceğini belirtiyor. Çünkü bir a veya b durumunu seçebilsek bile tamamen rastlantısal c durumu oluşmasına imkan veriyor e bu durumda özgür iradeye bir engel teşkil etmekle kalmayıp varlığı ihtimalinde bile irade önemini yitiriyor. Eleştirirseniz çok sevinirim çünkü gerçekten ufuk açıcı oluyor.

tarihinde sha21 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Biliyor musun? Daha özgür irade sorununa yavaş yavaş giriyordum ve sorun şu an beni acayip yerler götürüyor. Ve şu an mutsuz olmakla beraber daha bir meraklıyım soruyu okuduğumdan beri sürekli sağdan soldan okuyorum. İlk sormaya başladığımda determinizle başlamıştım indeterminizm ise daha imkanlı geliyordu. Lütfen daha sık yazın ve gördüğünüz ne varsa böyle açın inanılmaz faydalı oldu sadece bu soru bile. Yine yanlış mı anladım şu cümleme lütfen bakın ve sakıncası yoksa yorumunuzu duymak isterim. İndeterminizm özgür irade önünde en az determinizm kadar engelleyici olmakla kalmıyor özgür irade imkanlı olsa bile bir anlam ifade etmeyeceğini belirtiyor. Çünkü bir a veya b durumunu seçebilsek bile tamamen rastlantısal c durumu oluşmasına imkan veriyor e bu durumda özgür iradeye bir engel teşkil etmekle kalmayıp varlığı ihtimalinde bile irade önemini yitiriyor. Eleştirirseniz çok sevinirim çünkü gerçekten ufuk açıcı oluyor.

hah şöyle...

öğrenmeye anlamaya meraklı ...

kaprissiz alçakgönüllü ...

saygılı çalışkan...

bir talip...

umarım sizin gibiler çoğalır da karşılıklı kendimizi geliştirme ve öğrenme imkanımız artar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Satranç örneğinin ne demeye çalıştığını anlayamadım. Satrancı çok severim, açık anlatılırsa yanıtlarım. Ama bir saniye! Bir tahmin yürüteyim: Açılış kötü yapıldıysa piyonun suçu ne mi oluyor?

tarihinde demirefe tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben sadece tanrının varlığını değil evrende determinizmmi yoksa kaosmu oldugunuda hiç bir zaman tam bilemeyeceğiz diye düşünüyorum.

Yani evrenin nasıl işlediği belki bilim sayesinde ileride iyice netlik kazanabilir ama gene de net olmaz tam olarak

Niçe gibi perspektivistim. Hakikatler yok yorumlar var diyordu Niçe, Doğru!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben evrenin deterministik olduğuna inanıyorum. Bu benim felsefi inancımdır. Dini inancım yoktur. Fakat dediğine şöyle katılırım Florian: Nedensellik evrenin son gününde tümüyle açıklanmış olmadan, son bilinç yanıtını bulamadığı bazı sorularla yok olacaktır. Bu bir son olmayacaktır, çünkü tek bir evren oluşmuş olması aklen imkansızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

demirefe,

belki evren deterministiktir hakkaten ama bence hakikati insanlar kendi öznelliklerini dışta tutarak saf biçimde göremezler

Yorum farkı, algı farkı olacaktır diye düşünüyorum

Bu yüzden hakikatler yok yorumlar var derken, hakikat de var ama bizim onu algılayışımızdan bağımsız değil demek istiyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş

Satranç örneğinin ne demeye çalıştığını anlayamadım. Satrancı çok severim, açık anlatılırsa yanıtlarım. Ama bir saniye! Bir tahmin yürüteyim: Açılış kötü yapıldıysa piyonun suçu ne mi oluyor?

Yo yo piyon değil yani düşüncelerimiz ve hamlelerimiz nedeni ile tahtada bir konum oluştu tıpkı hayatta bir durum ile karşı karşıya kalmamız gibi ama ondan sonrası sayısız olasılık içinde seçimlerimiz ile ilerliyor yani anlatmak istediğiniz determinizm böyle birşey mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

belki evren deterministiktir

Bu çok büyük ve kapsamlı bir gerçektir, belki deyip geçilecek bir önemde değil, çok fazla önemlidir. Elbette nedenselliği kavrama ve çözümleme oranında değişen bir algı, yorum, yelpazesi oluşacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teizmde tanrı kadiri mutlaktır. Nedenlere hiç bir pay biçilmez. Pay biçmek şirk, küfür olarak görülür. Farabi determinizmi İslam'a getirerek bu anlayışı yıkmak istedi. Çünkü determinizm olmadan bilim olmaz. Gazali işe uyandı ve fincancı katırlarının ürkeceğine, tezgahın bozulacağına ve milletin artık din diye uyutulamayacağına ayıkıp hemen Farabi'yi kafir ilan etti. Müslümanlar da Gazal'den yana çıkınca olanlar oldu. Farabi devrimi güme gitti. Farabi izleyicisi olan İbn Sina kaçarak canını zor kurtardı ve İslam dünyası derin bir cehalet karanlığına gömüldü.

İşin kötüsü, tüm dünyada kabul edilen ve bilim felsefesi olarak kullanılan determinizmi İslam dünyasında anlayan değil, bilen bile yok. Hiç ömründe duymamış olan yığınla insan var. İslam dünyasının determinizmden hâlen haberi bile yok!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi şunu sormak isterim misal yerçekimi nedeni ile havaya atılan herşey yere düşer bilgisayarda b tuşuna basmamız nedeni ile b yazısı ekranda görünür ama iş bizim zihnimize geldiğinde belli nedenler böyle bir zorunluluk getirmemesi tuhaf geliyor. Farklı olan bizim zihnimiz mi yoksa nedenler mi? Eğer nedenlerin çokluğu derseniz mesela bir obje yere düşerken maddeyi etkileyen tek şey yer çekimi değildir kendi şekli içinde bulunduğu ortam hareketini etkileyen pek çok neden var. Bunlardan baskın olanın doğrultusunda hareket eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hangi tuşa basacağımızın nedenleri vardır. Ama biz nedenselliği değiştirebiliriz. Farklı bir neden tasarlar ve nedenselliği değiştiririz. Nedensellik b tuşuna basmamızı gerektiriyor olabilir. Biz başka bir neden düşünüp c tuşuna basabiliriz.

b tuşuna basmamızın da, c tuşuna basmamızın da nedenleri vardır. Yok a tuşuna basarsak onun da nedenleri vardır. Raslantının da nedenleri vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ya akıllı tv de kazaları izlerken ...

her kazanın nedeni var...

kimi aşırı sürat kimi kırmızı ışıkta geçiyor kimi dikkatsizlik yapıyor filan...

hadi hatayı yapan açısından kazayı mutlaka bir neden bağlıyoruz da...

birde bu kazalarda hiç bir hata yapmadığı halde masumane yolunda giden ama karşıdakinin hatası yüzünden kazaya karışan yada maruz kalan taraf var...

işte bu masum kazazede açısından nedensellikten fazla iş biraz şans gibi duruyor..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...