Jump to content

Kökeni Madde ve Enerji Olmayan Fizik Kanunları Var mıdır?


Recommended Posts

Bazı bilim adamları insanı; "Duygusal Algılama Yapabilen Yegane Canlı" olarak algılıyor.. Bu noktadan hareketle bazıları Kainatın, Evrenin yada Enerjinin Neden Beyne (Akla) İhtiyaç duyduğu sorusunu soruyor..? Bu soruyu felsefi boyutlarda çok detaylandırıp farklı sonuçlar üretenler var.. Ama gerek felsefi, gerek bilim kurgu gerekse bilimsel açıdan kesin olan şu ki;

Herşey İnsan Beyni ve Algılarından kaynaklanıyor....

Gerçek Dünya Gerçekte Nasıl..???? Biz bunu bimiyoruz..

Bizim bildiğimiz 3 Uzay, 1 Zaman Boyutu ve Duygularımızla algıladıklarımızın Beynimiz içindeki oluşumu...

Mesela gerçekte madde de renk olmayabilir yada bizim algılayamadığımız duyguların karşılığı çok daha farklı şeylerde olabilir.. Eğer görüş ve beyin olmasaydı Renk diye birşey de olmayacaktı... Hatta herkesin gördüğü Kırmızı farklı olabilir.. Aynı dalga boyu, aynı frekansa sahip olsada beynimizdeki karşılıkları farklı olabilir..

Çoğu insana; Gördüklerimizin aslına sadık imgeler olduğunu sanır... Aslında gözler sadece elektriksel darbeler şeklinde kodlanmış imgeleri beyne iletir.. Beynin onları nasıl deşifre ettiği ise tamamen meçhuldür.. İnsan Aklı ve merak duygusu sayesinde evreni ve herşeyi araştıyor ama henüz daha kendisini bile keşfetmiş değil..

Herşeyin arkasında o şeye ne yapacağını söyleyen bir kanun var.. Vucudumuzda ve Beynimizde de.. Yüz trilyon hücre bu şekilde,bu program sayesinde tek bir insan olarak mevcudiyetini devam ettiriyor..

Bir müonun ömrü neden saniyenin ikimilyonda biri kadar. ?

Işık hızı neden yaklaşık sn de 300.000 km civarında..?

Neden maddi evrenimiz Işık hızı ile sınırlı.. Bu geçildiğinde farklı bir boyutla ve farklı fizik yaslarla karşılaşmamız mümkün mü.?

Alıgılarımız aslında ne kadar doğru.. Biz hareketi hep mekan içinde algılıyoruz,oysa hareketin büyük bölümü aslında zaman içinde gerçekleşiyor.. Bu bilindiği halde hala bunu algılayamıyoruz.. Işıkla ilgili hala keşfedilmeyi bekleyen pek çok şey olduğu kesin..

Binlerce, milyonlarca soru.. Bulunan cevaplar keşılığında yeni sorular üretiyoruz.. Bilim dev adımlarla ilerler gibi gözüksede aslında maddenin içine hapsolmuş durumda ve belkide hakikati hep yanlış yerde arıyor.. Şimdilik insanlığı peşinden sürüklüyor, umarım doğru yönde sürüklüyordur..

Birgün bir bilim adamı çıkıpta herşeyi yanlışlayıp, yeni kuram ve teorilerle karşımıza çıkabilir.. O güne kadar mevcutla yetineceğiz.. Ama önemli olan haricimizdeki bu evrenin içinde boğulmak yerine kendi benliğimize ve varlığımıza anlam katacak değerlerden de uzaklaşmamak...

Belkide kimi bilim adamlarının; "Atomlardan oluşan bu evrenin neden Beyne ihtiyaç duyduğu" sorusuna "Evren kendi kökeni üzerine düşünmek, amacını irdelemek yada sırf saçmalığına işaret etmek için beyni üretti" diye verdikleri cevabın içindeki boşlukları doldurmaları yetecektir...

Çünki Maddi Varlık kodlanmış bilgiden başka birşey değildir...... Tuşa basarsın program çalışmaya başlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 139
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Mööö ^_^ Ya ben de hayalpersetim ama daha çok gerçeklerden yola çıkıyorum epifiz bezi dha önce hangi medeniyetlerde ortaya koyulmuş detaylı bir şekilde açıklayabilir miisn acaba?Merak ettim bunun yanında dimetiltriptamine alan kimseler benzer halüsilasyonlar mı görmüş ve bu kanıtlanmış mı?

Şamanlar ve amazon yerlileri birbirlerinden habersiz olarak dimetiltriptamin içeren bitkileri kullanarak ayinler yapmış. Şamanların ayinlerini biraz açayım. dimetiltriptamin maddesi amazonlardaki o ismini hatırlayamadığım bitkide bulunmuyor sadece. O bitkide çok fazla oranda. Onun dışında aktarlarda şu an bile bulabileceğiniz birçok bitkide az oranda olsa da var ve bunlardan en bilineni üzerlik tohumu. Halk arasında bağırsakları temizleyiciliğiyle bilinir ki ne tesadüf amazonlardaki o bitkinin de bağırsak temizleme özelliği var. Üzerlik tohumu dövülüp kaynatılıp içildiğinde (Ki amazonlardaki bitki gibi bunun da çoook kötü bir kokusu varmış, ölü kokusu gibi) hafif miktarda kafa yapıcı bir etkisi olduğu yazıyor bilimsel sözlüklerde. Hatta hem şifa olsun hem de çocukları kolay uyutsun diye az miktarda çocuklara verildiğini biliyorum anadoluda anason hesabı.

Bahsettiğim deneye gelince denekler 15 dakika boyunca vücutlarından çıkıp inanılmaz hafiflediklerini ve sanki tek bir vücut değil de evrendeki herşey haline geldiklerini söylüyorlar. Yani enerji formunda olduklarını. Önce bu yeni forma alışmaya çalışmışlar ve hareket kabiliyeti kazandıkça yıldızlara uçmuşlar. değişik medeniyetlerle karşılaşmışlar ki uzun uzun tasfir ediyorlar gördüklerini. 15 dakika sonunda ayıldıklarında kaç yıl geçti diye soruyorlar. Sanki yıllarca orda kalmış gibi hissetmişler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili panteon genel olarak uyuşturucuların beyne etkisinden bahsediyor. Bu uyuşturucuları ister beyin kendi üretsin (endorfinler) ister dışarıdan alınsın (morfin, eroin, LSD, çeşitli halüsinojen maddeler) beynin doğal çalışmasını bozan maddelerdir. Doğal çalışma dış objelerden gelen verileri işlemek, depo etmek, ihtiyaç duyunca kullanmak, bir harekete karar vermek ve bunu uygulamak şeklindedir. Ancak panteon merkezi sinir sistemini dışarıdaki varlıklar tarafından uyarılması yerine. Çeşitli yollarla vücuda sokulan merkezi sinir sistemi uyarıcıları veya inhibe edici maddelerin etkisinden bahsediyor. Elbette bu maddeler bütün insanlarda benzer etki göstereceklerdir. Bedenden ayrılma, evrenin kendisi olma, gerçek olmayan hayaller kurma vs. şeklinde. Bu maddeler insanı bambaşka evrenlere götürüyor sanılabilir. Ancak bambaşka denilen evrenler, beynimizin madde etkisinde kalmasından başka bir şey değildir.

Bedensel altyapı olarak birbirimize benzeriz. Evreni, dünyayı, toplumu ve kendimizi bu altyapı uyarınca tanırız. Eğer bir insan ben bunları diğer tüm insanlardan farklı değerlendiriyorum diyorsa. Bedensel altyapısının da bu farklılıklara uygun olduğunu göstermesi gerekir. Gösteremezse, ilginçlik olsun diye palavra atıyordur.

Sevgili Drekinci.<br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); ">Fiziği yeninden keşfetmeyelim. Kuvvet ve enerji arasındaki farklara dokunma lütfen. Çarpılırsın.. <br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); "><br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); ">Fizik yasalarının madde ve enerjiden bağımsız olduklarını iddia etmek çok saçma.<br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); ">Çünkü fizik yasalarının varlığını başka türlü göstermek mümkün değil.<br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); "><br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); ">Burada tartışma konusu farklı..<br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); ">Kökeni madde ve enerji olmayan fizik kanunlarının olup olmadıklarını tartışıyoruz.<br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); ">Bu tümüyle teorik bir konu.. <br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); "><br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); ">Bu arada fizik kanunlarının neden var oldukları üzerinde şimdiye kadar bir konsensusa varılmış değil.<br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); ">Kimse onların nereden geldiğini bilmiyor. <br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); ">Biliyorsan tek istisnasın.

Sevgili hacı. Bırak kuvvet ve enerji arasındaki farklılıklar beni çarpsın. Ben bilim tarafından çarpılmayı severim. Çarpıldıkça yeni şeyler öğreniyorum demektir.

Sen hala benim neyi savunduğumu farketmedin mi. Ben fizik yasalarının bizler tarafından ortaya konulduğunu söylüyorum. Maddelerin özelliklerinden ve davranış biçimlerinden hareketle yasaları bizler sınıflandırıyoruz. Fizik yasaları; Aynı şartlar altında aynı tepkilerin ortaya çıkması demektir genel olarak.

Madde ve enerjiden bağımsız fizik yasaları yoktur. diyorum. Madde ve enerji yoksa yasa masa da yoktur. Hatta evren yoktur. Doğada zaten var olan, madde ve enerjinin özelliklerine bakarak bunları bizler sınıflandırıyoruz. Örneğin: İki kütle arasındaki çekim kuvveti, kütlelerinin büyüklüğü ile doğru, aralarındaki uzaklık ile ters orantılı olduğunu görüyoruz. Böylelikle kütleler arası ilişki olan çekim kuvvetinin parametrelerini bulmuş oluyoruz.

Sen, sanki madde ve enerjiden bağımsız fizik yasaları var da, acaba bunlar neden var? Nerden gelmiş? gibi soruların yanıtı peşindesin.

Tekrar söyleyeyim. Madde ve enerjiden bağımsız. Madde ve enerjiyi yöneten yasa falan yok. Bu türden yasalar olduğunu iddia etmek fanteziden öte bir şey değildir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili hacı. Bırak kuvvet ve enerji arasındaki farklılıklar beni çarpsın. Ben bilim tarafından çarpılmayı severim. Çarpıldıkça yeni şeyler öğreniyorum demektir.

Sen hala benim neyi savunduğumu farketmedin mi. Ben fizik yasalarının bizler tarafından ortaya konulduğunu söylüyorum. Maddelerin özelliklerinden ve davranış biçimlerinden hareketle yasaları bizler sınıflandırıyoruz. Fizik yasaları; Aynı şartlar altında aynı tepkilerin ortaya çıkması demektir genel olarak.

Madde ve enerjiden bağımsız fizik yasaları yoktur. diyorum. Madde ve enerji yoksa yasa masa da yoktur. Hatta evren yoktur. Doğada zaten var olan, madde ve enerjinin özelliklerine bakarak bunları bizler sınıflandırıyoruz. Örneğin: İki kütle arasındaki çekim kuvveti, kütlelerinin büyüklüğü ile doğru, aralarındaki uzaklık ile ters orantılı olduğunu görüyoruz. Böylelikle kütleler arası ilişki olan çekim kuvvetinin parametrelerini bulmuş oluyoruz.

Sen, sanki madde ve enerjiden bağımsız fizik yasaları var da, acaba bunlar neden var? Nerden gelmiş? gibi soruların yanıtı peşindesin.

Tekrar söyleyeyim. Madde ve enerjiden bağımsız. Madde ve enerjiyi yöneten yasa falan yok. Bu türden yasalar olduğunu iddia etmek fanteziden öte bir şey değildir.

Bu yorumlarına cevap vermek istemiyorum. Çünkü bu konuyu daha önce de tartıştık.

Burada tartışma konusu kökeni madde ve enerji olmayan fizik kanunlarının var olup olmadıkları.

Bana şu sorunun cevabını vermeni bekliyorum.

Fizik yasalarının madde ve enerjiden bağımsız olduklarını farzedelim bir an için.

Onların varlığından nasıl haberdar olabiliriz?

Fizik yasalarının neden var oldukları bilinmiyor. Bu konu sürekli olarak tartışılıyor.

Yani bu benim başlattığım bir tartışma değil. Filozoflar aralarında tartışıyor ve kitap yazıyorlar.

Fizikçiler aralarında tartışıyor ve görüşlerini yayınlıyorlar.

Ama şimdiye kadar hiçbirinin bu konuda kesin bir yargıya vardığını gösteren bir yayınla karşılaşmadık.

Burada tartışılan konu fizik kanunlarının maddeden bağımsız olup olmadıkları ile dolaylı olarak ilişkide.

Maddeden bağımsız fizik yasaları var mıdır sorusunu tartışıyoruz.

Bunu tartışmaya hakkımız var mı yoksa yok mu?

Buna sen mi karar vereceksin?

Biz tartışmaya devam edeceğiz elbette. Sen söyleyeceğini söyledin. Yarısı yanlış, yarısı temcit pilavı gibi yıllardır tekrarladığın türden iddialar.

Onları söylemeye hakkın var elbette. İstediğin herşeye inanabilirsin. Ama biz seni ciddiye alırmıyız? Orası ayrı bir konu.

Madde ve enerjiden bağımsız fizik yasaları var mı?

Heisenberg'in belirsizlik ilkesi bu kritere uyuyor mu?

Önce bunu tartışalım.

Sonra madde ile ilgili hangi özellikler fizik yasalarından sorumludur sorusunu tartışalım.

İkinici sorunun ilginç bir cevabı olduğunu göreceksiniz.

Umarım sevgili Drekinci kardeşimiz bu konulara tartışmamıza itiraz etmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fizik yasalarının madde ve enerjiden bağımsız olduklarını farzedelim bir an için.

Onların varlığından nasıl haberdar olabiliriz?

Bilimin ufkunun genişlemesiyle haberdar olabiliriz varsa. Bilimin günümüz genel gidişatı tümevarım. İnceleyebildiği en küçük parçayı inceleyip bütünün bilgisine erişmeye çalışıyor. Maddeden yola çıkıyor haliyle. Maddenin fizik yasalarını açıklıyor bu sefer evrenin işleyiş sistemine uyduramıyor. Evren için, büyük ölçekler için, büyük hızlar için ayrı yasa, küçük şeyler, atom altı parçacıklar için ayrı yasa geliştiriyor. Günümüzde herşey arap saçına döndü. Kuantumcular, M teorisyenleri, klasik fiziği savunanlar... Halen herşeyin teorisine ulaşmaktan çok uzağız çünkü belki de gidiş yolumuz yanlış.

Bilim adamları varsayımı çok kullanır. Matematik zaten varsayımlar ve ispatlarıyla gelişti. Gelin varsayalım. Ben deistim. Dinlere inanmıyorum ama belirli bir sistemin çarkları olduğumuzu düşünüyorum binyıllardır oluşturulan kümülatif insan bilgilerine bakarak. Biraz bilimsel biraz da felsefik gitmemiz gerek. Bu sefer tümden geleceğiz. Tüm evren hatta tüm enerji diyeyim çünkü evrenin bizimkiden ibaret olmadığı da artık çok konuşulur oldu, bir merkezden geliyor ve merkez belirli bir sistem oluşturdu. Yasayı kendisi belirledi. Merkez deyince hemen aklınıza allah tanrı filan gelmesin. Bir bilgisayar programı gibi düşünün. Bu merkezi sistemin bir amacı var ve bu amaç doğrultusunda alt sistemler oluşturdu ve bunları birer yasaya bağladı. Aslında bu merkezi sisteme coder diyebiliriz. Bir bilgisayar programcısı. Yasaları oluşturdu ve işleme soktu. Tetikleyici gücü verdi ve sonra karışmadı. Bu program sadece belirli kodların işlemesi şeklinde ilerlemiyor. Programcılar bilecektir random kodları var içinde. Yani rastgele işliyor ama her random aslında belirli bir düzen içerir. Bu şey gibi kaos. Kaos aslında düzensizliğin düzenidir.

Toparlarsak maddeden bağımsız yasaların olabileceğini düşünmeliyiz. Yoktur deyip kestirip atamayız çünkü bu bazı şeyleri açıklayabilir, bizi biryerlere ulaştırabilir. Deney ve gözlem istiyorsunuz biliyorum. Bilim gittikçe madde dışı şeylerle ilgilenmeye başlıyor. Yakında tatmin edici kanıtlarına ulaşabileceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Belirsizlik yasasında iki kuantum değerin aynı anda ölçülmesinin belirsizliği var.

Bu yasada yalnız maddenin momentum ve konumu değil, enerjinin ve zamanın da belirsizliği söz konusu.

Bu belirsizlikler yalnız maddenin davranışları ile ilgili değil. Bizle de ilgili. Kuantum süreçleri izleyenlerle de ilgili yani.

Bir elektronun iki yarıktan aynı anda geçip geçmediğini ölçmeye çalışırsanız, elektron yalnız bir yarıktan geçiyor.

Kendi haline bırakırsanız, iki yarıktan birden geçiyor. Bu maddenin özelliği olarak mı, yoksa başka bir nedenden mi ortaya çıkıyor?

Siz maddenin davranışlarını anlamaya çalışırken madde neden size gerçek yüzünü göstermiyor?

Bunda bir bit yeniği var mı, yok mu?

Umarım bunu fizik kanunlarını (kuantum mekanik yasaları) reddederek açıklamaya çalışmazsınız.

Fizik kanunlarının olduğunu bütün fizikçiler kabul ediyorlar. Etmeyen fizikçi yok.

Feynman daha da ileri gidiyor ve onlara yeni bir kanun daha ekliyor.

Fizik kanunlarının neden ve nasıl var olduklarını fizikçiler bilmedikleri gibi, bilinmesinin de mümkün olmadığı konusunda fikir birliği yapıyorlar.

Şimdiye kadar onların bilinmesine gerek olmadığına, varlıklarını kabul etmekten başka yapacak şey olmadığına inanılıyordu.

Hala da öyle inanılıyor.

Ama bu konuda ilginç bazı ilerlemeler var..

Bu başlık altında onlardan bahsedeceğim. İlgiç bulacağınızı tahmin ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bugün daha sonra bu konuya değineceğim.

Uzay madde değil ama vaküm enerjisi içeriyor.

Uygun koşullarda vaküm enerjisi maddeye dönüşebiliyor. Aslında uygun koşullar terimi biraz müphem.

Enerjinin neden ve nasıl maddeye dönüştüğü konusunda kesin bilgi yok.

Belirsizlik ilkesi bundan sorumlu deniyor.

Bu durumda yasalar maddenin dışında yer alıyor ama bu da bir teori. Kesinliği yok.

Fizik yasalarının kökeni bilinmiyor ve hatta bu konu bilinemez deniyor.

Tabii biz bilinemezliğine inanmıyoruz. Neden bilinemesin? İlerde bir gün kesinlik kazanacak mutlaka.

Şimdilik bu konuda sadece teoriler ortaya atabiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzayın bir dokusu olduğu kesin.. Buna Vakum Enerji demek doğru değil.. Bu dokunun içerdiği enerji formları ise dokunun kendisinden çok, bu doku üzerindeki hareketten kaynaklanıyor..

Hareketin büyük kısmı mekanda değil, zamanda gerçekleşiyor.. Dolayısı ile bu dokunun kendisinin bizzatihi zaman tabir ettiğimiz farklı bir boyut olma ihtimali var..

Dolayısı ile mekan diye birşeye gerek yok, sadece zaman ve hareket var...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzayın bir dokusu olduğu kesin.. Buna Vakum Enerji demek doğru değil.. Bu dokunun içerdiği enerji formları ise dokunun kendisinden çok, bu doku üzerindeki hareketten kaynaklanıyor..

Hareketin büyük kısmı mekanda değil, zamanda gerçekleşiyor.. Dolayısı ile bu dokunun kendisinin bizzatihi zaman tabir ettiğimiz farklı bir boyut olma ihtimali var..

Dolayısı ile mekan diye birşeye gerek yok, sadece zaman ve hareket var...

Bu düşünceler yalnız size ait. Başkalarını bağlamıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

son zamanlarda bu kadar ilgiyle okuduğum bilim forumu olmadı. katkısı olan herkese saygılar. haci' nın diğer açıklamalarını bekliyorum.

mask arkadaşım, size özellikle şunu sormak istiyorum; bildiğim kadarıyla siz müslümansınız. bu konuda da ( madde, zaman, uzay, kütle, kuvvet vs. ) bazı açıklamalar yapmışsınız. merak ettiğim, dininiz ile bütün bu bilimsel kuralları nasıl bağdaştırıyorsunuz ? gerçekten öğrenmek istiyorum.

tarihinde b@lder tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bugün daha sonra bu konuya değineceğim.

Uzay madde değil ama vaküm enerjisi içeriyor.

Uygun koşullarda vaküm enerjisi maddeye dönüşebiliyor. Aslında uygun koşullar terimi biraz müphem.

Enerjinin neden ve nasıl maddeye dönüştüğü konusunda kesin bilgi yok.

Belirsizlik ilkesi bundan sorumlu deniyor.

Bu durumda yasalar maddenin dışında yer alıyor ama bu da bir teori. Kesinliği yok.

Fizik yasalarının kökeni bilinmiyor ve hatta bu konu bilinemez deniyor.

Tabii biz bilinemezliğine inanmıyoruz. Neden bilinemesin? İlerde bir gün kesinlik kazanacak mutlaka.

Şimdilik bu konuda sadece teoriler ortaya atabiliriz.

Bu güzel bir şey. Bilimin ilerlediğini ve ilerledikçe soru işaretlerine açıklık getireceğine halen inanmanız sevindirici çünkü çoğu ateist bilimin son raddesine gelindiğini bundan sonrasının fantezi olduğunu düşünüyor. Merak ediyorum siz de katılırmısınız? Eskiden büyü sihir denilen şeylerin bilim ilerledikçe aslında basit doğa olayları olduğu açıklandı. En basitinden aklıma gelen yıldırımlar. tanrıların gazabı filan diye algılanırken bilim bunu aydınlattı. Peki bundan sonra tanrı diye düşünülen varlık ya da metanın diyeyim bilim sayesinde aslında ne olduğunun açıklanabileceğine inanıyormusunuz? Büyük bir enerji merkezi gibi birşey bulunursa ve tamamen atıyorum bunun manyetik dalgalarla insan biyoloji ve psikolojisini etkilediği, evrimi etkilediği gibi birşey keşfedilirse ve bunun da tanrı sanrısı olduğu keşfedilirse bilim bir yerde tanrıyı keşfetmiş olacak. İronik dimi :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fizik kanunlarının kökene inmek için önce maddenin doğasını iyi bilmemiz gerekiyor.

Çünkü fizik kanunları kendilerini yalnız maddeyi manüple ederek manifest ediyorlar.

Nasıl manüple edildiğini bilmek önce maddenin doğasını bilmeyi zorunlu kılıyor.

İki bin yıl önce Democritus maddeyi özü olan parçacıklardan oluşmuş varlıklar şeklinde kurgulamıştır.

Bugünkü anlayışa göre maddenin temel yapısı kuantum dalgadır.

Kuantum dalgaların uydukları kurallar nisbeten basittir ve onları imgelemek daha kolaydır.

Dalgaları incelemek hem nisbeten daha kolaydır, hem de bize parçacıkları incelemekten daha fazla bilgi verecektir.

Madde parçacıklarını ele alalım. Parçacıklarla evren arasındaki ilişkilerin doğasına bir göze atalım.

Evreni parçacıklardan oluşan bir varlık olarak düşünebiliriz.

Evrende parçacıklar bir araya gelmişler ve bildiğimiz şekilde, galaksileri, yıldız sistemlerini, gezegenleri ve diğer varlıkları oluşturmak üzere, dağılmışlardır.

Parçacıklar olmadan ne evren oluşabilir ne de fizik yasaları onların davranışlarını manüple edebilir.

Fizik kanunlarının olması için de parçacıkların varlığına gereksinim vardır.

Çünkü parçacıklar olmadan fizik kanunlarının varlığının farkında olamayız.

Bu durumda kozmoz, parçacıklar ve kanunlar olarak üçlü bir sistemin varlığını kabul etmek zorundayız.

Bu trionun ayrıca birbirleri ile de ilgili olması zorunluğu vardır.

Yani evrensel süreçlerin bildiğimiz gibi işleyebilmesi için her parçacığın diğer parçacıklarla iletişim kurması zorunluğu vardır.

Fizik kanunlarının ve parçacıkların evrene bağımlı olması kavramı 100 yıldan da önce Ernst Mach ve Bishop Berkeley tarafından ortaya atılmıştır.

Bu iki fizikçi soruna Newton'un (atalet) eylemsizlik denkleminden (F=ma) yararlanarak yaklaşmışlardır.

İki farklı yöntemle merkezkaç kuvvetinin dönel (rotasyonal) eylemsizliğini hesaplamak mümkündür.

İlkinde Newton'un F=mv2/r formülüne göre dönmekte olan kütle üzerindeki merkezkaç kuvveti ölçülür.

İkinci yöntemde merkezkaç kuvveti, bir objenin angüler (açısal) pozisyonunu uzaktaki bir yıldızla karşılaştırarak ölçülür.

İlginç olarak iki yöntem de aynı sonucu vermektedir.

Bu ilginç gözlemi yapan Mach eylemsizlik yasası ile evrenin uzak bir yıldızı arasında bir ilişki olması gerektiği kuramını ortaya atmıştır.

Bu müthiş iddiayı yüzyıldan da önce ortaya atan Mach, eylemsizlik kanunu aslında evrendeki maddelerin tümü tarafından saptanmıştır, diyebilmiştir.

Mach'ın bu hipotezi önceleri doğru değerlendirilememiş ve yeterince anlaşılamamıştır.

Ama çok sonraları Mach'ın yalnız doğru olduğu değil, aynı ilkenin diğer bütün kanuları da kapsamına aldığı anlaşılmıştır.

Parçacıkların özünün kuantum dalga olması evrenin doğasını ve yapısını özgün ve çok değişik bir açıdan değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Maddenin dalga yapısında olmasının tarihçesi oldukça geriye gider.

Bu konuda en cüretli ilk matematikçi Clifford'dur.

Clifford 1876 yılında bütün fizik kanunlarının uzayın dokusunun dalgalanmalarına bağlı olduğunu ileri sürmüştür.

Ernst Mach'a göre evrenin yapısı ile ilgili her teori eylemesizlik ilkesini içermelidir.

Mach bu konuda Einstein'ı ikna edebilmiştir ama, Einstein eylemsizliği, iletişim ortamından yoksun olduğu için görelik kuramına ekleyememiştir.

Buna rağmen Einstein maddenin iletişim dalga yapısına sahip olduğunu kabul etmiş ve arkadaşı Hans Tetrode ile birlikte ilk defa iki parçacık arasındaki enerji transferinin iki yönlü iletişimi gerektirdiğini teklif etmişlerdir.

Louis de Broglie ve Paul Dirac da elektronların parçacık oldukları görüşüne sıcak bakmamışlar, Dirac elektronları kuantum dalga olarak tanımlamıştır.

Weyl, Clifford, Einstein ve Schrödinger, maddenin aslında uzayın yapısının aldığı çeşitli şekillerden başka birşey olmadığını savunmuşlardır.

1945 yılında Wheeler ve Feynman yüklü parçacıkların aslında içe ve dışa dönük bir çift yuvarlak dalgadan oluştuğunu teklif etmişlerdir.

İçe dönük (içeri doğru) (advanced) dalga kavramı aslında Maxwell'e aittir.

Maxwelle göre her zaman hem kaynaktan uzaklaşan (outward) hem de kaynağa doğru yönelik (inward) dalgalar vardır.

Kuantum dalgadan oluşan bir parçacıktan etrafa dalgaların yayılmasını anlamak kolaydır.

Ama aynı anda ona doğru bazı dalgaların gelmesi kavramı nedensellik ilkesi ile çelişmektedir.

Çünkü olgular onlara neden olacak nedenler olmadan ortaya çıkamazlar.

İçe yönelik dalgalar aslında gelecekten gelmektedirler.

Ama Wheeler ve Feynman içe yönelik dalgaların nedensellik yasasını ihlal etmediğini, çünkü o dalgaların direkt olarak gözlemlenmediklerini savunmuşlardır.

Onların bu konudaki çalışmaları yeni bir kavramın ortaya atılmasına neden olmuştur.

Buna göre her parçacık dışarıya doğru (outward dalga) evrene bir kuantum dalga gönderir ve oradan kendisine bir cevap (inward dalga) alır.

Fizik yasaları söz konusu olunca bütün bu gözlem, teori ve iddialardan nasıl bir anlam çıkarırız..

Orasına gelecek iletimde değineceğim.

Yararlanılan kaynak:

The Origin of Instantaneous Action in Natural Laws

Milo Wolff

Technotran Press

1124 Third Street, Manhattan Beach, CA 90266

http://members.tripod.com/~mwolff/index.html

mwolff@bnet.org

Link to post
Sitelerde Paylaş

B@lder.

Benim inancim bu tip seylerle alakadar olmama mani degil. Aksine tesvik ediyor. Zaman, evren, isik vs gibi konular sahsi ilgi alanima giriyor. Merak ve tadirle bu tip bilimsel gelismeleri okumayi, arastirmayi seviyorum.

Ben hakikatin kaynagina bakmiyorum. Icinizdeki baxilsri gibi on yargim yok. Kabul edebilecegim bir felsefeyi, teoriyi yada kesfi takdirle karsiliyorum. Onu bulanin inanci ile ilgilenmiyorum yada o kisinin inancsiz olmasi onun buldugu seyin kiymetini dusurmez.

Haci......

Bunlar benim sahsi goruslerim degil... Bunlar benim de kabul ettigim bazi bilim adamlarinin iddiasi...

Bu meselede mesleki bir kimligim olmadigi icin kesin hukumlerle ahkam kesercesine hukum vermek yerine, htimaller dahilinde ve kendi cumlelerimle yaziyorum..

Ama yazdiklarimin hepsinin istinat noktalari vardir. Siz benim inancima bakarak on yargili yaklasiyorsunuz.. Bilimsel olmayan sey bu tip onyargilardir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Haci...

Bu yazdıklarıma saçma demen çok saçma.. Sen burda bukadar şey yazyorsun da, benim yazdığım için benden kaynak mı soruyorsun..? Senin yazdıkların senin kendi bulduğun şeyler mi, yoksa benim gibi ordan burdan edindiğin bilgiler mi. ? Sen yazdığın herşeyde kaynak belirtiyormusun ?

Ayrıca bu kadar şey yazıyorsun, en azından yazarken okuyorsundur; okuduklarından aklında bişey kalmıyormu da;

Uzayın bir dokusu olduğu kesin.. Buna Vakum Enerji demek doğru değil.. Bu dokunun içerdiği enerji formları ise dokunun kendisinden çok, bu doku üzerindeki hareketten kaynaklanıyor..

Hareketin büyük kısmı mekanda değil, zamanda gerçekleşiyor.. Dolayısı ile bu dokunun kendisinin bizzatihi zaman tabir ettiğimiz farklı bir boyut olma ihtimali var..

Dolayısı ile mekan diye birşeye gerek yok, sadece zaman ve hareket var...

bu yazdığıma saçma diyorsun....

İlla kaynak istiyorsan Einstein nın formüllerine neden Kozmolojik Sabit eklediğine bakabilirsin, yada Riemann'ın öncülük ettiği Eğri Uzay kavramına..

Senin bu başlıkta ve başka başlıklarda savunduğun şeylere baktığımda " Hareketin ZAMAN da gerçekleştiği" iddiasını saçma bulmana çok şaşırdım.. Ya ön yargından kaynaklı otomatik bi refleksle "bu ne derse saçmadır de gitsin" diyorsun yada neyi savunduğunu bilmyorsun... Yada çarşı, herşeye karşı mantığı ile karşı durmayı adet edinmişsin...

Neyse, bu başlıkta bu tip atışmalara vakit harcamak istemiyorum.. Ama önyargılarınızdan kurtulun.. Gelişmenize yardımcı olur.....

Müsait bi ara bu meseleyi dayanakları ile detaylı yazarım inşallah..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Uzayın bir dokusu olduğu kesin.. Buna Vakum Enerji demek doğru değil.. Bu dokunun içerdiği enerji formları ise dokunun kendisinden çok, bu doku üzerindeki hareketten kaynaklanıyor..

Hareketin büyük kısmı mekanda değil, zamanda gerçekleşiyor.. Dolayısı ile bu dokunun kendisinin bizzatihi zaman tabir ettiğimiz farklı bir boyut olma ihtimali var..

Dolayısı ile mekan diye birşeye gerek yok, sadece zaman ve hareket var...

Uzayın dokusuna kim vaküm enerjisi diyor?. Vaküm enerjisi uzayda olan bir enerji. Uzayın dokusu ilgili ama yine de ayrı bir kavram.

Uzayın hem dokusu var, hem de içinde vaküm enerjisi var.

Hareketin mekanda değil zamanda gerçekleşmesi ne demek?

Madde mekanda hareket etmeyecek de nerede edecek?

Bu saçma açıklamayı ünlü fizikçilere hamletmen başka bir saçmalık.

Kozmolojik sabit Einstein'ın formülüne sonradan eklediği bir kofaktör.

Formülü uzayın genişlediğini gösteriyordu ama Einstein bunu istemediği için bu genişlemeyi durduran kozmolojik sabit eklemiştir formülüne.

Rieman ise matematikçidir ve çok boyutlar kavramını ortaya atmıştır.

Yani senin mekan yoktur zaman vardır iddian desteksiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

- Meselenin ilk kısmı için zaten aynı şeyleri söylüyoruz... (Uzayın bir dokusu olduğu kesin.. Buna Vakum Enerji demek doğru değil)

- Bu dokunun içerdiği enerji formları ise dokunun kendisinden çok, bu doku üzerindeki hareketten kaynaklanıyor..

- Hareket Mekan da değil, Zaman da gerçekleşiyor.... Sen buna itiraz ediyor ve saçma diyorsun.....

Peki o zaman bana mekanın ne olduğunu tarif et...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mekan sonsuz bir boşluk kardeşim.

Mekan olmadan hiçbir şey olmaz.

Sonsuz boşluk Big Bang ve multivers lerle uyumlu bir kuramdır.

Her zaman var olan bu boşluktur. Ve onda enerji vardır.

O boşlukta bir yalancı parçacığın false vacum olması evreni oluşturmuştur.

Bu evrende uzayın bir dokusu vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...