Jump to content

Recommended Posts

Evrim teorisinin yaşamın başlangıcıyla ilgisi yoktur. Yaşamın başlangıcına abiyogenez denir. Ama evrimde etkili olan mekanizmalar abiyogenezde de etkilidir. Şu meşhur evrim ağacındaki 6 makaleyi oku ve yaşamın başlangını öğren.

Bu 6 tane makaleyi baştan sona okumalısın. Gayet akıcı ve okuyucuyu sıkmayacak olarak anlatmış. Biyoloji birikimi olmayanlar da düşünülmüş: http://www.evrimagaci.org/etiketler/canliligin-başlangıcı

teşekkürler. demin izlediğim bir videoda güya evrimde canlıların tesadüfler sonucu meydana geldiği söyleniyordu onun için sormuştum ki birileri sözlerimi çarpıttı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 49
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

teşekkürler. demin izlediğim bir videoda güya evrimde canlıların tesadüfler sonucu meydana geldiği söyleniyordu onun için sormuştum ki birileri sözlerimi çarpıttı.

Sen rahat ol. Kafana takma. Hiçbir şey öyle kör tesadüfle meydana gelmez zaten. Bir düzenin varlığı için yaraıcıya ihtiyaç duyanlar, evrimin kör tesadüf olduğunu iddia ederek çarpıtırlar. Rastlantıların nedenleri vardır. O yazıları oku, ufkun genişler. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

kanıt isterken bir ara fosil resmi vermeniz bile yeterli.

Harun Yahya'nın kast ettiği gibi (ördek timsah karışımı) bir ara form yoktur. Canlıların kendilerinden önce gelen türler arasında ise tonlarca ara form vardır.

Okumayı sevmeyenler için:

Video: Prof. Celal Şengör “Tonlarca Ara Form Var”

http://kozmopolitaydinlar.wordpress.com/2011/08/23/video-prof-celal-sengor-tonlarca-ara-form-var/

Renkli resimlere bakmasını sevenler için:

http://kozmopolitaydinlar.wordpress.com/2011/02/24/ara-gecis-formu-ornekleri/

Adam gibi yazı okumasını sevenler için:

Memelilerde ara formlar

http://kozmopolitaydinlar.wordpress.com/2011/04/03/memelilerin-evrimi/

Kısa listeleri sevenler için:

http://probablynogod.wordpress.com/2010/10/03/evrim-teorisine-kanit-olarak-ara-formlarin-kisaltilmis-listesi/

İngilizce okumasını sevenler için:

http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_transitional_fossils

Atgillere dair ara form fosilleri

http://en.wikipedia.org/wiki/Evolution_of_the_horse

Deniz memelilerine dair ara fosil örnekleri:

http://en.wikipedia.org/wiki/Evolution_of_cetaceans

Memeli türlerinde çenenin evrimine dair ara fosil örnekleri

http://en.wikipedia.org/wiki/Evolution_of_mammalian_auditory_ossicles

Dinozor kuş ara fosilleri

http://www.talkorigins.org/indexcc/CC/CC214.html

Balıklar ve ilk dört ayaklılara dair ara fosil örnekleri:

http://www.talkorigins.org/indexcc/CC/CC212.html

Eklem bacaklılar ile lobopodlara dair ara form örnekleri:

http://www.talkorigins.org/indexcc/CC/CC220.html

tarihinde kozmopolit tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Harun Yahya'nın kast ettiği gibi (ördek timsah karışımı) bir ara form yoktur. Canlıların kendilerinden önce gelen türler arasında ise tonlarca ara form vardır.

Okumayı sevmeyenler için:

Video: Prof. Celal Şengör “Tonlarca Ara Form Var”

http://kozmopolitaydinlar.wordpress.com/2011/08/23/video-prof-celal-sengor-tonlarca-ara-form-var/

Renkli resimlere bakmasını sevenler için:

http://kozmopolitaydinlar.wordpress.com/2011/02/24/ara-gecis-formu-ornekleri/

Adam gibi yazı okumasını sevenler için:

Memelilerde ara formlar

http://kozmopolitaydinlar.wordpress.com/2011/04/03/memelilerin-evrimi/

Kısa listeleri sevenler için:

http://probablynogod.wordpress.com/2010/10/03/evrim-teorisine-kanit-olarak-ara-formlarin-kisaltilmis-listesi/

İngilizce okumasını sevenler için:

http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_transitional_fossils

Atgillere dair ara form fosilleri

http://en.wikipedia.org/wiki/Evolution_of_the_horse

Deniz memelilerine dair ara fosil örnekleri:

http://en.wikipedia.org/wiki/Evolution_of_cetaceans

Memeli türlerinde çenenin evrimine dair ara fosil örnekleri

http://en.wikipedia.org/wiki/Evolution_of_mammalian_auditory_ossicles

Dinozor kuş ara fosilleri

http://www.talkorigins.org/indexcc/CC/CC214.html

Balıklar ve ilk dört ayaklılara dair ara fosil örnekleri:

http://www.talkorigins.org/indexcc/CC/CC212.html

Eklem bacaklılar ile lobopodlara dair ara form örnekleri:

http://www.talkorigins.org/indexcc/CC/CC220.html

HArun Yahya kendiylede çelişiyor.

Allah her şeyi sudan yaratıysa ve bizden önce binlerce canlılarında varlığını kuran yazıyorsa hangi evrimi yok etmeye çalışıyor onu anlamaış değilim.

Bir canınlın allah tarafından hemen yaratılması gerçek olabilir ama bu doğal olurmuydu. Allah halen yaratma sürecindeyse bu dedikleri evrimsizlik bu şekilde olacaktı. Lappadan uçan panda konuşan solucan olması lazımdı ama yok.

Evrim dindede var yok etmeye çalıştığı hangi evrim anlamadım.

??:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer gerçekten bu konuda bilgi sahibi olup, ondan sonra bir karar varma niyetinde ise facebook ta evrim ağaçı var, ODTÜ'lü öğrenciler tarafından hazırlanmış.

Yok zaten inançların ile ters düşüyor diye baştan yanlış kabul edip, aklınca basit basit çıkarımlarla evrim teorisini çökerteceğini düşünüyorsan, boş bir uğraş içerisindesin.

Yine de evrim teorisinin ve yapılan araştırmalar hakkında bir bilgiye sahip olmanı temenni ederim !!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer gerçekten bu konuda bilgi sahibi olup, ondan sonra bir karar varma niyetinde ise facebook ta evrim ağaçı var, ODTÜ'lü öğrenciler tarafından hazırlanmış.

Yok zaten inançların ile ters düşüyor diye baştan yanlış kabul edip, aklınca basit basit çıkarımlarla evrim teorisini çökerteceğini düşünüyorsan, boş bir uğraş içerisindesin.

Yine de evrim teorisinin ve yapılan araştırmalar hakkında bir bilgiye sahip olmanı temenni ederim !!!!

dün gece Archaeopteryx diye bir fosili araştırdım

ve platypus ve Hoatzin adında 2 hayvanı daha gerçekten bir ara formun bütün özelliklerini taşıyorlar.

Platypus-6.jpg

archaeopteryx_135465.jpg

evrimin gerçekten var olduğuna dair güçlü kanıtlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim teorisinin yaşamın başlangıcıyla ilgisi yoktur. Yaşamın başlangıcına abiyogenez denir. Ama evrimde etkili olan mekanizmalar abiyogenezde de etkilidir. Şu meşhur evrim ağacındaki 6 makaleyi oku ve yaşamın başlangını öğren.

Bu 6 tane makaleyi baştan sona okumalısın. Gayet akıcı ve okuyucuyu sıkmayacak olarak anlatmış. Biyoloji birikimi olmayanlar da düşünülmüş: http://www.evrimagaci.org/etiketler/canliligin-başlangıcı

Nasıl yaşamın başlangıcı ile alakası yok anlamadım?

Evrimde canlılığın başlangıcı ile ilgili görüşler yok mu?Örneğin miller deneyi bunu kanıtlamak için yapılmamış mı?

Belki ben yanlış anladım bu konuları.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nasıl yaşamın başlangıcı ile alakası yok anlamadım?

Evrimde canlılığın başlangıcı ile ilgili görüşler yok mu?Örneğin miller deneyi bunu kanıtlamak için yapılmamış mı?

Belki ben yanlış anladım bu konuları.

Yok. Evrimsel biyologlar yaşamın başlangıcıyla ilgili çalışmalar yapsa da evrim canlıların geçirdiği değişimleri inceleyen bilim dalıdır. Yaşam başladıktan sonrasıyla ilgilenir. Yaşamın başlangıcı evrim değil, abiyogenezdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yok. Evrimsel biyologlar yaşamın başlangıcıyla ilgili çalışmalar yapsa da evrim canlıların geçirdiği değişimleri inceleyen bilim dalıdır. Yaşam başladıktan sonrasıyla ilgilenir. Yaşamın başlangıcı evrim değil, abiyogenezdir.

lise ders kitaplarında hayatın başlangıcı ile ilgili görüşler konusu var.Evrimde bu görüşlerden biri olarak görülüyor.O zaman o konu alt başlıklarından evrimi çıkartmak mı lazım?

Link to post
Sitelerde Paylaş

lise ders kitaplarında hayatın başlangıcı ile ilgili görüşler konusu var.Evrimde bu görüşlerden biri olarak görülüyor.O zaman o konu alt başlıklarından evrimi çıkartmak mı lazım?

Hatırladığım kadarıyla lise kitaplarında hayatın başlangıcıyla ilgili görüşler ve evrim farklı alt başlıklarda ele alınıyor.

Hayatın başlangıcıyla ilgili görüşlerde otorotrof görüşü, panspermia görüşü ve hetetotrof görüşü gibi şeyler anlatılmış.

Evrim hakkında da farklı evrim teorileri var. Lamarc'ın ve Darwin'in evrim hakkındaki görüşlerinden bahsediliyor. (Lamarc geçerli değildir)

Evrim diye bir görüş olamaz. Hayatın başlangıcı hakkında günümüzdekş en itibarlı teori RNA-World teorisidir. %90 ihtimalle bu doğrudur.

Kaldi ki lise kitapları 30 yıldır güncellenmiyor. Kardeşimin kitabında hala solunumda 38 ATP çıkar yazıyor. Oysa 20 yıl önce 30-32 ATP olduğu öğrenildi. :)

tarihinde freand tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çocukken hiç anne babanıza “Bebekler nereden geliyor?” diye sordunuz mu? Size nasıl bir cevap verdiler? Yaşınıza ve kendi kişiliklerine göre sorunuzu duymazlıktan gelmiş ya da utanarak kısa bir cevapla geçiştirmiş olabilirler. Belki de, sonradan doğru olmadığını öğrendiğiniz uydurma hikâyeler anlattılar. Fakat tabii ki bir çocuğun yetişkinliğe ve evliliğe hazır olabilmesi için er ya da geç bu konuyla ilgili doğru bir bilgi edinmesi gerekir.

Öyle görünüyor ki, nasıl birçok anne baba bebeklerin nasıl meydana geldiği hakkında konuşmaktan rahatsız oluyorsa, bazı bilim insanları da çok daha önemli bir soru hakkında konuşmaktan uzak duruyor: “Yaşam nasıl meydana geldi? Sizin bu soruya bir cevabınız var mı?

tarihinde Hristos tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısaca soruma şöyle cevap veriyor:

Dolayısıyla Önce-RNA Hipotezi dahilinde, ilk oluşan molekül bir ribozimdir, bu enzim doğal süreçlerle milyonlarca yıllık bir deneme-yanılma ve seçilim süreci sonucunda oluşmuştur, sonrasında kendisini üreterek hızla çoğalmıştır. Koaservatlarda genetik materyal rolünü görmeye başlamış, böylece koaservat içerisindeki kimyasal bütün tepkimeleri koordine edecek olan molekül oluşmaya başlamıştır. Sonrasında bu enzim-RNA yapısı, RNA'nın oluşumunu tetiklemiştir ve buradan da geri-transkripsiyon denen ve "merkezi dogma"nın hatalı olduğunu gösteren tepkime sayesinde RNA'dan DNA üretilebilmiştir.

Bu cevap sizi tatmin etmiş midir?

Kısaca konuya girelim. Proteinler hangi şeylerden oluşmaktadır? Vücudumuzda bulunan binlerce protein aminoasit diye adlandırılan ufak moleküllerin birbirine bağlanmasıyla meydana gelir. Yeryüzünde bulunan ağaç, çiçek, hayvan ve insanları oluşturmaya yardım eden tüm değişik proteinleri meydana getirmek için, aşağı yukarı 20 değişik aminoasit türü gereklidir; tıpkı Türk dilinde kullanılan 29 harfle on binlerce sözcüğün yapılabileceği gibi!

Canlı hücreler, ihtiyaç duydukları proteinleri yapmak için, aminoasitleri uzun bir yük trenindeki vagonlar gibi birbirine bağlar. Örneğin, pankreas bezindeki hücreler ensülin üretmek için aminoasit zinciri olarak adlandırılan iki treni meydana getirir. Bu zincirler katlanırlar ve özel biçimler alırlar. İlk zincir 21 harften oluşan bir sözcük ve ikinci zincir ise, 30 aminoasitten oluşan bir sözcük gibidir. İki zincir birbirine bağlandıktan sonra, vücudumuzun kanındaki şeker miktarını kontrol etmek üzere, bir ensülin molekülü oluşur. Ensülin gibi, proteinler de sağlıklı bir beden için hayatidir. Şeker hastaları bunu iyi bilir.

Fakat pankreas hücreleri, ensülin üretmek üzere hangi aminoasitlerin birbirine bağlanması gerektiğini nasıl bilir? Ayağınızın baş parmağındaki hücrelerin ensülin yapmasını önleyen acaba nedir? Bunun cevabı trilyonlarca hücre çekirdeğinde bulunan ve DNA (Dezoksiribonükleik asit) diye adlandırılan eşsiz ve çok büyük bir molekülde aranmalıdır. Bu molekül nasıl çalışır? Bir inşaat sahasına hiç gittiniz mi? Eğer gittinizse ne yapmaları gerektiğini açıklayan mavi renkteki plan kopyalarına sık sık baş vuran dülger, duvarcı ve elektrikçi gibi işçileri görmüş olabilirsiniz. kopyalar nereden gelmiştir? İnşaat bürosunda bu kopyaları yapmak için çalıştırılan özel kopya makineleriyle (ozalit) çoğaltılan birçok mimari plan vardır. Çeşitli grup ustabaşıları bu mavi kopyaları inşaattaki işçilere verir.

Hücreleriniz de bu inşaattaki gibi çalışır. Hücre çekirdeğinde (inşaat bürosu) vücudunuzun ihtiyaç duyduğu tüm proteinler için asıl planlar bulunur. Bu planlar, DNA molekülleridir. Ensüline ihtiyaç hissettiğiniz zaman, pankreasınızdaki özel hücrelerin çekirdeği DNAnın gen diye adlandırılan kısmını uyarır.

DNA molekülü çekirdekten dışarı çıkmaz, tıpkı genellikle inşaat yerinde asıl mimari planların kullanılmadığı gibi; çünkü onlar çok değerlidir. Bunun yerine DNA molekülünün geninden bir haberci RNA (ribonükleik asit) olarak adlandırılan özel bir haberci molekül oluşturulur; bu ise bir kopya çıkarır. Bu haberci çekirdekten kopyayı alır ve bir işçi grubunun ensülin molekülünü üretmek için hazır beklemekte olduğu işyerine götürür. Bu işçi grubu, bir tür marangoza veya ustabaşıya benzeyen bir molekül olan bir ribozom ve transfer RNA adlı yardımcılar tarafından oluşturulur. Küçük yardımcı tranfer RNA molekülü aminoasitleri toplar ve ribozoma götürür. Ribozom ise, "kopya olan haberci RNAyı okur ve ensülin zincirini üretir.

Hücrelerimizin içinde bulunan inşaat bürosunda bir hücrenin işlemesi için gerek duyulandan çok fazla plan vardır. Örneğin, ayağınızın başparmağındaki hücrelerde de ensülin üretmek için gereken genler bulunur, ama bu genler uyarılamaz. İlgili planlar ayağımızın başparmağındaki hücrelerde bir nevi kilit altında bulunur. Her hücre, ihtiyaç duyduğu maddeleri yapmak için çekirdeğindeki DNA molekülünün sadece bir kısmını kullanır. Buna sevinebiliriz, çünkü bir hücre, kilit altında bulunup kullanılmaması gereken planları çalıp yapmaması gereken proteinleri üretmeye başlarsa, bizzat kendisine veya başka hücrelere zarar verebilir, hatta kansere neden olabilir.

Bir gökdelenin inşaasında kullanılan karmaşık planların bir raslantı sonucu meydana geldiği görüşünü savunmuş olsaydınız pek çok mimar sizinle katiyen hemfikir olmayacaktı. Böyle planlar çok yetenekli, iyi eğitilmiş bir mimarın varlığını gerektirir. Tüm yaratıkların hücrelerinde bulunan DNA molekülü, mimari planlardan çok daha karmaşıktır ve ayrıntılı talimatları kapsar. Bir bakteriyi, bir ağacı ve insanların tam yapısını kontrol eden bir DNA molekülünü de bir Usta Mimarın yaptığı mantıki değil midir? Bu Usta Mimar, Tanrıdır.

Yetenekli bir mimara, belirli bir yapıya ait titizlikle hazırladığı planlarda yetenekli ve yeterli kli olmayan kişilerin değişiklikler yaptıklarını öğrendiğinde, neler hissettiğini sorun. Mimar, bu davranışı asla uygun görmez; çünkü planları değiştiren kişinin, büyük ihtimalle, yaptığı değişikliklerin tüm sonuçlarını düşünmemiş olduğunu bilir. Gerçi bir banyo dairesini genişletmek mümkün olabilir, ama giriş kısmında önemli ölçüde yer kaybı olursa, ne olacak? Su tesisatının yeniden planlanması gerekirse ne olacak :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bugün bilim adamları Yaratıcının yaratıklarına verdiği mimari planlar olan DNA molekülünün yapısını değiştirebilecek durumdadırlar. Bazı olaylarda, örneğin insan ensülini için, genleri bakterilere aşılamak gibi bazı değişikliklerin insancıl ve tıbbi amaçlarla yapıldığı söylenebilir. Virüs genlerini, bir fare embriyonuna aşılamak gibi başka değişiklikler, hücrelerin işleyişini anlamakla ilgili merakı tatmin etmek için yapılır.

Bilim adamları, genleri değiştirebilirlerse de, bunların nasıl çalıştıklarını henüz tam olarak anlamamışlardır. New York Times gezetesinde bir ara şöyle denildi: Yeni bulgulara göre, insanınkiler dahil, hayvan genlerinin yapısı, 20 yıldan bu yana inanılandan çok farklıdır. Sonuç ne oldu? Bilginlerin zannettikleri gibi, hayvan genlerinin bakteri genleri gibi çalışmadığı ögrenildi. Hayvan genleri, daha karmaşık ve anlaşılamayan uzun bilgi sıralarına sahiptir. Gerçekten bilim adamları, bakterilerin ana planlarını okumanın, zannedildiği gibi, insanların ana planlarını okumayı sağlayamayacağını öğrendiler.

Bilim adamları geçenlerde, DNA moleküllerinin genetik şifresinin şimdiye kadar sanıldığı gibi sabit olmadığını öğrendiler. DNA molekülü, çekirdekte değil, hücrenin mitokondriya adlı, başka bir kısmında bulunduğu zaman, şifresinin biraz farklı olduğu ortaya çıktı. New Scientists dergisi şunu kabul etti: Genetik şifresinin evrensel olduğu dogması sarsıldı. Şifre neden değişiyor? Bilim adamları bunu bilmiyorlar. New Scientists Genetik analiz sonuçlarının doğurduğu bazı sorular hiçbir zaman cevaplandırılamayabilir dedi.

Bu nedenle birçok insanın genetik araştırmalarından doğabilecek tehlikelerden dolayı kaygı duymasına şaşmamak gerekir. Fakat biyologlar böyle araştırmaların çok tehlikeli olmadığını iddia ediyorlar; ama genetik bilimin bu tehlikeyi ayırt edebilecek kadar iyi anlıyorlar mı? Bilginler, 1950lerde Amerikanın batı bölgelerinde yapılan atom deneylerinin halkı için zararsız olduğunu iddia ettiler. Ama deney bölgesinde esen rüzgârın yönünde oturan insanların kansere yakalanma oranının artması, şimdi bilginlerin yanıldığını gösteriyor.

Acaba bilginlerin, tamamıyla anlamadıkları kuvvetler ve biyolojik süreçleri kurcalamalarının, bir kaza sonucu insanlığın üzerine korkunç bir hastalık getirmesi mümkün mü? Bazıları bunun mümkün olduğu görüşündedir. Bazıları da ciddi bir sorun olacağını düşünmüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Chemists Synthesize Artificial Cell Membrane

ScienceDaily (Jan. 25, 2012) — Chemists have taken an important step in making artificial life forms from scratch. Using a novel chemical reaction, they have created self-assembling cell membranes, the structural envelopes that contain and support the reactions required for life.

Neal Devaraj, assistant professor of chemistry at the University of California, San Diego, and Itay Budin, a graduate student at Harvard University, report their success in the Journal of the American Chemical Society.

"One of our long term, very ambitious goals is to try to make an artificial cell, a synthetic living unit from the bottom up -- to make a living organism from non-living molecules that have never been through or touched a living organism," Devaraj said. "Presumably this occurred at some point in the past. Otherwise life wouldn't exist."

By assembling an essential component of earthly life with no biological precursors, they hope to illuminate life's origins.

"We don't understand this really fundamental step in our existence, which is how non-living matter went to living matter," Devaraj said. "So this is a really ripe area to try to understand what knowledge we lack about how that transition might have occurred. That could teach us a lot -- even the basic chemical, biological principles that are necessary for life."

Molecules that make up cell membranes have heads that mix easily with water and tails that repel it. In water, they form a double layer with heads out and tails in, a barrier that sequesters the contents of the cell.

Devaraj and Budin created similar molecules with a novel reaction that joins two chains of lipids. Nature uses complex enzymes that are themselves embedded in membranes to accomplish this, making it hard to understand how the very first membranes came to be.

"In our system, we use a sort of primitive catalyst, a very simple metal ion," Devaraj said. "The reaction itself is completely artificial. There's no biological equivalent of this chemical reaction. This is how you could have a de novo formation of membranes."

They created the synthetic membranes from a watery emulsion of an oil and a detergent. Alone it's stable. Add copper ions and sturdy vesicles and tubules begin to bud off the oil droplets. After 24 hours, the oil droplets are gone, "consumed" by the self-assembling membranes.

Although other scientists recently announced the creation of a "synthetic cell," only its genome was artificial. The rest was a hijacked bacterial cell. Fully artificial life will require the union of both an information-carrying genome and a three-dimensional structure to house it.

The real value of this discovery might reside in its simplicity. From commercially available precursors, the scientists needed just one preparatory step to create each starting lipid chain.

"It's trivial and can be done in a day," Devaraj said. "New people who join the lab can make membranes from day one."

The National Institute of Biomedical Imaging and Bioengineering supported this work. UC San Diego has filed a patent application on this discovery.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu tür deneyler beni tatmin etmiyor açıkçası. Paylaştığınız için teşekkür ederim. Bir prokaryotik hücrede gezintiye çıkabilmek için bu cümlenin sonundaki noktadan yüzlerce kat küçülmeniz gerekir. Sizi hücrenin dışında tutan dayanıklı ve esnek bir zar var. Bir fabrikayı çevreleyen tuğla bir duvar gibi hücrenin içindekileri koruyor. Bu zar o kadar incedir ki üst üste 10.000 tane koyarsanız ancak bir kâğıt kalınlığında olur. Yine de hücre zarının yapısı bir duvardan çok daha karmaşıktır. Ne yönden?

Hücre zarı, fabrikayı koruyan duvar gibi hücreyi içinde bulunduğu ortamın olası tehlikelerinden korur. Bu zarda minik gözenekler vardır, bu sayede oksijen gibi küçük moleküller içeri girip çıkabilir ve hücre nefes alabilir. Hücre zarı aynı zamanda, hücreye zarar verebilecek daha karmaşık moleküllerin hücrenin izni olmadan içeri girmesini önler, içerideki yararlı moleküllerin de hücreyi terk etmesini engeller. Hücre zarı tüm bunları NASIL başarır?

Tekrar fabrikayı düşünün. Fabrikanın kapılarında, giren çıkan ürünleri denetleyen güvenlik görevlileri vardır. Hücre zarının içine yerleştirilmiş özel proteinler de bir anlamda hücrenin kapıları ve güvenlik görevlileridir.

Bu proteinlerden bazılarının (1) ortasında, hücreye sadece belirli tür moleküllerin girip çıkmasına izin veren bir delik vardır. Başka proteinlerin (2) ise zarın bir tarafındaki ucu açık, diğer tarafındaki ucu kapalıdır. Bu proteinler ancak belirli bir maddenin girebileceği bir yuvaya (3) sahiptir. Bu madde yuvaya girdiğinde proteinin diğer ucu açılır ve maddeyi zarın öteki tarafına geçirir (4). Tüm bu işlemler en basit hücrenin zarında bile gerçekleşir.

Bazı saygın bilim insanları “basit” bir hücrenin bile yeryüzünde kendiliğinden meydana gelmiş olamayacak kadar karmaşık olduğunu söylüyor. Ancak bazıları kesin mi kesin bir dille doğa dışı bir müdehale olmadan deneme yanılma/ yapboz oyunu gibi olmuştur şeklinde bir yargıda bulunabiliyor. Deneysel olarak kesin bir şekilde ortaya koyulmadan, böyle bir şey gözlenmeden kesin vargılara varmanın bilimsel tavırla bağıntısız olduğu bir gerçek.

tarihinde Hristos tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bahsettiğin DNA bizlerin yani hayvan ailesinin aile fertleri arasındaki tüm yakınlık ilişkilerini ortaya koymaktadır. DNA nın Tanrı elinden çıktığını savunabilmek için kötü bir biyoloji bilgisine sahip olmak gerekir. Çünkü DNA yı araştıranlar onun ne derece doğa tarafından ve tesadüfler zinciri içinde ortaya çıktığını defalarca görme imkanına sahipler.

DNA neden Tanrı tarafından yaratılmamıştır? İnsulinden bahsettiniz ama insulin gerçekten gerekli mi? İnsulin vücut hücrelerine kandakli glikozun alınması emrini veren hormondur. İnsulin salgısı ile beraber hücreler uyarılır ve kandan şekeri alırlar. Eğer bu hormon doğru çalışmazsa kanda şeker olsa dahi vucut bu şekeri doğru kullanamaz. Ya da hücreler belirli insulin kan konsantrasyonlarına karşı direnç geliştirmiştir ve insuline rağmen şekerin kullanımı sağlıklı yapılamaz. Şeker hastalığı budur.

Ancak enzim-reseptör ilişkisi içinde insulin bir enzimdir ve hücre reseptörlerini uyarır. Hücrenin uyarılması için insulinin illa bu şekilde olması da şart değildir. Bambaşka bir insulin bambaşka bir reseptörü gene aynı amaç için uyarabilirdi. İnsulinin şeklinin ve yapısının hiçbir önemi yoktur.

Bu önemsiz yapıya rağmen neden memeli canlılar ortak insulin yapısını kullanır? Çünkü aynı ortak atadan gelmişler ve ortak ata bunu kullanmıştır. Eğer atamız ortak olmasaydı bizler insulin kullanırken koyunlar binsulin, keçiler kitesulin gibi proteinler kullaıyor olabilirdi. Kullanılan protein tam olarak aynı olmasa bile birbirine benzer ve en çok insan insulinine benzeyen domuz insulinidir. 1 aa farkı vardır.

Ayrıca insulin sentez etmek için illa aynı DNA kullanılması şart da değildir. Bu tüm proteinler için geçerlidir. Bir protein sentezi için birden çok DNA kalıbı oluşturulabilir. YAni protein açısından bizler ve şempanzeler aynı olsak bile DNA larımız birbirinden çok farklı olabilirdi. Ancak hem proteinlerimiz hem de DNA larımız benzerdir.

Bunun yanında insan ve muhtemelen şempanze DNA sının %8 i retrovirus DNA sıdır. Hiç de tanrı eli değmiş gibi durmuyor.

tarihinde CharlesDarwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Esas bir hücrenin kendi kendine var olamayacağını söylemek bilim dışı olurdu. Bilim bulmak üzerine bir eğilimdir. Bilimde kesin yargılar yoktur. Sizin dediğiniz gibi "bir hücre kendi kendine var olamaz" diye bir önyargı ile bilim yapılamaz. Bunu iddia etmek de akıllı bir bilimadamının yapacağı iş değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanıtınızı yarın inceleyip mümkün olursa cevaplandıracağım. Şimdi ailemle birlikte olmam gerekiyor. (o yüzden sizi bekleteceğim) İlgilendiğiniz ve okuduğunuz için de teşekkür ederim.

esen kalın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...