Jump to content

Recommended Posts

Aşağıdaki yazıyı 5 sene önce yazmıştım. Foruma yapıştırmak istiyorum. Noktasına virgülüne dokunmadan aynen;

Yuşa (Yeşu) Yahudilerin ulularından biridir. Musa öldükten sonra onun yerine bizzat Tanrı tarafından tayin edilmiş bir peygamberdir. Bu şahıs gerçekten yaşamışmıdır bilinmez ama, her ne hikmet ise müslümanlar da bu şahsa iman ederler..

Dini kayıtlara göre Yuşa Musa'nın kızkardeşinin cocuğu, yani yeğenidir. Mısır'dan çıkışta Musa'nın yanındadır. Musa gibi o da pek çok mucizeye imza atmıştır. Derin bir üfürükçü olduğu soylenir. Örnegin bir üfürmüş Şeria nehri azgın sularını aralayıp İsrailoğullarının geçmesi için yol açmış, yine bir üfürmüş geçit vermeyen kalenin duvarları çöküvermiş.

Türlü herzeler yemiş bu ulu şahsın hayatını burada uzun uzun anlatacak değilim. Merak edenler Eski Ahit'in "Yeşu" kitabını okuyabilirler. Veya İslami kaynaklara bakıp, nasıl müslüman olduğu üzerine çeşit çeşit palavraları öğrenebilirler.

"Yuşa mevzusu da nereden çıktı, buna benzer onbinlerce soytarı var, bunların hepsini yazmaya, araştırmaya kalksak evin yolunu bulamayız" diyebilirsiniz.. Anlatayim;

Dün Beykoz'daydim. Beykoz yakınlarında muhteşem manzaralı bir tepe var. Bu tepe üzerinde Hz.Yuşa(?) türbesi bulunuyor. Osmanlı padişahı 1700'lerin sonlarına doğru burada bir türbe ve küçük bir cami yaptırmış. Yaptırmasının nedeni de Yuşa'nın mezarının burada olduğu söylentisi olmuş. Devletin paraları bu ossuruktan şahıs için buraya harcanmış. Günümüzde devletin paraları hala buraya harcanmakta. İnsanlar akın akın bu türbeye Yuşa'ya dua etmek veya dilekte bulunmak için gidiyorlar. Soytarılığın her türlüsü bu mekanda sergilenmekte. Oysa ki kitabesini okur okumaz bunun kesin bir sahtekarlık olduğunu yanımdakilere belirttim ve "Yahudi kralı ve aynı zamanda peygamberi olan Yeşu'nun taaaa Filistin civarından kalkıp böylesi iz geçmez, kervan yürümez bir yere gelip gebermesi olanaksız" dedim. Dedim de kime dedim? Kimse beni sallamadı, 17 metrelik uyduruk mezarın başına gidip dualarını okudular..

Eski Ahit'in Yeşu kitabının Bap-24 sonlarında verilen bilgi aynen şöyle;

29 Ve vaki oldu ki bu şeylerden sonra Yeşu yüzon yaşında olarak öldü. 30 Ve onu Efraim dağlığında, Gaaş dağının şimalinde olan Timnat-serha'da, kendi mirasının sınırı içinde gömdüler.

Gerçekte ise Yuşa mezarı diye bir mezar bilinmemektedir. Zaten Yuşa diye birinin yaşadığı da meçhuldür. Yaşadıysa da İstanbul boğazında Beykoz tepelerinde gömülü olması söz konusu olamaz.. Bu mezarın varlığı 1700'lerin sonunda anlaşılmış ve buraya bir türbe yapılmış. Oysa ki Eski Ahit bilgilerine göre Yuşa Hitit'lerin varlığını sürdürdüğü bir dönemde yaşamış. Mezarın tespiti ile Yuşa'nın yaşadığı dönemi kabaca hesaplarsak en az 2500 yıllık bir süre karşımıza çıkar. 2500 yıl sonra o mezarı bulmak, üstelik mezarın da Yuşa'nın olduğunu tespit etmek, bu zayıf bilgilere inananarak mezara gidip, bu mezarda tapınıp dua etmek hakikaten hokkabazlıktır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu tür saçmalıkların halen daha uzamasının sebebi hükümetler ve bürokrasidir.

Bir gün bir efe çıkacak ve o türbelerde sözde yatan cenazeleri açtıracak, DNA testlerinin ardından hepsi yallah olacak.

Aynını malum sakallar için de istiyoruz.

Aksi takdirde cesaretlenen bir grup bir gün o sakalları da mezarları da tahrip ve de tahrif edecektir.

Yaz hafif bir tebessümle önünden geçilen müze kalıntısı olarak kalacaklardır.

Kastamonuda bir türbe, içinde ondan fazla sanduka var.

Millet dua edip namaz kılmak için ölüyor, türbe etrafında sesszice konuşuyorlar, hepsi gerizekalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birtek bumu bunun gibi yüzlerce türbe var.

Dikkat ettiysen başlık yazısında bunu ben de söyledim. Ammavelakin biz burada bir tanesini analiz edip sunduk. Amacımız keriz olmayın, bu soytarılıkların peşine düşmeyin, hepsi yalan anlamındaydı. İnsanları bu yalanlara karşı uyarmaktı..

Sen "bir tek bu mu" demek yerine başka bir şeyler söylemeliydin.

Ne yazık ki biz yazıyoruz, yıllardır çaba gösteriyoruz, ama destek yok. Yakında bizi de yazarken görmezseniz şaşırmayın...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yuşa tepesi gibi akın akın gidilen diğer bir yer de Eyüp Sultan Türbesi'dir ki Yuşa ile olan benzerliği, onun da uydurma olmasıdır.

İncelense kemiklerin ilgisiz birine ait olduğu kesinlikle ortaya çıkacaktır ama koparılacak fırtına nedeniyle teklifi bile yapılamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kastamonuda bir türbe, içinde ondan fazla sanduka var.

Gördüm oraları, ortaokuldayken bir okul gezisi olarak Kastamonu'ya geldik türbe türbe dolandık.

Bir tanesinin ayak kısmı camdandı, güya o adamın ayakları hiç çürümüyormuş, baktık bildiğin iskelet. 12-13 yaşlarındaydık daha o zaman, yaşayabileceğimiz travmaya bak. Benim bile etkilemiş, hafızamdan hiç çıkmamış. Üst katta da işi ticarete dökmüşler, satılabilecek ne varsa satıyorlar, muskadan, postere, lokumdan, bastona kadar.. 10 lira verip bilmemne baba tesbihi almıştım hatıra diye, umarım duruyordur evin bir köşesinde.

İstanbulda Yuşa diye hayali bir hazretinin türbesinin bulunmasından daha garip olan, tüm ilahiyatçıların bas bas islamda türbe diye bir şey olmadığının, hatta haram olduğunu söylemelerine rağmen, ülkemizdeki türbe bolluğu ve rağbeti, özelliklede Arabistanda Muhammed'in bile türbesi yokken. Tabii ki bunun nedeni, kültürel, ıslam öncesi alışkanlıkların, islamla sentezlenmesi. Yani burda sorun islamdan çok bizde..

Link to post
Sitelerde Paylaş

bardakçı baba türbesi en matrağı gelmişti bana:

http://www.itusozluk...+baba+t%FCrbesi

Üniversteyi bitirip iş aradığım bir dönemde annem beni hayırlı iş bulayım diye zorla Yıldız Baba türbesine götürmüştü, tam bir rezillikti. Üzerinden 15 sene geçti.

İşin komiği bir hafta sonra işe girmiştim, senelerdir der durur, Yıldız Baba sayesinde işe girmiştin diye :)

Ne diyim ki, atsan atılmaz satsan satılmaz, ana işte :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
O gün bir gün gelecek

Maxwell çocukken zeki, ama aykırı ve uyumsuz bir çocuktu. Okulda arkadaş edinemiyordu, sıradan şeylerden sıkılıyordu. Öğretmenleri ile arası iyi değildi. Bir gün defterine şöyle yazdı:

"Bir gün gelecek, oğlanların kırbaçlanarak cezalandırılmadığı..."

Maxwell fiziğin en önemli bilim adamlarından oldu ama o günü tam olarak göremedi. Ama yine de o gün büyük ölçüde geldi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...