Jump to content

İslam'ın Kökeni Hıristiyanlık mıdır?


Recommended Posts

  • İleti 453
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kudus, Aqsa Mescidi 705 : http://en.m.wikipedia.org/wiki/Al-Aqsa_Mosque

Dimesk, Buyuk Emevi Camii 706-15 : http://en.m.wikipedia.org/wiki/Umayyad_Mosque

Ve böyle butun camiler konusunda her detayi bulabilirsiniz sayin Haci.

Bunlar İslam'a ait efsaneler.. Kabul edilemezler. Siz İslam'ın yalanlarına inanıyor ve İslam'ın dümen suyundan ayrılmıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar İslam'a ait efsaneler.. Kabul edilemezler. Siz İslam'ın yalanlarına inanıyor ve İslam'ın dümen suyundan ayrılmıyorsunuz.

Kaynakça bölümüne bakmamışsın sanırım.

Çoğu Batılı bilimadamlarına ait 60'ın üzerinde kaynak var.

İçlerinden biri de şu:

8 .N. Liphschitz, G. Biger, G. Bonani and W. Wolfli, Comparative Dating Methods: Botanical Identification and 14C Dating of Carved Panels and Beams from the Al-Aqsa Mosque in Jerusalem, Journal of Archaeological Science, (1997) 24, 1045–1050.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gerçekten çok sakacisiniz sayin Haci. Arkeoloji ve tarih, mimari uzerinden çok ince tekniklerle bu tespitleri tetkik etmeden bir iddiayi incelemeden bilimsel ortamda ifade etme degildir.

Bu "Kiblenin sonradan degistirilmesi" iddiasi ayni Muhammed'in yanilgiyla çoooook uzun sureçte Isa'dan baska birisi olarak algilanir olmasi gibi imkansizdir. Emevi camilerinin dörtgen mimarisi tipiktir. Bunlarin mihrabini ka'beye çevirmek, butun camiyi çevirmeyi gerektirirdi... Kim ne zaman bu cami çevirmesini akletmis, ve neden bu herkesce kabul edilmis ??? Gerçekten bu kadar belli seylere ragmen, metruk bir tez nedeniyle, böyle saçma iddialari bir akli basinda insan nasil "yutabilir" aklim almiyor. Kaldi ki bu camilerin tarihçesi çok iyi bilinmektedir.

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Camilerin yapıldığı tarih onların daha önce hangi amaçla yapıldığı gerçeği ile bağdaşmayabilir.

630 yılında bir cami sıfırdan başlayarak yapılmış olabilir mi?

Radyokarbon tarihlemede en azından 50 yıllık bir hata payı vardır.

Kendinizi böyle yalanlarla kandırıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayin Haci, siz bize, Isa'ya Muhammed lakabini takan emevilerin aşama aşama nasil Tunustan Hindistana kadar hepsi bu kadar aptalca bir umumi yanilgiya düşmüş olabileceklerini bir izah etseydiniz ? Aşama aşama...

Önce bu saçmalik bir kimseyle mi başlayip, hiç karsilik ve düzeltme yapilmadan yayilmiş, yoksa herkes geri zekaliymişda ayri ayri mi hem de ayni aptalca yanilgiya düşmüşler ? Böyle bir umumi yanilgi pratik olarak nasil gerçekleşmiş olabilir, bir mantikli ve kendimizi kandirmadan kabul edebilecegimiz bir aşama aşama gelişme modeli verirmisiniz sizce böyle aptalca bir şey madem inandirici geliyor ?

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Camilerin yapıldığı tarih onların daha önce hangi amaçla yapıldığı gerçeği ile bağdaşmayabilir.

630 yılında bir cami sıfırdan başlayarak yapılmış olabilir mi?

Radyokarbon tarihlemede en azından 50 yıllık bir hata payı vardır.

Kendinizi böyle yalanlarla kandırıyorsunuz.

Ve bu camiye çevirilen binalarin hepsi Ka'beye yönellik düşmüş olacak. Yani, dörtgen binalarin hepsi tamda Mekkeye uygun düşecek ? Tanriya inansam, bunun onun ezeli takdiri oldugunu düşünebilirdim, ancak bu bana hiçde olasi gibi gelmiyor... Kaldi ki bu binalar, cami olarak biliniyorlarda, bütün tarihçileri ahmak birer koyun gibi gören bik kimseye bunu izah etmek ne mümkün. Saygilar.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Selam arkadaslar ben yeni uyeyim bir takim kafam takilan dusuncelerden dolayi bu sitedeyim yazilariniz ve paylasimlariniz vok guzel yeni oldugum icin kimseyi tanimiyorum . Bazi konularda bilgilendirmekte yardimci olan olursa sevinirim. Bu konuda da cok hakli yerlere temas etmissiniz. Belki yapiyorsunuzdur bilmiyorum ama sohbet bulusma gunleri yapmak cok ideal olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Camilerin yapıldığı tarih onların daha önce hangi amaçla yapıldığı gerçeği ile bağdaşmayabilir.

630 yılında bir cami sıfırdan başlayarak yapılmış olabilir mi?

Radyokarbon tarihlemede en azından 50 yıllık bir hata payı vardır.

Kendinizi böyle yalanlarla kandırıyorsunuz.

Kudüs'ün müslümanlarca alinisi, 638 senesinde yazilmis olan, gregoryence bir elyazida söyle anlatilmakta : « Dinsiz sarazenler Tanrimiz Mesih'in Kutsal sehri Kudüs'e girdiler Tanrinin bir müsaadesiyle, sayisiz ihmallerimize ceza olarak, ve derhal beklemeksizin, Kapitole kosarak geldiler. Oradan erkekler aldilar, kimini rizasiyla, kimini zor yoluyla, bu yeri temizleyip lanet olasi ibadet binalarini içinde ibadet yapmak üzere insa ettirmek için, ki bunlara mescit (midzghita) diyorlar. Bu erkeklerin arasinda Aziz Sehit Teodor'un mimari Yahya'da vardi, zira meslegi mermer dösemecilik içeriyordu. Bu serefsizlere kanip onlara hizmette bulundu ve elleri çabuk ve becerikliydi. »

Kaynakça : B. Flusin, « L’esplanade du Temple à l’arrivée des Arabes, d’après deux récits byzanitins », dans : Bayt Al-Maqdis : Abd al-Malik’s Jerusalem, J. Raby et J. Johns (éd.), (Oxford Studies in Islamic Art), Oxford, Oxford University Press, 1992, p. 21.

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kudüs'ün müslümanlarca alinisi, 638 senesinde yazilmis olan, gregoryence bir elyazida söyle anlatilmakta : « Dinsiz sarazenler Tanrimiz Mesih'in Kutsal sehri Kudüs'e girdiler Tanrinin bir müsaadesiyle, sayisiz ihmallerimize ceza olarak, ve derhal beklemeksizin, Kapitole kosarak geldiler. Oradan erkekler aldilar, kimini rizasiyla, kimini zor yoluyla, bu yeri temizleyip lanet olasi ibadet binalarini içinde ibadet yapmak üzere insa ettirmek için, ki bunlara mescit (midzghita) diyorlar. Bu erkeklerin arasinda Aziz Sehit Teodor'un mimari Yahya'da vardi, zira meslegi mermer dösemecilik içeriyordu. Bu serefsizlere kanip onlara hizmette bulundu ve elleri çabuk ve becerikliydi. »

Kaynakça : B. Flusin, « L’esplanade du Temple à l’arrivée des Arabes, d’après deux récits byzanitins », dans : Bayt Al-Maqdis : Abd al-Malik’s Jerusalem, J. Raby et J. Johns (éd.), (Oxford Studies in Islamic Art), Oxford, Oxford University Press, 1992, p. 21.

Bu açıklama hangi sorunun cevabı? Benim iletime mi cevap?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed’in ilk ayrıntılı biyografisi 9’uncu yüzyılda yazılmıştır.

İddiaya göre Muhammed 570-632 yılları arasında yaşamıştır.

İlginç olarak Muhammed’in ilk biyografisi 717-767 yılları arasında yaşamış olan Ibn Ishaq tarafından yazılmıştır.

Yani ilk Muhammed biyografisi Muhammed'in sözde yaşamından 120 yıl sonra yazılmıştır.

Bu süre içinde Muhammed'in yaşadığına şahitlik edebilecek herkes ölmüştür.

Ibn Ishaq Muhammed'le ilgili yazılı başka yapıtlardan bahsetmemiştir.

Onlar zaten yoktur. Ibn Ishaq’ın yazdığı biyografinin tek bir kopyası bile yoktur.

Peki Ibn Ishaq Muhammed'in biyografisin gerçekten yazmış mıdır?

Eğer 992 yılında ölen al-Tabari, Ibn Ishaq'dan bahsetmeseydi, öyle bir biyografinin olduğu da bilinmeyecekti.

Ibn Ishaq'dan 200 yıl sonra yaşamış olan al-Tabari'nin Muhammed biyografisi Muhammed'in yaşadığı ileri sürülen zamandan 350 yıl sonra yazılmıştır.

Açıkça görüldüğü üzere Muhammed’in biyografisi fiktif bir yapıttan başka bir şey değildir.

Tabari'nin Muhammed biyografisi Muhammed'in yaşadığının değil, yaşamadığının somut bir kanıtı olarak kabul edilmelidir.

Hristiyanlığın sağlığından sorumlu Bizans’la ilgili kaynaklarda da, egemen olunan topraklarda yeni bir dinin varlığından bahseden kayıtlarla karşılaşılmamıştır. Bu aslında son derece olağanüstü bir durumdur. Nasıl olur da Bizans gibi bürokratik bir imparatorluk, kendisi için son derece büyük bir tehdit oluşturması mümkün yeni bir dinin bir çöl fırtınası gibi, 23 yıllık kısa bir süre içinde ortaya çıkıp etrafa yayılmasından haberdar olmaz? Bu mümkün müdür?

Şimdiye kadar Muhammed’in yaşamı ve İslam’ın başlangıcı ile ilgili, adı geçen tarihlerle eşzamanlı tek bir kanıtın olmaması İslam’ın Muhammed’le başlamadığının kanıtlarından biri ve en önemlilerindendir.

Yapılan araştırmalarda Muhammed’in yaşadığı iddia edilen zamana ait kabul edilir tek bir artefakt bile bulunamamıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hristiyan’lara ait yazılı belgelerde arada bir Sarazen, İsmaili’ler ve Hageren’ler şeklinde ifadelerle karşilaşilmıştır.

Bunlardan Sarazen’ler, çadirda yaşayan haydut ve göçebeleri simgelemektedir.

İsmaili’ler ve Hageren’ler ise Genesis’de çölde oturanlar olarak geçmektedirler. (Genesis 21,9-21, 25, 12-18).

Bazan bunların Arabistan’da yaşadığı şeklinde bir ifade ile de karşilaşilmaktadır.

Ama bundan Arap yarımadası değil, Mezapotomya’daki Arabistan ve Nabatean bölgesi kastedilmektedir.

Araplardaki yeni bir dinden bahseden tek bir Hristiyan kaynak yoktur.

Ama arada bir da olsa Hristiyan’lar yörede karşilaştıkları özel bir Tanrı anlayışını kaydetmişlerdir.

Bu anlayışa göre Tanrı tekdir ve benzeri-ortağı yoktur. Yani Hristiyanlığın kabul ettiği gibi bir oğlu yoktur.

Arap’ları ve yöre geleneklerini iyi bilen Şamlı Johannes’e göre ki ölümü 750 civarındadır, İsmaili’lerin dini Hristiyanlıktan sapanlara aittir.

Başka bir deyişle yörede genel Hristiyanlık eğiliminden farklı ama, henüz bir din denecek niteliklere sahip olmayan bir Hristiyanlık yorumu vardır. Hristiyanlığın bu yorumuna göre Tanrı tektir. Oğlu yoktur. Bu açıkça Hristiyanlıktan sapanlarla ilgili bir eğilimdir. Ortalıklarda henüz İslam yoktur.

İslam tarihini yazan ilk tarihçilerin biyografileri de günümüze kadar ulaşan İslam tarihi ile bağdaşmamaktadır.

700-750 yılları arasında yaşayan iki tarihçinin yazdığı tarihler çok önceleri yok olmuşlardır ama daha sonra yaşayan tarihçiler tarafından kaynak olarak gösterilmişlerdir. Bu iki tarihçiden Urwah ibn Zubayr, 712, Al-Zuhri ise 742 yıllarında ölmüslerdir.

Daha sonra gelen ve 761 yılında ölen Ibn Ishaq, Allah’ın elçisinin hayatı (Sırat Rasul Allah) kitabını yazmıştır. Bu zamanlarda yaşayan diğer İslam tarihçileri Abi Mikhnaf (ölümü 774) ve Sayf ibn Umar (ölümü 796)’dır.

Yazılan İslam tarihinin kaynakları Kur’an ve Hadis’lerden oluşan belgelerdir.

Elde geçmişe ait başka yazılı kayıtlar yoktur.

İslam tarihini yazanlar mevcut belgelerden değil de, Kur’an ve Hadis’lerin yanı sıra, ortalıklarda dolaşmakta olan söylenti ve dedikodulardan ve kendi hayal güçlerinden yararlanmışlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arapça Muhammed yüceltilen-övülen anlamına gelen bir kelimedir.

İlginç olarak bu terim ilk defa Hrsitiyan sikke motiflerinde İsa için bir sıfat olarak kullanılmıştır.

Bu yorumu destekleyen kanıt, 691 yılında Abdulmelik tarafımdan yaptırılmış olan Kubbetüs Sahra’nın içine yerleştirilmiş olan bir yazıttır.

Bu yazıt tek ve benzersiz bir Tanrı’ya şahitlikle başlıyor ve övülesi (muhammadun) Tanrı kulu (abd Allah) ve O’nun elçisi ifadesi kullanılıyor ve mesih İsa, Meryem’in oğlu, Tanrı’nın elçisi ve sözüdür şekilde, eski Hrsitiyanlık inancı çerçevesinde devam ediyor.

İsa’nın Tanrı olduğu reddediliyor. Aynı şeyi zaten Kur’an da öneriyor.

Muhammad başlangıçta bir Hristiyan ünvanidir.

Bu bağlamda Tanrı’nın kulu anlamına gelen abdallah ile, peygamber, elçi ve mesih gibi sıfatlara benzemektedir.

Daha sonraları muhammadin yakından ilgili olduğu İsa’dan koparak, ayrıldığı düşünülmektedir.

708 yılında Şam’da inşa edilen Mescid-el-Emeviyye’nn ve 756 yılında Medine’de yapılan Kutsal Mabed’in yazıtları ilginç bir şekilde İslam’ın beş koşulundan biri olan kelime-i Şehadet’e benzemektedir..

Tek olan Tanrı övüldükten sonra, muhammad’a, yani Tanrı’nın kulu ve elçisine şahadet edilir.

Ama Kubbetüs Sahra’da olduğu gibi, Meryem’in oğlu İsa açıkça anılmaz.

Bu iki yerde formüle edilen yazıtlar, Kudüs’deki teolojiye benzeseler de, doğrudan İsa ile ilişkili değillerdir.

Aynı şey sikkeler için de söz konusudur.

Sikkelerdeki haçın yerin almaya başlayan kaya sembolleri artık açıkça Hristiyanlık sembolü olmaktan çikar.

Muhammad sıfatı sikkelerden kaybolmaya başlar.

Bu şekilde soyutlanan muhammad sıfatı artık yeni ve farklı bir kavram olarak başka bir kapsamda kullanılabilir hale gelmiştir.

Muhammad terimi ilk defa 8’nci yüzyılın ilk yarısında peygamber olarak tarihe geçmiştir.

Bu bağlamda en eski kaynaklardan biri olan Johannes Damascenus’a göre ortalıklarda Ma(ch)met adında sahte bir peygamber dolaşmaktadır.

9’uncu yüzyılda yine bir Hristiyan ünvani olan abdallah (Tanrı’nın kulu), Muhammed’in babası olarak tarihleştirilmiş ve Abdullah’ın oğlu Muhammed miti yaratılmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu açıklama hangi sorunun cevabı? Benim iletime mi cevap?

Evet, sen Mescid-i Aksa'nin basta belki bir mescit olmadigini yazmistin. Bu 638 deki gregoryence taniklik aksinin ispatidir. Sarazenlerin ibadet yerlerinin midzghitha adini tasidigi, ve mescid-i aksanin Kapitolun temizlenip mescide çevirilisi anlatilmakta.

Bu, yine islam tarihine uymaktadir. Taberi Mesci-i Aksanin hiristiyanlarca çöplük olarak kullanildigini bu kaynaktan iki asir kadar sonra kaleme almaktadir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hristiyan’lara ait yazılı belgelerde arada bir Sarazen, İsmaili’ler ve Hageren’ler şeklinde ifadelerle karşilaşilmıştır.

Bunlardan Sarazen’ler, çadirda yaşayan haydut ve göçebeleri simgelemektedir.

İsmaili’ler ve Hageren’ler ise Genesis’de çölde oturanlar olarak geçmektedirler. (Genesis 21,9-21, 25, 12-18).

Bazan bunların Arabistan’da yaşadığı şeklinde bir ifade ile de karşilaşilmaktadır.

Ama bundan Arap yarımadası değil, Mezapotomya’daki Arabistan ve Nabatean bölgesi kastedilmektedir.

Bu hagarizm tezi Serjeant ve bir çok uzmanca reddedilmis, eksikleri saptanmistir.
Araplardaki yeni bir dinden bahseden tek bir Hristiyan kaynak yoktur.
Kudüs'ün müslümanlarca alinisi, 638 senesinde yazilmis olan, gregoryence bir elyazida söyle anlatilmakta : « Dinsiz sarazenler Tanrimiz Mesih'in Kutsal sehri Kudüs'e girdiler Tanrinin bir müsaadesiyle, sayisiz ihmallerimize ceza olarak, ve derhal beklemeksizin, Kapitole kosarak geldiler. Oradan erkekler aldilar, kimini rizasiyla, kimini zor yoluyla, bu yeri temizleyip lanet olasi ibadet binalarini içinde ibadet yapmak üzere insa ettirmek için, ki bunlara mescit (midzghita) diyorlar. Bu erkeklerin arasinda Aziz Sehit Teodor'un mimari Yahya'da vardi, zira meslegi mermer dösemecilik içeriyordu. Bu serefsizlere kanip onlara hizmette bulundu ve elleri çabuk ve becerikliydi. »

Doctrina Jacobi'de yahudilerin "sarazenlerin arasinda bir peygamberin çiktigini soyledikleri" yazili. Bu, 634'ten onceye yukselmekte elbette, zira o zamanlarda facebook yoktu. Dedi-kodular arada dolasarak yayiliyordu. Ibn Ishak, yahudilerin ilk zamanlar bir peygamber beklediklerini, ve Muhammed çikinca kendilerinden olmayinca sirt çevirdiklerini, ancak bazi yesrib hahamlarinin ona iman ettigini ifade etmekte hakikaten. Talmuda gore, ahir zamanda bir Peygamber ve iki Mesih çikacakti. Bir Mesih Israil için, digeri evren için. Yani, Mesiyah ve Mehdi ?

Suriyeli Yahya, " 945 senesinin 7ci kaydinda (yani miladi 634'de), 4 Subat, bir cuma gunu, rumlarla MUHAMMEDIN araplari arasinda, Gazzenin 12 mil dogusunda bir çatisma yasandi. Rumlar arkalarinda Bryrd patrigi birakarak kaçtilar, ve araplar onu öldurduler. Zavalli 4000 kadar zavalli filistinli köylu orada ölduruldu, hiristyan, yahudi ve samariten. Araplar butun bolgenin altini ustune getirdiler. "

Ama arada bir da olsa Hristiyan’lar yörede karşilaştıkları özel bir Tanrı anlayışını kaydetmişlerdir.

Bu anlayışa göre Tanrı tekdir ve benzeri-ortağı yoktur. Yani Hristiyanlığın kabul ettiği gibi bir oğlu yoktur.

Arap’ları ve yöre geleneklerini iyi bilen Şamlı Johannes’e göre ki ölümü 750 civarındadır, İsmaili’lerin dini Hristiyanlıktan sapanlara aittir.

Hayir efendim, Samli Johannes bunu yazmiyor.

" There is also the superstition of the Ishmaelites which to this day prevails and keeps people in error, being a forerunner of the Antichrist. They are descended from Ishmael, [who] was born to Abraham of Agar, and for this reason they are called both Agarenes and Ishmaelites. They are also called Saracens, which is derived from Sarras kenoi, or destitute of Sara, because of what Agar said to the angel: ‘Sara hath sent me away destitute.’ [99] These used to be idolaters and worshiped the morning star and Aphrodite, whom in their own language they called Khabár, which means great. [100]
And so down to the time of Heraclius they were very great idolaters. From that time to the present a
false prophet named Mohammed
has appeared in their midst. This man, after having chanced upon the Old and New Testaments and likewise,
it seems, having conversed
with an Arian monk, [101]
devised his own heresy
. Then, having insinuated himself into the good graces of the people by a show of seeming piety,
he gave out that a
certain book
had been sent down to him from heaven
. He had
set down some ridiculous compositions in this book of his and he gave it to them as an object of veneration
.

He says that there is one God, creator of all things, who has neither been begotten nor has begotten. [102] He says that the Christ is the Word of God and His Spirit, but a creature and a servant, and that He was begotten, without seed, of Mary the sister of Moses and Aaron. [103] For, he says, the Word and God and the Spirit entered into Mary and she brought forth Jesus, who was a prophet and servant of God. And he says that the Jews wanted to crucify Him in violation of the law, and that they seized His shadow and crucified this. But the Christ Himself was not crucified, he says, nor did He die, for God out of His love for Him took Him to Himself into heaven. [104] And he says this, that when the Christ had ascended into heaven God asked Him: ‘O Jesus, didst thou say: “I am the Son of God and God”?’ And Jesus, he says, answered: ‘Be merciful to me, Lord. Thou knowest that I did not say this and that I did not scorn to be thy servant. But sinful men have written that I made this statement, and they have lied about me and have fallen into error.’ And God answered and said to Him: ‘I know that thou didst not say this word.” [105] There are many other extraordinary and quite ridiculous things in this book which he boasts was sent down to him from God. But when we ask: ‘And who is there to testify that God gave him the book? And which of the prophets foretold that such a prophet would rise up?’—they are at a loss. And we remark that Moses received the Law on Mount Sinai, with God appearing in the sight of all the people in cloud, and fire, and darkness, and storm. And we say that all the Prophets from Moses on down foretold the coming of Christ and how Christ God (and incarnate Son of God) was to come and to be crucified and die and rise again, and how He was to be the judge of the living and dead. Then, when we say: ‘How is it that this prophet of yours did not come in the same way, with others bearing witness to him? And how is it that God did not in your presence present this man with the book to which you refer, even as He gave the Law to Moses, with the people looking on and the mountain smoking, so that you, too, might have certainty?’—they answer that God does as He pleases. ‘This,’ we say, ‘We know, but we are asking how the book came down to your prophet.’ Then they reply that the book came down to him while he was asleep. Then we jokingly say to them that, as long as he received the book in his sleep and did not actually sense the operation, then the popular adage applies to him (which runs: You’re spinning me dreams.) [106]

When we ask again: ‘How is it that when he enjoined us in this book of yours not to do anything or receive anything without witnesses, you did not ask him: “First do you show us by witnesses that you are a prophet and that you have come from God, and show us just what Scriptures there are that testify about you”’—they are ashamed and remain silent. [Then we continue:] ‘Although you may not marry a wife without witnesses, or buy, or acquire property; although you neither receive an ass nor possess a beast of burden unwitnessed; and although you do possess both wives and property and asses and so on through witnesses, yet it is only your faith and your scriptures that you hold unsubstantiated by witnesses. For he who handed this down to you has no warranty from any source, nor is there anyone known who testified about him before he came. On the contrary, he received it while he was asleep.’

Moreover, they call us Hetaeriasts, or Associators, because, they say, we introduce an associate with God by declaring Christ to the Son of God and God. We say to them in rejoinder: ‘The Prophets and the Scriptures have delivered this to us, and you, as you persistently maintain, accept the Prophets. So, if we wrongly declare Christ to be the Son of God, it is they who taught this and handed it on to us.’ But some of them say that it is by misinterpretation that we have represented the Prophets as saying such things, while others say that the Hebrews hated us and deceived us by writing in the name of the Prophets so that we might be lost. And again we say to them: ‘As long as you say that Christ is the Word of God and Spirit, why do you accuse us of being Hetaeriasts? For the word, and the spirit, is inseparable from that in which it naturally has existence. Therefore, if the Word of God is in God, then it is obvious that He is God. If, however, He is outside of God, then, according to you, God is without word and without spirit. Consequently, by avoiding the introduction of an associate with God you have mutilated Him. It would be far better for you to say that He has an associate than to mutilate Him, as if you were dealing with a stone or a piece of wood or some other inanimate object. Thus, you speak untruly when you call us Hetaeriasts; we retort by calling you Mutilators of God.’

They furthermore accuse us of being idolaters, because we venerate the cross, which they abominate. And we answer them: ‘How is it, then, that you rub yourselves against a stone in your Ka’ba [107] and kiss and embrace it?’ Then some of them say that Abraham had relations with Agar upon it, but others say that he tied the camel to it, when he was going to sacrifice Isaac. And we answer them: ‘Since Scripture says that the mountain was wooded and had trees from which Abraham cut wood for the holocaust and laid it upon Isaac, [108] and then he left the asses behind with the two young men, why talk nonsense? For in that place neither is it thick with trees nor is there passage for asses.’ And they are embarrassed, but they still assert that the stone is Abraham’s. Then we say: ‘Let it be Abraham’s, as you so foolishly say. Then, just because Abraham had relations with a woman on it or tied a camel to it, you are not ashamed to kiss it, yet you blame us for venerating the cross of Christ by which the power of the demons and the deceit of the Devil was destroyed.’ This stone that they talk about is a head of that Aphrodite whom they used to worship and whom they called Khabár. Even to the present day, traces of the carving are visible on it to careful observers.

As has been related, this Mohammed wrote many ridiculous books, to each one of which he set a title. For example, there is the book
On Woman
, [109] in which he plainly makes legal provision for taking four wives and, if it be possible, a thousand concubines—as many as one can maintain, besides the four wives. He also made it legal to put away whichever wife one might wish, and, should one so wish, to take to oneself another in the same way. Mohammed had a friend named Zeid. This man had a beautiful wife with whom Mohammed fell in love. Once, when they were sitting together, Mohammed said: ‘Oh, by the way, God has commanded me to take your wife.’ The other answered: ‘You are an apostle. Do as God has told you and take my wife.’ Rather—to tell the story over from the beginning—he said to him: ‘God has given me the command that you put away your wife.’ And he put her away. Then several days later: ‘Now,’ he said, ‘God has commanded me to take her.’ Then, after he had taken her and committed adultery with her, he made this law: ‘Let him who will put away his wife. And if, after having put her away, he should return to her, let another marry her. For it is not lawful to take her unless she have been married by another. Furthermore, if a brother puts away his wife, let his brother marry her, should he so wish.’ [110] In the same book he gives such precepts as this: ‘Work the land which God hath given thee and beautify it. And do this, and do it in such a manner” [111]—not to repeat all the obscene things that he did.

Then there is the book of
The Camel of God
. [112] About this camel he says that there was a camel from God and that she drank the whole river and could not pass through two mountains, because there was not room enough. There were people in that place, he says, and they used to drink the water on one day, while the camel would drink it on the next. Moreover, by drinking the water she furnished them with nourishment, because she supplied them with milk instead of water. Then, because these men were evil, they rose up, he says, and killed the camel. However, she had an offspring, a little camel, which, he says, when the mother had been done away with, called upon God and God took it to Himself. Then we say to them: ‘Where did that camel come from?’ And they say that it was from God. Then we say: ‘Was there another camel coupled with this one?’ And they say: ‘No.’ ‘Then how,’ we say, ‘was it begotten? For we see that your camel is without father and without mother and without genealogy, and that the one that begot it suffered evil. Neither is it evident who bred her. And also, this little camel was taken up. So why did not your prophet, with whom, according to what you say, God spoke, find out about the camel—where it grazed, and who got milk by milking it? Or did she possibly, like her mother, meet with evil people and get destroyed? Or did she enter into paradise before you, so that you might have the river of milk that you so foolishly talk about? For you say that you have three rivers flowing in paradise—one of water, one of wine, and one of milk. If your forerunner the camel is outside of paradise, it is obvious that she has dried up from hunger and thirst, or that others have the benefit of her milk—and so your prophet is boasting idly of having conversed with God, because God did not reveal to him the mystery of the camel. But if she is in paradise, she is drinking water still, and you for lack of water will dry up in the midst of the paradise of delight. And if, there being no water, because the camel will have drunk it all up, you thirst for wine from the river of wine that is flowing by, you will become intoxicated from drinking pure wine and collapse under the influence of the strong drink and fall asleep. Then, suffering from a heavy head after sleeping and being sick from the wine, you will miss the pleasures of paradise. How, then, did it not enter into the mind of your prophet that this might happen to you in the paradise of delight? He never had any idea of what the camel is leading to now, yet you did not even ask him, when he held forth to you with his dreams on the subject of the three rivers. We plainly assure you that this wonderful camel of yours has preceded you into the souls of asses, where you, too, like beasts are destined to go. And there is the exterior darkness and everlasting punishment, roaring fire, sleepless worms, and hellish demons.’

Again, in the book of
The Table
, Mohammed says that the Christ asked God for a table and that it was given Him. For God, he says, said to Him: ‘I have given to thee and thine an incorruptible table.’ [113]

And again, in the book of
The Heifer
, [114] he says some other stupid and ridiculous things, which, because of their great number, I think must be passed over. He made it a law that they be circumcised and the women, too, and he ordered them not to keep the Sabbath and not to be baptized.

And, while he ordered them to eat some of the things forbidden by the Law, he ordered them to abstain from others. He furthermore absolutely forbade the drinking of wine. "
Başka bir deyişle yörede genel Hristiyanlık eğiliminden farklı ama, henüz bir din denecek niteliklere sahip olmayan bir Hristiyanlık yorumu vardır. Hristiyanlığın bu yorumuna göre Tanrı tektir. Oğlu yoktur. Bu açıkça Hristiyanlıktan sapanlarla ilgili bir eğilimdir. Ortalıklarda henüz İslam yoktur.

İslam tarihini yazan ilk tarihçilerin biyografileri de günümüze kadar ulaşan İslam tarihi ile bağdaşmamaktadır.

700-750 yılları arasında yaşayan iki tarihçinin yazdığı tarihler çok önceleri yok olmuşlardır ama daha sonra yaşayan tarihçiler tarafından kaynak olarak gösterilmişlerdir. Bu iki tarihçiden Urwah ibn Zubayr, 712, Al-Zuhri ise 742 yıllarında ölmüslerdir.

Ya bizansdaki tanikliklar ? Teofan'in Muhammed biografisi ?
Daha sonra gelen ve 761 yılında ölen Ibn Ishaq, Allah’ın elçisinin hayatı (Sırat Rasul Allah) kitabını yazmıştır. Bu zamanlarda yaşayan diğer İslam tarihçileri Abi Mikhnaf (ölümü 774) ve Sayf ibn Umar (ölümü 796)’dır.

Yazılan İslam tarihinin kaynakları Kur’an ve Hadis’lerden oluşan belgelerdir.

Elde geçmişe ait başka yazılı kayıtlar yoktur.

İslam tarihini yazanlar mevcut belgelerden değil de, Kur’an ve Hadis’lerin yanı sıra, ortalıklarda dolaşmakta olan söylenti ve dedikodulardan ve kendi hayal güçlerinden yararlanmışlardır.

Bütün kaynaklari yok hük,ünde tutmus oldugunuzun farkinda degilsiniz. tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Levia... Siz hastasınız galiba. OCD denen bir psikiyatrik hastalık bu..İnatla yazıyorsunuz. Delilsiz ve mantıksız. Bakın ne yazmışsınız:

Kudüs'ün müslümanlarca alinisi, 638 senesinde yazilmis olan, gregoryence bir elyazida söyle anlatilmakta : « Dinsiz sarazenler Tanrimiz Mesih'in Kutsal sehri Kudüs'e girdiler Tanrinin bir müsaadesiyle, sayisiz ihmallerimize ceza olarak, ve derhal beklemeksizin, Kapitole kosarak geldiler. Oradan erkekler aldilar, kimini rizasiyla, kimini zor yoluyla, bu yeri temizleyip lanet olasi ibadet binalarini içinde ibadet yapmak üzere insa ettirmek için, ki bunlara mescit (midzghita) diyorlar. Bu erkeklerin arasinda Aziz Sehit Teodor'un mimari Yahya'da vardi, zira meslegi mermer dösemecilik içeriyordu. Bu serefsizlere kanip onlara hizmette bulundu ve elleri çabuk ve becerikliydi. »

Siz sarazenlerin Müslüman olduğunu ne biliyorsunuz? Burada onlar için Müslüman mı deniyor? 630 yılından kalma bir cami nasıl olabilir?

Bir fantezi aleminde yaşıyorsunuz. Hagerizm reddedilen bir teori. Biz ondan hiç bahsetmiyoruz. Size bu başlığın ilk sayfasında astığım iletilere bir göz atmanızı tavsiye ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıca siz benim Şamlı Johannes hakkında yazdıklarımı da teyit ediyorsunuz. Aşağıya onun kanıtını asıyorum.

He says that there is one God, creator of all things, who has neither been begotten nor has begotten

Ortada henüz İslam yok. Arapların dini heretic Hristiyanlık. İslam daha uzun zaman ortaya çıkmayacak..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Levia... Siz hastasınız galiba. OCD denen bir psikiyatrik hastalık bu..İnatla yazıyorsunuz. Delilsiz ve mantıksız. Bakın ne yazmışsınız:

Kudüs'ün müslümanlarca alinisi, 638 senesinde yazilmis olan, gregoryence bir elyazida söyle anlatilmakta : « Dinsiz sarazenler Tanrimiz Mesih'in Kutsal sehri Kudüs'e girdiler Tanrinin bir müsaadesiyle, sayisiz ihmallerimize ceza olarak, ve derhal beklemeksizin, Kapitole kosarak geldiler. Oradan erkekler aldilar, kimini rizasiyla, kimini zor yoluyla, bu yeri temizleyip lanet olasi ibadet binalarini içinde ibadet yapmak üzere insa ettirmek için, ki bunlara mescit (midzghita) diyorlar. Bu erkeklerin arasinda Aziz Sehit Teodor'un mimari Yahya'da vardi, zira meslegi mermer dösemecilik içeriyordu. Bu serefsizlere kanip onlara hizmette bulundu ve elleri çabuk ve becerikliydi. »

Siz sarazenlerin Müslüman olduğunu ne biliyorsunuz? Burada onlar için Müslüman mı deniyor? 630 yılından kalma bir cami nasıl olabilir?

Bir fantezi aleminde yaşıyorsunuz. Hagerizm reddedilen bir teori. Biz ondan hiç bahsetmiyoruz. Size bu başlığın ilk sayfasında astığım iletilere bir göz atmanızı tavsiye ediyorum.

Hakaret etmeye hiç gerek yok. Burada ben sarazenler müslümndi yazmadim, bunu siz çikardip reddediyorsunuz. Ben, Mesci-i Aksa ve emevi mescitlerin Ka'beye yönelik oldugunun altini çizmistim, siz bunlarin ne zaman insa edildigi konusunda itiraz etmistiniz, ben size arkeolojik belgeler sundum, siz " belki mescit olarak insa edilmemislerdi " diye itiraz ettiniz, ben Mescid-i Aksa'nin ve sarazenlerin diger ibadet yerlerine mescit dendigiyle ilgili bu iddianiza itiraz ettim...
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hakaret etmeye hiç gerek yok. Burada ben sarazenler müslümndi yazmadim, bunu siz çikardip reddediyorsunuz. Ben, Mesci-i Aksa ve emevi mescitlerin Ka'beye yönelik oldugunun altini çizmistim, siz bunlarin ne zaman insa edildigi konusunda itiraz etmistiniz, ben size arkeolojik belgeler sundum, siz " belki mescit olarak insa edilmemislerdi " diye itiraz ettiniz, ben Mescid-i Aksa'nin ve sarazenlerin diger ibadet yerlerine mescit dendigiyle ilgili bu iddianiza itiraz ettim...

Ben size hakaret etmiyorum. Bir hekim olarak sizing hasta olduğunuzdan kuşkuluyum. Siz anladığım kadarıyla çok inatçı ve yeni bilgiler edinmekten çekinen birisiniz. Siz belge falan sunmuyorsunuz. Sadece fantezilerinizi yazıyorsunuz. Hayal gücünüz geniş değil aslında. Çünkü İslam'ın dümen suyunda gidiyorsunuz.

Uyanın biraz.. Size son zamanlarda yayınlanan kitapları delil gösterdik. İçeriklerine de kısaca değindik. Ama anlamıyorsunuz. O kitapları da yanlış yorumluyorsunuz. Okumuyorsunuz. Okusanız anlar mısınız bilmiyorum ama, bu ruh halinizle acınacak bir durumdasınız.

Bir cami 630 yılında yapılamaz dedim. İslam'ın iddiaları doğru olsa bile bu mümkün değil. Kaldı ki İslam'ın iddiaları yanlış. Kur'an'ı Muhammed yazmadı. İslam'ı Muhammed başlatmadı. Sizin camilerin yapıldığını iler sürdüğünü tarihlerde bu mümkün değil. Gösterdikleriniz delil değil zaten. Dedikodu..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıca siz benim Şamlı Johannes hakkında yazdıklarımı da teyit ediyorsunuz. Aşağıya onun kanıtını asıyorum.

He says that there is one God, creator of all things, who has neither been begotten nor has begotten

Ortada henüz İslam yok. Arapların dini heretic Hristiyanlık. İslam daha uzun zaman ortaya çıkmayacak..

Hayir, araplarin dini hiristiyanlik tezi bir arizi Ohlig tezidir. Bu konuda yanlislanabilir, elle tutulur bir tek delil yoktur. Kaldi ki bu çok sey degistirmez. Islam'in erken hiristiyanliga yakinligi dogru. Bu sadece bir bakis açisi meselesi... Zarazenler haçlari kiriyor, kendi peygamberleri var, mescitleri var... Bunlara hiristiyan nazariyla bir sapik hiristiyan mezhebi olarak görmek anlasilabilinir. Ancak, bu yeni dini hareketlilik önceki durumla hizla ayrilmis oldugu kesin. Erken islamin "islam" olarak tanimlanmasi veya tanimlanmamasindan çok, haça karsi tavir, özerk ma'bedlerinin olmasi, kendi dini nkitaplarinin olmasi, bunlari hiristiyan aleminden ayri bir dini akim olarak görmenin daha saglikli oldugunu göstermeye yeter. Ayrica, Kur'an ve islamda ve Doctrina Jacobi'de, ayni sekilde bu dini akimin yahudilercede yahudilige yakin olarak algilandigi görülmektedir. Kur'andaki Isa, erken hiristiyanlikdaki " Yahudi mezheb kurucusu bir Isa " inancina yakindir. Ilk hiristiyanlar sadece israililerden olusuktu, Isa'ya bir Mesiah ve peygamber nazriyla bakilirdi, ve Tevratin emirleri, oruç, ibadet ve bayramlari yahudi olarak kutlarlardi.
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...