Jump to content

İslam'ın Kökeni Hıristiyanlık mıdır?


Recommended Posts

Ben size hakaret etmiyorum. Bir hekim olarak sizing hasta olduğunuzdan kuşkuluyum. Siz anladığım kadarıyla çok inatçı ve yeni bilgiler edinmekten çekinen birisiniz. Siz belge falan sunmuyorsunuz. Sadece fantezilerinizi yazıyorsunuz. Hayal gücünüz geniş değil aslında. Çünkü İslam'ın dümen suyunda gidiyorsunuz.

Uyanın biraz.. Size son zamanlarda yayınlanan kitapları delil gösterdik. İçeriklerine de kısaca değindik. Ama anlamıyorsunuz. O kitapları da yanlış yorumluyorsunuz. Okumuyorsunuz. Okusanız anlar mısınız bilmiyorum ama, bu ruh halinizle acınacak bir durumdasınız.

Bir cami 630 yılında yapılamaz dedim. İslam'ın iddiaları doğru olsa bile bu mümkün değil. Kaldı ki İslam'ın iddiaları yanlış. Kur'an'ı Muhammed yazmadı. İslam'ı Muhammed başlatmadı. Sizin camilerin yapıldığını iler sürdüğünü tarihlerde bu mümkün değil. Gösterdikleriniz delil değil zaten. Dedikodu..

Diyelim ki ben müslümanlarin fantezisi üzerinden gidiyorum, bu kaynagi veren tarihçilerin hepsimi ruh hastasi ?

Bakiniz, siz önce " ibn Ishaq, Vakidi ve Taberi " Muhammed'den bir buçuk asirdan sonra bu masallari yazmislar diye itiraz ediyorsunuz, ve bu konuda iddianiz dikkate deger...

Ancak, bu kitaplarda VIII. ve IX. asirlarda yazilar iddialar arkeoloji ve eski bizans tanikliklariyla karsilastirilinca, birebir uyusuyor.

Filistinin 634'senesinde Urve ibn Zubeyr tarafindan bir askeri saldiri Docrtina Jacobi ve Presbit Tomas'in 634 senesinde " Filistinde sarazenlerce istila edilisi " ve " Muhammed'in araplariyla bizanslilarin arasinda Gazze'nin 12 mil dogusunda çatisma " tarihi tanikliklarla yer, ve zaman olarak tam tutusmakta.

638 senesinde ömer'in Kudüs'e girisi, Sofriyonusun 638'da sarazenlerin Sehrin fethini anlatmasiyla uyusuyor.

Yukardaki 638 senesinde, Kapitol'un çöplerden arindirilip, yerine bir sarazen mesciti insa edilmesi, yine iki asir sonra ibn Ishak ve Taberilerde sene, mekan, çöplerin ayiklanmasi detayina kadar birebir uyusuyor.

Bunlarin hepsini, tesadüf olarak algilamak ne kadar saglikli sizce ? Ben tümlemeyle, bu tutarli ve uyumluluk gibi güvenirliligi saptanmamis olan tarihsel bütün detaylariyla, Muhammed'in hayatinin bilindigi gibi saçma bir iddiada bulunmuyorum. Tarih-bilim aydinliginda, bu dönemde o bölgede olup bitenlerin bilimsel tespitlerini paylasiyor ve tartisiyorum. Ve size karsi bir saygisizlikta bulunmadim.

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 453
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Burada sizin anlamak istemediğiniz bir durum söz konusu...

Biz bilimsel tarihle olguları açıklıyoruz.

İslam ise efsanelerle açıklıyor.

Siz İslam'ın bütün iddialarını ciddiye alıyorsunuz.

Biz almıyoruz..

Çünkü onların yalan ve efsane olduklarını kanıtlıyoruz.

İslam'ın iddiasına gore Muhammed'e Kur'an ilham olmuştur. Yani Muhammed Kur'an'ı yazmıştır.

Muhammed ayrıca İslam'ı başlatmıştır.

Bu iddialara siz inanıyor biz inanmıyoruz.

Çünkü Kur'an'ın Muhammed tarafından yazılmadığını kesin olarak biliyoruz.

İslam'ın kendi uydurduğu tarihçesi Muhammed'in Kur'an'ı yazdığı ana temasına dayanır.

Muhammed Kur'an'ı yazmadıysa, İslam'ın yazdığı tarihi kendi üstüne çöker. Yok olur.

Siz o tarihi önemsiz belgelerle savunuyorsunuz.

İlla bir Muhammed yaşatacaksınız. Ama ona Kur'an'ı yazdıramadıktan sonra bu çabanız verimli olmayacak. Uydurma olacak. Efsane olacak.

Sorun Muhammed'in yaşamasından da önemli. Muhammed İsa ise bütün sorunlar çözülüyor. Yani Muhammed denen biri var. Ve o İsa..

Bu durumda bütün sorunlara mantıklı cevaplar verilebiliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ortada İslam olmadıktan sonra Arapların dininin ne olduğu hiç önemli değil.

Hristiyanlık olmasın o din. Başka bir inanç olsun. Ne farkeder?

Önemli olan o dinin İslam olmaması..

Yani size gore de durum değişmemeli.. Eğer bu konuda gerçekten bilimsel iseniz ve masallara inanmıyorsanız.

Oysa siz İslam'ın uydurduğu efsanelere inanıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine vermis oldugum tarih ve karsilastirmayi "hepsi saçma" biçimiyle es geçip cevaplamiyorsunuz. Bu iletinizin tutulacak bir tarafi yok sayin haci. Siz tarihcileri, arkeologlari, tarihleri, tanikliklari, hiç birisini kale almiyor, ve sürekli tümleme yöntemiyle toptan bir cümlede reddediyorsunuz. Bu sizin tercihiniz, ama hiç bimilsel degil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ortada İslam olmadıktan sonra Arapların dininin ne olduğu hiç önemli değil.

Hristiyanlık olmasın o din. Başka bir inanç olsun. Ne farkeder?

Önemli olan o dinin İslam olmaması..

Yani size gore de durum değişmemeli.. Eğer bu konuda gerçekten bilimsel iseniz ve masallara inanmıyorsanız.

Oysa siz İslam'ın uydurduğu efsanelere inanıyorsunuz.

Bu dinin günümüzdeki islam olmadigi kesin gibi, ancak hangi nispette degistigi konusunda, uzmanlar hala çok ciddi arastirmalar yürütmekteler...
Link to post
Sitelerde Paylaş

Antik dönem hakkında kimse kesin konuşamaz.

O döneme ait sağlam deliller yoktur.

Ama o dönemde nelerin olmadığı konusunda kesin konuşabilmeliyiz.

İslam'ın iddiası olan tarihi vuku bulmuş olamaz.

Bundan kesin olarak eminiz.

Yeni araştırmalar yapmamız için bu bize yetmeldir.

İslam'ın tarihini doğrulama çabası gibi bir sapıklığa baş vurmamalıdır.

Çünkü İslamın günümüzde ortaya attığı iddiaların bile sapkın olduklarını biliyoruz.

Bu tarih geriye doğru gittikçe muğlaklaşıyor ve sapkınlaşıyor. Efsaneleşiyor.

Ayrıca biz İran'ın İslam tarihine bir göz atarsak durumu daha net değerlendirebiliriz.

İRAN'IN İSLAM TARİHİ, İSLAM TARİHİNE IŞIK TUTABİLİR Mİ

Arap'ların İran'ı 7nci ve 8'nci yüzyıllarda fethedip işgal ettiğine inanılmaktadır.

Aslında fethetmekle işgali birbirlerinden soyutlamak gerekiyor.

Çünkü her fethi uzun yıllar işgal izlemeyebilir. Ve çoğu kere de izlememiştir.

İşgalin devam edebilmesi için işgal eden kuvvetin geride asker bırakması gerekmektedir.

İşgalci topraklardan çıkar çıkmaz, yöre halkı eski yaşamına, gelenek ve göreneklerine dönecektir.

Nitekim Moğol istilalarından sonra olanlar budur.

Timur bile Osmanlı imparatorluğunda sadece fetret devri denen geçici döneme neden olmuş, Osmanlı imparatorluğunu ve üzerinde yaşayan toplumların yaşamlarını derin bir şekilde etkilememiştir. Timurun işgal ettiği yerlerde hiç bir kalıcı etkisi olmamıştır.

Ama Arap istilası öyle değildir. Arap'lar etrafa hızla yayılarak imparatorluklarını kurarlarken beraberlerinde, işgal ettikleri yöre halklarının yaşamlarını tümüyle ve sürekli olarak değiştirecek ilginç bir gücü de birlikte getirmişlerdir. O güç İslam'dır ve artık Arap'ların işgal ettikleri topraklarda filen varlıklarını sürdürmeleri için bir neden yoktur. İşgal edilen yerler yalnız İslamlaştırılmamışlardır. Aynı zamanda Araplaştırılmışlardır da..

Ama İran bu bağlamda ilginç bir istisnadır.

Evet. Persler hiç kuşkusuz İslamlaştırılmışlardır ama, Araplaştırılmamışlardır.

Bunun çesitli nedenleri olabilir. Hepsi de birer kuramdır. Hiçbirinin kesinliği yoktur.

Ama bu durumun mantıklı bir açıklamasını yapmak mümkündür.

İslam Pers'ler ve Arap'lar arasında yayılmadan önce onların etkilendiği ortak bir kaynaktan çikmis olabilir.

Paylaşilan o kaynak Arap'lara ait olabilir. Ama o kaynağın doğası hakkında bilinenler çok azdır.

Bazılarına göre o kaynak Arap'lar olmayıp Hristiyanlıktır.

İslam Hristiyanlığın bir kültü olarak başlamış ve Persler ve Arap'lar arasında yayılırken farklı kulvarlarda ilerlemiştir şeklinde düşünenler vardır.

Arap ve Pers toplumları arasında mevcut içsel sosyal farklardan dolayı buna şaşmamak gerekir.

İran İslamlaşmıştır ama, Araplaşmamıştır. Çünkü Araplaşması dominan bir gücün orada sürekli kalmasını gerektirir. O güç İslam ise, ki Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika'yı hem İslamlaştırmıştır hem de Araplaştırmıştır-İran'ın Araplaştıramamıştır. Çünkü İran İslam'ı Arap'lardan almamış olabilir. Belki de Pers'ler İslam'ı Arap'ların da aldığı ortak bir kaynaktan almıştır.

Şiilik Sünnilikten oldukça farklı bir dindir diyebiliriz.

Şiiliği İslam'ın bir mezhebi olarak kabul etmek doğru olmayabilir.

Eğer Muhammed ve halifeler yaşamadı iseler, ki yaşamadıkları giderek gerçeklik kazanmaktadır- Şiiliği başka türlü açıklamak gerekmektedir.

Bernard Lewis'e göre Şiilik, Sünnilik gibi bağımsız olarak ortaya çikan bir dindir.

İran'ın İslam tarihi, İslam tarihine de ışık tutabilir ve İslam'ın başlangıcınını çok daha öncelere gittiğinin delillerinden biri olabilir.

Yazılı tarihi olmayan Arap'ların, 23 yıl gibi kısa bir süre içinde müthiş ve insanlık tarihini değiştiren bir dizi olaylara şahit oldukları halde, ne kendilerinin ne de komşu toplumların onlardan bahsetmemesinin ve onlara ait kayıtların, belgelerin, delillerin ve artefaktların olmamasının anlamı nedir?

Bu azımsanacak ve ihmal edilebilecek bir delil yokluğu değildir.

İslam'ın yazılı tarihi İslam'ın başlangıç tarihi olamaz.

Çünkü herşeyden önce öyle bir tarih yoktur.

Olsaydı belgeleri, delilleri, artefaktları olurdu.

Onlarsız bizi tatmin edecek bir tarih yazılamaz.

Ama bu demek değildir ki onlarsız bir tarih yazılamaz.

Yazılabilir ve yazılmışdır da..

İslam o tarihi yazmış ve onu bütün insanlığa kakalanmıştır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Islamin mazdeizme'de pek çok yakinliklari vardir, meshur "sirat köprüsü" gibi, namaz gibi... Dogru, o dönem üzerine saglam bilgiler edinmek çok zor ve çok disiplinli uzmanliklar gerektirmekte, zira karanlik bir dönemdir. Özellikle, 550 ile 750 arasi çok ugrastirmistir uzmanlari... Bu ise, islam kroniklerine göre Muhammed'in dogumundan, ilk, Teofan (815), Suriyeli John (742) gibi bizansli tarihçilerin ilk detayli biçimde Muhammed konusunda yazdiklari döneme rastlamaktadir. Teofanin bu eserinin Georges de Sycelle in yarim asir önce baslattigi eserin devami, de Sycelle ise, Heraklius'un en önde kronikcilerinden kaynaklandigi bilimekte... Oysa, bir sarazen peygamberin suriyeye araplarin istilasina sebep oldugu, sarazenlerin "Muhammed'in araplari" yani "Muhammediler" olarak anilmasi gibi bir dizi belgeler saptanmistir. Muhammed kelimesinin tek bir hiristiyan eserde Isa için kullanilmamasi, bu "Muhammed Isa'nin bir lakabiydi" iddiasini bos ve tarihsel verilerle çelisen bir tez konumuna düsürmektedir. Bir iddida bilimsel olmasi için, "yanlislanabilir bir biçimde sunulmasi zorunlu".

http://www.questia.c...urope/dark-ages

Bununla birlikte, arkeoloji, antropoloji, çok ileri modern tekniklerle bu dönemler konusunda bir dizi detaylar elde edilmektedir. Bu konuda bir hayli eserler kaleme alinmistir... Tarih olmayanlar üzerinden degil, olanlar üzerinden yazilir.

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence:

Muhamed adi önceleri askeri önderligi ile ön plana cikarken. (Bu bir ünvanda olabilir)

Sonralari dini tarafi ön plana cikiyor.

Ben bu konuyu 6-7 ay önce kendi capimda arastirmistim,

Sonuc:

...

Araplar "Muhammedin Araplari" olabilmek icin yasayan, gercek bir Muhammede gereksinme duydular mi?

Veya

Kücük olaylari büyüterek/degisterek efsanelestirdiler mi?

orasini bilemeyecegim.

Muhammed "askeri liderlikten" "dini liderlige" gecerken, bu zaman dilimi icinde de Kuranin yazildigi ve düzeltildigini düsünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ka'benin emevi dönemindeki kutsalligi, mescitlerin Mekkeye yönelik insa edilmesiyle, ve Yemen, Kudus, Dimesk, Azerbeican kadar genis cografiyada bunun saptanmasi, bunun Kudusun fethiyle Mescid-i Aksada 638 de bizantin, gregoriyience tanikligi ile perçinlesmektedir.

Ayrica, yukarda bahsi geçen, Suriyeli Yahya'nin 740'larda Peri Haereseon'unda Muhammed'in uzerine, Kuran ve içerigiyle ilgili bir dizi detayli bilgiler yanisira, su pasaj gözden kaçmamaktadir :

" They also accuse us as idolaters for reverencing the Cross, which they despise. And we say to them, “ Why, therefore, do you rub yourselves against the stone by your Khabathan (Ka'be), and love kissing the stone (hacr'il esved) ?” And some of them say Abraham had relations with Hagar upon it, and others that he tied up the camel around it when about to sacrifice Isaac. "

Bu, emevi döneminin tamda ortasinda, Muhammede inanan sarazenlerin mescitleri oldugu, haç dusmanliklari ve kirmalari ve hiristiyanlari putperest saydiklari, Kurana sahip olduklari, Ka'beye yönelip egilerek ibadet ettikleri, detayli biçimde anlatilmaktadir...

638'de insa edildigi tarihi gregoryience taniklikla Mescid-i Aksa'nin Kabeye yönelik ibadet amaçli insa edilmesi, en bastaki sarazen istilalarinda Presbit Tomasin tabiriyle "Muhammed'in Araplari" nazarinda çok önemli bir yer oldugu açikça görulmektedir.

634'teki Filistinin sarazenlerce, Doctrina Jacobi'de bir sarazen peygamberin savasa itmesi, Presbit Tomasin ise "Muhammedin Araplari" olarak, ayni tarihte, yani 634'te Filistinin istilasi, sirelerdeki 634 Filistin çikartmasiyla tam olarak, hem mekansal hem kronolojik olarak kesismesi, 638'deki Mescid-i Aksanin Kabeye yönelik, sirelerde iddia edilen biçimde tam 638'de, yine Sofroniusun 638 de Kudusun fethiyle tam tutusup, çöplerden arindilma detayina kadar saptanip butun bu kaynaklarin su göturmez biçimde, sarazen istilasinin basinda, Kabeden baslayan Muhammed isminde bir peygamberin yeni bir dini akima yol açtigi su göturmez olarak belirgin bir sekilde ortadadir.

Ancak, bu dinin, Muhammedin hayatinin detaylarinin ne kadar degisip ne nispette sabit kaldigi konusu ciddi arastirmalar gerektirmektedir. Gunaydin, sevgiler.

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Antik dönem hakkında kimse kesin konuşamaz.

O döneme ait sağlam deliller yoktur.

Ama o dönemde nelerin olmadığı konusunda kesin konuşabilmeliyiz.

İslam'ın iddiası olan tarihi vuku bulmuş olamaz.

Bundan kesin olarak eminiz.

Yeni araştırmalar yapmamız için bu bize yetmeldir.

İslam'ın tarihini doğrulama çabası gibi bir sapıklığa baş vurmamalıdır.

Çünkü İslamın günümüzde ortaya attığı iddiaların bile sapkın olduklarını biliyoruz.

Bu tarih geriye doğru gittikçe muğlaklaşıyor ve sapkınlaşıyor. Efsaneleşiyor.

Ayrıca biz İran'ın İslam tarihine bir göz atarsak durumu daha net değerlendirebiliriz.

İRAN'IN İSLAM TARİHİ, İSLAM TARİHİNE IŞIK TUTABİLİR Mİ

Arap'ların İran'ı 7nci ve 8'nci yüzyıllarda fethedip işgal ettiğine inanılmaktadır.

Aslında fethetmekle işgali birbirlerinden soyutlamak gerekiyor.

Çünkü her fethi uzun yıllar işgal izlemeyebilir. Ve çoğu kere de izlememiştir.

İşgalin devam edebilmesi için işgal eden kuvvetin geride asker bırakması gerekmektedir.

İşgalci topraklardan çıkar çıkmaz, yöre halkı eski yaşamına, gelenek ve göreneklerine dönecektir.

Nitekim Moğol istilalarından sonra olanlar budur.

Timur bile Osmanlı imparatorluğunda sadece fetret devri denen geçici döneme neden olmuş, Osmanlı imparatorluğunu ve üzerinde yaşayan toplumların yaşamlarını derin bir şekilde etkilememiştir. Timurun işgal ettiği yerlerde hiç bir kalıcı etkisi olmamıştır.

Ama Arap istilası öyle değildir. Arap'lar etrafa hızla yayılarak imparatorluklarını kurarlarken beraberlerinde, işgal ettikleri yöre halklarının yaşamlarını tümüyle ve sürekli olarak değiştirecek ilginç bir gücü de birlikte getirmişlerdir. O güç İslam'dır ve artık Arap'ların işgal ettikleri topraklarda filen varlıklarını sürdürmeleri için bir neden yoktur. İşgal edilen yerler yalnız İslamlaştırılmamışlardır. Aynı zamanda Araplaştırılmışlardır da..

Ama İran bu bağlamda ilginç bir istisnadır.

Evet. Persler hiç kuşkusuz İslamlaştırılmışlardır ama, Araplaştırılmamışlardır.

Bunun çesitli nedenleri olabilir. Hepsi de birer kuramdır. Hiçbirinin kesinliği yoktur.

Ama bu durumun mantıklı bir açıklamasını yapmak mümkündür.

İslam Pers'ler ve Arap'lar arasında yayılmadan önce onların etkilendiği ortak bir kaynaktan çikmis olabilir.

Paylaşilan o kaynak Arap'lara ait olabilir. Ama o kaynağın doğası hakkında bilinenler çok azdır.

Bazılarına göre o kaynak Arap'lar olmayıp Hristiyanlıktır.

İslam Hristiyanlığın bir kültü olarak başlamış ve Persler ve Arap'lar arasında yayılırken farklı kulvarlarda ilerlemiştir şeklinde düşünenler vardır.

Arap ve Pers toplumları arasında mevcut içsel sosyal farklardan dolayı buna şaşmamak gerekir.

İran İslamlaşmıştır ama, Araplaşmamıştır. Çünkü Araplaşması dominan bir gücün orada sürekli kalmasını gerektirir. O güç İslam ise, ki Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika'yı hem İslamlaştırmıştır hem de Araplaştırmıştır-İran'ın Araplaştıramamıştır. Çünkü İran İslam'ı Arap'lardan almamış olabilir. Belki de Pers'ler İslam'ı Arap'ların da aldığı ortak bir kaynaktan almıştır.

Şiilik Sünnilikten oldukça farklı bir dindir diyebiliriz.

Şiiliği İslam'ın bir mezhebi olarak kabul etmek doğru olmayabilir.

Eğer Muhammed ve halifeler yaşamadı iseler, ki yaşamadıkları giderek gerçeklik kazanmaktadır- Şiiliği başka türlü açıklamak gerekmektedir.

Bernard Lewis'e göre Şiilik, Sünnilik gibi bağımsız olarak ortaya çikan bir dindir.

İran'ın İslam tarihi, İslam tarihine de ışık tutabilir ve İslam'ın başlangıcınını çok daha öncelere gittiğinin delillerinden biri olabilir.

Yazılı tarihi olmayan Arap'ların, 23 yıl gibi kısa bir süre içinde müthiş ve insanlık tarihini değiştiren bir dizi olaylara şahit oldukları halde, ne kendilerinin ne de komşu toplumların onlardan bahsetmemesinin ve onlara ait kayıtların, belgelerin, delillerin ve artefaktların olmamasının anlamı nedir?

Bu azımsanacak ve ihmal edilebilecek bir delil yokluğu değildir.

İslam'ın yazılı tarihi İslam'ın başlangıç tarihi olamaz.

Çünkü herşeyden önce öyle bir tarih yoktur.

Olsaydı belgeleri, delilleri, artefaktları olurdu.

Onlarsız bizi tatmin edecek bir tarih yazılamaz.

Ama bu demek değildir ki onlarsız bir tarih yazılamaz.

Yazılabilir ve yazılmışdır da..

İslam o tarihi yazmış ve onu bütün insanlığa kakalanmıştır...

üzerinde düsünmeye deger bir yazi.

Teskkürler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kronolojik olarak siilik sunnilikten eskidir. Hem sii hem sunni eserlerde, daha henuz Muhammed sag iken Ali'nin taraftarlari oldugu kaydedilmekte.

" Peygamber Efendimiz ölüm hastalığındayken Ali yanına girer, ziyaretini tamamlayıp çıktığında kapıda amcası Abbas’la karşılaşır. Abbas ona sen üç gün sonra köle olacaksın, Allah’a yemin ederim ki, ben Efendimiz’in yüzünde Abdulmuttalipoğullarının yüzünde gördüğüm ölümü gördüm. Haydi, Efendimiz’e çıkalım, bu işin/hilafetin bize ait olup olmadığını soralım. Eğer bize aitse bilelim, değilse bizi vasiyet etsin (Bize haksızlık yapılmaması için vasıyette bulunsun), der. Ali’nin ona söyle cevap verir : “ Vallahi yapamam. Eğer Efendimiz bize vermezse, onu daha bize kimse vermez. ” (Buhari, İsti’zân)

Buna göre, hilafetin Muhammed'in kabilesinde kalmasi konusunda, Abbas ve Ali'nin beklentisi oldugu dogrulanmaktadir.

Siilik, Ali taraftarligi olarak, daha Muhammed yasarken basladigi çikarilmali bu durumda.

Muaviye karsi çikinca, iki si'a olusmus : Si'ate Ali ve si'ati Muaviye. Sonra haricilik ve cehmiye belirmis... Sunnilik, butun bu ayrismalardan sonra bu akimlardan ayrilip dogmustur. Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

hocam benim tarih bilgim o kadar iyi değil ama yazdıklarınızı okudum ve gerçekten levia'nın dediği gibi islama, Muhammede dair belgeleri yazıları üstünkörü red ediyorsunuz. bende sizin reddinize üstünkörü bir örnek vereyim. sınava geç kalan dört öğrenci hocaya arabalarının lastiklerinin patladığını söyleyince hoca hepsini ayrı odalarda tekrardan sınava alır ve çok basit 5 soru sorar. ilk dört soruyu hemen cevaplayan öğrenciler 5. soruya geldiklerinde afallar. arabanın hangi lastiği patladı? ve notta bu soruya verecekleri ortak cevabın kabul göreceği yazılıdır. yüzyıllardır süregelen ortak noktada buluşan bir inanışı kitapları yazıları, belgeleri, hristiyan arşivlerindeki kudüs ve diğer savaşlarla ilgili belgeleri red ediyorsanız üstünkörü sözlerden ziyade bunların hepsinden daha güçlü belgeler göstermeniz gerekir

tarihinde ert tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

tarihi güçlüler yazar hepsini islamcılar değiştirdi diyebilirsiniz ama gerçek şu ki müslüman devletlerin dünyaya yayılması osmalı ile oldu ve saçma sapan bir yalansa islamın doğduğu zaman güçlü olan devletler; bizans, pers, iran veya herhangi biri güçlülüğünü gösterip islamın yalan! olduğu ile ilgili bütün delilleri bulur ve tarih kitaplarının başsayfasına korlardı

Link to post
Sitelerde Paylaş

tarihi güçlüler yazar hepsini islamcılar değiştirdi diyebilirsiniz ama gerçek şu ki müslüman devletlerin dünyaya yayılması osmalı ile oldu ve saçma sapan bir yalansa islamın doğduğu zaman güçlü olan devletler; bizans, pers, iran veya herhangi biri güçlülüğünü gösterip islamın yalan! olduğu ile ilgili bütün delilleri bulur ve tarih kitaplarının başsayfasına korlardı

Doğru çok haklısınız.Muhammed adında bir sahte peygamberin ortaya çıktığını Gazetelerden, TV Medyadan, Ajanların Telefon haberlerinden öğrenen Bizans Pers Devlet başkanları derhal gerekli önlemleri alır. Bunların yalan olduğunu dünyaya duyurur ve Okullarında okutulan tarih kitaplarına koyarlardı:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

müseyleme yalancı bir peygamberdi ve hazreti ebu bekir onunla savaştı niye? islama karşı çıkan bir yalancıydı. ebubekir milliyet okumuyordu demi?

bak sen bana cevap verdin çünkü dediğime inanmadın. bir insan inanmadığı bir şey karşısında kayıtsız kalamıyorken bütün dünya sizin deyiminizle kendini kasıp kavuran islama karşı duyarsız kaldı ta ki siz olaya el atana kadar öyle mi

Link to post
Sitelerde Paylaş

müseyleme yalancı bir peygamberdi ve hazreti ebu bekir onunla savaştı niye? islama karşı çıkan bir yalancıydı. ebubekir milliyet okumuyordu demi?

bak sen bana cevap verdin çünkü dediğime inanmadın. bir insan inanmadığı bir şey karşısında kayıtsız kalamıyorken bütün dünya sizin deyiminizle kendini kasıp kavuran islama karşı duyarsız kaldı ta ki siz olaya el atana kadar öyle mi

Evet Tıpkı İsrail masalları gibi.Yalnız Muhammed onlardan daha farklı. Tarihte Ahmedi Muhtar yaşamış olabilir.Çünkü Muaviyenin yaşadığı kesin.Ancak İslam kazağıda iki yumaktan oluşmuş.Birisi Gerçek yumağı diğeri ise Yalanlar yumağı ve yumaklar aynı renkte.

Bak Kudüs İşgali sırasında Oranın patriği Sofrianus Serazen arapların barbarlıklarından bahsediyor.Haçları kırdıkları Kiliseleri Mescide çevirdikleri doğru ama İslam ve Muhammedden hiç bahsetmiyor?Geriye Sadece Presbiti Thomasın kitabındaki Muhammedin arapları deyimi Ve Suriyeli Yahyanın(John Damascus) Kitabı(Bu adamın katabının tarihide 745 yani Muhammedin Ölümünden çok sonra yazılmış.İslamdan bahsetmiyor.Sadece Serazenlerin inançlarını tenkit ediyor) ile Doktirina Jakobinin kitabı (Oradada Muhammed isminden bahsedilmiyor.Sadece Kılıç zoruyla kan döken bir Sahte arap peygamberi var)Muhammedin tarihi varlığı ile ilgili deliller sadece bunlar.Yoksa Ölümünden 120 yıl sonra İbni İshak tarafından yazıldığı söylenen siyer dahi ortada yok.

tarihinde gerçekçi53 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

islam dini herzaman vardi bunu kitaplardan okuyup arastirabilirsiniz cemal nur sargut dinle kitabini okuyun bence cok basit ama anlayacaginiz tarzda bi kitap..... son peygamber hz muhammed sav dir ve kuranda hic degistirlmiyecegine dair vadi var Allahin

Bütün deliller işte bu belirtilenler.Cemal Nur Sargut daha başka ne yazabilirki?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...