Jump to content

Savaşlar Doğal Seçiliminin Bir Sonucu Mudur?


Recommended Posts

Doğal seçilim, belirli bir türde dış çevreye uyum konusunda daha elverişli özelliklere sahip organizmaların, bu elverişli özelliklere sahip olmayan diğer bireylere göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmeleri yoluyla işleyen evrimsel mekanizma. Böylece dış ortama uyum sağlamakta sorunlar yaşayan bireyler ve genler organizma popülasyonundan tasfiye edilmiş olmaktadır. Ayrıca doğal seçme, doğal ayıklanma ya da doğal seleksiyon olarak da adlandırılır.

Doğal seçilim birey üstünde tümüyle işler ama sadece kalıtsal özellikler bir sonraki nesile aktarılabilir. Sonuç olarak yaşadıkları ortama uyum konusunda daha başarılı olan bireylerin, hayatta kalabilme, ergenlik yaşına ulaşabilme ve üreme olanakları yönünden daha avantajlı olmaları dolayısıyla, elverişli özellikler bir sonraki nesile aktarılır ve daha yaygın hale gelir.

Doğal seçilim mekanizması, bu şekilde işleyerek uyum sağlamada (adaptasyonda) başarılı olamayan bireylerin kalıtsal özelliklerinin popülasyondan ayıklanarak sonraki kuşaklara aktarılmasını önlemiş olur. Öte yandan uyum konusunda daha başarılı olan bireylerin kalıtsal özelliklerinin gelecek kuşaklara daha etkin olarak aktarılmasını sağlar. Sonuçta popülasyon, uyum sağlamada başarılı olan bireylerden oluşmuş olacaktır. Gerekli zaman verildiğinde bu pasif işlem adaptasyonlar ve türleşme, uyumsal açılım ile sonuçlanabilir.

Örnek olarak aslan ve ceylanları verelim.Ceylanların güçsüz ve yavaşlarını aslanlar yiyecektir.Bu yüzden sadece hızlı ceylanlar çiftleşme mevsimine kadar yaşayabilir.Ama aslanlardada durum aynıdır.Hızlı koşamayan aslan aç kalır ve ölür böylece hızlılar çiftleşebilir artık yeni nesil daha hızlıdır. Ama aslanlar hızlandığı için artık hızlı olan ceylanlardan bazıları yavaş sayılmaya başlar. bu şekilde her iki tür de hızlanır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Fal_seleksiyon

Yani güçsüz olan elenecek, güçlü olan hayatta kalacak. Kısaca savaşlarda da bu kural geçerli değil midir? 1.Dünya Savaşı, 2.Dünya savaşı diğer savaşlarda böyle olmadı mı? 2.Dünya Savaşında Amerika'nın önderliğindeki devletler kazandı Amerika ve Sovyetler dünya lideri oldular. Hala devletlerarası siyasi gücü belirleyen kurallar 2.Dünya savaşından sonra belirlenen kurallara göre yürüyor. Diğer adını anmadığımız savaşlarda da bu böyle olmaz mı? Güçlü olanın boyunduruğuna giren güçsüz o ne derse hemen hemen kabul etmek zorunda kalır. Bir nevi, doğal seçilimdeki kurallar geçerli değil midir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğal seçilim grup bazında değerlendirilmez ki.

Hem de devlet gibi yapay oluşturulan bir grupta.

Devletler içerisinde doğal seçilime ilişkin ne var ki?

Yanlış girişim.

Sapına kadar dogal secılımdır:D

bunu bıyolojık fasızme ındırgemeden, eger ınsan da bır hayvan turuyse nasıl acıklanmalıdır bu rekabet etme durumu?

Bal gıbı tur ıcı rekabettır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Savaşların Kökeni Üzerine / John ZERZAN

20. yüzyılın ikinci yarısında insanlığın doğasına ilişkin bu karamsar bakış açısı değişmeye başladı. Bugün bir grup bilimadamı tarafından, arkeolojik kanıtlar temelinde, medeniyet öncesi insanlığın şiddet -daha spesifik olarak da örgütlü şiddet- olmaksızın yaşadığı ifade edilmektedir. Eibl-Eibesfeldt, !Ko-Bushmanların savaşçı olmadıklarını belirtmektedir Onların kültürel idealleri barışçıl olarak birarada varolmadır ve bunu ise küçük gruplara bölünmek, aralarındaki bir dizi bağı vurgulamak/ bağ kurmayı teşvik etmek suretiyle çatışmalardan kaçınarak yapabiliyorlar (1) W.J.Perrynin daha erken tarihli yargısı, biraz idealleştirildiği takdirde, genel olarak doğrudur: bizim avcı-toplayıcı atalarımızda savaş, ahlaksızlık, kötülük, çok eşlilik, kölecilik ve kadınların tabi hale getirilmesinin mevcut olmadığı görülmektedir. (2)

Mevcut literatür, Paleolitik Çağın son aşamalarına -10.000 yıllık evcilleştirme döneminin hemen öncesine- değin insanlara karşı herhangi bir araç veya av silahının kullanıldığına dair hiçbir inandırıcı kanıtın olmadığını belirtmektedir. (3) Tacon ve Chippindalenin Avustralya kaya sanatları üzerine çalışmaları şu sonucu çıkarmaktadır: avcı-toplayıcıların sanatında, savaş meydanları, çatışma ve göğüs göğüse muharebe tasvirleri nadiren görülmektedir ve bunlarda çoğunlukla tarımcı veya sanayileşmiş istilacılar ile karşılaşmalarının sonucunda ortaya çıkmaktadır (4). Çatışma ortaya çıkmaya başladığında, çarpışma nadiren bir buçuk saatten fazla sürmektedir ve bir ölüm olması halinde her iki tarafta derhal askerlerini çeker. (5)

Kaliforniyadaki Kızılderililer ile ilgili bilgiler buna benzer durumdadır. Kroeber onların kavgaları hakkında şunları söylüyordu: özellikle kansızdır. Hatta ekonomik amaçlı avlanmada kullandıklarından daha kötü okları savaşa götürecek kadar ileri gittiler (6). Kuzey Kaliforniyadaki Wintular birisi yaralandığında düşmanlıklardan vazgeçerlerdi (7). Turney Highe göre Kaliforniyalıların çoğu kesinlikle sivildi; askeri bir görüş için gereken niteliklere sahip değillerdi, bu koşul, varlığını sürdüremeyen sosyal örgütleri üzerinde önemli bir baskıya yol açacaktı. Toplulukları kolektif siyasal eyleme hazır değildi (8). Lorna Marshall, Kung !Bushmanların cesur bir kahraman veya bir savaş öyküsü ile ilgili kutlamalarının olmadığını belirtir. Aralarından birisi şunları söyler: Dövüş çok tehlikeli bir şeydir; birileri ölebilir (9). George Bird Grinnell Gerçek Kızılderililerde Vurma ve Deri yüzme isimli eserinde (10) vurma eyleminin (el ya da küçük bir sopa ile düşmana vurma veya dokunma) cesaretin (esasen şiddet içermeyen) en yüksek noktası olduğunu, deri yüzmeye ise itibar edilmediğini belirtmektedir.

Daha uzun yazının devamı..

http://kozmopolitaydinlar.wordpress.com/2011/01/14/savaslarin-kokeni-uzerine-john-zerzan/

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sapına kadar dogal secılımdır:D

bunu bıyolojık fasızme ındırgemeden, eger ınsan da bır hayvan turuyse nasıl acıklanmalıdır bu rekabet etme durumu?

Bal gıbı tur ıcı rekabettır.

Tür içinde doğal olan bir şey yok.

Mesela cinsellik.

Kadınlar tarafından maniple ediliyor artık.

Kadınlar güzel görünmeyi planlayarak, yapabiliyorlar.

Haliyle çoğu erkek doğadan gelen ve kadının yüzünde, orasında, burasında okuyarak güzel olarak DOĞAL görme işlemini yapamıyor.

Kodların okunarak, eşin seçilmesi lazım ama olmuyor.

Dİğe rkonu.

Demokrasi denilen şey.

Demokrasi DAYANKASIZ SEMPATİ yoluyla işliyor.

Şimdi bak bakalım Obamaya.

O türünün en güçlüsü diye mi orada?

Türün en zekisi, en akıllısı diye mi orada?

Hayır.

Piyango ile orada.

İnsanların tek dayanağı SEMPATİ.

Tüm dünyadaki demokrasiler böyle.

Sonra zenginler.

Kendileri güçlü oldukları için mi öyleler?

Yoksa daha önceden soylarında güçlü olan birinin gölgesinde sığıntı oldukları için mi?

Doğal olan bir şey kalmamışsa, doğal seçilimden bahsedilemez.

Homo Sapiensler artık yapay bir kaosun içindedir.

Olabilecek şeyler en güçlüyü veya şartlara en iyi uyum sağlayana fırsat sunmuyor.

Toto gibi.

Kime sunacağı belirsiz.

Bu bağlamda insan toplumunda artık doğal seçilimden söz etmek pek mümkün değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında konu başlığını açan arkadaş iyi bir noktayı da tetikledi.

Dinler ve dogmalar insan ırkında doğal seçilim gerçekleşmesini de önlüyorlar.

Bu açıdan bile insanlığa zarar veriyorlar.

Hakedenin değil de, kaos yaratarak, kime piyango vurursa onun seçilimini sağlıyorlar.

Çünkü edilgen bir sürecin içinde görüyorlar insanlığı.

Açtığın başlığın konusu saçmaydı ama, çok önemli bir yeri de gün yüzüne çıkarttı denilebilir.

Dinler insanlığı yokediyor.

tarihinde Ateist.Bakış tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Geçen gün ben de bunu düşünmüştüm yani tam olarak bu değil başlık da o nedenle anlamsız geldi...Herşey o kadar iç içe geçiyor ki bazı şeylerin farkına varmıyoruz başka bir başlıkta ahlakın evriminden bahsediliyor vs...Doğal seçilim hayvanların doğada karşılaştıkları güçlüklere verdiği tepki ve uyum çabasıdır bence, bu noktada aklıma takılan şey şu, insanoğlu hala doğal seçilime maruz kalıyor mu onun bir parçası mı?Parçasıysa bu etki eskisi gibi güçlü mü vs vs..Yani örneğin bir homo erectusun karşılaştığı zorluklarla karşılaşıyor muyuz artık?Bu nedenle bence ciddi tanım sorunsalları çıkıyor hem ahlak için hem diğerleri için...Savaşlar yapay bir etki olduğu için doğal seçilim diyemeyiz silahlar doğaya dahil değiller...Burdan yola çıkarak ahlaki evrime deyinmek istiyorum o başlıkta yazmak istemiştim ama buraya boşaldım : ) Evrimin kökü kirli ve "sorunlu" ise ve bu süreç bir şekilde düzen içinde görülüyor ise ahlak kavramı oluşabilir mi?Gerçekten ahlaktan bahsetmek için neler yapmalıyız ve ne gibi kurallar koymalıyız gerçek ahlak bence evrim ve doğal seçilime karşı olandır...Kural koyan varlıklar olmamız bizleri tek kural koyan canlılar tek sosyal olan canlılar yapmıyor (maymunlar da sosyal kültürleri bile var)gelişmiş kurallar koymamız ve gelişmiş sosyallik sergilememiz bence bazı şeyleri farklı göstermemeli evet şiddet bir parçamız ve onu gelişim için kullanıyoruz...Aklımdakileri toparlamak güç daha uzun detaylı bir yazı yazmak isterdim...

tarihinde fishéyé tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yani güçsüz olan elenecek, güçlü olan hayatta kalacak. Kısaca savaşlarda da bu kural geçerli değil midir?

Doğal seçilim her zaman sadece güçlü olanın hayatta kalacağı şekilde işlemiyor. Bazı durumlarda bu söz konusu ama doğal seçilim aynı zamanda türler arasında iş birliği ve yardımlaşmayı da seçiyor. Evrim tarihine bakacak olursak canlılar arasında gerçekleşen birçok evrimsel iş birlikleri ve karşılıklı yardımlaşma örnekleri bulunur. Mesela mikorhizal mantarlar olmasaydı ve onlarla iş birliği yapılmasaydı kara bitkileri asla karalarda kök salamayacaklardı ve var olamayacaktı. Türler arasındaki her etkileşim şekli zorunlu olarak çekişme doğurmaz. Temizlikçi balıklarda diğer deniz canlıları arasında olan iş birliği gibi.

İnsanlarda buna dair en bilindik örnek tarihler boyunca hatta Taş devri boyunca bölgeler arası ticaretleşme veya bugün uluslararası ticaret sistemlerin oluşumudur. Arap ülkeleri büyük miktarlarda petrol rezervlerine sahip olup Batılı ülkelerden teknoloji transferine gerek duyarlar. Teknolojik ürünler ise yine Arap petrolüne bağımlı olduğundan bunun çözümü maliyeti elde edilecek olası kazançtan çok daha yüksek olan savaştan değil aksine ticari bir iş birliği yapmaktan geçer.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aynen Ateist.Bakış katılıyorum ben de o noktada uzlaşıyorum ve bu cümle herşeyi açıklıyor...

Dinler ve dogmalar insan ırkında doğal seçilim gerçekleşmesini de önlüyorlar.

tarihinde fishéyé tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

nasıl haçlı seferlerinin sebebi,zenginlik hırsına dinin alet edilmesi ise,dünya savaşlarının nedeni,zenginlik hırsına evrim teorisinin alet edilmesidir.güçlü kazanır,zayıf yokolur ilkesi doğrultusunda.

Dört Halife devrinde İslam'ı yayma adına yapılan yayılmacı cihatlar ile Osmanlı'nın fetihleri de aynı kategoride değerlendirilebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sapına kadar dogal secılımdır:D

bunu bıyolojık fasızme ındırgemeden, eger ınsan da bır hayvan turuyse nasıl acıklanmalıdır bu rekabet etme durumu?

Bal gıbı tur ıcı rekabettır.

Savaşmak, kendi türünden insanları öldürmek insanın doğasına uygun olan bir olgu değildir. Bilakis eğer tüm insanlar için savaşmanın, adam öldürmenin doğal olduğu genelleştirilebilseydi savaştan dönen milyonlarca asker travmatize olup ya sinir hastası olmazdı ya da sonunda intihar etmezdi. Savaş doğal olmayandır, doğal olan insanın huzur ve barış içinde yaşama isteğidir.

tarihinde kozmopolit tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğal seçilim, belirli bir türde dış çevreye uyum konusunda daha elverişli özelliklere sahip organizmaların, bu elverişli özelliklere sahip olmayan diğer bireylere göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmeleri yoluyla işleyen evrimsel mekanizma. Böylece dış ortama uyum sağlamakta sorunlar yaşayan bireyler ve genler organizma popülasyonundan tasfiye edilmiş olmaktadır. Ayrıca doğal seçme, doğal ayıklanma ya da doğal seleksiyon olarak da adlandırılır.

Doğal seçilim birey üstünde tümüyle işler ama sadece kalıtsal özellikler bir sonraki nesile aktarılabilir. Sonuç olarak yaşadıkları ortama uyum konusunda daha başarılı olan bireylerin, hayatta kalabilme, ergenlik yaşına ulaşabilme ve üreme olanakları yönünden daha avantajlı olmaları dolayısıyla, elverişli özellikler bir sonraki nesile aktarılır ve daha yaygın hale gelir.

Doğal seçilim mekanizması, bu şekilde işleyerek uyum sağlamada (adaptasyonda) başarılı olamayan bireylerin kalıtsal özelliklerinin popülasyondan ayıklanarak sonraki kuşaklara aktarılmasını önlemiş olur. Öte yandan uyum konusunda daha başarılı olan bireylerin kalıtsal özelliklerinin gelecek kuşaklara daha etkin olarak aktarılmasını sağlar. Sonuçta popülasyon, uyum sağlamada başarılı olan bireylerden oluşmuş olacaktır. Gerekli zaman verildiğinde bu pasif işlem adaptasyonlar ve türleşme, uyumsal açılım ile sonuçlanabilir.

Örnek olarak aslan ve ceylanları verelim.Ceylanların güçsüz ve yavaşlarını aslanlar yiyecektir.Bu yüzden sadece hızlı ceylanlar çiftleşme mevsimine kadar yaşayabilir.Ama aslanlardada durum aynıdır.Hızlı koşamayan aslan aç kalır ve ölür böylece hızlılar çiftleşebilir artık yeni nesil daha hızlıdır. Ama aslanlar hızlandığı için artık hızlı olan ceylanlardan bazıları yavaş sayılmaya başlar. bu şekilde her iki tür de hızlanır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Fal_seleksiyon

Yani güçsüz olan elenecek, güçlü olan hayatta kalacak. Kısaca savaşlarda da bu kural geçerli değil midir? 1.Dünya Savaşı, 2.Dünya savaşı diğer savaşlarda böyle olmadı mı? 2.Dünya Savaşında Amerika'nın önderliğindeki devletler kazandı Amerika ve Sovyetler dünya lideri oldular. Hala devletlerarası siyasi gücü belirleyen kurallar 2.Dünya savaşından sonra belirlenen kurallara göre yürüyor. Diğer adını anmadığımız savaşlarda da bu böyle olmaz mı? Güçlü olanın boyunduruğuna giren güçsüz o ne derse hemen hemen kabul etmek zorunda kalır. Bir nevi, doğal seçilimdeki kurallar geçerli değil midir?

Doğal seçilimin ne olduğunu bilmediğiniz için bunları sayıklıyorsunuz.

Arslanla ceylanın ilişkisi düşündüğünüz gibi değil.

Varlığını sürdüremeyenler güçsüz olanlar değil. İçinde yaşadığı koşullarda genlerini yeni nesillere geçiremeyenler doğal seçilimde elenirler.

Ceylan yeterince çabuk çoğalıyorsa, arslanın etkisi sayılarını azaltmaz.

Burada arslanın bütün yaptığı yavaş hareket eden ceylanları sürüden temizlemektir. Geride kalanlar genlerini yeni nesillere geçireceklerinden arslan, ceylan türünün içinde yaşadığı koşullara daha fazla uymasını sağlayacaktır. Ama burada esas olay ceylanların çoğalabilmesidir. Ceylanlar yeterince çoğalamıyorlarsa, yok olmaya mahkumdurlar.

Doğal seçilimde önemli olan çoğalabilmektir. Survival of fittest kavramı yanlıştır. Yani ortama her iyi uyumu yapan, ya da uzun yaşayan doğal seçilimi geçemez. Yeterince hızlı ve çok çoğalan geçer.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çoğalmak devreye girince aklıma şu geldi çok olan ordular çok silahları ile diğerlerinin alt edebilirler bu da aslında yapay olsa bile doğal seleksiyon benzeri bir durumdur sanırım arkadaş böyle yaklaşıyor...Hep diyorum herşeyin başı inanç inanç ve çoğalmak çoğalma çabası taşımak bir çeşit inanç taşıyan herkes zararlı aslında : )Uff ufff...

Link to post
Sitelerde Paylaş

1853'te adaya suçluların götürülmesi durdurulmuş ve adada baskı, açlık, hastalık gibi yok edicilerden kurtulabilenlere özgürlükleri verilmiştir. Arthur'un soykırımından kurtulabilen Aborjinler misyonerlere teslim edilmişler, Flinders Adasına düzeltilmeye götürülmüşler ve misyonerler de kendi zırvalarını bu insanlara aşılamayı başaramamışlardır. Son safkan Tazmanyalı Aborjin 1876'da ölmüştür.

40,000 yıl için Tazmanya'nın sakinleri Aborjinlerdi. 20,000 yıl önce Buz Çağının ardından okyanus seviyesi yükselince bu topraklar bir adaya dönüştü. Aborrjinler yarı göçebe bir hayat sürdüler, ilkel aletleri vardı ve birden fazla dil konuşabiliyorlardı. Beyaz kolonicilerin gelmesiyle bu ırkın yok edilmesi süreci başladı. Hala Aborjin olduğunu iddia edenler çıksa da bunlara da kimse aldırmamakta ve iddialarına kula asmamaktadır

yukardakı yazıdan benım anlamam gereken nedır.E yukarıda anlatılanlar masalmı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğal seçilimin ne olduğunu bilmediğiniz için bunları sayıklıyorsunuz.

Arslanla ceylanın ilişkisi düşündüğünüz gibi değil.

Varlığını sürdüremeyenler güçsüz olanlar değil. İçinde yaşadığı koşullarda genlerini yeni nesillere geçiremeyenler doğal seçilimde elenirler.

Ceylan yeterince çabuk çoğalıyorsa, arslanın etkisi sayılarını azaltmaz.

Burada arslanın bütün yaptığı yavaş hareket eden ceylanları sürüden temizlemektir. Geride kalanlar genlerini yeni nesillere geçireceklerinden arslan, ceylan türünün içinde yaşadığı koşullara daha fazla uymasını sağlayacaktır. Ama burada esas olay ceylanların çoğalabilmesidir. Ceylanlar yeterince çoğalamıyorlarsa, yok olmaya mahkumdurlar.

Doğal seçilimde önemli olan çoğalabilmektir. Survival of fittest kavramı yanlıştır. Yani ortama her iyi uyumu yapan, ya da uzun yaşayan doğal seçilimi geçemez. Yeterince hızlı ve çok çoğalan geçer.

Hacı bey sızce tazmanyada olan dogal seçılımmıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çoğalmak devreye girince aklıma şu geldi çok olan ordular çok silahları ile diğerlerinin alt edebilirler bu da aslında yapay olsa bile doğal seleksiyon benzeri bir durumdur sanırım arkadaş böyle yaklaşıyor...Hep diyorum herşeyin başı inanç inanç ve çoğalmak çoğalma çabası taşımak bir çeşit inanç taşıyan herkes zararlı aslında : )Uff ufff...

Evet bende aynen boyle dusunenlerdenım dogal seccılı denınce zaten boyle seyler olur yanı turlerın kafalrına kaya carparak ortadan kalmazlar yada yıldırmlar sonucu yok olmazlar kı dogal dan kasıt gaia dır ekolojıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...