Jump to content

kuranda dünyanın şekli.


Recommended Posts

  • İleti 346
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

İcinde savaşın yazan her ayette.

Sizinle çarpışmaya girenlerle Allah yolunda siz de çarpışın. Ama haksız yere saldırmayın/çarpışmada zulme sapmayın. Çünkü Allah, sınır tanımaz azgınları sevmiyor. Bakara 190

Onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne/baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası! Bakara 191

Fitne kalkana; Allâh dinini rahatça yaşayana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse , artık zâlimlerden başkasına düşmanlık yoktur. Bakara 193

Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar. Bakara 217

Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar. Bakara 244

Bunlar gereksiz yere adam öldürülmediginin kanitidir. Kureyslilerinde antlasma imzalamayip antlasmalari bozdugunuda tarih cok iyi biliyor.

Sizden ricam öldürüyor veya baska bir sey söylediginiz vakit o ettiginiz cümlenin altini neden ve niye oldugunu belirten cümlelerlede doldurun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizinle çarpışmaya girenlerle Allah yolunda siz de çarpışın. Ama haksız yere saldırmayın/çarpışmada zulme sapmayın. Çünkü Allah, sınır tanımaz azgınları sevmiyor. Bakara 190

Onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne/baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası! Bakara 191

Fitne kalkana; Allâh dinini rahatça yaşayana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse , artık zâlimlerden başkasına düşmanlık yoktur. Bakara 193

Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar. Bakara 217

Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar. Bakara 244

Bunlar gereksiz yere adam öldürülmediginin kanitidir. Kureyslilerinde antlasma imzalamayip antlasmalari bozdugunuda tarih cok iyi biliyor.

Sizden ricam öldürüyor veya baska bir sey söylediginiz vakit o ettiginiz cümlenin altini neden ve niye oldugunu belirten cümlelerlede doldurun.

Her seferinde bu konuları açıyorsunuz, ayetlerin bir kısmını yazıp İslam'ın insancıl tarafını öne çıkartmaya çalışıyorsunuz, sonra size başka ayetleri yazıyoruz, bu sefer suspus olup apışıp kalıyorsunuz. Bak yine yazıyorum ayetleri buyrun açıklayın:

,

4. Sure (Nisâ Suresi), 89. Ayet

Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı.

9. Sure (Tevbe Suresi), 5. Ayet

Haram aylar çıkınca bu Allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

tarihinde murtimuro tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Her seferinde bu konuları açıyorsunuz, ayetlerin bir kısmını yazıp İslam'ın insancıl tarafını öne çıkartmaya çalışıyorsunuz, sonra size başka ayetleri yazıyoruz, bu sefer suspus olup apışıp kalıyorsunuz. Bak yine yazıyorum ayetleri buyrun açıklayın:

,

4. Sure (Nisâ Suresi), 89. Ayet

Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı.

9. Sure (Tevbe Suresi), 5. Ayet

Haram aylar çıkınca bu Allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Öncelikle Cuvcuv ile olan sohbetime damdan düşer gibi girip bu ne filan deme.

Şimdi eksik yazdığın o ayetleri bi tamamlayalım.

Tevbe Suresi 4-5-6-7

Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru dürüst davrandıkça, siz de doğru dürüst davranın. Allah, sakınanları sever.

Nisa Suresi 88-89-90-91

Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Allah onları kazandıkları yüzünden baş aşağı etmişken, Allah'ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın şaşırttığına sen asla yol sağlayamazsın. Onlarla eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı. Ancak sizinle aralarında antlaşma olan bir topluma sığınanlarla, kendi toplumlarıyla yahut sizinle savaşma konusunda yürekleri yetersiz kalıp da size gelenlere dokunmayın. Allah dileseydi onları elbette sizin üstünüze salardı, onlar da sizinle mutlaka savaşırlardı. O halde, sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış eli uzatırlarsa, artık Allah size, üzerlerine gitmek için bir yol vermemiştir. Diğer bazılarını da bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama fitneyle yüz yüze getirildiklerinde başaşağı içine dalarlar. Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barışa gitmezler ve ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde öldürün. İşte böylelerinin üstüne gitmeniz için size açık bir izin ve kuvvet verilmiştir.

Öyle aradan cımbızla ayet seçip milletin kafasını karıştırmak kabul edilebilir bir şey değildir. Dürüstçe ayetlerin tamamını ortaya koy öyle tartışalım. Seninle bir musimetim olsun istemem. Kimseyle olsun da istemiyorum artık.

Şimdi tevbe süresinde dikkatimi çeken kısım "Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların" Hani islam da zorlama yoktu sorusunu getiriyor aklıma.

Nisa suresinde yine bir antlaşmadan bahsediliyor. Antlaşmayı bozan ve birde sürdüren bir topluluk var. Yani sadece antlaşmayı bozanlarla savaşıyorsun ama antlaşmaya bir zarar gelmiyor. Antlaşmayı sürdürenler için antlaşma devam ediyor. Gayet adil görünüyor. Kesin olan bir şey var ki fesat çıkaran bir topluma karşı savaşın demiştir bu ayette.

tarihinde Pitaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizinle çarpışmaya girenlerle Allah yolunda siz de çarpışın. Ama haksız yere saldırmayın/çarpışmada zulme sapmayın. Çünkü Allah, sınır tanımaz azgınları sevmiyor. Bakara 190

Onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne/baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası! Bakara 191

Fitne kalkana; Allâh dinini rahatça yaşayana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse , artık zâlimlerden başkasına düşmanlık yoktur. Bakara 193

Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar. Bakara 217

Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar. Bakara 244

Bunlar gereksiz yere adam öldürülmediginin kanitidir. Kureyslilerinde antlasma imzalamayip antlasmalari bozdugunuda tarih cok iyi biliyor.

Sizden ricam öldürüyor veya baska bir sey söylediginiz vakit o ettiginiz cümlenin altini neden ve niye oldugunu belirten cümlelerlede doldurun.

Dinlerde kelimeler normal anlamları ile kullanılmaz, din terminolojinde her kelime yeni bir anlam kazanır.

Mesela zalim kelimesi, normal hayatta birisine zulüm yapan anlamında kullanıldığı halde din terminolojinde Allah'a inanmayan ve onun emir ve yasaklarına uymayan herkes zalim ilan edilir.

Allah'a inanmayan baba, anne ve kardeşleri bile dost edinmek Kuran'a göre zalimliktir.

Aynı şekilde İslam'da Muhammed'e yalancı demek ve ona inanmamak fitne, bozgunculuk demektir.

Bu verilen ayetlerin hepsinde de fitne kelimesi kelimesi geçer. Muhammed kendini eleştiren şairleri bile öldürtmüştür çünkü bu şairler Muhammed'in yalancı olduğunu söylemek suretiyle fitne yapıyorlardı Muhammed'e göre.

Aşağıdaki hadislerde bu açıkça görülüyor. Muhammed kendisini eleştirenleri "Bana eza veriyorlar, zulüm ediyorlar" bahanesi ile adamlarına alçakça öldürmüş. Böyle bir adam işte Muhammed.

KA'B İBNU EŞREF'İN KATLİ

4212 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):

"Ka'b İbnu'l-Eşref'in hakkından kim gelecek? Zira bu Allah ve Resulüne eza veriyor!" buyurdular. Muhammed İbnu Mesleme radıyallahu anh atılarak: "Onu öldürmemi ister misiniz?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Evet!" deyince Muhammed İbnu Mesleme: "Hakkınızda menfi şeyler söylememe de izin veriyor musunuz? (Güvenini kazanmamız için buna gerek olacak)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"(İstediğinizi) söyle(yin)" buyurdu.

Bunun üzerine Muhammed İbnu Mesleme radıyallahu anh Ka'b İbnu'l-Eşref'e gelip onunla konuştu, aralarındaki (eski) dostluğu hatırlattı ve:

"Şu adam var ya, sadaka istiyor ve bize sıkıntı oluyor!" dedi.

Ka'b bunu işitince: "Ha şöyle! Vallahi ondan daha da çekeceksiniz!" dedi.

Muhammed İbnu Mesleme:

"Biz ona şimdi gerçekten tabi olduk. Onu büsbütün terkedip sonunun ne olacağını seyretmekten de korkuyoruz" dedi.

Ka'b: "Söyle bana dedi, içinde ne var, ne yapmak istiyorsunuz?"

Muhammed: "Onu yalnız bırakmak, ondan ayrılmak istiyoruz" deyince, Ka'b: "Şimdi beni mesrur ettin" dedi.

Muhammed ilave etti: "Bana biraz ödünç vermeni taleb ediyorum." dedi. Ka'b da: "Bana rehin olarak ne bırakacaksın?" diye sordu. Muhammed İbnu Mesleme: "Ne istersin?" dedi. Ka'b: "Kadınlarınızı bana rehin bırakmalısın!" dedi.

"Ama sen Arapların en yakışıklısısın. Sana kadınlarımızı nasıl rehin bırakalım? (Şu yakışıklığın sebebiyle hangi kadın nefsini senden men edebilir?)" dedi. Ka'b: "Öyleyse çocuklarınızı rehin bırakırsınız!" dedi.

"Ama nasıl olur, birimizin çocuğuna hakaret edip: "Bir veya iki vask hurma karşılığında rehin edildin" diye başına kakarlar. Ama sana zırhları yani silahı rehin bırakalım" dedi. (Ka'b bu teklifi makul bulup:)

"Pekala, bu olur?" dedi. Bunun üzerine Muhammed İbnu Mesleme, ona el-Haris İbnu'l-Evs, Ebu Abs İbnu Cebr ve Abbâd İbnu Bişr ile birlikte gelmek üzere randevulaştı.

Bunlar geceleyin gelip onu (dışarı) çağırdılar. Ka'b yanlarına indi. Kadını: "Ben bazı sesler işitiyorum, bu sanki kan sesidir (gitme!) dedi.

Ancak O: "Hayır, bu gelen Muhammed İbnu Mesleme ile süt kardeşi ve Ebu Naile'dir. Mert kişi geceleyin yaralanmaya bile çağrılsa icabet eder!2 dedi.

Muhammed İbnu Mesleme arkadaşına: "Gelince, ben elimi başına uzatacağım. Onu tam yakaladım mı göreyim sizi!" dedi. Ka'b kılıncını kuşanmış olarak indi.

"Sende tıyb kokusu hissediyoruz!" dediler. Ka'b: "Evet! nikahımda falan kadın var. Arap kadınlarının (sevdiği) kokuyu sürüyorum" dedi. Muhammed İbnu Mesleme: "Ondan koklamama müsaade eder misin?" dedi.

Ka'b: "Tabi ederim, kokla!" dedi. Muhammed yakalayıp kokladı. Sonra:

"bir kere daha koklamama müsaade eder misin?" dedi. Sonra onu yakaladı.

"Göreyim sizi!" dedi ve orada öldürdüler."

Buhari, Meğazi 15, Rehn 3, Cihad 158, 159; Müslim, Cihad 119, (1801); Ebu Davud, Cihad 169, (2768).

EBU RAFİ' ABDULLAH İBNU EBİ'L-HUKAYK'IN ÖLDÜRÜLMESİ

4213 - Hz. Bera radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Ebu Rafi'e bir heyet gönderdi. Abdullah İbnu Atik, geceleyin evine girerek, onu uyurken öldürdü."

4214 - Bir başka rivayette şöyle der: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm yahudi Ebu Rafi'e, Ensar'dan bir grup adam gönderip, başlarına da Abdullah İbnu Atik'i koydu.

Ebu Rafi', Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a eza veriyor ve aleyhinde çalışmalar yapıyordu. Ebu Râfi', Hicaz bölgesindeki kendine has bir kalede oturuyordu. Kaleye yaklaştıkları zaman güneş batmıştı. Halk artık sürüleriyle dönüyordu.

Abdullah arkadaşlarına: "Siz burada oturun ve yerinizden ayrılmayın. Ben gidip, kapıcılara biraz iltifat edip, içeri girme imkanı arayacağım" dedi ve ilerledi. Kapıya kadar geldi. Kaza-yı hacet yapıyormuş gibi elbisesini toparladı. İnsanlar içeri girmişti. Kapıcı seslendi:

"Ey Allah'ın kulu, girmek istiyorsan gir. Kapıyı kapatacağım (çabuk ola)" dedi.

Ben de girdim ve (bir köşeye) gizlendim. Halk tamamen girince kapıyı kapattı. Sonra da anahtarları bir kazığa taktı.

Ben (müsait bir anda) kalkıp anahtarları alıp kapıyı açtım. Ebu Rafi evinde gece sohbeti yapıyordu. Ve hususi bir köşkte idi.

Sohbet arkadaşları dağılınca, yanına çıktım. Her bir kapıyı açıp girdikçe içeriden üzerime kapadım. "Eğer halkın haberi olur da beni öldürmeye azmederlerse, ben Ebu Rafi'i öldürmeden ona ulaşamasınlar" diye böyle yaptım. Sonunda yanına kadar geldim. Köşkün ortasında yer alan karanlık bir odadaydı. Ancak, odanın neresinde olduğunu bilemiyordum.

"Ebu Râfi" diye seslendim.

"Kim o?" dedi. Sese doğru yöneldim. Heyecan içerisinde bir kılıç darbesi indirdim, ama boşa gitti. Adam bir çığlık attı. Hemen odadan çıktım. Azıcık bekleyip tekrar girdim. (Sesimi değiştirip, yardıma gelmiş gibi:)

"O ses de ne? ey Ebu Râfi" dedim.

"Kahrolası, odada biri var, az önce bana kılıç vurdu" dedi.

(Yerini iyice keşfetmiştim), bir darbe daha indirdim. Yaraladım, fakat öldüremedim. Sonra kılıcın ucunu karnına sapladım, sırtına kadar dayandı. Öldürdüğümü anladım. Geri dönüp, kapıları teker teker açmaya başladım. Merdivene kadar geldim. Ayağımı bastım. Yere kadar ulaştığımı zannettim. Ay ışığıyla aydınlık bir gecede düştüm. Bacağım kırıldı. Sarığımla sardım. Sonra gidip kapının önüne oturdum. Onu gerçekten öldürdüm mü, öğreninceye kadar bu gece kaleden dışarı çıkmayacağım" dedim.

Horozlar ötünce, surların üzerinden ölüm ilan edildi. Ölüm habercisi:

"Hicaz ahalisinin tüccarı Ebu Rafi'nin ölümünü duyuruyorum!" diye bağırıyordu. Ben hemen arkadaşlarımın yanına gittim.

"Zafer! dedim, Allah Ebu Rafi'in canını aldı!"

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a geldim, olup biteni anlattım. Bana:

"Uzat ayağını!" buyurdular. Ben de ayağımı uzattım. Meshediverdi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi hiçbir rahatsızlık kalmadı."

Buhari, Megazi 16, Cihad 155).

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dinlerde kelimeler normal anlamları ile kullanılmaz, din terminolojinde her kelime yeni bir anlam kazanır.

Mesela zalim kelimesi, normal hayatta birisine zulüm yapan anlamında kullanıldığı halde din terminolojinde Allah'a inanmayan ve onun emir ve yasaklarına uymayan herkes zalim ilan edilir.

Allah'a inanmayan baba, anne ve kardeşleri bile dost edinmek Kuran'a göre zalimliktir.

Aynı şekilde İslam'da Muhammed'e yalancı demek ve ona inanmamak fitne, bozgunculuk demektir.

Bu verilen ayetlerin hepsinde de fitne kelimesi kelimesi geçer. Muhammed kendini eleştiren şairleri bile öldürtmüştür çünkü bu şairler Muhammed'in yalancı olduğunu söylemek suretiyle fitne yapıyorlardı Muhammed'e göre.

Aşağıdaki hadislerde bu açıkça görülüyor. Muhammed kendisini eleştirenleri "Bana eza veriyorlar, zulüm ediyorlar" bahanesi ile adamlarına alçakça öldürmüş. Böyle bir adam işte Muhammed.

KA'B İBNU EŞREF'İN KATLİ

4212 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):

"Ka'b İbnu'l-Eşref'in hakkından kim gelecek? Zira bu Allah ve Resulüne eza veriyor!" buyurdular. Muhammed İbnu Mesleme radıyallahu anh atılarak: "Onu öldürmemi ister misiniz?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Evet!" deyince Muhammed İbnu Mesleme: "Hakkınızda menfi şeyler söylememe de izin veriyor musunuz? (Güvenini kazanmamız için buna gerek olacak)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"(İstediğinizi) söyle(yin)" buyurdu.

Bunun üzerine Muhammed İbnu Mesleme radıyallahu anh Ka'b İbnu'l-Eşref'e gelip onunla konuştu, aralarındaki (eski) dostluğu hatırlattı ve:

"Şu adam var ya, sadaka istiyor ve bize sıkıntı oluyor!" dedi.

Ka'b bunu işitince: "Ha şöyle! Vallahi ondan daha da çekeceksiniz!" dedi.

Muhammed İbnu Mesleme:

"Biz ona şimdi gerçekten tabi olduk. Onu büsbütün terkedip sonunun ne olacağını seyretmekten de korkuyoruz" dedi.

Ka'b: "Söyle bana dedi, içinde ne var, ne yapmak istiyorsunuz?"

Muhammed: "Onu yalnız bırakmak, ondan ayrılmak istiyoruz" deyince, Ka'b: "Şimdi beni mesrur ettin" dedi.

Muhammed ilave etti: "Bana biraz ödünç vermeni taleb ediyorum." dedi. Ka'b da: "Bana rehin olarak ne bırakacaksın?" diye sordu. Muhammed İbnu Mesleme: "Ne istersin?" dedi. Ka'b: "Kadınlarınızı bana rehin bırakmalısın!" dedi.

"Ama sen Arapların en yakışıklısısın. Sana kadınlarımızı nasıl rehin bırakalım? (Şu yakışıklığın sebebiyle hangi kadın nefsini senden men edebilir?)" dedi. Ka'b: "Öyleyse çocuklarınızı rehin bırakırsınız!" dedi.

"Ama nasıl olur, birimizin çocuğuna hakaret edip: "Bir veya iki vask hurma karşılığında rehin edildin" diye başına kakarlar. Ama sana zırhları yani silahı rehin bırakalım" dedi. (Ka'b bu teklifi makul bulup:)

"Pekala, bu olur?" dedi. Bunun üzerine Muhammed İbnu Mesleme, ona el-Haris İbnu'l-Evs, Ebu Abs İbnu Cebr ve Abbâd İbnu Bişr ile birlikte gelmek üzere randevulaştı.

Bunlar geceleyin gelip onu (dışarı) çağırdılar. Ka'b yanlarına indi. Kadını: "Ben bazı sesler işitiyorum, bu sanki kan sesidir (gitme!) dedi.

Ancak O: "Hayır, bu gelen Muhammed İbnu Mesleme ile süt kardeşi ve Ebu Naile'dir. Mert kişi geceleyin yaralanmaya bile çağrılsa icabet eder!2 dedi.

Muhammed İbnu Mesleme arkadaşına: "Gelince, ben elimi başına uzatacağım. Onu tam yakaladım mı göreyim sizi!" dedi. Ka'b kılıncını kuşanmış olarak indi.

"Sende tıyb kokusu hissediyoruz!" dediler. Ka'b: "Evet! nikahımda falan kadın var. Arap kadınlarının (sevdiği) kokuyu sürüyorum" dedi. Muhammed İbnu Mesleme: "Ondan koklamama müsaade eder misin?" dedi.

Ka'b: "Tabi ederim, kokla!" dedi. Muhammed yakalayıp kokladı. Sonra:

"bir kere daha koklamama müsaade eder misin?" dedi. Sonra onu yakaladı.

"Göreyim sizi!" dedi ve orada öldürdüler."

Buhari, Meğazi 15, Rehn 3, Cihad 158, 159; Müslim, Cihad 119, (1801); Ebu Davud, Cihad 169, (2768).

EBU RAFİ' ABDULLAH İBNU EBİ'L-HUKAYK'IN ÖLDÜRÜLMESİ

4213 - Hz. Bera radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Ebu Rafi'e bir heyet gönderdi. Abdullah İbnu Atik, geceleyin evine girerek, onu uyurken öldürdü."

4214 - Bir başka rivayette şöyle der: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm yahudi Ebu Rafi'e, Ensar'dan bir grup adam gönderip, başlarına da Abdullah İbnu Atik'i koydu.

Ebu Rafi', Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a eza veriyor ve aleyhinde çalışmalar yapıyordu. Ebu Râfi', Hicaz bölgesindeki kendine has bir kalede oturuyordu. Kaleye yaklaştıkları zaman güneş batmıştı. Halk artık sürüleriyle dönüyordu.

Abdullah arkadaşlarına: "Siz burada oturun ve yerinizden ayrılmayın. Ben gidip, kapıcılara biraz iltifat edip, içeri girme imkanı arayacağım" dedi ve ilerledi. Kapıya kadar geldi. Kaza-yı hacet yapıyormuş gibi elbisesini toparladı. İnsanlar içeri girmişti. Kapıcı seslendi:

"Ey Allah'ın kulu, girmek istiyorsan gir. Kapıyı kapatacağım (çabuk ola)" dedi.

Ben de girdim ve (bir köşeye) gizlendim. Halk tamamen girince kapıyı kapattı. Sonra da anahtarları bir kazığa taktı.

Ben (müsait bir anda) kalkıp anahtarları alıp kapıyı açtım. Ebu Rafi evinde gece sohbeti yapıyordu. Ve hususi bir köşkte idi.

Sohbet arkadaşları dağılınca, yanına çıktım. Her bir kapıyı açıp girdikçe içeriden üzerime kapadım. "Eğer halkın haberi olur da beni öldürmeye azmederlerse, ben Ebu Rafi'i öldürmeden ona ulaşamasınlar" diye böyle yaptım. Sonunda yanına kadar geldim. Köşkün ortasında yer alan karanlık bir odadaydı. Ancak, odanın neresinde olduğunu bilemiyordum.

"Ebu Râfi" diye seslendim.

"Kim o?" dedi. Sese doğru yöneldim. Heyecan içerisinde bir kılıç darbesi indirdim, ama boşa gitti. Adam bir çığlık attı. Hemen odadan çıktım. Azıcık bekleyip tekrar girdim. (Sesimi değiştirip, yardıma gelmiş gibi:)

"O ses de ne? ey Ebu Râfi" dedim.

"Kahrolası, odada biri var, az önce bana kılıç vurdu" dedi.

(Yerini iyice keşfetmiştim), bir darbe daha indirdim. Yaraladım, fakat öldüremedim. Sonra kılıcın ucunu karnına sapladım, sırtına kadar dayandı. Öldürdüğümü anladım. Geri dönüp, kapıları teker teker açmaya başladım. Merdivene kadar geldim. Ayağımı bastım. Yere kadar ulaştığımı zannettim. Ay ışığıyla aydınlık bir gecede düştüm. Bacağım kırıldı. Sarığımla sardım. Sonra gidip kapının önüne oturdum. Onu gerçekten öldürdüm mü, öğreninceye kadar bu gece kaleden dışarı çıkmayacağım" dedim.

Horozlar ötünce, surların üzerinden ölüm ilan edildi. Ölüm habercisi:

"Hicaz ahalisinin tüccarı Ebu Rafi'nin ölümünü duyuruyorum!" diye bağırıyordu. Ben hemen arkadaşlarımın yanına gittim.

"Zafer! dedim, Allah Ebu Rafi'in canını aldı!"

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a geldim, olup biteni anlattım. Bana:

"Uzat ayağını!" buyurdular. Ben de ayağımı uzattım. Meshediverdi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi hiçbir rahatsızlık kalmadı."

Buhari, Megazi 16, Cihad 155).

Ben hadislerin Allah birdir demesine bile inanmadigim icin kanit olarak göstermis oldugun hadislerde benim icin bir anlam ifade etmiyor. Sayet ben kurana bile ekleme yapilmis olabilecegini büyük bir yüzdelik payi vererek düsünüyorum.

Bu arada o ayetlerde savasilmasi gereken kisilerle kimleri kastettigi gayet acik. Antlasmayi bozmayan topluluga dokunulmamasinida söyledigi icinde bunu kanitlamis oluyor. Antlasmayi bozan topluluklara yapilanlar sadece islam ve islamci ülkelere tarafindan degil ve herhangi bir dine bagli olmayan kisiler tarafindanda öngörülmüs ve uygulanmistir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben hadislerin Allah birdir demesine bile inanmadigim icin kanit olarak göstermis oldugun hadislerde benim icin bir anlam ifade etmiyor. Sayet ben kurana bile ekleme yapilmis olabilecegini büyük bir yüzdelik payi vererek düsünüyorum.

Bu arada o ayetlerde savasilmasi gereken kisilerle kimleri kastettigi gayet acik. Antlasmayi bozmayan topluluga dokunulmamasinida söyledigi icinde bunu kanitlamis oluyor. Antlasmayi bozan topluluklara yapilanlar sadece islam ve islamci ülkelere tarafindan degil ve herhangi bir dine bagli olmayan kisiler tarafindanda öngörülmüs ve uygulanmistir.

Hadislere inanıp inanmaman kimsenin umurunda değil, ortadaki tarihi belgeler bunlar hem de arapların kendi elleriyle yazdığı belgeler. Bir de karşı tarafın belgeleri olsa kimbilir daha ne pislikler çıkacak?

Tarihi tek taraflı yazan her millet kendini sütten çıkmış akkaşık olarak karşı tarafı da zalim olarak gösterir.

Hristiyan ve yahudilere bile kendi elleriyle alçalarak cizye verene kadar savaşı emreden bir kitap bu dine inanmayanlara mı acıyacak? Nitekim acımamış da, kısa bir sürede bütün diğer dinlerin mensupları İslam'ı kabul etmek zorunda bırakılmış.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadislere inanıp inanmaman kimsenin umurunda değil, ortadaki tarihi belgeler bunlar hem de arapların kendi elleriyle yazdığı belgeler. Bir de karşı tarafın belgeleri olsa kimbilir daha ne pislikler çıkacak?

Tarihi tek taraflı yazan her millet kendini sütten çıkmış akkaşık olarak karşı tarafı da zalim olarak gösterir.

Hristiyan ve yahudilere bile kendi elleriyle alçalarak cizye verene kadar savaşı emreden bir kitap bu dine inanmayanlara mı acıyacak? Nitekim acımamış da, kısa bir sürede bütün diğer dinlerin mensupları İslam'ı kabul etmek zorunda bırakılmış.

eğer doğruyu gösteren islamsa islama inanmak zorunluluğu gayet doğaldır.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadislere inanıp inanmaman kimsenin umurunda değil, ortadaki tarihi belgeler bunlar hem de arapların kendi elleriyle yazdığı belgeler. Bir de karşı tarafın belgeleri olsa kimbilir daha ne pislikler çıkacak?

Tarihi tek taraflı yazan her millet kendini sütten çıkmış akkaşık olarak karşı tarafı da zalim olarak gösterir.

Hristiyan ve yahudilere bile kendi elleriyle alçalarak cizye verene kadar savaşı emreden bir kitap bu dine inanmayanlara mı acıyacak? Nitekim acımamış da, kısa bir sürede bütün diğer dinlerin mensupları İslam'ı kabul etmek zorunda bırakılmış.

Öncelikle bak, bana hadislerle bilgi vermeye çalışıyorsan eğer ki benim hadislere inanıp inanmamamda bayaa umrunda olması gerekir. Öyle laf dolambaçlığı yaparak işin içinden çıkmaya çalışma. Adam gibi tartışacaksan tartış yada sus.

İşine geleni kabul edip işine gelmeyenide kabul etmeyen sen ve senin gibi insanların ne mal olduğunu çok iyi biliyorum sen hiç meraklanma.

Şimdi ben senin hakkında bir hadis derleyeceğim ve buna inananda kişiler bulacağım.

Bir gün sağduyu ile bir arkadaşı oturuyorduki o sırada kulak misafiri oldum. Sağduyu arkadaşına aslında Allaha inandığını ve hergün 5 vakit namaz kıldığını söylüyordu. Arkadaşı ama nasıl olur sen değilmiydin onca lafı aşağılayıcıyı sözü diyen. Sağduyu tebessüm ile baktı ve yanında bulunan samimiyet bağı olan dostuna dediki, evet dostum ben gerçekten aptallığıma yanarım. Gözüm görmediki o rabbi de ben gittim saçmaladım ve bocalayıp durdum. Oysa rahman gizli değildir ve varlığı kesin olandır. Dilerim rabbim senide ilim sahibi eder. O sırada arkadaşıda secde edip müslümanlığı kabul etti. Kaynak (Permuzi 3/4, Karburi 27/2)

Heleki birde ölüp gittiysen eğer buna inanmayanın aklında bile şüphe bırakır :)

Hadislerle değil bana ayetlerle gel başımın üzerinde gezdireyim seni. Sakın ha uyduruk şeyler yazma yoksa perçeminden yakalayıveririm seni! :) :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle bak, bana hadislerle bilgi vermeye çalışıyorsan eğer ki benim hadislere inanıp inanmamamda bayaa umrunda olması gerekir. Öyle laf dolambaçlığı yaparak işin içinden çıkmaya çalışma. Adam gibi tartışacaksan tartış yada sus.

Şimdi ben senin hakkında bir hadis derleyeceğim ve buna inananda kişiler bulacağım.

Bir gün sağduyu ile bir arkadaşı oturuyorduki o sırada kulak misafiri oldum. Sağduyu arkadaşına aslında Allaha inandığını ve hergün 5 vakit namaz kıldığını söylüyordu. Arkadaşı ama nasıl olur sen değilmiydin onca lafı aşağılayıcıyı sözü diyen. Sağduyu tebessüm ile baktı ve yanında bulunan samimiyet bağı olan dostuna dediki, evet dostum ben gerçekten aptallığıma yanarım. Gözüm görmediki o rabbi de ben gittim saçmaladım ve bocalayıp durdum. Oysa rahman gizli değildir ve varlığı kesin olandır. Dilerim rabbim senide ilim sahibi eder. O sırada arkadaşıda secde edip müslümanlığı kabul etti. Kaynak (Permuzi 3/4, Karburi 27/2)

Heleki birde ölüp gittiysen eğer buna inanmayanın aklında bile şüphe bırakır :)

Hadislerle değil bana ayetlerle gel başımın üzerinde gezdireyim seni. Sakın ha uyduruk şeyler yazma yoksa perçeminden yakalayıveririm seni! :) :)

Senin yalanlarını ortaya koymak için ille de senin kabul edeceğin kanıtları sunmam gerekmiyor, İslam alemi o hadisleri kabul etmiş ve 1400 yıl uygulamış. Senin kabul etmiyorum demen bir şey ifade etmez, madem kabul etmiyorsun git o hadisleri doğru kabul edenlere anlat derdini. Senin taptığın puttan 1400 yıl ses seda çıkmamışsa bu hadisleri o da kabul ediyor demektir. Bu hadisler benim adıma yazılmadı, putun adına yazıldı.

İşine geleni kabul edip işine gelmeyenide kabul etmeyen sen ve senin gibi insanların ne mal olduğunu çok iyi biliyorum sen hiç meraklanma.

İşine geleni kabul edip gelmeyeni etmeyen sensin, sırf haklı çıkmak uğruna 1400 yıllık İslam tarihini yok sayan da sensin. Senin gibi ikiyüzlüleri çok gördüm bu forumda.

Git, Tevbe suresini baştan sona oku, kin, nefret ve savaş kışkırtıcılığandan başka ne var? Muhammed savaşmak istemeyen müslümanları bile cehennemle tehdit ediyor, aynı haçlı seferlerindeki eteklerini savura savura insanları savaşa kışkırtan papazlar gibi savaş kışkırtıcılığı yapıyor.

Senin doğru bildiklerinin hangi birinin kanıdı var. Laf dolusu torba sendeki.

Benim doğru bildklerim bilimin ürünleri ve hepsinin de kanıtları var.

Sen daha inançla gerçek arasındaki farkı bile anlamaktan acizsin. İnanç kanıt olmadan inanmak demektir ve bütün inanırlar da kanıt olmadan inanan kişilerdir. Din kanıt üzerine değil, inanç üzerine kuruludur. kanıt olduğu zaman adı zaten inanç olmaz, bilgi olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin yalanlarını ortaya koymak için ille de senin kabul edeceğin kanıtları sunmam gerekmiyor, İslam alemi o hadisleri kabul etmiş ve 1400 yıl uygulamış. Senin kabul etmiyorum demen bir şey ifade etmez, madem kabul etmiyorsun git o hadisleri doğru kabul edenlere anlat derdini. Senin taptığın puttan 1400 yıl ses seda çıkmamışsa bu hadisleri o da kabul ediyor demektir. Bu hadisler benim adıma yazılmadı, putun adına yazıldı.

İşine geleni kabul edip gelmeyeni etmeyen sensin, sırf haklı çıkmak uğruna 1400 yıllık İslam tarihini yok sayan da sensin. Senin gibi ikiyüzlüleri çok gördüm bu forumda.

Git, Tevbe suresini baştan sona oku, kin, nefret ve savaş kışkırtıcılığandan başka ne var? Muhammed savaşmak istemeyen müslümanları bile cehennemle tehdit ediyor, aynı haçlı seferlerindeki eteklerini savura savura insanları savaşa kışkırtan papazlar gibi savaş kışkırtıcılığı yapıyor.

Benim doğru bildklerim bilimin ürünleri ve hepsinin de kanıtları var.

Sen daha inançla gerçek arasındaki farkı bile anlamaktan acizsin. İnanç kanıt olmadan inanmak demektir ve bütün inanırlar da kanıt olmadan inanan kişilerdir. Din kanıt üzerine değil, inanç üzerine kuruludur. kanıt olduğu zaman adı zaten inanç olmaz, bilgi olur.

Ben ne yalan söylemişimde yalanlarımı ortaya çıkarıyorsun? Senin kanıtlarınıda gördük biz. Bruce lee ve Guevera yı az kalsın bilim adamı diye yediriyordun bizlere. Kanıtları bilimmiş. Sen bilim gölgesinde bile duramazsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şunu okuyalım arkadaşlar.

http://turandursunku...nya-ve-kubbesi/

Güzelce anlatmış abimiz.

1- Kuran'a göre Dünya düzdür.

2- Güneş, Dünya etrafında döner.

Bu arada, şu ayetler de size fikir verecektir:

Şems, 1:

Andolsun Güneş'e ve onun aydınlığına.

Şems, 2:

Ve onu takip eden/izleyen Ay’a.

Ay, Güneş'i takip etmez. Bu bir GÖZ YANILGISI'dır. Sadece yerden yukarı bakan insanlar bunu böyle zanneder.

Muhammed de bu insanlardan biri olduğu için, böyle bir ayet yazmıştır. Güneş'in de tıpkı Ay gibi Dünya'nın etrafında döndüğünü zannetmiştir. Ve Ay'ın, Güneş'i takip ettiğini sanmıştır tabi.

Bu ayetleri nasıl kıvıracaksınız merak ediyorum. :D

tarihinde Pirate tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

o zaman sen kanıtla da sana inanalım.

Neyi kanıtlamamı istiyorsun? Ortaya bir iddia atan sizsiniz, kanıtlamak size düşer.

Ben ne yalan söylemişimde yalanlarımı ortaya çıkarıyorsun? Senin kanıtlarınıda gördük biz. Bruce lee ve Guevera yı az kalsın bilim adamı diye yediriyordun bizlere. Kanıtları bilimmiş. Sen bilim gölgesinde bile duramazsın.

Önceki iletilerine bir gözat, neredeyse her cümle de bir yalan var. Senin kendini tanımlaman bile yalan, dinsizim deyip arap putuna yapmadığın yalakalık kalmadı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle Cuvcuv ile olan sohbetime damdan düşer gibi girip bu ne filan deme.

Şimdi eksik yazdığın o ayetleri bi tamamlayalım.

Tevbe Suresi 4-5-6-7

Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru dürüst davrandıkça, siz de doğru dürüst davranın. Allah, sakınanları sever.

Nisa Suresi 88-89-90-91

Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Allah onları kazandıkları yüzünden baş aşağı etmişken, Allah'ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın şaşırttığına sen asla yol sağlayamazsın. Onlarla eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı. Ancak sizinle aralarında antlaşma olan bir topluma sığınanlarla, kendi toplumlarıyla yahut sizinle savaşma konusunda yürekleri yetersiz kalıp da size gelenlere dokunmayın. Allah dileseydi onları elbette sizin üstünüze salardı, onlar da sizinle mutlaka savaşırlardı. O halde, sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış eli uzatırlarsa, artık Allah size, üzerlerine gitmek için bir yol vermemiştir. Diğer bazılarını da bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama fitneyle yüz yüze getirildiklerinde başaşağı içine dalarlar. Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barışa gitmezler ve ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde öldürün. İşte böylelerinin üstüne gitmeniz için size açık bir izin ve kuvvet verilmiştir.

Öyle aradan cımbızla ayet seçip milletin kafasını karıştırmak kabul edilebilir bir şey değildir. Dürüstçe ayetlerin tamamını ortaya koy öyle tartışalım. Seninle bir musimetim olsun istemem. Kimseyle olsun da istemiyorum artık.

Şimdi tevbe süresinde dikkatimi çeken kısım "Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların" Hani islam da zorlama yoktu sorusunu getiriyor aklıma.

Nisa suresinde yine bir antlaşmadan bahsediliyor. Antlaşmayı bozan ve birde sürdüren bir topluluk var. Yani sadece antlaşmayı bozanlarla savaşıyorsun ama antlaşmaya bir zarar gelmiyor. Antlaşmayı sürdürenler için antlaşma devam ediyor. Gayet adil görünüyor. Kesin olan bir şey var ki fesat çıkaran bir topluma karşı savaşın demiştir bu ayette.

Pitaya sen öyle eşşeksin ki sana bir şeyler anlatmakta zorlanıyor insan.Yazdığın ayetlerin başını sonunu okuyunca anlam değişiyor mu eşşek kafalı Pitaya ?

Tevbe Suresinde ne diyor ? Anlaşma yaptığınız müşrikler anlaşmayı bozarsa ... Yapılan anlaşma nedir sence ? Müşriklerin zorla namaz kılıp zekat vermesidir. Eğer böyle yapmazsanız sizi öldüreceğiz deniyor onlara.. Yani öldürülmeleri için müslümanlara savaş açmaları gerekmiyor. İslami kuralları uygulatmak için tehditle anlaşma imzalatmışlar adamlara. Eğer namaz kılıp zekat vermezlerse yani Müslümanlığın gereğini yapmazlarsa öldürüyorlar o insanları.

Diğer ayette de bizimle beraber göç (hicret) etmezlerse öldürün onları diyor. Demek ki neymiş, insanları öldürmek için onların müslümanlara savaş açması ya da öldürmesi gerekmiyormuş. Bize uymalarsa öldürün onları.

Bunları okuyorsun görüyorsun, hatta saçma olduğundan şüphelenip hani dinde zorlama yoktu diye soruyorsun. Buna rağmen bu dini bana savunmaya çalışıyorsun. Kusura bakma hakaret olarak alma ama ne kadar aptalca konuştuğunun farkında mısın ?

tarihinde murtimuro tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Pitaya sen öyle eşşeksin ki sana bir şeyler anlatmakta zorlanıyor insan.Yazdığın ayetlerin başını sonunu okuyunca anlam değişiyor mu eşşek kafalı Pitaya ?

Tevbe Suresinde ne diyor ? Anlaşma yaptığınız müşrikler anlaşmayı bozarsa ... Yapılan anlaşma nedir sence ? Müşriklerin zorla namaz kılıp zekat vermesidir. Eğer böyle yapmazsanız sizi öldüreceğiz deniyor onlara.. Yani öldürülmeleri için müslümanlara savaş açmaları gerekmiyor. İslami kuralları uygulatmak için tehditle anlaşma imzalatmışlar adamlara. Eğer namaz kılıp zekat vermezlerse yani Müslümanlığın gereğini yapmazlarsa öldürüyorlar o insanları.

Diğer ayette de bizimle beraber göç (hicret) etmezlerse öldürün onları diyor. Demek ki neymiş, insanları öldürmek için onların müslümanlara savaş açması ya da öldürmesi gerekmiyormuş. Bize uymalarsa öldürün onları.

Bunları okuyorsun görüyorsun, hatta saçma olduğundan şüphelenip hani dinde zorlama yoktu diye soruyorsun. Buna rağmen bu dini bana savunmaya çalışıyorsun. Kusura bakma hakaret olarak alma ama ne kadar aptalca konuştuğunun farkında mısın ?

O söyledigin sözlerin hepsini sana aynen iade ediyorum. Sen kendi bildigin gibi yorumlamaya devam et ayetleri.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...