Jump to content

Kader Çelişkisi...


Recommended Posts

Hadisler konusunda köşeye sıkışıldığı zaman yanlış,yalan hadis deyilip geçilebiliyor.Kader konusundada diğer konulardada bu böyle.

Kader tanımladıklarına göre ''Allah'ın herşeyi önceden bilmesidir.(klasik satranç örneği verilir)''Önceden belirlenen birşey değildir.Herkesin hür iradesi vardır.Sadece doğum-ölüm tarihi,doğulan yeri ve ailelerimizi biz belirleyemeyiz.

Bazı hocalara görede kaderin önceden belli olması yalanı Emevi uydurmasıdır.

Şimdi kuran ve hadislerin eşliğinde kader nedir ona bakalım...

HADİD 22. Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.

İNSAN 30. Sizler ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

TEVBE 51. De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için müminler yalnız Allah’a dayanıp güvensinler.

YÛNUS 10/100. Allah’ın izni olmadıkça hiç kimse inanamaz. O, aklını kullanmayanlara kötü bir azab verir.

BAKARA 272. (Ya Muhammed!) Onları doğru yola iletmek sana ait değildir. Lâkin Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa; karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.

NAHL 93. Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.

EN’AM 125. Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.

İSRA 97.Allah kime hidayet verirse doğru yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, böyleleri için O’nun dışında dostlar bulamazsın. Kıyamet günü böylelerini kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzleri üstüne haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir ki, alevi dindikçe kızgın ateşini körükleyiveririz.

İSRA 17/46. Kuran’ı anlarlar diye kalblerine örtüler ve kulaklarına da ağırlık koyduk. Kuran’da Rabbini bir tek olarak andığın zaman, onlar ürkerek ardlarına dönerler.

NAHL 37. (Resûlüm!) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur.

MAİDE 41. Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah’a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.

ŞÛRA 24. Yoksa onlar, (senin için) Allah’a karşı yalan uydurdu mu derler? Allah dilerse senin kalbini de mühürler. Ve Allah bâtılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar. Şüphesiz O, kalplerde olanları bilendir.

A’RAF 179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.

HÛD 11/118-119. Eğer Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı. Fakat, Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, hala ayrılıktadırlar, esasen onları bunun için yaratmıştır. Rabbinin "And olsun ki cehennemi hep insan ve cin ile dolduracağım" sözü yerine gelmiştir.

NİSA 78. Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah’tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senden" derler. "Hepsi Allah’tandır"" de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!

Bunlar Kuran Ayetlerinin konumuzla ilgili olanlardan bazıları.Şimdi hadislere geçelim.

*4797 - İbnu Amr İbni'l-As (R.a) anlatıyor:

"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, elinde iki kitap olduğu halde yanımıza geldi ve: "Bu iki kitap nedir biliyor musunuz?" buyurdular. Cevaben: "Hayır, ey Allah'ın Resûlü! bilmiyoruz. Ancak bildirmenizi istiyoruz!" dedik. Bunun üzerine sağ elindekini göstererek: "Bu Rabbülâlemin'den (gelmiş) bir kitaptır. İçerisinde cennet ehlinin isimleri mevcuttur. Hatta onların babalarının ve kabilelerinin isimler de mevcuttur ve sonunda da icmal yapmıştır. Bunlara asla ne ilave yapılır, ne de onlardan eksiltmeye yer verilir. Hiç değişmeden ebedi olarak sabit kalır" buyurdular. Sonra sol elindekini göstererek: "Bu da Rabbülâlemin'den bir kitaptır. Bunun içinde de ateş ehlinin isimleri, onların atalarının isimleri ve kabilelerinin isimleri vardır. En sonda da icmâllerini yapmıştır. Bunlara asla ne ziyade yapılır, ne de eksiltmeye yer verilir!" buyurdular. Ashabı sordu: "Öyleyse ey Allah'ın Resûlü, niye amel ediliyor? Madem ki her şey önceden olmuş bitmiş, yazılmış ve artık yazma işinden fariğ olunmuş (Bir daha yapma gayreti de niye)?" Resûlullah şu cevabı verdi: "Siz amelinizle doğruyu ve istikameti arayın! İtidali koruyun, Zira, cennetlik olan kimsenin ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanır; (daha önce) ne çeşit amel yapmış olursa olsun. Keza cehennemlik olanın ameli de cehennem ehlinin ameliyle sonlanır, hangi çeşit amel ile amel etmiş olursa olsun!" Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, sonra elindeki kitapları atıp, elleriyle işaret ederek dedi ki: "Rabbiniz kullardan artık fariğ oldu, birkısmı cennetlik, birkısmı da cehennemliktir." Tirmizi, Kader 8, (2142).

Cemaatten bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü! (kaderimiz ezelden yazılmış ise) niye amel ediyoruz? diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu açıklamayı yaptı: "Allah bir kişiyi cennet ehli olarak yaratmışsa onu cennet ehlinin amelinde çalıştırır. Öyle ki cennetliklerin bir ameli üzere ölür ve Allah da onu cennetine kor. Aksine bir kulu da cehennem ehli olarak yaratmışsa, onu da cehennemliklerin amelinde istimal eder. Öyle ki bu da cehennemliklerin bir ameli üzere ölür, Allah da onu cehenneme koyar."

Muvatta, Kader 2, (2, 898, 899); Tirmizi, Tefsir, A'raf, (3077); Ebu Dâvud, Sünnet 17, (4703).

Kendisinden başka Hak ilâh olmayan Allah’a yemin ederim ki: sizden biriniz cennet ehlinin ameliyle amel etmekte devam eder Nihâyet kendisi ile Cennet arasında bir zirâ’dan başka mesafe kalmaz! Bu sırada yazı o kişinin önüne geçer! Bu defa o kişi cehennem ehlinin ameliyle amel etmeye devam eder

Ve yine sizden biriniz Cehennem ehlinin ameliyle amel eder, nihâyet kendisiyle cehennem arasında ancak bir zirâ mesafe kalır Bu sırada yazı önüne geçer! Bu defa da o kimse cennet ehlinin ameliyle amel eder ve cennete girer! Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4781

Mü’minlerin anası Hz Aişe şöyle anlattı:

Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi vesellem) ensârdan küçük bir çocuk cenâzesine çağrıldı Ben,

– Saadet ona! O cennet serçelerinden bir serçe kuşudur! Kötülük işlemedi! Kötülük yapacak bir çağa erişemedi! dedim

Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi vesellem) şöyle dedi:

– Şundan başkası mı olacak Yâ Aişe! Allah cennet için bir halk yarattı ki; onlar daha babalarının sulblerinde bulunurlarken, Allâh onları Cennet için yaratmıştır! Ve kezâ Allah, ateş için öyle bir ahâlî yaratmıştır ki, onlar henüz babalarının sulblerinde bulunurlarken, Allah onları ateş için yaratmıştır!

Süraka bin Cü’şum (radıya’llâhu anh)’dan rivayet edildiğine göre, kendisi şöyle demiştir:

Ben Resûl-i Ekrem (sallallâhu aleyhi vesellem)’e dedim ki:

– Yâ Rasûlullah! AMEL, kaderleri çizen kalemin yazdığı mukadderâtın cümlesinde mi ki, artık kalem onun işini tamamlamış ve kurumuştur? Yoksa AMEL, (için geçmişte bir kader sözkonusu olmayıp) istikbalde takınacağı tavra göre mi?

Rasûlullah (sallallâhu aleyhi vesellem) buyurdu:

– FİİLİN, kader ile tespit edilmiş olan mukadderâttan olup, kalemin yazıp kuruduğu hususlar içindedir! Herkes ne için yaratıldı ise ona müyesser kılınır! (İbn-i Mâceh-Mukaddime)

Evet kader ile ilgili bazı hadis ve ayetler bunlar.Sizin kader tanımınız nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben bu kader kavramını vaktinde çok düşünmüştüm, hemde Müslüman bir beyinle, hem de mantıklı bir açıklama getirebilmek için, ama yok. Neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.

Allah zamandan bağımsızdır diyorum, yani Allah tüm zamanı bir bütün olarak görebilir, tüm hayatımın hikayesini tek seferde görebilir diyorum, dolayısıyla da o an ne karar vereceğimi, ılerde ne yapacağımı da bilmiş olması mantıklı diyorum ki,

Allah'ın bazı insanların cehennemi doldurmalar için yarattığı düşüncesine mantıklı bir açıklama bulamıyorsun, ya da allahın herkesin ne yapacağına önceden karar verip can verip, geri aldıktan sonra cezalandırması ve ya ödüllendirmesine.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ALLAH İNSANLARI İMTİHAN EDEMEZ VE CEZA VEREMEZ NEDENMİ?

-İNSANLARIN DİNLERİNİ ŞEÇME ŞANSLARI YOKTUR Kİ ALLAH İMTAHAN YAPSIN

Müslümanlar söylerler.Kuran da yazar.Bu dünya imtihan dünyası diye..

Babası Müslüman olan birisi Yahudi yada Hıristiyan olamaz,Babası Yahudi olanında Müslüman olma şansı yoktur. Mezheplerde de benzer durum vardır.Konya’da doğan Hanefi,Tahran da doğan Şii olmak zorundadır.Mantığımızı ve zekamızı kullanırsak Konya da Doğan bir bebeğin 10 yaşına geldiğinde Yahudi yada Hıristiyan olma şansı varmıdır?

İtalya’nın Milano kentinde doğan bir bebeğin Müslüman yada Yezidi olma şansı varmıdır?

Bir insanın babası annesi neyse çocuğuda aynı olmak zorundadır.Çocuğun Dininin ne olması gerektiğini baba ve anne belirlediğine göre tanrı neden çocuğu suçlasın ki?

Türkiyede doğarsan Hanefi olursun, İranda doğarsan şii olursun bu kadar basit.

Seçme şansının olmadığını bilen Allah Tibette doğmuş büyümüş “Buda rahibini” Müslüman değil diye neden cennetine almasın?

Çocuğun Baba ve Annesi ne ise çocuğunda o olacağını bilen bir Allah çocuğu imtihan edemez. Çocuğu suçlayamaz cezada veremez.

Anne ve baba Hıristiyan ise çocuğun da Hıristiyan olacağını (Allah var olsa) en iyi o bilecektir.

Bir yaratıcının böyle bir şeyi bilmeme hakkı var mıdır?

Bu durumda Cennet yada cehennemde sadece Adem olacak demektir.Çünkü Babası olmayan tek insan odur. Adem öğrendiği her şeyden kendisi sorumlu olan tek insandır.

Yaratıcı gibi mükemmel bir varlık, bu durumun böyle anlamsız mesnetsiz ve mantıksız olmasına asla izin vermezdi.

Böyle anlamsız ve mantıksız bir durumun oluşması tanrının var olmadığının kanıtıdır.

ALLAH NEDEN HERKESİ SINAVA TABİ TUTMAMIŞTIR

Amerika ve Avusturalya yakın zamanda keşfedildi.Orada yaşayan insanlar ne Nuh nede başka peygamber göremeden öldü.Hepsi cennete mi gidecek?

Oradaki yaşayan insanlar neden sınava tabi değillerdi..Amerika kıtası keşfedilene kadar orada yaşayan Maya inka ve aztekler insan kurban etmeye devam ettiler,

Allah neden bir peygamber gönderip müdahale etmedi?

Allah Amerika kıtasına elinde koçla Musevi İbrahim peygamber neden göndermemiştir?

Amerika da kimse bana Allahtan vahiy geldi beni elçi tayin etti diye ortaya çıkmamış.Allahın bu kıtaları unutmuş olması olasılığı varmıdır? Unutmadıysa neden?

Dinler 2500 yıldır olduklarına göre Allah milyonlarca yıldır neden insanları sınava tutmamıştır? Allah neden aniden cennet ve cehennemle insanları yakmaya karar vermiştir?

Avusturalya da ki yerli aborjinler yakın zamana kadar kimsenin varlığından habersiz ülkelerinde yaşıyorlardı.

Burada ne Tevrat ı Duydular ,ne incili nede kuranı duymadan yaşadılar.

Allah duymalarını istese Muhammede bir jet uçağı tahsis etmezmiydi?

ALLAH İLK DİNİ NEDEN TÜM İNSANLIĞA GÖNDERMEDİ?

Neden binlerce yıl sadece Yahudileri sınava tuttu Allah diğer insanlara din göndermedi?

BAKARA SURESİ 47..Ey İsrail oğulları! Size lütfettiğim nimetimi, sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.

Biliyorsunuz ki Yahudilik bir ırk dinidir sadece İsrail oğulları Yahudi olabilir.Öyle her aklına esen ben Yahudi oluyorum diyemez.Çünkü Kuran da Allah onları alemlere üstün kıldım diyor.Neden milyonarca yıl sınav cennet cehennem demedi de birden 2500 yıl önce musa ve Yahudilikle birlikte ilk kez sahnede yerini aldı…Yahudilikten önce yaşayan insanlar sınava tabi tutulmadığı için cennete gidecek olmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

HADİD 22. Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.

Ayete göre Allah'ın yanında bir kitap var, bu kitaba levh-i mahfuz deniyor. Allah'ın hafızası zayıf olduğundan yapacaklarını unutmamak için bu kitaba yazmış.

Ne diyor ayette yeryüzünde meydana gelen ve bizim başımıza gelen herşey bu kitapta yazılı. Kitapta yazılı olduğuna göre, Allah bu kitabın dışına çıkabilir mi? Yani kitapta yazılı olmasına rağmen olacak bir olayı engelleyebilir mi? Engellerse, kitapta yazılan yanlış olacak, engelleyemezse sonsuz kudreti olduğu tezi çöpe gidecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne diyor ayette yeryüzünde meydana gelen ve bizim başımıza gelen herşey bu kitapta yazılı. Kitapta yazılı olduğuna göre, Allah bu kitabın dışına çıkabilir mi? Yani kitapta yazılı olmasına rağmen olacak bir olayı engelleyebilir mi? Engellerse, kitapta yazılan yanlış olacak, engelleyemezse sonsuz kudreti olduğu tezi çöpe gidecek.

burada bir ilginç bir mantık devreye giriyor,

engelleyip engellemeyeceğini de biliyordu, ona göre kitapta yazılı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

BAKARA 272. (Ya Muhammed!) Onları doğru yola iletmek sana ait değildir. Lâkin Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allahın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa; karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.

NAHL 93. Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.

ENAM 125. Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâma açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.

Şu 3 ayet bile aslında bu çelişkiyi gözler önüne seriyor.

Allah dilediğini saptırıyor, dilediğinin kalbini daraltıyor, dilediğini ise doğru yola getiriyor, dilediğinin kalbini islama açıyor ama yine de kendi yoldan çıakrdıklarını cezalandıtrıyor. Bakın hiçbir yorum yok bunlarda direkt ayetlerin ard arda söyledikleri. Öyle bir ayette öyle geçmiş aslında öyle değil filan değil. Birkaç kez ısrarla tekrarlanmış. Hatta boşuna uğraşma sonuçta allah dilediğini yapar diyor. E o zaman?... Buna açıklık getirebilecek olan var mı?

Eğer kuran daha bilimsel açıklamalar getirseydi kuşkusuz daha sağlam temellere otururdu. Gerçi bir dinden bilim beklenmemeli, onun sunduğu inançtır ama yine de kuranda da defalarca geçtiği gibi aklını kullanmak gerekmez mi insanların? Yani aklı selim olmak hiç mi önemli değildir...

Kader konusunda illa bir kader anlayışı olacaksa ben "Laplace'nin Şeytanı" kuramına inanıyorum.

Laplace diyor ki tüm olası koşulları önceden hesap edebilirsek gelecek de geçmiş kadar net bir şekilde gözlerimizin önünde olur. Hatta bunu daha sonra biri şöyle ispat etmiş:

İsmini hatırlayamayacağım bir bilim adamı demiş ki neden her defasında yazı mı yoksa tura mı geleceğini ön göremiyoruz? Bu kadar basit bir olasılık da bile neden belirsizlik var... Bir düzenek kurmuş ve parayı o düzeneğin üstüne oturtmuş. Tam olarak milimetrik bir şekilde düzgün çalışan bir mekanizmaymış bu ve her atışta yazı gelecek şekilde döndürüyormuş parayı. Yani düzeneğin üzerinde zıplayan para her seferinde aynı sayıda turda dönerek aynı yüzeye düşüyormuş ve her seferinde yazı geliyormuş.

Burdan çıkarılacak sonuç gelecek ancak ve ancak diğer tüm koşullar hesaplanabilirse bilinebilir ve dünya hatta evren çapında bu sonsuz bir hesaplama demektir. Eğer kuran deseydi ki hepsini hesaplayabiliyor gibi konuşsaydı bir savunması oalcaktı ama ısrarla allah herşeye kendi karar verir ona rağmen de cezalandırır diyor. Baştan kaybediyor yani.

Şimdi benim bu açıklamamı da kuranın belli ayetlerine yoranlar olacaktır ama o kadar da lastik gibi uzatmamalısınız yorum meselesini. Bu şeye döner yoksa, big bang teorisi bulunduktan sonra bu kuranda yazıyordu demeye benzer :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah biz kullarını yaratmadan önce kafir mi mümin mi olacağımızı biliyordu. Bu bilgisiyle kaderimiz yazıldı. Zorlama yoktur. Dileyen müslüman, dileyen kafir olur. Çelişki nerde?

Allah biz kullarını yaratmadan önce kafir mi mümin mi olacağımızı biliyordu.

Allah kimin ne olacağını biliyordu..Belli..Benim kendisine inanmadığımı biliyordu..

Yani Kitabına önceden Yazdı.Bana abdullah inanmayacak diye..

Beni kafir yaptı..

Doğmadan bile önce beni cehenneme göndereceğini bilerek doğmamı sağladı..

Ben Doğmadan önce bunu yaptığı için..ben yaşadığım sürede birşey yapamam..

Yani Ben Doğmadan Kitabına ben kafir olacağımı yazdığı için..bana yaşarken şans tanımıyor...

Belki deftere önceden yazmasa ...bişeyler beni etkileyecekti ve kafir olmayacaktım..

ama benim elimden birşey gelmiyor..

Musa nın peygamber olacağı doğmadan yazılmış.peygamber olmak istemem deme şansı yok...

Dileyen kafir Dileyen Müslüman olur...

Benim yada musanın dileme şansı varmı?

çelişki nerede? diyorsun.....

Anlatmama gerek varmı? var dersen devam edeceğim. :D

tarihinde abdullahabdal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İsmini hatırlayamayacağım bir bilim adamı demiş ki neden her defasında yazı mı yoksa tura mı geleceğini ön göremiyoruz? Bu kadar basit bir olasılık da bile neden belirsizlik var... Bir düzenek kurmuş ve parayı o düzeneğin üstüne oturtmuş. Tam olarak milimetrik bir şekilde düzgün çalışan bir mekanizmaymış bu ve her atışta yazı gelecek şekilde döndürüyormuş parayı. Yani düzeneğin üzerinde zıplayan para her seferinde aynı sayıda turda dönerek aynı yüzeye düşüyormuş ve her seferinde yazı geliyormuş.

Burdan çıkarılacak sonuç gelecek ancak ve ancak diğer tüm koşullar hesaplanabilirse bilinebilir ve dünya hatta evren çapında bu sonsuz bir hesaplama demektir. Eğer kuran deseydi ki hepsini hesaplayabiliyor gibi konuşsaydı bir savunması oalcaktı ama ısrarla allah herşeye kendi karar verir ona rağmen de cezalandırır diyor. Baştan kaybediyor yani.

Şimdi benim bu açıklamamı da kuranın belli ayetlerine yoranlar olacaktır ama o kadar da lastik gibi uzatmamalısınız yorum meselesini. Bu şeye döner yoksa, big bang teorisi bulunduktan sonra bu kuranda yazıyordu demeye benzer :D

Böyle diyorsun fakat sadece Kuranı ve diğer islami kaynakları okuduktan sonra vardığım kanı buydu benim. Fakat bu anlayış her şeyi maddeye indirgediğinden ve de ruha ve diğer manevi etkenlere yer bırakmadığından din açısından biraz sorunlu oluyor. Şu olasılığı göz önünde bulundurabilirsek belki tren rayına oturur. Nasıl ki vaktinde ateş, elektrik ve şimdi bilinç madde olarak anlaşılamıyorsa şimdi maneviyat dediğimiz aslında madde olan dinamikler bulunuyor. Bunu kabul ettiğimizde tamamen maddeci de olmadığımızdan bir din bakış açısından kader savunması olarak kabul edilebilir olduğunu düşünüyorum.

Asıl olan burada Allah'ın karar vermesi değil ama bilmesidir diye düşünüyorum. Doğduğum gün, hatta zerre olarak belirdiğim gün şu ana kadar olan yaşantımda neler olacağı belliydi. Çünkü her şey bir düzen dahilinde ilerliyor. Ölümüme kadar ne olacağı da bellidir. Fakat bu bakış açısı tekrar maddeci bakıldığında özgür irade nerede sorusunu bize soruyor? Madem insan dahil her şeyin davranışı ön görülebiliyorsa özgür irademiz var mıdır?

Bu soruya Müslümanlar bir şekilde evet diyor inandıklarını referans olarak. Eğer ki yine rayına oturtma işlemi yapılacaksa insan beynine bağlı şu an madde sıfatı itaf edemediğimiz vasıflarımız bulunmaktadır. İslamiyet'in nefs dediği kavramın hayvani güdülerimiz olduğunu ele alırsak bu ya kalp oluyor (bunu da beynimizde madde kabul edersek) ya da ruhbunu herhangi bir şekilde madde olarak kabul edemeyeceğimizi düşünüyorum çünkü Allah'ın kendi ruhundan üflediği bahsedilir).

Yani biraz inanç ile bu işin içinden haklı sebeplerle çıkılabileceğini düşünüyorum.

Allah biz kullarını yaratmadan önce kafir mi mümin mi olacağımızı biliyordu.

Allah kimin ne olacağını biliyordu..Belli..Benim kendisine inanmadığımı biliyordu..

Yani Kitabına önceden Yazdı.Bana abdullah inanmayacak diye..

Beni kafir yaptı..

Doğmadan bile önce beni cehenneme göndereceğini bilerek doğmamı sağladı..

Ben Doğmadan önce bunu yaptığı için..ben yaşadığım sürede birşey yapamam..

Yani Ben Doğmadan Kitabına ben kafir olacağımı yazdığı için..bana yaşarken şans tanımıyor...

Belki deftere önceden yazmasa ...bişeyler beni etkileyecekti ve kafir olmayacaktım..

ama benim elimden birşey gelmiyor..

Musa nın peygamber olacağı doğmadan yazılmış.peygamber olmak istemem deme şansı yok...

Dileyen kafir Dileyen Müslüman olur...

Benim yada musanın dileme şansı varmı?

çelişki nerede? diyorsun.....

Anlatmama gerek varmı? var dersen devam edeceğim.:D

Levh-i mahfuz'u aklımıza gelen anlamda kitap olarak anlamamız gerektiği konusunda hem fikirizdir. Yukarıda az önce her şeyin aslında ilk evrenin yaratılışında belirlendiğini hesaba aldığımıza göre bunların hepsinin 'yazılı' olduğu söylemi yanlış değildir. Bununla birlikte bizim ne tür seçimler yapacağımız da bulunmaktadır. Bundan da bahsettim. Yani aslında belli olan şeyi biliyor olmada bir çelişki yok. Maddeye bağlı olan olayları daha önceden bilmede bir sorun bulunmaktadır zaten çünkü bir seçim şansları bulunmamaktadır. Burada Allah'ın özgür irademizle seçeceklerimizi bilebilen bir oluş/oluş-dışı kavram olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Ki İslam inancına göre bu böyledir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah'ın katında bir kitap var, adı Levh-i Mahfuz. Kuran'da belirtildiğine göre, yeryüzünde olacak herşey daha dünya yaratılmadan o kitaba yazılmış. Mesela Muhammed'in 622 yılında Medine'ye göç edeceği gibi. Buraya kadar müslümanların itirazı yok sanırım.

Basit bir soru: Allah, Muhammed'in Medine'ye 622 yılında değil de, 623 yılında göç etmesinin sağlayabilir mi?

Not: Sağlayabilir ama sağlamaz, onun herşeye gücü yeter, kitaba onu da yazmıştı falan gibi saçma cevaplar istemiyorum. Kesin ve net bir evet veya hayır cevabı istiyorum, verebilen varsa tabii.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir şeyi değiştirme ihtiyacı, onda bulunan bir noksanlığı gidermek içindir. Bir değişim, ilerleme gereği sebebiyledir. Fakat ilk başta bir mükemmeliyet varsa bunun ilerisi-gerisi olmaz.

Üzgünüm ama sorunuza en uygun cevap sağlayabilir ama sağlamaz olacak. İradesinde bu güce sahip fakat olacakların hakimi olarak her şeyi zaten tam haliyle yarattığından bu tür gereklere ihtiyaç duyulmaz. İnsan nefsinin ve düşünce sisteminin dinamikleriyle bir Tanrı-benliği yaratıldığında böyle sorunlar çıkıyor.

Bir kez daha yazayım.

Sağlayabilir. Ancak bunu yapması ilk öncesinde karar kıldığında bir yanlışlık bulunduğunu gösteriyordur ki bu söz konusu değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 years later...

Bir başka çelişki de şudur:

Yine Hadid 22:

Yeryüzüne, yahut canlarınıza gelip çatan hiçbir felâket yoktur ki biz, onları yaratmadan önce onu, bir kitapta tespit etmemiş olalım; şüphe yok ki bu, Allah'a pek kolaydır.

ve Bakara 195:

Mallarınızı Allah yoluna sarfedin, kendinizi, ellerinizle tehlikeye atmayın, iyilik edin. Şüphe yok ki Allah, iyilik edenleri sever.

Şimdi, allah tam olarak neden kendinizi tehlikeye atmayın, demektedir? İnsanın başına gelecek olanlar zaten en başından belli ise, insan zaten kendini istediği kadar tanrının önceden belirlemediği bir tehlikeye atsın, başına bir şey gelmeyecektir; ki zaten kaderinde olmayan bir işi de yapamayacağına göre, kendisini belirlenmemiş bir tehlikeye de atamaz.

İnsan eğer kendini tehlikeye atınca başına bir şeyler geliyorsa, bu zaten allah tarafından baştan belirlendiği için oluyordur. Yani insan zaten kendi kaderine yazılanı gerçekleştirmek üzere kendini tehlikeye atıyordur. O zaman bu allah niye kendini tehlikeye atma demektedir?

Evlere şenlik bir kitap bu kuran.

Bunu şöyle örnekleyebiliriz. Bir kabadayı ellerimizi sıkıca tutup, kendi ellerimizle kendimize vurmamızı sağlarken bir yandan da niye kendine vuruyorsun, kendine vurma demektedir.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

çelişkiler belirtilmiş...

Doğrudur...

Eğer yaşanılacak her şey önceden belli ise

İnsanlara şöyle yapın böyle yapın dua edin Şunu yapmayın bunu etmeyin demenin hiç bir anlamı yok...

Kader inancı zalim iktidarların işine yarasın diye ortaya atılmış muhtemelen bu amaçla hadisler ayetler tahrif edilmiş olması olasıdır...

Başınıza gelenler allahın takdiri isyan etmeyin zalimlere hesap sormaya filan kalkmayın demek içln uygun bir zemin oluşturmak için kotarılmış...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah biz kullarını yaratmadan önce kafir mi mümin mi olacağımızı biliyordu. Bu bilgisiyle kaderimiz yazıldı. Zorlama yoktur. Dileyen müslüman, dileyen kafir olur. Çelişki nerde?

Çelişki senin internet kullanmanda ve de bunu yaparken maymunluğunu inkar etmende. Maymunluğu inkar eden : kafir. Ah ah ah aslını inkar eden maymun ...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaman Allah tarafından yaratıldığından, yaratılan bir şey de kendini yaratanı sınırlandıramayacağından,

Zaman ve mekandan münezzeh Allah indinde, geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman kavramları TEK bir an olup, birşeyin kaderde takdir edildiği an ile işin oluştuğu an arasında bir zaman farkı yoktur. Zaman farkı, zamanın kuşatıcılığı içinde olan bizler içindir.

Bu bakımdan Allah ezel ve ebeddir. Aslında her ikiside aynı kavramdır. Çünkü gelecek,geçmiş ve şimdiki zaman kavramları aynı olan ZAT ın evvelinden ve sonundan bahsedilemez. Bu kavramlar yani ezeliyet ve ebediyet yani başı ve sonu olmamak kavramları bizim gibi zaman tarafından kuşatılan varlıkların anlaması içindir. Zaman kavramının, kendisi için TEK olan zat indinde, kader ile kaderin gerçekleşmesi de aynı andır. Bizim bunu anlamamız için kader kavramından bahsedilmiştir.

Zaten, izafiyet yani zamanın değişkenlik kanunu göre de, zaman bir sabite olmayıp, değişkendir. O halde, geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanın bir anda olduğu bir durum olması da ihtimal dahilindedir.

Peki, bu niye bize anlatılmıştır. İslam tevhid yani TEKLİK esası üzerinedir. Yani burada zamanın TEKLİĞİNDEN bahsedilmekte olup, TEK olana işaret vardır. Çokluk muhal, TEKLİK hakikat. Tabi anlayana.....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıca,

Her bitkinin hangi bitki olacağı, rengi, boyu vs. herşey onun meyvesinde ve tohumunda yazılmıştır. O bitki ve ya ağaç tohumunda önceden yazılmış olan program şeklini alır. İşte bu da kader için bir misaldir. Tohum burada kader bilgisi, yani yaratılış programı yüklü olan Levh-i Mahfuz dur.

Aynı şekilde insanın ne olacağı DNA sında yazılı olup buna göre insan şekillenir ki, bu sadece fiziki olmayıp karakter ve psikolojik olarak da burada yazılı olduğunu düşünüyorum. Yani DNA da bir nevi Levh-i MAhfuz dur.

Başka bir tanım. Evren veya uzay kendinde işleyen kanunların belirlediği bir istikamete gitmekte olup, bu kanunlar bing bang ile belirlenmiştir. Tıpkı suya atılan bir taşın oluşturduğu halkalar gibi. halkalatın oluşması, gücü, boyutu vs. taşın büyüklüğü, suya düşüş hızı vs. bağlıdır. Yani su halkaları taşın düşme anında takdir edilmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıca,

Her bitkinin hangi bitki olacağı, rengi, boyu vs. herşey onun meyvesinde ve tohumunda yazılmıştır. O bitki ve ya ağaç tohumunda önceden yazılmış olan program şeklini alır. İşte bu da kader için bir misaldir. Tohum burada kader bilgisi, yani yaratılış programı yüklü olan Levh-i Mahfuz dur.

Aynı şekilde insanın ne olacağı DNA sında yazılı olup buna göre insan şekillenir ki, bu sadece fiziki olmayıp karakter ve psikolojik olarak da burada yazılı olduğunu düşünüyorum. Yani DNA da bir nevi Levh-i MAhfuz dur.

Başka bir tanım. Evren veya uzay kendinde işleyen kanunların belirlediği bir istikamete gitmekte olup, bu kanunlar bing bang ile belirlenmiştir. Tıpkı suya atılan bir taşın oluşturduğu halkalar gibi. halkalatın oluşması, gücü, boyutu vs. taşın büyüklüğü, suya düşüş hızı vs. bağlıdır. Yani su halkaları taşın düşme anında takdir edilmiştir.

Mü’minlerin anası Hz Aişe şöyle anlattı:

Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi vesellem) ensârdan küçük bir çocuk cenâzesine çağrıldı Ben,

– Saadet ona! O cennet serçelerinden bir serçe kuşudur! Kötülük işlemedi! Kötülük yapacak bir çağa erişemedi! dedim

Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi vesellem) şöyle dedi:

– Şundan başkası mı olacak Yâ Aişe! Allah cennet için bir halk yarattı ki; onlar daha babalarının sulblerinde bulunurlarken, Allâh onları Cennet için yaratmıştır! Ve kezâ Allah, ateş için öyle bir ahâlî yaratmıştır ki, onlar henüz babalarının sulblerinde bulunurlarken, Allah onları ateş için yaratmıştır!

Sulb, sulüb, saleb sâlib; başın arka dibinden kuyruk sokumuna kadar arka kemiğine denir ki omurga kemiği, amûdi fikarî ve bel kelimeleri ile ifade edilir. Dimağdan inen ve "nuha-ı şevki= omurilik" denilen ve sinir sisteminin ana hattı olan "korkar ilik" onun içinden iner. Beden şekillenme ve oluşumunun sertlik ve sağlamlık ekseni demek olan bir temel direğidir.

Şimdi DNA falan demişsiniz ama bunlar gavur icadı zırvalar. Yukarıdaki hadiste göreceğiniz üzere insan, babasının sulbünden çıkıyor. Bitkileri pek bilmiyorum !..

tarihinde Nörofizyolog tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...