Jump to content

Topraktan Yaratılma


Recommended Posts

Eh anlattığımız da bu zaten toprakta karbon yok. BAlçık dediğin şey ise ölmüş canlıların kalıntılarından oluşan ve organik madde toprak karışımıdır. Canlılığın olmadığı bir yerde karbon toprakta ender bulunur. CaCO3 olabilir. Ama CaCO3 ın Dünyadaki kökeni bile diatomelerdir. Yani kambriyen döneminde yaşamış canlılar. Tamamen canlı faaliyetinin sonucudur.

Dünyanın eşi olan Ay toprağında karbon atomu bulunmaz. Dahası toprağı toprak yapan silisyum da bizde bulunmaz.

İyide sonuçta balçıkta karbon var mı yok mu.
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 135
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Siz evrime inanmadığınız için tüm büyük canlılar mikroplu, balçık topraktan yaratılmış demek ki. Yani ham maddeleri mikroplar. Peki mikropları Allahınız tek tek yaratırken ne kullandı. Bu defa havayı, karbondioksiti kullanması gerekiyor sanırım. Bir de milyonlarca türleri var. Üşenmeden hepsini ayrı ayrı mı yarattı bu mikropları?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Balçık, humuslu toprak ya da bataklık toprağı. Ne derseniz deyin. İçindeki mikroorganizma atıkları olmadığı takdirde karbonu bulamayacaksınız orada. Marsın toprağında karbon bulunması bu nedenle heyecan verici olarak açıklandı.

Karbonik yapılar ve organik maddelerin özü karbondioksittir. Organik molekülleri yaratan canlılar fotosentetik canlılardır. Bunlar havadaki serbest karbondioksiti ve serbest azotu kullanarak aminoasit, şeker ve yağ sentezlerler. Yani organik moleküllerin kökeni topraktan değil havadan gelir. Biz de bitkileri yeriz ve onların sentezlediği organik molekülleri kendi vücudumuza dahil ederiz. Toprakta bulunan Ca ,K ve Na gibi iyonları kullanırız ama ana yapımızı oluşturmazlar.

Ölünce de parçalara ayrılır ve tekrar karbondioksite dönüşürüz. Yani havaya karışırız. Toprakla hiçbir alakamız yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...

Google'da gezerken bu konuyu buldum, sırf bunu yanıtlamak için üye oldum. Biraz eski bi konu kusura bakmayın ama hataları düzeltmek istiyorum.

Öncelikle Allah Bakara Suresi, 30 ayette şöyle demiştir;

Diyanet İşleri :

Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.

ayetin 30 farklı meali ; http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/30.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

Eğer "Allah'ın tanrı olduğu için herhangi bi elemente ihtiyaç duymadan insanı yaratabilmesi" cevabını es geçecek olursak, illa ki karbon olayını açığa kavuşturmak istiyorsak şunu diyebiliriz. Allah sonuç olarak insanı dünyada başka canlılardan sonra yaratmıştır. Bildiğiniz gibi dinozorlardan önce dünyada yoktuk. O zamandan kalan cesetler , kalıntılar vs karbon maddesini açıklayabilir.

Yinede Allah misal olarak vücudumuzdaki her şeyin topraktan olduğunu belirtmek için böyle demiş olabilir.

İkincisi insan vücudunda silisyum yok denilmiş önceki cevaplarda , halbuki insanın kemiklerinde ve hayvanlarda silisyum gayet bulunur.

http://www.genetikbilimi.com/genbilim/madenler.htm

http://www.tarimsalbilgi.org/forums/bitki-gelisim-duzenleyiciler-80/silisyum/

Dahası silisyum eksikliğinin insan vücuduna zararları vardır.

Kur'an'da Hz. Adem için kısacası ilk insanın yaratılışı için topraktan yaratılma ifadesi kullanılmıştır. İşin ilginç Ali İmran Suresi 59. ayettedir;

Diyanet İşleri : Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından) İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona “ol” dedi. O da hemen oluverdi.

30 farklı ayet meali için: http://www.kuranmeali.org/3/ali_imran_suresi/59.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

Yani Allah topraktan bahsederken bildiğimiz topraktan bahsetmemiş olabilir. Kendi yorumuma göre Hz. İsa Hz. Meryem'in rahminde hücreden veya zigottan yaratılmış ise Hz. Adem'de o şekilde yaratılmış olabilir. Sonuna bi daha ekleyim kendi yorumum, Allah ne için yazdığımı biliyor, yanlış anlaşılmasın.

Benim en çok dikkat ettiğim ve beni en çok etkileyen mesele şu idi: Hz.Muhammed, Hz.İsa, Hz. Musa (günümüzde bilinen 3 peygamber olduğu için örnek olarak bunları veriyorum) binlerce yıl önceden bizlerin önceden bu dünyada olmadığımızı sonradan bu dünyaya geldiğimizi söylemişlerdir. Ve bu da doğru çıkmıştır. Bir zamanlar insan ırkı bu dünyada yoktu.

Yine en çok etkileyen husus binlerce yıl önceden evrenin kesin bir sonu olduğunu bildirmişler, o gün hesaba çekileceğimizi söylemişlerdir. Yine bildiğiniz gibi büyük patlama teorisine göre bu böyledir. Fakat bazı arkadaşların aklında sonuçta bi "teori" diye düşündüklerini zannediyorum. Daha kesin bir ispatı olan "Entropi Yasası" nı kısaca özetleyecek olursam;

Entropi Yasasına göre her istemli olay sonucunda kullanılmayan termal enerji birikir evrende. Fakat evrenin bir taşıma kapasitesi vardır ve birgün evrenin sonu gelecektir. Bir yasanın sonucu olduğu için, özellikle vurguluyorum "yasa" . Evrenin sonu kesindir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Entropi

Peygamberlerin önceden bunu bilmeleri her zaman beni düşündürmüştür. O yüzden sizinde bir kez daha düşünmenizi öneririm.

Son olarak yukarda başka milletlerin mitlerinde , yazıtlarında topraktan yaratılma olduğundan bahsedilmiş. Arkadaşlar peygamberlerin onlardan çaldıklarını söylemişler. Şunu belirtmek isterim ki bahsedilen tabletler,yazıtlar,mitler çoook eski. Birçoğu milattan önceye dayanır. Herhangi bi link verip kesin olarak kanıtlayamam ama belki tarih derslerinizden hatırlarsınız. Padişahlar hacca gitmiyolardı çünkü o dönemde gidiş-dönüş en az 3 ay sürüyordu.

Şimdi mantık yürütelim bahsedilen Osmanlı Devleti milattan önceye göre daha yakın. Milattan önceki insanların bu mitleri,tabletleri başka topluluklara taşıma olasılığı ne kadar olabilir ki? İnsanlar onca yolu tepme zahmetine girerler mi sizce? (önceki cevaplarda verilen milletler birbirlerine uzak yerlerde). Uzak ülkeler arası iletişim başladığında bildiğiniz gibi İpek yolu, Baharat yolu gibi yollar oluşmuştur. Kimsenin mit yayalım gibi bir derdi olduğunu zannetmiyorum, insanlar karın tokluğuna uğraşıyorlardı.

Peygamberlerin onu kopyalaması yerine, Tanrı'nın bütün topluluklara aynı vahyi göndermiş olması ve olabilme ihtimali daha mantıklı.

Ayrıca bu insanlar dolandırıcı olsa niye kopyalamakla uğraşsınlar ki, kafalarından sıkabilirlerdi. Sonuçta öldüklerinden sonra ne olursa olsun, yalanları ortaya çıksın kime ne. Yapacaklarını yapmış olurlardı. Fakat kestirme yoldan gitmek yerine başka kaynakları kopyalasınlar, gidip sümer yazıtlarını çevirsinler?

Biraz daha düşünün derim.

Eski bir konuyu gündeme getirdiğim için üzgünüm, bunları demek istiyordum.

Batı ülkelerindeki ateistlerin durumu sizi yanıtlmasın. Siz uzayda bir yerde yaşayan yaşlı bir adama inanmıyorsunuz. Kur'an da bahsettiğiniz çelişkiler sözde çelişkidir. Kişisel - tuhaf yorumlamalarınızdır. Umarım beni dikkate alırsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

hepimiz topraktan yaratıldık...

toprak neyden yaratıldı...

taşlardan....

taşlar neyden yaratıldı...

yıldızların içindeki kaynar kazanlardan...

onlar nerden geldi...

gaz ve toz bulutları bir araya gelip yoğunlaşarak yuldızları oluşturdular...

o gazlar tozlar nerden geldi...

eski yıldızların parçalanıp toz duman olmasından...

o eski yıldızlar nerden geldi...

bigbangtan sonra oluşan atomların birleşmesinden...

o atomlar nerden geldi...

kuarkların birleşmesinden...

kuraklar ...

sicimlerden...

sicimler nerden...

allahtan...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlık tarihinde son ikiyüz üçyüz yıldır kimya, biyoloji , fizik alanında çok büyük gelişmeler olmuş, ama bu demek değildir ki insanlık eskiden bu işlere kafa yormuyorlardı.

Eski medeniyetlere, dinlere bakıldığında insanlığın hep yaratılma, varolmayı düşündüklerini ve buna cevap aradıkları ve cevap verdikleri bu cevaplarıda geliştirdiklerini ve bilginin paylaşıldığını yayıldığını rahatlıkla görebiliriz.

İnsanlık modern kimyadan önce yaratılmayı dört temel elementte dayandırmışlardır.

Herkesin bildiği gibi, toprak, ateş, hava ve su. Var olan her şey temelde bu dört elementten yaratıldığını düşündüklerinden dinlerde ve kutsal kitaplarda da tüm yaratma eylemlerinin başlangıcı, temeli bu dört elemente dayandırılmıştır. Çünkü o zamanın insanlarının bilgisi bu.

Mesela adem topraktan yaratılır, şeytan ateşten yaratılır, cinler dumansız ateşten yaratılır, tüm canlılar sudan yratılır, kutsal ruh, ruh üfler vs. (Dikkat ederseniz dinlerdeki yaratma eylemleri hep bu dört elemente dayandırılmıştır)

Mesela hala kullanırız. Hayata ve cana yaşam ateşi deriz. (Dinler gibi dillerde eski olduğu için eskinin bilgisini, mantığını, düşünce şeklini bu günlere taşır.)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine en çok etkileyen husus binlerce yıl önceden evrenin kesin bir sonu olduğunu bildirmişler, o gün hesaba çekileceğimizi söylemişlerdir. Yine bildiğiniz gibi büyük patlama teorisine göre bu böyledir. Fakat bazı arkadaşların aklında sonuçta bi "teori" diye düşündüklerini zannediyorum. Daha kesin bir ispatı olan "Entropi Yasası" nı kısaca özetleyecek olursam;

vaaaaaaaaaaaaaayyyyyyyy bebbbbeeeeeeeeeee

Bu peygamberler herşeyin bir başlangıcı olduğu gibi bir sonu olduğunu da biliyorlarmıymış demek...

heeeyyyyyyttttttttt beeeeee ne zeki insanlarmış..iyiki çöl sıcağı için buzdolabı icad etmemişler...

benim küçücük çocuğum bilmiyor bir şeyin sonunun olacağını..o herşeyi sonsuz biliyor..

mesela o kadar saklak ki benim çocuğum Tanrı sonsuzdur diyor..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Google'da gezerken bu konuyu buldum, sırf bunu yanıtlamak için üye oldum. Biraz eski bi konu kusura bakmayın ama hataları düzeltmek istiyorum.

Sayın Milamber,

Söz konusu bir tanrı olunca, yapamayacağı hiçbir şey olamaz. Ya da hemen hemen hiçbir şey olamaz. Ancak kadiri mutlak bir tanrının bile sınırları vardır. Sınırsız bir tanrı yaratmak, insan aklının içinden çıkamayacağı paradokslar oluşturur.

Ancak dikkat ederseniz ben bana göre bir masal kahramanı olan tanrıyı dahil etmeden, çoğu insanın şimdiye kadar sorgulamadığı, bilmediği bir konuya değinmiştim. Biyoloji okuyanlar bilirler elbet. Doğada karbon döngüsü denilen bir döngü vardır. Bu döngü ölen her canlının CO2 olarak ayrıştığını ve sonra tekrar fotosentetik canlılar tarafından uzun karbon bileşiklerine dönüştürüldüğünü açıklar.

Bu döngü çok açık bir şekilde canlıların karbon iskeletinin karbondioksitten geldiğini söyler.

Ayrıca insan ve diğer hayvanlarda silisyum eser miktarda bulunur. Buna hemen hemen hiç de denilebilir. Gerekli bile olabilir, bildiğim kadarı ile bir kofaktör değildir.

Eğer topraktan bir tuğla yaparsanız ve bir kriminolojik laboratuvara gönderirseniz, o tuğla toprağının alındığı yeri size söyleyebilirler. Toprak içerisindeki mineral dağılımdaki farklılıklardan yararlanan kriminoloji, bir katilin nerelerde gezdiğini, ayakkabısına, elbisesine bulaşan toprağı analiz ederek kanıt oalrak sunar. Ancak bir canlıyı aynı laboratuvara gönderirseniz, size yapısında toprak olmadığını söyleyeceklerdir. Çünkü toprak bileşenleri ile çok farklı bileşenlere sahiptir.

tarihinde CharlesDarwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bazıları evrenin bir başlangıcı ve sonu olduğunu bilmelerini küçümsüyor olabilir ama aynı devirde insanlar evrenin hep var olacağını düşünmüştür daha 400 yıl önce Newton'un sabit evren modeli vardı da , materyalistlerin düdükleri fazla ötüyordu , evren hep var olacak neye inanıyorsunuz vs. yani o sevgili kovboy resimli arkadaşa söylüyorum, önceki yorumlarda evrenin sonunun ispatlanamayacağını söylendi, entropi ispatının %100'lük olduğunu çünkü yasa olduğunu söyleyince , "vaay be" nasıl bilmiş gibi küçümsediniz..

darwin resimli arkadaş sizde öncekilerde silisyum yok dediniz, var olduğunu açıkca söyleyince az var dediniz. ......

birbirinize çok benziyorsunuz..

sonuçta misal olarak verilmiş bir örnek olabilir, hücrelerin yapısında topraktaki elementlerin bulunmadığını söyleyemezsiniz. bi kere dünyadaki canlılığın başlangıcı toprak ve sudur. ki kuranda sadece toprak ifadesi kullanılmamış, ki bu ifade ilk insan Hz. Adem için kullanılır. normalde insanın yaratılışını alak'tan , yapışıp tutunan şey, yada diğer anlamıyla kan pıhtısı olduğu söylenir.

boşu boşuna çene çalmaya gerek duymuyorum nasılsa kimse fikrini değiştirmeyecek. herkes inancını seçmekte özgür nasılsa..

tarihinde Milamber tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...