Jump to content

TANRI veya YANILGISI


Recommended Posts

AKIL ile HİS

Ben cözümü bu ıkısının birleşiminde buluyorum...

Bilimin ulaşamayacagı belki ilgi alanı olmadıgından oralı bile olmayacagı yerlere götürür hisler..

Akılda aynı yolculuga katıldıgından onay verir B)

İşte çözüm yolu..

Hahahhahahah, yeni bilim adamlarımız MP3 çalarlarından bunu eksik etmezler artık. :lol: :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 2,4k
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

ya itiraf edeyim ilkin kultablası olarak okudum:) bayan sandım(kult ablası ama ne demektı onu bulamamıstım)

sonra kültablası oldugunu anladım(bu sefer erkek de olabılır)

Demek ki 1 harf cinsiyet değiştirmeye kadar götürebiliyo işi:)

Ne garip degıl mı herseyın düzenli olması :D :D

tarihinde pharmacist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ya itiraf edeyim ilkin kultablası olarak okudum:) bayan sandım(kult ablası ama ne demektı onu bulamamıstım)

sonra kültablası oldugunu anladım(bu sefer erkek de olabılır)

Demek ki 1 harf cinsiyet değiştirmeye kadar götürebiliyo işi:)

Ne garip degıl mı herseyın düzenli olması :D :D

"Kült" sözcüğü Türkçe'ye Fransızca culte'den gelir. Sözcüklerin temel kökü ise Latince cultus yani "tapınma"dır. (kaynak: vikipedia)

Kült Ablası da, Kült İle ilgilenen 35-50 yaşındaki abladır... :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demek ki 1 harf cinsiyet değiştirmeye kadar götürebiliyo işi:)

Ne garip degıl mı herseyın düzenli olması :D :D

:lol:

Ben x ve y'den başka harflerin etkisi olduğunu bilmiyordum bu konuda. Öğrenmiş oldum, Kuran'da da var mıdır acaba bu konuyla ilgili bir mucize. :unsure:

Hayalmühendisi güzel bir çıkarım yapmış. :p

Aslında işin esprisi Kült Ablası ama çıkarım yanlış. Bir de kül tablası, böyle ayrı yazılıyor bildiğim kadarıyla. Ne ki tüm mesele sinema ile alakalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

:lol:

Ben x ve y'den başka harflerin etkisi olduğunu bilmiyordum bu konuda. Öğrenmiş oldum, Kuran'da da var mıdır acaba bu konuyla ilgili bir mucize. :unsure:

Hayalmühendisi güzel bir çıkarım yapmış. :p

Aslında işin esprisi Kült Ablası ama çıkarım yanlış. Bir de kül tablası, böyle ayrı yazılıyor bildiğim kadarıyla. Ne ki tüm mesele sinema ile alakalı.

neyse konunun dışına cıkmaya başladık....

başlık ve konunun korunması adına ilgisiz iletilerin yazılmamasını rica ediyorum...

ii geceeler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pharmacist,

Sürekli tek ve aynı şeyi söylüyorsun: "bunca şey kendiliğinden olamaz, bir sahibi/yaratanı var."

Saat ve saatçi, iğne ve onu yapan, ressam ve resim örnekleri ne bilinenleri. Sen de arabanın daha kompleks bir üretim olduğunu düşünmüş, onu örneklemişsin.

İyi de, bunlar zaten insanın üretimi/yaratımı sonucu ortaya çıkmış.. Onları bile bir yapan varsa, evren neden kendiliğinden olsun diyorsun.

Ben de diyorum ki, neden olmasın? Hatta diyorum ki evet, tümü kendiliğinden olmuş ve bunda bir tuhaflık yok.

Tuhaflık, her türlü doğal fenomene, maddeye, olguya, sürece vs vs.. kendinizce anlamlar yükleyip de sonra yetersiz bulmanızda.

Eğer tüm bu olan biteni yaratan ve ortaya koyan bir bilinç var ise, bize onu göstermek ve kanıtlamak zorundasınız. Hepiniz bunu yapmak zorundasınız. Çünkü eldeki veriler böyle bir şeyin olmadığını gösteriyor. Bugüne dek tek bir kimyasal formülde veya fizik yasasında ve biyoloji açıklamalarında "Tanrı" adlı bir fonksiyona rastlamadım ben.

İşte bu durumda da Tanrı, tıplı iğne, resim, saat ve senin araba gibi, insanın ürettiği bir "şey" oluyor. Fikir, fantezi, fenomen, inanç... adına ne dersen de..

O bilinç sahibi yaratıcının varlığı kanıtlamadıkça, söylediğin hiçbir şeyi temellendirmiş olmazsın. Bunu bil.

Kendini ikna edebilirsin, "benim aklım almıyor, bana mantıklı gelmiyor" diyerek öznel düşünce ve hislerini kendine temel alabilirsin ama bu sadece seni bağlar.

IFEELGOOD

Benim son iletimde temellendirebildigim BİLİNCİN olmadıgını yoksaymak kendinizin ve everinin olmadıgını yok saymak demektir...

Biz insanın DNA sindan Evrenın fizik kurallarının ince hesaplarından yola cıkarak BİLİNCİ bulduk...AKSİ İDDAYI NEYLE TEMELLENDIRIYORSUNUZ...tesadufen oluşabılıcek ultrakomplex örnekler mevcut mu?

Sadece proteinleri göz ününe alsanız tek birtanesinin tesadufen oluşması ve aynısından milyarlarca bulunması için dünyanın ömrü yetmez...

Yine diyorum moleküler düzeye inmeyince o muhteşem yapıları anlamak mümkün degil...

Şimdi asıl BİLİM ispat etsede inansak kandırmacasına gelelim...

Evrensel insanın(bilimsel felsefe imzalı üye) bu başlıkta yazmış oldugu bilim tarifine göre BİLİM YANLIŞLANABİLİRLİĞE DAYANIR...Bunuda en kucuk yapı tası atom diyen bilimin sonradan alt parcacıklar bulup bunu yanlışlamasıyla örneklendirebiliriz...

Bilim ölçü ve gözleme dayanır...

ŞİMDİ BİLİM BUYSA BİLİMDEN YARATICININ İSPATINI İSTEMEK NE KADAR DOGRU...

Çünkü yanlışlanabilirliğe acık oldugundan pek tabıkı inkar mümkündür yine de:)

Ölçü ve gözlem için yaratıcıya bi sınır çizildiğinden o YARATICI OLAMAZ zaten...

İŞTE BU YÜZDEN HER SEFERINDE BİLİM ŞUAN Kİ KURALLARI GEREGI YARATICININ VARLIGIYLA YOKLUGUYLA İLGİLENMEZ DİYORUZ...

Bilim maddeyi inceler somut veri ister bu da YARATICIYA AYKIRIDIR...(o maddeden ve zamandan münezzehtir,bunlara bagimlı olan zaten yaratıcı olamazdi ve bizler(canlılar evren) olmazdık...bizler var isek yaratıcı var ve o bizim cinsimizden degil,bizim bagımlı oldugumuz sebeplere bagımlı degıl)

Bilimin günün birinde yaratıcıyı ispat etmesini beklemek demek ki kurnazlık(ŞUAN Kİ BİLİM KURALLARINA GÖRE).Aksi halde geçmişte o ispatı göremeden inkar etmiş insanların durumunun tartışmaya açılacagı ve inkarlarının ceza olarak karşılık bulmaması gerektıgı üzerine hemfikir olunacaktı....

Peki ala yaratıcıyı bulmak için biz ne yaptık?

Evvela insan ve evrenden örnek verıp BİLİNCİ ispat ettik...

Bunu mantık net bi şekılde onayladı..

Bunun yetersiz olacagından yola cıkarak hislerle konuyu pekiştirdik...Çünkü hisler BİLİMİN ULAŞAMAYACAGI HATTA ORALI BİLE OLMADIGI YERLERE bizleri götürebiliyo...Hayatın anlamını da burdan anladık...

AKIL İLE KURALLARIN KAOSTAN CIKAMAYACAGINI HİSLER İLE ANLAMIN ANLAMSIZLIKTAN CIKAMAYACAGINI pektabiki biliyoruz...

Peki bu fikrimizin karşısında durabilen en saglam fkir hangisiydi?

Evreni ezeli ve ebedi sanmak.(herşey kurallarıyla hep vardı demek).Aksi halde bi başlangıcı varsa BİLİNCİ inkar etmek imkansizdı..

Termodinamıgın ikinci KANUNU olan ENTROPİ ile düzensizliğin arttığı ve bunun sonucuda evrenın bir SONA dogru gittiğini anladık...

Sonsuz zamanı göz önüne alırsak düzensizliğe giden bi yapının SONSUZDAN BERİ VAR OLAMAYACAGINI bilip başlangıcının da oldugunu anladık...

BING BANG diye genel kabul gören teorilerle bu desteklendi..

Şimdi artık karşımızda BİLİNCİ inkar etmek için bir secenek mevcut degil..

o zaman size şu soruyu tekrar sorayım

Cocugunuzu kucagınıza alıp gözlerının içine bakınca yaşamış oldugunuz o annelık hislerini...

En sevdıgnız mekanlarda mesela denızın dalgalarının sesını işitip güneşin batışını izlerken duymuş oldugunuz o hislerii..

Anne babanızı uzun müddet görmeyınce kalbınızde onlara karsı olusan o yogun hisleri..

Eşinizin size sevdıgınız süprizleri yaptıgında duymuş oldugunuz o hislerii...

ve buna benzer tüm hislerin BIGBANGin size HEDİYESİ oldgunu mu düşünüyorsunuz...

Aynı şekilde Fiziği NEWTONA ,notaları BACH a,renkleri REMBRANDT a mı hediye etmiş...

Yoksa

Akıl ile saptanan BİLİNCİ hislerle saptanan ANLAMI temellendirebilecek misiniz?

Demek ki akıl artı his lazım ki parcaları birleştirebilelim...

Son olarak varlıgını kendı varlıgımıza bakarak bulmak neden mümkün onu da biraz acayım...

Hani hep derler bir vagonu önünde ki çeker onu önünde ki vagon en son bi lokomotıfe kadar gider ve onu kim ceker diye sorulmaz..cunku ONUN HAREKETI KENDINDENDIR..Diger vagonların hareketıne sebep olmuştur..

Vagon hareketinin önündekinden kaynakladıgını görsede ona mal etmez çünküü o onu yapamaz...önündeki vagon da onun aynısdır sonuc olarak..

Öünündekinin önündekine de bagyalamaz cünkü oda kendiliğinden hareket edemez...

Bu sonsuza kadar gitse hep vagonlar ortda olsa Bİ HAREKETTEN bahsetmek mümkün değildir...

İşte vagonun eger hareket varsa en son bir yere dayanır ve onun HAREKETİ KENDINDENDIR demesiyle aynı mantık....

Varlıgımzı bı varlıga borcluyuz onun varlıgı kendındendir...

Aksı halde varlıgımız olmamıs olacaktı...madem varız o zaman varlıgı kendınden olan Yaratıcı var...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İfeelgood un annelik hislerinin güçlü olması dolayısıyla yola annelikten çıkması çok doğalk bir durum. Çünkü Çocuğunun en yanında olması gereken bir zamanda bir ölüm tehlikesi yaşamış. Tekrar çocuğunun yanında olma hissi onu mutlu etmiş. Annelik bağı güçlü bir bağdır. ama bundan yola çıkarak yine bir yaratıcı varlığına ya da yokluğuna varamayız. Çünkü bu içgüdüler yeryüzünde yaşayan tüm canlılarda var. Bununda nerobiyolojisi elbette olacaktır. Bu çok inandırıcı ve güzel bir konudur eminim.

Ama yaratıcı kendisini ona öyle pat diye göstermez... Onu tekamül ettirir... Ona bir kaza geçirtir... Bebeğini hatırlatır... Bütün ihtişamını bebeğin güzelliğinin içine gizler... Ona bebeğin gözlerinden bakar... Anneliği sorgulatır... Anneliğin sırlarını öğretir... Burada tartışmaların içine sokar... Kendini bize anlattırır... O zaten onun hep yanındadır... Onu seviyordur... Zaten bugüne kadar, onu ne kadar üzdüyse ve sevindirdiyse onu sevdiği için yapmıştır... Çünkü Onda asla gerileme yoktur... Sen kötü şeyler yaşasan da, gerilediğini düşünsende aslında, ilerliyor güçleniyorsundur... O tüm bunları yaparken, ona kendini ıspatlama ihtiyacını duymaz. Zaten onu öyle düşündüren ve onu ateist yapanda kendisi değil midir. İsterse, yarattığı bütün herşeyin içinde kendini gizleyemez mi ?

Yobazların söylediği zırvalıkları unutun... Onlar sizi korku boyutunda eğitmek isterler... Oysa Yaratıcı sevgidir... karşılıksız sevgi...

tarihinde hayalmuhendisi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İfeelgood un annelik hislerinin güçlü olması dolayısıyla yola annelikten çıkması çok doğalk bir durum. Çünkü Çocuğunun en yanında olması gereken bir zamanda bir ölüm tehlikesi yaşamış. Tekrar çocuğunun yanında olma hissi onu mutlu etmiş. Annelik bağı güçlü bir bağdır. ama bundan yola çıkarak yine bir yaratıcı varlığına ya da yokluğuna varamayız. Çünkü bu içgüdüler yeryüzünde yaşayan tüm canlılarda var. Bununda nerobiyolojisi elbette olacaktır. Bu çok inandırıcı ve güzel bir konudur eminim.

Ama yaratıcı kendisini ona öyle pat diye göstermez... Onu tekamül ettirir... Ona bir kaza geçirtir... Bebeğini hatırlatır... Bütün ihtişamını bebeğin güzelliğinin içine gizler... Ona bebeğin gözlerinden bakar... Anneliği sorgulatır... Anneliğin sırlarını öğretir... Burada tartışmaların içine sokar... Kendini bize anlattırır... O zaten onun hep yanındadır... Onu seviyordur... Zaten bugüne kadar, onu ne kadar üzdüyse ve sevindirdiyse onu sevdiği için yapmıştır... Çünkü Onda asla gerileme yoktur... Sen kötü şeyler yaşasan da, gerilediğini düşünsende aslında, ilerliyor güçleniyorsundur... O tüm bunları yaparken, ona kendini ıspatlama ihtiyacını duymaz. Zaten onu öyle düşündüren ve onu ateist yapanda kendisi değil midir. İsterse, yarattığı bütün herşeyin içinde kendini gizleyemez mi ?

Yobazların söylediği zırvalıkları unutun... Onlar sizi korku boyutunda eğitmek isterler... Oysa Yaratıcı sevgidir... karşılıksız sevgi...

Burda hislere yoğunlaşma var..

Hislerin de ona giden bir yollardan bir yol olduğunu düşünüyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burda hislere yoğunlaşma var..

Hislerin de ona giden bir yollardan bir yol olduğunu düşünüyorum...

Kime giden yol? Aynı hisler kimine göre Tao'ya giden yol, kimine göre Yahova'ya giden yol, bir Aztek köylüsüne göre Traprix'e giden yol olarak yorumlanabilir.

Herkes kendi aklındaki tanrıya yoruyor bunları. Onlar yanıldığına göre siz de yanılıyorsunuz. Hisler ne zamandan beri gerçeği bulmanın yolu oldu? Katılmıyorum.

tarihinde TheQuestioningman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu başlıkta yaratıcının varlıgı yoklugu tartısılıyo...

İletilerı okuduysanız sizin de yorumunuzu bekleriz..

ama baslıgı okumadan işe hislerle olmaz diyip dalmanız uygun olmaz..

tarihinde pharmacist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu başlıkta yaratıcının varlıgı yoklugu tartısılıyo...

İletilerı okuduysanız sizin de yorumunuzu bekleriz..

ama baslıgı okumadan işe hislerle olmaz diyip dalmanız uygun olmaz..

Hislerle olmaz. Başlıkta yazanlar neyi değiştirir ki? Hisler hiçbir şeyin göstergesi değildir. Hisler her zaman yanılabilir. Birinin bir şeye 'gönülden' inanması, inandığı şeyi gerçek yapmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hislerle olmaz. Başlıkta yazanlar neyi değiştirir ki? Hisler hiçbir şeyin göstergesi değildir. Hisler her zaman yanılabilir. Birinin bir şeye 'gönülden' inanması, inandığı şeyi gerçek yapmaz.

bak okumadan yine yorum yapmaya başladın...

yukarda akılla bulunan bılıncten bahsettık baya sonra bunu hislerle tamamladık...

ama bu şekılde tartısılmaz kı:(

tek hislerle olur diyen kim..

ben biraz ders çalıscam sonra görüşürüz....

sevgiler..

Link to post
Sitelerde Paylaş

BURDAN DA BİLİNCİ OKUYABİLİRSİN

Eger dogayı YASALARINA insanı GENLERINE baglayarak temellendirdiginizi düşünüyorsanız orda yanılıyorsunuz...

İkimizinde ortak noktası şu ikimizde fizik kurallarını ve insanın genetik alt yapısını kabul edıyoruz...Olayların bu zincirleme reaksiyonlarının bi sonucu oldugunu biliyoruz...Bu yuzden sizinle bu noktada çelişmediğimizden forumun genelınde yapılan bilim ve ilime yoksun teist karalamasının ne kadar yersiz oldugunu bir kez daha belirtmek istiyorum...Çünkü bizde bilimin bu gerceklerını mutlak kabul edıyor ve onun üzerinden soruyoruz...

Şimdi bi arabayı göze alalım...Elektrik aksamını,aktarma organlarını,motorunu,fren sistemini vsvs göz önüne alalım..

Ben size araba nasıl duruyor aksı halde kaza yapardık dıyınce:FREN SİSTEMİNE bak onun sayesınde...

Ben size araba nasıl hareket edıyor aksı halde ulaşımımı saglayamazdım dıyınce:MOTORUNA bak onun sayesınde...

Ben size arabanın parcaları arasında kı uyumu soruyorum aksı halde bütünü saglayıp hareket edemez diyince:ELEKTRIK AKSAMINA bak onun sayesınde demenız DOGRUYSADA bu FREN SISTEMINI MOTORUNU ELEKTRIK AKSAMINI TEMELLENDIRDIGINIZ ANLAMINA GELMEZ...

Aynen insanı genlerıne dogayı yasalarına maletmek bunun gibidir...

Şimdi ben peki nasıl temellendiriyorum ona gelelim...

Anlamların anlamsızlıktan cıkamayacagını bılıyorum...(bunu siz neyle temellendiriyorsunuz)

Düzenin kaos tan cıkamayacagınıda biliyorum...(bunu siz neyle temellendiriyorsunuz)

Bunların var olması ve düzenin saglanması için BİLİNCİN var olması gerektıgını görüyorum....

Çünku arabanın özellıklerınden mühendisini bulmak ne kadar kolaysa evren ve insandan onları meydana getırenı de bulmak aynı kolaylıktadır...

Arabanın cevreyle olan ilişkisine kendisi karar vermedı ki veremezde...

Peki bu araba dışarda kı yakıtı nerden bılıyoduda kendıne yakıt deposu yerleştirdi?

Bu araba dışardakı yağışı nerden bılıyoduda kendıse silecek yerleştirdi...

Bu araba gecenın karanlıgını nerden bılıyoduda kendısene far yerleştirdi...

BU SORULARIN CEVAPLARINI ELEKTRIK AKSAMI, FREN SISTEMI VE MOTORUNA MAL ETMEK TEMELLENDIRMEK DEGILDIR...

BEN CEVRESINIDE BILEN BILINC SAHIBI BİRİ VAR DIYINCE TEMELLENDIRMIS OLUYORUM...

Yukarda kı soruların aynısını insan için soralım...

Midem dışardakı yıyecek iceceklere göre dizayn edılmiş...

Beynim zaten bı yazılım hersey elektırıksel impluslarla beyne iletiliyo ve beyne bu implusların karsılıgı yüklenmiş...

Aksı halde o implusların cevabını nerden bilcektı de ona göre karşılık vercekti..

Cevresını bilen bi yazılımcı olmazsa bunu nasıl temellendireceksiniz?

Kulagımın frekans ayarı cevremle uyum ıcerısınde aynı sekılde diger tüm duyularım....(burda da aynı BİLİNC söz konusu)

Şimdi evrimin var oluşsal süreci acıkladıgını biliyoruz...

İlk oluşum için ortaya atılan yorumlardan---- protein corbası ve bunun sonucunda kendını kopyalayan DNA veya tRNA iceren o ilkel yapıyı göz önüne alırsak bu kadar basit bir yapının BASIDE indirgendiğini düşünüyorum oysa öyle degıl...

Kendını kopyalama özellıgı olan bir oluşum ne kadar basıt dıye tabır edılsede(bızım gıbı ultrakopmleks yapılara göre basit denılıyo ayrıca) BI ARABANIN KOMPLEKSIGINDEN KAT KAT DAHA KOMPLEKSTIR...

İşte o bile BİLİNCİN ürünüdür....

Link to post
Sitelerde Paylaş

BURDAN DA CEVAP OLARAK VERDIGIM BİLİM AKIL HİS i okuyabilirsiniz..

Benim son iletimde temellendirebildigim BİLİNCİN olmadıgını yoksaymak kendinizin ve everinin olmadıgını yok saymak demektir...

Biz insanın DNA sindan Evrenın fizik kurallarının ince hesaplarından yola cıkarak BİLİNCİ bulduk...AKSİ İDDAYI NEYLE TEMELLENDIRIYORSUNUZ...tesadufen oluşabılıcek ultrakomplex örnekler mevcut mu?

Sadece proteinleri göz ününe alsanız tek birtanesinin tesadufen oluşması ve aynısından milyarlarca bulunması için dünyanın ömrü yetmez...

Yine diyorum moleküler düzeye inmeyince o muhteşem yapıları anlamak mümkün degil...

Şimdi asıl BİLİM ispat etsede inansak kandırmacasına gelelim...

Evrensel insanın(bilimsel felsefe imzalı üye) bu başlıkta yazmış oldugu bilim tarifine göre BİLİM YANLIŞLANABİLİRLİĞE DAYANIR...Bunuda en kucuk yapı tası atom diyen bilimin sonradan alt parcacıklar bulup bunu yanlışlamasıyla örneklendirebiliriz...

Bilim ölçü ve gözleme dayanır...

ŞİMDİ BİLİM BUYSA BİLİMDEN YARATICININ İSPATINI İSTEMEK NE KADAR DOGRU...

Çünkü yanlışlanabilirliğe acık oldugundan pek tabıkı inkar mümkündür yine de:)

Ölçü ve gözlem için yaratıcıya bi sınır çizildiğinden o YARATICI OLAMAZ zaten...

İŞTE BU YÜZDEN HER SEFERINDE BİLİM ŞUAN Kİ KURALLARI GEREGI YARATICININ VARLIGIYLA YOKLUGUYLA İLGİLENMEZ DİYORUZ...

Bilim maddeyi inceler somut veri ister bu da YARATICIYA AYKIRIDIR...(o maddeden ve zamandan münezzehtir,bunlara bagimlı olan zaten yaratıcı olamazdi ve bizler(canlılar evren) olmazdık...bizler var isek yaratıcı var ve o bizim cinsimizden degil,bizim bagımlı oldugumuz sebeplere bagımlı degıl)

Bilimin günün birinde yaratıcıyı ispat etmesini beklemek demek ki kurnazlık(ŞUAN Kİ BİLİM KURALLARINA GÖRE).Aksi halde geçmişte o ispatı göremeden inkar etmiş insanların durumunun tartışmaya açılacagı ve inkarlarının ceza olarak karşılık bulmaması gerektıgı üzerine hemfikir olunacaktı....

Peki ala yaratıcıyı bulmak için biz ne yaptık?

Evvela insan ve evrenden örnek verıp BİLİNCİ ispat ettik...

Bunu mantık net bi şekılde onayladı..

Bunun yetersiz olacagından yola cıkarak hislerle konuyu pekiştirdik...Çünkü hisler BİLİMİN ULAŞAMAYACAGI HATTA ORALI BİLE OLMADIGI YERLERE bizleri götürebiliyo...Hayatın anlamını da burdan anladık...

AKIL İLE KURALLARIN KAOSTAN CIKAMAYACAGINI HİSLER İLE ANLAMIN ANLAMSIZLIKTAN CIKAMAYACAGINI pektabiki biliyoruz...

Peki bu fikrimizin karşısında durabilen en saglam fkir hangisiydi?

Evreni ezeli ve ebedi sanmak.(herşey kurallarıyla hep vardı demek).Aksi halde bi başlangıcı varsa BİLİNCİ inkar etmek imkansizdı..

Termodinamıgın ikinci KANUNU olan ENTROPİ ile düzensizliğin arttığı ve bunun sonucuda evrenın bir SONA dogru gittiğini anladık...

Sonsuz zamanı göz önüne alırsak düzensizliğe giden bi yapının SONSUZDAN BERİ VAR OLAMAYACAGINI bilip başlangıcının da oldugunu anladık...

BING BANG diye genel kabul gören teorilerle bu desteklendi..

Şimdi artık karşımızda BİLİNCİ inkar etmek için bir secenek mevcut degil..

o zaman size şu soruyu tekrar sorayım

Cocugunuzu kucagınıza alıp gözlerının içine bakınca yaşamış oldugunuz o annelık hislerini...

En sevdıgnız mekanlarda mesela denızın dalgalarının sesını işitip güneşin batışını izlerken duymuş oldugunuz o hislerii..

Anne babanızı uzun müddet görmeyınce kalbınızde onlara karsı olusan o yogun hisleri..

Eşinizin size sevdıgınız süprizleri yaptıgında duymuş oldugunuz o hislerii...

ve buna benzer tüm hislerin BIGBANGin size HEDİYESİ oldgunu mu düşünüyorsunuz...

Aynı şekilde Fiziği NEWTONA ,notaları BACH a,renkleri REMBRANDT a mı hediye etmiş...

Yoksa

Akıl ile saptanan BİLİNCİ hislerle saptanan ANLAMI temellendirebilecek misiniz?

Demek ki akıl artı his lazım ki parcaları birleştirebilelim...

Son olarak varlıgını kendı varlıgımıza bakarak bulmak neden mümkün onu da biraz acayım...

Hani hep derler bir vagonu önünde ki çeker onu önünde ki vagon en son bi lokomotıfe kadar gider ve onu kim ceker diye sorulmaz..cunku ONUN HAREKETI KENDINDENDIR..Diger vagonların hareketıne sebep olmuştur..

Vagon hareketinin önündekinden kaynakladıgını görsede ona mal etmez çünküü o onu yapamaz...önündeki vagon da onun aynısdır sonuc olarak..

Öünündekinin önündekine de bagyalamaz cünkü oda kendiliğinden hareket edemez...

Bu sonsuza kadar gitse hep vagonlar ortda olsa Bİ HAREKETTEN bahsetmek mümkün değildir...

İşte vagonun eger hareket varsa en son bir yere dayanır ve onun HAREKETİ KENDINDENDIR demesiyle aynı mantık....

Varlıgımzı bı varlıga borcluyuz onun varlıgı kendındendir...

Aksı halde varlıgımız olmamıs olacaktı...madem varız o zaman varlıgı kendınden olan Yaratıcı var...

Link to post
Sitelerde Paylaş

bak okumadan yine yorum yapmaya başladın...

yukarda akılla bulunan bılıncten bahsettık baya sonra bunu hislerle tamamladık...

ama bu şekılde tartısılmaz kı:(

tek hislerle olur diyen kim..

ben biraz ders çalıscam sonra görüşürüz....

sevgiler..

Yazına şöyle bir göz attım Pharmacist.

Kullandığın argümanlar bana çok tanıdık geldi.

Mesela vagon argümanını hemen tanıdım.

Bu argüman Nurculuğun kurucusu Said Nursi'nin argümanı.

Evet, evrende canlılık asla amaçlanmadı.

Canlılık başlamayabilirdi de.

Hatta 65 milyon yıl önce göktaşı düşmeyebilirdi de.

O göktaşı dinozorları öldürmeseydi, insanlar asla ortaya çıkmazdı.

Peki ama evren ve Dünya için ne değişirdi ki?

İnsanlar olmadan da canlılık devam eder, farklı yönde evrilirdi.

''Bilinci ispat ettik'' diye yazdığını gördüm.

Pardon, ama hangi bilinçmiş bu?

Evrendeki hiçbir nesnede bilinç ve irade yoktur.

Varlıklar yapılarından dolayı sürekli etkileşim içindedir.

Sonradan biz onları tanımlarken, kendi aklımızdan fizik kanunlarını uydurduk.

Oysa onlar varlıkların en doğal yapısıydı, biz tanımlamasak da vardı.

İnsan dediğiniz, ''eşref-i mahlukat'' dediğiniz şey nedir ki?

İnsan dediğimiz şey vertebralı hayvanların memeliler şubesine üye bir hayvan.

İnsan bir tetrapod. Yani 4 uzuvlu kara hayvanı.

Beyin kortexinin gelişkin olması dışında diğer hayvanlardan farkı var mı?

Anatomide öğrendiğiniz o bütün vücut bölümlerini aynıları diğer hayvanlarda da var.

Enzimleriyle falan oldukça karmaşık gibi görünen glikoliz tepkimesine bakalım.

By tepkimenin enzimlerinden, o enzimleri yapan genlere kadar bütün canlılarda tam ortak olduğunu biliyor musun?

İnsanlar bilmediklerini yorumlamak için bir takım mitlere sığındılar.

Bu mitler zamanla dinleri doğurdu. İnsanlık tarihinde hiçbir mucize olmadı.

Muhammed de Ay'ı bölmedi, ağaçları yürütmedi, yılanlar Kuran'daki gibi konuşmadı.

Hepsi kulaktan kulağa masal anlatan ilkçağ insanlarının korkuya dayanan efsaneleri.

Elimizde bu dinlerden herhangi birinin doğruluğuna dair herhangi bir kanıt yok.

Şimdi diyeceksin ki biz burada dinleri değil, ''yaratanı'' tartışıyoruz.

Sonra da insanın hislerinin tanrı tarafından kendisini bulmamız için özel olarak konduğunu iddia edeceksin.

Ben de sana insanın üstün konuşma yetisinin bile FOXP2 genindeki 2 nokta mutasyonla oluştuğunu söyleyeceğim.

Hatta aynı nokta mutasyonları diğer hayvanlarda yapay olarak uyguladığımızda grup kurdukları deneyleri anlatacağım.

Sen cahil değilsin. Bilimden anlıyorsun. Tıp öğrencisisin.

Malesef dinci siyasi partilerin yönettiği ülkemizde evrim anlatılmıyor.

Oysa her şey o kadar açık ki. Hangi mutasyonun kaç sene önce olduğunu bile hesaplıyoruz.

Yanlış anlama evrimi dini çürütmek için kullanmıyorum.

Ama ''güvendiğin hislerin'' aslında milyonlarca yık evvel doğal seleksiyonla seçilen mutasyonlardan ibaret olduğunu hatırlatıyorum.

The Selfish Gene kitabında, duygularımızın her birinin gelişimi ve nasıl ortaya çıktığı tek tek anlatılmış.

Hem zaten siz bu hislerin melatonin, dopamin, seratonin gibi hormonlar ve a.kolin gibi nörotransmitterlerden ibaret olduğunu okuyorsunuz.

Ruh diye bir şey yok Eczacı. Varlığına dair en ufak kanıt yok. Biz birer omurgalı hayvanız o kadar.

Biraz daha zeki olduğumuz için kendimizi üstün sanıyoruz. Bu aslında kibir.

Hatta daha ileri giderek ''evrenin bizim için yaratıldığını'' iddia ediyoruz.

Bu hisler bir zamanlar ilkel dinleri doğuran hisler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazına şöyle bir göz attım Pharmacist.

İnsanlar olmadan da canlılık devam eder, farklı yönde evrilirdi.

Varlıklar yapılarından dolayı sürekli etkileşim içindedir.

Sonradan biz onları tanımlarken, kendi aklımızdan fizik kanunlarını uydurduk.

Oysa onlar varlıkların en doğal yapısıydı, biz tanımlamasak da vardı.

Ben de sana insanın üstün konuşma yetisinin bile FOXP2 genindeki 2 nokta mutasyonla oluştuğunu söyleyeceğim.

Hem zaten siz bu hislerin melatonin, dopamin, seratonin gibi hormonlar ve a.kolin gibi nörotransmitterlerden ibaret olduğunu okuyorsunuz.

Sonra biz onları tanımlarken kendı aklımızdan fizik kanunları uydurduk dedıkten sonra EVRIM ile savunma yapmanızda bi mantık kaldı mı...Eger size bu da tanımlama için uydurdugunuz bı teorı desem kabul eder msıınz..Fizik kurallarının da bıng bangle basladıgını ögrenınce hep var mı dıyorsunuz yanı..

FOXP2 genındekı mustasyonları ınkar eden kım ben bu GENLERI TEMELLENDİRİN DIYORUM...

Hislerin hormonlarla düzenledıgını inkar eden kım ben bu HORMONLARI TEMELLENDIRIN DIYORUM...

işte bu temellendırmede bilinc olmadan olamayacaklarını görceksiniz..

BİLİNC ADLI İLETIYI TEKRAR OKUMANIZI TAVSIYE EDIYORUM..

tarihinde pharmacist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...