Jump to content

KURANDAKİ BU BÜYÜK HATA NEDEN GİZLENMEYE ÇALIŞILMAKTADIR.


Recommended Posts

Merhabalar.

 

Başlığı yukarı taşıyacağım, umarım bir mahsuru yoktur. Çünkü bu konu kafamı epey kurcaladı.

 

Öncelikle tarihselci ama bir yandan da şüpheci bir Müslüman olduğumu belirteyim. Önceden evrensel olduğuna inandığım Kur'an'ın son günlerde tarihsel ve yöresel bir kitap olduğunu düşünüyorum.

 

Kur'an'da tekrar eden ayet sadece bir tane değil, onlarca var. Sadece ayet de değil, birçok cümle kalıp halinde tekrar ediyor.

 

Tekrar eden ayetlerin bir kısmına şuralardan göz atabilirsiniz, ne kadar çok olduklarını göreceksiniz:

http://yazila.blogspot.com/2013/09/kuran-kerimde-tekrarlanan-ayetler.html
http://www.risaleforum.net/islamiyet-72/kuran-i-kerim-82/sorularla-kuran-i-kerim-84/54322-kuran-i-kerimde-tekrar-eden.html


Bir örnek de benden olsun:
1088484754_Bakara173.png.1858d01c688d705d6f71abf623f3c7f9.png

2097305313_Nahl115.png.74c317ca6d090dc0604a6e47190d03f6.png

 

Tamamen aynı. Sadece Nahl: 115'te Bakara: 173'teki "ona günah yoktur" kısmı yok.

 

"Leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilen" diğer ayetlerde de şöyle geçiyor:

521220323_Enam145.png.ee9d6a81caa0afd29b6e67051bfa4eb5.png

1550606589_Maide3.png.8d4c30f73a3c19d9765f25240fa15bad.png

 

Ancak dikkat edilirse "leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilen" cümlesindeki yasakların hepsinin sıralaması aynı, hiç değişmiyor:

1.png.41c83d34eedf6e02709e431808701f47.png

2.png.177cea7ffac208b9dfb6971bc2f1a728.png3.png.dce4f34c9876901a3d4c753157d4297c.png

4.png.d96114a1891174371bf7c6c1be412f1d.png

 

Eğer burada yazılanlar doğruysa Nahl Suresi 115. ayet 2. yılda, Bakara Suresi 173. ayet ise 9. yılda inmiş:
http://turandursun.com/forumlar/showpost.php?p=479610&postcount=27
http://turandursun.com/forumlar/showpost.php?p=479626&postcount=42


Yani ikisinin arasında tam 7 yıl var. Nahl Suresi'nde geçen ayet 7 yıl sonra da Bakara Suresi'nde aynen tekrar ediyor. Üstelik hiçbir eksik olmadan. "Leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilen" cümlesindeki sıralamada bile hiçbir eksiklik, şaşırmışlık yok.


Bu ne anlama geliyor sizce? Kur'an'ı eğer Muhammed Peygamber uydurduysa, bu yıllar önce uydurduğu bir ayeti bir kenara not edip 7 yıl sonra tekrar kullandığı anlamına mı geliyor? Oysa "Muhammed Peygamber okuma-yazma bilmiyordu" derler. "Kur'an'ı Muhammed Peygamber tek başına değil, birkaç kişinin işbirliğiyle beraber uydurdu" derseniz, işbirlikçileri mi not etmiş bu ayeti peki? Bildiğim kadarıyla ayetler indiğinde ayetleri sahabeler parşömenlere, kemiklere, derilere, taşlara vb. gibi yerlere yazıya geçirmiş. Acaba Muhammed Peygamber'in ölümünden sonra sahabelerin Kur'an'ın hatırladıkları ve kaydettikleri kısımlarını mus'hafa geçirirken kafalarının karışması sonucu yanlışlıkla birden fazla mı geçirmişler ayetleri? Mesela burada "bir_akil_insan" öyle demiş: https://agnostik.net/viewtopic.php?f=16&t=270


Ayrıca Kur'an'da yıllar boyu düzenli bir şekilde tekrar eden kalıplara örnek olarak "O'na döndürüleceksiniz", "göklerin ve yerin", "Alemlerin Rabbi"ni gösterebilirim:
http://www.kurandaara.com/?act=ara&keyword=döndürülecek&meal=1
http://www.kurandaara.com/?act=ara&keyword=göklerin&meal=1
http://www.kurandaara.com/?act=ara&keyword=âlemlerin&meal=1


Tabii bu üçü sadece örnek, araştırılsa binlercesi çıkar belki. Benim aklımı kurcalayan kısım ise bu kalıpların, kelimelerin, sıfatların vs. yıllar boyunca Kur'an'da hiç şaşırılmadan, unutulmadan kullanılması. Kur'an insan ürünüyse, Kur'an'ı yazan her kimse, bunları 23 yıl boyunca nasıl aklında tutabildi? 23 yıl boyunca bu kalıpları düzenli bir şekilde, hiç şaşmadan kullanabilmek için bunları bir kenara not edip düzenli bir şekilde saklamak gerekir diye düşünüyorum. O dönemde de onca hengamenin ve imkansızlığın içinde bunu nasıl başarmış olabilir Kur'an'ı yazan her kimse? Bu konuda nonteistler olarak sizin düşüncelerinizi merak ettim. Çünkü ben düşündüm ama bir çıkar yol bulamadım. Kur'an'ın gerçekten Allah'ın kitabı olduğunu düşündüğümde ise "Allah bunca ayeti, cümleyi, kalıbı kopyala-yapıştır yaparcasına yıllar boyu tekrar tekrar kullanarak ne amaçlamış olabilir?" diye düşünüyorum, yine bir çıkar yol bulamıyorum. Biraz araştırdım, Kur'an'daki tekrarlara "Tekraru’l-Kur’ân" deniyormuş ve burada da bunun sebebinin o konuya dikkat çekmek maksatlı olduğu ve bunun Arap edebiyatında da önemli bir yeri olduğu söyleniyor, doğru mudur bilmem.

 

Bir an için Kur'an'ın gerçekten Allah tarafından gönderilmiş bir kitap olduğunu düşünün, Allah'ın bu tekrarları yapmasındaki amaç ne olabilir? O konuya dikkat çekmek mi? Duymayan kalmasın diye gönderdiği vahiylerin 23 yıl içinde küçüğünden büyüğüne herkese ulaşmasını sağlamak mı? Yani amaç, o dönemde 23 yıl önce kundakta bir bebek olan bir insan yıllar sonra büyüdüğünde "Kur'an ben bebekken indirilmeye başlamış, o yüzden ben Kur'an'ın öncesini bilmiyorum" demesin diye öncesinden onu da haberdar etmek olabilir mi? Ya da Kur'an'ın yazarı ya da yazarlarının bu hatayı yapmasına sebep olan şey ne? Hangi ihtimal daha makul?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 144
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 14.06.2018 at 21:28, grain yazdı:


Bu ne anlama geliyor sizce? Kur'an'ı eğer Muhammed Peygamber uydurduysa, bu yıllar önce uydurduğu bir ayeti bir kenara not edip 7 yıl sonra tekrar kullandığı anlamına mı geliyor? Oysa "Muhammed Peygamber okuma-yazma bilmiyordu" derler. "Kur'an'ı Muhammed Peygamber tek başına değil, birkaç kişinin işbirliğiyle beraber uydurdu" derseniz, işbirlikçileri mi not etmiş bu ayeti peki? Bildiğim kadarıyla ayetler indiğinde ayetleri sahabeler parşömenlere, kemiklere, derilere, taşlara vb. gibi yerlere yazıya geçirmiş. Acaba Muhammed Peygamber'in ölümünden sonra sahabelerin Kur'an'ın hatırladıkları ve kaydettikleri kısımlarını mus'hafa geçirirken kafalarının karışması sonucu yanlışlıkla birden fazla mı geçirmişler ayetleri? Mesela burada "bir_akil_insan" öyle demiş: https://agnostik.net/viewtopic.php?f=16&t=270


Ayrıca Kur'an'da yıllar boyu düzenli bir şekilde tekrar eden kalıplara örnek olarak "O'na döndürüleceksiniz", "göklerin ve yerin", "Alemlerin Rabbi"ni gösterebilirim:
http://www.kurandaara.com/?act=ara&keyword=döndürülecek&meal=1
http://www.kurandaara.com/?act=ara&keyword=göklerin&meal=1
http://www.kurandaara.com/?act=ara&keyword=âlemlerin&meal=1


Tabii bu üçü sadece örnek, araştırılsa binlercesi çıkar belki. Benim aklımı kurcalayan kısım ise bu kalıpların, kelimelerin, sıfatların vs. yıllar boyunca Kur'an'da hiç şaşırılmadan, unutulmadan kullanılması. Kur'an insan ürünüyse, Kur'an'ı yazan her kimse, bunları 23 yıl boyunca nasıl aklında tutabildi? 23 yıl boyunca bu kalıpları düzenli bir şekilde, hiç şaşmadan kullanabilmek için bunları bir kenara not edip düzenli bir şekilde saklamak gerekir diye düşünüyorum. O dönemde de onca hengamenin ve imkansızlığın içinde bunu nasıl başarmış olabilir Kur'an'ı yazan her kimse? Bu konuda nonteistler olarak sizin düşüncelerinizi merak ettim. Çünkü ben düşündüm ama bir çıkar yol bulamadım. Kur'an'ın gerçekten Allah'ın kitabı olduğunu düşündüğümde ise "Allah bunca ayeti, cümleyi, kalıbı kopyala-yapıştır yaparcasına yıllar boyu tekrar tekrar kullanarak ne amaçlamış olabilir?" diye düşünüyorum, yine bir çıkar yol bulamıyorum. Biraz araştırdım, Kur'an'daki tekrarlara "Tekraru’l-Kur’ân" deniyormuş ve burada da bunun sebebinin o konuya dikkat çekmek maksatlı olduğu ve bunun Arap edebiyatında da önemli bir yeri olduğu söyleniyor, doğru mudur bilmem.

 

Bir an için Kur'an'ın gerçekten Allah tarafından gönderilmiş bir kitap olduğunu düşünün, Allah'ın bu tekrarları yapmasındaki amaç ne olabilir? O konuya dikkat çekmek mi? Duymayan kalmasın diye gönderdiği vahiylerin 23 yıl içinde küçüğünden büyüğüne herkese ulaşmasını sağlamak mı? Yani amaç, o dönemde 23 yıl önce kundakta bir bebek olan bir insan yıllar sonra büyüdüğünde "Kur'an ben bebekken indirilmeye başlamış, o yüzden ben Kur'an'ın öncesini bilmiyorum" demesin diye öncesinden onu da haberdar etmek olabilir mi? Ya da Kur'an'ın yazarı ya da yazarlarının bu hatayı yapmasına sebep olan şey ne? Hangi ihtimal daha makul?

 

Muhammed figürünün gerçekten yaşamışlığı olasılığı ile yorum yaptığım bir yazıydı :) şu gün biliyoruz ki, muhammed diye biri asla olmadı.

 

bakara 149da yüzünü mescid-i harama döndür diye, kıbleyi mekke olarak belirliyor. fakat islamın 800 yılına kadarki ilk camilerinin neredeyse tamamı , ürdündeki petraya bakıyor, mekkeye değil. oysa ki muhammed figürü 632de öldüğünde, bu ayet kuranda ve müslümanların zihninde olmalıydı. hiçkimse asla "kıblemiz yanlıştır" diye itiraz etmediğine göre, bu ayet ancak 750-800 dönemlerinde eklenmiştir. 750 yılı, abbasilerin, emevileri yalnızca tek bir kişi kurtulacak şekilde tarihten sildikleri yıldır. yönetim ile birlikte, din de el değiştirmiş ve doğal olarak tapınağının yeri de değişmiştir. 750 yılından sonraki islam tapınakları gittikçe daha çok mekkeye bakar hale gelmişler.

 

yine şimdiye kadar bulunan en eski tam kuran 1203 yılına aittir. bundan öncesine ait tam kuran elde yoktur. bulunan parşömenler birkaç sayfadan ibarettir.

 

yani, kuran yüzyıllar boyunca yazılagelmiştir. her dönemde uydurulan emirler tanrı ağzından eklenmiş olmalı. bir diğer yandan, binlerce sayfalık bir metinde, doğal olarak "bunu yazmış mıydık" sorusunun yanıtı kolay verilemeyebilir. ya da toparlayan kişiler, aynı yazıları içeren metinleri yanlışlıkla birkaç kere farklı yerlere yerleştirmiş olabilir. metinler inananlar için kutsallık içerdiğinden, bu yanlışığı farkedenler de bilmeze yatmış, allahın bir bildiği vardır demiş olabilir. 

 

örneğin hicr ve hud surelerinde lut masalı anlatılır. ama sıraları yanlıştır. birinde melekler önce kendilerini tanıtır ve helakı haber verirler, sonra köylüler evi basarken; diğerinde önce köylüler evi basar, sonra melekler kim olduklarını ve helakı açıklarlar.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 15.06.2018 at 23:28, grain yazdı:

Merhabalar.

 

Başlığı yukarı taşıyacağım, umarım bir mahsuru yoktur. Çünkü bu konu kafamı epey kurcaladı.

 

Öncelikle tarihselci ama bir yandan da şüpheci bir Müslüman olduğumu belirteyim. Önceden evrensel olduğuna inandığım Kur'an'ın son günlerde tarihsel ve yöresel bir kitap olduğunu düşünüyorum.

 

Kur'an'da tekrar eden ayet sadece bir tane değil, onlarca var. Sadece ayet de değil, birçok cümle kalıp halinde tekrar ediyor.

 

Tekrar eden ayetlerin bir kısmına şuralardan göz atabilirsiniz, ne kadar çok olduklarını göreceksiniz:

http://yazila.blogspot.com/2013/09/kuran-kerimde-tekrarlanan-ayetler.html
http://www.risaleforum.net/islamiyet-72/kuran-i-kerim-82/sorularla-kuran-i-kerim-84/54322-kuran-i-kerimde-tekrar-eden.html


Bir örnek de benden olsun:
1088484754_Bakara173.png.1858d01c688d705d6f71abf623f3c7f9.png

2097305313_Nahl115.png.74c317ca6d090dc0604a6e47190d03f6.png

 

Tamamen aynı. Sadece Nahl: 115'te Bakara: 173'teki "ona günah yoktur" kısmı yok.

 

"Leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilen" diğer ayetlerde de şöyle geçiyor:

521220323_Enam145.png.ee9d6a81caa0afd29b6e67051bfa4eb5.png

1550606589_Maide3.png.8d4c30f73a3c19d9765f25240fa15bad.png

 

Ancak dikkat edilirse "leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilen" cümlesindeki yasakların hepsinin sıralaması aynı, hiç değişmiyor:

1.png.41c83d34eedf6e02709e431808701f47.png

2.png.177cea7ffac208b9dfb6971bc2f1a728.png3.png.dce4f34c9876901a3d4c753157d4297c.png

4.png.d96114a1891174371bf7c6c1be412f1d.png

 

Eğer burada yazılanlar doğruysa Nahl Suresi 115. ayet 2. yılda, Bakara Suresi 173. ayet ise 9. yılda inmiş:
http://turandursun.com/forumlar/showpost.php?p=479610&postcount=27
http://turandursun.com/forumlar/showpost.php?p=479626&postcount=42


Yani ikisinin arasında tam 7 yıl var. Nahl Suresi'nde geçen ayet 7 yıl sonra da Bakara Suresi'nde aynen tekrar ediyor. Üstelik hiçbir eksik olmadan. "Leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilen" cümlesindeki sıralamada bile hiçbir eksiklik, şaşırmışlık yok.


Bu ne anlama geliyor sizce? Kur'an'ı eğer Muhammed Peygamber uydurduysa, bu yıllar önce uydurduğu bir ayeti bir kenara not edip 7 yıl sonra tekrar kullandığı anlamına mı geliyor? Oysa "Muhammed Peygamber okuma-yazma bilmiyordu" derler. "Kur'an'ı Muhammed Peygamber tek başına değil, birkaç kişinin işbirliğiyle beraber uydurdu" derseniz, işbirlikçileri mi not etmiş bu ayeti peki? Bildiğim kadarıyla ayetler indiğinde ayetleri sahabeler parşömenlere, kemiklere, derilere, taşlara vb. gibi yerlere yazıya geçirmiş. Acaba Muhammed Peygamber'in ölümünden sonra sahabelerin Kur'an'ın hatırladıkları ve kaydettikleri kısımlarını mus'hafa geçirirken kafalarının karışması sonucu yanlışlıkla birden fazla mı geçirmişler ayetleri? Mesela burada "bir_akil_insan" öyle demiş: https://agnostik.net/viewtopic.php?f=16&t=270


Ayrıca Kur'an'da yıllar boyu düzenli bir şekilde tekrar eden kalıplara örnek olarak "O'na döndürüleceksiniz", "göklerin ve yerin", "Alemlerin Rabbi"ni gösterebilirim:
http://www.kurandaara.com/?act=ara&keyword=döndürülecek&meal=1
http://www.kurandaara.com/?act=ara&keyword=göklerin&meal=1
http://www.kurandaara.com/?act=ara&keyword=âlemlerin&meal=1


Tabii bu üçü sadece örnek, araştırılsa binlercesi çıkar belki. Benim aklımı kurcalayan kısım ise bu kalıpların, kelimelerin, sıfatların vs. yıllar boyunca Kur'an'da hiç şaşırılmadan, unutulmadan kullanılması. Kur'an insan ürünüyse, Kur'an'ı yazan her kimse, bunları 23 yıl boyunca nasıl aklında tutabildi? 23 yıl boyunca bu kalıpları düzenli bir şekilde, hiç şaşmadan kullanabilmek için bunları bir kenara not edip düzenli bir şekilde saklamak gerekir diye düşünüyorum. O dönemde de onca hengamenin ve imkansızlığın içinde bunu nasıl başarmış olabilir Kur'an'ı yazan her kimse? Bu konuda nonteistler olarak sizin düşüncelerinizi merak ettim. Çünkü ben düşündüm ama bir çıkar yol bulamadım. Kur'an'ın gerçekten Allah'ın kitabı olduğunu düşündüğümde ise "Allah bunca ayeti, cümleyi, kalıbı kopyala-yapıştır yaparcasına yıllar boyu tekrar tekrar kullanarak ne amaçlamış olabilir?" diye düşünüyorum, yine bir çıkar yol bulamıyorum. Biraz araştırdım, Kur'an'daki tekrarlara "Tekraru’l-Kur’ân" deniyormuş ve burada da bunun sebebinin o konuya dikkat çekmek maksatlı olduğu ve bunun Arap edebiyatında da önemli bir yeri olduğu söyleniyor, doğru mudur bilmem.

 

Bir an için Kur'an'ın gerçekten Allah tarafından gönderilmiş bir kitap olduğunu düşünün, Allah'ın bu tekrarları yapmasındaki amaç ne olabilir? O konuya dikkat çekmek mi? Duymayan kalmasın diye gönderdiği vahiylerin 23 yıl içinde küçüğünden büyüğüne herkese ulaşmasını sağlamak mı? Yani amaç, o dönemde 23 yıl önce kundakta bir bebek olan bir insan yıllar sonra büyüdüğünde "Kur'an ben bebekken indirilmeye başlamış, o yüzden ben Kur'an'ın öncesini bilmiyorum" demesin diye öncesinden onu da haberdar etmek olabilir mi? Ya da Kur'an'ın yazarı ya da yazarlarının bu hatayı yapmasına sebep olan şey ne? Hangi ihtimal daha makul?

Saklamsınlarda rezilmi olsunlar  yanlış alıntı yaptım olsun ne fak eder

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.06.2018 at 23:57, bir_akil_insan yazdı:

 

Muhammed figürünün gerçekten yaşamışlığı olasılığı ile yorum yaptığım bir yazıydı :) şu gün biliyoruz ki, muhammed diye biri asla olmadı.

 

bakara 149da yüzünü mescid-i harama döndür diye, kıbleyi mekke olarak belirliyor. fakat islamın 800 yılına kadarki ilk camilerinin neredeyse tamamı , ürdündeki petraya bakıyor, mekkeye değil. oysa ki muhammed figürü 632de öldüğünde, bu ayet kuranda ve müslümanların zihninde olmalıydı. hiçkimse asla "kıblemiz yanlıştır" diye itiraz etmediğine göre, bu ayet ancak 750-800 dönemlerinde eklenmiştir. 750 yılı, abbasilerin, emevileri yalnızca tek bir kişi kurtulacak şekilde tarihten sildikleri yıldır. yönetim ile birlikte, din de el değiştirmiş ve doğal olarak tapınağının yeri de değişmiştir. 750 yılından sonraki islam tapınakları gittikçe daha çok mekkeye bakar hale gelmişler.

 

yine şimdiye kadar bulunan en eski tam kuran 1203 yılına aittir. bundan öncesine ait tam kuran elde yoktur. bulunan parşömenler birkaç sayfadan ibarettir.

 

yani, kuran yüzyıllar boyunca yazılagelmiştir. her dönemde uydurulan emirler tanrı ağzından eklenmiş olmalı. bir diğer yandan, binlerce sayfalık bir metinde, doğal olarak "bunu yazmış mıydık" sorusunun yanıtı kolay verilemeyebilir. ya da toparlayan kişiler, aynı yazıları içeren metinleri yanlışlıkla birkaç kere farklı yerlere yerleştirmiş olabilir. metinler inananlar için kutsallık içerdiğinden, bu yanlışığı farkedenler de bilmeze yatmış, allahın bir bildiği vardır demiş olabilir. 

 

örneğin hicr ve hud surelerinde lut masalı anlatılır. ama sıraları yanlıştır. birinde melekler önce kendilerini tanıtır ve helakı haber verirler, sonra köylüler evi basarken; diğerinde önce köylüler evi basar, sonra melekler kim olduklarını ve helakı açıklarlar.

 

Muhammed Peygamber'in hiç yaşamadığı iddiası da oldukça ilgi çekici geldi, bir iki gündür konuları okuyup duruyorum. Gerçekten -hadis kitapları dışında- yaşadığına dair hiçbir tarihi delil yok mu? Herhangi bir devletin, toplumun kayıtlarında falan? Ona ait olduğuna inanılan birçok kutsal emanetin de onun olmadığı söyleniyor. Hatta İslam'ın ilk başta 

Hristiyanlığın bir mezhebi olarak doğduğunu, "övülen kişi" anlamına gelen "muhammed"in ilk başta İsa'ya atfedilen bir sıfat olduğunu, daha sonraları bu sıfatın bir isim haline gelerek mitolojik bir karakter olan "Muhammed Peygamber"in böylece doğduğuna dair şeyler okudum ki, eyvah ki ne eyvah. ? Eğer doğruysa, şu anda dünya üzerindeki Müslümanlar, İslam adı altında aslında Hristiyanlığın sapkın bir mezhebine mensup demektir bu.

 

Birkaç yıl kadar önce ben de Muhammed Peygamber'in hiç yaşamamış olabileceğini düşünmüştüm doğrusu, o zamanlar agnostiktim. En çok da yüzünün tasvir edilmesinin yasak olması kuşkulandırmıştı beni sanırım.

 

Ancak hadisler Peygamber'in ölümünden 100-200 sene sonra toplanmaya başlanmış; bu kadar detaylı bir mitolojinin uydurulup kulaktan kulağa yayılması için kısa bir zaman değil mi bu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, grain yazdı:

Muhammed Peygamber'in hiç yaşamadığı iddiası da oldukça ilgi çekici geldi, bir iki gündür konuları okuyup duruyorum. Gerçekten -hadis kitapları dışında- yaşadığına dair hiçbir tarihi delil yok mu? Herhangi bir devletin, toplumun kayıtlarında falan? Ona ait olduğuna inanılan birçok kutsal emanetin de onun olmadığı söyleniyor. Hatta İslam'ın ilk başta 

Hristiyanlığın bir mezhebi olarak doğduğunu, "övülen kişi" anlamına gelen "muhammed"in ilk başta İsa'ya atfedilen bir sıfat olduğunu, daha sonraları bu sıfatın bir isim haline gelerek mitolojik bir karakter olan "Muhammed Peygamber"in böylece doğduğuna dair şeyler okudum ki, eyvah ki ne eyvah. ? Eğer doğruysa, şu anda dünya üzerindeki Müslümanlar, İslam adı altında aslında Hristiyanlığın sapkın bir mezhebine mensup demektir bu.

 

Birkaç yıl kadar önce ben de Muhammed Peygamber'in hiç yaşamamış olabileceğini düşünmüştüm doğrusu, o zamanlar agnostiktim. En çok da yüzünün tasvir edilmesinin yasak olması kuşkulandırmıştı beni sanırım.

 

Ancak hadisler Peygamber'in ölümünden 100-200 sene sonra toplanmaya başlanmış; bu kadar detaylı bir mitolojinin uydurulup kulaktan kulağa yayılması için kısa bir zaman değil mi bu?

 

biliyorsunuz, çanakkale zaferini gökten inen yeşil sarıklılar kazanmıştır. ayrıca bir tabur ingiliz askeri de yine bir anda ortaya çıkan bir sis perdesi ile bir daha haber alınamayacak şekilde ortadan kalkmıştır. yine biliyorsunuz ki bu olaylar, görece her şeyin kayıt altında olduğu zamanlara aittir ve yine biliyorsunuz ki bu olayların üzerinden 100 sene geçmiştir.

 

bugün bile bu saçmalık alıcı buluyorken, hemen her şeyin görünmezler tarafından idare edildiğine inanan ve neredeyse tüm edebiyatı sözlü olan insanlar arasında 100 yıl, masalların yol alıp evrilmesi için çok çok uzun bir süre. kulaktan kulağa oyununda ilk ağız ile son ağız arasındaki farkın 1 dakikadan az sürede oluştuğunu görebilirsiniz. 100 yılda neler uydurulmaz ki? 

 

diğer yandan, bunlar 100 yılın hikayeleri olmayabilir. çünkü pek çok hadisi, başka masallarda ya da yerel hikayelerde farklı motiflerle bulmanız da olasıdır. kuranın bile hemen her şeyi başka dinlerden ve folklorlerden alıntı iken, hadislerin de çok farklı olacağını düşünmeyi gerektiren bir kanıt bulunmuyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...