Jump to content

Beynin Fonksiyonları


Recommended Posts

Sırf elektro kimyasal süreçlerle açıklanamayan davranışları quantum dünyasıyla açıklayabilir miyiz?

Yani kafatasımızın içerisinde biyolojik ve quantum işlemciler hibrit olarak mı çalışıyor?

Elektro kimyasal süreçler deterministik süreçlerdir ve en basitinden bu süreçlerle özgür irade açıklanamaz.

Kuantum dünyasında ise determinizm duvarları aşılır ve özgür irade gibi bilinçle ilgili mekanizmalar açıklanabilir.

Birgün gelecekte, kuantum işlemciler kişisel bilgisayarlara girdiğinde, tıp devrimleri olduğunda; geçmişe bakıp; "Bir zamanlar beyin sadece nöronlar arası iletişimle çalışan organ sanılıyordu, aslında kuantum mekaniğinde çalışıyormuş" der miyiz!

Tabiat öylesine büyülü ve gizemli ki; tamam burası son zirve dediğimiz yere ulaşıp bir bakıyoruz ki; başka zirvelerle ufuk yine kapanmış...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elektro-kimyasal süreçlerle açıklanamayan davranışlar yoktur, beynin çalışmasını analiz etmek için kuantum çözümlemelerine ve onun belirsizlik hesaplarına ihtiyaç yoktur. Beyinde kuantum dolaşıklık, parçacık spinleri, bir parçacığın dalga şeklinde gidip diğer nörona tanecik olarak varması gibi bir analize gerek yok, en azından yapay sinir ağlarının temel aldığı matematik modellerinde böyle şeylerle karşılaşmadım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu quantum işlemci olayı yabana atılmamalı. Bütüüün eski yeni yapay zekayla ilgili birşeyler yazıp çizmiş bilim adamları complexityden dem vururlar. Yani karmaşıklık, kaos ve ya kuantum teknolojileri sadece yapay zeka için bir umuttur bugün. Yoksa insna eliyle basit mekanik süreçlerle yapay zeka yapılamayacağı anlaşıldı. Ben açıkçası kuantum bilgisayarları bekliyorum bu sorunun daha açık cevabı için.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Özgür irademiz olduğunu nereden biliyoruz? Belki de sadece beynimizdeki kimyasal tepkimeler o şekilde olduğu için bizler öyle davranıyoruzdur? İş özgür bir iradeye geldiğimizde, bizi var eden şeyin bilinç olmadığını; bilinci var eden şeyin biz olduğunu unutmamalıyız. Bana sanki: "bilinç sadece izliyor ve yaptıklarımıza kendisi özgürce karar vermiş gibi yanılıyor" gibi geldi. Yani özgür irademiz olduğunu hissediyor ama yanılıyor olabiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bildiğim kadarıyla kuantum bilgisayarlarının dayandığı kuantum transistörlerinde klasik transistörlerden farklı olarak 0-1 değerlerinin yanı sıra ara değerler de var. Bu ara değerler de kuantum dolaşıklığı ve elemanter taneciğin spinlerine göre belirleniyor, spinler de küsüratlı değerlerle ifade ediliyor.

Yine bildiğim kadarıyla beynin çalışması 0-1 arasındaki ara değerlere dayanmıyor, klasik transistörlerdeki gibi 0-1 mantığına dayanıyor. Elektriksel potansiyel belli bir eşik değeri aştığında bir nörondan diğerine snaps aracılığıyla elektron geçişi olur. Bu da 0-1 mantığıdır. Bu durumun elektronik devreler aracılığıyla taklit edilmesinde ve tam anlamıyla gerçek zamanlı bir yapay zeka oluşturulmasında tek eksiklik paralel işlem yapma yetisinin zorluğudur. Zor ama imkansız değildir. Binlerce nöron binlerce sinapsla bir birbirine bağlı ve eşzamanlı işlem yapmaktadır yani "parallel processing" gücü oldukça gelişkindir. Bunun yanında bizim yaptığımız işlemciler parallel processing yapmaz sequential yani sıralı işlem yapar. Gerçek zamanlı bir yapay zeka uygulaması için ancak binlercesini paralel bağlamamız gerekir.

Gerçek zamandan kastım şudur, elektronik işlemciler yapay zeka algoritması uygulayabilirler ama paralel olarak bağlanmadıklarında sonuca ulaşmaları çok uzun sürer. İnsan beyni gibi gerçek zamanlı iş yapamazlar, hızları düşük gelir. Bunun dışında başka bir sorun olduğunu düşünmüyorum yani yapay zeka için kuantum dolaşıklığına ya da spin ölçümlerine gerek yoktur diye düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuantum gibi belirsizlikler mikro aleminden, determinist kurallarla işleyen makro alem çıkıyor.

Ve makro alemin kurallarına hapsolmuş, kuantum süreçlerle işleyen hibrit bir beyin var ortada.

Beynimiz maddesel, biyolojik, kimyasal süreçlerle işlerken; bu süreçlerin arasında kuantum süreçlerle de çalışıyor. Bu kanıtlanmış değil; hakkında gerçekçi makaleler çok sayıda.

Yarı determinist yarı belirsiz beyinlerimiz var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine bildiğim kadarıyla beynin çalışması 0-1 arasındaki ara değerlere dayanmıyor, klasik transistörlerdeki gibi 0-1 mantığına dayanıyor. Elektriksel potansiyel belli bir eşik değeri aştığında bir nörondan diğerine snaps aracılığıyla elektron geçişi olur. Bu da 0-1 mantığıdır. Bu durumun elektronik devreler aracılığıyla taklit edilmesinde ve tam anlamıyla gerçek zamanlı bir yapay zeka oluşturulmasında tek eksiklik paralel işlem yapma yetisinin zorluğudur. Zor ama imkansız değildir.

Çok klasik sıradan bilgiler.

Beynin temelinde nöronlar var diyelim. Ötesini şimdilik karıştırmayalım.

Nöronlar iletişimi 0-1 akım var yok alfabesiyle yapıyorlar. Buraya kadar tamam.

Ama dış dünyadan toplanan verileri (görüntüyü, sesi, dokunmayı, kokuyu, tadı); puslu mantık ile işliyorlar.

Yani: "Bir nöronun nesi var iki nöronun sesi var." Diyebiliriz.

Parçalar tek başlarına 1-0 kesin mantığı ile işlerken, bütün olduklarında; farklı davranış sergiliyebiliyorlar. Bu durumda bile temelde olan iş, 1-0 açık kapalı devrelerin açılıp kapanması.

Bunlar robotik işlemleri açıklayabilirler, refleksi vs. Ancak özgür irade, benlik, duygusal yaşanım kavramları, determinist süreçlerin arkasında, başka süreçlerin de olmasını gerektiriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Puslu mantık algılama sistemlerinde yoktur, algılayıcılarda puslu mantığa gerek de yoktur. İnsanda da makinada da gerek yoktur. Puslu mantık veri işlemesine yardımcı bir matematik modelidir, doğada olmasına gerek yok, klasik mantığa (A and B, A or B vs) bir alternatiftir. Bizim konuştuğumuz konuyla alakalı yapay zeka alanı yapay sinir ağlarıdır. Bunun yanında genetek algoritmalar, karınca kolonile vs gibi başka yapay zeka alanları da var.

Algılayıcı sistemlerde de nöron iletiminden başka bir şey yok (nöronların bir kısmı elektron iletirken nörotransmitterler kimyasallarla iletim hattı kuruyor ama temel yapı aynı; eşik seviyesi, potansiyel aşımı, iletişim). Kulakta mekanik sistem nöronlarda elektron akışı sağlıyor, gözde koniler ışığın miktarına göre nöronlarda elektron akışı yaratıyor, dilde kimyasallar çözünüyor ve kimyasalların niteliklerine göre belirli bölgelerde elektro-kimyasal aktivasyon oluyor. Elektronik sistemlerde de algılayıcılar aynen böyledir, mekanik, ısı, ışık ve kimyasal değişimlere göre belirli hatlarda elektron akışı yaratılıyor. Yük hücresi, radar, sonar, termo-sensörler, kameralar falan hep böyle çalışır. Yani bence beyin de insan icadı elektro-mekanik sistemlerden çok farklı değil. Çalışma sisteminin analizi için kuantum fiziğinin olasılık hesaplarına gerek yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tabiatbaba muhteşem bir konu açmışsın. Aynen katılıyorum. Bazı izlediğim yayınlarda bu şekilde anlatıyor. Robotların insan davranışlarını taklit ederek öğrenmesinde 0-1 mantığının kullanıldığını sanmıyorum. Çünkü yeterli olmaz. Sanırım oradaki teknoloji kuantum bilgisayara dayalı değilsede başlangıcı niteliğinde.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

Atomların ve atomaltı parçacıkların kuantum mekanik davranışlarının sinir sisteminin fonksiyolarında rolü olduğu iddiasını ortaya atanların, hangi kuantum mekanik süreçlerin bundan sorumlu olduklarını da açıklaması gerekmez mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...