Jump to content

İnsan kendi psikolojisi kendi yönetebilir mi?


Recommended Posts

Bu fikirler çatışmasından şunu çıkartıyorum. "baglanti" kendini bulma yolunda "Ifeelgood"'dan daha ilerde. Benliğinin daha farkında.

Psikolojik sorunlar, takıntılar herkes de çeşit çeşit vardır.

Hastalık derecesinde olanlardan tutun da; sağlıklı insanlardaki, davranışlara kadar. Herşeyin bir nedeni vardır ve insan çoğunu otomatiğe bağlamıştır. Daha bebeklikten başlayarak bir otomatiğe bağlama, paket düşünceleri, paket davranışları programlama süreci çalışıyor.

Çoğu davranışımızı istemsiz, bilinçsiz, seçimsiz, iradesiz yapıyoruz da; düşünmesek aklımızın ucundan bile geeçmiyor bunlar.

Kendini bulma yolu nedir arkadaşım? Benliğinin farkında olmak için nasıl bir yoldan geçilir?

Valla ben romantik olamıyorum, psikolojiyl romantize edemiyorum. Beyinle oyun oynanmaz, onu iyi biliyorum sadece. Bilinçaltınıza da inemezsiniz. Size kimi ipuçları veren davranışlarınız olur ama size bilinçaltınızda yatan şeyin ne olduğunu değil, sadece bir sorun olduğunu gösterir bu durum.

Herkes biraz dikkat ve idmanla bilinçaltına inebilseydi eğer, her şey bambaşka olurdu. Psikanalizin kurucusu Freud bu terimlerin de sahibi olan, bu işe ömür adamış biridir ancak insanın kendi bilinçaltına inebildiğini söyleyememiştir. En büyük düşü, kendi bilinçaltına girmekti örneğin..

Korkarım siz şimdi kişisel gelişimden, kuantumdan, madde ötesi bir şeylerin de var olabileceği ihtimalinden de sözetmeye başlayacaksınız. Eğer değilse, şimdiden özür dileyeyim ama yanıldığımı sanmıyorum. "Kendini bulma yolculuğu, benlik, farkındalık vs vs " deyince altından hep bunlar çıkar çünkü. Jargon böyle..

Sizlere iyi yolculuklar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 70
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

ama ortada plasebo etkisi denen bir durum var. içerisinde şeker bulunan kapsülleri kullandığı halde bunun kendini kısa sürede iyileştireceğine inanan insanlar gerçek ilacın iyileştirme süresinden daha kısa sürelerde iyileşebiliyor. gerçi bunun açıklaması halen yok, başka bir şeyle alakalı da olabilir ancak kişi buna inandığı için en mantıklısı psikolojik etmenlerin, yani insanın oluşturduğu psikolojinin tedavi sürecini hızlandırması olarak görünüyor.

Bu yanlış bir bilgi. Placebo ilaç verilen hasta, ilacın gerçek ilaç olduğunu sanıyor. Kapsülde SF vardır ama o gerçek ilacı aldığını zanneder. Hasta kandırılır kısacası.

İlaca ihtiyacı yoktur ama o takılmıştır, o ilacı almadan iyileşmeyeceğine inanmıştır. Veya herhangi bir ilaç tedavisi görmeden iyileşmeyeceğine inanmıştır..

Bu gibi durumlarda en iyi çözümdür placebolar. Gerçek ilaç aldığını zanneder ve iyileşir kişi. Madde bağımlılarının tedavi sürecinde çok kullanılır mesela..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beyin bir organdır. Diğer organlar gibi çalışır.

İnsan diğer organlarına ne kadar müdahale edebilirse, beynine de o kadar edebilir. Belki biraz daha fazla müdahale edebilir.

Akciğerlerine ettiği müdahale gibi.. Nefesini tutmak yani. Ancak bir yere kadar tutabilir.

Ve diğer organların hiçbirine insan müdahale edemez. Ya da edeceği müdahale son derece kısıtlıdır.

Beyin neden bir istisna olsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beyin bir organdır. Diğer organlar gibi çalışır.

İnsan diğer organlarına ne kadar müdahale edebilirse, beynine de o kadar edebilir. Belki biraz daha fazla müdahale edebilir.

Akciğerlerine ettiği müdahale gibi.. Nefesini tutmak yani. Ancak bir yere kadar tutabilir.

Ve diğer organların hiçbirine insan müdahale edemez. Ya da edeceği müdahale son derece kısıtlıdır.

Beyin neden bir istisna olsun?

Halüsinojenler ve etkileri konusunda ne düşünüyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Böyle birşey var. Derine çok derine inebilecek kadar yetiniz olması gerekiyor. Davranışlarımın derin kaynaklarını farkedip, onlara müdahale edebiliyorum.

Bu iletiyi yeni gördüm. Sorayım:

Bunu nasıl yapıyorsunuz peki? Yanılmadığınızı nereden biliyor, nasıl emin oluyorsunuz?

Ve bu yeti nasıl ediniliyor? Nasıl bir eğitimden geçiliyor, ne yapılıyor mesela? Yoksa özel bir güç müdür bu ve nereden gelir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Halüsinojenler ve etkileri konusunda ne düşünüyorsunuz?

Olaya şu açıdan bakmanız lazım.

Bazı otlar ve ilaçlar nasıl kalp ritmini ve hızını azaltıp çoğaltıyorsa, bazı ilaçlar böbreklerin çok idrar yapmasına veya yavaşlamasına neden oluyorsa ve nasıl mideyi bulandırıyorsa, halüsinojenler de beyni o şekilde etkiliyorlar.

Beyin de diğer organlar gibi bir organdır alta tarafı. Düşün üretir.

Ve tabii hasta düşünler de üretebilir, değerli düşünler de..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olaya şu açıdan bakmanız lazım.

Bazı otlar ve ilaçlar nasıl kalp ritmini ve hızını azaltıp çoğaltıyorsa, bazı ilaçlar böbreklerin çok idrar yapmasına veya yavaşlamasına neden oluyorsa ve nasıl mideyi bulandırıyorsa, halüsinojenler de beyni o şekilde etkiliyorlar.

Beyin de diğer organlar gibi bir organdır alta tarafı. Düşün üretir.

Ve tabii hasta düşünler de üretebilir, değerli düşünler de..

Yine de belgesellerde izlediğimiz halüsinojen altındaki deneklerin anlattığı deneyimler çok sıradışı. Daha önce görülmemiş yerlere gitme, hiç duyulmamış dilleri konuşma, hiç görülmemiş varlıkları görme, deneyimlenmemiş deneyimleri yaşama beyni göründüğünden daha gizemli yapıyor. Bilinçaltını tamamen yadsıyamıyorum bunlar varken.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine de belgesellerde izlediğimiz halüsinojen altındaki deneklerin anlattığı deneyimler çok sıradışı. Daha önce görülmemiş yerlere gitme, hiç duyulmamış dilleri konuşma, hiç görülmemiş varlıkları görme, deneyimlenmemiş deneyimleri yaşama beyni göründüğünden daha gizemli yapıyor. Bilinçaltını tamamen yadsıyamıyorum bunlar varken.

Bilinçaltı bellektir. Hafızadır.

İlaçlar oralardaki anıların düzensiz anımsanmasına neden oluyor olabilirler.

Başka bir bilinçaltı yoktur. Olması için de bir neden yoktur. Freudian düşünmüyorsanız tabii.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanın psikolojisini yönetebilmesi ne demektir tam olarak anlayamadım ama kimi duygularımızı törpülememiz veya onların bize zarar verebilecek seviyeye gelmelerini önlememiz mümkün.

Aslında bunu hepimiz deniyor ve yapıyoruz. Çok korktuğumuzda, çok heyecanlandığımızda, çok endişelendiğimizde vb. duyguları biraz fazla hissettiğimizde kontrolü kaybedebileceğimizi veya duygulanımın aşırılığının bize zarar vereceğini düşünür, onları kontrol altına almaya çalışırız. Herkes kendine göre yöntemler geliştirir. Ben çok ama çok sinirlendiğimde derhal çok derin bir nefes alır ve 8'e, 10'a kadar sayarım. Bu yöntem bende işe yarar. Kendimi hemen kontrol almak zorunda hissederim çünkü çok sinirliyken düşünmeden davranma ihtimalimin yüksek olduğunu, böylelikle karşımdakinden önce kendime zarar verebileceğimi bilirim.

Bir başkası başka bir yöntem geliştirir...

Bu yaptığınız psikolojinizi kontrol etmek değildir. Bu öfke kontrolüdür. Anlık öfkelenmeler psikolojik değildir. Psikolojik vaka olarak literatürde değerlendirilmez. Ancak kronik öfke durumları, yani (neden gözünün üstünde kaşın var) diye herşeye sinirleniyor, öfke duyuyorsanız işte bu psikolojik bir durumdur ve bunu kontrol etmek, anlık öfke durumunu kontrol etmekten daha zordur...

Bu psikolojik bozukluk da büyük ihtimalle çok önceleri yaşadığınız bir olumsuzluktan kaynaklanmaktadır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok güzel söylemişsin. Bu forumda bazı kullanıcılarda bir gobi var. Ya dinler haklı çıkarsa diye her yeni bilgiye, yeni bulguya, farklı bakış açılarına yafta vurulup küfrediliyor. Böylesi acınası bir korku gülüncüme gidiyor. Ateizm bir dinmidir ki çökmesinden korkuyorsunuz? Resmen ateistlerin de kutsalları olmuş.

Fobi demek istediniz herhalde.

Bu tür konular o kadar sulandırılıyor ki. Çok saçma sapan yerlere gidiyor genelde. Bu sebeple ateistler tepkili oluyor. Aklı başında tartışmalar olabilse bence ateistler o kadar rahatsız olmaz.

Mucize beklentileri mi dersiniz. Aşırılıklar mı dersiniz. Ne ararsanız var. Bilimin de pek fazla bilgi sunamadığı alanlar olduğu için tartışması zor konular.

Ancak dediğiniz doğru. Ateistler dinlerin bazı konularda haklı çıkmasından hiç korkmamalıdır. Gerçekçilik ateizmin en güçlü yanıdır. Gerçekten daha değerli birşeyimiz yok bence.

tarihinde baglanti789 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu yaptığınız psikolojinizi kontrol etmek değildir. Bu öfke kontrolüdür. Anlık öfkelenmeler psikolojik değildir. Psikolojik vaka olarak literatürde değerlendirilmez. Ancak kronik öfke durumları, yani (neden gözünün üstünde kaşın var) diye herşeye sinirleniyor, öfke duyuyorsanız işte bu psikolojik bir durumdur ve bunu kontrol etmek, anlık öfke durumunu kontrol etmekten daha zordur...

Bu psikolojik bozukluk da büyük ihtimalle çok önceleri yaşadığınız bir olumsuzluktan kaynaklanmaktadır...

Ben de aynı şeyi anlatıyorum zaten. İlk iletide verilen örnekler de bir vaka profili çizmiyor, günlük yaşamımızda hepimizin yaşadığı basit duygulanımlar hepsi. Onların kontrol edilmez, hatta çoğu zaman otomatik olarak ortaya çıktığı durumlar bir sorun olduğunun açık işaretidir. Uzmana (psikiyatr) başvurmak gerekir, neden olduğunu en iyi o analiz edecektir.

İletinin bütünü bunu anlatıyor.

Psikolojimizi kontrol etmemiz veya yönlendirmemiz ne demek, onu ben bilmiyorum. Psikoloji tek bir şey değil çünkü. Beyin de diğer organlar gibi bir organ ve her istediğimizde kontrol altında tutup yönlendiremeyiz. Ben böyle bir şey bilmiyorum. Üstelik beyin, bütün dış uyaranlardan direkt etkilenen, her türlü etkileşime fazlasıyla açık bir yapı. Çok fazla güvenmemek, objektif olmak gerek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanın psikolojisini yönetebilmesi ne demektir tam olarak anlayamadım ama kimi duygularımızı törpülememiz veya onların bize zarar verebilecek seviyeye gelmelerini önlememiz mümkün.

Aslında bunu hepimiz deniyor ve yapıyoruz. Çok korktuğumuzda, çok heyecanlandığımızda, çok endişelendiğimizde vb. duyguları biraz fazla hissettiğimizde kontrolü kaybedebileceğimizi veya duygulanımın aşırılığının bize zarar vereceğini düşünür, onları kontrol altına almaya çalışırız. Herkes kendine göre yöntemler geliştirir. Ben çok ama çok sinirlendiğimde derhal çok derin bir nefes alır ve 8'e, 10'a kadar sayarım. Bu yöntem bende işe yarar. Kendimi hemen kontrol almak zorunda hissederim çünkü çok sinirliyken düşünmeden davranma ihtimalimin yüksek olduğunu, böylelikle karşımdakinden önce kendime zarar verebileceğimi bilirim.

Bir başkası başka bir yöntem geliştirir...

Bağlantı bilinçaltımıza inip, orada ne var ne yok anlayabiliriz demiş ve bunun çok zor ve çok zaman isteyen bir şey olduğunu söylemiş.

Böyle bir şey yok. İnsan kendi bilinçaltını analiz edemez. Zavallı Freud bile bunu başarabilmek için ömür tüketmiş, belki yardımı olur diye kokain denemiş ve sonunda bağımlı olmuş tabii.

Bilinçaltımıza inebilmek gerçekten uzmanlık ister ki uzmanlar da kendi bilinçaltlarını kontrol edemezler. Başkalarınınki anlayabilirler, hatta oraya ulaşıp bilinçaltı ekimi de yapabilirler ama kendilerine yapamazlar. Bilinçaltında bir şeyler vardır ama ne.. Onlar görebilseydik adına bilinçaltı demezdik zaten.

Hipnozla falan da inilmez oraya. Haftalarca terapi yapıp kişiyi didik didik etmek yerine iki hipnoz yapar, her şeyi anlarlardı uzmanlar. Bilinçaltı dediğimiz şeyi bizim gördüğümüzü ve etkilendiğimizi bile farketmeden kaydettiğimiz ve kenara attığımız olay ve durumların biriktiği yerdir. Rüyalarla bazen orayı temizleriz veya bir şeyleri bilinç düzeyine getiririz. Bunu yapmamıza neden olan birtakım şeyler yaşamışızdır ve onlar tetiklemiştir ama biz onun bile farkında değilizdir.

Her insanın algılama ve öğrenme biçimi farklı. Etkilendiği olay ve durumlar, etkilenme dereceleri, tepkileri ve hatta savunmaları farklı. Eğer duygulanım aşırıysa ve kontrol edilmez boyuta varıp da kişinin yaşamını olumsuz etkiliyorsa, muhtemelen bir sorun var demektir. Uzmana gitmekte yarar var. Kişi kendisini aşağı yukarı bilir ve normal ve normal olmayan seviyeyi ayırt etmeye zorlanır. O durumda da yardım alır.

Ama onun dışında korkmak, çok fazla heyecanlanmak hatta eli ayağı birbirine dolaşmak dediğimiz durumu yaşamak, endişelenmek, panik olmak, bazen manik bazen depresif olmak normal. Bunların hepsi yukarıdaki bir arkadaşımızın da belirttiği gibi savunma mekanizmalarıdır ve gereklidir.

Beynimize her zaman hükmedemeyiz. Hatta çoğu zaman hükmedemeyiz. Doğru düşünmek, doğru kararlar almak, muhakeme yeteneğini iyi kullanmak, duyguları tanımak mümkün ama eğer sağlıklı isek.. Genel olarak sağlıklı sayılabilecek biri depresyona girdiğini farkeder örneğin ve onu kabullenip gereken her ne ise onu yapmaya koyulur. "Ben beynimi kontrol edebilirim, depresyona girmem, psikolojimi kendim yönetirim" demez. Sonuç olarak beyin de tıpkı diğerleri gibi bir organ ancak çok tehlikeli. Oyuna gelmez pek..

Uzun bir zamandan sonra selam IFeelGood. Eskiden bir paylaşımı olan insanlar tartışmaya paldır küldür girmezler. Önce bir selam verilir. Zamanında okul yada aile öğretmeli insana bunları değil mi?

Siz görüşlerime katılmayabilirsiniz. Hatta bilimsel dayanağı yokta diyebilirsiniz. Sanırım psikologtunuz. Bu konuyu bilmenize saygı duyarım.

Yazdıklarımı okuyunca hemen öfke ve panik durumları aklınıza gelmiş. Ben bununla pek ilgili değilim. Bu işin çok temel ve basit kısmı. Zaten öfke ve panik kontrolünüzü yapamıyorsanız bu işler size göre değildir. Onları insani ölçülerde epey kontrol edebilir hale gelmiş olmanız gerekir.

Freud değerli çalışmaları olan bir insandır. Ancak hatalarıda vardır ve herşey Freud un zamanında kalacak değildir. Bu zamanda da söylenecek sözü olan insanlar elbette çıkacaktır. Uyarıcı ve uyuşturucularla hiç işim olmadı ve olmaz.

Uzmanlar başkalarının bilinçaltına inebiliyor, anlayabiliyor ve bilinçaltı ekimi yapabiliyor; ne var ki kendilerine bunu yapamıyorlar. Öyle mi? Hayretler içindeyim. Siz lisansınız olduğuna emin misiniz?

Ben o uzmanlara köpeğim olsa onu emanet etmem o zaman. Onların yapacağı işten ne hayır gelir ki bu durumda. Hastalar denek mi? Hem bilmiyorsun hemde insanların bilinçaltını kurcalıyorsun. Resmen tıp ve bilim etiğine aykırı.

Hipnoz olayına hiç girmeyelim. Kimseye güvenipte hipnoz falan yaptırmam ben. Üstelik yararına inanmıyorum. Hipnozcunun yapacağı telkini ben kendime güzellikle anlatırım ve istenilen sonucu elde ederim. Kendi işimi kendim görürüm. O tür şartlanmalara ihtiyacım yok.

Ben yazımda açıkça belirttim. İstediğin herşeyi yapamazsın. Bazı şeyleri yapmak mümkündür. Akışa bırakmak daha iyidir dedim.

Bir örnek vereyim. Diyelim hayatınızda gerçekten zorlu bir durum var. Kimi olsa bunaltır, daraltır, depresyona sokar. Bir şekilde baş etmek zorundasınız. Birçok insanda olduğu gibi depresyona girip ilaçlara sarılmayı ben red ederin. O depresyona girilmeyecek. Çünkü bu kontrolünü yitirmek olur. O zaman iş daha zorlaşır. Hergün zaman ayırır kendimi yeniden yeniden toparlarım. Kendime bunu atlatabileceğimi söylerim. Bir nevi terapi yani. Bu bende işe yaradı. Başkasında bilemem.

Bilinçaltında ne olduğunu yazdım yazımda. 'Bilinçaltınızda en derin inançlarınız, hayattaki kabulleriniz, dünyayı insanları hayatı ve kendinizi algılama şekliniz saklıdır.' Bunun nesi aykırıdır acaba? Başka ne olacaktı ki acaba? Ne yani psikologlar bilinçaltı deyince put gibi kalıyorlar mı? Hiç mi bir bilgi yoktur bu konuda? Yapmayın IFeelGood. Siz marsta mı yaşıyorsunuz?

Başka bir örnek size. İçinde yaşadığımız ülkede erkeğin daha üstün olduğu bir şekilde öğretilir size. İlla kelimelere dökülmez bu. Ama toplumsal bilince kazılı olduğu için otomatikman öğrenirsiniz zaten. Daha çok farkında olmadan bir ömür bununla yaşar gidersiniz. Toplumsal bilinç hakimdir genelde bireylere. Ama ben bunu kabul etmiyorum. Neden kendimi ikinci sınıf ve ikinci değerde hissedecekmişim ki. Ben çok değerliyim. Erkeklerden ne aşağı ne üstünüm. Zaman içinde bu konuda okuduğum ve düşündüğüm için bilincim konunun farkında. Ama bilinçaltımda farkında artık. Çünkü görüyorum ki davranışlarımı bu düşünce yönetmiyor. Demek ki bilinçaltım ile bilincim bir irtibat sağlamış.

Eğer bizler bilinçaltımızda değişiklik yapamazsak, toplumlar olarakta kalıplarımızı kıramayız. Zaman değişimler getiremez. Çünkü bilinçte neyi değiştirirsen değiştir bilinçaltında değiştiremezsen çatışma çıkar. İç çatışma ve karışıklık çıkar. Sağlıklı yol almak mümkün olmaz. Bu yüzden birileri o bilinçaltlarına ulaşmalı. Yeteneği olanlar yapmalı bunu. Bana bunları kimse öğretmediğine göre bende bu yetenek doğuştan var demek ki. Hep okuyarak, araştırarak ve düşünerek kendi kendime öğrendim bunları. Lisansım ekonomi üzerine. Yani alakalı bir alan değil.

Unutmayın kötü şeyler gibi iyi şeylerde bulaşıcıdır. İmkansız görünen birşeyi birisi başarınca başkaları da özenir. İyi şeylerin daha çok olması dileğiyle.

tarihinde baglanti789 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Başka bir örnek size. İçinde yaşadığımız ülkede erkeğin daha üstün olduğu bir şekilde öğretilir size. İlla kelimelere dökülmez bu. Ama toplumsal bilince kazılı olduğu için otomatikman öğrenirsiniz zaten. Daha çok farkında olmadan bir ömür bununla yaşar gidersiniz. Toplumsal bilinç hakimdir genelde bireylere. Ama ben bunu kabul etmiyorum. Neden kendimi ikinci sınıf ve ikinci değerde hissedecekmişim ki. Ben çok değerliyim. Erkeklerden ne aşağı ne üstünüm. Zaman içinde bu konuda okuduğum ve düşündüğüm için bilincim konunun farkında. Ama bilinçaltımda farkında artık. Çünkü görüyorum ki davranışlarımı bu düşünce yönetmiyor. Demek ki bilinçaltım ile bilincim bir irtibat sağlamış.

Bu paragrafınıza katılmıyorum. Erkekler ile ilişkinizin minimum seviyede olduğunu düşünüyorum. Eğer bu şekilde davranmaya devam ederseniz; evli iseniz evliliğiniz yıkılır, bekar iseniz sakın evlenmeyin...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu paragrafınıza katılmıyorum. Erkekler ile ilişkinizin minimum seviyede olduğunu düşünüyorum. Eğer bu şekilde davranmaya devam ederseniz; evli iseniz evliliğiniz yıkılır, bekar iseniz sakın evlenmeyin...

Ne yani erkek üstündür düşüncesini kabul mü etmeliyim? Bunu mu kastediyorsunuz? Eğer bunu kastediyorsanız ataerkil sistemi savunuyorsunuz demektir. Eski kafalısınız.

tarihinde baglanti789 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzun bir zamandan sonra selam IFeelGood. Eskiden bir paylaşımı olan insanlar tartışmaya paldır küldür girmezler. Önce bir selam verilir. Zamanında okul yada aile öğretmeli insana bunları değil mi?

Siz görüşlerime katılmayabilirsiniz. Hatta bilimsel dayanağı yokta diyebilirsiniz. Sanırım psikologtunuz. Bu konuyu bilmenize saygı duyarım.

Yazdıklarımı okuyunca hemen öfke ve panik durumları aklınıza gelmiş. Ben bununla pek ilgili değilim. Bu işin çok temel ve basit kısmı. Zaten öfke ve panik kontrolünüzü yapamıyorsanız bu işler size göre değildir. Onları insani ölçülerde epey kontrol edebilir hale gelmiş olmanız gerekir.

Freud değerli çalışmaları olan bir insandır. Ancak hatalarıda vardır ve herşey Freud un zamanında kalacak değildir. Bu zamanda da söylenecek sözü olan insanlar elbette çıkacaktır. Uyarıcı ve uyuşturucularla hiç işim olmadı ve olmaz.

Uzmanlar başkalarının bilinçaltına inebiliyor, anlayabiliyor ve bilinçaltı ekimi yapabiliyor; ne var ki kendilerine bunu yapamıyorlar. Öyle mi? Hayretler içindeyim. Siz lisansınız olduğuna emin misiniz?

Ben o uzmanlara köpeğim olsa onu emanet etmem o zaman. Onların yapacağı işten ne hayır gelir ki bu durumda. Hastalar denek mi? Hem bilmiyorsun hemde insanların bilinçaltını kurcalıyorsun. Resmen tıp ve bilim etiğine aykırı.

Hipnoz olayına hiç girmeyelim. Kimseye güvenipte hipnoz falan yaptırmam ben. Üstelik yararına inanmıyorum. Hipnozcunun yapacağı telkini ben kendime güzellikle anlatırım ve istenilen sonucu elde ederim. Kendi işimi kendim görürüm. O tür şartlanmalara ihtiyacım yok.

Ben yazımda açıkça belirttim. İstediğin herşeyi yapamazsın. Bazı şeyleri yapmak mümkündür. Akışa bırakmak daha iyidir dedim.

Bir örnek vereyim. Diyelim hayatınızda gerçekten zorlu bir durum var. Kimi olsa bunaltır, daraltır, depresyona sokar. Bir şekilde baş etmek zorundasınız. Birçok insanda olduğu gibi depresyona girip ilaçlara sarılmayı ben red ederin. O depresyona girilmeyecek. Çünkü bu kontrolünü yitirmek olur. O zaman iş daha zorlaşır. Hergün zaman ayırır kendimi yeniden yeniden toparlarım. Kendime bunu atlatabileceğimi söylerim. Bir nevi terapi yani. Bu bende işe yaradı. Başkasında bilemem.

Bilinçaltında ne olduğunu yazdım yazımda. 'Bilinçaltınızda en derin inançlarınız, hayattaki kabulleriniz, dünyayı insanları hayatı ve kendinizi algılama şekliniz saklıdır.' Bunun nesi aykırıdır acaba? Başka ne olacaktı ki acaba? Ne yani psikologlar bilinçaltı deyince put gibi kalıyorlar mı? Hiç mi bir bilgi yoktur bu konuda? Yapmayın IFeelGood. Siz marsta mı yaşıyorsunuz?

Başka bir örnek size. İçinde yaşadığımız ülkede erkeğin daha üstün olduğu bir şekilde öğretilir size. İlla kelimelere dökülmez bu. Ama toplumsal bilince kazılı olduğu için otomatikman öğrenirsiniz zaten. Daha çok farkında olmadan bir ömür bununla yaşar gidersiniz. Toplumsal bilinç hakimdir genelde bireylere. Ama ben bunu kabul etmiyorum. Neden kendimi ikinci sınıf ve ikinci değerde hissedecekmişim ki. Ben çok değerliyim. Erkeklerden ne aşağı ne üstünüm. Zaman içinde bu konuda okuduğum ve düşündüğüm için bilincim konunun farkında. Ama bilinçaltımda farkında artık. Çünkü görüyorum ki davranışlarımı bu düşünce yönetmiyor. Demek ki bilinçaltım ile bilincim bir irtibat sağlamış.

Eğer bizler bilinçaltımızda değişiklik yapamazsak, toplumlar olarakta kalıplarımızı kıramayız. Zaman değişimler getiremez. Çünkü bilinçte neyi değiştirirsen değiştir bilinçaltında değiştiremezsen çatışma çıkar. İç çatışma ve karışıklık çıkar. Sağlıklı yol almak mümkün olmaz. Bu yüzden birileri o bilinçaltlarına ulaşmalı. Yeteneği olanlar yapmalı bunu. Bana bunları kimse öğretmediğine göre bende bu yetenek doğuştan var demek ki. Hep okuyarak, araştırarak ve düşünerek kendi kendime öğrendim bunları. Lisansım ekonomi üzerine. Yani alakalı bir alan değil.

Unutmayın kötü şeyler gibi iyi şeylerde bulaşıcıdır. İmkansız görünen birşeyi birisi başarınca başkaları da özenir. İyi şeylerin daha çok olması dileğiyle.

Sevgili Bağlantı.

Bu iletinizi hiç okumamış olmayı yeğlerdim. Hele Freud'dan sanki o bir bilim adamı imiş gibi bahsetmeniz tam bir fiyasko.

Beyin bir organdır. Düşün üretir ve ürettikleri ile kendisine ulaşan bilgileri gerektiğinde sonradan kullanmak üzere depolar.

Diğer organlardan biri olan karaciğer de benzeri etkinliklere sahiptir. Safra üretir ve kendisine ulaşan ürünleri depolar, gerektiğinde onları kana geri salar. Beynin yaptıklarını aynen yapar. Tabii aradaki fark düşündür.

Freud birçok terimler uydurmuştur. İd, ego, süperego, libido gibi.. Bilinçaltı onlardan biridir. Var mıdır, yok mudur, kimse bilemez. Ama bilimsel olarak yok olması gerekir.

Hipnoz gizemli bir şey değildir. Telkindir. Hepsi o kadar. İnsan kendini de hipnotize edebilir. Bu şekilde kendini hipnotize edenler sigarayı bırakabilirler ve kilo kaybedebilirler.

Kimse kimsenin bilinçaltına inemez. Çünkü bilinçaltı dediğiniz şey inilecek bir yer değildir.

Siz fantezilere, yalanllar ve spekülasyonlara, saçmalıkara inanıyorsunuz.

İnsan psikolojisi onlara çok duyarlıdır.

Psikoloji ve psikiyatri çeşitli evrelerden geçerek günümüze ulaşmıştır.

Önceleri akıl hastalıklarını organik olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayırırlardı.

Organik olmayanlara nervöz, olanlara psikotik gibi terimler verilmişti.

Daha sonra psikiyatik hastalıkların hepsinin temelinin organik olduğu anlaşıldı.

Bazı kimyasal moleküllerin azlığının veya çokluğunun onları açıklamada yeterli olduğu görüldü.

Ve o kimyasal maddeleri manüple eden ilaçlar bulundu.

Siz kandırılmış ve aldatımışsınız. Belli ki bu konuda doğru bir bilgi sahibi değilsiniz.

Buna rağmen kendinizi bir uzmanı eleştirecek kadar bilgi sahibi sanıyorsunuz.

Fanteziler ve efsanelerle bilim yapılmaz. Özellikle insan ruhasllığı gibi, çeşitli şekillerde yorumlanabilen bulguların içinden çıkamazsınız.

Size bu konu ile hiç uğraşmamanızı tavsiye ediyorum.

Burası bilim forumu. Bilimsel olarak bilgi sahibi değilseniz, burada bu şekilde yazmanız sizi küçültür. Bunu ben istemem. Siz de istemezsiniz, değil mi?

O halde lütfen daha fazla saçmalamayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnançlar ve dinler gibi insan ruhsallığı da yalanlara, efsanalere, polemik ve spekülasyonlara, abartmalara son derece müsaittir.

Bu konularda önüne gelen bir şeyler ortaya atarak ortamı bulandırmakta ve saçmaladığı izlenimi bile uyandırmamaktadır.

Freud bu şarlatanlığı 40 yıl yapmıştır.

Ama arkadaşlar.. Burası bilim forumu. Biz burada mambo jambolarla değil, somut delillerle bilim yapıyoruz.

Elinizde saygın bilim adamları tarafından, ünlü tıp (bilim) dergilerinde yayınlanmamış, dedikodu niteliğindeki kaynaklarla burada bilimsel bir yazı yazamaz, yazanlara cevap veremezsiniz.

Psikiyatri ve insan psikolojisi bu tür efsane ve dedikodulara son derece duyarlı konulardır.

Burada bilimsel gerçekleri öğretiyor ve öğreniyoruz.

Hepinizin buna saygı göstermenizi bekliyoruz.

Bu konuda bildiklerinizin çoğuna bilimsel olarak meydan okunacağını hatırlatıyorum.

Kimse kırılmasın, üzülmesin. Ve tabii saçmalamasın..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Bağlantı.

Bu iletinizi hiç okumamış olmayı yeğlerdim. Hele Freud'dan sanki o bir bilim adamı imiş gibi bahsetmeniz tam bir fiyasko.

Beyin bir organdır. Düşün üretir ve ürettikleri ile kendisine ulaşan bilgileri gerektiğinde sonradan kullanmak üzere depolar.

Diğer organlardan biri olan karaciğer de benzeri etkinliklere sahiptir. Safra üretir ve kendisine ulaşan ürünleri depolar, gerektiğinde onları kana geri salar. Beynin yaptıklarını aynen yapar. Tabii aradaki fark düşündür.

Freud birçok terimler uydurmuştur. İd, ego, süperego, libido gibi.. Bilinçaltı onlardan biridir. Var mıdır, yok mudur, kimse bilemez. Ama bilimsel olarak yok olması gerekir.

Hipnoz gizemli bir şey değildir. Telkindir. Hepsi o kadar. İnsan kendini de hipnotize edebilir. Bu şekilde kendini hipnotize edenler sigarayı bırakabilirler ve kilo kaybedebilirler.

Kimse kimsenin bilinçaltına inemez. Çünkü bilinçaltı dediğiniz şey inilecek bir yer değildir.

Siz fantezilere, yalanllar ve spekülasyonlara, saçmalıkara inanıyorsunuz.

İnsan psikolojisi onlara çok duyarlıdır.

Psikoloji ve psikiyatri çeşitli evrelerden geçerek günümüze ulaşmıştır.

Önceleri akıl hastalıklarını organik olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayırırlardı.

Organik olmayanlara nervöz, olanlara psikotik gibi terimler verilmişti.

Daha sonra psikiyatik hastalıkların hepsinin temelinin organik olduğu anlaşıldı.

Bazı kimyasal moleküllerin azlığının veya çokluğunun onları açıklamada yeterli olduğu görüldü.

Ve o kimyasal maddeleri manüple eden ilaçlar bulundu.

Siz kandırılmış ve aldatımışsınız. Belli ki bu konuda doğru bir bilgi sahibi değilsiniz.

Buna rağmen kendinizi bir uzmanı eleştirecek kadar bilgi sahibi sanıyorsunuz.

Fanteziler ve efsanelerle bilim yapılmaz. Özellikle insan ruhasllığı gibi, çeşitli şekillerde yorumlanabilen bulguların içinden çıkamazsınız.

Size bu konu ile hiç uğraşmamanızı tavsiye ediyorum.

Burası bilim forumu. Bilimsel olarak bilgi sahibi değilseniz, burada bu şekilde yazmanız sizi küçültür. Bunu ben istemem. Siz de istemezsiniz, değil mi?

O halde lütfen daha fazla saçmalamayın.

Sevgili haci,

Freud un bir bilim adamı olup olmadığı konusunda kesin birşey diyemem. Diyelim ki değildir. Ne var ki ortaya bazı tezler koymuştur. Bunlarda insan denilen varlığı anlamak için düşünülmesine ve çalışılmasına yol açmıştır. Doğrudur veya yanlıştır ama hiç yoktan iyidir. Birileri de bu konularda çalışmalı değil mi?

Beyin kimyasallarını ilaçlarla arttırmak yada azaltmak tedavi için kullanılır elbette. Ama ben hastalıklarla ilgili durumlarla ilgilenmiyorum. Uzman değilim birşey değilim. Ben sağlıklı insanların düşünceleri ile ilgiliyim.

Ben kandırılmış yada aldatılmış değilim. Bunlar benim düşüncelerim ve deneyimlerim. Kimse bana bunu böyle yap böyle sonuçlar alırsın demedi. Başka başka uğraşanlar deneyenler olabilir. Ama ben onlardan etkilenerek bunları düşünüyor ve yapıyor değilim. Sadece okurken araştırırken yararlanmış olmam söz konusudur. Bu zaten her konu için böyle değil mi? Dünyayı ve hayatı hiç beslenmeden öğrenecek değiliz ya.

Burada gayet seviyeli bir şekilde tartışıyorum. Bilimsellikten uzak olduğumu da sanmıyorum. O zaman konunun kendisi de bilimsellikten uzak dememiz gerekir. Ama konuyu ben açmadım ki.

Bana bu şekilde yazmanın beni küçülteceğini ve saçmalamamam gerektiğini söyleyebiliyorsunuz. Size olan saygıma rağmen sözlerinizin hakaret boyutunda olduğunu söyleyebilirim. Size hiç yakıştıramadım.

İstemiyorsanız yazmam olur biter. Güzel ve değerli düşüncelerimle benim başım hoş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Seviyeli olduğunuzu biliyorum ama nasıl bir seviye?

Kibarsınız. Seviyeniz kibar.

Ama bilgi konusunda seviyeniz çok düşük. Bunu size hatırlatmaktan utanıyorum.

Hatırlatmaya mecburum. Eğer psikolog veya psikiatr değilseniz, IFeelGood'dan özür dilemeniz gerekiyor.

Onun lisansını sorgulamak küstahlığını yaptınız. Bu mu sizin seviyeniz? Beni de düş kırıklığına uğrattınız.

Burada şimdiye kadar yazdıklarınız arasında tek doğruya rastlamadım diyebilirim.

Bildikleriniz yetersiz olmaktan öte, sizi yanıltıyor.

Burada kurallarımıza sadık kalarak yazabilirsiniz.

Size şurasını hatırlatıyorum ki, bilim forumunda seviye kibarlıkla ölçülmez.

Bilimsel görüşlerin doğruluğu ile ölçülür.

Size sert girdiğimi sanıyorsunuz ama bilim söz konusu olunca ben yumuşak olamam.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Bağlantı.

Bu iletinizi hiç okumamış olmayı yeğlerdim. Hele Freud'dan sanki o bir bilim adamı imiş gibi bahsetmeniz tam bir fiyasko.

Beyin bir organdır. Düşün üretir ve ürettikleri ile kendisine ulaşan bilgileri gerektiğinde sonradan kullanmak üzere depolar.

Diğer organlardan biri olan karaciğer de benzeri etkinliklere sahiptir. Safra üretir ve kendisine ulaşan ürünleri depolar, gerektiğinde onları kana geri salar. Beynin yaptıklarını aynen yapar. Tabii aradaki fark düşündür.

Freud birçok terimler uydurmuştur. İd, ego, süperego, libido gibi.. Bilinçaltı onlardan biridir. Var mıdır, yok mudur, kimse bilemez. Ama bilimsel olarak yok olması gerekir.

Hipnoz gizemli bir şey değildir. Telkindir. Hepsi o kadar. İnsan kendini de hipnotize edebilir. Bu şekilde kendini hipnotize edenler sigarayı bırakabilirler ve kilo kaybedebilirler.

Kimse kimsenin bilinçaltına inemez. Çünkü bilinçaltı dediğiniz şey inilecek bir yer değildir.

Siz fantezilere, yalanllar ve spekülasyonlara, saçmalıkara inanıyorsunuz.

İnsan psikolojisi onlara çok duyarlıdır.

Psikoloji ve psikiyatri çeşitli evrelerden geçerek günümüze ulaşmıştır.

Önceleri akıl hastalıklarını organik olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayırırlardı.

Organik olmayanlara nervöz, olanlara psikotik gibi terimler verilmişti.

Daha sonra psikiyatik hastalıkların hepsinin temelinin organik olduğu anlaşıldı.

Bazı kimyasal moleküllerin azlığının veya çokluğunun onları açıklamada yeterli olduğu görüldü.

Ve o kimyasal maddeleri manüple eden ilaçlar bulundu.

Siz kandırılmış ve aldatımışsınız. Belli ki bu konuda doğru bir bilgi sahibi değilsiniz.

Buna rağmen kendinizi bir uzmanı eleştirecek kadar bilgi sahibi sanıyorsunuz.

Fanteziler ve efsanelerle bilim yapılmaz. Özellikle insan ruhasllığı gibi, çeşitli şekillerde yorumlanabilen bulguların içinden çıkamazsınız.

Size bu konu ile hiç uğraşmamanızı tavsiye ediyorum.

Burası bilim forumu. Bilimsel olarak bilgi sahibi değilseniz, burada bu şekilde yazmanız sizi küçültür. Bunu ben istemem. Siz de istemezsiniz, değil mi?

O halde lütfen daha fazla saçmalamayın.

Ayrıca hipnozun telkinden başka birşey olmadığını çok iyi bilirim ve ifade de ettim. Çok tehlikeli olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Kötüye kullanılması çok mümkündür. İyi amaçlarla yapılanı bile zararlı olabilir. Hipnozdan medet umacak duruma hiç düşmedim istememde.

Bilinçalrına inmek bir deyimdir. Bilinçaltı bir mekan değil ki? Aslında halen bir varsayım. Varsayım olmasına rağmen var gibi görünüyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda da anlamaya ve birşeyler yapmaya çalışıyoruz insanlık olarak.

Açık düşünceli bir insan olarak karaciğer ile beyini karşılaştırmanıza birşey demiyorum. Ama genede bana çok sığ bir karşılaştırma gibi geliyor.

Ben size şunu sormak istiyorum. Süperegonun olmadığını kim söyleyebilir? Bu toplumsal bilinçtir. Onun kabulleri ve redleridir. Hadi bana yoktur deyin. Lütfen deyin.

İd yoktur da deyin. Beynimizin, benliğimizin derinliklerinde canavarlar dolaşmaz deyin. Lütfen deyin.

Libido içinde aynısını diyeceğim. Cinsellik insanlarda etkin değildir deyin. Lütfen deyin. İnsanlar bazen cinsel tutkuları uğruna canlarını bile vermezler deyin.

Eğer bunları diyebiliyorsanız Freud bir şarlatandır. Kabul ediyorum. Ama diyemiyorsanız Freud a şarlatan diyemeyeceğim ben. Ha siz şimdi inat eder dersiniz de. Ama ne benliğimizin derinliklerinde ki canavarları ne cinsel tutkularımızı ne toplumsal bilincin kabul ve redlerini ortadan kaldıramazsınız. Buna kimsenin gücü yetmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...