Jump to content

İnsan kendi psikolojisi kendi yönetebilir mi?


Recommended Posts

Beyinle oyun oynanmaz, onu iyi biliyorum sadece. Bilinçaltınıza da inemezsiniz. Size kimi ipuçları veren davranışlarınız olur ama size bilinçaltınızda yatan şeyin ne olduğunu değil, sadece bir sorun olduğunu gösterir bu durum.

Herkes biraz dikkat ve idmanla bilinçaltına inebilseydi eğer, her şey bambaşka olurdu. Psikanalizin kurucusu Freud bu terimlerin de sahibi olan, bu işe ömür adamış biridir ancak insanın kendi bilinçaltına inebildiğini söyleyememiştir. En büyük düşü, kendi bilinçaltına girmekti örneğin..

Korkarım siz şimdi kişisel gelişimden, kuantumdan, madde ötesi bir şeylerin de var olabileceği ihtimalinden de sözetmeye başlayacaksınız. Eğer değilse, şimdiden özür dileyeyim ama yanıldığımı sanmıyorum. "Kendini bulma yolculuğu, benlik, farkındalık vs vs " deyince altından hep bunlar çıkar çünkü. Jargon böyle..

Sizlere iyi yolculuklar.

<<Beyinle oyun oynanmaz, onu iyi biliyorum sadece. Bilinçaltınıza da inemezsiniz. Size kimi ipuçları veren davranışlarınız olur ama size bilinçaltınızda yatan şeyin ne olduğunu değil, sadece bir sorun olduğunu gösterir bu durum.>>

Burdaki önermeleriniz Freud'den alınma. Ve ben bunlara katılmıyorum. Bilinçaltı öyle gizemli bir dünya değildir. Tanımımı zaten yaptım.

Bilinçaltıyla da oyun olur; zamanla istediğiniz değişiklikleri yapabilirsiniz. Güçlü kişilik gerektirir. Kişilik ve duygusal bölünmeler, karar mekanizmalarında bozulmalar yaşanabilir. Ama nihayetinde kişiliğiniz yeterliyse toparlarsınız, ve yetiştirme kişiliğinizi söküp atarken, öz kişiliğinizi bilişsel kişiliğinizi geliştirebilirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 70
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

<<Beyinle oyun oynanmaz, onu iyi biliyorum sadece. Bilinçaltınıza da inemezsiniz. Size kimi ipuçları veren davranışlarınız olur ama size bilinçaltınızda yatan şeyin ne olduğunu değil, sadece bir sorun olduğunu gösterir bu durum.>>

Burdaki önermeleriniz Freud'den alınma. Ve ben bunlara katılmıyorum. Bilinçaltı öyle gizemli bir dünya değildir. Tanımımı zaten yaptım.

Bilinçaltıyla da oyun olur; zamanla istediğiniz değişiklikleri yapabilirsiniz. Güçlü kişilik gerektirir. Kişilik ve duygusal bölünmeler, karar mekanizmalarında bozulmalar yaşanabilir. Ama nihayetinde kişiliğiniz yeterliyse toparlarsınız, ve yetiştirme kişiliğinizi söküp atarken, öz kişiliğinizi bilişsel kişiliğinizi geliştirebilirsiniz.

Bilinçaltının gizemli bir şey olmadığını, Freud'un öne sürdüğü düşüncelerin hala öylece kaldığını belirttim. İletilerimi doğru düzgün okursanız ne söylediğimi görürdünüz. Yukarıdaki iletim ise, mantık süzgecine uğramadan beyine kaydedilenleri gidip de araştırmayacağınız. Bunu kimse yapamaz. Buna çok inanılır, böyle bir şeyin mümkün olduğu zannedlilir ama hepsi yanlıştır. Çünkü bilinçaltı davranışlarla kendini gösterir. Daha da çok içgüdülere dayalı davranışlarla... Benzer şeylerden sözediyoruz.

İnsanlar değişebilirler, yanlış ya da zarar veren davranışlarını değiştirebilirler, kemikleşmiş olduğu düşünülen alışkanlıklarından vazgeçebilirler. Bunların hepsi mümkün ve çok zor. Güçlü kişiliğe sahip olmaktan çok, bilgiyle ve bilgiye duyulan güvenle mümkündür bu. Zayıf kişilikli insanlar da son derece güçlü insanlara dönüşebilirler, yeter ki doğru olanı öğrensin ve yönlendirilsinler..

Arkadaşım, garip garip tanımlarınız var, ben anlamakta güçlük çekiyorum. Yeterli kişilik nedir, öz kişilik nedir, anlamıyorum.

Yetiştirme kişiliğiniz söküp atılmalı ama kişiliğiniz aynı zamanda yeterli olunca atıyorsunuz ve birden güçlü bir kişilik oluyorsunuz. Bu da öz kişilik oluyor.

Bir kere kişilik bölünmeleri tek başına dev gibi bir literatürdür. Güçlü kişilik filan sökmez. Çaresi sadece ve sadece tıptır (psikiyatri).

Örnekler karmaşık ve çok boyutlu olabilirler. En karmaşıklarından birine örnek İslam (hangi mezhep, hangi gelenek, hangi kolu olursa olsun) kültüründe yetişen bir bireyin beyninin çalışma şeklidir.

Böyle bir şahıs ateist olsa da, bilinç altının çoğu hala müslümandır! Zayıf anlarında cinlerden korkabilir, nazardan çekinebilir. Allah'a sığınabilir. Yada iyilik ve kötülük kriterlerinde çıkar gözetebilir. BUNLAR YALAN DEĞİLDİR. Aydınlıkçı birisi bu gerçeğe gözlerini kapayamaz. Kaparsa karanlıkta kalanları anlayamaz. Onlarla empati yapamaz. Kendi kimliğini belirleyen, geçmişinin izini süremez. Ağacın ince dalları kalın dallara onlarda daha kalın dallara dayandığı gibi en kalın dallarına, çocukluğuna hatta bebekliğine inemez.

Bunlara elbette katılıyorum. Hiçbiri yanlış değil ki. Bu forumda sürekli konuştuğumuz bir konudur bu. İnsanların inandığı dönemlerden kalma alışkanlıklarından, içlerine ta çocuklukta yer etmiş korkularından kurtulmaları kolay değildir. Bu gibi korkularını ayrıntılarıyla anlatan arkadaşlarımıza yaptığımız basit açıklamadır bu.

Her şeyi çorba yapmanın gereği yok. Bu gibi bilgileri "Amanın da bilinçaltı" diye sunmak, olaya daha karmaşık ve gizemli bir hava katmaktan başkası değil. Neyi keşfe çıktığınızı ya da bilinmeyen neyi açıklamaya çalıştığınızı anlamadım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her şeyi çorba yapmanın gereği yok. Bu gibi bilgileri "Amanın da bilinçaltı" diye sunmak, olaya daha karmaşık ve gizemli bir hava katmaktan başkası değil. Neyi keşfe çıktığınızı ya da bilinmeyen neyi açıklamaya çalıştığınızı anlamadım.

Bu gibi bilgilerin sizin literatürdeki karşılığı nedir peki?

Link to post
Sitelerde Paylaş

mantık süzgecine uğramadan beyine kaydedilenleri gidip de araştırmayacağınız. Bunu kimse yapamaz. Buna çok inanılır, böyle bir şeyin mümkün olduğu zannedlilir ama hepsi yanlıştır. Çünkü bilinçaltı davranışlarla kendini gösterir. Daha da çok içgüdülere dayalı davranışlarla... Benzer şeylerden sözediyoruz.

Mantık süzgecine uğramadan beyine kaydedilenler, direk olarak ulaşılmaz çünkü bilinç yerleştirmediği için belleğe. Ama dolaylı yollardan ulaşılabilir. Benzerliklerden mesela.

Bellekten çağırılan bilgileri bilinçle beraber istemsiz süreçler de kullanabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu gibi bilgilerin sizin literatürdeki karşılığı nedir peki?

Ben o son paragrafınızdan değil, yazınızın tümünden sözediyorum orada. Örneğin kişilik bölünmesi dediğiniz durumu yeterli kişilikle (ne demekse) bilinçaltıyla uğraşarak halledebileceğinizi söylemeniz gibi..

Bilinçaltı diye tanımlanan şeyi her şeyin ilacı, sihirli ve gizemli bir hale getiriyor bu gibi yaklaşımlar. Yok işte böyle bir şey.

Beyni bir bütün olarak düşünmek en sağlıklı metot.

Mantık süzgecine uğramadan beyine kaydedilenler, direk olarak ulaşılmaz çünkü bilinç yerleştirmediği için belleğe. Ama dolaylı yollardan ulaşılabilir. Benzerliklerden mesela.<br style="color: rgb(28, 40, 55); font-size: 13px; line-height: 19px; background-color: rgb(250, 251, 252); ">Bellekten çağırılan bilgileri bilinçle beraber istemsiz süreçler de kullanabilir mi?

Siz oraya ulaşmazsınız, o bilgiler bilince, yani size ulaşır, kendini gösterir. Çok rahatsız edici ve yinelenen rüyalarla anlarsınız mesela. Oturup da o rüyayı uzun uzun analiz etmezsiniz Freudyen lerin yaptığı gibi. Ancak anlaşılır ki sizi rahatsız eden bir şey vardır ve halletmek zorundasınızdır. O "şey" pekçok şey olabilir ve mutlaka bilmek gerekemez. Esas anlatmak istediğim bu. Bilinmesi gereken bir şeylerin sizi etkilemiş olduğu ve sizin bunun hiç farkında olmadığınızdır. Önemli anılar ya da travmalara bağlı olarak ortaya çıkmış sorunları çözmek zaten kolaydır.

Bir örnek vererek anlatmaya çalışayım:

Küçüklüklerinde cinsel içerikli oyunlar oynayan iki kardeş düşünelim. Cinselliklerini farkettiklerinde bu gibi oyunlar oynayan çocuklar çoktur, belki bilirsiniz.

Bu bir sır olarak orada kalır, hiç konuşulmaz ve kardeşler büyüyüp yaşamlarına devam ederler.

Fakat diyelim ki biri -kız olsun bu- , arada bir erkek kardeşiyle seks yapar rüyasında ve korkunç rahatsız olur. Bu rüyalara anlam veremez, suçluluk duyar, aklı karışır ve ensest eğilimleri olup olmadığını sorgulamaya başlar. Zaten çocukken bir sürü gizli ve pis şey yapmışlardır birlikte, belki de bilinçaltında kardeşine duyduğu aşk vardır.....

Bu hem çok rastlanan (evet, özellikle kadınlarda) hem de hiç dillendirilmediği için bütün bir ömrü berbat eden basit bir örnek.

Yanıt ise çok basit: Suçluluk. İstisnası hemen hiç yoktur. Çünkü bu insanlar normal yaşamlar sürerler, başkalarıyla birlikte veya evlidirler, gayet başarılı seks yaşamları vardır ve kardeşlerine en küçük bir ilgi beslemiyorlardır. Küçükken gizli saklı yaptıkları şeyin yasak ve kötü olduğunu idrak ettikten sonra unuttukları ya da unutmak istedikleri o basit ve aslında masum oyunlar, onlara suçluluk duygusu olarak döner.

Bunu öğrendiklerinde de rahatlarlar ve rüyalar da suçluluk da biter.

Oysa kendi hallerine kalsalardı bir ömür boyu kardeşlerine karşı da kendilerine karşı da garip bir suçluluk duymakla kalmayacak, altında bambaşka şeyler arayacaklardı.

Bellekten çağırılan bilgileri istemsiz süreçler de kullanabilir. Kullanmayabilir de.

Örneğin günün içinde yaşadığınız bir olay (akşam izlediğiniz bir filmden, gündüz tanık olduğunuz kötü bir kazadan ya da çok heyecan verici bir olaydan) rüyanıza yansır ve bu arada diğer bellek de bir biçimde tetiklenip karmakarışık bir rüya ortaya çıkar. Ya da davranışlarınızda ortaya çıkar.

Çok ayrıntılı ve her biri uzun uzun konuşulacak konular bunlar. O nedenle bir bütün olarak bakıp ayrıntılarda boğulmak her şeyin birbirine karışıp daha da karmaşık bir hal almasına neden olur.

Ben daima bir uzmana gitmekten yanayım çünkü sorunlu olan organ zaten beyinken onu nasıl temiz ve doğru biçimde kullanabilirim ki.. derim..

Beyinle oyun olmaz derken kastettiğim de tam olarak budur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu iş romanla olmaz gerçek hayattan örnekler verebilrsin ancak romanla olmaz.

Verilen roman örnegi psikolojisini koruyan değil koruyamayan birini örneklemiş ve çok uç noktalarda bir örnek.

Ne yapıyoruz her gün birini mi öldürüyoruz?

Hayır. Bu durumda örnekleme yanlış.

Adam psikolojisini yönetebilse adam öldürmez zaten.

Evet insan kendi psikolojisini yönetebilir.

Ancak buda daha çok gerekli bilgilere sahip olması ile mümkün.

Bu değilki hiç üzülmez hiç mutsuz olmaz.

Ancak tekrar mutlu olabilir.

Bulundugu ortamı mutlu olacagı hale getirebilir yada mutlu olacagı bir ortama geçebilir.

Yada oldugu gibi mutlu olmayı öğrenebilir.

Heyecanlanmaktan söz etmişsin.

Eğer sen heyecanlanmana gerek olmadıgını biliyorsan heyecanlanmazsın zaten.

Ancak o anki psikolojini etkileyen birşeyler varsa durum değişebilir.

Sonuç şudur ki bu heyecan geçicidir.

Kendini rahat bırakınca geçer.

Ancak kendini rahat bırakman kendini koyvermen ormandan gelmiş gibi davranman anlamınada gelmemeli.

Ormandan gelmiş gibi davranma demem de kendini rahat bırakmana engel olmamalı.

Rahat olmalısın ancak toplumun genel ahlakının dışına pek çıkmamaya gayret et.

Buna gayret ettiğin halde kabullenilmeyebilirsin karşındakinin istegini amacını bilemezsin bu risk her zaman vardır.

Bazı şeylerin zamanla olacagını kabul et.

Olmuyorsa olmuyor demeyide bil.

Müzikle rahatlamak zorunda kalmak istemediğini söylüyorsun.

Müziksiz rahatlayabildigin zamanlarda olur müziksiz rahatlayamadıgın zamanlarda olur.

Bu yaşadıgın sıkıntının büyüklüğüne baglı olarak değişir.

Müziksiz rahatlamak istiyorum diye zararı olmayan birşeye direnmen senin gerçek anlamda rahatlayamamanı saglıyor belkide daha çok bu yüzden sevdiğin kızla buluşmalarında rahat değilsin.

Bu arada diğer arkadaşlarda bazı şeyler yazmışlar bunların doğruluguna pek güvenmedimsede araştırmadan bir itirazda bulunamıyorum.

tarihinde Dofre tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

benim bildiğim; bilinçaltı denen şey, bilincimiz dışında(iç organların çalışması, rüya görmek, bazı anlamsız gelen davranışlar vs.)kalan kısmın gerçekleştiği yer. algılanan her şey bilinçaltında bulunur fakat hepsini hatırlayamayız(bilgi karmaşası olmaması için böyle olmuş olabilir). hipnozla bazen insanın bilinçaltına erişim sağlanabilir ve hatırlayamadığı şeyler söyletilir veya bir saplantısı varsa onun sebebini bulmaya çalışılır.

yansıtma durumu pek anlayamadım ama sırf düşünceyle vücutta kimyasal değişiklik(dolayısıyla psikolojik değişiklik) insanın yapabildiği bir şey. mesela heyecanlanma örneği buna çok güzel bir örnek. ilk başta karşındakini çok yükseklerde görürsün ve bu yüzden de karşısına çıktığında ya da konuşurken heyecanlanırsın ancak kendi kendine "bu da bildiğin insan ve ben onu sevsem de diğerlerinden hiç bir farkı yok" dersen ortada heyecan falan kalmaz.

heyecenlenma farklı bir durum , savunma mekanizmalarıyla ilgisi yok ..basit emosyonel bir durumdur..öfkelenmek, korkmak ve üzülmek gibi..yansıtma mekanizmasıyla karşılaştırılamaz, çünkü yansıtma bir savunma mekanizmasıdır , kaynağı biliçaltının bizzat kendisidir...emosyonel durumlar ise bilinçtedir..yani kişi heyecnlandığının, üzüldüğünün, korktuğunun ve sevindiğinin farkındadır.. o yüzden heyecanı kontrol edebilir ama savunma mekanizmalarını kontrol edemez...çünkü savunma mekanizması biliçaltının kabul edilemez kendilik imgesine yönelik koruyucu bir farktördür..kendi davranışları güvenilmez olan bir erkeğin sevgilisini güvenilmez olarak görüp suçlaması bir yansıtma örneğidir çünkü kişi güvenilmez olduğunu kabullenmek istemez tabiki bunlar bilinç altı süreçlerdir....

Gelelim asıl konunun özüne...KİŞİ KENDİ PSİKOLOJİSİNİ YÖNETEBİLİRMİ...hayır tamamamen yönetemez..daha öncede bir miktar açıklamıştım ama konu baya bir uzamış...KİŞİNİN KENDİ PSİKOLOJİSİNİ TAMAMEN KONNTROL ALTINA ALMASI MÜMKÜN OLMADIĞI GİBİ GEREKSİZDİRDE...ÇÜNKÜ SÜREKLİ OLUMLU DÜŞÜNMEK , ÜZÜNTÜMÜZÜ ENGELLEYECEK HER TÜRLÜ OLUMSUZ DÜŞÜNCEDEN UZAK DURMAK PSİKOLOJİK SAĞLIK İÇİN YARARLI DEĞİL TAM TERSİ ZARALI BİR DURUMDUR...SEVDİĞİMİZ BİRİNİN KAYBINDA ÜZÜNTÜ YAŞAMAMIZ GEREKİR..SINAVLARDA BİR MİKTAR HEYECANLANMAK GEREKİR ÇÜNKÜ HEYECAN DİKKATİ TOPARLAMAK VE DEVAM ETMEK İÇİN GEREKLİ BİR DUYGUSAL DURUMDUR..ZATAEN STRESİN TANIMINDA hans selye ustad '' 0'' stres ölülerde bulunur...yaşayan her canlıda stres vardır.''.burdan şu sonucu çıkarırız..sağlıklı yaşamak için bir miktar makul ölçülerede stres gereklidir...korku gereklidir , ağlamak gereklidir , kızgınlık yaşamak da yeri geldiğinde gerekli bir dugudur...korkmayan insan düşünün ..korkulacak objeye karşı tepkisiz kalacağı için ' savaşmak yada kaçmak için bir adım atamayacaktır..dolayısıyla gücünün üstündeki bir tehlike anında tehlikeye yenik düşecektir...tabiki burda bilinçaltı neden gereklidir ve kontrol edemiyoruza hiç girmiyoruz...benliğin parçalanmaması ve sağlıklı kalabilmesi için biliçaltı süreçlerde gereklidir....DOLAYISIYLA İNSANIN KENDİ PSİKOLOJİSİNİ YÖNETMESİ İMKANSIZ OLDUĞU GİBİ GEREKSİZDE BİR DURUMDUR...

Link to post
Sitelerde Paylaş

son zamanlarda kişisel gelişim kitaplarında bu tarz konular sıkça yer almakta ..ama bu tür kitapların mesleğin uzmanları tarafından yazılmadığını , psikoloji ve psikiatriyle alakası olamayan bölümlerden mezun insanların ( SOSYOLOJİ ; FELSEFE; EDEBİYAT vs.) yazıldığını ve bilimsel geçerlilikleri olmadığını ve hatta çoğunun geyik olduğunu , yurt dışından da bu konuyla ilgili kaynakların pek çoğununda bir kaç aylık kursla danışmanlık eğitimi almış , hatta bizzat psikiatrik tedavi görmüş kişilerin yazdığını da eklemek isterim...Geyik muhabbetler okumak istiyorsanız kişisel gelişim kitablarını okuyun...:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

evet insan kendi derinine inebilir. önce kabul eder sonra farkeder sonra müdahale eder. kendini gördüğünde ve herşeyiyle kabul ettiğinde, dünyaya bambaşka bakar. ama bunun için fedakarlık yapmak gerekir. en basit inkarlar bile bizi körleştirebilir. en basitinden sabah giydiğiniz mavi gömleğin en derin amaçlarına kadar inebilirseniz bu iyi bir başlangıç olur. daha sonra sosyal diyaloglarda karşınızdaki insanın aklının derinliklerindeki kendisinin bile bilmediği şeyleri bilirsiniz. o yetenegi kazandıgınızda aklınız artık bunu kendi kendine yapar. kendinizden sakladıgınız unutmaya calıstıgınız korkunc yada utanc verici şeylerden kurtulmaya calısmayın. bunlarla yüzleşip onları kabul edin derim.

hiç kimsenin özünde farklı olmadığının farkında olmanın farklılığını yaşamak bile güzeldir :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan kesinlikle kendi psikolojisini yönetebilir hatta çok ileri düzeyde sorunlarla boğuşup iyileşip sonra aptallık yapıp iyileştikten sonra prozac alabilir. :)

Sonrada dengeyi kaybeder.

Tabi yönetebilmemiz ancak tecrübeyle ve yaşadıgımız sorunların ne ile alakalı olduguna baglı olarak ta değişebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan kesinlikle kendi psikolojisini yönetebilir hatta çok ileri düzeyde sorunlarla boğuşup iyileşip sonra aptallık yapıp iyileştikten sonra prozac alabilir. :)

Sonrada dengeyi kaybeder.

Tabi yönetebilmemiz ancak tecrübeyle ve yaşadıgımız sorunların ne ile alakalı olduguna baglı olarak ta değişebilir.

tecrübe ile paralel olmakla birlikte çok fazla tecrübe de fayda etmeyebiliyor. çoğu insan henüz kendini bile tanıyamamışken öldü, ölecek te. halbuki kendini tanıyan herkesi tanır. ama bunu yapabilecek insan çok azdır. ciddi anlamda çok azdır. bilinçaltı aslında okadarda derin değildir. başlarda derin sebepler ararken bir anda bilinçaltınızı avcunuzun içinde bulabilirsiniz. başlarda görünüp kayboluyor gibiydi fakat ben bizzat kendim kaçtığımı farkettim. kısaca kendi bilincaltınız sizden birşeyler saklıyormuş gibi gelirken aslında sadece görmenizi bekliyordur. ve bu herşey için geçerli ;)

ayrıca bu konuda bahsettiğim kitle ciddi anlamda bu yeteneğe sahip olan kişiler. bunları söylerken ileri düzeydeki problemlere sahip istisnalar hariç demiyorum çünkü bunlar zaten başlı başına bir istisna ve bu kişileri ilişkilendirme fırsatım olmadı. kendimden ve çevremdeki buna sahip olan çok az insandan yola cıkarak söylediğim şeyler. ve tartışmalara bakıyorumda tabiat baba bu konuda cidden biryerlere varmış gibi görünüyor.

burada bahsettiğimiz şeyin varsayımsal ya da belli belirsiz şeyler olduğunu düşünebilirsiniz ama öğrenebilirseniz bakış açınıza ciddi anlamda büyük ve somut bir fark verecektir. kendinizi tanımaya çalışmanızı öneririm. sadece iyi yanlarıyla değil tam anlamıyla. insanların bunu yapmıyor olması değil de beni şaşırtan bu konuya dahi değinmiyor olmaları.nede olsa insanın en çok ilgisini çekebilecek olan konu kendisidir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...