Jump to content

Bilime Allah İnancı Nasıl Girmektedir?


Recommended Posts

Bazı soruların yanıtı verilirken, bilimde bir gizem olduğu havası yaratılmaktadır. Bu bilimde bir Tanrı inancı olduğuna işaret eder.

Bilimdeki Tanrı inancı oraya bilimi, bilerek veya bilmeyerek, yanlış yorumlayan bilim insanları tarafından taşınmıştır.

Bir sorunun cevabı olarak, öyle soru olmaz, öyle soru sorulmaz, o sorular anlamsızdır şeklinde verilen cevaplar bünyelerinde sinsi bir Allah inancını taşımaktadırlar.

Bu yanlış yorumu Stephen Hawking dahil, birçok ünlü ve ateist bilim adamları yapmaktadırlar.

Allah (Tanrı) inancı bilime bile penetre olmuş ve onun bazı ilkelerini yozlaştırmıştır.

Bilimin ilgilenmediği bir alan yoktur.

Bilimin yanıtlamaktan çekindiği veya cevabını anlamsız bulduğu bir soru olamaz.

Bu tür yorumlar bilimde gizem olduğunu ihsas eden görüşlerdir.

Bilimde gizem yoktur. Gizli de yoktur. Yalnız şimdilik bilinmeyenler vardır.

Bilinmeyenlerle bilim yapılmaz. Bilinmeyenlerin yorumu ile ancak sahte bilim ve bazı dinsel açıklamalar yapılabilir.

Soruları anlamsız olarak nitelendirmek onların, sahte bilimle açıklanmalarına neden olur.

Benim anlayışıma göre bilim hiçbir zaman bir sorunun cevabı için anlamsızdır dememelidir.

Çünkü o cevap Allah inancının varlığını ihsas eden bir nitelendirmedir.

Bu konuda farklı düşünenleri tartışmaya davet ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 151
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Müslüman ilim dergisi Sızıntı buna çok güzel bir örnek. Her cümlede ''fevkalade sırlar barındırıyor'', ''hikmetinden sual olunmaz'', ''muhazzam bir esrarla'', ''vakıf olmadığımız bir mevzuda'' gibi kalıplar var.

Evet. Aynen benim düşündüğüm gibi ama onlar zaten şaibeli. Onların yaptığı bu davranış sahte bilimi destekliyor ve gerçek bilimin yanlış anlaşılmasına neden oluyor.

Ünlü ateist bilim adamları da bu sapkınlığı farkında olmadan destekliyorlar.

Bilim konusunda daha dikkatli olunamaz.

Sürekli olarak teyakkuz halinde olunması ve dinle her an ve her alanda mücadele edilmesi gerekiyor.

Bilim düşmanı da olsalar dincilerin bilimden yararlanmaktan ve onu kendi amaçlarına alet etmekten vazgeçeceklerini düşünmemeliyiz.

Din-Bilim mücadelesi hiçbir zaman durmayacak, her zaman var olmaya devam edecektir.

Dinlerin yayılımcı politikası her zaman bilimi tehdit edecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ancak bilimde bir kesinlik olduğundan da bahsetmemiz ne kadar doğrudur? Bilim gerçekleri ifade eder evet. Geçmişten bu güne bilim adına yanlış bilinen yada geliştirilen şeyler oldu. Şuan ki bildiklerimiz bulabildiklerimizin en iyisi ve doğruya her geçen gün daha da yaklaşıyoruz. bugün ki bilgilerimizin kesin olarak doğruluğundan bahsedebilir miyiz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ancak bilimde bir kesinlik olduğundan da bahsetmemiz ne kadar doğrudur? Bilim gerçekleri ifade eder evet. Geçmişten bu güne bilim adına yanlış bilinen yada geliştirilen şeyler oldu. Şuan ki bildiklerimiz bulabildiklerimizin en iyisi ve doğruya her geçen gün daha da yaklaşıyoruz. bugün ki bilgilerimizin kesin olarak doğruluğundan bahsedebilir miyiz?

Bilimde kesin açıklamalar yoktur. Bütün açıkalamalar ve onlarla ilgili bilgilerin yorumu geçicidir.

Kalıcı olanlar yapılan gözlemlerdir. Onlar değişmez ama onları açıklayan teoriler değişebilir.

Teoriler gelir giderler ama helter skelter gelip gitmezler. Biri giderken diğeri onun yerini alır.

Bu arada bazı bilgiler de değişebilir haliyle. Onlarda da kesinlik olmayabilir.

Bilim dediğiniz gibi bu şekilde ilerler.

Bilinmeyenler için bilinmiyor demek yeterlidir. Bilim bilinmeyenlerde gizem aramaz, aramamalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Big Bang'den önce ne vardı?

Bu sorunun cevabını Stephen Hawking şöyle verir.

Big Bang'den önce ne vardı sorusu anlamsızdır. Çünkü bilimsel veriler Big Bang'in ötesine gidemez.

Burada bir öneri ve bir açıklama var.

Öneride Big Bang'den önce ne vardı sorusu anlamsız bulunmaktadır.

Açıklama ise bunun nedeni ile ilgilidir.

Bu açıklama öneriyi haklı çıkarmaz.

Anlamsızlık bilimsel bir kavram değildir. Dinsel ve ilahi açıklamalara çanak tutan bir görüştür.

Ve nitekim bu yaklaşım evrenin yoktan var olduğuna inanan dinlerin ekmeğine yağ sürmektedir.

Big Bang öncesi bilinmiyor şeklinde bir açıklama yeter. Çünkü, o zamana ait elde hiçbir data yoktur denebilir.

Tabii bu konuda bilimsel spekülasyonlar yapılabilir ve zaten yapılmaktadır.

Bu mantıklı bir açıklamadır. Big Bang öncesini anlamsız bulmak ise ilahi açıklamalara olanak verir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Big Bang'den önce ne vardı?

Bu sorunun cevabını Stephen Hawking şöyle verir.

Big Bang'den önce ne vardı sorusu anlamsızdır. Çünkü bilimsel veriler Big Bang'in ötesine gidemez.

Big Bang öncesi bilinmiyor şeklinde bir açıklama yeter. Çünkü, o zamana ait elde hiçbir data yoktur denebilir.

S.Hawking'in açıklaması yerindedir.

Bilinmezlik yok ortada bilinemezlik var.

Spektrumlarımızın, evrenimizin ötesi orası.

Adını neden "singularity" koymuşlar!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fotosentez yapan bir bitkiyi dusunun. Bu bitkinin fotosentez yapmak gibi bir yetenegi vardir ve bunu hayati boyunca en efektif sekilde yapmaya calisir. Bir citayi dusunun, cok hizli kosmak gibi bir yetenegi vardir ve hayati boyunca bunu en efektif sekilde yapmaya calisir. Sivri sineginden tutun su aygirina kadar, her canli, dogal secilim sonucunda sahip oldugu yeteneklerini mumkun mertebe en efektif kullanmaya calisir.

Ben istisnalara inanmam. Cunku istisnadirlar. Bu durum butun canlilar icin gecerli ise, insan icinde gecerlidir. Dogal secilimin, dogaya karsi canliya zaferi tattiran yetenek tercihleri, eger butun canlilarin bas faaliteti ise, insan icinde gecerli olmalidir. Insana bakalim simdi. Bir cok yeteneginden sadece birisi dusunme yetenegi. Etrafinda yarattigi kulture bakiyoruz. Insanin en dusuk mertebe dusunme islemini yurutmesine gore ayarlanmis. Politikadan tutun, eglence sektorune kadar, hersey insan icin hazir halde sadece tuketilmeyi bekleyen ve uzerinde dusunulmesine ihtiyac duyulmayan birer paket. Insanlar dusunme faaliyetinden rahatsiz oluyorlar, dusunmek istemiyorlar. Bir insan ne giyinecegine bile dusunup kendisi karar vermek istemiyor. Bundan rahatsiz oluyor. Bu yuzden moda sektoru cikiyor ortaya. Politik bir konu hakkinda dusunup fikir sahibi olmak istemiyor. Bu yuzden kose yazarlari okurlarina dusunlerinde yardimci olacak bilgi saglamak yerine, sadece ne dusunmeleri gerektigini anlatiyor. Ve insanlar bilimin ortaya koydugu bilgiyi alip kullanmak yerine, hazir paketleri tercih ediyorlar. Kisisel gelisim, kuantum yasam, meditasyon, dusunce enerjisi, butun bunlar aslinda insanlarin kolay tuketimi icin hazirlanmis birer paket. Raflarda satilan ve icinde binbir katki maddesi iceren yiyeceklere benzetiyorum. Ana malzemeden, katkisiz bir sekilde urunun cok daha iyisini uretmek cok zor olmadigi halde, hazirini almak cok daha cazip insana.

Butun bunlardan ben su sonucu cikariyorum, insanin dusunce yetenegi, citanin hizi, bitkinin fotosentezi gibi insanin birincil yetenegi degil. Ona dogaya karsi o buyuk avantaji saglayan saglam temeli degil. Daga cok bir yan urun. Bu yuzden insan her zaman bu hazir paketlere karsi zaaf gosterecektir. Yani, paket her zaman onemli.

Link to post
Sitelerde Paylaş

S.Hawking'in açıklaması yerindedir.

Bilinmezlik yok ortada bilinemezlik var.

Spektrumlarımızın, evrenimizin ötesi orası.

Adını neden "singularity" koymuşlar!

Hayır..

Stephen Hawking haklı veya haksız, elbette düşüncelerini istediği gibi açıklamada haklıdır.

Biz de onları yanlış bulmada haklıyızdır.

Ama sizin bu konudaki nitelendirmeniz külliyen yanlıştır.

Bilinmezlik yok ortada bilinemezlik var diyemezsiniz.

Bu bilime çok ters düşen bir ifadedir.

Bilinemez demeniz aslında dinsel ve ilahi bir ifadedir.

Sandığınızın aksine bilinemezlik deyince siz az bile değil, çok bilmekten bahsediyorsunuz.

Bir olgunun bilinemeyeceğini bilmek, onu çok iyi bilmektir.

Singularity kavramı iki kontekste kullanılır.

Biri Big Bang öncesinde, diğeri ise Kara Deliklerin merkezindeki maddenin davranışları için kullanılır.

Big Bang öncesi bilinmiyor. Bilinemez derseniz bütün şimşekleri üstünüze çekersiniz.

Bunu ancak bir inanır söyleyebilir. Bir ateiste hiç yakışmayan bir ifadedir.

Zaten bilim hiçbir zaman bilinemez şeklinde bir ifade kullanmaz. Bu bilime çok ters bir ifadedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fotosentez yapan bir bitkiyi dusunun. Bu bitkinin fotosentez yapmak gibi bir yetenegi vardir ve bunu hayati boyunca en efektif sekilde yapmaya calisir. Bir citayi dusunun, cok hizli kosmak gibi bir yetenegi vardir ve hayati boyunca bunu en efektif sekilde yapmaya calisir. Sivri sineginden tutun su aygirina kadar, her canli, dogal secilim sonucunda sahip oldugu yeteneklerini mumkun mertebe en efektif kullanmaya calisir.

Ben istisnalara inanmam. Cunku istisnadirlar. Bu durum butun canlilar icin gecerli ise, insan icinde gecerlidir. Dogal secilimin, dogaya karsi canliya zaferi tattiran yetenek tercihleri, eger butun canlilarin bas faaliteti ise, insan icinde gecerli olmalidir. Insana bakalim simdi. Bir cok yeteneginden sadece birisi dusunme yetenegi. Etrafinda yarattigi kulture bakiyoruz. Insanin en dusuk mertebe dusunme islemini yurutmesine gore ayarlanmis. Politikadan tutun, eglence sektorune kadar, hersey insan icin hazir halde sadece tuketilmeyi bekleyen ve uzerinde dusunulmesine ihtiyac duyulmayan birer paket. Insanlar dusunme faaliyetinden rahatsiz oluyorlar, dusunmek istemiyorlar. Bir insan ne giyinecegine bile dusunup kendisi karar vermek istemiyor. Bundan rahatsiz oluyor. Bu yuzden moda sektoru cikiyor ortaya. Politik bir konu hakkinda dusunup fikir sahibi olmak istemiyor. Bu yuzden kose yazarlari okurlarina dusunlerinde yardimci olacak bilgi saglamak yerine, sadece ne dusunmeleri gerektigini anlatiyor. Ve insanlar bilimin ortaya koydugu bilgiyi alip kullanmak yerine, hazir paketleri tercih ediyorlar. Kisisel gelisim, kuantum yasam, meditasyon, dusunce enerjisi, butun bunlar aslinda insanlarin kolay tuketimi icin hazirlanmis birer paket. Raflarda satilan ve icinde binbir katki maddesi iceren yiyeceklere benzetiyorum. Ana malzemeden, katkisiz bir sekilde urunun cok daha iyisini uretmek cok zor olmadigi halde, hazirini almak cok daha cazip insana.

Butun bunlardan ben su sonucu cikariyorum, insanin dusunce yetenegi, citanin hizi, bitkinin fotosentezi gibi insanin birincil yetenegi degil. Ona dogaya karsi o buyuk avantaji saglayan saglam temeli degil. Daga cok bir yan urun. Bu yuzden insan her zaman bu hazir paketlere karsi zaaf gosterecektir. Yani, paket her zaman onemli.

Güzel tespitler.

Düşünmek kas yapmak gibi zor gelen bir faaliyettir. Erinilen, üşenilen bir iştir.

Düşünme kas yaptırmaz ama sinaps bağları yaptırır.

İlginç burası da.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır..

Stephen Hawking haklı veya haksız, elbette düşüncelerini istediği gibi açıklamada haklıdır.

Biz de onları yanlış bulmada haklıyızdır.

Ama sizin bu konudaki nitelendirmeniz külliyen yanlıştır.

Bilinmezlik yok ortada bilinemezlik var diyemezsiniz.

Bu bilime çok ters düşen bir ifadedir.

Bilinemez demeniz aslında dinsel ve ilahi bir ifadedir.

Sandığınızın aksine bilinemezlik deyince siz az bile değil, çok bilmekten bahsediyorsunuz.

Bir olgunun bilinemeyeceğini bilmek, onu çok iyi bilmektir.

Singularity kavramı iki kontekste kullanılır.

Biri Big Bang öncesinde, diğeri ise Kara Deliklerin merkezindeki maddenin davranışları için kullanılır.

Big Bang öncesi bilinmiyor. Bilinemez derseniz bütün şimşekleri üstünüze çekersiniz.

Bunu ancak bir inanır söyleyebilir. Bir ateiste hiç yakışmayan bir ifadedir.

Zaten bilim hiçbir zaman bilinemez şeklinde bir ifade kullanmaz. Bu bilime çok ters bir ifadedir.

Bilinemez demek bilinmiyor demekten çok daha fazla bilgi içeriyor; doğru.

Allah saklamıştır bilinemez dersen, bilginin inanca dayandığı bir ifade olur; doğru.

Mevcut fizik yasalarıyla bilinemez dersek Hawking'in dediğini demiş oluruz.

Ama fiziki somutluğun bittiği yerde matematiki soyut kavramlarla bilgimizi ilerletebilir miyiz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel tespitler.

Düşünmek kas yapmak gibi zor gelen bir faaliyettir. Erinilen, üşenilen bir iştir.

Düşünme kas yaptırmaz ama sinaps bağları yaptırır.

İlginç burası da.

Cok sevdigim bir tespit var bu konuda. Organ bagisi ile ilgili bir calisma. Bazi ulkelerde organ bagisi yuzdesi yuksek iken bazi diger ulkelerde dusuk cikiyor bu oran. Bunun sebebini arastiriyorlar. Amac organ bagisini yukseltmek. Sonucta ortaya cikiyor ki, organ bagisi yuksek memleketlerde, surucu belgesi icin basvuru formlarinda "Evet" secenegi gecerli, eger hayir secenegini secmez iseniz. Organ bagisi dusuk memleketlerde ise tam tersi. Yani insanlar organ bagisi icin dusunmeye gerek gormeden "default" bir dusunce halinde, hic bir karar vermeden pas gecmisler. Hazirda ne varsa o.

Sizinde belirttiginiz gibi, dusunme islemi basli basina sinaps baglantilari kuran bir olay, yani dusunmek dedigimiz bag kurmak. Kavramlar arasinda baglantilar kurarak bir baska kavram hakkinda fikir ortaya cikarmak. Bana kalirsa islemin kendisi, sonucundan daha onemli. Cunku oyle bir noktaya geliyor ki, insanin kritik dusunebilme yetisinie direk etkisi oluyor. Ki bencede aslolan budur. Dusun sonunda ortaya yanlis sonuclar ciksada onlari yikip tekrra yapmamizi saglayan en onemli dusunsel yetenek bana kalirsa.

Link to post
Sitelerde Paylaş

dindarsurpriz, on 15 May 2012 - 05:00 AM, said:

ademe inanmak zaten inanç işi. bilimde öylemidir. oda inançsa inandım gitti.

ate2012, on 15 May 2012 - 05:15 AM, said:

Sizin akıl defterinizde, inanç eşittir bilim değil miydi? Aklınızın yerinde oturan tanrınızın adı bilim değil miydi? Yoksa siz aklınızı kullanmayanlardan mısınız? Ben mi şaşırıyorum, yoksa bu söz böyle değil miydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Big Bang öncesi bilinmiyor şeklinde bir açıklama yeter. Çünkü, o zamana ait elde hiçbir data yoktur denebilir.

bu cevapta bir kaçış değil.zaten bilinebilse tanrıyıda bilirdiniz.bilinmezliği aslında tamda tanrı ihtimalini göz önüne getiriyor.hawking fazla karıştırmayın demiş.çünkü karıştırdığında ne çıkacak belli.sizi düşünmüş adam yani.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimle dinin çatışması sağlıklı akıl ve bilgi ile cehaletin çatışmasıdır bana göre.

Bilim insanlarının anlamsız soru yada bilinemez cevapları geçiştirme gibi oluyor. Şimdilik bilinmiyor demek çok daha doğru.

Bilirsiniz dini inanaışa sahip bazı aklıevveller için atıp tutmak çok kolaydır. Nasılsa bugün ak dediğine kıvırır yarın kara dersin. Kim uğraşabilir ki seninle. Ama bilimin tutarlı olmak ve işe yarar bilgi ve sonuçlar elde etmek gibi bir derdi vardır. O yüzden değerli ve yararlıdır. Tabii yararlı olmak için kullanılırsa.

Geçenlerde Yaşar Nuri Öztürk tv de yine. Biraz seyrettim. Adam batının ahlaksızlığından dem vuruyor. Yetmiyor batının yaptığı zulümler yüzünden yıkılacağı tespitinde bulunuyor. Tam kesin değil ama yüksek ihtimalle olabilir tarzı konuşuyor. O tv programı insanlara batının bilimi ve aletleri ile ulaşıyor. Üzerindeki elbise yabancı marka. Sen nasıl batıya laf ediyorsun be adam?

Daha bu somut gerçekleri kabul edemeyen din adamları bilimden çalıp dine yamama konusunda en ufak bir ahlaklılık göstermeyeceklerdir. Tutarsızlık bunların normali. Yediği kaba birşey etmek bunlara göre normal.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...