Jump to content

Ülkemizde Erkeğin Kadın Algısı ve Bunun Dinle İlgisi


Recommended Posts

Alınmayın ama Türkiye'de yaşadığım süreç içerisinde bir gözlemimi aktarmak istiyorum.

Burada acı da olsa "Komünizm parayı, feminizm kocayı bulana kadardır" ilkesi işliyor. Üst sınıflardan birkaç tanıdığım bu tarz oluşumların içerisindeydi. Çoğu mezun olur olmaz ayı kılıklı kaba saba heriflerle apar topar evlendi ve tüm geçmişlerine sünger çekti. Hepsi de istisnasız olarak çirkindi. Nasıl ki komünistlerin alayı fakirse feministlerin de alayı çirkin oluyor halbuki altta yatan sebepler bambaşka;

Komünist: "Onların çok parası var benim niye yok?" demek yerine "Herkesin eşit şartlarda olmasını istiyorum" der.

Feminst: "O güzel kızlar birsürü erkeği parmağında oynatıp istediklerini yaptırıyorlar ben bu duruma sinir oluyorum" demek yerine. "kadınlarla erkeklerin eşit olduğu bir dünya istiyorum" der.

Sen öyle san. benim ünüversiteden taş gibi fransız sevgilim var. sadece bu ülkede ki çifte standartçı ahlak anlayışından nefret ediyorum. zannediyorsunuz ki erkeklerden nefret ediyoruz. hayır, yanlış anlıyorsunuz. türk erkeğinden nefret ediyorum. 1 aydır türk kadınlarından da nefret ediyorum merak etme. zaten türk kadınları yüzünden bu haldeyiz tıpkı slania arkadaşın dediğin gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 115
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

"Benim çıktığım en çirkin çocuk 1.90 boyunda mavi gözlü ilah gibi tipi olan bir Finlandiyalıydı ve bu çıktığım en çirkin çocuktu :)"

Bazı sefil kezbanlar hayal aleminde yaşıyor : )))

sen herşeye maydonoz olmasana kazım.

tarihinde Z__ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Vermem değil, veremem diyeceksiniz. Cevap verebiliyorsanız, akla ve mantığa dayalı cevap verin, yoksa edebinizle hanım hanımcık oturun oturduğunuz y

psşkoojik tedavi gördüğüm için uğraşamam diye daha öncede yazmıştım. bazı yazılarımın sebebi de çok ağır yazıyorsunuz laf etmeden duramıyorum. yoksa tartışamam. anlamıyorsunuz çünkü. başıma ağrı giriyor

tarihinde Z__ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Cervantes'in Türkiye değerlendirmesinde haklılık payı var maalesef. Biliyorsunuz ki özgür değiliz ve karakterimizi oluşturan, yönelimlerimizi belirleyen yapılar var. Türkiye her anlamıyla dolambaçlı ve insanı, havası (havayı genel bir kavram olarak kullandım. o kadar geniş ki) bakımından kötü bir ülke. Müslümanlar sağ cenahtan toplana geldiğinden, solculuk oynamak bir modernlikmiş gibi bir hava oluşmuştur. Bunun yanı sıra olması gerekenin aksine solda bir elitizm ve sağda bir halkçı, işçi kesim oluşmuştur. Misal dizilerimizde sağcı, ülkücü, milliyetçi gençleri bir düşünün.. Hepsinde bir pis köylü, barbar havası vardır. Bu böyle sarı gelmiştir. Ama bunun yanı sıra solcular ve komuncüler daha modern, sarı, pırıl pırıl hakkı savunan oğlanlardır.

Bu temelin varlığı zaten özünde saçma değilmiş gibi oluşturduğu rasyonel olmayan nefretten dolayı mümkün olabileceğini zannetmediğim derecede saçma sorunlara gebe olmuştur. Kemalist-laik-modern'lerin (iktidara gelememelerinden dolayı) anasını ağlattığı solcuları himayesi altına alırmış gibi yapıp solcu-laik-modern, sağcı-köylü-dinci blokunu iyice belirgin hale getirmiştir. Ki bu çok üzücü bir durumdur.

Bir sonraki adımsa insani değerlerin sol ideolojiye mahkum edilmesi olmuştur. Hak, hukuk, özgürlük, eşitlik gibi kavramlar sanki sadece bahsettiğimiz bu sol grubunmuş da sağ grup bunları tanımayan pisliklerdir. Zaten var olan ayrılığı iyice çirkinleştiren bu hadise 80'den sonra politikadan uzaklaştırılmış nesilde mutasyona uğramış freak edasında sonuçlar doğurmuştur. Bu bireyler ideolojileri anlamadan, yaftalamar üzerinden etrafına bakagelmişler, ailelerinin, memleketlerinin, yetiştiği topluluklarının içindeki bu 'nefret ortamında' kaybolmuşlardır.

Bunun ergenlik çağında yetişen gençlere yansımasını hesaba kattığımızda bu tür rasyonellikten uzak ortamın içine düşmüş genç kendi iç dünyasındaki entelektüel tabanlı tartışmalara gelemeden duygusal sebeplerden dolayı ve bahsettiğim dış-baskısal etkilerden dolayı resmen bazı düşünceler savrulmuştur. Bunun determine olduğunu ben hem kendi arkadaşlarımda hem de diğer insanlarda yaptığım gözlemlerde hayret bulunduran sonuçlar halinde gördüm. Bu durum o kadar açık ki.. Bunu o insanlara anlattığınızda çok komik diyaloglara girebiliyorsunuz. Her neyse konumuz bu değil.

İşte bu duygusal sebeplerden dolayı olan yönelimler Türkiye'nin yapısı gereği olması gerekenden çok ama çok fazladır. Bu yüzden arkadaşımızın düşüncesini çöpe atamayız çünkü haklılık payı gerçekten çok yüksektir. Böyle olmamasını ben de isterdim ama bu söylediklerimin genel-geçerliliği gelişimini incelediğiniz insanlarda görülebilecektir. Tabii o insanların bahsettiğim sebeplerden ötürü duygusal yönelim kişiler olması şartıyla.

Bunun dışında bir toplumun genel yargısını etkileyen bir çok değişken vardır elbette. Bunun da en güçlülerinden birinin bu toplumda İslamiyet olduğu yadsınamaz. Ama bu topraklarda 150 yıldır olan batılılaşma sancıları o kadar saçma-salak yaşanmıştır ve asla halk tabanına inememiştir ki bu durumun netliği Türkiye'nin şu günkü tablosunda açık seçik görülebilir. Bu coğrafya ve insanları bir hayli sorunludur efendim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teşekkürler, yazınız muhteşem olmuş. Sizin gibi kadınları görmek çok gzl çok mutlu oldum :D

Çok ama çok teşekkür ederim bu şahane yazı için.

Beğendiğinize sevindim, asıl ben teşekkür ederim. :)

Aynı fikirde olan insanları görmek mutluluk verici...

Bunlar erkekte de hoş karşılanan şeyler değil.

Bunları söyleyen kadınların bu şekilde düşündüklerini pek sanmıyorum.

Hem bu tip hareketleri yapan kadının düştüğü konum belli.

Erkek bu hareketleri yapsa hoş karşılanmaz, ama kadın anında damgalanır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyla alakasız ama dalmadan duramıycam.

Çünkü öyle saçma iletiler okudum ki, koltukdan düştüm gülerken :D

"Kas kütlesi güç sağlamaz", "Kadınlar kaslansa da bir erkek kadar güçlü olmaz" ...vb.

"Kas büyümesi dediğin bolca protein doldurmaktır"

Ohhhaaaaaa diyorum yaaa.

Bilmediğiniz işler hakkında ne meraklısınız atıp tutmaya :D

Hipretrofinin daha h sini bilmeyen adamların yazdıklarına bak :D

Vücut geliştirme hakkında atıp tutanlar geçsin bakayım karşıma ne biliyorlarmış bir öğrenelim ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyla alakasız ama dalmadan duramıycam.

Çünkü öyle saçma iletiler okudum ki, koltukdan düştüm gülerken :D

"Kas kütlesi güç sağlamaz", "Kadınlar kaslansa da bir erkek kadar güçlü olmaz" ...vb.

"Kas büyümesi dediğin bolca protein doldurmaktır"

Ohhhaaaaaa diyorum yaaa.

Bilmediğiniz işler hakkında ne meraklısınız atıp tutmaya :D

Hipretrofinin daha h sini bilmeyen adamların yazdıklarına bak :D

Vücut geliştirme hakkında atıp tutanlar geçsin bakayım karşıma ne biliyorlarmış bir öğrenelim ;)

Vayy, konu hakkında bilgi sahibi birini görmek mutluluk verici! Sağ ol bu başlığa uğradığın için.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Konuyla alakasız ama dalmadan duramıycam.

Çünkü öyle saçma iletiler okudum ki, koltukdan düştüm gülerken

"Kas kütlesi güç sağlamaz", "Kadınlar kaslansa da bir erkek kadar güçlü olmaz" ...vb.

"Kas büyümesi dediğin bolca protein doldurmaktır"

Ohhhaaaaaa diyorum yaaa.

Bilmediğiniz işler hakkında ne meraklısınız atıp tutmaya

Hipretrofinin daha h sini bilmeyen adamların yazdıklarına bak

Vücut geliştirme hakkında atıp tutanlar geçsin bakayım karşıma ne biliyorlarmış bir öğrenelim

Göbekteki yağlar en kısa sürede nasıl eritilebilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beslenme şeklini baştan aşağı değiştirerek 4-5 ayda iyi bir sonuç alırsın. Kardio, yağ yakıcı ilaçlar biberler hikaye.

Ondan daha kısa sürede büyük değişim bekleme ;)

10 sayfa anlatabilirim bu konuyu ama özelde!

Başlığı iyice off topic yapmayalım ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam, fıtrat dinidir. Fıtrat, doğal olandır. Doğada doğal olan ise erkeğin kadından üstünlüğüdür.

Erkek-kadın eşitliğini savunmak, doğaya karşı olmak demektir.

Hani hep anlatılır, ilkel çağlarda erkekler ava giderken kadınlar çocuklarıyla kalıp ot toplarlardı diye. O ot toplamak öyle kırlarda dolaşıp papatya toplamaya benzemiyor biliyor musun? Koca buz kütlelerini yarıp, toprağın altından bitki köklerini çıkarıyormuş kadın dediğimiz güçsüz(?) varlık. Kadınların avlanmamasının sebebi büyük ihtimalle yavrularını koruma iç güdüsüydü. Yavrularıyla avlanamayacağına göre onlarla kalıp, onlara sahip çıkması aynı zamanda yaşlılara bakması gerekiyordu.

Yani bu anlatılan ot toplama olayı kadının güçsüz olduğunu, o yüzden çocuklarıyla kalıp papatya toplarvari bir şekilde ot topladığını göstermiyor.

Zaten kadının ikinci plana atılmasının sebebi tek tanrılı dinler, doğa değil.

Tek tanrılı ataerkil dinler ortaya çıkmadan önce kadınlar ile erkekler arasında ayrımcılık yoktu, olamazdı da zaten. Kadının da erkeğin de yeri ayrıydı ve ikisine de her daim ihtiyaç vardı. İkisinin de geldikleri dünyaya bir katkıları olmalı. İnsanların doğadaki gerçek amacının üreyip, nesillerini sürdürme olduğunu düşünürsek biri olmadan öbürünün bir anlamı yok.

En basitinden biri yumurta, biri sperm. İkisi birlikte; insan.

Yani bu durumda doğaya asıl karşı olan sensin. :)

AYDY Reloaded göğüs göğüs diyorsun da göğüse gelen darbeyle, testise gelen darbe bir mi sence? Göğüse bir darbe gelirse geçici hasar görür(tabi darbenin şiddetine de bağlı), ezilir, çürür, aynı kolunun ezilip, çürümesi gibi.

Ama testis için aynısını söyleyemeyiz, çok hassas bir organ. Acısını bilemem erkek değilim, ama çok hassas bir organ olduğuna ve kolay hasar gördüğüne eminim.

Ayrıca testisleri koruyan pantolonlar varsa göğüsleri koruyan süngerli sütyenler var. :)

Kadının fiziksel gücünün kadının haklarıyla ne ilgisi var yahu, bir insan fiziksel olarak güçsüz ise bazı haklardan mahrum mu olmalı? Bir insan bir insandan fiziksel açıdan üstün(?) ise ona ayrıcalık mı tanınmalı?

Örneğin; kadın erkekten güçsüz diye bir mesleği olamaz mı? Bir kadın öğretmen, doktor, avukat, ressam vs. olabilmek için en az erkek kadar güçlü mü olmalı? Kimsenin kadına taş taşıttığı yok dikkatinizi çekerim(ki onu bile yapan kadınlar varken...) o yüzden abartıp saçmalamayın lütfen.

Yok kas gücü açısından güçsüzmüş, yok göğüsleri hassasmış, yok çocuk doğuruyormuş.

Bunlar kadının üzerinde bir başkasının hakimiyet kurması için geçerli sebepler değil. Bunlar kadının tek başına hayatını kurmasını engelleyici sebepler değil. Bunlar kadının bazı haklardan mahrum kalması için geçerli sebepler değil!

Kadınları bu kadar güçsüz ve aciz sanan zihniyet; ne kadar kadın tanıdınız? Hayatınıza kaç kadın girdi de kadınlar hakkında bu kadar emin konuşabiliyorsunuz? Ne kadar çevre gördünüz? Bizim buralarda kadın erkekten güçsüzdür diyenlere gülerler biliyor musunuz?

Size tavsiyem at gözlüklerinizi çıkarın ve bakış açınızı değiştirin. Bu kadar sabit fikirli olmayın. Çeşit çeşit insan var, çeşit çeşit kadın, erkek. Hepsini tek tipe indirgemeyin. Kadınlar şöyledir, erkekler böyledir diye düşünen basma kalıp zihniyetten kurtulun...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hani hep anlatılır, ilkel çağlarda erkekler ava giderken kadınlar çocuklarıyla kalıp ot toplarlardı diye. O ot toplamak öyle kırlarda dolaşıp papatya toplamaya benzemiyor biliyor musun? Koca buz kütlelerini yarıp, toprağın altından bitki köklerini çıkarıyormuş kadın dediğimiz güçsüz(?) varlık. Kadınların avlanmamasının sebebi büyük ihtimalle yavrularını koruma iç güdüsüydü. Yavrularıyla avlanamayacağına göre onlarla kalıp, onlara sahip çıkması aynı zamanda yaşlılara bakması gerekiyordu.

Yani bu anlatılan ot toplama olayı kadının güçsüz olduğunu, o yüzden çocuklarıyla kalıp papatya toplarvari bir şekilde ot topladığını göstermiyor.

Zaten kadının ikinci plana atılmasının sebebi tek tanrılı dinler, doğa değil.

Tek tanrılı ataerkil dinler ortaya çıkmadan önce kadınlar ile erkekler arasında ayrımcılık yoktu, olamazdı da zaten. Kadının da erkeğin de yeri ayrıydı ve ikisine de her daim ihtiyaç vardı. İkisinin de geldikleri dünyaya bir katkıları olmalı. İnsanların doğadaki gerçek amacının üreyip, nesillerini sürdürme olduğunu düşünürsek biri olmadan öbürünün bir anlamı yok.

En basitinden biri yumurta, biri sperm. İkisi birlikte; insan.

Yani bu durumda doğaya asıl karşı olan sensin. :)

Kadınları bu kadar güçsüz ve aciz sanan zihniyet; ne kadar kadın tanıdınız? Hayatınıza kaç kadın girdi de kadınlar hakkında bu kadar emin konuşabiliyorsunuz? Ne kadar çevre gördünüz? Bizim buralarda kadın erkekten güçsüzdür diyenlere gülerler biliyor musunuz?

Size tavsiyem at gözlüklerinizi çıkarın ve bakış açınızı değiştirin. Bu kadar sabit fikirli olmayın. Çeşit çeşit insan var, çeşit çeşit kadın, erkek. Hepsini tek tipe indirgemeyin. Kadınlar şöyledir, erkekler böyledir diye düşünen basma kalıp zihniyetten kurtulun...

Emin değilim fakat yanılmıyorsam ilk paragrafta paylaştığınız bilgilerde bir yanlışlık var. Bildiğim kadarıyla insansıların avlanma şekilleri muhteşem kol güçlerine dayalı türden değil, daha çok akılcı taktikler kullanarak avlanan bir türmüşüz. Bu yüzden olaya fiziksel kuvvet farkı olarak bakmak biraz yanlış diyebiliriz.

İkinci paragrafta olaya biraz yanlış bakmışsınız. Kadınların ikinci plana itilmesini tek tanrılı dinlere bağlamanız, onları doğanın ve insan gelişiminin bir parçası değilmiş de gerçekten ilahi bir kaynaktan gelip doğal olanı bozmuş bir etki gibi gösteriyor. Yerleşik hayata geçiş, normalde çok efor ve zaman isteyen yemek bulma ihtiyacının sorun olarak ortadan kalkması sonucunda erkek homo sapienlerin cinsellik güdülerine aşırı yönelmelerine sebep olmuş olabilir ve bunun sebep olduğu karmaşalar erkeklerin kadınlara farklı muamelede bulunmasına yol açmıştır. Yani kadınların hayat süreçlerinde oynadıkları roller de doğanın bir parçası, dinlerin de insan gelişiminde bir fenomen olarak yer bulması gibi.

Muhatap aldığınız kişiye (nickini anımsayamadım kusura bakmasın) verdiğiniz tavsiyeler hiçbir işe yaramayacaktır. Çünkü aslında o kişi için savunduğu ahlakın ne olduğu değil savunduğu ahlakın kaynağı önemlidir. "Allah Teala"nın çizdiği farzları savunmaktır bu kişinin yaptığı. Eğer dinin farz kıldığı ve sünnet belirlediği anlayış sizin dediklerinizin aynısı olsaydı bu sefer bu kişi onu savunacaktı. Yani burada karşı tarafın inancını yıkmadıktan sonra yapabileceğiniz bir şey yok.

Gelelim arkadaşın iddiasına (yine hatırlayamadım). İslam fıtrat dini olduğunu savunur. Amacı Allah'ı bulmaktır. Avam cennet, cehennem der durur.

Asıl amaç için insanın kendini ve fikirlerini dünyadan, haramdan soyutlayıp Allah'a yönelmesi gerekmektedir. Fakat insanın "fıtratı gereği" bazı zayıflıkları vardır. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın bir kadın yanındayken dünyevi düşüncelerden tam anlamıyla kurtulamayacaktır. Yeni orgazm yaşamış olduğunu varsaysak bile bu kişinin gözünün önünde gördüğü kadın ister istemez genlerindeki seks güdüsüne ve diğer düşüncelere kadar gidecektir. Ha modern ahlak sahibi insanlar bunu yenemiyorlar mı? Elbette bu seks güdüsünün üstünden gelinebilir, hepimiz geliyoruz da. Fakat Müslümanların Allah'ı bulmak gibi bir gayesi oldukları için bu tür iç çatışmaların günlük hayatta bu gayelerine ket vuracağı ve aynı kısır döngüleri tekrar tekrar yaşatacağı kesindir. Bu yüzden de kendi içinde İslamiyet'in bunu söylemesi çelişkili değildir. Fakat fıtratı bu yönden anlamak gerekmektedir. Diğer türlü bakılırsa eğer bugünkü dünyamızın örnekleriyle bunun aksi rahatlıkla kanıtlanabilir.

Yani bir din ahlakı ile günlük yaşam ahlakını aynı kefeyi koymak ve bunun böyle tartışmak başlı başına yanlıştır. Biri nasıl günümü en iyi, en hoş şekilde geçiririm diye düşünürken diğeri bir yaşam ötesi gerçekliği savunur ve bugünün bir yalandan ibaret olduğunu söyler.

tarihinde KGuner tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hani hep anlatılır, ilkel çağlarda erkekler ava giderken kadınlar çocuklarıyla kalıp ot toplarlardı diye. O ot toplamak öyle kırlarda dolaşıp papatya toplamaya benzemiyor biliyor musun? Koca buz kütlelerini yarıp, toprağın altından bitki köklerini çıkarıyormuş kadın dediğimiz güçsüz(?) varlık. Kadınların avlanmamasının sebebi büyük ihtimalle yavrularını koruma iç güdüsüydü. Yavrularıyla avlanamayacağına göre onlarla kalıp, onlara sahip çıkması aynı zamanda yaşlılara bakması gerekiyordu.

Yani bu anlatılan ot toplama olayı kadının güçsüz olduğunu, o yüzden çocuklarıyla kalıp papatya toplarvari bir şekilde ot topladığını göstermiyor.

Kadının güçsüzlüğünü savunmuyorum, erkekten güçlü olmadığını savunuyorum.

"Kadınlar ot toplayamaz" demiyorum, "erkekler kadar kolay/çok toplayamazlar" diyorum.

Nasıl ki sıradan bir insana "sen şu halterci gibi ağırlık kaldıramazsın" demek bir aşağılama/hakaret değil, gerçeği söylemek ise, bir kadına "kadınlar erkeklerden güçsüzdür" demek de aşağılama/hakaret değil, gerçeği söylemektir.

Zaten kadının ikinci plana atılmasının sebebi tek tanrılı dinler, doğa değil.

Tek tanrılı ataerkil dinler ortaya çıkmadan önce kadınlar ile erkekler arasında ayrımcılık yoktu, olamazdı da zaten. Kadının da erkeğin de yeri ayrıydı ve ikisine de her daim ihtiyaç vardı. İkisinin de geldikleri dünyaya bir katkıları olmalı. İnsanların doğadaki gerçek amacının üreyip, nesillerini sürdürme olduğunu düşünürsek biri olmadan öbürünün bir anlamı yok.

En basitinden biri yumurta, biri sperm. İkisi birlikte; insan.

Yani bu durumda doğaya asıl karşı olan sensin.

Kadın ile erkeğin eşit olmaması, üremelerine engel değildir.

Üremeyi sağlayan eşitlik değil, sperm ve yumurtadır.

Güçlü erkeğin spermi ile zayıf kadının yumurtası birleşir; Bebek olur.

Kadının fiziksel gücünün kadının haklarıyla ne ilgisi var yahu, bir insan fiziksel olarak güçsüz ise bazı haklardan mahrum mu olmalı? Bir insan bir insandan fiziksel açıdan üstün(?) ise ona ayrıcalık mı tanınmalı?

Örneğin; kadın erkekten güçsüz diye bir mesleği olamaz mı? Bir kadın öğretmen, doktor, avukat, ressam vs. olabilmek için en az erkek kadar güçlü mü olmalı? Kimsenin kadına taş taşıttığı yok dikkatinizi çekerim(ki onu bile yapan kadınlar varken...) o yüzden abartıp saçmalamayın lütfen.

Yok kas gücü açısından güçsüzmüş, yok göğüsleri hassasmış, yok çocuk doğuruyormuş.

Bunlar kadının üzerinde bir başkasının hakimiyet kurması için geçerli sebepler değil. Bunlar kadının tek başına hayatını kurmasını engelleyici sebepler değil. Bunlar kadının bazı haklardan mahrum kalması için geçerli sebepler değil!

"Hak etmek" deyiminden ne anlıyorsunuz?

Kadınları bu kadar güçsüz ve aciz sanan zihniyet; ne kadar kadın tanıdınız? Hayatınıza kaç kadın girdi de kadınlar hakkında bu kadar emin konuşabiliyorsunuz? Ne kadar çevre gördünüz? Bizim buralarda kadın erkekten güçsüzdür diyenlere gülerler biliyor musunuz?

Size tavsiyem at gözlüklerinizi çıkarın ve bakış açınızı değiştirin. Bu kadar sabit fikirli olmayın. Çeşit çeşit insan var, çeşit çeşit kadın, erkek. Hepsini tek tipe indirgemeyin. Kadınlar şöyledir, erkekler böyledir diye düşünen basma kalıp zihniyetten kurtulun...

Bizim buralarda ise kadının erkek ile eşit güce sahip olduğunu iddia edenlere gülerler.

Israrla kadını erkek ile bir tutmak, at gözlüğü ile bakmak, sabit fikirlilik değil midir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kadının güçsüzlüğünü savunmuyorum, erkekten güçlü olmadığını savunuyorum.

"Kadınlar ot toplayamaz" demiyorum, "erkekler kadar kolay/çok toplayamazlar" diyorum.

Nasıl ki sıradan bir insana "sen şu halterci gibi ağırlık kaldıramazsın" demek bir aşağılama/hakaret değil, gerçeği söylemek ise, bir kadına "kadınlar erkeklerden güçsüzdür" demek de aşağılama/hakaret değil, gerçeği söylemektir.

Kadın ile erkeğin eşit olmaması, üremelerine engel değildir.

Üremeyi sağlayan eşitlik değil, sperm ve yumurtadır.

Güçlü erkeğin spermi ile zayıf kadının yumurtası birleşir; Bebek olur.

"Hak etmek" deyiminden ne anlıyorsunuz?

Bizim buralarda ise kadının erkek ile eşit güce sahip olduğunu iddia edenlere gülerler.

Israrla kadını erkek ile bir tutmak, at gözlüğü ile bakmak, sabit fikirlilik değil midir?

Senin anlayamadığın bir nokta var. Kadınlarla erkekler eşit değil, değil! İnsanlar eşit değil. Tahmin ediyorum ki orta boylu, sıradan bir erkeksin, öyle olmasan bile tarif ettiğim bu erkekle boylu boslu, güçlü bir erkek de bir değil. O zaman insanlar eşit değildir.

Fiziksel olarak bazı farklılıkları var elbette ama bu pek çok erkekten daha güçlü kadınlar olduğu gerçeğini değiştirmiyor (bu duruma istisna diyenler bu kişilerin sayılarını 3-5 sanıyor galiba, tahmininizden çok var ve istisnanın olduğu yerde kesinlikten söz edilemez), kaldı ki kadının da genel olarak erkeğe üstün tarafları var bedenen. Kadınların bağışıklık sistemi daha güçlü. Bu da erkekler kadar kolay hasar almadıklarının göstergesi. Senin mantığında hareket edersek, erkekler hastalıklarla kadınlar kadar iyi mücadele edemeyen, zayıf, aciz varlıklar. Kadınlarla bir olamazlar.

Ama her insan aynı değil tabii.

Bizim buralarda ise her erkeğin aynı güce sahip olduğunu iddia edenlere gülerler.

Israrla erkekleri bir tutmak, at gözlüğü ile bakmak, sabit fikirlilik değil midir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostum expert değilim ama 3 senedir uğraşıyorum bu sporla ;)

O atıp tutan arkadaşları görmek isterdim karşımda, bakalım neler biliyorlarmış ;)

Atıp tutanların bildiği bir şey yok, karşıt fikir olsun diye hiçbir bilimsel dayanağı olmayan şahsi fikirlerini sıralıyorlar. Expert olmasan bile çoğumuzdan daha vakıfsın konulara, bu da yeterli.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Emin değilim fakat yanılmıyorsam ilk paragrafta paylaştığınız bilgilerde bir yanlışlık var. Bildiğim kadarıyla insansıların avlanma şekilleri muhteşem kol güçlerine dayalı türden değil, daha çok akılcı taktikler kullanarak avlanan bir türmüşüz. Bu yüzden olaya fiziksel kuvvet farkı olarak bakmak biraz yanlış diyebiliriz.

Ben de avlanmanın 'muhteşem güç' gerektirdiği düşüncesini savunmuyorum zaten. :) Avlanmanın ot toplamaktan farkı insanın bulunduğu yeri terk etmesine neden olması ve bir nebze daha tehlikeli olmasıdır büyük ihtimalle. Kadının bakması ve koruması gereken çocukları olduğu için yerini fazla değiştirmeden, fazla tehlikeye girmeden yapılabilen bir göreve yönelmesi gerekir. Buna en uygun olan görev; ot toplamak, güç gerektirsin veya gerektirmesin.

Doğada erkeklerin kadınlardan daha güçlü olduğunu savunanlar için iyi bir örnek bu, o yüzden paylaştım bunu.

Benim de emin olmadığım bir kısım var. Bu bilgileri edindiğim kaynakta kadınların iri yarı ve neredeyse erkekler kadar güçlü oldukları belirtiliyor. Doğruluk payı var mıdır acaba?

İkinci paragrafta olaya biraz yanlış bakmışsınız. Kadınların ikinci plana itilmesini tek tanrılı dinlere bağlamanız, onları doğanın ve insan gelişiminin bir parçası değilmiş de gerçekten ilahi bir kaynaktan gelip doğal olanı bozmuş bir etki gibi gösteriyor. Yerleşik hayata geçiş, normalde çok efor ve zaman isteyen yemek bulma ihtiyacının sorun olarak ortadan kalkması sonucunda erkek homo sapienlerin cinsellik güdülerine aşırı yönelmelerine sebep olmuş olabilir ve bunun sebep olduğu karmaşalar erkeklerin kadınlara farklı muamelede bulunmasına yol açmıştır. Yani kadınların hayat süreçlerinde oynadıkları roller de doğanın bir parçası, dinlerin de insan gelişiminde bir fenomen olarak yer bulması gibi.

İlahi dinler insanlar üzerinde büyük etkiye sahip. Kadın ve erkek ilişkileri üzerindeki etkisi de yadsınamaz. Tabi ki de direk etken değil ama kadının modern zamandaki yerini belirleyecek kadar etkili.

Muhatap aldığınız kişiye (nickini anımsayamadım kusura bakmasın) verdiğiniz tavsiyeler hiçbir işe yaramayacaktır. Çünkü aslında o kişi için savunduğu ahlakın ne olduğu değil savunduğu ahlakın kaynağı önemlidir. "Allah Teala"nın çizdiği farzları savunmaktır bu kişinin yaptığı. Eğer dinin farz kıldığı ve sünnet belirlediği anlayış sizin dediklerinizin aynısı olsaydı bu sefer bu kişi onu savunacaktı. Yani burada karşı tarafın inancını yıkmadıktan sonra yapabileceğiniz bir şey yok.

Haklısınız. O yüzden bu konudaki ilk mesajımda bu durumun özellikle üzerinde durdum. Onlara göre tartışılamayan konuları tartışıyoruz, o yüzden sonuna kadar savunmaları normal tabi ki.

Gelelim arkadaşın iddiasına (yine hatırlayamadım). İslam fıtrat dini olduğunu savunur. Amacı Allah'ı bulmaktır. Avam cennet, cehennem der durur.

Asıl amaç için insanın kendini ve fikirlerini dünyadan, haramdan soyutlayıp Allah'a yönelmesi gerekmektedir. Fakat insanın "fıtratı gereği" bazı zayıflıkları vardır. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın bir kadın yanındayken dünyevi düşüncelerden tam anlamıyla kurtulamayacaktır. Yeni orgazm yaşamış olduğunu varsaysak bile bu kişinin gözünün önünde gördüğü kadın ister istemez genlerindeki seks güdüsüne ve diğer düşüncelere kadar gidecektir. Ha modern ahlak sahibi insanlar bunu yenemiyorlar mı? Elbette bu seks güdüsünün üstünden gelinebilir, hepimiz geliyoruz da. Fakat Müslümanların Allah'ı bulmak gibi bir gayesi oldukları için bu tür iç çatışmaların günlük hayatta bu gayelerine ket vuracağı ve aynı kısır döngüleri tekrar tekrar yaşatacağı kesindir. Bu yüzden de kendi içinde İslamiyet'in bunu söylemesi çelişkili değildir. Fakat fıtratı bu yönden anlamak gerekmektedir. Diğer türlü bakılırsa eğer bugünkü dünyamızın örnekleriyle bunun aksi rahatlıkla kanıtlanabilir.

Yani bir din ahlakı ile günlük yaşam ahlakını aynı kefeyi koymak ve bunun böyle tartışmak başlı başına yanlıştır. Biri nasıl günümü en iyi, en hoş şekilde geçiririm diye düşünürken diğeri bir yaşam ötesi gerçekliği savunur ve bugünün bir yalandan ibaret olduğunu söyler.

Kadını layık gördükleri konum bu işte. Zaten benim gibi düşünenleri asıl rahatsız eden bu. Beni dinden soğutan en büyük sebeplerden biridir bu.

Kadını insan olarak değil de şeytanın bir parçası, seks objesi, cennet hayaline ulaşmakta karşılaştıkları engel/sonrasında kazandıkları hediye, çocuk doğurma makinesi olarak gören zihniyetten açıkçası tiksiniyorum.

Açıkçası ben müslümanların çoğunun amacının Allah'ı bulmak olduğunu sanmıyorum. Bir çoğunda büyük bir Allah ve cehennem korkusu var. Sorsak inkar ederler. Evet öyledir de, sonsuz bir Allah aşkı ve Allah'a ulaşma isteği vardır onlarda. Ama bilinçaltlarında yatan asıl sebep cehennem korkusudur.

Ki anlatılanlara göre korkulmayacak gibi de değil...

Evet, haklısınız, gerçekten tartışılmaz bu konuda bir müslümanla. Elbette ki onun savunacağı şey kendi dini, tanrısı olacaktır.

Kendi fikirleri yok mu yahu bu insanların? Bu kadar mı değersiz görüyorlar bu insanlar kendilerini ki fikirleri bile kendilerine ait değil?

Not: Böyle yorumlara cevap veriyorum, basma kalıp yorumları dikkate almıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...