Jump to content

YETİM KIZLAR NEDİR KİMDİR KURANDA NEDEN YER ALIRLAR VE MÜSLÜMANLARDAN KİM OLDUKLARI NEDEN GİZLENİR.


Recommended Posts

sanıyorum ki, burada biraz dikkatsiz davranılmış. konu yetimlerle ilgilidir ama babası belli olmama ile ilgili değildir. diğer yandan, islamda yetimlik kız için adet görmekle, erkek için rüyada boşalmak ile biter. yani söz konusu yetim kızlar, adet görmemiş, küçük kızlardır. burada değerlendirilmesi gereken, hadislere de bakılarak, koca koca adamların, ailesiz küçücük kızları kendi nikahlarına alıp çiğnemeleridir.

 

nisa 2

Yetimlere mallarını verin ve iyisinin yerine kötüsünü koyup değiştirmeyin ve onların mallarını, kendi mallarınıza katıp yemeyin; çünkü bu, pek büyük bir suçtur.

 

nisa 3

Yetim kızlar hakkında adâletle muâmele edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz, hoşunuza giden başka kadınlardan iki, üç ve dört kadın alın. Fakat bunların arasında adâleti gözetemeyeceğinizden korkarsınız o vakit bir zevceyle, yahut sahip olduğunuz cariyelerle iktifa edin. Bu, doğruluktan sapmamanıza daha yakın ve size daha uygundur.

 

hadis

 

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Nisa Suresi|buharimüslimebu davudnesai|Aişe|Bir adamın yanında yetime bir kız vardı. Onu kendisine nikahladı. Kızın meyve veren bir hurma ağacı vardı. Kız, o hurma ağacında olsun, adamın başka malında olsun ona ortaktı. Adam kızı kendisi için tutuyor, kıza kendisinden (mehir olarak) bir şey vermiyordu. Bunun üzerine şu ayet indi: "Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz..." (Nisa, 3) |Buhari, Vesaya 21, Tefsir, Nisa 1, 23, Nikah 1, 16, 19, 37, Hiyel 8; Müslim, Tefsir 6, 3018; Ebu Davud, Nikah 13, 2068; Nesai, Nikah 66 (6, 115, 116)|535                                                     

 

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Nisa Suresi||Aişe|Bir rivayette hadis şöyledir: "Yetime kız velisinin terbiyesindedir. Velisi, kızın güzelliğine ve malına tamah etmekte (evlenmek istemekte)dir. Ancak mehrini tam değil, eksik vermeyi düşünmektedir. Böyle veliler, yetimlere, mehri hususunda adaletli davranmadıkça, yetimle evlenmeleri yasaklanmış, başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir." ||536                                                                                                                                                                                     

 

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Nisa Suresi||Aişe|Cenab-ı Hakk'ın şu ayette: "Ey Muhammed! Kadınlar hakkında senden fetva isterler, de ki: "Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor: Bu fetva kendilerine yazılan şeyi vermediğiniz ve kendileriyle evlenmeyi arzuladığınız yetim kadınlara ve bir de zavallı çocuklara ve yetimlere doğrulukla bakmanız hususunda Kitab'ta size okunandır..." (Nisa, 127) ayetinde atıfta bulunan bahis. Önceki ayettir ki orada şöyle denmektedir: "Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz." Hz. Aişe (ra) devamla şunu söyledi: "Sonraki ayette yani, "... kendileriyle evlenmeyi arzuladığınız yetim kadınlara..." (Nisa, 127) ifadesinin geçtiği ayette, Cenab-ı Hakk'ın mevzubahis ettiği arzu, kişinin terbiyesi altında bulunan yetimenin malı ve güzelliği az olması halindeki arzudur. Bu durumda onunla evlenmek istememektedir. ||537                                                                                                                                                                  

 

TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Nisa Suresi||Aişe|Bir başka rivayette "Ey Muhammed! Kadınlar hakkında senden fetva isterler" (Nisa 127) ayeti ile ilgili Hz. Aişe şu açıklamayı yapar: "Burada sözkonusu edilen, kişinin terbiyesi altında bulunan ve malından kendisine ortak olan yetime kızdır. Adam bu yetime ile evlenmeyi düşünmediği gibi, başkasıyla evlendirip, yabancıyı malına ortak kılmak da istememekte, yetimeyi ortada tutmaktadır. Cenab'ı Hakk, mezkur ayetle bu durumu yasaklamaktadır." Ebu Davud merhum şu ilavede bulunur: Rebi'a, Cenab-ı Hakk'ın "Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekte onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız..." sözü hakkında şu açıklamayı yaptı: "Burada Allah Teala şunu söylüyor: "Korkuyorsanız bu yetimeleri serbest bırakın, (arada tutmayın), ben size dört tanesini helal kıldım." ||538                                                                                                                                     


TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR|Nisa Suresi|buharimüslim|Aişe|"Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin, onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin, büyüyecekler de geri  alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin..." (Nisa, 6), ayeti hakkında şu açıklamayı yaptı: "Bu ayet, yetime bakan velinin fakir olması halinde, bakım hizmetine mukabil, yetimin malından uygun şekilde yiyebileceğini beyan için nazil olmuştur." Bir başka rivayette şöyle denir: '"Veli, muhtaçsa, çocuğun malından, malın miktarına göre uygun şekilde alır" |Buhari, Büyu 95, Vesaya 23, Tefsir, Nisa 2; Müslim, Tefsir 10, 3019|539

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 99
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ve yetimlerin haklarını koruyamıycanızdan endişeliyseniz

nikahlayın

-size yetki veren kadınların  ikişerini, üçerini, dörderini. Ama adil olamıycanızdan korkarsanız

-yalnızca birini ya da

-"mâ meleket eymân"ınızı…   

 

Anahtar kelime: nikahlayın

 

Ayeti doğru okumak için

şunu sormak gerekiyor:

 

Nikahlayacak olanlar

kendilerine mi nikahlayacak,

başkalarına mı?

 

Cevap ise "mâ meleket eymân"da  

çünkü mâ meleket eymân örneğin peygamber eşlerinde bulunduğuna göre (33:55)

peygamber eşleri nikahlayacak onları

ama peygamber eşleri zaten evli, o halde başkalarına nikahlayacaklar.  

 

Kısacası

ayette

nikahlanması gerekenleri

kabul ettikleri taliplerine nikahlayın deniyor;

onlarla evlenin denmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu Müslümler nasıl bu kadar saçmalayabiliyor yahu! "Onlar cariyeleri ile ilişkilerinde kınanmazlar" dediği zaman muhammedin karıları da cariyeleriyle lezbiyenlik yaptıkları için kınanamazlar, yapabilirler, lezbiyen olmaları serbesttir anlamı mı çıkıyor!

 

Hayır insan laf söylemeden ben ne saçmalıyorum böyle iş olur mu diye bir düşünür be! 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fe innehum gayru melûmîn. Bu ifade Mü'minûn 6'da geçiyor.

 

Burada söyleneni doğru anlamak için

Mü'minûn 5 ve Mü'minûn 6'yı BiRLiKTE okumak gerekir:

 

 Mü'minler apışaralarını (Elmalılı) saklayan kimselerdir (5)

ama eşleri YA DA "mâ meleket eymân"ları hariç, onlarla ilgili kınanmazlar (6).  

illâ alâ ezvâcihim EV mâ meleket eymânuhum, fe innehum gayru melûmîn.

 

Yani kendisine apışaranızı açmanız caiz olan " mâ meleket eymân"ınız

eşinizin alternatifidir;

ya eşinize açarsınız apışaranızı YA DA "mâ meleket eymân"ınıza.

 

İnanan bir kadın

ya da bir erkek

yalnızca 1 (bir) eşe sahip olabilir.

 

Kısacası

burada sözü edilen "mâ meleket eymân"ınız

sizin yemin nikahlı eşinizdir.

 

Yemin nikahı nikah türlerinden biridir

bir bakıma bizdeki imam nikahı gibi. 

 

Ayrıntılı bilgi için

örneğin

Abdülaziz Bayındır'a bakılabilir. 

 

Cinsel ilişkinin caiz olması için

ilişkinin birbirine nikahlı kimseler arasında olması şarttır,

nikahsız cinsel ilişki "zina"dır. 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Nisâ 3'teki "nikahlayın"ın

başkalarına nikahlayın anlamına geldiğinin bir kanıtı da

ikişer, üçer, dörder ifadesidir. 

 

İkişerini nikahlayın demek ikisini birden AYNI anda eşiniz yapın demek,

üçerini: üçünü birden AYNI anda,

dörderini: dördünü birden AYNI anda. 

 

Bu ifade Fâtır 1'de de var,

kanıt için oraya bakılabilir:

 

melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler  yapan ...

câilil melâiketi rusulen ulî mesné ve sülése ve rubâa

 

Allah örneğin 3 kanatlı bir meleğin önce 1 kanadını,

bir yıl sonra ikinci kanadını,

beş yıl sonra da üçüncü kanadını yaratmadı değil mi.

"Ol!" dedi, üç kanadın hepsi birden AYNI anda oldu. 

 

Şimdi düşünün.

 

Bir adam

örneğin üç kadının hepsini birden AYNI anda eş alacak

yani üçüne birden AYNI anda nikah kıyacak

ve üçüyle birden AYNI anda gerdeğe girecek...

 

Bunun ne kadar iğrenç bir ahlaksızlık olduğu bir yana 

bedenen imkanı var mı?

Bir adamın örneğin 4 kadınla AYNI anda cinsel ilişkide bulunmaya gücü yeter mi?

 

Yetmez ki

Allah'ın sözlerini

o yüzden

4'e kadar diye  çarpıtmışlar:

 

Kadınlarla 4'e kadar evlenin,

gûya Allah böyle diyormuş. 

 

4 kadının ilkin biriyle evleneceksin,

üç yıl sonra ikincisiyle,

ondan 1 yıl sonra üçüncüsüyle,

on yıl sonra da dördüncüsüyle...

 

Oysa ayetin

yapılmasını istediği şey

gayet basit:

 

4 kadını evlendirebilecek malî gücü olan adam

dördünü birden AYNI anda evlendirecek

her birini kendi talibine nikahlamak suretiyle. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu Müslümlere yüzelli kere de açıklasak anlamazlar ama bir kere daha açıklayalım ki meleket eyman nikah türü filan değildir. Nikahın türü mürü olmaz. Meleket eyman, sağ elin sahip olduğu, yani kişinin öz malı demektir. Bu da savaşta ele geçirilmiş kölelerdir. Bütün dünyada, bütün kültürlerde sağ elin sahip olduğu öz mal, sol elde tutulan emanettir.

 

VEYA mantığı, iki seçenekten birini seçtiğinde diğerini dışlamaz. Bu da evrensel mantık kuralıdır. Biri veya diğeri iş görür fakat iki seçenek birden de iş görür. Seçeneklerden birinin yeterli olmadığı, her iki seçeneğin de bulunması şart olan mantık ise VE mantığıdır. Bu evrensel kabul olarak böyledir.

 

Faraza cahil çöl yağmacıları cahil ya, VEYA mantığını bilmiyorlar. Yazmaya çalıştıkları ise tek eş. İkinciyi yasaklamak istiyorlar. Güya! ( Nerde tabi o günler de, farzı muhal eski dille, olmayana ergi! :D) O zaman yanlış anlamaları önlemek için kesin bir dille, iki seçenekten birini seçmeleri gerektiğini, ,ikisini birden seçemeyeceklerini belirtmeleri gerekirdi.

 

Nikah nikahtır, meleketi keleketi olmaz da... Yine olmayana ergi yapalım, böyle bir şey olsa, yanlış anlamaların önüne geçmek için bu nikah türünü açıkça belirtmeleri ve bunun normal nikahla birlikte yapılamayacağını açıklamaları gerekirdi.

 

Nikahın türü mü olur ülen? Nasıl nikahın türü oluyor, at mı deve mi lan bu? Nikahın türü neymiş be? Nikah dediğin zaten birleşme demek. Konfederasyon türü birleşme, kooperatif şeklinde birleşme türleri mi olacak? Müslümlerin bu cahil çöl yağmacısı düzmecesi, kitap demek kitaba hakaret olan safsatayı savunmak için atmayacakları takla, titretmeyecekleri göbek, sallamayacakları kalça yok! 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlara mercimek beyinli müslümler dediği için, 

kendisinden mercimek beyinli diye söz ettiğim

ve böylece empati yaptırmaya çalıştığım bilmemneian

ne yazık ki tipikı bir umutsuz vaka. 

 

En basit gerçekleri dahi idrak edemiyor. 

 

Örneğin Mü'minûn 6'daki VEYA  bağlacı

mercimek beyinliye göre

iki seçenekten hiç birini dışlamaz... mış. 

 

Oysa üzerinde durulan ayetlerde

kendilerine mü'minler denerek seslenilenler 

bütün müminlerdir,  KADINLAR dahil. 

 

Örneğin ayet 5:

Apışaralarını saklayanlardır onlar.

 

KADINLAR da saklayacak apışaralarını

ve sakladılar, saklıyorlar

 

Ayet 6:

Ama eşleri VEYA "mâ meleket eymân"ları hariç, onlarla ilgili kınanmazlar.

 

Eşlerine VEYA "mâ meleket eymân"larına KADINLAR da açacak apışaralarını

ve hep açtılar, açıyorlar.

 

Peki, madem VEYA iki eşli olmayı dışlamıyor

inanan KADINLAR iki eşli olabilir mi,

ayette bunun caiz olduğu mu belirtiliyor?

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Müslümanlara mercimek beyinli müslümler dediği için, 

kendisinden mercimek beyinli diye söz ettiğim

ve böylece empati yaptırmaya çalıştığım bilmemneian

ne yazık ki tipikı bir umutsuz vaka. 

 

En basit gerçekleri dahi idrak edemiyor. 

 

Örneğin Mü'minûn 6'daki VEYA  bağlacı

mercimek beyinliye göre

iki seçenekten hiç birini dışlamaz... mış. 

 

Oysa üzerinde durulan ayetlerde

kendilerine mü'minler denerek seslenilenler 

bütün müminlerdir,  KADINLAR dahil. 

 

Örneğin ayet 5:

Apışaralarını saklayanlardır onlar.

 

KADINLAR da saklayacak apışaralarını

ve sakladılar, saklıyorlar

 

Ayet 6:

Ama eşleri VEYA "mâ meleket eymân"ları hariç, onlarla ilgili kınanmazlar.

 

Eşlerine VEYA "mâ meleket eymân"larına KADINLAR da açacak apışaralarını

ve hep açtılar, açıyorlar.

 

Peki, madem VEYA iki eşli olmayı dışlamıyor

inanan KADINLAR iki eşli olabilir mi,

ayette bunun caiz olduğu mu belirtiliyor?

.

 

:D

 

tevbe 71

 

ve el mu'minûne: ve mü'min erkekler

ve el mu'minâtu: ve mü'min kadınlar

 

Erkek ve kadın müminler, birbirlerinin yardımcısıdır; iyiliği emrederler, halkı kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, namaz kılarlar, zekât verirler, Allah'a ve Peygamberine itaât ederler. Allah'ın rahmet edeceği insanlar, bunlardır. Şüphe yok ki Allah üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir.

 

müminler ile herkesi kastediyorsa, yukardaki ayet ne anlatıyor tam olarak ? arap burada ne diye erkek ve kadınlar olarak ayırmış? erkek ve kadınlar ancak/yalnızca  birbirlerine yardım ederler? yoksa erkekler erkeklere, kadınlar kadınlara mı yardım ederler? ne diyor burada?

 

allah gerizekalı değilse, şunu demesi gerekirdi: müminler birbirlerinin yardımcısıdır; iyiliği emreder falan filan...

 

ama erkek ve kadın müminler birbirlerinin yardımcısıdır demiş. demek ki, allah müminler dediği zaman, bütün müminlerden söz etmiyormuş ki, bütün müminleri katmak istediğinde erkek ve kadın müminler diye belirtmesi gerekmiş.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Erkek ve kadınlar diye neden ayırmış? Ayırabilir de onun için.

 

Hattâ erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler...

diye uzatabilir de .

 

Cümleyi kuranın üslub tercihidir bu, 

dışlamakla ya da dışlamamakla ilgili bişey değil.

 

Kuran'da böyle bir sürü cümle var.

 

Örneğin Nûr 31 bir liste içeriyor:

inanan kadının güvendiği kimseler,

dolayısıyla ziynetlerini kıendilerine belli etmesi caiz olan kimseler.

 

"Kendilerine güvenilen kimseler" demek te yeterdi

ama cümleyi kuran upuzun bir liste yapmış.O üslubu seçmiş. 

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Burası ateist forum,

kendilerine  ezberletilen inançları sorgulamak suretiyle

fikri hür vicdanı hür hale gelenlerin ortamı. 

 

Kendi adıma söyleyeyim, ben öyle biliyorum

ve hep umdum ki

gerçek anlamda müzakere hiç olmazsa burada yapılabilir.   

 

Kimseye sen kafirsin demeden,

kimseyi din istismarcısı ilan etmeden,

kimseye beyinsiz müslüm ya da beyinsiz bilmemne kelepçesi takmadan, 

özgürce...

 

Ülkemizde o ortam yok.

 

Bilmediğimiz şeyleri güzel güzel müzakere edip bilinir hale getirmek yerine 

birbirimizi öldürüyoruz.

 

Öldürüyoruz derken...

gerçekten öldürüyoruz. 

 

İlahiyatçı Bahriye Üçok öldürüldü

 tesettüre

bir bakıma

itiraz ettiği için. 

 

İlahiyatçı Zekeriya Beyaz'ın önce itibarı linç edildi

sonra vücudunun 3 yerine bıçak saplandı, adam ölümden döndü

"İslam ve Giyim Kuşam"ı yazıp

tesettür balonuna iğne batırdı diye. 

 

Oysa madem tesettürü

Allah'ın emri sayan var,

insanların uydurması gören var 

efendice müzakere edilse ya. 

 

İtiraz edenler neden öldürülürler,

neden taa susup sineye çekecek kadar

korkutulurlar? 

 

Yıllarca başörtüsü zulmü de başörtüsü zulmü dedikten sonra

neyse, zulmü bir şekilde sona erdirdik.

 

Ama şimdi de 

nur topu gibi bir nikah zulmümüz doğdu

müftülüklere nikah yetkisi verilerek. 

 

Din adamların görevi Allah'ın hükümlerini yerine getirmek,

Allah'ın hükümlerinin yerine getirilmesini sağlamak. 

 

Tesettür Allah'ın hükmü deyip ölümüne abandılar ve istediklerini elde ettiler, tamam. İyi ama...

 Nisâ 3'teki "Size helal olan kadınların ikişerini, üçerini, dörderin nikahlayın" emri de Allah'ın hükmü, 

din adamlarının o hükmü yerine getirmesine engel olmak zulüm değil mi?

 

Düşünün

evli bi adam Nisâ 3 gereği ikinci eşini edinmek için müftüye gidecek,

"Kıy nikahımızı!"

Müftü diyecek "Kıyamam, laik devletimizde ikinci eş yasak."

 

Müftü bey,

senin görevin Allah'ın hükmünü yerine getirmek,

tesettür zulmünü takmadın , nikah zulmünü niye...

Senin Allah'ın şimdi mi laik devlet oldu? 

 

Evet,

nur topu gibi bi zulmümüz oldu,

Allah analı babalı büyütsün... mü

ya da efendi efendi konuşalım mı

en azından bu forumda?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cariyeleri ile yattıkları için kınanamazlar derken elbette erkekleri kastediyor. Bunu anlamayacak kadar geri zekalı olmak için olan bir gram zekasını da kiraya vermek lazım! Hayır başka ne kastedebilir de? Zekanın olmaması ne kadar büyük bir sorun! Çaresiz yani, zeka olmayınca yapılacak hiç bir şey yok!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herif resmen yağmaya katılma ödülü olarak cariye dağıtıyor, hem de evli kadınları da bu işten ayrı tutmuyor! Daha bu kepazeliğin rezilliğin savunucusu olmak için ya idyotun en embesili, ya ahlaksızın en iğrenci olmak gerekiyor. Başka şık yok!

 

Hayır Beni Kurayza kabilesinin savaşmadan teslim olduğu halde elleri bağlanarak ölüm çukurlarının başında kafaları kesilirken karılarının kızlarının az ilerde paylaşıldığını tarihimize hem de iyi bok yedik diye övünerek biz yazmadık! Bu boku yedik diye övünen sizin tarihçileriniz.

 

Biz ne yapalım şimdi, tarihinizi yeniden mi yazalım? Tarihinizde yazan bu, doğruysa da sizin bok yemeniz, yalansa yine sizin bok yemeniz! Biz ne yapabiliriz ki?

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Herkesi kendisi gibi mercimek beyinli sanan

mercimek beyinli!

Orda cariyeleri ile yatanlar denmiyor,

VEYA yemin nikahlı eşleri ile yatanlar deniyor:

 

mâ meleket eymân: yemin nikahlı eşler

 

Erkeklerin yemin nikahlı karıları,

kadınların yemin nikahlı kocaları.

 

Nikahın türü mü olurmuş diye de çemkirip durma

çünkü olur, oluyor .

Örneğin yazılı nikah olur, sözlü nikah olur, imam nikahı olur, resmî nikah olur. 

 

Mercimek kadarcık beynin almıyor işte,

sıkıp durma garibimi.

 

Örneğin

Muhammed'in "mâ meleket eymân"ı onun yemin nikahlı eşleridir

ve Muahmmed onların yemin nikahlı eşidir.

 

Sahiden anlamak istiyorsan

"apışaralarını saklarlar"dan itibaren oku.

Oralarını KADINLAR dahi bütün inananlar saklayayacak

ve sakladılar, saklıyorlar.

Dolayısıyla oralarını KADINLAR dahil bütün inananlar açacak eşlerine VEYA yemin nikahlı eşlerine.

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ma meleket eymanın ne olduğunu beşyüzellinci kere anlatacak halim olmadığı için heralde kusura kalınmaz! :0_80cbc_37a71a73_L:

 

Yok bir de nikahlı normal karısından dolayı kınansaydı bari! Ülen insanda gram zeka olsa, nikaha zaten izin vermiş, bir kurum olarak nikah kurumunu zaten tanımış, bir de bundan dolayı kınanmayacaksın garantisini niye versin diye düşünür, mikrogram zeka da mı yok, yuh! :D Geri zekalılığınızda boğulun e mi, geri zekalılık da sizin gibi geri yobazlara nasıl yakışıyor nasıl yakışıyor anlatamam. Aynen böyle gidin, çok iyi gidiyorsunuz. :lol: 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bırak mercimek beynini zorlamayı.

 

Almıyor işte,

almayacak.

 

(Senin deyiminle) lan!

Nikahlı karından dolayı kınanmazsın

onunla yatmaktan kınanmalısın anlamına gelmez

tıpkı benim senin mercimek beynin almaz demem gibi.

Senin mercimek beynin almalı anlamına gelmez bu

çünkü almalı demek aklımın ucundan bile geçmedi.

.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
23 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Erkek ve kadınlar diye neden ayırmış? Ayırabilir de onun için.

 

Hattâ erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler...

diye uzatabilir de .

 

Cümleyi kuranın üslub tercihidir bu, 

dışlamakla ya da dışlamamakla ilgili bişey değil.

 

Kuran'da böyle bir sürü cümle var.

 

Örneğin Nûr 31 bir liste içeriyor:

inanan kadının güvendiği kimseler,

dolayısıyla ziynetlerini kıendilerine belli etmesi caiz olan kimseler.

 

"Kendilerine güvenilen kimseler" demek te yeterdi

ama cümleyi kuran upuzun bir liste yapmış.O üslubu seçmiş. 

.

 

ne yazık ki, şu savunma ile bütün dayanaklarınızı yıktınız.

 

siz, şimdiye kadar hep böyle demişse özellikle demiştir, o yüzden böyledir diye cariyeleri, eşleri, küçük çocukları ve türlü pisliği aklıyordunuz. 

 

oysa ki, yukardaki savunmanız ile genel olarak "orada herhangi bir özellik yok, öyle bir uslüp seçmiş" demek yeterlidir ve sizin sözcüklerin çekimleri, kullanımları üzerine kurduğunuz her savunma da doğal olarak boşa gider. karar verin. tanrınız kafaya göre özensiz ayetler mi sallıyor, yoksa son derece dikkatli olarak sözcükler mi seçiyor? ya da bu ayetlerin tamamı aynı tanrı elinden mi çıkma yoksa bir kısmı başka tanrıdan falan mı geliyor?

 

müslümancık, islamı savunurken kaçınılmaz olarak kendisi ile çelişmek durumundadır. kuranın hiçbir yeri yok ki, aynı mantık ile savunulabilsin. bir yerde ak dediğine, diğer yerde kara demek zorundadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mü'minlerin

eşleriyle YA DA "mâ meleket eymân"larıyla cinsel ilişkide bulunmaları caizdir (23:6)

 ifadesine uygulalnan geleneksel çarpıtma: 

İnanan ERKEKLERiN
HEM eşleriyle HEM "mâ meleket eymân"laryla (cariyeleriyle)
cinsel ilişkide bulunmaları cizdir.

Bu çarpıtmaya günümüzde getirilen tek yenilik
4:25'e yapılan göndermedir:

Erkekler 
"mâ meleket eymân"larıyla evlenebilmek için 
o kadınların ailelerinden izin alacaklar (4:25).

Yani ikinci bir eş edinmeniz caizdir
yeter ki bi takım insanlar tarafından izin verilip caiz kılınmış olsun.

Peki, Allah'ın indinde caiz midir?

Elbet caizdir,

tıpkı 
inanan kadınların eşleriyle YA DA "mâ meleket eymân"larıyla (köleleriyle)

cinsel ilişkide bulunmarı nasıl caizse.

Abdülaziz Bayındır
videoya alınan bir açıklamasında

o yüzden soruyor: 

Erkeklerin dişi köleleriyle cinsel ilişkide bulunmaları caiz olduğuna göre
kadınların da erkek köleleriyle cinsel ilişkide bulunmaları caiz midir?


Yoo hayır.

Neden yooo hayır? 
23:6'dan o hüküm çıkarsa
bu hüküm de çıkar!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 years later...

sizin anlattığınız yetim tanımında bunların babası belli değil veledi zina konumunda gibi ama Kuran,da bunların mallarını iç etmeyin haklarını verin malını kendi malınıza katmayın vs açıklmamalar var bu yetimlere mal mülk nereden gelmiş cariyeden doğmuşsa köle hükmünde malı nerden olsun

Link to post
Sitelerde Paylaş
32 minutes ago, acse said:

sizin anlattığınız yetim tanımında bunların babası belli değil veledi zina konumunda gibi ama Kuran,da bunların mallarını iç etmeyin haklarını verin malını kendi malınıza katmayın vs açıklmamalar var bu yetimlere mal mülk nereden gelmiş cariyeden doğmuşsa köle hükmünde malı nerden olsun

 

 

Kendilerine verilmiş olan

sadakardan olabilir.

 

Nisâ 4:

 

Ve kadınlara sadakalarını karşılıksız verin

Ve étün nisâe sadukâtihinne nıhlaten.  

 

Sadukât

 mevcut çevirilere göre "mehir"dir 

ama çarpıtmadır bu.

 

Çünkü mehir "ucûr"dur ki "ücret"in çoğuludur

yani mehir evlenen kadına damadın ödediği "ücret"tir

ve kadın o ücrete KARŞILIK zevcelik, annelik... yapar.

 

Oysa "sadukât"ın karşılığı yok;

yok ki yetim kadınları himaye edenler

onlara "sadakalar"ını verirken KARŞILIK beklemeyecek.

Allah'ın Nisâ 4'teki emri bu. 

 

NIHLATEN arıların yaptığı gibi demek.

 

Arılar

kaya girintilerine, ağaç kovuklarına

bal yapıp bırakırken

karşılık beklemezler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...