Jump to content

Güneşin doğduğu yerde neler oluyor neler


Recommended Posts

1)Genelde Güneşle ilgili husus gündeme geldiğinde güneşi balçığa sokan Kehf 86'yı gündeme getiriyoruz. Aslında Kehf 90 kalbi mühürlü olmayanlara gerçeği Kehf 86 dan da net anlatacak bir ayettir.

2)Kuran ı yazan anlayış akşam olunca güneşi balçığa batırmakla kalmamış bir de doğduğu zaman, ona yakın yerdekilerin (düz dünya anlayışı gereği) korkunç bir sıcağa maruz kalacağını, buradaki insanların bu sıcaktan korunmak için bir sipere ihtiyaç duyacaklarını, öngörmüş ama yanılmışlardır.

Soruyla bitirelim :D

Bu ayetteki siper/perde neyi anlatmaktadır, güneşin doğduğu yerde (böyle biryer nasıl oluyorsa) bu sipere niye ihtiyaç vardır?

-------------------------------

1. hattâ izâ : olduğu zaman

2. belega : ulaştı

3. matlıa eş şemsi

(talaa) : güneşin (tulû ettiği) doğduğu yer

: (doğdu)

4. vecede-hâ : onu buldu

5. tatluu : doğuyor

6. alâ kavmin : bir kavmin üzerine

7. lem nec'al : kılmadık, yapmadık

8. lehum : onlar için, onlara

9. min dûni-hâ : ondan başka

10. sitren : bir örtü, perde

İmam İskender Ali Mihr : Güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman onu (güneşi), ondan (güneşten) korunacak bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğarken buldu.

Diyanet İşleri : Güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu. Abdulbaki Gölpınarlı : Da gide gide güneşin doğduğu yere vardı, orada öyle bir topluluk buldu ki onların güneşten başka hiçbir elbisesi yoktu, öyle bir topluluğa doğmadaydı güneş orada.

Adem Uğur : Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.

Ahmed Hulusi : Tâ Güneş'in başlangıcının olduğu yere geldi (kuzeyde Güneş'in batmadan en alt noktadan tekrar yükseldiği bölge). Onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için ona (Güneş'e) karşı bir örtü oluşturmamıştık (Güneş hiç kaybolmuyordu).

Ahmet Tekin : Nihayet, güneşin doğup da batmadığı, gündüzün aralıksız uzun süre devam ettiği yere ulaştığında, o bölgede, güneşin, kendilerini koruyacak elbiseyi ve barınağı öğretmediğimiz çıplak, ilkel bir kavmin üzerine doğduğunu görmüştü.

Ahmet Varol : Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, kendilerine güneşe karşı bir siper yapmadığımız bir kavmin üzerine doğar gördü.

Ali Bulaç : Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.

Ali Fikri Yavuz : Nihayet güneşin doğduğu yere (uzak şarka) vardığı zaman güneşi, öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onlara, güneşten kendilerini koruyacak bir siper (ev veya elbise gibi bir barınak) yapmamıştık.

Bekir Sadak : Sonunda gunesin dogdugu yere ulasinca, gunesi, kendilerini elbise, bina gibi seylerle ortmedigimiz bir millet uzerine doguyor buldu.

Celal Yıldırım : Tâ ki Güneş'in doğduğu yere (iyice doğu kesimine) ulaşınca, Güneş'i öyle bir millet üzerine doğuyor buldu ki, onlara Güneş'ten korunacak bir siper yapmamıştık.

Diyanet İşleri (eski) : Sonunda güneşin doğduğu yere ulaşınca, güneşi, kendilerini elbise, bina gibi şeylerle örtmediğimiz bir millet üzerine doğuyor buldu.

Diyanet Vakfi : Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.

Edip Yüksel : Uzak doğuya varınca, güneşi, kendilerini güneşten koruyacak herhangi bir şeye sahip olmayan bir topluluk üzerine doğar buldu.

Elmalılı Hamdi Yazır : Tâ gün doğu cihetine vardığı vakıt onu bir kavm üzerine doğuyor buldu ki onlara güneşin önünden bir siper yapmamıştık

Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Nihayet güneşin doğduğu yere vardığında, güneşin kendilerini ondan koruyacak bir siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğmakta olduğunu gördü.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Nihayet güneşin doğduğu yere vardığında, güneşin kendilerini ondan koruyacak bir siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğmakta olduğunu gördü.

Fizilal-il Kuran : Sonunda güneşin doğduğu yere varınca güneşi, öyle bir toplumun üzerine doğarken buldu ki, bu adamlar ile güneşin ışınları arasında hiçbir engel, hiçbir sütre koymamıştık.

Gültekin Onan : Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.

Hasan Basri Çantay : Nihayet üstüne güneşin (ilk önce) doğduğu yere ulaşdığı zaman onu öyle bir kavmin üzerine doğuyor buldu ki biz onlar için buna karşı (korunacak) hiç bir siper yapmamışdık.

Hayrat Neşriyat : Nihâyet güneşin doğduğu yere (doğu cihetindeki memleketlere) varınca, onu öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onun (o güneş ışıklarının) altında kendileri(ni korumak) için bir siper (dağlar ve ağaçlar) yapmamıştık.

İbni Kesir : Nihayet güneşin doğduğu yere ulaştığında; onun, güneşe karşı hiç bir siper yapmadığımız bir kavmin üzerine doğduğunu gördü.

Muhammed Esed : (Ve doğuya doğru yürüyerek) günün birinde güneşin doğduğu yere vardığında onu, kendilerini güneşe karşı bir örtüyle örtmediğimiz bir kavmin üzerine doğar buldu:

Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki güneşin doğduğu bir cihete kavuştu, onu bir kavim üzerine tulû eder buldu ki, onlar için güneşe karşı bir siper yapmış değildik.

Ömer Öngüt : Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onlara güneşin önünde bir siper yapmamıştık. Şaban Piriş : Sonunda, güneşin doğduğu yere vardığında onun, güneşe karşı hiçbir siper yapmadığımız bir kavmin üzerine doğduğunu gördü.

Suat Yıldırım : Güneşin doğduğu yere varınca onun, kendilerini sıcaktan koruyacak bir siper nasib etmediğimiz bir halk üzerine doğduğunu gördü.

Süleyman Ateş : Nihâyet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, güneşe karşı kendilerine siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğar buldu.

Tefhim-ul Kuran : Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için ona karşı bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.

Ümit Şimşek : Nihayet doğuya vardığında, güneşi, kendilerini ondan koruyacak bir siper vermediğimiz bir kavim üzerine doğarken gördü.

Yaşar Nuri Öztürk : Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostum sigara almışsın anlaşılan. :)

Konuya baktım, (koskoca güneşin batış resmi aklıma gelip duruyo. :D ) Balçık ve siper. Hım o zaman siper, örtü olmayanlar dediğine göre o, balçık dediğin = dağların silüeti mantığı ve birde fotoyla cahil inanır muamelesi çekileceğimize göre bundada güneş şemsiyesi olmayan (şemsiyeyi icat etmemiş) bir kavimden bahsediliyor derim. :D :D :D :D :D

Sen yen mi? Yemen. Sanırım o yer yemen. :rolleyes:

Saygılar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostum,

Sence buradaki siperin ne olduğunu anlatacak bir mümin arkadaş bulacak mıyız? Bu arada sözünün arkasında duran arkadaşı hala bekliyoruz :D

Siper konusu nereden çıkmış? İşte şuradan çıkmış :D

Güneşin doğduğu bir yer yoktur. Güneş her daim ışıldar ama sen dünyayı döşek gibi düz sanırsan akşamları balçığa batırırsın, gün doğarken de diri ve doğruğu yerdekileri çok sıkıntıya sokacak şekilde sıcak sanırsın. Böyle sandığın için de siper falan sayıklarsın :D

Öğlen vakti siperden bahsetse biraz anlayacağım ama o zaman bahsetmiyor, çünkü foto olsa daha kolay açıklarım. Düz dünya anlayışının gereği olarak güneş dünyanın kıyısından doğuyor batıyor. Dünyaya en yaklaştığı zamanlarda batış ve doğuş zamanı.

Batarken sorun yok, güneş yorgun secdeye gidiyor ama doğarken diri... Yazık o kavme böyle diri ve yakın güneşle sipersiz/perdesiz şekilde başbaşa kalmışlar :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostum,

Sence buradaki siperin ne olduğunu anlatacak bir mümin arkadaş bulacak mıyız? Bu arada sözünün arkasında duran arkadaşı hala bekliyoruz :D

Siper konusu nereden çıkmış? İşte şuradan çıkmış :D

Güneşin doğduğu bir yer yoktur. Güneş her daim ışıldar ama sen dünyayı döşek gibi düz sanırsan akşamları balçığa batırırsın, gün doğarken de diri ve doğruğu yerdekileri çok sıkıntıya sokacak şekilde sıcak sanırsın. Böyle sandığın için de siper falan sayıklarsın :D

Öğlen vakti siperden bahsetse biraz anlayacağım ama o zaman bahsetmiyor, çünkü foto olsa daha kolay açıklarım. Düz dünya anlayışının gereği olarak güneş dünyanın kıyısından doğuyor batıyor. Dünyaya en yaklaştığı zamanlarda batış ve doğuş zamanı.

Batarken sorun yok, güneş yorgun secdeye gidiyor ama doğarken diri... Yazık o kavme böyle diri ve yakın güneşle sipersiz/perdesiz şekilde başbaşa kalmışlar :D

susayım diyorum ama sabredemiyorum.ayetler hakkında düşünün diyorum,kalplemi düşüneceğiz,allah kalbin beyin olmadığını bilmiyormu muhabbetine geçiliyor.allah kuranda herşeyi insanların diliyle açıkça anlatmış.tamamen insanların dili,ve insanların anlayacağı şekilde.bu yüzden o zamanki insanlar kalbin düşündüğüne inanıyorsa düşünme eylemide bu organa atfedilmiş.ha inanmayan inanmaz ama kuranın bir tekniği var.bu tekniği anlayamadıkçada işin içinden çıkamayacaksınız.

asıl konuya gelirsek.güneşi balçık içine batar buldu sözü,o kişinin neyi gördüğünü anlatan bir ifade değilmi allah aşkına.yani burada olay kahramanın gözünden anlatılmıyormu.bu okadar açık seçik belliki.inanamıyorum size.burada güneşin doğuşu ve batışı sadece kahramanın gözünden anlatılıyor.bu kadar basit.

olay hikaye tadında ve kahramanların gözünden anlatılıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu kadar basit.

olay hikaye tadında ve kahramanların gözünden anlatılıyor.

Atılan2,

40 yıl düşünsem derdimi bu kadar iyi anlatamazdım :lol:

Gerçekten dediğin gibi, hikaye tadında :D

Çok yaşa

Pekii başka hangi ayetler hikaye tadında, bilelim ki onları da gerçek sanıp ne yorum yapalım ne de gerçek hayatta uygulayalım

100 sopa da hikaye tadında mı? 1400 Yiyenlerde o tadı bırakmış mıdır sence ?

Esirleri öldürmek hikaye tadında mı? Öldürülen esirlerin ağzında kalan tat konusunda yorumunu alabilir miyim?

Geçen gün kafası kesilen (Tunus ta) bir mürtedin videosunu izledim. Hiç tad alıyor gibi değildi, tad alma duygusunu mu yitirmişti acaba?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atılan2,

40 yıl düşünsem derdimi bu kadar iyi anlatamazdım :lol:

Gerçekten dediğin gibi, hikaye tadında :D

Çok yaşa

Pekii başka hangi ayetler hikaye tadında, bilelim ki onları da gerçek sanıp ne yorum yapalım ne de gerçek hayatta uygulayalım

100 sopa da hikaye tadında mı? 1400 Yiyenlerde o tadı bırakmış mıdır sence ?

Esirleri öldürmek hikaye tadında mı? Öldürülen esirlerin ağzında kalan tat konusunda yorumunu alabilir miyim?

Geçen gün kafası kesilen (Tunus ta) bir mürtedin videosunu izledim. Hiç tad alıyor gibi değildi, tad alma duygusunu mu yitirmişti acaba?

şimdi esirlere nereden geldik bilmesemde esirlerin öldürülmesi ve mürtedin öldürülmesi ile ilgili ayetleride senden öğrenelim hocam.bu konuda senin uzmanlığına ihtiyacım var.bu din adamlarına güvenim kalmadı benim.bu konuda sizden daha güveneceğim kişi yok ne yazıkki.şu ayetleri herkeze bir açıklayalım. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

şimdi esirlere nereden geldik bilmesemde esirlerin öldürülmesi ve mürtedin öldürülmesi ile ilgili ayetleride senden öğrenelim hocam.bu konuda senin uzmanlığına ihtiyacım var.bu din adamlarına güvenim kalmadı benim.bu konuda sizden daha güveneceğim kişi yok ne yazıkki.şu ayetleri herkeze bir açıklayalım. :)

"Kim dinini değiştirirse onu öldürün" (Buhari Cihad 149)

MAİDE SURESİ 33-34 AYETLER

33.Allah'a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır. 34.Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah'ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Kim dinini değiştirirse onu öldürün" (Buhari Cihad 149)

MAİDE SURESİ 33-34 AYETLER

33.Allah'a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır. 34.Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah'ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.

biliyorsunuz biz bilimsel düşünmek zorundayız.hadisler müslümanlarca bile reddedilirken bizim muhatabımız değil.ama kuranı reddeden bir müslüman olmaz.

şimdi verdğin ayetide bir analiz edelim.

bu öldürülmesi talep edilen kişilerin özellikleri,allah ve resule savaş açmaları(sözlü savaşmı,silahlı savaşmı),bozgunculuk çıkarmaları(bu bozgunculuklar nelerdir).

birde o yerden sürülmeleri var.

benim bu ayetten esir ve mürtedin öldürülmesi ile ilgili hükümleri çıkaramadım.belki anlayamamışımdır açıklarsanız sevinirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

biliyorsunuz biz bilimsel düşünmek zorundayız.hadisler müslümanlarca bile reddedilirken bizim muhatabımız değil.ama kuranı reddeden bir müslüman olmaz.

şimdi verdğin ayetide bir analiz edelim.

bu öldürülmesi talep edilen kişilerin özellikleri,allah ve resule savaş açmaları(sözlü savaşmı,silahlı savaşmı),bozgunculuk çıkarmaları(bu bozgunculuklar nelerdir).

birde o yerden sürülmeleri var.

benim bu ayetten esir ve mürtedin öldürülmesi ile ilgili hükümleri çıkaramadım.belki anlayamamışımdır açıklarsanız sevinirim.

TDK sözlüğünde bu kelime; (savaş)

savaş: Uğraşma, kavga, mücadele.

Savaş kelimesi her iki anlamda da kullanılır. Senin allahın silahlı diye özellikle belirtmediğine göre sözlü ya da silahsız fiili mücadelelerde farketmiyor top yekün demek ki... cezası ölümdür ayete göre.

TDK sözlüğünde bu kelime; (Bozgun)

Bir toplulukta karşılıklı güvenin bozulması ile beliren karışıklık / Bozulmuş, dağılmış / Morali bozulmuş, çökmüş, yılgın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dinden dönenlerin öldürülmesi 4/88-89 nolu kuran pasajlarındadır:

"Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah, onları yaptıkları işlerden dolayı baş aşağı ederek eski konumlarına (küfre) döndürmüştür. Allahın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için asla bir çıkış yolu bulamazsın.

Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı."

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostum atılan2; her zamana gelen kitap sadece o devrin yaşayanlarının bilgisine göre mi diyorsunuz? Yani tanrı beyni biliyor(olsa bilir elbette :) ) amma kulları bilmiyor diye yanlış bilgiyle devam ediyor he mi? :D Peki hangi ayetinde diyor bu dediğini? tanrının kitabında yanlış bilgi olur mu? Bunu da hem var diyip ona maletmek olur mu?

Tanrına göre bu son din, değişmeyecek ayetlerinin tek harfi bile, tüm insanlığa geliyor, içinde bilime ters, yanlış bilgi olmaz, eksikliği yoktur, diyeceksiniz, ama bilimdışı yanlışlığı görünce bu mudur savunmanız? Etme dostum. :rolleyes:

Sana bir soru daha bilimsel hemide.

Muninun 12-14

12.Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.

13.Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

14.Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir.

Embriyonun gelişimini bile yanlış biliyor bak tanrı kavramın. önce bir parça etden kemiğe dönüşmez embriyo. Ayrıca kemiğin üstüne et giydirilmez. Tam tersi, kemikler sonradan embriyonun et kısmının içinde oluşup gelişir.Kemiklerin ilk oluşumu içerde başlarkende kıkırdaksı bir yapıdadır, kemikleşme süreci bile çok sonraki aşamadır.

Biri birilerine giydiriyor ama kim ne giydiriyor(deli gömleği) anlayan beri gelsin.

Konuya gelince, muhammed hikayeleri derleyip içindeki her haltı sahiplenip, tanrı vahyi diye sunarsa kitapta yazan her söz aynen kutsal kabul gerektirir.

Yani orda anlatılan her hikaye gerçek olarak ele alınır. Atılan 2 senin anlamadığında bu. Bu hikayelerin hepsi ve kişiler kurana göre olmuş ve yaşanmış rivayetlerdir. Yani gerçektir. Tanrının sözüne mi inananlım, senin kurtarma harekatındaki masal onlar masal savunmana mı? :D :D :D :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muninun 12-14

12.Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.

13.Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

14.Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir.

Embriyonun gelişimini bile yanlış biliyor bak tanrı kavramın. önce bir parça etden kemiğe dönüşmez embriyo. Ayrıca kemiğin üstüne et giydirilmez. Tam tersi, kemikler sonradan embriyonun et kısmının içinde oluşup gelişir.Kemiklerin ilk oluşumu içerde başlarkende kıkırdaksı bir yapıdadır, kemikleşme süreci bile çok sonraki aşamadır.

Muhammed hep gözlem yapmış ama hep yanlış sonuca varmış :D

Ölen hayvan leşlerini gözlemlemiş, önce etler gidiyor geriye kemikler kalıyor. Öldüğünde böyle oluyorsa doğduğunda da benzeri oluyordur şeklinde mantık yürütmüş ama duvara kafa atmış.

Yani LIFO (Last in First Out - Son giren ilk çıkar) yu ilk düşünen kişi diyebiliriz ama biolojide LIFO adamı mahçup eder :D

Umarım karışık anlatmadım :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostum atılan2; her zamana gelen kitap sadece o devrin yaşayanlarının bilgisine göre mi diyorsunuz? Yani tanrı beyni biliyor(olsa bilir elbette :) ) amma kulları bilmiyor diye yanlış bilgiyle devam ediyor he mi? :D Peki hangi ayetinde diyor bu dediğini? tanrının kitabında yanlış bilgi olur mu? Bunu da hem var diyip ona maletmek olur mu?

Tanrına göre bu son din, değişmeyecek ayetlerinin tek harfi bile, tüm insanlığa geliyor, içinde bilime ters, yanlış bilgi olmaz, eksikliği yoktur, diyeceksiniz, ama bilimdışı yanlışlığı görünce bu mudur savunmanız? Etme dostum. :rolleyes:

Sana bir soru daha bilimsel hemide.

Muninun 12-14

12.Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.

13.Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

14.Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir.

Embriyonun gelişimini bile yanlış biliyor bak tanrı kavramın. önce bir parça etden kemiğe dönüşmez embriyo. Ayrıca kemiğin üstüne et giydirilmez. Tam tersi, kemikler sonradan embriyonun et kısmının içinde oluşup gelişir.Kemiklerin ilk oluşumu içerde başlarkende kıkırdaksı bir yapıdadır, kemikleşme süreci bile çok sonraki aşamadır.

Biri birilerine giydiriyor ama kim ne giydiriyor(deli gömleği) anlayan beri gelsin.

Konuya gelince, muhammed hikayeleri derleyip içindeki her haltı sahiplenip, tanrı vahyi diye sunarsa kitapta yazan her söz aynen kutsal kabul gerektirir.

Yani orda anlatılan her hikaye gerçek olarak ele alınır. Atılan 2 senin anlamadığında bu. Bu hikayelerin hepsi ve kişiler kurana göre olmuş ve yaşanmış rivayetlerdir. Yani gerçektir. Tanrının sözüne mi inananlım, senin kurtarma harekatındaki masal onlar masal savunmana mı? :D :D :D :D

kardeş sonuçta yıldızlara nur,kandil demişmi dememişmi.yani onlar gezegendir büyüktür falandırda diyebilir.ama o zamnın insanı ne bilirse ona göre söylenmiş.anlaşamadığımız nokta bu.tüm ayetlerde bu tavır var.her söylem o zamnın insanlarının anlayabileceği şekilde yapılmış.ama şimdi tutupta yıldız kandildir diyecek kadar eşek değiliz herhal :) .bizim yaradılışımızın nedeni aklımız.tanrı herşeyi anlatacaksa aklı neden yarattı.üstelikte ayetlerimiz hakkında düşünmezlermi derken.bilimsel olarak düşünme organımız beyindir tamam.ama kalbimizin düşüncelerde bir şekilde etkisi olduğununda delilidir bence bu ayetler.yada başka bir açıklaması vardır.tıpkı kuranın söylediği gibi ayetler hakkında düşünüyorum.haha kalbi beyin zannetmiş demiyorum.siz diyebilirsiniz kolay gele.

bakış açısıda çok önemli tabi.hatta sen farkında olmadan birşey yapmışsın.embriyoya et demişsin.

''bir parça etden kemiğe dönüşmez embriyo''

'' kemikler sonradan embriyonun et kısmının içinde oluşup gelişir''

şimdi ayete bak,embriyo olarak kabul edilen alak ve ardından etin yaratılması.

''ardından o alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık''

''daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık''

şimdi bana senin söylediğinle ayetin söylediği arasında ne fark var söyle.işte allah böyle söyletir dostum ^_^

''Kemiklerin ilk oluşumu içerde başlarkende kıkırdaksı bir yapıdadır, kemikleşme süreci bile çok sonraki aşamadır''evet dostum kemik oluşumu sonraki aşama.ama kemik oluştuktan sonraki aşama nasıl onuda ayetten alalım.

''böylece kemiklere de et giydirdik;''

kemiklere giydirilen et sana neyi hatırlatıyor.bence bir ansiklopediye bak.mesela sen bir elbise giyiyorsun ve o elbise senin vucudunu sarıyor.kemiğin oluşumundan sonra etrafında oluşanlar ne dostum.şöyle bir düşündüm yağ kas deri ayrıntıları senden alayım ben cahalım.tabi bunlar et olmadığı için ayet çuvallamış. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed hep gözlem yapmış ama hep yanlış sonuca varmış :D

Ölen hayvan leşlerini gözlemlemiş, önce etler gidiyor geriye kemikler kalıyor. Öldüğünde böyle oluyorsa doğduğunda da benzeri oluyordur şeklinde mantık yürütmüş ama duvara kafa atmış.

Yani LIFO (Last in First Out - Son giren ilk çıkar) yu ilk düşünen kişi diyebiliriz ama biolojide LIFO adamı mahçup eder :D

Umarım karışık anlatmadım :D

sen bari ye islam ehlindensin artık.beraber ateist müslüman ekolünü kuracağız.yapma katalan hoca.bak diğerleri hadi neyse.nesin doğru analiz etmen lazım.

kemik oluştuktan sonra çevresinde neler oluşur.şu cahal kişiye bir anlat nasiplenelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...