Jump to content

Dev Tek Hücreli


Recommended Posts

  • İleti 81
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Daha küçük ve gözle görünmeyen mikroskobik tek hücreli canlıların hücre bölünmesi animasyonlarında görüldüğü gibi bir ana hücrenin tam ortasından yarıya yarıya bölünerek iki eşit büyüklükteki yavru hücrelere ayrılması olayı gibi düşünülmemeli. Valonia ventricosa'dan ayrılan yavru hücreler ana organizmadan çok daha küçük ve kök benzeri yapı gösteriyorlarmış. Yani en basit anlatımla bu daha küçük yavrular hücre içinde bölündükten sonra hücre duvarından dışarı küçük baloncuklar şeklinde, yani sanki ana organizma terlemeye başlıyormuş gibi yüzeyinde oluşan küçük su damlacıkları şeklinde çıkıp ayrılıyorlar. Öyle koskoca organizma löpp diye ortadan iki yarıya bölünmüyor yani.

Preston, R. D., and B. Kuyper. 1951. Electron microscopic investigations of the

walls of green algae. I. A preliminary account of wall lamellation and deposition

in Valonia ventricosa. J. Exp. Botany 2: 247-255.

Hayır, elbette lööp deyip ortadan ikiye bölündüğünü düşünmedim. Ama tomurcuklanma bile desen, çok çekirdekli bir yapı bile olsa genetik materialin taşınması, organel işlevleri vs, bunların hepsi mikroskobik boyutta iş görebilen şeyler. Bu yapının içinde kaç tane mitokondri var mesela? Böylesine büyük yapı, tek hücreliyse epey bi olması lazım. Belki milyonlarca. E bu durumda bu canlı tek hücreli olmaktan çıkıp protozoadan başka bir sınıfa girmez mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlginç, bu bana evrende ne çapta canlılar olabileceğini düşündürmüyor değil inanılması güç kafa karıştırıcı ve çarpıcı...Üremeden bahsedilmiş bu sanki iki çekirdekli bir meyve gibi örneğin iki yapışık kiraz olur ya ama yapışık kirazlar gelişmeye birlikte devam ediyorlar bunların üremesinde ise öncelikle ilki gelişiyor sanırım detaylı incelemedim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır, elbette lööp deyip ortadan ikiye bölündüğünü düşünmedim. Ama tomurcuklanma bile desen, çok çekirdekli bir yapı bile olsa genetik materialin taşınması, organel işlevleri vs, bunların hepsi mikroskobik boyutta iş görebilen şeyler. Bu yapının içinde kaç tane mitokondri var mesela? Böylesine büyük yapı, tek hücreliyse epey bi olması lazım. Belki milyonlarca. E bu durumda bu canlı tek hücreli olmaktan çıkıp protozoadan başka bir sınıfa girmez mi?

Zaten bu canlı türü bilim insanları arasında "bir tek hücreli ne zaman tek hücreli olarak tanımlanmalıdır?" tartışmasına yol açmıştır. Bu canlı türü ile an azından canlılığı tek hücreli ve çok hücreli diye ayırt etmenin ve keskin bir sınır çizmenin zor olduğu bu iki arasında başka canlı formlarının da olabileceğini gösteriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ekinokokus (köpek kisti) bu tür bir canlı. Koca bir kist oluyor ama içinde bir sürü yumurta barındırıyor. Ameliyat ile alınırken kist patlarsa. her bir yumurta bir kist oluşturuyor.

Sevgiler.

Buna değindiğin iyi oldu. Zira bu da ilginç bir canlı. Aslında ekinokus bir tenya türü, yani heteroxen (bir konuktan başka bir konuğa geçen) şekilde parazit yaşayan bir yassı kurtçuk formu. Gelişmesi için birden çok konuğa ihtiyaç duyar. İhtiyaç duyduğu konuklardan birisi genelde köpek kedi gibi yırtıcı bir hayvan, diğer konuk ise koyun, deve, fare gibi bir av hayvanıdır. Av hayvanından daha sonra onu avlayan yırtıcı hayvana geçerek gelişimini tamamlar. Bu özellik bu parazit için ona avantaj sağlar ve bir yaşam stratijisidir. Çoğu parazitler tek bir canlı türüne odaklanmışken bu parazit daha farklı konuklarda yaşayabilmektedir.

300px-Echinococcus_multilocularis.jpg

Echinococcus multilocularis

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu canlı türü ile an azından canlılığı tek hücreli ve çok hücreli diye ayırt etmenin ve keskin bir sınır çizmenin zor olduğu bu iki arasında başka canlı formlarının da olabileceğini gösteriyor.

Linneus'un klasik taksonomisi yavaş yavaş rafa kalkıyor. Eskiden canlılar çok hücreli-tek hücreli diye ayrılırdı.

Artık 3 domainli sistemi kullanan kladistik taksonomi var. DNA testleri gerçek filogenetik ağaçları belirledi.

Eski sistemde protista alemi ve hayvanlar alemi ayrı gruplardı, artık hayvan, bitki ve mantarlar protista ağacına dahiller.

Eski mantıkta protistalar kendi aralarında yakın hayvanlara uzaktı. Yeni mantıkta bazı protistler birbirinden çok hayvanlara yakınlar.

28_04EukPhylogeny.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Linneus'un klasik taksonomisi yavaş yavaş rafa kalkıyor. Eskiden canlılar çok hücreli-tek hücreli diye ayrılırdı.

Artık 3 domainli sistemi kullanan kladistik taksonomi var. DNA testleri gerçek filogenetik ağaçları belirledi.

Eski sistemde protista alemi ve hayvanlar alemi ayrı gruplardı, artık hayvan, bitki ve mantarlar protista ağacına dahiller.

Eski mantıkta protistalar kendi aralarında yakın hayvanlara uzaktı. Yeni mantıkta bazı protistler birbirinden çok hayvanlara yakınlar.

halla halla :) nerenden sallıyorsun bunları anlamadım gitti. şu linkte sağ tabloyu incele bakalım, animalia gibi bir şey var mı? hem sınıflamayı linneaus değil hæckel yapmış görünüyor.

http://en.wikipedia.org/wiki/Protist

bu da türkçesi

http://tr.wikipedia.org/wiki/Protistler

hayvanlar,

http://en.wikipedia.org/wiki/Animal

bu sayfada kladistik sınıflama yapılmıştır. hani neredeymiş protistlerle olan ilişkisi ? sınıflamanın bin türü olmaz, hepsi aynıdır. burada sorun sizin işkembeden sallamanızda yatıyor.

kafadan postmodern zırvaları sallarken bilime ya da bilim adına yavşamayın. böyle rezil olursunuz. :) aşağıda hayatın cladogramı var, bak bakalım protist nerede hayvanlar ve bitkiler nerede?

http://www.geojeff.org/images/Protista-cladogram.png

tarihinde elevation_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Linneus'un klasik taksonomisi yavaş yavaş rafa kalkıyor. Eskiden canlılar çok hücreli-tek hücreli diye ayrılırdı.

sınıflamada temel öğe prokaryot ve ökaryot ayrımıdır. prokaryotlar, bakteriler ve arkeabakteriler olarak bölünür. ökaryotlar, protist, bitki, hayvan ve mantar gibi şubelere ayrılır, gitgide özelleşir.

kaldı ki, çok hücreli tek hücreli ayrımı sürmektedir. zaten çok hücrelilik sadece ökaryot domaine ait bir unsur. buyrun bu ayrımı özetleyen takson,

http://tr.wikipedia.org/wiki/Ger%C3%A7ek_dokusu_olan_hayvanlar

http://en.wikipedia.org/wiki/Eumetazoa

tarihinde elevation_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ekinokokus (köpek kisti) bu tür bir canlı. Koca bir kist oluyor ama içinde bir sürü yumurta barındırıyor. Ameliyat ile alınırken kist patlarsa. her bir yumurta bir kist oluşturuyor.

Sevgiler.

bunun konuyla ilgisini anlamadım. insan tenyası (kist hidatik) çok hücreli ve sestod sınıfına dahil olan parazitik bir hayvan türüdür. adam avuca alınabilen tek bir hücrenin varolduğunu iddia ediyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

halla halla :) nerenden sallıyorsun bunları anlamadım gitti. şu linkte sağ tabloyu incele bakalım, animalia gibi bir şey var mı? hem sınıflamayı linneaus değil hæckel yapmış görünüyor.

İlk filogenetik sınıflandırmayı Linneaus yapmıştır. Bunu herkes bilir. Heckel evrim teorisinin yaygınlaşmasından sonra kendi imkanlarıyla dallanmacı bir çizim yapmıştır o kadar. Linneaus'un sınıflandırmasının özelliği herifin bir yaratılışçı olduğu halde dürüst davranarak bizleri primatların arasına yerleştirmesinde yatar. O dönemlerde ortak atadan gelme bilinmediği için sadece genel özellklere ve dış görünüşe yönelik sınıflandırma yapıldığı için o sınıflandırmanın bir sürü yanlışı vardır.

Evrim teorisinden sonra dallanmacılar olarak da bilinen kladistik taksonomi çıktı. Peki eski sınıflandırmanın hataları neredeydi mesela? En basitinden eski sınıflandırmada omurgalılar; balık, amfibi, sürüngen, kuş, memeli diye 5 sınıfa ayrılırdı. Bu evrimsel olarak inanılmaz derecede hatalı bir sınıflandırma. Mesela köpekbalığı ve hamsiyi ele alalım. Eski sınıflandırmada ikisi de balık olduğu için hamsi insandan çok köpekbalığına yakındı. Ama gerçekte kemikli bir balık olan hamsi, kıkırdaklı bir balık olan köpek balığından çok bir tetrapod olan insana yakındır. Yeni dallanmacı kladistik sınıflandırmada tetrapodlar ve kemikli balıklar teleostomi adında bir kladın üyesidir, kıkırdaklı balıklardan olan köpekbalığı bir dış gruptur.

Yine başka bir hata. Kuşları ele alalım. Tetrapodları kuşlar, sürüngenler, amfibiler ve memeliler olarak ele alan eski sınıflandırmada kuşların aslında modifiye olmuş sürüngenler oldukları asla göz önünde bulundurulmaz. Yeni sınıflandırmada tetrapodlar önce amfibiler ve amniyotlar diye ayrılır. Amniyotlar kendi içinde synapsidler(memeliler) ve sauropsidler(sürüngen soylular) diye 2'ye ayrılır. Yeni sınıflandırmada avianlar(kuşlar) dinozorlarlar ve diğer sürüngenlerle birlikte sauropsidler kladının içinde yer alırlar. Bak şöyle düşün. Timsahlar, diğer bir sürüngen olan kertenkeleden çok kuşlarla akrabadır. Neden? Çünkü timsahlar, dinozorlar ve kuşlar arkozorlar grubundanken, kerkenkeleler arkozor değildir. Eski sınıflandırmada ikisi de sürüngen olduğu için timsahlar kertenkeleye yakın kuşa uzak olmalıydı. Ama gerçekte timsahlar kuşlara yakın kertenkeleye uzak.

Senin verdiğin kladogramda hatalar var. Arkaea domain'i gerçekte bize eubacteria'dan daha yakın. 3 domainli sisteme göre bizler arkaea'dan geliyoruz. Evrim ağacı önce bakteri ve arke diye ayrılıyor. Arkelerden birisi bir bakteri olan mitokondriyi yutuyor ve endosimbiyoz yoluyla ökaryotlar ortaya çıkıyor. Bizim kullandığımız hücresel makineler bakteriden çok arkeye yakındır. Bir insan, bir arke ve bir bakteriyi alıp sınıflaman gerektise bizler ve arkeler neomura kladını oluştururuz, bakteriler dışarıda kalır. Bizler neomura süperdomain'inin üyesiyiz.

Telefondan yazdığım için link veremiyorum kusura bakma. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hücre sayısı binin altında çok hücreli canlı sayısı çok azdır. Onlarda hücre sayısı 1000 civarındadır.

C. Elegans'da (Caenorhabditis elegans) 959 hücre vardır.

Tek hücreli domainden uzaklaşınca hücre sayısı birden hızla artmaktadır.

İki, dört, on, yüz, beşyüz hücreli canlılar yoktur örneğin.

Neden yoktur?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Rotifer denen tür 1000 hücreden oluşmuştur.

İlginç olarak desmid denen yosunlarda iki hücre vardır ama, onların durumu biraz özeldir.

Desmidler tek hücrelidirler ama bazı türleri zorunlu biselüler yaşam sürdürürler.

Yani birlikte yaşamak zorundadırlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlk filogenetik sınıflandırmayı Linneaus yapmıştır. Bunu herkes bilir. Heckel evrim teorisinin yaygınlaşmasından sonra kendi imkanlarıyla dallanmacı bir çizim yapmıştır o kadar. Linneaus'un sınıflandırmasının özelliği herifin bir yaratılışçı olduğu halde dürüst davranarak bizleri primatların arasına yerleştirmesinde yatar. O dönemlerde ortak atadan gelme bilinmediği için sadece genel özellklere ve dış görünüşe yönelik sınıflandırma yapıldığı için o sınıflandırmanın bir sürü yanlışı vardır.

Evrim teorisinden sonra dallanmacılar olarak da bilinen kladistik taksonomi çıktı. Peki eski sınıflandırmanın hataları neredeydi mesela? En basitinden eski sınıflandırmada omurgalılar; balık, amfibi, sürüngen, kuş, memeli diye 5 sınıfa ayrılırdı. Bu evrimsel olarak inanılmaz derecede hatalı bir sınıflandırma. Mesela köpekbalığı ve hamsiyi ele alalım. Eski sınıflandırmada ikisi de balık olduğu için hamsi insandan çok köpekbalığına yakındı. Ama gerçekte kemikli bir balık olan hamsi, kıkırdaklı bir balık olan köpek balığından çok bir tetrapod olan insana yakındır. Yeni dallanmacı kladistik sınıflandırmada tetrapodlar ve kemikli balıklar teleostomi adında bir kladın üyesidir, kıkırdaklı balıklardan olan köpekbalığı bir dış gruptur.

Yine başka bir hata. Kuşları ele alalım. Tetrapodları kuşlar, sürüngenler, amfibiler ve memeliler olarak ele alan eski sınıflandırmada kuşların aslında modifiye olmuş sürüngenler oldukları asla göz önünde bulundurulmaz. Yeni sınıflandırmada tetrapodlar önce amfibiler ve amniyotlar diye ayrılır. Amniyotlar kendi içinde synapsidler(memeliler) ve sauropsidler(sürüngen soylular) diye 2'ye ayrılır. Yeni sınıflandırmada avianlar(kuşlar) dinozorlarlar ve diğer sürüngenlerle birlikte sauropsidler kladının içinde yer alırlar. Bak şöyle düşün. Timsahlar, diğer bir sürüngen olan kertenkeleden çok kuşlarla akrabadır. Neden? Çünkü timsahlar, dinozorlar ve kuşlar arkozorlar grubundanken, kerkenkeleler arkozor değildir. Eski sınıflandırmada ikisi de sürüngen olduğu için timsahlar kertenkeleye yakın kuşa uzak olmalıydı. Ama gerçekte timsahlar kuşlara yakın kertenkeleye uzak.

Senin verdiğin kladogramda hatalar var. Arkaea domain'i gerçekte bize eubacteria'dan daha yakın. 3 domainli sisteme göre bizler arkaea'dan geliyoruz. Evrim ağacı önce bakteri ve arke diye ayrılıyor. Arkelerden birisi bir bakteri olan mitokondriyi yutuyor ve endosimbiyoz yoluyla ökaryotlar ortaya çıkıyor. Bizim kullandığımız hücresel makineler bakteriden çok arkeye yakındır. Bir insan, bir arke ve bir bakteriyi alıp sınıflaman gerektise bizler ve arkeler neomura kladını oluştururuz, bakteriler dışarıda kalır. Bizler neomura süperdomain'inin üyesiyiz.

Telefondan yazdığım için link veremiyorum kusura bakma. :)

arkadaşım hata ediyorsun. linneaus hæckel ya da başka birisi, sınıflandırmada bir hata felan yok. kladistik sınıflama, sadece klasik sınıflamada aynı taksonlara dahil olan türler arasındaki akrabalığı, soyağacını ve evrimsel geçmişlerini inceliyor. mesela balinalar ve su aygırları ortak atadan gelir, bu ortak ata çifttoynaklıdır vs.

kemikli balıklar elbette insana yakın felan değil. sadece tetrapodların ataları olmaları anlamında yani evrimsel açıdan kara omurgalılarının ataları olmaları anlamında insana yakınlıklarından bahsedilir. ancak bu kıkırdaklı ve kemikli balıkların aynı "sınıf" altında yani balıklar altında toplandıklarını, bu nedenle birbirlerine diğer sınıflara göre "memeli, kuş, reptil, amfibi" daha yakın oldukları gerçeğini değiştirmez. senin burada bir sınıflandırmayı diğerinin yıktığını düşünmen hata. yine aynı şekilde arkeler insana yakın felan değil. ökaryotlara benzer metabolizmaya sahip bile olsalar, prokaryotlar kapsamında, bu nedenle eubaterilere yakınlar. bitki,hayvan ve diğer ökaryotlar ayrı bir domain altında toplanır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

arkadaşım hata ediyorsun. linneaus hæckel ya da başka birisi, sınıflandırmada bir hata felan yok. kladistik sınıflama, sadece klasik sınıflamada aynı taksonlara dahil olan türler arasındaki akrabalığı, soyağacını ve evrimsel geçmişlerini inceliyor. mesela balinalar ve su aygırları ortak atadan gelir, bu ortak ata çifttoynaklıdır vs.

kemikli balıklar elbette insana yakın felan değil. sadece tetrapodların ataları olmaları anlamında yani evrimsel açıdan kara omurgalılarının ataları olmaları anlamında insana yakınlıklarından bahsedilir. ancak bu kıkırdaklı ve kemikli balıkların aynı "sınıf" altında yani balıklar altında toplandıklarını, bu nedenle birbirlerine diğer sınıflara göre "memeli, kuş, reptil, amfibi" daha yakın oldukları gerçeğini değiştirmez. senin burada bir sınıflandırmayı diğerinin yıktığını düşünmen hata. yine aynı şekilde arkeler insana yakın felan değil. ökaryotlara benzer metabolizmaya sahip bile olsalar, prokaryotlar kapsamında, bu nedenle eubaterilere yakınlar. bitki,hayvan ve diğer ökaryotlar ayrı bir domain altında toplanır.

Ayrıntılı şekilde yazdığın için teşekkürler. Biri diğerini yıkmıyor elbette. Bilim zaten tutarlıdır. Eski sınıflandırma canlıların kolayca incelenmesi için yapılan bir canlı gruplaması. Yeni sınıflandırmada DNA testi daha ön planda tutuluyor. DNA'nın %95'i doğal seleksiyondan etkilenmeyen, protein kodlamayan veya gen regulasyonunda görev yapmayan dizilerden oluşuyor. Bunlar eskidenm görev yapmış, artık iş yapmayan, protein falan üretmeyen antik genler. Burada sadece nötral mutasyonlar birikiyor. Biyologlar bu DNA bölümlerine bakarak iki türün en son ne zaman ayrıldığını hesaplıyor. Hamsinin non-coding DNA'sı gerçekten de insana daha yakın. Yani genetik anlamda kemikli balıklar insana yakın, köpekbalığına uzak. Aynı şey kuşlar ve timsahlar için de geçerli. Kertenkeleden çok kuşa yakın bir DNA'ları var. Ökaryotlara gelince, canlıları daha kolay inceleme için yapılan eski model sınıflandırmada arkeler sanki bakteriye yakınmış gibi duruyor ama aslında ökaryotlara yakın. Mesela bakteride histon olmaz ama arkede vardır. Birisi diğerini yıkmıyor. Eski sınıflandırma canlıları kolayca incelemek için, kladistik sınıflandırma evrimsel ilişkileri bulmak için. DNA her şeyi açıklığa kavuşturuyor. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıntılı şekilde yazdığın için teşekkürler. Biri diğerini yıkmıyor elbette. Bilim zaten tutarlıdır. Eski sınıflandırma canlıların kolayca incelenmesi için yapılan bir canlı gruplaması. Yeni sınıflandırmada DNA testi daha ön planda tutuluyor. DNA'nın %95'i doğal seleksiyondan etkilenmeyen, protein kodlamayan veya gen regulasyonunda görev yapmayan dizilerden oluşuyor. Bunlar eskidenm görev yapmış, artık iş yapmayan, protein falan üretmeyen antik genler. Burada sadece nötral mutasyonlar birikiyor. Biyologlar bu DNA bölümlerine bakarak iki türün en son ne zaman ayrıldığını hesaplıyor. Hamsinin non-coding DNA'sı gerçekten de insana daha yakın. Yani genetik anlamda kemikli balıklar insana yakın, köpekbalığına uzak. Aynı şey kuşlar ve timsahlar için de geçerli. Kertenkeleden çok kuşa yakın bir DNA'ları var. Ökaryotlara gelince, canlıları daha kolay inceleme için yapılan eski model sınıflandırmada arkeler sanki bakteriye yakınmış gibi duruyor ama aslında ökaryotlara yakın. Mesela bakteride histon olmaz ama arkede vardır. Birisi diğerini yıkmıyor. Eski sınıflandırma canlıları kolayca incelemek için, kladistik sınıflandırma evrimsel ilişkileri bulmak için. DNA her şeyi açıklığa kavuşturuyor. :)

üstte hayatın cladogramını verdim. orada görüldüğü gibi önce eubakteri ve arkeabakteriler, daha sonra ökaryotlarda protistler, bitki ve mantarlar ortak atalardan ayrılıyor. nihayetinde hayvanlar ortaya çıkıp kendi içinde alt-taksonlara bölünüyor. tekrar tekrar bakabilirsin.

cladogram.jpg

Chondrichthyes kıkırdaklı balıklar, diğerlerinin hepsi kemikli.

http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1k%C4%B1rdakl%C4%B1_bal%C4%B1klar

linkteki sağ taksokutuda görebileceğin gibi Chondrichthyes taksonu huxley tarafından 1880 yılında konulmuş. yani sınıflandırmada kemikli, kıkırdaklı balık vs. gibi ayrımlar 19.yüzyılda belki öncesinde de biliniyordu. kladistik sınıflamada o dönem biliniyordu. dilersen darwin'in türlerin kökeni adlı kitabını okuyabilirsin. ilk soyağaçlarını çizen darwin ve huxley'den başkası değil. kim kime daha yakındır, burası hayvanların bütün genomunun çıkarılmasına ve belli kıstaslara bağlı, ama sınıflama her zaman için "sınıf" taksonu önem arz ettiği için balıklar birbirine daha yakındır. senin verdiğin çizimlerin bir çoğu uydurma ya da kesin olmayan bulgulara dayalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...