Jump to content

Post-modernizm ve Küreselleşme


Recommended Posts

bilindiği gibi 28 şubat süreci SSCB sonrası dönemde emperyalizmin türkiye topraklarında gerçekleştirdiği son darbedir. bu nedenle, postmodern dönemi açtığı için adına postmodern darbe denmiştir. AKP bu darbenin eseridir. (kendisinin kendini yaratan süreci eleştirmesi bile bu sürecin ürünüdür)

soğuk savaştan kalan ve ikinci dünya savaşının yarattığı emperyalist dengeler, birincisinden farklı olarak avrupa değil amerikan emperyalizminin öne çıkarmış ve dünya kapitalist üretimin, askeri sanayinin ve geniş pazarların oluşturulması ABD emperyalizminin kontrolüne geçip, ingiltere ve çeşitli avrupa devletleri (türkiye de dahil) marshall planı ve truman doktrini ile ABD emperyalizminin koruculuğu altına girmişlerdi.

dünyanın geri kalan bölümüde soğuk savaşın karşıt kampı olan sosyalist bloğu meydana getirir. soğuk savaş sovyetler birliğinde stalin sonrası dönemde iktidara geçen revizyonist yönetim yüzünden, oluşmaya başlayan rus burjuvazisinin ABD tekelleri ile işbirliğiyle yarattığı karşı-devrim sonucu önce revizyonlarla (kruşçev, brejnev)sonrada askeri darbe ile ortadan kaldırılmıştır. (gorbaçov dönemi)

haliyle koca bir bloğun tarih sahnesinden çekilmesi, yeni bir dünya düzenini, yeni emperyalist dengeleri şart oşuyordu. Rus ve Çin tekelci sermayesinin avrupa ve amerikan bankalarıi spor klupleri vb.ne katılması, bunları satın alması hep bu sürecin ürünü olarak doğmuştur.

haliyle yeni dünya düzenini kurarken, eski ideolojilerle hareket etmek olanaksızdı. bu nedenle klasik liberalizmin yerine neo- liberalizm (forumda liboş dedikleri :D ) türden bir kesim meydana getirildi. moderniteden kalan mmilliyetçilik, kemalizm, islamcılık, türkçülük ve türk-islamcılık gibi ideolojiler bertaraf edilmeye, bunları savunan kesimler darbe teşebbüsleri ve derin devlet organizasyonları (aslında doğrudur) silivri cezaevinde toplandılar. anayasa referandumu (2010) bunu taçlandırdı. ancak fosladığı ortaya çıktığından olsa gerek, geçen aylarda gündeme gelen ve bir ay içinde foslayan yeni anayasa ve başkanlık sistemi gibi çabalara rastlandı.

önümüzdeki süreçte neler olup biteceğini göreceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

SSBC evrim teorisi ve Darwin'den aşırı derecede nefret edenler tarafından yönetilmiştir. Stalin koyu bir lamarcistti.

ben sana demiyor muyum sen hatanın kendisisin diye. :D 19.yüzyıl 21.yüzyıl ayrımı yapan herkes istisna olmaksızın adnan oktardan etkilenmiş, en azından bilinçaltında yerleşmiş demektir. peki sana soruyorum, madem bu kadar lamark ve darwinden bahsediyorsun. sence darwin, lamarktan farklı olarak kalıtım mekanizmalarını biliyor muydu ? 1859'da türlerin kökeni ilk baskısı yayınlandığında kalıtımın ne menen bir şey olduğundan haberdarmıydı?

ikinci sorum stalin nerede "darwin kötüdür, lamark iyidir" demiş. Stalin'in "Anarşizm mi? Sosyalizm mi?" adlı gençlik yapıtını okursan (1906-07'de yazılmıştır) lamark ve darwinden övgüyle bahsettiğini görürsün. Lmark organların gelişim yasasını ve bağıntısını göstermiş, darwin ise doğal seçme ile türlerin nasıl meydana geldiğini açıklamıştır.

Aynı şekilde Engels, Ailenin, Devletin ve Özel mülkiyetin kökeni yapıtında "Darwin biyolojide ne yaptı ise Marx, artı-değer kuramında onu kişileştirmiştir" der. Yine Doğanın Diyalektiği adlı kitaptada tek başına yaşama savaşını ele almasından dolayı Darwin eleştirilir, ama onun doğal seçme kuramından övgüyle söz edilir.

Keza darwinin eserlerini (türlerin kökeni, seksüel seçme ve insanın türeyişi) 1960-70'lerde ilk kez türkçeye çevirip yayınlayan yayınevi ise Sol-Onur yayınlarıdır. Bu iki yayınevi kardeş olup, ilki marksist-leninist klasikleri, diğeri ise bilimsel kitapları basmaktadır.

Yani sen ve senin gibi kıçını taharetlemeyezken biz bunlarla uğraşıyorduk. Daha darwinin temel eserlerini bile okuduğunu sanmıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Darwinizm ve Neo-Darwinizm arasındaki temel farkı biliyor gibi görünüyorsun. Klasik Darwinizm'de kalıtım mekanizması bilinmiyordu. Darwin karışımlı kalıtımı önermişti. Karışımlı kalıtım evrimi olanaksız kıldığı için daha sonraları pangenesis adında bir teori uydurmuştu. Bu Lamarcism'e azıcık benziyordu. Yıllar sonra Mendel'in bir zamanlar yazmış olduğu genetik makaleleri bulununca modern genetik ve klasik Darwinizm, modern evrimsel sentez(Neo-Darwinizm) adında birleştirildi. Darwin'e göre varyasyon tesadüfen çıkıyordu. Lamarc'a göre edinilmiş özellikler kalıntılıyordu. Neo-Darwinizm'de ise varyasyonun mutasyonlarla oluştuğu açığa çıktı.

Stalinizm'in vahşeti ne zaman ortaya çıktı? Stalinizm genetik varyasyonun mutasyonlar sonucunda oluştuğunu asla kabul etmedi. Stalinistler modern genetiğe o kadar karşıydı ki genetik bilimi için ''burjuva sözde bilimi'' diyordu. Stalin bir sürü genetikçiyi komünist ülkelerin korkunç işkence kampları olan Gulaglara gönderdi. Bir sürü bilimadamı ve genetikçi burjuva bilimcisi olmakla suçlanarak öldürüldü, işkenceyle çalıştırıldı. Stalin'in lyensko muydu neydi acayip uçuk bir genetikçisi vardı. Stalin'in lamarkçı takıntıları Rus tarım ekonomisini mahvetti. Hatta Nobel ödülüne layık görülen bilim adamları ''ingiliz ajanı olmak'' gibi komik suçlarla hapse tıkıldı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Darwinizm ve Neo-Darwinizm arasındaki temel farkı biliyor gibi görünüyorsun. Klasik Darwinizm'de kalıtım mekanizması bilinmiyordu. Darwin karışımlı kalıtımı önermişti. Karışımlı kalıtım evrimi olanaksız kıldığı için daha sonraları pangenesis adında bir teori uydurmuştu. Bu Lamarcism'e azıcık benziyordu. Yıllar sonra Mendel'in bir zamanlar yazmış olduğu genetik makaleleri bulununca modern genetik ve klasik Darwinizm, modern evrimsel sentez(Neo-Darwinizm) adında birleştirildi. Darwin'e göre varyasyon tesadüfen çıkıyordu. Lamarc'a göre edinilmiş özellikler kalıntılıyordu. Neo-Darwinizm'de ise varyasyonun mutasyonlarla oluştuğu açığa çıktı.

Stalinizm'in vahşeti ne zaman ortaya çıktı? Stalinizm genetik varyasyonun mutasyonlar sonucunda oluştuğunu asla kabul etmedi. Stalinistler modern genetiğe o kadar karşıydı ki genetik bilimi için ''burjuva sözde bilimi'' diyordu. Stalin bir sürü genetikçiyi komünist ülkelerin korkunç işkence kampları olan Gulaglara gönderdi. Bir sürü bilimadamı ve genetikçi burjuva bilimcisi olmakla suçlanarak öldürüldü, işkenceyle çalıştırıldı. Stalin'in lyensko muydu neydi acayip uçuk bir genetikçisi vardı. Stalin'in lamarkçı takıntıları Rus tarım ekonomisini mahvetti. Hatta Nobel ödülüne layık görülen bilim adamları ''ingiliz ajanı olmak'' gibi komik suçlarla hapse tıkıldı.

Değişen bir şey yok ki. Sadece değişimin Vücut üzerinde değilde, DNA, gen ve kromozomlar üzerinde gerçekleştiği geri kalan tüm mekanizmanın aynı olduğu gösterildi. Bu Darwin'in doğal seçme kuramını ya da Lamarkın organların gelişimi, bağıntısı ve körelmesi üzerine tezlerini yanlışlamaz. Mekanizmanın aslını açığa çıkarır.

Stalinse küçük değişimlerin DNA üzerinde gerçekleştiğinden habersizdi. DNAnın keşfi ve mutasyonlar Mendel ve Stalnden sonra gösterildi. Stalin, karakterlerin değişmeden iletildiğini öne süren ve evrimin geçersizliğini kanıtlamaya çalışan mendelciliğe karşı çıkmıştır. Ancak Stalin yaşarkende henüz DNA ve Mutasyonlar bilinmediğinden neo-michurinizm denen bir yöntem denenmiş, başarısız olmuştur.

Bak stalin 5 mart 1953'te öldü. DNA ne zaman keşfedildi,

http://tr.wikipedia.org/wiki/Molek%C3%BCler_biyolojinin_tarih%C3%A7esi

görüldüğü gibi sarmal model 1953'de kesinleşmiş, mutasyonda bundan sonradır herhalde. :)

tarihinde elevation_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

görüldüğü gibi sarmal model 1953'de kesinleşmiş, mutasyonda bundan sonradır herhalde. :)

İyi denemeydi. Ama tutmadı. :) Mutasyonlar 1910'lardan beri biliniyor.

Genlerin şekli bilinmese de hücre nükleusunun yönetici olduğu biliniyordu.

Popülasyon genetiği falan 1930'lardan beri mutasyonlardan bahseder.

Fisher ve Haldane'ın mutasyonlardan bahseden bir sürü makalesi var.

SSBC'de ideolojik amaçlarla bilimin çarpıtılıp komünist prensiplere uydurulmaya çalışılması ve bilimadamlarının öldürülmesine ne diyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi denemeydi. Ama tutmadı. :) Mutasyonlar 1910'lardan beri biliniyor.

Genlerin şekli bilinmese de hücre nükleusunun yönetici olduğu biliniyordu.

Popülasyon genetiği falan 1930'lardan beri mutasyonlardan bahseder.

Fisher ve Haldane'ın mutasyonlardan bahseden bir sürü makalesi var.

SSBC'de ideolojik amaçlarla bilimin çarpıtılıp komünist prensiplere uydurulmaya çalışılması ve bilimadamlarının öldürülmesine ne diyorsun?

sallama arkadaşım, DNA sarmal yapısı bile stalin'in öldüğü sene keşfedilmiş yani 1953'te. mutasyonlarda elbette ondan sonra keşfedilecek. o döneme değin DNA nın kalıtımdaki rolü bile bilinmiyordu. mendelde karakterlerin olduğu gibi aktarıldığına inanan birisiydi. ne kadar çarprazlama üzerine görüşleri ve kalıtımın basit prensiplerini açıklasa da, değişimleri bilmiyordu. çünkü DNA bilinmiyordu.

mutasyonun 1910'da bilindiğine dair bilimsel bir kaynaktan örnek ver. düpedüz sallıyorsun ya da okuduğun kaynaklar resmi değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

mutasyonun 1910'da bilindiğine dair bilimsel bir kaynaktan örnek ver. düpedüz sallıyorsun ya da okuduğun kaynaklar resmi değil.

Though later associated with Mendelian genetics, mutationism began in the 1890s.

the following passage, Morgan (writing in 1916 [5]) displays a clear understanding of the concept of the probability of fixation of a new mutation, which might be deleterious, neutral, or advantageous:

"If through a mutation a character appears that is neither advantageous nor disadvantageous, but indifferent, the chance that it may become established in the race is extremely small, although by good luck such a thing may occur rarely. It makes no difference whether the character in question is a dominant or a recessive one, the chance of its becoming established is exactly the same. If through a mutation a character appears that has an injurious effect, however slight this may be, it has practically no chance of becoming established. If through a mutation a character appears that has a beneficial influence on the individual, the chance that the individual will survive is increased, not only for itself, but for all of its descendants that come to inherit this character. It is this increase in the number of individuals possessing a particular character, that might have an influence on the course of evolution."

http://en.wikipedia.org/wiki/Mutationism

tarihinde freand tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Though later associated with Mendelian genetics, mutationism began in the 1890s.

the following passage, Morgan (writing in 1916 [5]) displays a clear understanding of the concept of the probability of fixation of a new mutation, which might be deleterious, neutral, or advantageous:

"If through a mutation a character appears that is neither advantageous nor disadvantageous, but indifferent, the chance that it may become established in the race is extremely small, although by good luck such a thing may occur rarely. It makes no difference whether the character in question is a dominant or a recessive one, the chance of its becoming established is exactly the same. If through a mutation a character appears that has an injurious effect, however slight this may be, it has practically no chance of becoming established. If through a mutation a character appears that has a beneficial influence on the individual, the chance that the individual will survive is increased, not only for itself, but for all of its descendants that come to inherit this character. It is this increase in the number of individuals possessing a particular character, that might have an influence on the course of evolution."

http://en.wikipedia.org/wiki/Mutationism

oradaki mutasyon senin anladığın mutasyon değilki. verdiğin link mutation demiyor, mutationism yani değşinimcilik diyor. değişinimler darwin dönemindede biliniyordu, stalin bunu reddetmedi. sadece kalıtım ve dna -daha sonrada dnanın kalıtımdaki rolü- bilinmediğinden vücut hücrelerindeki değşimlerin kalıtsal olduğu bir alternatifti. stalinde bunu denemiştir, ama daha sonra DNAnın keşfi mutasyonizm yani değşinimcilik görüşünü doğruladı ve değşinimlerin (mutasyonların) varlığını somut olarak belgelemiş oldu. yani marksizmin kendisi zaten diyor: "dünyada her şey değişir, madde hareket halindedir, eski ilişkiler çöker vb." marksizm bunu her şey için dediğine göre DNA ve Genler içinde diyor olmalı. Tek fark o dönem DNA ve Genlerin keşfedilmemiş olması ve Mendelin salt çarprazlama yoluyla edindiği basit verilerden türlerin sabitliğine karakterlerin değişmezliği düşüncesini savunmasıdır. bunda anti-bilimsel bir taraf göremiyorum, ama sen ve senin gibilerin moron olduğunu görebiliyorum mesela.

tarihinde elevation_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kıvırma kardeşim ya. Stalin de başta olmak üzere komünistlerin Darwinizm'den haz etmedikleri Dünya'ca bilinen bir gerçek.

Komünist korku imparatorluğunda politbüro adındaki karanlık yönetim grubuna ters düşen herkesi kurşunu dizdiler. SSBC bir kabustu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim diktatörüm seninkinden iyiydi demek istemiş arkadaş. Ben de bunu anlamıyorum. Her lider insandır. Ancak biz normal insanların elde edemeyeceği bir güce sahip olmuşlardır. Yaşatma ve öldürme gücüne.

Marx ünlü eseri "Des Kapital"'i Darwin'e ithaf etmek istemiş ancak Darwin bunu kabul etmemiştir. Darwin doğayı, dışarıdan gözlemlerken, Marx doğaya müdahale etmek istemiştir. Onun izinden gidenler ise onu kaynak göstererek yaşatma ve öldürme güçlerini bu yönde kullanmışlardır. Ben bunun dışında, daha onurlu birşeyler göremiyorum.

Ancak evrimsel bir gerçek vardır. En iyi olan hayatta kalandır. En iyi olan en adaletli olan değildir. Hayatta kalan ise kapitalist sistemdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim diktatörüm seninkinden iyiydi demek istemiş arkadaş. Ben de bunu anlamıyorum. Her lider insandır. Ancak biz normal insanların elde edemeyeceği bir güce sahip olmuşlardır. Yaşatma ve öldürme gücüne.

Marx ünlü eseri "Des Kapital"'i Darwin'e ithaf etmek istemiş ancak Darwin bunu kabul etmemiştir. Darwin doğayı, dışarıdan gözlemlerken, Marx doğaya müdahale etmek istemiştir. Onun izinden gidenler ise onu kaynak göstererek yaşatma ve öldürme güçlerini bu yönde kullanmışlardır. Ben bunun dışında, daha onurlu birşeyler göremiyorum.

Ancak evrimsel bir gerçek vardır. En iyi olan hayatta kalandır. En iyi olan en adaletli olan değildir. Hayatta kalan ise kapitalist sistemdir.

kapitalist sistem reaksiyonerdir. sosyalizm her zaman için daha avantajlıdır. örneğin insan için yaşam savaşının sona erdiğini şu örnekle açıklayalım.

hayvanlarda darwin'in bahsettiği besin için rekabet sözkonusu olabilir, aynı şekilde eş seçimi ve yaşama alanları içinde rekabet vardır ve bu doğal ve seksüsel seçmye yol açar.

ama insan hayvandan farklı olarka besinleri toplamaz, aynı zamanda üretir (tarımla bitki üretimi, hayvancılıkla et üretimi, sanayi ile değer üretimi vb.) yani insan avcılık aşamasını aşmıştır. bu nedenle iktisadi olarak hayvandan ayrılmıştır. marx'ın hareket ettiği "insanın insan yapan emektir" argümanı burada kendsini doğrulamaktır. insan, hayvandan emek yoluyla ayrışmıştır. eğer bugün ekonomik ve iktisadi bir sıkıntı, buhran, açlık yoksulluk vb. meydana geliyorsa bu üretim ilişkilerinin, kapitalist üretim ilişkilerinin ya da daha genel olarak sınıflı toplumların ürünüdür.

ürünün fazlalığı tüm değer işçi sınıfından gelmesine rağmen, sermayeye dönüşür ve azınlık bir sınıfın (sermaye sahipleri sınıfının) elinde toplanır. bu da toplumun geri kalan üretici kesminn, asalak bir azınlık tarafından sömürülmesi sistemine dayanır.

görüldüğü gibi kapitalizm doğal hayatta usa uygun, insan hayatından us-dışıdır. insan biyolojik olarak hayvan olmasına rağmen, iktisadi olarak hayvan değil, hayvan yaşamını aşmış bir türdür. hangi hayvan, aritmetik problemi çözebilir, sanayi ve ticaret yapabilir. bilim ve teknoloji geliştirebilir? bunu en gelişmiş memeliler, primatlar ve diğer türler başaramamış, ancak insan becerebilmiştir.

bu da insanı diğer hayvanların üstüne koyar, siz ister inanın ister inanmayın...

Link to post
Sitelerde Paylaş

hayvan postunu, ya da ayağından perdeyi (ördek) doğuştan alır, insansa giyeceğini, yiyeceğini (tarım ve hayvancılık), yaşam gereçlerini (sanayi) kendisi üretir. doğaya müdahalede bulunup, onu usa-uygun insanal bir hale getirir. atık su birikintilerinin toplanması ya da boklarımızın kanalizasyon yoluyla bir arada arıtılması vb. insanın doğaya müdahalesidir. bizi dünyaya çeken yerçekimini kırıp uzay boşluğuna çıkmamış, hayvan ve bitki genleri ile oynayıp ucube, farklı türler meydana getirmemiz, tıp teknikleri ile en temel hastalıklara bile çare bulmamız, insanın hep doğaya müdahalesi ve onu insanallaştırmasıdır. elbette insan kendisini köleleştiren kapitalist üretim ilişkilerinede devrim yoluyla müdahale edecek ve sosyalizmi, ardındndan insanın insana ve kendi emeğine yabancılaşmasının son kalıntılarınıda süpürüp komünist toplumu yaratacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu duvarın dışına adımını attığın anda komünistler seni kurşuna dizerdi. Doğu blokunun işçileri bile demir perdeyi aşarak Batı bloku ülkelerine kaçmaya çabalamıştır.

http://4.bp.blogspot.com/_DofLEXUVwIE/Svg-6w0mOTI/AAAAAAAAGG4/Vpy4wcZ7SFo/s1600-h/Berlin+Wall+Iron+Curtain.jpg

tarihinde freand tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

hayvan postunu, ya da ayağından perdeyi (ördek) doğuştan alır, insansa giyeceğini, yiyeceğini (tarım ve hayvancılık), yaşam gereçlerini (sanayi) kendisi üretir. doğaya müdahalede bulunup, onu usa-uygun insanal bir hale getirir. atık su birikintilerinin toplanması ya da boklarımızın kanalizasyon yoluyla bir arada arıtılması vb. insanın doğaya müdahalesidir. bizi dünyaya çeken yerçekimini kırıp uzay boşluğuna çıkmamış, hayvan ve bitki genleri ile oynayıp ucube, farklı türler meydana getirmemiz, tıp teknikleri ile en temel hastalıklara bile çare bulmamız, insanın hep doğaya müdahalesi ve onu insanallaştırmasıdır. elbette insan kendisini köleleştiren kapitalist üretim ilişkilerinede devrim yoluyla müdahale edecek ve sosyalizmi, ardındndan insanın insana ve kendi emeğine yabancılaşmasının son kalıntılarınıda süpürüp komünist toplumu yaratacaktır.

Caaaaaaaarrrrrrrrrrtttttttttttttttttttt !!!!!!!!!!!!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

hayvan postunu, ya da ayağından perdeyi (ördek) doğuştan alır, insansa giyeceğini, yiyeceğini (tarım ve hayvancılık), yaşam gereçlerini (sanayi) kendisi üretir. doğaya müdahalede bulunup, onu usa-uygun insanal bir hale getirir. atık su birikintilerinin toplanması ya da boklarımızın kanalizasyon yoluyla bir arada arıtılması vb. insanın doğaya müdahalesidir. bizi dünyaya çeken yerçekimini kırıp uzay boşluğuna çıkmamış, hayvan ve bitki genleri ile oynayıp ucube, farklı türler meydana getirmemiz, tıp teknikleri ile en temel hastalıklara bile çare bulmamız, insanın hep doğaya müdahalesi ve onu insanallaştırmasıdır. elbette insan kendisini köleleştiren kapitalist üretim ilişkilerinede devrim yoluyla müdahale edecek ve sosyalizmi, ardındndan insanın insana ve kendi emeğine yabancılaşmasının son kalıntılarınıda süpürüp komünist toplumu yaratacaktır.

Komünizm, insanın doğasına aykırı ve yapay bir sistemdir. İyi niyetle kalkışılan her komünist hareket kısa sürede vahşete dönüşmüştür. Komünistler her zaman diktatörlükler kurmuştur. İfade özgürlüğü komünistlerin en nefret ettiği ögelerinden başında gelmektedir. Komünist partilerle yönetilen ülkelerde her kurum resmi partinin ideolojik propogandasını yapan yerlerdir. İnsanların serbest burakıldıklarında özgürlükçü ve demokratik rejimleri tercih edeceğini bilen komünistler, tek parti diktasına dayalı korku imparatorlukları kurmuşlar ve ülkeyi insanları avlayan istihbarat teşkilatlarıyla donatmışlardır. Bu ajan teşkilatları komünist olmadığından şüphelenilen insanların evini basarak onları alınlarından kurşunlamaktadır. Bazı kişiler insanların zorla ölene kadar aç ve susuz çalıştırıldığı çalışma kamplarına hapsedilir. Her yer tanklarla doludur, her köşe başında makineli tüfekli komünistler beklemekte ve kimlik kontrolü yapmaktadır. Ekonomi berbat durumdadır. İşte komünizmin özeti budur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ekonomi berbat durumdadır. İşte komünizmin özeti budur.

puhahaha ulan buna yarıldım be, gerizekalı uzaya ilk insanı hangi devlet gönderdi? SSCB (kozmonot yuri gagarin), uzaya ilk insansız sondayı (Luna 1), venüse başarılı şekilde inip dünyaya veri gönderen ilk venüs sondasını (Venera 7) ve daha nicelerini kim gerçekleştirdi. Büyük patlama teorisinin temellerini atan kişi bile SSCB bilimler akademisi üyesidir. Dünyadan haberi yok gelmiş sünepe haliyle sosyalizmi karalıyor..

http://tr.wikipedia.org/wiki/Yuri_Gagarin

http://tr.wikipedia.org/wiki/Luna_1

http://en.wikipedia.org/wiki/Venera_7

senin kıçı kırık türkiye cumhuriyetin günümüzde bile uzaya telekomünikasyon uydusu fırlatacak teknolojiye sahip olmayan basit bir sömürgeden ibaret.

SSCB 1959'da Ay'da keşif yapan ilk uzay sondasını yollamıştır. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

senin kıçı kırık türkiye cumhuriyetin günümüzde bile uzaya telekomünikasyon uydusu fırlatacak teknolojiye sahip olmayan basit bir sömürgeden ibaret.

Türkiye'nin zaten savunucalacak tarafı yok. Burası uzun zaman boyunca malesef Türk-İslam ideolojisinin pompalandığı bir yer oldu. Cari açık hiçbir zaman kapanmadı falan. Yalnız kötünün de kötüsü var. SSBC kötünün iyisiydi diyebiliriz. Komünizmde göre en sonunda devlet kendi kendini yok etmelidir. İdeal komünizmde otoriter bir devlet yoktur. Sınıflar ortadan kaybolmıştur, tam bolluk dolu bir komünal yaşama geçilmiştir falan. Tabi ki bunlar komünistlerin hayalidir. İnsanın doğası gereği, yönetimi bir kere ele geçiren kişi veya gruplar iktidarı bırakmak istemez. SSBC'de insanlar komünizmden kurtulurken bile komünist ordu kızıl meydana dizdiği tankların namlularını kendi halkının üzerine doğrulttu. Çin aşırı berbat. Son yıllarda dışa açılınca biraz düzeldi. Komünist Mao zamanında insanlar açlıktan ceset yemeye başlamıştı. Komünizm sansür demektir. Mesela Kuzey Kore'de, Güney radyosu dinlemenin cezası ölümdür. Sabah saatinde şehirde sirenler çalar. O sirenlerde kalıp işe gitmek zorunludur. İşe girerken büyük kutsal komünist liderin heykelinin önünde eğilerek sosyalist marşlar söylendikten sonra yoklama yapılır. İşe gelmeyenler anında cezalandırılır. Cep telefonu yasaktır, internet yasaktır, uydu yayını izlemek yasaktır. Komünist rejimler insanların beyninin ideolojik propogandalarla yıkandığı açık hava hapishaneleridir. SSBC'de bile yurtdışına çıkmak yasaktı. Sadece partinin elit üstün sınıf üyeleri çıkabilirdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...