Jump to content

Sofra Adabı


Recommended Posts

  • İleti 112
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Türk temelli devletler, imparatorluklar müslümanlıktan çok fazla detay kopyalamış ve taklit etmişlerdir. Arapların yaşantısı her alanda oldukça ilkel ve medeniyetsizdir. Türk devletinin durumu da genelde sallantıdadır. Konu basitçe şu: bir Türk, bir Arap ve bir Avrupalı aynı masada yemek yesinler ve menü olmasın; restoranın konsepti açık büfe olsun. sonuç şu olur:

Araplardan kopyalama yapan Türk ile Arap sofra adabında ilkel atalarımızdan pek ileriye gidemez. ne yiyeceğini bilmez, masasını bir sürü tabak ile doldurur (hepsi tıka basa yiyecek doludur), çatal ve bıçağı etkin kullanamaz; çatal ile et kesmeye kalkışır, başarısızlığı sebebi ile etkin bir şekilde yemek yiyemez. hızla yiyeceği tüketmeye çalışır, midesini düşünmez; tabaktan taşan yiyeceklerden sadece bir iki yudum alabilir, gerisinin çöpe atılmasına göz yumar, hatta servis elemanına "buna dokunmadım, bunu atmayın" diyecek kadar cahil, hayasız ve gereksiz bir insan kopyasıdır. sofrada nasıl davranılacağını da bilmez; ayakkabılarını çıkarır; başka bir sandalye çeker, üzerine ayağını atar. sonra çay faslına gelir; çayı alır, 30 tane poşet şeker getirir masasına; bardağa 5 tanesini boşaltır. ödeme yaptığı için tüm dünya kaynaklarını tüketebileceğini zanneder.

Gelelim Araba; yiyecekleri tıka basa tabaklara doldurur, tabakları içinde yiyecek var iken üstü üste koyarak taşır, altının kirlenmesini ve masa örtüsünü kirleteceğini umursamaz. tek bir bardak içecekten fazla içeceğini bilir ve 3-4 bardak meşrubat alır, bunların yarısını tüketemez, masada boşa yer kaplamaktan başka işlevi yoktur. eli ile tutup yediği tavuğun kemiklerini masa örtüsünün üzerine atar, işi biten tabağı kenara koymaz, bir sonraki yemek istediği yiyeceğin tabağını, çöp olarak nitelendirdiği bir önceki tabağının üzerine koyar, devam eder. bu tatlı ve meyve dahil olmak üzere bozulmadan devam eder. ekmekleri parçalar; her ekmekten bir yudum alır, masada bir yere koyar ve unutup, yeni bir dilim alır. peçete kullanmaz, masa örtüsüne ellerini siler; ağzını temizlemeye bile yeltenmez. sadece elinin tersi ile sıyırır. yağlı, yemek çöpü olmuş elleri ile selamlaşır, elini göğsüne götürüp, "şükran" der. koltuk türü sofa ise restoranın oturma grubu, üzerinde bağdaş kurar, çıplak ayaklarına dokunduğu, ayaklarını sıvazladığı elleri ile yemek tutar.

Şimdi sıra Avrupalı da: öncelikle büfeyi gezer. ne yiyeceğine karar verir. sonra belirli bir sıralama ile, sonunda tabağında hiç kalmayacak miktarda yiyecekleri alır. sadece bir tabak doldurur. bitirir. kalkar, büfeye gider, başka bir aşamaya geçmiştir, yeniden doldurur. yine yeterince alır. 2 veya 3 sefer bu tekrarlanır, çoğunlukla aynı tabak ile. çünkü tabağında her seferinde hiç bir şey bırakmaz! içecek siparişini büfeden yiyecek almadan önce vermiştir. önünden yemek tabağının alınmasını bekler; çünkü yemek bitmiş, artık tatlıya veya meyveye geçilmiştir. yeniden büfeye gider, ilgili takımları (tatlı çatalı, bıçağı ve belki kaşığı) bulur, masasına getirip koyar. sonra tatlı tabağına 1-2 parça tatlı alır, kahve sipariş eder. yavaş yavaş her ikisini tüketir. en son tabağında hiç bir şey kalmaz. yemek boyunca maksimum 2 kağıt peçete kullanır, asla buruşturmaz; daima katlanmış vaziyette durur. yemek boyunca çatal sol elinde, bıçak sağ elindedir (özel servis edilen ve farklı yöntem gerektiren yiyecekler hariç) ve bu iki takımı sakince ve büyük ustalıkla kullanır.

şimdi bu 3 analiz; genelgeçer bir kuraldır. Dünyanın her yerinde istisna olan azınlık bireyler dışında görüp, karşılaşacağınız bu durum olacaktır.

Sofra adabı, bir toplumun ahlaki değerlerini, insana ve doğaya saygısını gösterir. bu sebeple bir insanı tanımak için en iyi yöntem restoran da karşısında oturup yemek yemektir. kişinin karakterini analizde yüksek doğruluk payına sahip bir sonuç çıkacaktır.

Yahu biraz abartı olmuş birader. Gerçi ben hiç açık büfe görmedim. Ne istersen yiyorsun öylemi? Haaaa. O zaman ben ve tanıdığım bir sürü insan senin dediğine yakın davranabiliriz :)

Açık büfe aga borumu. Aylık 701,14 TL maaş alan birini götür o otelede nasıl yediğini gör :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

habire batıyı övüyorsunuz, ama odalar arkasında yazılmış düşüncelerin gönüllü savunucuları olmuşsunuz.

batının yediği naneleri görmezden gelen iki yüzlülersiniz.

Şu cümleleri görünce "hah tamam doğru bir eleştiri yapılmış" diyorum. Bu cümlelerden daha net bir itiraf yoktur. "Evet ben bunları yapıyorum" kabulünden daha etkilidir.

Sevgili equus, mesela "telefonla konuşma adabı" diye bir başlık aç. Her 10 kişiden 4'ü İtalyanlar'dan veryansın edecektir.

Selamlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her toplumun farklı yapı ve özelliklerinin sofra adabına yansıması olamaz mı peki?

Israf ve karşındaki insana saygı, orada çalışana saygı bağlamında bakılırsa evet. Çünkü bu saydıklarımın hiçbirini düşünüp, tartışıp, akıl edememiş insanlardan bahsediyoruz. Bu alanların hepsinde başarısızdırlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Neden herkes itham ediyor. Özgür düşünce ve sorgulama bu kadar mı korkutucu. Konu sofra adabı. Her toplumun farklı yapı ve özellikleri değil.

bu özgür düşünce değil, taraflı, tek taraflı düşünce

batılı burnunu mendile siler ve katlamadan öylece cebine kor.

ayakkabı ile eve girer.. gibi hiç olumsuz eleştiri yok.

işinize gelince mozaik ülke olur işinize gelince olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu özgür düşünce değil, taraflı, tek taraflı düşünce

batılı burnunu mendile siler ve katlamadan öylece cebine kor.

ayakkabı ile eve girer.. gibi hiç olumsuz eleştiri yok.

işinize gelince mozaik ülke olur işinize gelince olmaz.

Konu sofra adabı, okumayı biliyorsun ama çözümlemeyi öğrenememişsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu cümleleri görünce "hah tamam doğru bir eleştiri yapılmış" diyorum. Bu cümlelerden daha net bir itiraf yoktur. "Evet ben bunları yapıyorum" kabulünden daha etkilidir.

Sevgili equus, mesela "telefonla konuşma adabı" diye bir başlık aç. Her 10 kişiden 4'ü İtalyanlar'dan veryansın edecektir.

Selamlar.

yok ulaş hiç olumsuz eleştiri yok, hep batı çağdaş, hep batı modern. yedikleri naneler hiç konuşulmaz, öyleki sanki olmamıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu sofra adabı, okumayı biliyorsun ama çözümlemeyi öğrenememişsin.

konu sofra adabı değil dingil, konu otellerde ki açık büfe kahvaltı, ve bunun altında yapılan içi boş batı hayranlığı.

daha sofraya gelmeden bitiyor,eve ayakkabı ile giriyorlar, fakat bu olumsuz ya konu değil zaten olumsuzlar nedene hiç bir zaman konu olmaz.

yemek boyunca maksimum 2 kağıt peçete kullanır, asla buruşturmaz; daima katlanmış vaziyette durur.

karşılıklı bir masada yemek yerken adam burnunu siler ve mendilini hiç katlamadan, buruşturarak cebine kor, pisliğin alasıdır bu,

kimin kaçtane peçete aldığını bile yazıyorsun da bunun gibi olumsuzları niye yazmadın.

mendillerine burnunu silip buruşturup cebine kor, birde asla buruşturmaz yazmışsın.

birde ağzını silerken, peçete nasıl hiç buruşmuyor, bozulmuyor ilginç doğrusu, anca bu kadar zor edilir övgü dizmek için.

temizliğe de düzene de dikkat edilir bizim toplumumuzda ama sen otellere gelenler üzerinden koskoca bir toplumu eleştiriyorsun.

sofra adabı dediğin şey, üç beş otelde ki açık büfe kahvaltımı.

madem objektif sorguluyorsun ve eleştiri yapıyorsun, batının hiç mi olumsuz yanı yokta yazmıyorsun veya olumsuz eleştirdiğin tarafın hiç mi olumlu yanı yok ta bunları yazmıyorsun, iki yüzlü olma.

tarihinde equus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

konu sofra adabı değil dingil, konu otellerde ki açık büfe kahvaltı, ve bunun altında yapılan içi boş batı hayranlığı.

daha sofraya gelmeden bitiyor,eve ayakkabı ile giriyorlar, fakat bu olumsuz ya konu değil zaten olumsuzlar nedene hiç bir zaman konu olmaz.

Dediğin doğru aslında. Sofra adabı diyorsan aile içindeki sofraya bakacaksın arkadaş. Bir türk evinde yemekten önce ve sonra eller yıkanır mesela...

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu mu konu ile alakasız: karşılıklı bir masada yemek yerken adam burnunu siler ve mendilini hiç katlamadan, buruşturarak cebine kor, pisliğin alasıdır bu.

madem objektif sorguluyorsun ve eleştiri yapıyorsun, batının hiç mi olumsuz yanı yokta yazmıyorsun veya olumsuz eleştirdiğin tarafın hiç mi olumlu yanı yok ta bunları yazmıyorsun, iki yüzlü olma.

tabi bunlara verecek cevabın olmadı için böyle demen normal,

birde merak ediyorum hayatında kaçtane batılı tanıdın, bana sorma altta kalabilirsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu mu konu ile alakasız: karşılıklı bir masada yemek yerken adam burnunu siler ve mendilini hiç katlamadan, buruşturarak cebine kor, pisliğin alasıdır bu.

madem objektif sorguluyorsun ve eleştiri yapıyorsun, batının hiç mi olumsuz yanı yokta yazmıyorsun veya olumsuz eleştirdiğin tarafın hiç mi olumlu yanı yok ta bunları yazmıyorsun, iki yüzlü olma.

tabi bunlara verecek cevabın olmadı için böyle demen normal,

birde merak ediyorum hayatında kaçtane batılı tanıdın, bana sorma altta kalabilirsin.

Uniyi avrupa ve amerikada okudum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dediğin doğru aslında. Sofra adabı diyorsan aile içindeki sofraya bakacaksın arkadaş. Bir türk evinde yemekten önce ve sonra eller yıkanır mesela...

sofra adabını otellerdeki açık büfe yemeklere indirilmesi zaten olmaz ki indirmesi yetmiyor gibi, arkadaş bir tarafın hep olumsuz,diğer tarafın hep olumlu özelliklerini anlatıyor.

aile içinde, akrabalarla birlikte veya eş dost ile birlikteyken ki sofraları niye es geçiyoruz, toplumun kaçta kaçı açık büfe otellerde yiyorki zaten.

daha dünün köleci, sömürgeci zihniyeti bu gün adab öğreticisi oldu.

teknolojide ileri olmak demek bu konularda ileri olmak demek değildir. ki zaten teknolojide, bilimde filan ileri olan batının halkı değil zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türk temelli devletler, imparatorluklar müslümanlıktan çok fazla detay kopyalamış ve taklit etmişlerdir. Arapların yaşantısı her alanda oldukça ilkel ve medeniyetsizdir. Türk devletinin durumu da genelde sallantıdadır. Konu basitçe şu: bir Türk, bir Arap ve bir Avrupalı aynı masada yemek yesinler ve menü olmasın; restoranın konsepti açık büfe olsun. sonuç şu olur:

Araplardan kopyalama yapan Türk ile Arap sofra adabında ilkel atalarımızdan pek ileriye gidemez. ne yiyeceğini bilmez, masasını bir sürü tabak ile doldurur (hepsi tıka basa yiyecek doludur), çatal ve bıçağı etkin kullanamaz; çatal ile et kesmeye kalkışır, başarısızlığı sebebi ile etkin bir şekilde yemek yiyemez. hızla yiyeceği tüketmeye çalışır, midesini düşünmez; tabaktan taşan yiyeceklerden sadece bir iki yudum alabilir, gerisinin çöpe atılmasına göz yumar, hatta servis elemanına "buna dokunmadım, bunu atmayın" diyecek kadar cahil, hayasız ve gereksiz bir insan kopyasıdır. sofrada nasıl davranılacağını da bilmez; ayakkabılarını çıkarır; başka bir sandalye çeker, üzerine ayağını atar. sonra çay faslına gelir; çayı alır, 30 tane poşet şeker getirir masasına; bardağa 5 tanesini boşaltır. ödeme yaptığı için tüm dünya kaynaklarını tüketebileceğini zanneder.

Gelelim Araba; yiyecekleri tıka basa tabaklara doldurur, tabakları içinde yiyecek var iken üstü üste koyarak taşır, altının kirlenmesini ve masa örtüsünü kirleteceğini umursamaz. tek bir bardak içecekten fazla içeceğini bilir ve 3-4 bardak meşrubat alır, bunların yarısını tüketemez, masada boşa yer kaplamaktan başka işlevi yoktur. eli ile tutup yediği tavuğun kemiklerini masa örtüsünün üzerine atar, işi biten tabağı kenara koymaz, bir sonraki yemek istediği yiyeceğin tabağını, çöp olarak nitelendirdiği bir önceki tabağının üzerine koyar, devam eder. bu tatlı ve meyve dahil olmak üzere bozulmadan devam eder. ekmekleri parçalar; her ekmekten bir yudum alır, masada bir yere koyar ve unutup, yeni bir dilim alır. peçete kullanmaz, masa örtüsüne ellerini siler; ağzını temizlemeye bile yeltenmez. sadece elinin tersi ile sıyırır. yağlı, yemek çöpü olmuş elleri ile selamlaşır, elini göğsüne götürüp, "şükran" der. koltuk türü sofa ise restoranın oturma grubu, üzerinde bağdaş kurar, çıplak ayaklarına dokunduğu, ayaklarını sıvazladığı elleri ile yemek tutar.

Şimdi sıra Avrupalı da: öncelikle büfeyi gezer. ne yiyeceğine karar verir. sonra belirli bir sıralama ile, sonunda tabağında hiç kalmayacak miktarda yiyecekleri alır. sadece bir tabak doldurur. bitirir. kalkar, büfeye gider, başka bir aşamaya geçmiştir, yeniden doldurur. yine yeterince alır. 2 veya 3 sefer bu tekrarlanır, çoğunlukla aynı tabak ile. çünkü tabağında her seferinde hiç bir şey bırakmaz! içecek siparişini büfeden yiyecek almadan önce vermiştir. önünden yemek tabağının alınmasını bekler; çünkü yemek bitmiş, artık tatlıya veya meyveye geçilmiştir. yeniden büfeye gider, ilgili takımları (tatlı çatalı, bıçağı ve belki kaşığı) bulur, masasına getirip koyar. sonra tatlı tabağına 1-2 parça tatlı alır, kahve sipariş eder. yavaş yavaş her ikisini tüketir. en son tabağında hiç bir şey kalmaz. yemek boyunca maksimum 2 kağıt peçete kullanır, asla buruşturmaz; daima katlanmış vaziyette durur. yemek boyunca çatal sol elinde, bıçak sağ elindedir (özel servis edilen ve farklı yöntem gerektiren yiyecekler hariç) ve bu iki takımı sakince ve büyük ustalıkla kullanır.

şimdi bu 3 analiz; genelgeçer bir kuraldır. Dünyanın her yerinde istisna olan azınlık bireyler dışında görüp, karşılaşacağınız bu durum olacaktır.

Sofra adabı, bir toplumun ahlaki değerlerini, insana ve doğaya saygısını gösterir. bu sebeple bir insanı tanımak için en iyi yöntem restoran da karşısında oturup yemek yemektir. kişinin karakterini analizde yüksek doğruluk payına sahip bir sonuç çıkacaktır.

Her satırına imza...

Bir tatil köyünde yemek bittikten sonra restorana dönüp bir bakın, koskoca bir çöp yığını görürsünüz.. Ve bu görgüsüzlük/israf, tatil köyleri vb. yerlerdeki kalitenin düşmesinin önemli nedenlerinden biridir.

Çok güzel yazmışsın, ellerine sağlık arkadaşım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herşey dahil sistemi yapılmayacak. Alan memnun satan memnun böyle olmasıda normal. O avrupalı dedikleriniz biz gibi barbarların, müslümanların ülkesine gelmesinin sebeblerinden bazıları bunlar.

Bu herşey israf edilsin çöpe atılsın demek değil. Böyle bir otele gittiğimde masam da çorba cinsi, ana yemek, salata, tatlı, meyve, ekmek ve eşimin tabaklarını da hesaba katarsak 10-11 tane tabak oluyordu ama herşeyi bitiriyorduk. Ama öyle masalar görüyordum ki resmen israfın kralı yapılmış. Çok acıyordum ve kızıyordum. Ben otel sahibi olsam böyle öküzlere karşı fiyatı % 20 artırırdım veya bazı yerlerdeki gibi herşeyi ölçü ile verirdim falan diye düşündüm.

Şimdi işi müslümanlığa ateistliğe vurmak istemiyorum ama oradakilerin çoğuda müslümandı. Demekki islam eğitiminde bir eksiklikler var. Denetminide veya öğretiminde. Cuma hutbelerinde millet uyuyor sanırım. o kadar anltılır hoca. İnsanın içinde olacak, benim örnek aldığım kişi şu an öldü ama servetiyle şu forumdakileri 50 kere satın alırdı. fabrika, çiftlik, oteller vs vs vs Adam tabaklarının dibini ekmekle sıyırırdı. Şimdi buna köylülük diyenler olabilir ama ben yapıyorum. Elmanın azıcık yerinde çürüme var deyip atan nesilden ne beklenir ki. Fiyatı düşürmemek için sapa sağlam malları çöpe atan satıcıdan ne neklenir ki

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her satırına imza...

Bir tatil köyünde yemek bittikten sonra restorana dönüp bir bakın, koskoca bir çöp yığını görürsünüz.. Ve bu görgüsüzlük/israf, tatil köyleri vb. yerlerdeki kalitenin düşmesinin önemli nedenlerinden biridir.

Çok güzel yazmışsın, ellerine sağlık arkadaşım.

avrupa daha çok israf yapar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

avrupa daha çok israf yapar.

Mesele sadece israf değil ki.

Avrupalı Türk gibi görgüsüz değildir bu konuda equus. Türk tabaklarını hınca hınç doldurur, her şeylere deli gibi saldırır, sevmediğini bile tabağına alır. Bedava ya? Parasını ödediğini düşünür ya?

Birbirlerini ezerler sırada, sabırsızlanırlar. Yemekler biterse aç kalacak sanır.. Oysa biten yemek hemen yerine konur oralarda.. Garip bir hırsı vardır bizim insanımızın.

Sith'ari çok güzel anlatmış, bir dolu ayrıntıyı vurgulamış. Avrupalı'nın nasıl davrandığını yazmış ya, onu bir daha oku ve düşün bence. O kadar haklı ki..

Burada bir şey çıkıyor ortaya, Türk insanı yemek içmek konusunda da inisiyatif kullanamıyor. Herhangi bir restoranda siparişimizi veririz ve tabağımız hazır gelir. Porsiyonun büyüklüğünü ya da küçüklüğünü belirleyen biz olmayız.

Ama açık büfede inisiyatif tümüyle bizdedir ve biz bu şansımızı, istismar etme biçiminde kullanırız. Çatal bıçak kullanmayı beceremememiz, bu yönümüzün yanında çok lüks kalıyor..

Ben gözlerim açık izlerim bu tabloyu, aklım almaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğru. Çünkü o üye ırkçıydı. Pkklılar veya ira milliyetçileri veya bir başkası benim için farketmez, toplumunu kolluyorsa milliyetçidir, zaten ayrım yapıyordur. Ben ırk tanımını kabul etmiyorum, tüm dúnya halkları demiyorum, tüm dünya insanları diyorum. Pkklılarí eleştirmem. Neden biliyor musun, çünkü.toplum psikolojisi ile temellenmiş zihinsel yapıya sahiptir, aynı senin gibi: pkklıları eleştirmeyenleri ırkçı kabul ediyorsun. Ön yargısız yaşayamayacağın belli. Ama pkklı teröristlerin insanların yaşam haklarıni ellerinden almalarını kınarım ve aynısını her hangi bir ülkenin ırkçı örgüleri veya ordusu içinde söylerim.

Sen bir kere haddini bileceksin ,beni sapık katillere benzetemezsin ,üstelik kendinle çelişme ,terörist neden eleştirilir?Eleştirmiyosan neden kınıyosun??

Teröristleri zaten katil oldukları için eleştirip kınamalısın ,biz onun için kınıyoruz!!

Pkk ve ira milliyetçi değil etnikçidir ,senin gibi hümanistleri kandırıyorlar işte.

Hayır pkklıları eleştirmeyenleri değil ,hem eleştirmeyip hem bizlere faşo diye saldıran zavallıları eleştiriyorum!Sen biraz daha dikkatli okumalısın yazıları..

Bu toplumun çok kötü yanları var mı ,evet var ,tembel ,dedikoducudur ,ikiyüzlüdür.Ama ben burada bu toplumdaki herkesi türk kabul ederek bu tarz konuşurum bak Hizip de,türk derken etnisite kastetmediğini açıkladı ,sense bunu hala yapmadın ,neden ?

Dünya vatandaşıyım geyikleri sıktı artık çünkü ..Yok öyle bir vatandaşlık ,nasıl başvuru yapılıyor oraya?Pasaport vize falan?

tarihinde Mahidevran tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu yazı yerimidir zamanımıdır bilmem ama ekleme gereği duydum. Çünkü takılmış bir arapa gidiliyor.

"Ben arabım, fakat arab benden değildir." Hadis-i şerifi sahihse açıklaması nasıldır?

Bu hadis-i şerif sahihtir. Size bir ölçü verelim. Hakikî islâm âlimlerinin herhangi bir kitabında bir hadis-i şerife rastlarsanız, (Acaba sahih midir, uydurma mıdır?) diye düşünmeniz doğru değildir. O zaman İslâm âlimlerine itimat kalmaz, din yıkıl­mağa, yerini hurafeler almağa başlar. Dinimizi yıkmak isteyen ler de bu usûlü kullanıyorlar. İslâm âlimlerinin kitablarındaki hadis-i şeriflere (Zayıftır, uydurmadır) diye saldırıyorlar. Bun­lara aldanmamak lâzımdır.

Arab, lügatte güzel demektir. Fahr-i kâinat "sallallahü aleyhi ve sellem" Efendimiz, arab idi, arab kavminden idi. Fakat yalnız arab kavmine değil, bütün âlemlere peygamber olarak gönderildi. İslâmiyyet, yalnız arablara mahsus değil, müslüman olan her kavmin dinidir.

Birçok hadis-i şeriflerde (Şunları yapanlar, şu günahları işleyenler benden değildir) diye buyurulmuştur. Arab kavminden olduğu halde, müslüman olmayan kimse, (Ben arabım, peygamberdenim, onun ümmetindenim) diye bir iddiada bulunamaz. Aksine Türk, Arab, Fransız, Alman v.s. olup da müslümanlığı kabul eden herkes Resûlullahın ümmetindendir.

Ya'nî hadis-i şerifin ma'nâsı şöyle olmaktadır:

(Ey arablar, ben arabım, fakat sizler iman etmedikçe benden olamazsınız, fakat arab olmasa da iman eden her kavim, bendendir.)

Zaten, İslâmiyette üstünlüğün ölçüsü, kavim, kabile veya makam, mevki değil, takvadır. Ya'nî ilim ve ihlâsla dine sarıl­maktır. Herkes dine hizmeti nisbetinde üstünlük kazanır.

Yukarıdaki hadis-i şerifin ma'nâsı böyle olunca, hadis-i şerifleri, yalnız hadis kitaplarından değil, hakiki islâm âlimleri­nin kitaplarından izahları ile birlikte öğrenirsek, yanlış anla­maktan, sapıtmaktan kurtulmuş oluruz.

VE ŞUNU DİYORUM HER ZAMAN MÜSLÜMANDA OLSAK İMANLI ÖLMEDİKTEN SONRA BİR ANLAMI KALMIYOR.

PARANIN VE İMANIN KİMDE OLDUĞU BİLİNMEZ GİBİ GÜZEL BİR SÖZDE VARDIR.

Kaynak: Bir Bilene Soralım, Cilt 3, İhlas Yayınları

Hadislere uydurma demek olmaz dedin güzel dedin.Çünkü çoğu müslüman ateistlerin onlara gösterdiği ''komik'' hadisleri uydurma,bunlara inanmayın diyerek geçiştirirler.Sorum şu:çorbanıza düşen bir sineği attıktan sonra o çorbayı içmeye devam eder misin?

"Sizden birinizin içecegi (ve yiyecegi) içine sinek düştügü zaman, o kişi onun her tarafini batirsin, sonra çikarsin (atsin). Çünkü sinegin iki kanadinin birisinde hastalık, öbüründe de şifâ vardir..."KAYNAK: Sahih-i Buharî Muhtasari.(Diyânet Yayinlari, Cilt 9 , sh. 70 ve d. Hadîs no. 1365)]

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...