A.Artaud 0 Ağustos 23, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Ağustos 23, 2012 gönderildi şiire gereken değeri vermeliyiz ve ben gönüllü olarak bu başlığı gündeme taşıyorum Eyvallah dostum. Demek sevgilin terk etti ha. Daha çok kız terk edecek seni, boş ver, iyi yanından bak, bu sayede daha iyi bir şair olacaksın . Hatta iyi yanından bakma, daha çok acı çek, daha çok hüzünlen ama o duyguları heba etme hepsini şiire döktür. Normalde kendi şiirlerimi paylaşmıyorum ama, bu şiir benden sana hediye gelsin; Bütün ümitlerin boş çıktığında Ne kalır geriye elinde Her şeyin anlamsızlığından başka Hayal kırıklığı buz gibi soğuk Üşüyorsun Tenine ürperti veriyor Düşünüyorsun Isınmak için neye sarılmalı? Düşünmene gerek yok Elinde kalana bak Yok ki başka bir şey sarılacak Onu kendinden uzaklaştırmaya çalışma Sımsıkı sarıl ki ona ve unutma Başka hiçbir şey yok sarılacak Göreceksin seni nasılda güzel ısıttığını Hiç aldatmayan bir sevgili kadar sıcak Meğer ki her şey anlamsız Hiçbir şey yoktur ki kafaya takılacak BEN Link to post Sitelerde Paylaş
nemesis 0 Ağustos 25, 2012 gönderildi Raporla Share Ağustos 25, 2012 gönderildi Bütün ümitlerin boş çıktığında Ne kalır geriye elinde Her şeyin anlamsızlığından başka Hayal kırıklığı buz gibi soğuk Üşüyorsun Tenine ürperti veriyor Düşünüyorsun Isınmak için neye sarılmalı? Düşünmene gerek yok Elinde kalana bak Yok ki başka bir şey sarılacak Onu kendinden uzaklaştırmaya çalışma Sımsıkı sarıl ki ona ve unutma Başka hiçbir şey yok sarılacak Göreceksin seni nasılda güzel ısıttığını Hiç aldatmayan bir sevgili kadar sıcak Meğer ki her şey anlamsız Hiçbir şey yoktur ki kafaya takılacak BEN kendi şiirlerini farid farjad dinlerken okumayı denesene bende işe yaradı Link to post Sitelerde Paylaş
A.Artaud 0 Ağustos 25, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Ağustos 25, 2012 gönderildi kendi şiirlerini farid farjad dinlerken okumayı denesene bende işe yaradı Şiiri beğenmene sevindim. Şiiri okurken değilde yazarken, Korsakov'un Şehrazat'ını dinledim. Sende okurken dinle bakalım, daha iyi geleceğine eminim, ahengi falan çok uyumlu. Link to post Sitelerde Paylaş
A.Artaud 0 Ağustos 30, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Ağustos 30, 2012 gönderildi İsterim, İsterim Ağzı açık, bebek tanrı Sınırsızca kel, bebek kafalı olsa da, Annesinin memesi için ağlar. Yarılır ve çatlar kuru volkanlar, Kum aşındırdı sütsüz dudağı. Yabanarısını, kurdu ve köpekbalığını çalıştıran Ve sümsük kuşunun gagasını tasarlayan Babasının kanı için ağladı sonra. Kuru gözlerle, o müzmin cet Doğrulttu adamlarını deriden ve kemikten, Taçta yaldızlı telden ok uçları, Kanlı gül bedeninde dikenler. (1958) Sylvia Plath Link to post Sitelerde Paylaş
A.Artaud 0 Ağustos 31, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Ağustos 31, 2012 gönderildi Sandalım kayıyor Şimdi denizde Yemyeşil kıyılı O ada'ya doğru. Tüm gözlerden ırak Yetişmiş çiçekler Yabancı yabancı Bana bakıyorlar. Oysa kalbimde de Bir büyülü bahçe Şu ada'da olan Çiçeklerle dolu. Yanyana gelince Fısıldaşıyorlar Gülüp söylüyorlar Çocuklar misali. Herhalde bir gün Zaman doğarken Varlığın burada Bir ak Şpir'miş İşte yeniden Ta eskilerden Gelen kokular Rüyalarlayım. Gözlerim kapalı Bir uzak anıdan Başım düşüvermiş Senin omzuna Gece büyümekte Ada üzerinde Denizde kükrüyor NİRVANA, yok oluş Knut HAMSUN Link to post Sitelerde Paylaş
nemesis 0 Eylül 3, 2012 gönderildi Raporla Share Eylül 3, 2012 gönderildi (düzenlendi) bu bahar sevişmek yok yaşamak, nefessiz bir duruş gibi aşk hiç bir şeye daha yakın değil sana olduğu kadar bir nefesin uyandırır tüm ruhumun tembel ayyaşlarını yurtlar bana en yakındır senin bahçelerinden senin bahçen, gül yok, papatya yok, kirli dikenlerle dolu ne gül ne papatya, senin dikenine değemez değeri erken geliyor güz, yapraklar bu bahar erken düşüyor, düşen her yaprakta, daha fazla ağlıyorum solan her yaprak bana öncekileri hatırlatıyor, yazın doğanlar ve baharla sararıp solanlar yağmurlar bile yağmaz oldu eskisi gibi çok şey değişti buralarda tanrı artık pek sevmiyor bizi insanın bile insanı sevmediği oluyor bazen o zaman tek dayanak yine kendimiz oluruz anlarsın ya bu bahar sevişmek yok bu bahar aşk vaktidir bu bahar çocukça aşkların zamanı Eylül 3, 2012 tarihinde nemesis tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
A.Artaud 0 Eylül 7, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 7, 2012 gönderildi (düzenlendi) YAKARI Kafalar ver, bize ateş olsun, kor olsun. Göksel yıldırımlarla yanmış kafalar, Uyanık kafalar, adamakıllı gerçek kafalar, Yansıyarak senin varlığından gelsin. İç'in göklerinde doğurt bizleri, Sağnaklı uçurumlarla delik deşik Ve bir esrime dolaşsın içimizi, Bir cırnakla akkor halindeki. Açız işte, açız, doyur bizi Yıldızlar arası sarsıntılarla. N'olur göksel lavlar aksın Kan yerine damarlarımızda. Ayır bizi, böl, parçala bizi, Ateşten ellerin keskin yanıyla. Ölünen o yeri ölümün de uzağında Aç işte üstümüze o alev kubbeleri. Silkele, beynimiz sarsılsın, O senin görgün ve yordamın içre, Yeni bir tufanın pençeleriyle, Bozulsun zekâmız, alt üst olsun... Antonin ARTAUD Eylül 7, 2012 tarihinde A.Artaud tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
A.Artaud 0 Eylül 7, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 7, 2012 gönderildi Olmak ya da olmamak: budur sorun: Daha mı soyludur acısını çekmesi aklın Sapanlarının ve oklarının amansız talihin, Yoksa silahlara mı sarılsın karşısında bir dertler denizinin, Ve karşı gelerek onları sona erdirsin? Ölsün: uyusun; Yok artık; ve bir uykuyla söylesin sona erdirdiğimizi Kalp acısını ve bin çeşit doğaya özgü sarsıntıyı Bedenin mirasçısı olduğu, bir tamamlayıştır o; Dindar bir şekilde arzu edilen. Ölmek, uyumak; Uyumak: belki rüya görmek şans eseri: Ah, sürtünme içinde yatar oranın; Çünkü o ölüm uykusunda hangi rüyaların gelebildiği Bu ölümlü halkadan kurtulduğumuz zaman, Duraklamamıza neden verir: burdan gelir duyulan saygı Bu kadar uzun süren hayata, felaket haline gelen; Çünkü kim dayanırdı kırbaçlarına ve hor görülerine zamanın, Yanlışına gaddarın, hakaretine kibirli adamın, Sancılarına küçümseyen aşığın, geçikmesine kanunun, Saygısızlığına iş yerinin ve nefretle geri çevrilmelerine Lâyık olmayan tarafından sabırlı olan değerli kişinin, O kendisi ödeyebilirken son hesabını Çıplak bir saç iğnesiyle? kim çekerdi yüklerini, Homurdanmanın ve terlemenin bitkin bir hayatın altında, Olmasaydı korkusu olağanüstü birşeyin, ardından gelen ölümün, O keşfedilmemiş ülkenin orda doğan hiçbir yolcunun geri dönmediği, iradeyi şaşırtan Ve bize yeğin tutturan bize düşen kötülükleri çekmemizi Bilmediğimiz başkalarına uçmaktan? Böylece vicdan korkak kişiler yapar hepimizi; Ve böylece doğuştan gelen rengi kararlılığın Hasta edilir atılmasıyla üstüne soluk düşüncenin, Ve girişimleri büyük basamakların ve güçlerin Bu bakışla akıntıları tersine dönmüş, Ve kaybetmişlerdir adını hareketin,-- Hafifçe şimdi sen! Güzel Ofelya! Orman perisi, senin yakarışlarında Hatırlansın bütün günahlarım benim. William SHAKESPEARE Link to post Sitelerde Paylaş
A.Artaud 0 Eylül 7, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 7, 2012 gönderildi SONE 87 Hoşça kal! Değerin çok yüksek, tutamam seni, Biliyorum kendine ne paha biçtiğini; Özgürlüğe kavuştun alıp değer belgeni, İptal ettik sendeki hakkımın senedini, Nasıl tutarım seni, sağlamadan iznini, Neyim var hak edecek senin zenginliğini, Bu eşsiz armağana kim layık görür beni? Bana verilmiş berat, dönüp buldu vereni. Sen vermiştin kendini, bilmeden değerini Ya da bana vermekle hata işlediğini, Bir yanlış anlamanın sonucu hediyeni; Ama, o yine buldu hatayı düzelteni. Sen benimdin: rüyanın görkemleriyle doldum. Ben, uykuda sultandım, uyanınca hiç oldum. William SHAKESPEARE Link to post Sitelerde Paylaş
A.Artaud 0 Eylül 7, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 7, 2012 gönderildi SON BİR SÖZ Haydi gidelim bu nedenle: kolaydır şimdi ulaşmak geceye; Gün çok yoruldu, hepsi uçtular kuşların; Ve biz bütün ekinleri biçtik ektiği tanrıların; Umutsuzluk ve ölüm; derin karanlık üstündeki yerin, Bir baykuş gibi kara kara düşünür; anlayamayız Gülüşleri ve gözyaşlarını, çünkü yalnız tanıdık biz Baskın çıkan kibiri: değersiz şeyler yalnız Sürdüler sapık ve amaçsız topluluğumuzu bizim. Haydi gidelim, bilinmeyen bir yere garip ve donuk, bu nedenle, İçi Boş Ülkelere insanların haklı ve haksız Buldukları bitişini emeğin, huzurun olduğu yaşlılar için, Aşktan ve korkudan ve ihtirastan özgürlük olduğu herkese. Yırtılmış ellerimizi bizim bağla sicimle! Ah dua et yeryüzü katlasın Hayat-hastası kalplerimizi bizim ve onları toza çevirsin. Ernest DOWNSON Link to post Sitelerde Paylaş
A.Artaud 0 Eylül 11, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 11, 2012 gönderildi Bu benim favori şiirim. Bunun üstüne şiir okumadım; Ben artık eskiden olduğum gibi iyi Saynara’nın saltanatı altında değilim— Horace (M.Ö. 65-8) Dün gece, ah, dün gece onun dudaklarının ve benimkilerin arasında Saynara! dökülmüştü nefesin senin, gölgen düştü oraya, Üstüne ruhumum öpüşmeler ve şarabın arasında; Ve ben perişan ve hastaydım eski bir sevdayla, Evet, ben perişandım ve eydim başımı aşağıya: Seni aldatmış değildim Saynara ben kendi tarzımda. Bütün gece kalbimin üzerinde hissettim onun ılık kalp atışını, Gece-boyu uykuyla ve aşkla koynumda yattı ; Kırmızı ağzının verdiği öpüşler hiç kuşkusuz tatlıydı. Fakat ben perişan ve hastaydım eski bir sevdayla, Uyandığımda ve şafağı gri renkli bulduğumda: Seni aldatmış değildim Saynara ben kendi tarzımda. Çok fazla unuttum, Saynara! çok gittim rüzgârla, Güller savurup attım ortaya, güller attım gürültüyle akınla, Dans ederek, senin solgunluğunu, kaybolmuş zambaklarını aklımdan çıkarmaya; Fakat ben perişan ve hastaydım eski bir sevdayla, Evet, sürekli olarak, dans uzun sürdü ama; Seni aldatmış değildim Saynara ben kendi tarzımda. Daha çılgın müziği ve daha kuvvetli şarabı haykırdım almaya, Fakat şölen bittiğinde ve lambalar kısıldığında, Senin gölgen düşer sonra, senindir gece, Saynara! Ve ben perişan ve hastaydım eski bir sevdayla, Evet, aç kalmıştım arzumun dudaklarına: Sadıktım sana Saynara ben kendi tarzımda. Ernest DOWSON Link to post Sitelerde Paylaş
A.Artaud 0 Eylül 16, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 16, 2012 gönderildi BİLİRİM GÜCÜNÜ SÖZCÜKLERİN Bilirim gücünü sözcüklerin, o çınlayan sözcüklerin ben; onların değil, o yığınları coşturan, kendinden geçiren, başka sözcüklerin gücünü, çıkarıp ölüleri topraktan tabutları meşeden adımlarla götürenlerin her zaman. Gün olur okunmadan, basılmadan atılırlar da sepete, bir çıktıları mı oradan gemi azıya alırlar elbette, gümgüm öterler yüzyıllar boyu, tırmanıp gelen trenlerdir öpüp yalamağa nasır tutmuş ellerini şiirin bir bir. Bilirim gücünü sözcüklerin. Esip geçmiş de bir rüzgâr bir halayın topraklarına düşmüş taçyapraklarıdır bunlar. İnsandır bütün ruhu, dudakları ve bütün iskeletiyle. Vladimir MAYAKOVSKİ Link to post Sitelerde Paylaş
NOIR 0 Eylül 19, 2012 gönderildi Raporla Share Eylül 19, 2012 gönderildi DÜNYAYI TAŞIYOR OMUZLARIN Bir gün gelir, "Tanrım!" diyemezsin artık. Toptan bir temizlik zamanıdır. Artık "Sevgilim!" diyemeyeceğin bir gün. Çünkü boşunalığı kanıtlanmıştır aşkın. Ve gözlerden yaş akmaz. Ve ancak kaba işlere yarar eller. Ve kuruyup kalır yürek. Kadınlar boşuna çalarlar kapını, açmazsın. Tek başınasındır, ışıklar söndürülmüş ve karanlıkta parlar kocaman gözlerin. Belli ki acı çekmeyi bilmiyorsundur artık. Ve hiçbir şey istemiyorsundur dostlarından. Kimin umurunda yaşlanmak, yaşlılık nedir ki? dünyayı taşıyor omuzların ve bir çocuğun elinden daha hafif dünya. Savaşlar, kıtlıklar evlerde aile kavgaları hayatın sürüp gittiğini kanıtlıyor ve kimsenin özgür olamayacağını. Bu gösteriyi acımasız bulanlar (o yufka yürekliler) ölmeyi yeğ tutacaklardır. Bir gün gelir ölüm de işe yaramaz. Bir gün gelir bir komut olur yaşamak. Yalnızca yaşamak, hiç kaçış olmadan. Carlos Drummond De ANDRADE Link to post Sitelerde Paylaş
A.Artaud 0 Eylül 19, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Eylül 19, 2012 gönderildi Güzel şiirmiş NOIR. Ellerine sağlık. Bilmiyordum bu şairi, öğrenmiş oldum sayende. Link to post Sitelerde Paylaş
Sober 0 Aralık 28, 2012 gönderildi Raporla Share Aralık 28, 2012 gönderildi kuş sevinçle şakıdı: "nasıl da mis kokular, nasıl da tatlı güneş! bahar gelmiş, eşimi bulmaya gitmeliyim" ve balkonun ucundan uçtu bir haberci gibi, kayboldu gitti. küçücüktü kuş, düşünemiyordu gazete okumuyordu kuş, borcu yoktu insanları da tanımıyordu göklerde, kırmızı uyarı ışıkları üstünde her şeyden habersiz yükseklerde uçuyordu ve deniyordu masmavi anları delicesine kuş, ah! sadece bir kuştu. Füruğ Ferruhzad Link to post Sitelerde Paylaş
hiena_16 0 Aralık 28, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 28, 2014 gönderildi Ay ışığında oturduk Bileğinden öptüm seniSonra ayakta öptümDudağından öptüm seniKapı aralığında öptümSoluğundan öptüm seniBahçede çocuklar vardıÇocuğundan öptüm seniEvime götürdüm yatağımdaKasığından öptüm seniBaşka evlerde karşılaştıkİliğinden öptüm seniEn sonunda caddelere çıkardımKaynağından öptüm seni Cemal süreya Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Aralık 28, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 28, 2014 gönderildi DOĞA’YA DÖNÜŞHer doğal varlık gibi, Efe'nin molekülleri de, süpernova denen bir afette, büyük bir yıldızın patlayıp, uzaya dağılması sonucu yaratılmıştı. Milyarlarca yıl uzayda dolaştıktan sonra Efe’yi oluşturan bu güzel moleküller, sıcak bir yaz günü ansızın birbirlerinden ayrılıp, doğaya geri döndüler. Efe, kendini insan sanan küçük bir köpekti. Bana gerçek sevgiyi, mutluluğu, neşeyi, sadakati ve sonunda acı ve kederi tattırdı. Beni oluşturan moleküller de doğaya dönünceye kadar onu anmaya devam edeceğim. Aşağıdaki satırlar, Efe'nin tatlı anısına adanmıştır."EFE" için "öldü" dedilerBir sabah kalbinin durupKısa ömrünün sona erdiğiniVücudunun toprağa verilipMoleküllerinin doğa'ya "yeniden" döndüğünüSöyledilerİnanamadım.Derin bir hüzün çöktü içimeSonsuz bir yalnızlık veAcı bir umutsuzluk düştü benliğimeAğlayamadım.Sonra onu doğa'da aradım.Nehirleri inceledim önceGözlerinin rengini aradım Karapınar’daNeşesini Manavgat'daÇoskusunu Niagara'daİsyanını Nil'de.Dağları inceledim sonraÖfkesini aradım Vezüv'deGörkemini Himalaya'lardaAcılarını Ağrı dağında.Sadakatini aradım her sabah doğan güneşteBağımsızlığını esen her rüzgardaDostluğunu, yakınlığını aradımOnsuz geçen her dolunayda.Yıldızlara baktım arada birOnu, süpernovalardaSönen, kayan yıldızlardaAradım.Beni asla düş kırıklığına uğratmadı.Her tırmandığım dağda, her geçen buluttaHer coşkun nehirde, her çağlayandaHer esen rüzgarda, her dolunaydaHer sönen yıldızdaOndan da bir parça vardı. HACI Link to post Sitelerde Paylaş
güven 0 Aralık 28, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 28, 2014 gönderildi hacı eline sağıl güzel yazmışın senin yıldızlarla ilgili bir kendin yazdığın bir yazı vardı çok güzeldi bilgisayrıma eklemiştim foramta gitmişti aradım bulamdım belkide bu şiir bölümünder.araştırcağım umarım bulurum Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Aralık 28, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 28, 2014 gönderildi TWILIGHT ZONEKac zamandır,Uyuyordum...Kimbilir........Ter içinde uyandım.Sersem gibiydim..Nedenini bilmeden,Acele edip duruyordum.Sanki hemen,Bir şeyler yapmalıydım..Etrafıma bakındım,Güneşi göremedim,Ay da yoktu ortalıklarda,Yıldızlar da...Şafak mı atıyordu?Yoksa gurup muydu uyandığım?Anlayamadım...Gündüz ve gece,Aydınlık ve karanlık,İyilik ve kötülük,Güzellik ve çirkinlik, Aşk ve aşksızlık,Yaşam ve ölüm,Arasındaydım.Geliyor muydum?Yoksa gidiyor muydum?Bilmiyordum!Bir umutla doğruldum,Belki şafaktı uyandığım.Şafak idi ise uyandığım,Kendime hemen,Bir sevgili bulacaktım..Aşksız, sevgisiz yaşamaktan,Bıkmış, usanmıştım.İyi ve güzel olacaktım.Sevecektim bütün kalbimle,Söz verdim bütün varlığımla,Artık kimseyi üzmeyecektim.Düş kırıklığı ile,Sarsıldım.Şafak atmıyordu,Doğan gün değildi.Gecenin zifiri karanlığıÜstüme çöküyordu,Ölüyordum!Yoksulluğum aklıma geldi,Kimsesizliğim..Ne kötü bir son,Diye söylendim...Aşksız, sevgisiz,Yapa yalnız yaşamak,Ve öyle ölmek.......Yıdızlara döndüm.Bir yıldız tozu değilmiydim.Geldiğim yere dönecektim.Bu düşünce beni,Biraz olsun teselli etti.Sonunda ateist ruhum,Mutluluğa erişecekti,Ölerek, ölümsüzlüğe kavuşacaktım....Hacı Link to post Sitelerde Paylaş
güven 0 Aralık 28, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 28, 2014 gönderildi evet yıdız tozuydu yazdığın yazı hacı bumu bilmiyorum sanmıyorum sayfa yazısı bile böyle kısa kıtlarla deyildi hata ateist arkadaş dedikiya hacı bu yazdıklarını bir kitapta toplsan diye teklif vetmişti. belkide bu üste yazdığındır il duyduğumdan dolayı abartmışım ilk şeker tatdan çocuk gibi ama sanmıyorum o çok daha güzeldi neyse bu kadar buldusam oda yeter neyim eksilir neyim fazala olurki. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts