Jump to content

İslam Ceza Hukuku


Recommended Posts

İslam Ceza Hukukunda cezalar 3'e ayrılır. Kişiye karşı işlenen

suçlar, Allah'a karşı işlenen suçlar ve Tazir

Ben burada Allah'a karşı işlenen suçları inceleyeceğim.

İslam hukukunda bazı suçlar için Kuran'da belirtilmiş değişmez

cezalara "hadd" denir. Hadd başlıca Allah'a karşı işlenen suçlara

konulmuştur. Yani Allah'a karşı işlenen suçların cezası Kuran'da belirtilmiştir.

Kuran'ı Allah'ın sözü olarak düşünürsek bunların uygulanması zorunludur. Bu suçlar

Zina Suçu,Hırsızlık Suçu, Kazf Suçu, Hamr içme suçu, Yol kesme, Dinden çıkma, Devlete başkaldırı

Hırsızlık suçunu inceleyelim.

Hırsızlık suçunun geçtiği ayet Maide suresinin 39. ayetidir.

Maide suresinin 38-39. ayetini birleştirerek okuyalım.

"Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah’tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin.

Allah izzet ve hikmet sahibidir.Kim (bu) haksız davranışından sonra tevbe eder ve

durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder.

Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir."

İkinci cümlesinde geçen pişman olma durumunun olayda olmadığını varsayarsak;

Şimdi müslüman arkadaşlara iki adet soru sorayım.

1) Eğer hırsızlığa maruz kalsanız hırsızın elinin kesilmesini ister misiniz?

Cevabınız evet kesilsin ise Allah'ın sözünün yerine Türk Ceza Hukuku kurallarının uygulanmasına

neden karşı çıkmıyorsunuz. İnsanın yaptığı ceza kanunu veya kanunun özü

olan insan hakları kavramı nasıl oluyor da Allah'ın sözünün uygulanmasına engel oluyor?

Cevabının hayır kesilmesin ise Allah'ın sözünü neden uygulamıyorsunuz?(Bu

konuya şöyle cevaplayanlar var." "Ellerini kesin" sözü mecazi anlamda

kullanılmıştır. Bu yüzden hırsızlıktan ellerinin kesilmesi demek onları hırsızlıktan

uzaklaştırmak gerekir anlamındadır" Eğer böyle bir cevap verecekseniz şunu sorayım. Böyle önemli

bir konunun yoruma dayanmasının mantıklı bir açıklaması nedir? Bazı insanlar

bunu hırsızların gerçek anlamda ellerinin kesilmesini anlarken ve bu uygulamayı yaparken

(hatta abartıp ilk sefer eli sonra bacağı sonra eli sonra bacağı daha sonra tövbe edene kadar hapis ya da önce eli sonra bacağı daha sonra tövbe edene kadar hapis gibi yorumlayanlar bile olmuş) sizin mecazi anlamda anlamanız ve bu şekilde uygulamanız ne şekilde doğrudur? Sizin yaptığınız yorum ile başka insanların yaptığı yorumlardan hangisinin yanlış hanginin doğru olduğunu neye göre anlayacağız? Allah'ın, yazdırdığı eserde sanat yapma çabası yüzünden, eğer mecazi anlamda kullanmışsa elleri kesilen insanların durumu ne olacak, gerçek anlamda kullanmış ise hırsızların ellerini kesmeyen insanların durumu ne olacak?)

2) Eğer hırsız Kleptomani hastası ise durum ne olacak? 1800lü yıllarda böyle bir hastalığın olduğu keşfedildi. Hırsızın bu durumunun bilinmemesi

halinde elinin kesilmesi sonunca ne olacak? Allah'ın bu durumu öngörmemesinin mantıklı bir açıklaması var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah'a karşı işlenen suçlar...

Geçen bi hakaret etmişim var yaaa.Nerdesin Tanrıığ.

Çıksaydı ortaya ağzını burnunu dağıtacaktın yani. Hayalimde seni öyle tanrııığ derken canlandırdım da ben bile korktum yani, vuuuu :) . O derece sinirlenmişsin belli :) .

tarihinde A.Artaud tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam Ceza Hukukunda cezalar 3'e ayrılır. Kişiye karşı işlenen

suçlar, Allah'a karşı işlenen suçlar ve Tazir

Ben burada Allah'a karşı işlenen suçları inceleyeceğim.

İslam hukukunda bazı suçlar için Kuran'da belirtilmiş değişmez

cezalara "hadd" denir. Hadd başlıca Allah'a karşı işlenen suçlara

konulmuştur. Yani Allah'a karşı işlenen suçların cezası Kuran'da belirtilmiştir.

Kuran'ı Allah'ın sözü olarak düşünürsek bunların uygulanması zorunludur. Bu suçlar

Zina Suçu,Hırsızlık Suçu, Kazf Suçu, Hamr içme suçu, Yol kesme, Dinden çıkma, Devlete başkaldırı

Hırsızlık suçunu inceleyelim.

Hırsızlık suçunun geçtiği ayet Maide suresinin 39. ayetidir.

Maide suresinin 38-39. ayetini birleştirerek okuyalım.

"Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah’tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin.

Allah izzet ve hikmet sahibidir.Kim (bu) haksız davranışından sonra tevbe eder ve

durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder.

Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir."

İkinci cümlesinde geçen pişman olma durumunun olayda olmadığını varsayarsak;

Şimdi müslüman arkadaşlara iki adet soru sorayım.

1) Eğer hırsızlığa maruz kalsanız hırsızın elinin kesilmesini ister misiniz?

Cevabınız evet kesilsin ise Allah'ın sözünün yerine Türk Ceza Hukuku kurallarının uygulanmasına

neden karşı çıkmıyorsunuz. İnsanın yaptığı ceza kanunu veya kanunun özü

olan insan hakları kavramı nasıl oluyor da Allah'ın sözünün uygulanmasına engel oluyor?

Cevabının hayır kesilmesin ise Allah'ın sözünü neden uygulamıyorsunuz?(Bu

konuya şöyle cevaplayanlar var." "Ellerini kesin" sözü mecazi anlamda

kullanılmıştır. Bu yüzden hırsızlıktan ellerinin kesilmesi demek onları hırsızlıktan

uzaklaştırmak gerekir anlamındadır" Eğer böyle bir cevap verecekseniz şunu sorayım. Böyle önemli

bir konunun yoruma dayanmasının mantıklı bir açıklaması nedir? Bazı insanlar

bunu hırsızların gerçek anlamda ellerinin kesilmesini anlarken ve bu uygulamayı yaparken

(hatta abartıp ilk sefer eli sonra bacağı sonra eli sonra bacağı daha sonra tövbe edene kadar hapis ya da önce eli sonra bacağı daha sonra tövbe edene kadar hapis gibi yorumlayanlar bile olmuş) sizin mecazi anlamda anlamanız ve bu şekilde uygulamanız ne şekilde doğrudur? Sizin yaptığınız yorum ile başka insanların yaptığı yorumlardan hangisinin yanlış hanginin doğru olduğunu neye göre anlayacağız? Allah'ın, yazdırdığı eserde sanat yapma çabası yüzünden, eğer mecazi anlamda kullanmışsa elleri kesilen insanların durumu ne olacak, gerçek anlamda kullanmış ise hırsızların ellerini kesmeyen insanların durumu ne olacak?)

2) Eğer hırsız Kleptomani hastası ise durum ne olacak? 1800lü yıllarda böyle bir hastalığın olduğu keşfedildi. Hırsızın bu durumunun bilinmemesi

halinde elinin kesilmesi sonunca ne olacak? Allah'ın bu durumu öngörmemesinin mantıklı bir açıklaması var mı?

Ah bu allahın işi....... insanlar teraneler atmışlar, gerçek sanmış sonrada tarihin bir yerlerinde......acı olan hala varlığını sürdürüyor bu allah, din, peygamber üçlemi.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanında Atatrük'e küfredilirken, yumuşak bir tebessümle izleyen mahlukatlar, allahlarına laf edildiğinde canavar gibi sağa sola salyalarını akıtıyorlar. Senin o taptığın allah bile olmayacaktı belki Atatürk olmasaydı.

Atatürkün getirdiği hukuk kuralları olmasaydı üç beş cahil sakallıya kalacaktı hukuk.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cezaî müeyyidelerin nitelik ve ilkeleri, kanûnî ve şahsî olması; genel ve sürekli olması; yetkili kişiler tarafından tatbik edilmesi; caydırıcı olması, uygulanabilir olması; suç-ceza dengesinin gözetilmesi ve cezalandırmada adalet ve hâkkaniyet ölçülerine riâyet edilmesidir.

Eğer yukarıdaki paragrafa uymayan bir ceza biliyorsanız bu ceza bildiğiniz gibi değildir.

tarihinde ozedonus_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...