Jump to content

İlahi adalete inanır mısınız?


Recommended Posts

emin ol çoğu burada görülüyor.. yaşa da gör..ama gördüğünden iğrenip iğrenmemk sana kalmış..insanın ne kadar kaypak bir canlı olduğunu anladığında keşke görmeseydim diyebiliyorsun.

Bu konu da haklısın. Herkes diğer insanlara bakıp onların mutlu mesut olduğu algısına kapılıyor. Hal bu ki dışarıdan kendisi de öyle görünüyor. Ama kimin içinde ne olduğunu kimse bilemez. Sen halay çekerken gördüğün bir insanın içinde onu yiyip bitiren ne gibi duygulanımlara sahip olduğunu bilemezsin.

Schopenhauer'ın dediği gibi bengi adalet vardır. Acı çektiren, acı çekenin kendisidir. Acı çekiyorsun, çünkü; acıya sebep oluyorsun falan bilirsin Uphanishadlarda da bolca bahsi geçer. Benim de gözlemlediğim şeyler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 180
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bu konu da haklısın. Herkes diğer insanlara bakıp onların mutlu mesut olduğu algısına kapılıyor. Hal bu ki dışarıdan kendisi de öyle görünüyor. Ama kimin içinde ne olduğunu kimse bilemez. Sen halay çekerken gördüğün bir insanın içinde onu yiyip bitiren ne gibi duygulanımlara sahip olduğunu bilemezsin.

Schopenhauer'ın dediği gibi bengi adalet vardır. Acı çektiren, acı çekenin kendisidir. Acı çekiyorsun, çünkü; acıya sebep oluyorsun falan bilirsin Uphanishadlarda da bolca bahsi geçer. Benim de gözlemlediğim şeyler.

bu konuyu sana anlattım ,önemli olan mutsuz olmamaktır ,bazıları mutsuzken bazıları mutsuz değildir.!

tarihinde Mahidevran tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konu da haklısın. Herkes diğer insanlara bakıp onların mutlu mesut olduğu algısına kapılıyor. Hal bu ki dışarıdan kendisi de öyle görünüyor. Ama kimin içinde ne olduğunu kimse bilemez. Sen halay çekerken gördüğün bir insanın içinde onu yiyip bitiren ne gibi duygulanımlara sahip olduğunu bilemezsin.

Schopenhauer'ın dediği gibi bengi adalet vardır. Acı çektiren, acı çekenin kendisidir. Acı çekiyorsun, çünkü; acıya sebep oluyorsun falan bilirsin Uphanishadlarda da bolca bahsi geçer. Benim de gözlemlediğim şeyler.

aynen dediğin gibi,

sonuçta benim fantezim dediğin şeyle senin adalet dediğin şey de aynıdır. bundan daha adil düzen olabilir mi ?

iki bira içip eminem dinlemek seni eşitleyemiyor. gerçekleri görmek de benim yaşama engel..eee sonuç ? koskoca bir sıfır..

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu konuyu sana anlattım ,önemli olan mutsuz olmamaktır ,bazıları mutsuzken bazıları mutsuz değildir.!

Sen kimin ne duygular içinde olduğunu bilemezsin. Bildiğini iddia edip duruyorsun. Neyse beni ilgilendirmiyor. Ben kendi görüşlerimi yazıyorum o kadar. Yazarken sana karşı olmak ya da senden taraf olmak gibi bir kaygım yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen kimin ne duygular içinde olduğunu bilemezsin. Bildiğini iddia edip duruyorsun. Neyse beni ilgilendirmiyor. Ben kendi görüşlerimi yazıyorum o kadar. Yazarken sana karşı olmak ya da senden taraf olmak gibi bir kaygım yok.

Hiç bir zaman iddia etmedim ,çok mutlu olmakla mutsuz olmamak farklı şeylerdir diyorum.!

Link to post
Sitelerde Paylaş

aynen dediğin gibi,

sonuçta benim fantezim dediğin şeyle senin adalet dediğin şey de aynıdır. bundan daha adil düzen olabilir mi ?

Ben bundan daha iyisi veya kötüsü olabilir mi diye bakmam hiçbir şeye. Her şey böyle olmak zorunda olduğu ve başka türlü olamayacağı için böyledir. İyi kötü arayışında değilim, olduğu gibi görüp, kabullenmekten yanayım.

iki bira içip eminem dinlemek seni eşitleyemiyor. gerçekleri görmek de benim yaşama engel..eee sonuç ? koskoca bir sıfır..

Ben eşitlesin diye söylemedim ki, sonsuz hayatın olsaydı ne yapardın diye sordun, bende böyle yapardım dedim. Gerçekleri göremediğini mi söylüyorsun?

NOİR çok karmaşık konuşuyorsun, biraz daha açık ifade et kendini gözüm :) .

Link to post
Sitelerde Paylaş

A.Artaud, önce kendinle yüzleşmen gerek gözüm. eşitleyeceğini düşündüğün ölüm adaletine sığınıyorsun, bu durumda bana neden yaşadığını açıklaman gerek sanırım.

herşeyi olduğu gibi kabul edemiyor musun mesela? bile isteye alkol alıp şarkı türkü dinlemeye iten sebepler belki gerçekten herşeyi olduğu gibi kabul edememen içindir ha ?

sen bunu bana açıkla ben de sana neden umutsuz yaşanmayacağını açıklayayım. çoğu kez beni ideolog olmakla suçladın unutma.

yüzleşebiliyor musun bununla..bekara karı boşamak kolaydır..

Link to post
Sitelerde Paylaş

A.Artaud, önce kendinle yüzleşmen gerek gözüm. eşitleyeceğini düşündüğün ölüm adaletine sığınıyorsun, bu durumda bana neden yaşadığını açıklaman gerek sanırım.

Ölüme sığındığımı nereden çıkardın? Eşitlenmeyi umursadığım algısına nereden kapıldın? Benim böyle dertlerim yok ki ama. Neden mi yaşıyorum? Dünyaya geldiğim için, başka açıklamaya gerek var mı? Basit şeylerden abartılı anlamlar çıkarmak gibi bir adetim yoktur.

herşeyi olduğu gibi kabul edemiyor musun mesela? bile isteye alkol alıp şarkı türkü dinlemeye iten sebepler belki gerçekten herşeyi olduğu gibi kabul edememen içindir ha ?

Sane(Kim bilir). Mattakı(Hayret bir şey) Noir. İrenay(İlgilenmiyorum), kunna nu irenay(Hiçbiri ilgimi çekmiyor). Türkçe yazıyorum anlamıyorsun galiba, belki japonca anlarsın. Her şeyi kabullenmişsem, hiçbir şey de umurumda değil demektir. O zaman şöyle ya da böyle davranmamın hiçbir anlamı, amacı, önemi yoktur.

sen bunu bana açıkla ben de sana neden umutsuz yaşanmayacağını açıklayayım. çoğu kez beni ideolog olmakla suçladın unutma.

Umut işkenceyi uzatır. En iyisi umut etmeyi bırakıp, huzuru bulmaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

artaud :)

yaşıyorum çünkü dünyaya gelmişim. umudum yok ama yaşıyorum. ölüm eştler. en büyük adalet ölümdür...

geç bunları dostum..

neden gidip bir yerden atmalmıyorsun o halde.. adaletini öne almaman için seni tutan nedir? umudun da yok..eeee ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

yaşıyorum çünkü dünyaya gelmişim. umudum yok ama yaşıyorum. ölüm eştler. en büyük adalet ölümdür...

Ölüm eşitler dedim ben, adil olması bundan. Ama anlamıyorsun işte, benim eşitlenmek gibi bir derdim yok. Yüz kere mi yazmak lazım?

neden gidip bir yerden atmalmıyorsun o halde.. adaletini öne almaman için seni tutan nedir? umudun da yok..eeee ?

Bir yerden gidip atlamakta doğduğun için yaşamak kadar saçma. İki saçma eylemden hangisini seçtiğimin ne önemi var? Adaleti öne almak mı? Benim adalet arayışım yok ki. Umurumda bile değil. Umudum yok ama huzurum var, rahatım oh kebap yani :) .

Link to post
Sitelerde Paylaş

(yeni mesaj yazmaya izin verilmediği için burada yazmak zorunda kaldım...)

Benimle Allah'ın varlığı hakkında "hodri meydan" denilen yerde konuşacak birini arıyorum...gerçekten hak ve hakikati arayan veya kendine güvenen orada başlık açsın...

tarihinde İLİMCİK tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ölüm eşitler dedim ben, adil olması bundan. Ama anlamıyorsun işte, benim eşitlenmek gibi bir derdim yok. Yüz kere mi yazmak lazım?

Bir yerden gidip atlamakta doğduğun için yaşamak kadar saçma. İki saçma eylemden hangisini seçtiğimin ne önemi var? Adaleti öne almak mı? Benim adalet arayışım yok ki. Umurumda bile değil. Umudum yok ama huzurum var, rahatım oh kebap yani :) .

o zaman burada bir şeyler yazman ve kendini açıklamaya çalışman da saçma ama kafamızı ağırtmaya devam ediyorsun epimetheus'cuğum :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

allahın sopası yok derler...

ne zaman derler bunu...

bir kötünün başına kötü bir şey geldiği zaman...

bir iyinin başına iyi bişey geldiği zamanlarda ....

bunları gözümüzle gördüğümüzde ilahi adalete olan inancımız kuvvetlenir...

tersi durumları da görürüz ve bu da bizi şaşırtır ve ilahi adalete olan inancımızı sarsar...

ama gerçekler sadece bizim gördüklerimizden ibaret değildir...

ha bakın bulafı tuttum...

vecize katgorisine bilem girebilir sanki...

evet evet...

gerçekler sadece bizm gördüklerimizdenibaret değildir arkadaşlar...

ınınınının...

bizim gördüğümüz olayların arkasında göremediğimiz yerlerinde ve zamanlarda adalet gerçekleşiyor olabilir...

bu cümleyi daha veciz ve keskin söyleyemediğim için özür diliyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş

zaten bir ''rahatsız'' olduğum için mesele yok gözüm :)

Evet haklısın, bunu unutmuşum. Bence rahatsız olunacak bir şey yok. NOIR sana biraz hayat guruluğu yapayım :D . Rahat ol, öleceksin bir gün kabullen bunu, her şey olması gerektiği gibidir, hiçbir şeyi değiştiremezsin, arkana yaslan, kumandayı eline al, Esra Erol'u aç, gül eğlen biraz :) .

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlahi adalet diye yorumlanan şeyler birer tesadüften ibaret de olabilirler. İlahi adalete inanmamanın sebebi, insan üstü bilinç-akıl-irade sahibi bir varlığa inanmamak olabileceği gibi, adaletin henüz tecelli etmemiş olması da olabilir ancak henüz tecelli etmemiş olması, hiçbir zaman tecelli etmeyeceği anlamına gelmez. Belki hemen değil yıllar sonra ya da dünyada değil de ahirette tecelli edecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

NOIR, özellikle senin için, Arthur Schopenhauer'ın İsteme ve Tasarım Olarak Dünya'dan yazıyorum. Oku bak emek verdim. Umarım anlarsın;

İsteme özgürdür, onun her şeye gücü yeter.İsteme her şeyde kendi kendini belirlediği gibi kendinde,zamanın dışında ortaya çıkar. Dünya bu istemenin aynasıdır yalnızca. Dünyanın içerdiği tüm sonsuzluk, tüm acı, tüm sefalet istemenin isteğinin dile gelişine aittir. Onlar isteme böyle istedi diye böyledirler. Böylece her varlığın tam varolma hakkı vardır: En başta genelde var olmasında, daha özelde bir tür olarak varlığında, belli bir birey olarak varlığında... Her varlığa kusurlu bir çevrede, böyle rastlantıyla, yanılgıyla yönetilen kusurlu bir dünyada, zamana bağlı, geçici, her zaman acı çeken bir dünyada olduğu gibi var olma hakkı tanınmıştır. Adalet her yaratığın başına gelende ya da gelebilecek olan da her zaman yerine getirilir. Çünkü isteme ona aittir, isteme gibi dünya da ona aittir. Kendi varoluşunun, doğasının sorumluluğunu yalnızca bu dünya taşıyabilir - Bu sorumluluğu başka hiç kimse taşıyamaz - Bu sorumluluğu başkası nasıl üstlenebilir ki?Törel bakımdan hangi insanların değerli olduğunu bilmek istersek (hem bütün olarak hem de genelde) yapmamız gereken tek şey onların yazgılarını bir bütün olarak, genelde göz önüne almaktır. Bu yazgı, yokluk, perişanlık, acı, sefalet, ölümdür. Bengi adalet hüküm sürmektedir. Onlar bir bütün olarak değersiz olmasa, yazgıları da bir bütün olarak böyle üzücü olmazdı. Bu anlamda dünyanın kendisinin dünya üzerine karar verdiğini söyleyebiliriz. Terazinin bir kefesine dünyanın bütün sefaletini, ötekine de dünyadaki bütün suçları koysaydık, ibre kesinlikle onların eşit ağırlıkta olduğunu gösterirdi.

Sonunda dünya kendini araştırmacıya bir tek yaşama isteğinin nesne olması olarak sunar, bu araştımacının ta kendisidir. Ama şu da doğru, dünya kendisini bilgiye (Bilgi istemeden, bu aynı istemeye hizmet etmek amacıyla çıkar,bireye de bu niteliği ile verilir.) araştırmacıya sunduğu gibi sunmaz. Kültürsüz bireyin gözü Hintlilerin dediği gibi Mâyâ'nın perdesiyle örtülmüştür. Kendinde şey ona gösterilmez. Kendinde şey yerine bu bireye, olsa olsa zaman-uzam içindeki, yeter sebep ilkesinin öteki kalıplarının içindeki görüngü gösterilir. O, sınırlı bilgisinin bu kalıbında, şeylerin bir olan doğasını görmez. Tersine, kültürsüz birey bir olanın görüngülerini, ayrılmış, birliği bozulmuş, sayısız, pek değişik olarak, gerçekte karşıt olarak görür. Ona haz bir şey, acı düpedüz başka bir şey gibi gelir. Ona bu adam işkenceci, katil olarak, şu adam şehit, kurban olarak görünür; fenalık bir şey, kötü başka bir şey gibi görünür. Böyle biri, birinin sevinçli sevinçli, bolluk içinde hazla yaşadığını, bu arada başka bir adamın yoksulluktan, soğuktan onun kapısında öldüğünü görür. O zaman sorar: "Adalet yok mu? Ceza yok mu?, Ödül yok mu?" Kendisi de onun kaynağı, özü olan istemenin zorlamasıyla yaşamın hazlarına, zevklerine tutunur, onlara sımsıkı sarılır. Ama istemesinin bu eylemiyle, gördüğünde tüylerini ürperten acılarla üzüntüleri sımsıkı tutup kendine yaklaştırdığını bilmez. Dünyadaki fenalıkları görür görmesine ya bunların ikisininde bir tek yaşama isteğinin ortaya çıkışının değişik yönleri olduğunu saptamaktan çok uzaktır. Onları bambaşka hatta iyiden iyiye karşıt gibi görür. Sık sık fenalıkla, açıkçası, başka birinin acı çekmesine neden olarak, kötülüklerden kendi bireyliğinin çektiği acılardan kaçmak ister. Çünkü o zaman ve uzam içinde şaşkına dönmüş, Mâyâ'nın peçesiyle aldatılmıştır.

Her yöne sınırsızca uzanan, öfkeli, uluyan, dağ gibi yükselip kabaran bir denizdeki kayıkçı, kayıkçığına oturur, kırılgan teknesine güvenir. İnsan bireyi de işkence dünyasının ortasında o balıkçı gibi, sakince oturur. Zaman ve uzam onu taşır, birey de ona güvenir. Hem sonsuz geçmişte, hem de sonsuz gelecekte acıyla dolu olan dünya bireye yabancıdır. Dünya onun için düşlemsel bir masaldır gerçekte. Daha doğru bir anlayış gözünü açana dek, birey için yalnızca yer kaplamayan şimdisinin, geçici rahatlığının, bölünemeyecek ölçüde küçük kişisinin gerçekliği vardır.

tarihinde A.Artaud tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ilahi adalet nedir...

kötülerin ceza gördüğünü gözlerimizle gördüğümüzde içimizde duyduğumuz tatmin duygusu nedendir...

insanları ezip üzüp duran mütecaviz bir haydutun başına ağır bir hastalık yahut büyük bir kaza geldiğinde mesela...

bu tüm insanlardaki ortak duygulardan biridir sanırsam...

iyilerin ödül kötülerin ceza görmesi en basit beklentidir...

ilahi adaletten anladığımız budur aslında...

bunun olmadığını gördüğümüzda tanrının olmadığını bile savlamaya başlamıyor muyuz...

madem tanrı var bunca kötüler neden cezasız rahatça yaşayıp gidiyorda bunca masum ne acılar çekiyor demiyor muyuz...

demek ki beklentimiz bunun aksi yönde olması gerektiği...

ilahi adaletin bunlara izin vermemesi gerektiğini içten içe bekliyoruz...

kötülerin bir şekilde başına kötü bir iş geldiğinde bir tanrıya olan inacımız ortay çıkıyor tersi olduğunda insancımız sarsılıyor...

bunun sebebleri üzerinde durmak lazım...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...