Jump to content

Oslo Mutabakat metni - "PKK ile görüşen şerefsizdir" mi?


Recommended Posts

“AKP – PKK MUTABAKAT METNİ”

Üç paragraflık giriş ve 9 maddeden oluşan iş bu mutabakat metni, taraflar arasında arabuluculuk yapan HD ( Hakem Devlet) temsilcileri tarafından, taraflar adına imza altına alınmış ve aslı HD merkezinde arşive alınmıştır.

Türkiye ve PKK temsilcileri arasında yapılan görüşmelerde mutabakata varılan hususlar:

Yaşanan çatışmalı sürecin Türkiye'de şiddet, can ve mal kaybına neden olduğu gerçeğinden ve kalıcı barış, güvenlik, uzlaşı ihtiyacından hareketle; taraflar Oslo toplantıları sürecinin devamı konusunda hem fikirdirler.

Taraflar, demokrasi, insan hakları ve evrensel hukuk ilkeleri temelinde Kürt sorununun çözümünde diyalog ve müzakere yolunun esas alınması konusunda görüş birliğine ulaşmış ve bir an evvel müzakerelere başlamanın gerekliliğine inanmaktadırlar.

Oslo sürecinin başlangıcından bugüne dek yürütülen çalışmalar ve atılan olumlu adımlar, Kürt sorununun siyaset zemininde ve kamuoyu nezdinde tartışılabilir hale gelmesine ciddi katkı sağlamıştır.

Üzerinde mutabakata varılan hususlar:

1-) Taraflar, süregelen Oslo ve İmralı süreci bağlamında Kürt sorununun çözümü konusundaki kararlılıklarını koruduklarını bir kez daha belirtmişlerdir.

2-) Taraflar, bu güne kadar Oslo ve İmralı süreçlerinde vurgulanan Kürt sorununun kalıcı çözümüne yönelik temasların sürdürülmesi ve yürütülecek çalışmaların Anayasal ve yasal çerçevede sonuçlandırılmasının esas alınmasının gerekliliği konusunda varılan mutabakatları teyit ederler.

3- ) Taraflar, 10 Mayıs 2011 de İmralı'da yapılan görüşmede Sayın Öcalan tarafından sunulan, "Türkiye'de Temel Toplumsal Sorunların Demokratik Çözüm İlkeleri Taslağı", "Türkiye'de Devlet ve Toplum İlişkilerinde Adil Barış İlkeleri Taslağı" ve "Kürt Sorununun Demokratik Çözüm ve Adil Barışı İçin Eylem Planı Öneri Taslağı" adı altındaki taslaklar konusunda, en geç Haziranın ilk haftasına kadar görüş ve önerilerini sunarlar. Kürt tarafı, sözü edilen taslakları memnuniyetle karşılar, prensip ve ilkesel olarak kabul eder.

4- ) Taraflar, ayni süre içinde yukarıda adı geçen taslaklarda zikredilen Anayasa Konseyi, Barış Konseyi, Hakikat ve Adalet Komisyonu için isim düzeyinde çalışma yaparlar ve netleştirdikleri isim önerilerini sunarlar.

5-) Türk tarafı, seçimlerden sonra en kısa zamanda Örgütü temsilen iki kişinin Sayın Öcalan'ı ziyaret etmesi, yukarıda adı geçen konsey ve komisyonlar kurulduktan sonra, birer alt komisyonlarının da Sayın Öcalan'la ilişkilendirilmesini taahhüt eder.

6-) Kürt halkının siyasi ve legal temsilcileri, basın yayın organları ve çalışanlarına yönelik uygulanan baskı, tutuklama ve çalışmalarını engelleme vb. yönelimlere son verilmesi ve KCK adı altında gerçekleşen siyasi operasyonlarda tutuklananların serbest bırakılması sürecin yumuşatılması ve çözüm yönünde ilerlemesi için önemli bir adım olacaktır. Bu çerçevede Türk tarafı ilk adım olarak Newroz ve sonrasında tutuklanan Kürt siyasetçileri bırakmayı taahhüt eder.

7- ) Taraflar, seçimlerin güvenli bir ortamda geçmesi ve ortamın normalleşmesi için, en üst düzeyde kamuoyuna açık çağrı yapacaklardır.

8- ) Kürt sorununun nihai çözümünün, ancak çatışmasızlık zemininde gerçekleşebileceğinden hareketle tüm askeri, siyasi ve diplomatik operasyonların ve eylemlerin durdurulması ve uygun tedbirlerin karşılıklı geliştirilmesi esastır. Bu çerçevede taraflar, 15 Hazirana 2011'e kadar her türlü operasyon ve askeri eylemlerini durdururlar.

9-) Taraflar, müzakereleri derinleştirmek ve gündemdeki konuları tartışmak üzere hazırlıklarını yaparak 2011-Haziran ayının ikinci yarısında bir araya gelmeyi kararlaştırmışlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu da Haluk Koç'un konuyla ilgili açıklamaları;

ÇAĞDAŞ SES / “Başbakan Recep Tayip Erdoğan’a geçen hafta Çarşamba günü MYK toplantısı sonrasında beş soru sormuştum;

O günden bugüne 7 gün geçti Başbakan’ın sonunda uçakta birden zihni açıldı. Olayları biraz hatırlamaya başladı. Şimdiye kadar; izlediği yöntem Duymadım, Görmedim, Konuşmadım idi

Acaba niye?

Demek ki, işlerine gelmeyen, sıkıntıları olan, karın ağrıları olan bir konuyu gündeme getirdik,

Şimdi geçen hafta sorduğumuz soruları bir defa daha hatırlatıyorum:

1- Oslo tezgahları öncesinde ve sırasında görevlendirdiğin devlet yetkilileri İmralı’dan Kandil’e kaç mektup götürmüşlerdir? Bu mektupların içeriğinden Abdullah Öcalan’ın ve Kandil’in planlarından ne derecede haberdarsınız, ne önlem aldınız? Kuryelik görevini devlet görevlisi olarak kimler yerine getirmiştir?

2- İngiltere’nin koordinatörlüğünde gizli kapaklı yürütülmesini sağladığınız Oslo görüşmelerinde özel temsilciniz hakan Fidan kendi sözlerinden aynen aktarıyorum “Öcalan’ın ülkeye ve bölgeye yönelik vizyonu Başbakanla yüzde 90-95 örtüşüyor “ bunu masada söylüyor. Bu sözlere Sayın Başbakan açıklık getirmek zorundadır. Terörün başı Abdullah Öcalan ile hem ülke bazında hem bölgesel bazda yüzde 90-95 uyuştuğunuz noktalar, mutabık kaldığınız noktalar nelerdir? Öcalan ile fikren hangi noktalarda kucaklaşıyorsunuz?

3- Terörle mücadele edilir, siyasetle müzakere edilir sözü Başbakan’a ait… Tüm bu gelişmelerde eli kanlı terör örgütü PKK’yı siyasi kurum gibi muhatap aldığınızı fark etmediniz mi? PKK’nın MİT ve Devleti oyalayıp örgütün 4. stratejik mücahadele hamlesini hayata geçirmesine nasıl gözünüzü karartarak, kapatarak vicdanınızı kitleyerek yardımcı oldunuz?

4- Bu sürelerin sonunda PKK’nın kendi çözümlerini dayatacak ve koşullar olgunlaştığında tek taraflı olarak bunları fiilen hayata geçirmesini kolaylaştırmış olmadınız mı? Bu sürecin alt yapısını siz bu şekilde oluşturmuş olmuyor musunuz?

5- Koordinatör devlet İngiltere’nin imzaladığı bilinen Oslo müzakereleri sonrasındaki protokolleri ve mutabakat metinlerini ekleriyle beraber açıklama cesaretiniz var mı, yok mu?

Başbakan; gazetecilerin konuyu sorması üzerine bazı şeyleri itiraf etmek zorunda kalmış!

-Bunları soran namert, bunlar 3-5 koyunu güdemez “ demiş…

Şimdi milletin önünde CHP adına konuşuyorum;

Sözü evirip çevirmiyorum. Herkesin bu arada Başbakanın da anlayabileceği şekilde açık seçik net konuşuyorum.

Yine sinirlenmeden, hakaret etmeden, efelenmeden cevap istiyorum;

- Öncelikle bir defa bizler hayatımız boyunca namert olmadık. Namertlerin oyuncağı da olmadık, sofrasında da oturmadık.

- Dünde, bugün de hiçbir CHP Genel Başkanı BOP Eşbaşkanı olmadı.

- Burada koyundan da keçiden de bahsetmiyoruz. Senide sorumluluk içinde ciddiyete çağırıyoruz.

- Şehit sayısı 4 ayda 116’ya ulaştı… Millet kan ağlıyor, Türkiye kan gölü. Sabr-ı Cemil zamanı, Hz. Eyüp Sabrı gösterme zamanı çoktan geçti Sayın Başbakan.

- Bugünlere gelişimizde son 10 yıldaki siyasi sorumluluğunuzu sorguluyoruz. Sorular soruyoruz.

- Size; Ağırbaşlı, vakur olun da MOLLA desinler sözünü hatırlatarak devam ediyorum.

Başbakan uçakta gazetecilere ne itiraf ediyor? “Benim gönderdiğim istihbarat teşkilatının başındaki müsteşarımın veya yardımcısının altında imzası var mı yok mu? “diyor. Ben de kendisine şunu soruyorum;

Senin PKK ile yaptığın mutabakat protokolünü hakem devlet iki taraf adına imzalayıp muhafazasına aldım mı almadı mı?

Bu mutabakat metni burada. AKP – PKK mutabakat metnini sizlere veriyorum.

Gelelim en önemli soruya;

- MİT müsteşarı Hakan Fidan ana dilde eğitimle ilgili PKK’ya “NASIL OLSA ORASI ÖZERK BÖLGE OLACAK. ÖĞRETMEN TAYİNİ DAHİL, EĞİTİM HİZMETLERİ BELEDİYELERE VALİLERE DEVREDİLECEK” diye söz verdi mi?

Bu cümleler Oslo tutanaklarında aynen yer almıştır. Bu sözün arkasında siz var mısınız? Siz yoksanız basına yaptığınız son açıklamada “Benim bilgim olmadan böyle bir şeyi bu adam yapacak, ben onu orada tutacağım ;Öyle şey olur mu ya..?” dediniz. Şimdi bu sözlerden sonra Hakan Fidan’ı neden korumaya alıp, neden özel yasa çıkarttığınızı çok iyi anlıyoruz. Bu işin tepesinde sorumluluğun sizde olduğunu ve yargı sürecinin size uzanacağını çok iyi görüyorsunuz.

PKK- AKP işbirliğinin milletimizin önüne tüm çıplaklığı ile koyacağız. Sahte milliyetçilerden bu millet çok çekti.

Başbakan panikte.

Biz görevimizi yapıyoruz.

Yurttaşlarımıza sesleniyorum.

Tarih önünde bir ibret tablosu sunuyorum.

Perdenin önünde;

Bağıran, çağıran aşağılayan sorumluluklarını yerine getirmeyen bir insan manzarası;

Her kurumu azarlayan,

Tehdit eden, gerektiğinde söven,

Milleti kamplara bölen,

Kabaran öfke seline karşı riya dolu sahte milliyetçi söylemle milletin gazını alan bir Başbakan fotoğrafı.

Perdenin arkasında;

Anayasa suçu işleyerek,

ABD’nin oyun kuruculuğunda üstlendiği terör örgütüyle müzakere ve mutabakat arayan teslimiyetçi ve tavizci bir Başbakan kimliği.

Sen hangi Tayip Bey’sin Sayın Başbakan?

· Federasyon ve özerkliğe uzanan mutabakatları Oslo’da İngiltere’ye yetki verdiğin görevlilere teslim ettiren Başbakan mı?

· Yoksa perdenin önünde bu milleti oyalayan Sabr-ı Cemil dileyen, bizi biz yapan tüm değerlerimizi sorumsuzca tartışmaya açan, ortak yakın tarihimizden sıkıştıkça sürekli husumet çıkartan, bu milleti kandıran Başbakan mı?

Bu iki kimlikli Başbakan’ın maskesini mutlaka indirmek zorundayız.

Başbakan neden panikte, anlamak kolay. Çünkü, yaşadıklarımızdan birinci derecede sorumlu.

Açık bir anayasa suçu işlenmiştir. Telaşı, hiddeti, saptırması bu yüzden.

Özetle Başbakan sağlıklı, dengeli, sorumlu güven oluşturan bir yönetici olma konumunu kaybetmiştir. Bu yönetim tarzı ile kaybeden Türkiye, Türk milleti ve gelecek umutlarımızdır.

Bundan sonra Başbakan’a sağduyu, uzlaşma diyalog gibi kavramlarla yaklaşmak mümkün gözükmemektedir.

Takdir Yüce Milletindir.”

http://cagdasses.com/haber/6543-siyaset-iste-akp-pkk-mutabakat-metni.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostum sıkıntı şu ;

Bu rezaletlerin hepsi halk tarafından biliniyor. Ama günlük çıkarlar ve din sömürüsü o kadar güçlü ki pas geçiliyor. Bu hükümetin yediği nanelerin onda birini başka bir hükümet yapsa kırk defa yıkılırdı.

Bizim gibi ülkelerde siyesette dini kullanan bir partiye karşı ileri sürebileceğin hiç bir argüman yoktur. Ne yapsan ne etsen etkili olamazsın. Bu sebeple " Laiklik " Demokrasinin olmazsa olmazıdır.

Veya bırakacan halkın kafası gözü dağilsın belki öyle doğruyu bulurlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Taraflar, bu güne kadar Oslo ve İmralı süreçlerinde vurgulanan Kürt sorununun kalıcı çözümüne yönelik temasların sürdürülmesi ve yürütülecek çalışmaların Anayasal ve yasal çerçevede sonuçlandırılmasının esas alınmasının gerekliliği konusunda varılan mutabakatları teyit ederler.

Kalıcı çözüm ürettikleri nasılda belli değilmi? Az önce yine "7 Şehit" haberi geldi. Ölen ölüyor. Kimine göre şehit gidiyor, kimine göre pisi pisine gidiyor. Ama akp ustalık döneminde iyi iş çıkarıyor. Yüzlerce asker, polis ölü akpnin kalfalık ve ustalık döneminde. Hani diyorlar ya imamhatipten hiç terörist çıkmamıştır diye. O zaman bende diyorumki, bu terörü bitirse bitirse imamhatipliler bitirir. Hadi imamhatipliler, çıkın meydana. Suriyeye, afganistana, çeçenistana gidip, oradaki mücahit kardeşlerinize yardım ediyordunuz. Bu ülke sizin değilmi? Türkiyenin çeçenistandan ne eksiği var. Hadi toparlanın çıkın dağa.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Veya bırakacan halkın kafası gözü dağılsın belki öyle doğruyu bulurlar...

Dostum ne yazıkki istesek de istemesek de sanırım yazdığın gibi olacak.

İnsanlar yaşayarak öğrenecekler. Hayat iyi bir öğretmendir, O'nun öğrettiğini kimse unutturamaz ama maliyeti yüksektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kalıcı çözüm ürettikleri nasılda belli değilmi? Az önce yine "7 Şehit" haberi geldi. Ölen ölüyor. Kimine göre şehit gidiyor, kimine göre pisi pisine gidiyor. Ama akp ustalık döneminde iyi iş çıkarıyor. Yüzlerce asker, polis ölü akpnin kalfalık ve ustalık döneminde. Hani diyorlar ya imamhatipten hiç terörist çıkmamıştır diye. O zaman bende diyorumki, bu terörü bitirse bitirse imamhatipliler bitirir. Hadi imamhatipliler, çıkın meydana. Suriyeye, afganistana, çeçenistana gidip, oradaki mücahit kardeşlerinize yardım ediyordunuz. Bu ülke sizin değilmi? Türkiyenin çeçenistandan ne eksiği var. Hadi toparlanın çıkın dağa.

Offf... Bugün haberlere özellikle bakmayacağım demiştim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Veya bırakacan halkın kafası gözü dağilsın belki öyle doğruyu bulurlar...

Kardeş bencede böyle olmalı. Bunu dünkü olaydan sonra ciddi ciddi düşünmeye başladım. Dünkü "şehit cenaze töreni"nde bir kadın ortaya atılıyor ve akp yi eleştiren cümleler sarfediyor. "Sizsiniz bunları dağdan indiren, haburdan alan" diyor. Ve kadını akpye laf etti diye linç etmeye kalkışıyorlar. Hemde şehit yakınları.

Bırakacaksın halkı ölecek, geberecek, hergün pisi pisine onarca insan ölecek. Aklı başına belki gelir. Pek sanmıyorum ama.

Link to post
Sitelerde Paylaş
name='eyvahcubbeli' timestamp='1347977645' post='934503']

Tayyip nerede hata yapmış? [/b]Doğrusu neydi? PKK nın kürt halkı tarafından sevildiğini veya sömürüldüğünü iyi biliyoruz. Pkknın arkasındakileri de biliyoruz. Bu işi çözecekler biraz bekleyin.

Basitten başlayalım

Doğruyu söyleyen kişilere, şerefsiz demek senin şerefine sığar mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sığmaz. Bu mudur sizi kızdıran?

O husus, kızdırmıyor sadece kusma hissi uyandırıyor.

Bu ülkede 2-3 sene önce teröriste terörist demek yasakdı. Zamanın gazetelerini aç oku ve göreceksin ki "PKK diye bir örgüt yokmuş, eylemleri TSK'nın subayları yapmış". Örgütün 11 yıl boyunca rahatça şehirlerde örgütlenmesini sağlayacak her türlü politikayı izlediler, örgütü meşrulaştırmak için her türlü adımı attılar, zaten hımbıl olan mücadele birimlerini iyice pasifleştirmek için 100 tane komplo planlayıp uyguladılar, şimdi de her gün şehit haberleri izliyoruz.

Kızdıran kısacası; iş bilmezlikleri, yalancılıkları, iftiraları ve kendi hesapları/çıkarları için Türkiye'yi patlamak üzere olan bir bombaya dönüştürmekten kaçınmamaları. Ama o bomba şimdi ellerinde patlıyor. Onların ellerine üzülmem de ağlayan analara üzülürüm, yanan canlara üzülürüm.

İşin daha da kötüsü, bugünler iyi günlerimiz gibi geliyor.

Not:Çok çok kısa yazdım

tarihinde katalan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ülkede 2-3 sene önce teröriste terörist demek yasakdı. Zamanın gazetelerini aç oku ve göreceksin ki "PKK diye bir örgüt yokmuş, eylemleri TSK'nın subayları yapmış".

Hangi gazetede yazıyor bu dediğin "teröriste terörist demek yasakdı"

Cübbeli habur girişi zamanındaki gazeteleri aç oku görürsün.

Bu arada diğer yazdıklarıma cevap vermemen düşündürücü. Ama Albastı'nın dediği gibi belki de yaşayarak öğrenmeniz en doğrusu, bu kafayla kafanızı duvara tekrar tekrar vurmadan, beyniniz önünüze akmadan birşey öğreneceğiniz yok. Senin gibilere üzülmem de bu günahta suçu olmadığı halde zarar gören ve göreceklere üzülürüm

Not: Hatta gelenlere terörist diyenler hainlikle, bölücülükle suçlanıyordu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tayyip nerede hata yapmış? Doğrusu neydi? PKK nın kürt halkı tarafından sevildiğini veya sömürüldüğünü iyi biliyoruz. Pkknın arkasındakileri de biliyoruz. Bu işi çözecekler biraz bekleyin.

Cübbeli son 40 senedir hiçbir parti bu kadar uzun tek başına iktidar olmamıştı. Tam 10 sene oldu. El-insaf. Nereye kadar bekleyecez?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kalıcı çözüm ürettikleri nasılda belli değilmi? Az önce yine "7 Şehit" haberi geldi. Ölen ölüyor. Kimine göre şehit gidiyor, kimine göre pisi pisine gidiyor.

Bu sayı sonradan ona çıkmış. Altısı ağır olmak üzere yetmiş asker de yaralı. Dolayısıyla kayıplar daha da çoğalabilir.

http://www.hurriyet....em/21495682.asp

Ama İçişleri Bakanı’na göre bunları abartmamak gerek. Neticede şehitlik bir nasip işidir:

http://haber.gazetev...481644/9/Manset

Mesela benim bu yazıyı yazmam da bir nasip işidir.

Sayın Bakan’ın bu saçma salak sözleri söylemesi de bir nasip işidir.

Başbakan’ın emriyle MİT-PKK arasında Oslo Görüşmeleri'nin yapılması da bir nasip işidir.

Sonra RTE’nin çıkıp meydanlarda ( bkz: katalan’ın paylaştığı video ) gayet pişkince olayı inkar ettiği az gelmiş gibi, iddia sahiplerini iftiracılıkla, hatta tam da ehli sünnet vel cemaat mensuplarına yaraşır tarzda şerefsizlikle suçlaması da bir nasip işidir.

Tabii zamanla şerefsizin kim olduğunun ortaya çıkması da bir nasip işidir.

Bu halkın böylesi yalancı düzenbazlar tarafından yönetilmesi de bir nasip işidir.

Medyada yazarım, aydınım diye fink atan bir yığın şahsiyetsizin tüm bu olan bitenler karşısında susması da bir nasip işidir.

Kısacası her şey nasip işidir.

Allah kimseyi nasipsiz bırakmasın.

Amin.

tarihinde Yakup tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu halka az bile ,çalsın ama bize de versin ahlaksızlığındalar çünkü..

BİNGÖL’ün Karlıova İlçesi’nde PKK’lı teröristlerin düzenlediği bombalı saldırı şehit olan 8 polisten Ümit Yıldırım’ın cenazesinin dün Trabzon Havalimanı’nda karşılanması sırasında, elindeki Türk bayrağını sallayarak, "Siz aldınız, dağdan indirdiniz bunları. Otobüsle getirdiniz, karşıladınız" diye bağırınca şehit yakınlarının saldırısına uğrayarak baygınlık geçiren Nurten Yetimoğlu, açıklamalarda bulundu. Asker kızı olduğunu söyleyen Yetimoğlu, "Şehidimizi gidip uğurlamak istedim. Annesi ’Yavrum artık beni kim arayacak?’ deyince kendimi kaybettim, koptum. Sonra ne olduğunu anlamadım. Bir kadın vurdu. Çekmeler, tekmeler, çığlıklar" dedi.

http://haber.gazetevatan.com/o-kadin-konustu/481730/1/Manset

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...