Jump to content

KÖŞE YAZILARI


Recommended Posts

Esas sorumlu sensin bay Davutoğlu!

Reyhanlı’da yaşanan vahşetin failleri:

1) Suriye Hükümeti istihbaratı (El Muhaberat) ve onun yönlendirdiği örgütler,

2) Suriye’de Hükümet’e karşı savaşan muhalefet (El Kaide-El Nusra),

3) Üçüncü bir devletin istihbarat örgütleri olabilir.

Bu üç unsurun da kendilerine göre saikleri vardır. Ancak, şu anda ortada eylemi ispatlanmış bir fail yok. Ortada soruşturma dosyası bile yok. O halde, yukarıda sıraladığım 3 olasılıktan herhangi birini seçerek; isteyen istediği spekülasyonu yapabilir. Spekülasyon yapmak sadece bakanlara ve iktidar vekillerine sağlanmış bir hak değildir.

Ancak, her üç olasılıkta da bir kişi esas sorumludur:

T.C. Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu!

***

Geçen günkü yazımın başlığı “Savaşı Getiren Barış” (Yurt Gazetesi-07.05.2013) idi. Anlatmaya çalıştığım, Türkiye’deki “barış süreci”nin bile Ortadoğu’nun coğrafyasının zorla değiştirilmesi gayretinin bir parçası olduğu idi.

Bu gayret dahilinde Ahmet Davutoğlu’nun şekillendirdiği “Yeni Osmanlı” zırvası en son Reyhanlı’da (şu ana dek) 49 insanımızın canına mal oldu!

“Davutoğlu aklı” 2 yıldır nafile bir çaba ile Sunni kışkırtması üzerinden Şii unsurları (İran-Suriye-Hizbullah-Maliki’nin Irak’ı v.b.) Ortadoğu’da alt ederek Türkiye’yi Ortadoğu’da, 200 yıl önce olduğu gibi, yeniden Sunnilerin lideri durumuna getirmeye gayret ediyor.

Davutoğlu’nun şematik aklı böylece ABD’yi de Ortadoğu’da rahatlatacağını, emperyalin de Ortadoğu’da “baş bayi” olmak üzere Türkiye’ye özel cevaz vereceğini ummakta. Bu amaçla:

1)Esad karşıtı Sunni terör örgütlerine Türkiye üzerinden silah, levazımat,eğitim, konaklama temin edilmektedir. Suriye sınırı bu amaçla kevgire dönmüştür. ABD’li Sarai Sierra’nın katili Laz Ziya bile elini kolunu sallayarak Suriye’ye geçmiş, sonra da elini kolunu sallayarak geri dönmüştür.

2)Irak sınırı da şu anda kevgire çevrilmiştir. TSK’nın koruması altında PKK militanları silahlar elde sınırda piknik yapmaktadırlar. PKK pazarlık şartlarına uyması için TC’yi açıkça tehdit etmektedir. PKK militanları bir süre sonra PYD kısvesi altında Esad’ın üzerine salınacaktır.

3)Kuzey Irak’daki Kürt bölgesi de petrol anlaşmaları ile Maliki yönetimine karşı kışkırtılmaktadır.

Bütün bu yamuk gelişmelerin “mucidi” Ahmet Davutoğlu’nun gözü ABD’nin duyduğu bazı rahatsızlıkları göremeyecek kadar kararmıştır.

***

Yazının başına sıraladığım üç ihtimalden Şef Bay Davutoğlu eşliğinde Bakanlar Kurulu Korosu’nun ileri sürdüğü tezi bir an için doğru sayalım:

Reyhanlı’da yaşanan vahşetin failleri Suriye Hükümeti istihbaratı (El Muhaberat) ve onun yönlendirdiği örgütlerdir!

Bay Davutoğlu “sen Sunni olsun da isterse çamurdan olsun” şiarı ile Suriye’deki rejime karşı her türlü kışkırtmayı yaparken el alemin eli armut mu toplayacak? Esad kendi rejimini savunmak için sana “eyvallah” mı diyecek? Türkiye Cumhuriyeti zamanında Apo’yu Suriye’den koparmak için az mı katakulli çevirdi?

Bay Davutoğlu, hadi milleti ahmak saydın, ne diye elin adamını da ahmak sayarsın?

***

Ben Şef Bay Davutoğlu eşliğinde Bakanlar Kurulu Korosu’nun tezinin doğruluğundan şüphe duymaya Mahkeme’nin Basın’a “Reyhanlı vahşeti” ile ilgili alel acele sansür koyması ile başladım.

Hükümetin tezini savunmak serbest, diğer tezleri savunmak yasak!

Sansür işi o kadar aceleye gelmiş ki, alınan karar hukuki açıdan tamamen sakat! Mahkeme CMK-Madde 153’e dayanıyor. İlgili CMK maddesi sadece ve sadece müdafilerin (suçlananların) gereğinde soruşturma dosyasına ulaşamama durumunu tarif ediyor. Maddenin ilgili maddesi şöyle diyor:

Madde 153. - (1) Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir. (2) Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, sulh ceza hâkiminin kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.

Basına sansür kararında 2 adet hukuki saçmalık var:

1) İlgili madde basından katiyen söz etmiyor. Kaldı ki “soruşturmanın gizliliğini” tarif eden CMK-Madde 157’ye göre soruşturma evresinde soruşturma dosyasına (habere veya yoruma değil, mahkemedeki dosyaya!) müdafiler (sanık ve avukatları) dışında; basın dahil, hiç kimse ulaşamaz. Soruşturma dosyaları zaten gizlidir.

2) Kaldı ki ortada henüz “soruşturma dosyası” falan yok. Mahkeme olmayan bir nesneyi zaten görmesi yasak olana (basın) yasaklıyor!

Bu konuda basına sansür koyabilecekleri başka hiçbir madde hiçbir kanunda yok!

***

Hal böyle iken Adalet Bakanı göz göre göre alınan kararı soruşturmanın selameti ile ilgilendiriyor.

Bay Davutoğlu, bu telaş niye? Kimden neyi gizlemeye çalışıyorsunuz?

Yasak koyunca ucube politikalarınız görünmez mi oluyor?

Dr. Cüneyt Ülsever/ Yurt gazetesi/ Odatv/ 14-05-2013

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...
  • İleti 41
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Gururumsun...

En zor günlerde...

En zifiri gecelerde...

Seni düşünürdüm...

Biliyordum orada olduğunu...

*

Bir gün bıçak kemiğe dayandığında, yollar kapandığında, yönümüzü yitirdiğimizde, ufkumuz karardığında...

Küçük bayrağını alıp gelmeni...

Hep bekledim...

*

Bizim gecelerimiz daha karanlıktır...

Bilgisayarlarımızın başında, başımız ellerimizin arasında, kendimizi yalnız ve çaresiz hissettiğimizde...

İtilip kakıldığımızda, yazılarımız sansürlendiğinde, evlerimiz basıldığında, arkadaşlarımız alınıp götürüldüğünde, dövdüğümüzde dizimizi...

Mahkeme koridorlarında dudaklarımızı ısırdığımızda... Korku ve endişeler içinde tek başımıza kaldığımızda...

Bekledim seni...

*

Onun için küçük bayrağını alıp geldiğinde...

Herkesten çok ağladım...

Dilinde yurt şarkıları, çantanda limonun ve bir şişe suyun, yüreğinde vatan sevgisi, gözlerinde korkusuzluk, aklında sadece çağdaş bir ülkenin alnı açık gururlu bireyi olma sevdası...

Sadece saygı, sevgi, barış isteyerek...

Tüm dünyaya, kavga ederken dahi uygarlığını göstererek...

Kendisine bomba atana suyunu vererek...

Bir ağacın vatan, vatanın demokrasi, demokrasinin özgürlük, özgürlüğün zulme boyun eğmemek olduğunu haykıran sesin...

Gaz bulutları arasından...

Baktım...

Evet, gelen sensin...

*

Bence yeter bu kadarı...

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...

Çünkü benim gibi, çekip gideceği güne kadar diktatörün de hiç aklından çıkmayacak, orada olduğun...

Küçük bayrağını alarak çıkıp gelme ihtimalin, onun da her zaman zihninde korku olarak duracak...

*

Yerden bir avuç toprak al bak...

Üzerinde çiçekler açacaksa, fidanlar yeşerecekse, çocuklarımız şarkılarını söyleye söyleye koşacaksa çağdaşlığa doğru...

Onun dahi güvencesi sensin...

İstemem tırnağına taş dokunsun...

*

Benim için ise orada olduğunu bilmek yeter...

Umudum...

Gururumsun...

Bekir Coşkun 5 Haziran 2013 - Cumhuriyet

tarihinde -inmanah- tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...