Jump to content

İnançlı İnsanlar ile Tartışma Üzerine


Recommended Posts

Olaya kavunlar üzerinden gideceksek eğer , kavundan zehirlenip ölen aileler ve zehirli kavunlar hakkındaki görüşlerinide alalım ? İçindeki maddeler tam senin vücud ihtiyacına göre dediğin kavunun gözü kör eden ve ölümlere neden olabilen çeşitleri hakkındaki görüşlerin nedir ? İnsanların ölmesi veya gözünün kör olması için tanrı tarafından mı ikram edilmiştir ?

Mesela, muntazam binalarıyla ve caddeleriyle ve trafiği ile, su ve elektrik şebekeleriyle, yollarıyla muhteşem bir şehir var..Fakat bu şehrin bazı yerlerinde yıkılmış binalar ve intizamsız yerler var..Şimdi biri dese:"Bu şehirde yıkılmış ve intizamsız yerler var..öyle ise bu şehrin sahibi ve bu şehri bina eden yoktur"..ne kadar mantıksız bir cümle söylediğini herkes tasdik eder..Oysa ki, bu kimsenin aklı muvazeneli çalışıyor olsaydı şöyle derdi:"Bu şehrin sahibi niçin bazı yerleri intizamsız bırakmış" diye onun hikmetini arardı.

Aynen öyle de, kainat şehrindeki akılları hayrette bırakan hikmetli, muntazam ve hassas sanat eserleri ve tam gözümüze ve iştihamıza ve dilimize ve bedenimize ve burnumuza göre hazırlanmış yemekler ve süslemeler elbette bizi gören ve bilen bir zatı gösterdiği halde, "kainatta ölümler ve intizamsızlıklar da var, öyle ise herşey akılsız, şuursuz ve kör tesadüfün ve tabiatın işidir" diye hükmetmek çok mantıksızdır...Oysa ki, akıllı bir adam şöyle düşünmeli idi:"Bu kavunun şekli tam da benim iştihama göre, kokusu burnuma göre, tadı tam dilime göre, içindeki maddeler tam benim vücuduma göre yapılmış ve çekirdeğinde kavunun programı yerleştirilmiş..Bu da gösteriyor ki, beni bilen ve seven ve şefkat eden bir zat bu kavunu bana ikram ediyor..Kör tesadüf ve sağır tabiat benim hem göz zevkimi, hem koku zevkimi, hem damak zevkimi bilemez ve kavunun programını çekirdeğinde dercedemez...Öyle ise, bu kavun bana gören ve bilen biri tarafından ikram ve ihsan ediliyor..Fakat, acaba kainattaki ölüm, hastalık, musibet ve bazı intizamsızlıların hikmeti nedir?" diyip, araştırması lazımdır.

Elhasıl, çok şükür Cenab-ı Hak, bu kainatın ve insanın yaratılma hikmetlerini bize bildirdiği gibi, ölümün hakikatini ve musibet ve hastalıkların hikmetini ve bazı zahiri intizamsızlıkların gayesini de bize bildirmiş..Bizi cahil bırakmamış...Öyle ise, ben ölümün ne olduğunu ve hastalık ve musibetlerin hikmetini bilmiyorum öyle ise inkar ediyorum" demek ancak kendi kendine ebedi bir zarar vermektir..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 108
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Mesela, muntazam binalarıyla ve caddeleriyle ve trafiği ile, su ve elektrik şebekeleriyle, yollarıyla muhteşem bir şehir var..Fakat bu şehrin bazı yerlerinde yıkılmış binalar ve intizamsız yerler var..Şimdi biri dese:"Bu şehirde yıkılmış ve intizamsız yerler var..öyle ise bu şehrin sahibi ve bu şehri bina eden yoktur"..ne kadar mantıksız bir cümle söylediğini herkes tasdik eder..Oysa ki, bu kimsenin aklı muvazeneli çalışıyor olsaydı şöyle derdi:"Bu şehrin sahibi niçin bazı yerleri intizamsız bırakmış" diye onun hikmetini arardı.

Aynen öyle de, kainat şehrindeki akılları hayrette bırakan hikmetli, muntazam ve hassas sanat eserleri ve tam gözümüze ve iştihamıza ve dilimize ve bedenimize ve burnumuza göre hazırlanmış yemekler ve süslemeler elbette bizi gören ve bilen bir zatı gösterdiği halde, "kainatta ölümler ve intizamsızlıklar da var, öyle ise herşey akılsız, şuursuz ve kör tesadüfün ve tabiatın işidir" diye hükmetmek çok mantıksızdır...Oysa ki, akıllı bir adam şöyle düşünmeli idi:"Bu kavunun şekli tam da benim iştihama göre, kokusu burnuma göre, tadı tam dilime göre, içindeki maddeler tam benim vücuduma göre yapılmış ve çekirdeğinde kavunun programı yerleştirilmiş..Bu da gösteriyor ki, beni bilen ve seven ve şefkat eden bir zat bu kavunu bana ikram ediyor..Kör tesadüf ve sağır tabiat benim hem göz zevkimi, hem koku zevkimi, hem damak zevkimi bilemez ve kavunun programını çekirdeğinde dercedemez...Öyle ise, bu kavun bana gören ve bilen biri tarafından ikram ve ihsan ediliyor..Fakat, acaba kainattaki ölüm, hastalık, musibet ve bazı intizamsızlıların hikmeti nedir?" diyip, araştırması lazımdır.

Elhasıl, çok şükür Cenab-ı Hak, bu kainatın ve insanın yaratılma hikmetlerini bize bildirdiği gibi, ölümün hakikatini ve musibet ve hastalıkların hikmetini ve bazı zahiri intizamsızlıkların gayesini de bize bildirmiş..Bizi cahil bırakmamış...Öyle ise, ben ölümün ne olduğunu ve hastalık ve musibetlerin hikmetini bilmiyorum öyle ise inkar ediyorum" demek ancak kendi kendine ebedi bir zarar vermektir..

Siz hep kavunu yiyenlerden .Şehrin düzgün olanların yönünden bakıyorsunuz. Birde kavunu yiyemiyen yada o şehrin viraneliklerinde olanların nazarından bakın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz hep kavunu yiyenlerden .Şehrin düzgün olanların yönünden bakıyorsunuz. Birde kavunu yiyemiyen yada o şehrin viraneliklerinde olanların nazarından bakın.

Öncelikle, sen kavunu biliyorsun..Sana ahirette sorulsa kavunu gördüğün halde, onu sana ikram edeni niçin inkar ettin? ne cevap vereceksin..

İkinci olarak, kavun olmayan yerde başka meyveler var..meyve olmasa bile su var, güneş var, göz ve kulak ve ayak ve el var...Mesela Allah insanlara yokluktan göz gibi bir nimeti vermiştir..Bu gözü bana ancak ve ancak benim göze ihtiyacımı bilen ve gözün nasıl yapılacağını ve nereye takılacağını ve görmenin ne demek olduğunu bilen biri verebilir..Akılsız ve şuursuz ve kör tesadüf bana göz veremez..

Yani, şehrin yıkık, zahiren intizamsız olan yerlerinde oturanlar da, "bizim burası yıkılmış, öyle ise bu şehrin ustası yoktur" diyemez...Onlar da, orasının niçin intizamsız olduğunun hikmetini bilmeleri lazımdır.

tarihinde İLİMCİK tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle, sen kavunu biliyorsun..Sana ahirette sorulsa kavunu gördüğün halde, onu sana ikram edeni niçin inkar ettin? ne cevap vereceksin..

İkinci olarak, kavun olmayan yerde başka meyveler var..meyve olmasa bile su var, güneş var, göz ve kulak ve ayak ve el var...Mesela Allah insanlara yokluktan göz gibi bir nimeti vermiştir..Bu gözü bana ancak ve ancak benim göze ihtiyacımı bilen ve gözün nasıl yapılacağını ve nereye takılacağını ve görmenin ne demek olduğunu bilen biri verebilir..Akılsız ve şuursuz ve kör tesadüf bana göz veremez..

Yani, şehrin yıkık, zahiren intizamsız olan yerlerinde oturanlar da, "bizim burası yıkılmış, öyle ise bu şehrin ustası yoktur" diyemez...Onlar da, orasının niçin intizamsız olduğunun hikmetini bilmeleri lazımdır.

Su ve Güneş karın doyurmaz.Dünya nimeti olmadan sadece Ruha verilen rızkla yaşama bakmak işkenceden başka bir şey değildir.Bu arada anti parantez Maddenin gıdası nimet ruhun gıdası rızktır.Kaldıki o fakir şöylede düşünebilir ilk başlarada yahu Bu Allah bendende beceriksizmiş! bu beceriksiz nasıl oluyorda göz kulak yaratıyor? ve nasıl oluyorda her yerde ve heryerde olanları biliyor? O zaman o fakir beceriksizin aklı yavaşta olsa çalışmaya başlayacak.Bu Beceriksiz Allah heryerin ta kendisidirde onun için demeye başlayacak.Heryer olduğu içinde Onun dışı sağı ve solu yoktur !Diyecek.O zaman Bu her şey olan aslında Hiçbirşeydir.Hiçbirşeyde yaratmamıştır.Çünkü zaten herşey onda vardır!diyecek. Ve En sonunda diyecekki o fakir:Bu Allah aynı ben aynı benimm gibi beceriksiz.hatta hatta bendende kötü Benim hiç olmazsa elim kolum var ,Gözüm var.Onun yok demeye başlayacak. Bu sefer içinden gelen bir ses ."Benim elimde kolumda gözümde vücudumda sensin! Ben seninle görür(Basir) seninle Duyar(Semi)Seninle varım.Sen benim en kıymetli bir cüzümsün sen benim tek taş pırlantamsın!"Ne diyebilir bu durumda fakiyr?Nimet verilenlerin inancı sizin gibi olacak O da sizin dininiz. Ama buda buda biz fakiyrlerin dini.

tarihinde gerçekçi53 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

gerçekçi53, öncelikle sen inanıyor musun inan mıyor musun? ona göre seninle konuşayım.

İkinci olarak, haksızlık bir haktan gelir..Hiç bir varlığın Allah'a karşı hak dava etmeye hakkı yoktur..Çünkü, yoktu ve yoktan var oldu ve ona bir vücud mertebesi verildi..Yani, onun ne güneşe, ne suya, ne göze ve kulağa ve ne de ruha hakkı yoktur, kendi parasıyla satın almamıştır, kendi yapmamıştır, kendi idare edemiyor..Öyle ise, her bir varlığın hakkı bulunduğu vücud mertebesinin şükrünü eda etmektir..

Üçüncü olarak, sonsuz ilim ve sonsuz kudret ve irade sahibi bir Allahı tanımadığın için böyle safsatalı fikirlere saplanıyorsun..Oysaki akıllı bir insan şöyle düşünmeli:Bu koca kainatı yoktan yaratıp, baştan başa harika hikmetli ve hassas sanat eserleriyle doldurup, bir saray kadar kolay idare eden ve yıldızları zerreler kadar kolay çeviren ve beni anne karnında bir sudan yaratıp, göz, kulak, el, akıl, dil, kalp gibi maddi ve manevi duygularla donatan ve hadsiz yavruları süt gibi bir gıda ile besleyen ve ağacın başındaki kuşcuklara annelerini hizmet ettiren ve baharı cennet hurileri gibi süslendiren ve ağaçların ellerine herçeşit meyveyi bizlere uzatıp, "haydi alınız yiyiniz" dedirten ve zehirli bir sineğin eliyle şifalı ve tatlı balı bize yediren ve elsiz bir böceğin eliyle yumuşak bir ipeği giydiren ve bir avuç kadar küçücük çekirdeklerde ve tohumcuklarda binlerce kilo yemekleri bizim saklayan bir rahmet ve şefkat sahibi zat, niçin hastalık ve musibetleri yaratıyor? diye sorman lazımdır..Yoksa "hastalık ve musibetler var, öyle ise bu kainat sarayının sahibi ve yaratıcısı ve idarecisi yoktur" diye hükmetmek çok saçmadır...

Elhasıl, bu kainatın sahibi, hastalık ve musibetlerin ve zahiri intizamsızlıkların ve kötülüklerin hikmetini bize bildirmiş..bizi cahil bırakmamış..Sen bilmiyorsan, bu senin sorunundur..Ahirette "niçin kavunu sana ikram edeni tanımadın ve bilmedin ve dünyaya neden geldiğini öğrenmedin" derlerse hiç bir özrün olmayacak..

tarihinde İLİMCİK tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak arkadaş Vücut denilen şey gıdayla kuvvetlenir. Keza Beyinde öyle.Aç adamın beyni falan çalışmaz!Öyle zenginin elindeki kavuna bak deyip senin o söylediğin bir uzun methiye onun için vede onun gibiler için Safsatadan ibarettir!Öyle ya Ben O kavunu yiyemiyeceğim sen onu şapur şupur karşımda yerken ben O kavuınun ne harika olup onu yaratanı düşüneceğim ha?! Sen diyorsun arkadaşım?!Ve Senin yaratıcına göre O fakirin hiç bir şey demeye vede isyana hakkı yok öylemi?!Öyleyse Ferman padişahın dağlarda bizimdir.Biz dağ adamıyız arkadaş.Bizim tanrımız senin o Güçlü tanrından farklı bizim Tanrımız DAĞ TANRISIDIR.kaldıki bir üst yazımda sana inanç ve kanaatimi en ağır ve açık bir şekilde yazdım ama anlayana sivrisinek saz imiş.ahhhh Ahhhh

Adım adım ileri

Üç beş adım ileri

Onsekizbin alemi

GÖRDÜM BİR DAĞ İÇİNDE

Aşktan bir dolu su içtim

Gizli perdeler açtım

Ol Allahla görüştüm

GİZLİ BİR DAĞ İÇİNDE

Göz ile görüşmedim

El ile tutuşmadım

Dil ile söyleşmedim

GÖRDÜM BİR DAĞ İÇİNDE

Vardım ileri vardım

Levhayı elime aldım

Ayetlerin okudum

GİZLİ BİR DAĞ İÇİNDE

Dağlar gibi inledim

Gökler gibi gürledim

Sular gibi çağladım

AKTIM BİR DAĞ İÇİNDE

Dividi çaldım belime

Kalemi aldım elime

Allah geldi dilime

YAZDIM BİR DAĞ İÇİNDE

Bir döşek döşemişler

Nur ile bezemişler

Sordum:Bu kimin ola ?

GÖRDÜM BİR DAĞ İÇİNDE

Kalpten büyük dağ olmaz

Ol Allaha varılmaz

Mevlam sana doyulmaz

GİZLİ BİR DAĞ İÇİNDE

YUNUS oldum gezerim

Ol Dost ile pazarım

Ol Allaha dizarım

GÖRDÜM BİR DAĞ içinde

Link to post
Sitelerde Paylaş

şiir çok güzelmiş...

gönüllere-duygulara(yani sinirlere :) )seslendiğini kanıtlıyor.

tevrat'taki musa'nın tanrı ile konuşması anlatısından izler var sanki.

dağ,levha,perde,allah,ayet,kalem..

bilemiyorum bu tevrat anlatıları belki kuran'da da vardır..

Link to post
Sitelerde Paylaş

şiir çok güzelmiş...

gönüllere-duygulara(yani sinirlere :) )seslendiğini kanıtlıyor.

tevrat'taki musa'nın tanrı ile konuşması anlatısından izler var sanki.

dağ,levha,perde,allah,ayet,kalem..

bilemiyorum bu tevrat anlatıları belki kuran'da da vardır..

sayın Cehane Bunlar İbrahimi ekol .tabiki var.nun vel kalemi mayesterun. Ama bakın o şiire dikkatle tekrar. Kalpteki isyanlarıda anlatıyor.Bu aşk İsyanla başlıyor.Dağlar gibi inliyor gökler gibi gürlüyor!Ama Ondan sonrada Sular gibiçağlıyor .Çağlayan Taş kayaları İsyanla delen akıl suyudur.Ama bu nursicik efendilere anlatamayız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

gerçekçi53, ne dediğin anlaşılmıyor, gayen belli değil...her ne ise..

Fakat, bir şüphem var...son yazıda cümle içinde "TAŞ" kelimesinin baş harfi büyük harfle yazılmış..Öyle ise, yazılan yazıların tesadüfen yazıldığına delildir..Benim karşımda gören ve bilen biri yok gibi..Eğer olsaydı o kelime büyük harfle yazılmazdı!

Link to post
Sitelerde Paylaş

gerçekçi53, ne dediğin anlaşılmıyor, gayen belli değil...her ne ise..

Fakat, bir şüphem var...son yazıda cümle içinde "TAŞ" kelimesinin baş harfi büyük harfle yazılmış..Öyle ise, yazılan yazıların tesadüfen yazıldığına delildir..Benim karşımda gören ve bilen biri yok gibi..Eğer olsaydı o kelime büyük harfle yazılmazdı!

Ben bu PC denen zımbırtıda öyle fazla anlamıyorum.Önemli olan zarf değil zarfın içindekidir(Mazrufmu deniyor onada?) Nursi efendizadem.tabi senin karşında kim konuşabilirki?

Gayem çok açık Senin sunduğun kartın öteki yüzünü gösteriyorum..Yaşamak lazım tabi bunları..Neyse sen sulu kavunu yemeye devam et ağzını şapırdatma bari ayıp oluyor.

tarihinde gerçekçi53 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesela, muntazam binalarıyla ve caddeleriyle ve trafiği ile, su ve elektrik şebekeleriyle, yollarıyla muhteşem bir şehir var..Fakat bu şehrin bazı yerlerinde yıkılmış binalar ve intizamsız yerler var..Şimdi biri dese:"Bu şehirde yıkılmış ve intizamsız yerler var..öyle ise bu şehrin sahibi ve bu şehri bina eden yoktur"..ne kadar mantıksız bir cümle söylediğini herkes tasdik eder..Oysa ki, bu kimsenin aklı muvazeneli çalışıyor olsaydı şöyle derdi:"Bu şehrin sahibi niçin bazı yerleri intizamsız bırakmış" diye onun hikmetini arardı.

Aynen öyle de, kainat şehrindeki akılları hayrette bırakan hikmetli, muntazam ve hassas sanat eserleri ve tam gözümüze ve iştihamıza ve dilimize ve bedenimize ve burnumuza göre hazırlanmış yemekler ve süslemeler elbette bizi gören ve bilen bir zatı gösterdiği halde, "kainatta ölümler ve intizamsızlıklar da var, öyle ise herşey akılsız, şuursuz ve kör tesadüfün ve tabiatın işidir" diye hükmetmek çok mantıksızdır...Oysa ki, akıllı bir adam şöyle düşünmeli idi:"Bu kavunun şekli tam da benim iştihama göre, kokusu burnuma göre, tadı tam dilime göre, içindeki maddeler tam benim vücuduma göre yapılmış ve çekirdeğinde kavunun programı yerleştirilmiş..Bu da gösteriyor ki, beni bilen ve seven ve şefkat eden bir zat bu kavunu bana ikram ediyor..Kör tesadüf ve sağır tabiat benim hem göz zevkimi, hem koku zevkimi, hem damak zevkimi bilemez ve kavunun programını çekirdeğinde dercedemez...Öyle ise, bu kavun bana gören ve bilen biri tarafından ikram ve ihsn ediliyor..Fakat, acaba kainattaaki ölüm, hastalık, musibet ve bazı intizamsızlıların hikmeti nedir?" diyip, araştırması lazımdır.

Elhasıl, çok şükür Cenab-ı Hak, bu kainatın ve insanın yaratılma hikmetlerini bize bildirdiği gibi, ölümün hakikatini ve musibet ve hastalıkların hikmetini ve bazı zahiri intizamsızlıkların gayesini de bize bildirmiş..Bizi cahil bırakmamış...Öyle ise, ben ölümün ne olduğunu ve hastalık ve musibetlerin hikmetini bilmiyorum öyle ise inkar ediyorum" demek ancak kendi kendine ebedi bir zarar vermektir..

:D Sanada kavununa da başlıcam şimdi , olayı kıvırma yoluna gitme güzel kardeşim. Bak bu benim sorduğum sorunun cevabı değil ve örnekten örneğe atlıyarak kendini haklı çıkaramazsın. Kavunun güzelliği göreceli bir kavramdır , ve çok yersen cır cır olursun diyim. Her insan kavun sevecek diye birşey yok.Damak zevkine yıllar yılı aşina olmuş bir meyveyi sevmen çok doğal bişey , ama gidipte allahı kavunun içinde aramak ta nedir ?

Elhasıl, çok şükür Cenab-ı Hak, bu kainatın ve insanın yaratılma hikmetlerini bize bildirdiği gibi, ölümün hakikatini ve musibet ve hastalıkların hikmetini ve bazı zahiri intizamsızlıkların gayesini de bize bildirmiş..Bizi cahil bırakmamış...

Bi tarafından element uydurma , sizin allahınız kadın dövmekten , zina yapmaktan başka birşey bildirmemiş. İnsanlar neyin iyi , neyin kötü , neyin yararlı , neyin zararlı olduğunu geçmişten günümüze tecrübe ettikleri için biliyor bugün okey ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

:D Sanada kavununa da başlıcam şimdi , olayı kıvırma yoluna gitme güzel kardeşim. Bak bu benim sorduğum sorunun cevabı değil ve örnekten örneğe atlıyarak kendini haklı çıkaramazsın. Kavunun güzelliği göreceli bir kavramdır , ve çok yersen cır cır olursun diyim. Her insan kavun sevecek diye birşey yok.Damak zevkine yıllar yılı aşina olmuş bir meyveyi sevmen çok doğal bişey , ama gidipte allahı kavunun içinde aramak ta nedir ?

Bi tarafından element uydurma , sizin allahınız kadın dövmekten , zina yapmaktan başka birşey bildirmemiş. İnsanlar neyin iyi , neyin kötü , neyin yararlı , neyin zararlı olduğunu geçmişten günümüze tecrübe ettikleri için biliyor bugün okey ?

Kavun bir misaldi...Kavun gibi milyonlarca şey sayabilirim...Mesela, doğduğun anda sana en muhtaç olduğun bir süt kan ve fışkı ortasından bulanmadan, bulaşmadan tam zamanında sana ikram ediliyor..Elbette bu sütü sana senin süte ihtiyacını bilen ve sütün nasıl yapılacağını bilen ve sütün içinde hangi maddelerin hangi oranda olması gerektiğini bilen biri gönderebilir..Ahirette sana "doğduğun anda tam ihtiyacın olan bir sütü sana gönderildiği halde, niçin bu sütü ikram edeni tanımadın ve niçin bu fiili akılsız, şuursuz ve kör tesadüfe verdin" diye sorarlarsa ne cevap vereceksin?

İkinci olarak, Kur'an neyin iyi ve neyin kötü olduğunu bildirmemiş diyen bir kimse ile başka bir şey konuşmak istemiyorum..Yani böyle bir iddiaya karşı söz artık burada bitiyor..artık bu makamda sukut etmek gerekiyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kavun bir misaldi...Kavun gibi milyonlarca şey sayabilirim...Mesela, doğduğun anda sana en muhtaç olduğun bir süt kan ve fışkı ortasından bulanmadan, bulaşmadan tam zamanında sana ikram ediliyor..Elbette bu sütü sana senin süte ihtiyacını bilen ve sütün nasıl yapılacağını bilen ve sütün içinde hangi maddelerin hangi oranda olması gerektiğini bilen biri gönderebilir..Ahirette sana "doğduğun anda tam ihtiyacın olan bir sütü sana gönderildiği halde, niçin bu sütü ikram edeni tanımadın ve niçin bu fiili akılsız, şuursuz ve kör tesadüfe verdin" diye sorarlarsa ne cevap vereceksin?

İkinci olarak, Kur'an neyin iyi ve neyin kötü olduğunu bildirmemiş diyen bir kimse ile başka bir şey konuşmak istemiyorum..Yani böyle bir iddiaya karşı söz artık burada bitiyor..artık bu makamda sukut etmek gerekiyor...

Gafil insann ,günümüzde anne sütleri bile çocuklara emzirilmeden önce test ediliyor , çünkü anne sütlerinde bile bir takım kanserojen maddelere rastlanılıyo , verdiğin her örnekte çuvallamak zorundamısın.

İkinci olarak, Kur'an neyin iyi ve neyin kötü olduğunu bildirmemiş diyen bir kimse ile başka bir şey konuşmak istemiyorum..Yani böyle bir iddiaya karşı söz artık burada bitiyor..artık bu makamda sukut etmek gerekiyor...

Diyecek bişeyin olmayınca susmak en güzel tabi , hadi güle güle git şişmi sokarsın bitarafına , kendinimi zincirlersin , zikrederken patlarmısın çatlarmısın naparsan yap şurdan uzak dur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tartışan tarafların ortak bir konsensusa ulaşmaları çoğu kere mümkün olmayabilir.

Aynı sorun inançlılar arasındaki tartışmalar için de geçerlidir, ateistler arasındaki tartışmalar için de.

Yani sorun inancın ötesinde bir yerdedir. Ama nerededir ben de bilmiyorum.

İnsanın doğasındadır mutlaka..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gafil insann ,günümüzde anne sütleri bile çocuklara emzirilmeden önce test ediliyor , çünkü anne sütlerinde bile bir takım kanserojen maddelere rastlanılıyo , verdiğin her örnekte çuvallamak zorundamısın.

Diyecek bişeyin olmayınca susmak en güzel tabi , hadi güle güle git şişmi sokarsın bitarafına , kendinimi zincirlersin , zikrederken patlarmısın çatlarmısın naparsan yap şurdan uzak dur.

Bugün bir bebeğe verilecek en uygun gıdanın anne sütü olduğunu ve hatta ağız sütü denilen ilk sütün adeta çocuğa aşı yerine geçtiğini ve anne sütünden başka bir gıdanın verilmemesi gerektiğini bütün dünya biliyor...Böyle kast ve iradeyi gösteren bir fiili akılsız ve şuursuz ve kör sebeplere veren bir kimse için artık cehennem azabı tam adalet oluyor.

Kur'anın iyiyi ve kötüyü belitmemiş iddiası için de dediğim gibi burada artık sukut lazım..Çünkü, normal bir kimse böyle bir şey iddia edemez..Fakat, sana değil senin yazını okuyan zavallı bedbahtlara cevaben derim ki:Kur'an-ı Hakim, "zinaya yaklaşmayınız" dan "gözlerinizi haramdan çekiniz" e kadar, anne baba hukukundan tut, yetimlerin hakkına kadar...gıybetten iftiraya kadar...sarhoşluktan komşu hakkına kadar...hırsızlıktan kumara kadar..faizin haramiyetinden zekatın vücubuna kadar..kin ve hasedden öfkemizi yutmaya kadar...ihlas ve samimiyetten sabır ve tevekküle kadar..fitneden kul hakkına kadar..iyiyi ve güzeli ve kötüyü ve çirkini en ayrıntılı ve açık bir tarzda ders vermiş ve izah etmiştir...Bütün güzel ahlakın esasatını tesis etmiştir.

İşte, bak: Şu geniş yarımadada vahşî ve âdetlerine mutaassıb ve inatcı muhtelif kavimlerin, kötü âdetlerini ve vahşi ahlaklarını çok çabuk kaldırarak bütün güzel ahlak ile teçhiz edip bütün âleme muallim ve medenî ümmetlere üstad eyledi....

Bilirsin ki sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde büyük bir hâkim, büyük bir himmetle ancak dâimî kaldırabilir. Halbuki, bak, bu zât büyük ve çok âdetleri, hem inadcı, mutaassıb büyük kavimlerden zâhirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda kaldırıp, yerlerine yüksek seciyeleri, dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak-vaz’ ve tespit eyliyor. Bunun gibi daha pek hârika icraatı yapıyor.

İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere arap yarımadasını gözlerine sokuyoruz. Haydi yüzer filozofu alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar. O zâtın, o zamana nispeten bir senede yaptığının yüzden birisini, acaba yapabilirler mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bugün bir bebeğe verilecek en uygun gıdanın anne sütü olduğunu ve hatta ağız sütü denilen ilk sütün adeta çocuğa aşı yerine geçtiğini ve anne sütünden başka bir gıdanın verilmemesi gerektiğini bütün dünya biliyor...Böyle kast ve iradeyi gösteren bir fiili akılsız ve şuursuz ve kör sebeplere veren bir kimse için artık cehennem azabı tam adalet oluyor.

Kur'anın iyiyi ve kötüyü belitmemiş iddiası için de dediğim gibi burada artık sukut lazım..Çünkü, normal bir kimse böyle bir şey iddia edemez..Fakat, sana değil senin yazını okuyan zavallı bedbahtlara cevaben derim ki:Kur'an-ı Hakim, "zinaya yaklaşmayınız" dan "gözlerinizi haramdan çekiniz" e kadar, anne baba hukukundan tut, yetimlerin hakkına kadar...gıybetten iftiraya kadar...sarhoşluktan komşu hakkına kadar...hırsızlıktan kumara kadar..faizin haramiyetinden zekatın vücubuna kadar..kin ve hasedden öfkemizi yutmaya kadar...ihlas ve samimiyetten sabır ve tevekküle kadar..fitneden kul hakkına kadar..iyiyi ve güzeli ve kötüyü ve çirkini en ayrıntılı ve açık bir tarzda ders vermiş ve izah etmiştir...Bütün güzel ahlakın esasatını tesis etmiştir.

İşte, bak: Şu geniş yarımadada vahşî ve âdetlerine mutaassıb ve inatcı muhtelif kavimlerin, kötü âdetlerini ve vahşi ahlaklarını çok çabuk kaldırarak bütün güzel ahlak ile teçhiz edip bütün âleme muallim ve medenî ümmetlere üstad eyledi....

Bilirsin ki sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde büyük bir hâkim, büyük bir himmetle ancak dâimî kaldırabilir. Halbuki, bak, bu zât büyük ve çok âdetleri, hem inadcı, mutaassıb büyük kavimlerden zâhirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda kaldırıp, yerlerine yüksek seciyeleri, dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak-vaz’ ve tespit eyliyor. Bunun gibi daha pek hârika icraatı yapıyor.

İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere arap yarımadasını gözlerine sokuyoruz. Haydi yüzer filozofu alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar. O zâtın, o zamana nispeten bir senede yaptığının yüzden birisini, acaba yapabilirler mi?

Bak anne sütü yararsız demedim hödük , hani hiçbirşey karışmıyo dedin ya anne sütüne , yapılan bir testte kadın memelerinin zararlı maddeleri bir sünger gibi çektiği ve kanserojen maddelerin bile süte karıştı tespit edilmiş , mal müsloş bir annenin çocuğuna vereceği sütün kalitesi bile annenin yaşam standartlarına bağlı burada bir yaratıcı faktörü yok ahmak herif.

İyiyi kötüyü belirten o kitabın , niye 9 yaşındaki bir kızla halvet olunmayacağını yazmıyo ? Niye köleliği sonlandırmıyo ? Niye kadın ile erkek arasında derin uçurumlar açıyo ?

Niye savaşı ve kanı emrediyo ?

İnsan olma bilincine erdiğiniz günü göremiyecek olmak beni yinede üzüyo , pis bedevi adetlerinin Türkiye simsarları sizi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyiyi kötüyü belirten o kitabın , niye 9 yaşındaki bir kızla halvet olunmayacağını yazmıyo ? Niye köleliği sonlandırmıyo ? Niye kadın ile erkek arasında derin uçurumlar açıyo ?

Niye savaşı ve kanı emrediyo ?

Sorduğun soruların hepsinin cevabı forumda daha önce verildi. Biraz araştırma yap.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz Cenab-ı Hakk'ın varlığına ve birliğine bütün kainatı şahid ve delil göstererek iman etmişiz...Bütün kainat zerrelerden yıldızlara kadar gösteriyor ki, bu kainat bir tek elden çıkmış ve bir tek kişinin mülküdür...

Yoksa, imanımız taklidi değildir...

Allah adındaki tanrının varlığına ve onun sözleri olduğunu sandığın kitaba, müslüman bir aile veya müslüman egemen bir çevrede yetiştiğin için iman ediyorsun.

Bir İngiliz evladı olmuş olsan müslüman olma ihtimalin %0,005 olabilir miydi? 50 milyonluk İngiltere'de doğup büyümüş, annesi ve babası hristiyan İngilizlerden 2.500 müslüman var mıdır? Zor bir ihtimal. Zor ama kabul buyuralım.

Senin gibi "iman" ile "delil"i yanyana getirebilecek, aşırı dozdan cahil kalmış 1 milyon müslümanı doğar doğmaz İngiliz ailelere versek, 50 taneniz zar zor İslamiyet'i benimseyecek.

Daha yeni keşfedilmiş, ortadoğu menşeili dinlerden habersiz bakir Amerika bugün neden Hristiyan?

Yani kuzum sadece senin değil, bütün dinlerin topunun imanı taklit.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...