Jump to content

Recommended Posts

  • İleti 177
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Hayır.

Psikoterapi öneriyorlar ama o da çok pahalı.

Devlet hastanelerinde veya tıp fakültelerinin psikiyatri servislerinde terapistler var. Çoğunda var en azından. Bulunduğun ilin hastanelerine sor ve randevu al.

Evet, ne yazık ki özel terapistler pahalı. Daha ucuza çalışmalarına -türlü yöntemlerle- izin verilmiyor.

Hastaneye yatacaktın, yattın mı AyAsa?

Teşhis koydular mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir ay klinikte kaldım. Unipolar depresyon teşhisi koydular.

Bir ay klinikte kaldın, o süre içinde her tür tedavi uygulandı ama çıkıştan sonra kestiler. Psikoterapiler için her defa ücret istiyorlar. Anladım...

Sen yine de devlet hastaneleri veya üniversite hastaneleri alternatifini bir araştır istersen. Oralarda son derece tecrübeli terapistler olabiliyor. Bir şey kaybetmezsin, araştırıp sor.

Onun dışında bütün terapistler ücretli ve klinikteki doktorların da söylediği gibi, terapiste ihtiyacın var.

Bipolardan da şüphelenmişlerdi ama görülüyor ki majör depresyonmuş. Bipolar olmaması, antipsikotikler kullanmak zorunda kalmayacağın için çok güzel. Şimdi sadece antidepresan kullanacaksın, kullanıyorsundur.

Sana buradan ne söylersek söyleyelim, arkadaş tavsiyesi gibi duracak ve işe yaramayacaktır. Majör depresyon önemli ve tedavisi kompleks bir hastalık.

Yani ilaçlarınla devam ederken psikoterapi de alman gerek. O yüzden ihmal etme, dediğim hastanaleri bir araştır AyAsa.

Majör depresyon hakkında yeterince bilgilenmişsindir zaten. Bu başlıkta da sözetmiştik ama sen çok daha ayrıntılı biliyorsundur. Dolayısıyla yapman gerekenleri de biliyorsundur.

İlki, bir terapist bulmak.

Geçmiş olsun. Tedavine gerektiği gibi devam edersen bir iki ay içinde epeyce bir yol katedersin, çok rahatlarsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

Herkese Merhaba.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki foruma yeni üye oldum ve gerçekten kaliteli bir forum. Amatör bir havası var, ama bu amatörlük sanılacağı gibi üçüncü sınıflık değil. Amatörlükten kastım heyecan... Kuralların olduğu, ama özgür bir forum olduğuna kanaat getirdim.

Uzatmadan kendi sorunuma gelmek istiyorum. Açıkçası nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyorum.

Önce kendimden biraz bilgi sunmak isterim.

24 yaşımdayım, kendi çıkarımım ile ''karmaşık bir eğitim hayatı'' yaşadım diyebilirim. Eğitim hayatımdaki sorunlar ilk öğretimde başladı, derslerden ve ''arkadaşlarımdan'' uzaktım. Okulun dışında ise hobi diyebileceğim, belirli yaptığım bir iş yoktu. Anlayacağınız yalnız bir çocukluk dönemi geçirdim.

Bu bana başka ''arkadaşları'' zorunlu kıldı. Duvar, tavan gibi yerlerde silüetler algılamaya başladım. Tamamen insan suretinde silüetlerdi.

Zamanla onlara o kadar alıştım ki onlarsız... (burayı dolduramıyorum kusuruma bakmayın)

Başarısızlığım lisede de sürdü. Ama silüetler artık gitmiş gibiydi. Hatta gitmişlerdi. Ama asosyalliğim devam ediyordu. Lisenin ilk yılının son ayları gibiydi ki notlarımın düşüklüğü, arkadaşsızlık gibi nedenlerden okulu yarım bırakmıştım.

1 yıla yakın zamanımı evde geçirdim. Daha sonra yanlışlığın farkına vardım ve açıktan da olsa liseyi bitirdim. Ama bazı yapılması gerekenleri eksik yaptığım için öyle de ömrümden ömür gitti ve 4 yerine 6 yılda bitirmek zorunda kaldım.

Bu sırada yani liseyi okuduğum sırada (son iki-üç yılı gibi) yaşadığım bazı şeyler oldu.

21 yaşımdaydım ve bir kadın sevmiştim. Arada biraz yaş farkı vardı. Bunu sorun etmemiştim. Ama bir türlü de tam olarak açılabilmiş değildim. Aşk bende platonik olarak gelişti. Bu beni şiire yöneltti ve yüzü aşkın şiir yazdım. Her yazdığımı da internet üzerinde aşık olduğum kadına yolladım. Farketmiş olacak ki benimle olan insani ilişkisini kesti. Bu beni depresyona yöneltti, ama şiir yazmayı da bir türlü bırakmıyordum. Bir şekil de aşırı duygusallaşmıştım. Sanki çocukluğumu tekrar yaşıyordum. Çocukken gezip dolaştığım, tanıklık ettiğim her şey bana ''büyülü'' geliyordu. Sanki beni kendisine çeken bir şey/şeyler vardı. Bir yandan yaşadığım durum nedeni ile yaşama küsmüş, odama kapanmış ve karamsar yazılar karalıyordum. Diğer yandan ise içimde büyük bir sevgi barındırıyordum. Sanki sevgi aşık olduğum kadından çıkmışta o ''şeye/şeylere'' yönelmişti. Ama o ''şey/şeyler'' neydi? Bunu düşünüp duruyordum. Günlerim hep böyle geçiyordu. Ne çocukluğum yakamı bırakıyordu, ne de depresyonum. Ve bu sırada hem okulu bitirmekle meşguldüm, hemde silüetler tekrar belirmiştiler. Ve daha da önemlisi yapım gereği aşırı alıngan bir insandım. Facebook'da ki yapılan her paylaşımı üstüme alınıyordum. Bu yalnız facebook ile de kalmamıştı. Zamanla her yere ve her şeye yayılmıştı. Ve bir bakmışım dünyadaki olup biten her şeyi üstüme alınıyorum. Silüetler ise (insan suretleri şeklinde) farklılık gösterebiliyorlardı. Kimisi sinirli, kimisi moralsiz, üzgün, kimisi neşeli, sevgi dolu ve kimisi ise şaşkın ya da ağlamaklı idi.

Dinsel konu da ise küçükken ezan sesinden korkarmışım. Okulda ise din derslerinde notlarım oldukça iyiydi, ama müslüman bir ailede büyümeme karşın bir dindarlığım yoktu. Zira ailemde benim gibiydi. Lisede dersleri kendim seçebiliyordum. Genelde din derslerini yoğunlukla seçerdim. Sevdiğim için değil, sırf kolay olduğu, ezbere dayalı olduğu için. Öyle ya da böyle okullar bitti ve geçen yıl üniversite sınavına katıldım ve geçtiğimiz ay AÖF Sosyoloji bölümüne kaydımı yaptırdım. Mevcut üç yıl içinde ise bir yandan alınganlığım aşırı derecede arttı ve bazı şüphelerim oluşmaya başladı, bir yandan da depresyondan kurtulsam bile müzmin bir hal aldı ve bu da beni git gide bunalımlara soktu, ama her defasında kurtuldum. Şüphelerim ise iki yönde gelişti. Birincisi: Silüetlerin canlılığı konusunda idi. İkincisi: Bütün insanların beni tanıdığı ve bütün dünya tarafından bir şekilde her anımın izlendiği-gözetlendiği şeklinde idi. 7 gün 24 saat her dakika her an izlendiğimi düşünüyordum. Mevcut süre içinde ise içinde bulunduğum toplumu ve dini sorgulamaya başladım. Hem yanlışlıklar bir bir gözüme çarpıyor, hemde bir sürü saçmalık yığınlarıyla tanışıyordum. Daha sonra git gide bilimsel düşünmeye başladım ve silüetlerdeki canlılık anlamını yitirdi. Ama hastalığımın etkisi devam ediyordu. Yani mantıken onlara hiçbir değer yüklememem gerektiğini biliyor ve onaylıyordum. Duygusal olarak ise bir tabloya bakarsınız, size duygu yüklü gelebilir ve bu sebeple duygulanabilirsiniz. Bu verdiğim örnekteki gibi hastalığın etkisi sürdü. Tanrı, yaratma, sihir gibi kavramlar da bilimsel düşüncem nedeniyle benim için tamamen yok oldu gitti. Ki zaten daha önce de yazdığım gibi hiçbir zaman bunlara inanan bir insan olmamıştım.

Silüetleri hepiniz bilirsiniz ve karşılaşmışsınızdır. Kabartma şeklinde bir büste benzeyebileceği gibi, bir karartı, bir gölge şeklinde manzara olabiliyor.

Ve tabii hareketsiz olduğu için asla bir halüsinasyon diyemem. Yalnız sorun bu silüetleri benden başka kimsenin algılayamaması idi. Benim için bir tür illizyon gibiydi ve ben bundan epey rahatsızlık duydum. Diğer yandan ise ''izlenme'' düşüncesinde hiçbir değişiklik yoktu. TV seyredemez hale gelmiştim. Çünkü en ufak bir şeyi üstüme alınıyor ve bu da hastalığımı fena bir şekilde tetikliyordu. Birde bunun üstüne ateist olmam da eklenince ''kombo'' oluyordu. Sanki birileri her şeyime karışıyor ve müdahale etme gereğini kendinde hak görüyordu. TV örneğini verdim, ama ne radyo dinleyebiliyordum, ne birileriyle konuşabiliyordum, ne de internette doğru dürüst dolaşabiliyordum. Reklamlardan bile alınmaya başlamıştım.

Ve tüm bu mantıksız durumu bir mantık çerçevesine oturtmaya çalışıyordum. Aklıma ilk Truman Show isimli film ve BBG evi gibi yarışma programları geliyordu. Sanki bir deney faresiydim ve birileri bilerek etkide bulunuyor, bunun sonucunda da tepkimi incelemeye çalışıyordu. Bütün bunlar tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşiyordu. Bu şekilde bir düşünce ile bu mantıksızlığı kendime izah etme zorunluluğunu hissetmeye başlamıştım.

İlkin bir psikologa gittim ve ''düşünce bozukluğu'' teşhisi aldım. Sonra bir psikiyatra gittim BTA Psikoz tanısı aldım. Sonra başka bir psikiyatra gittim yine BTA Psikoz tanısı kondu. Verilen ilaçlar ise depresyonda kullanılan ilaçlardı. Çünkü kendilerine yazdıklarımı anlatmıştım. İlaçları kullandım, ama hiçbir yararını göremediğim gibi ufak diyebileceğim, ufak mı bilmem.. zararlarını gördüm. Hem yoğun bir şekilde kilo almaya başlamıştım, hemde sonradan kalbimde ritim bozukluğu farkettim. Daha öncesinde ritimde bir bozukluk yoktu, ilaçları kullandıktan hemen birkaç ay sonra çıkması tesadüf olabilir miydi? Tabii ilaçları da işe yaramazlığı nedeniyle bırakmıştım. Doktora hastalığımın tedavisinde başarıya ulaşılacağı düşüncemde ki inançsızlık nedeniyle de güvenim azalmıştı ve gitmeyi bıraktım.

Bu şekilde geçen yılımı geçirdim ve şu an sınavlara hazırlanmalıyım, bir yandan da yabancı dil öğrenmeliyim. Bununla birlikte silüetler kaybolmadı, aksine arttı, her yerde onları algılayabiliyorum. Ama benim için bir heykel, bir resimden farksızlar. Ama yine de arkadaş gibiler. Öbür hastalığımı ise kendime verdiğim mantıklı telkinlerle azaltabiliyorum. Bununla birlikte bana rahatsızlık veren şeylerden uzak durunca da sıfıra kadar indirebiliyorum desem yeridir. Dışarı çıkmak bazen iyi geliyor, bazen ise kötü. Birde spor salonuna yazıldım, belki de ''sağlam kafa sağlam vücutta olur'' spor propagandasına uyarak.

Hikayemi anlattıktan sonra sorularıma yönelmek istiyorum.

İlaçsız tedavi tamamen mümkün mü?

Silüetleri duvarlarda, tavanda, pencerelerde, tüller de, perdelerde, yastıklarda, örtüler de, elbiselerde, eşyalarda, dışarıda, yollarda, ağaçlarda, bulutlarda ve bilgisayarımdan baktığım resimlerin içinde görebiliyorum. Zaten benden başka algılayan olmuyor, ama bazıları kimsenin algılayamayacağı cinsten.

Ben bunun yalnızlıktan olduğunu düşünüyorum, psikiyatr da aynı düşüncede idi.

Peki sizce sorunun kaynağı nedir? Tüm bunlar bir çeşit illizyon mudur, ya da psikozla bağlantılı başka bir açıklaması var mıdır?

Cevap yazarken bilimselliğin dışına çıkmayalım lütfen.

Zahmet edipte okuduğunuz için teşekkür ederim.

Esenlikler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu belirtilerle sen şizofreni olabilirsin Emrh91. Bence büyük bir olasılıkla şizofrensin.

Hemen güvenebileceğin bir psikiyatrisle temasa geç. Sana böyle bir tanının yapıldığını söyle ve ilaçlarını almaya başla..

Bol şanslar diliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Psikolojik rahatsızlar büyük ölçüde obsesyonlardan teşekkül eder bunlarda cinsel sorunlardan tezahür etmiştir. Misal; babası ölen bir erkek çocuğu bilinçaltında buna sevinir (çünkü annesini kendinden koparan, aşkını elinden alan kişi ölmüştür) öte yandan kişi bilirki babası onu büyüten besleyendir, bilinçaltındaki sevinç ve bilinçteki üzüntü çatışır bu çatışma kendini neticesinde kişide istemsiz olarak tekrar eden ve onu çok rahatsız eden takıntılar olarak tezahür eder. Bu vb birçok obsesyon hayli yaygın olarak görülse de bu hastalara bu ülkede tek yapılan bir kutu ilaç verip evine göndermek. Böylece yaralarını uyuştuşturup tedavi etmeden tekrar açılana dek evine postalıyorlar. Bunun iki sebebi var; 1- Terapi yetenek ve eğitim işidir, herkes beceremez 2- Bunun için zaman lazım. Bizim doktorlarımız hem yetenekten hem zamandan yoksun kişiler olduğundan ötürü halkımızın büyük bir kısmı obsesyonlarla ömürlerini çürütüyorlar.

Klinik vakalarda vardır, yatırılması arz eder...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu belirtilerle sen şizofreni olabilirsin Emrh91. Bence büyük bir olasılıkla şizofrensin.

Hemen güvenebileceğin bir psikiyatrisle temasa geç. Sana böyle bir tanının yapıldığını söyle ve ilaçlarını almaya başla..

Bol şanslar diliyorum.

Değerli düşünceniz için ve şans dilediğiniz için teşekkür ederim.

Ama şöyle bir yanlış anlaşılma olmasın, ben doktorlara güveniyorum, ilaçlara güvenemiyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Psikolojik rahatsızlar büyük ölçüde obsesyonlardan teşekkül eder bunlarda cinsel sorunlardan tezahür etmiştir. Misal; babası ölen bir erkek çocuğu bilinçaltında buna sevinir (çünkü annesini kendinden koparan, aşkını elinden alan kişi ölmüştür) öte yandan kişi bilirki babası onu büyüten besleyendir, bilinçaltındaki sevinç ve bilinçteki üzüntü çatışır bu çatışma kendini neticesinde kişide istemsiz olarak tekrar eden ve onu çok rahatsız eden takıntılar olarak tezahür eder. Bu vb birçok obsesyon hayli yaygın olarak görülse de bu hastalara bu ülkede tek yapılan bir kutu ilaç verip evine göndermek. Böylece yaralarını uyuştuşturup tedavi etmeden tekrar açılana dek evine postalıyorlar. Bunun iki sebebi var; 1- Terapi yetenek ve eğitim işidir, herkes beceremez 2- Bunun için zaman lazım. Bizim doktorlarımız hem yetenekten hem zamandan yoksun kişiler olduğundan ötürü halkımızın büyük bir kısmı obsesyonlarla ömürlerini çürütüyorlar.

Klinik vakalarda vardır, yatırılması arz eder...

Evet, haklısınız Freud'un Oidipus kompleksi olabilir temelde yatan sorun.

Ama şu an ilaçsız bir şekilde hastalığımı dizginlemiş durumdayım. Silüetler görüyorum, ama onlardan çokta etkilendiğim söylenemez. İzlenme sanrısında ise tüm medya iletişim araçlarıyla bağımı koparmış vaziyetteyim. Bu da biraz olsun beni hastalığımdan uzaklaştırıyor. Ayrıca mantığı ele aldığım zaman da hastalığımı daha da azaltıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet, haklısınız Freud'un Oidipus kompleksi olabilir temelde yatan sorun.

Ama şu an ilaçsız bir şekilde hastalığımı dizginlemiş durumdayım. Silüetler görüyorum, ama onlardan çokta etkilendiğim söylenemez. İzlenme sanrısında ise tüm medya iletişim araçlarıyla bağımı koparmış vaziyetteyim. Bu da biraz olsun beni hastalığımdan uzaklaştırıyor. Ayrıca mantığı ele aldığım zaman da hastalığımı daha da azaltıyor.

İzlendiğinizi sanmanız ve silüetler görmeniz şizofreniye işarettir ama çoğu insan şizofreni sözcüğünden çok korkuyor aslında korkacak bir şey yok. Ağır şizofrenik vakalar vardır zannediyorum sizin durumunuz o kadar ağır değil. Şizofreniyle yaşamak mümkündür, devlet hastanelerinde hizmet veren terapistler var zaten en temel ihtiyacınız "paylaşmak"... Öyle çok kalifiye birine de ihtiyacınız yok zaten doktorun kapısından içeri girerken iyileşeceğinize dair bir şekilde kendinizi ikna etmiş oluyorsunuz. Sosyal hayattan kopmamanız lazım bu sanrılarınızı daha kötü hale getirir. Bununla yaşamayı öğrenirseniz diğer insanlardan hiçbir farkınız olmadığını hatta çoğuna göre akıl sıhhatinizin çok daha iyi olduğunu fark edersiniz.

İlaçlar geçici olarak yardımcı olabilir ama o kadar... psikolojik ilaçların çok ilkel bir mantığı vardır. Eğer başvurduğunuz doktar sizi 5 dakika dinlemeden elinize bir reçete verip dışarı gönderiyorsa hemen başka doktora başvuracaksınız. İhtiyacınız olan şey kutu kutu ilaçlar değil bununla yaşamaya alışmak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İzlendiğinizi sanmanız ve silüetler görmeniz şizofreniye işarettir ama çoğu insan şizofreni sözcüğünden çok korkuyor aslında korkacak bir şey yok. Ağır şizofrenik vakalar vardır zannediyorum sizin durumunuz o kadar ağır değil. Şizofreniyle yaşamak mümkündür, devlet hastanelerinde hizmet veren terapistler var zaten en temel ihtiyacınız "paylaşmak"... Öyle çok kalifiye birine de ihtiyacınız yok zaten doktorun kapısından içeri girerken iyileşeceğinize dair bir şekilde kendinizi ikna etmiş oluyorsunuz. Sosyal hayattan kopmamanız lazım bu sanrılarınızı daha kötü hale getirir. Bununla yaşamayı öğrenirseniz diğer insanlardan hiçbir farkınız olmadığını hatta çoğuna göre akıl sıhhatinizin çok daha iyi olduğunu fark edersiniz.

İlaçlar geçici olarak yardımcı olabilir ama o kadar... psikolojik ilaçların çok ilkel bir mantığı vardır. Eğer başvurduğunuz doktar sizi 5 dakika dinlemeden elinize bir reçete verip dışarı gönderiyorsa hemen başka doktora başvuracaksınız. İhtiyacınız olan şey kutu kutu ilaçlar değil bununla yaşamaya alışmak.

Açıkçası hastalanmaktan korkuyorum. Gerçi yazdıklarımı şöyle bir gözden geçirince epey hastalanmış görünüyorum.

''Evet, haklısınız Freud'un Oidipus kompleksi olabilir temelde yatan sorun.'' İle kastım bahsettiğiniz hastalığımın ortaya çıkışındaki sebepti.

Şizofrenler şiddete eğilimli olur diye biliyorum, ama hepsi değil. Benim ise şiddetle uzaktan yakından bir alakam yok. Belki istisnalardan bir tanesi olabilirim.

Hemen hemen her akşam spor salonuna gitmeye başladım ve orası da epey kalabalık. Ama tabii görüştüğüm belirli bir dostum yok. Hatta bir tek ailem var.

Zaten anlayacağınız üzere ilaçlardan korkuyorum. İyileştirmek bir yana dursun. Kendimde olamıyorum, sersemliyorum. Günden verim alamıyorum. Çarçabuk uykum geliyor. Uzun vadede de kilo yapıyor. Birde kalbimden endişeliyim, ama şu sıralar düzgün çalıştığını söyleyebilirim. Hatta yazdığım gibi spor bile yapıyorum ve bir sorun olmuyor.

Öneriniz için de teşekkür ederim. En kısa zamanda değerlendireceğim.

Esenlikler, iyi akşamlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 years later...
On 04.10.2015 at 04:18, Emrh91 yazdı:

Ve tüm bu mantıksız durumu bir mantık çerçevesine oturtmaya çalışıyordum. Aklıma ilk Truman Show isimli film ve BBG evi gibi yarışma programları geliyordu. Sanki bir deney faresiydim ve birileri bilerek etkide bulunuyor, bunun sonucunda da tepkimi incelemeye çalışıyordu. Bütün bunlar tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşiyordu. Bu şekilde bir düşünce ile bu mantıksızlığı kendime izah etme zorunluluğunu hissetmeye başlamıştım.

Bu düşüncene gerçekçilikle karşı çıkmalısın bu film çekilmeden önce de her şey aynıydı, westworld ve blackmirror tarzı diziler de bazı insanlar üzerinde izlemesi güvenli olmayan yapımlar olabilir, nerede yüzelsel olmanız gerektiğini bilmelisiniz bu sadece bir film hayalet diye bir şey yoktur.

 

On 04.10.2015 at 04:18, Emrh91 yazdı:

Facebook'da ki yapılan her paylaşımı üstüme alınıyordum

Sen de o facebook paylaşımını gören sıradan bir insansın ama facebookta birine bir şey ima etmek için paylaşımda bulunan insanlar da var ancak bunlar senin için bilgi niteliğinde olmasın hatta facebookunu kapat sosyal medyadan gerçek hayata yönelmelisin.

 

On 04.10.2015 at 04:18, Emrh91 yazdı:

21 yaşımdaydım ve bir kadın sevmiştim. Arada biraz yaş farkı vardı. Bunu sorun etmemiştim. Ama bir türlü de tam olarak açılabilmiş değildim. Aşk bende platonik olarak gelişti. Bu beni şiire yöneltti ve yüzü aşkın şiir yazdım. Her yazdığımı da internet üzerinde aşık olduğum kadına yolladım. Farketmiş olacak ki benimle olan insani ilişkisini kesti. Bu beni depresyona yöneltti, ama şiir yazmayı da bir türlü bırakmıyordum. Bir şekil de aşırı duygusallaşmıştım.

Başkalarına karşı hissettiklerini çok ciddiye alma, karşındaki kişi de kendine uyucak birini arıyor sonuçta ve o sen olmayabilirsin, eğer batan bir hisseye para yatırmaya devam edersen ne olur sen düşün, gözünde büyütme başkasına yürü veya sevgili bulmayı zorunluluk olarak düşünme, truman şov izleyeceğine bence two and a half men serisini izlemelisin biraz kafan dağılabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Kaz yazdı:

Bu düşüncene gerçekçilikle karşı çıkmalısın bu film çekilmeden önce de her şey aynıydı, westworld ve blackmirror tarzı diziler de bazı insanlar üzerinde izlemesi güvenli olmayan yapımlar olabilir, nerede yüzelsel olmanız gerektiğini bilmelisiniz bu sadece bir film hayalet diye bir şey yoktur.

 

Sen de o facebook paylaşımını gören sıradan bir insansın ama facebookta birine bir şey ima etmek için paylaşımda bulunan insanlar da var ancak bunlar senin için bilgi niteliğinde olmasın hatta facebookunu kapat sosyal medyadan gerçek hayata yönelmelisin.

 

Başkalarına karşı hissettiklerini çok ciddiye alma, karşındaki kişi de kendine uyucak birini arıyor sonuçta ve o sen olmayabilirsin, eğer batan bir hisseye para yatırmaya devam edersen ne olur sen düşün, gözünde büyütme başkasına yürü veya sevgili bulmayı zorunluluk olarak düşünme, truman şov izleyeceğine bence two and a half men serisini izlemelisin biraz kafan dağılabilir.

 

Usanmadan okuyup ve yazdığınız için teşekkür ederim. Haklısınız, ama bunlar bende yıllar önce vardı. Şimdiki durumum açtığım konuya yazdığınız gibi. Gerçi orada anlattığım olayda (dine küfürler, hakaretler) eskide kalmıştı. Sonrasında anlattığım gibi (belki de çaresiz hissetmekten) dine yönelmiştim. Yine de işitsel halüsinasyonlarım devam etti.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
On 18.08.2020 at 21:16, Emrh91 yazdı:

 

Usanmadan okuyup ve yazdığınız için teşekkür ederim. Haklısınız, ama bunlar bende yıllar önce vardı. Şimdiki durumum açtığım konuya yazdığınız gibi. Gerçi orada anlattığım olayda (dine küfürler, hakaretler) eskide kalmıştı. Sonrasında anlattığım gibi (belki de çaresiz hissetmekten) dine yönelmiştim. Yine de işitsel halüsinasyonlarım devam etti.

 

Son durumun nasıl?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...