Jump to content

İlimsiz Kuvvet


Recommended Posts

atılan2 , yaşar nuri öztürk'ü severim o yüzden videoları baştan sona izledim.

asıl dikkate alman gereken kısım 1. videoda 07:25 ve 07:45 saniyeleridir.

Darwin'nin evrim fikrinin hangi aşamada başladığı tartışılır, ''beagle'' ile yola çıkıp , seyahat boyunca gözlemlediği canlı türleri dışında , normal hayatında da böcek toplayan inceleyen gözlemleyen biridir. Dolasıyla darwinin ortaya attığı evrim onun yaşadığı tecrübelerin bir ürünüdür. Fikri başkasından aldığı veya etkilendiği gereksiz ve saçma bir iddiadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 246
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bir şeyin muntazam bir şekilde olması için o şeyi mutlaka bir kalıba sokmamız gerekir..Eğer bir kalıp olmazsa, o şey o şekli almaz..Çevremizde gördüğümüz herşey buna örnektir..

Şimdi canlılara bakıyoruz..Onların vücudu ve vücudundaki her bir azası ve azasının içindeki hücresi, hücresinin içindeki her bir makinesi, damarları, kemikleri vs..sanki bir kalıp varmış gibi şekil almışlar..İlim ve irade sahibi bir zatın kudretini inkar eden bir kimse, tabiatta bütün bu aletleri bu şekle sokacak kalıpların var olduğunu kabul etmek zorunda kalır...Yoksa, mesela niçin kulağımız o şekli alsın ki..

Eğer bir kimse inad edip "evet vücudumuzdaki aletlerin bu şekilde iç içe durmasını sağlayacak kalıplar tabiatta vardır" dese, bu sefer ona şu soru sorulur:Tabiattaki kalıpları yapmak için hangi kalıplar kullanılmış"

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir ara DNA konusuna falan bakıver.

"Senin kulağının kalıbı dna mı? Yani, kulağındaki atomlar dna kalıbına mı giriyorlar ki o şekli alıyorlar?

Ayrıca, dna denen şey de senin vücudunun bir parçasıdır...Yani o da yapılıyor..Tabiat dna yı yapmak için hangi kalıpları kullanıyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Senin kulağının kalıbı dna mı? Yani, kulağındaki atomlar dna kalıbına mı giriyorlar ki o şekli alıyorlar?

Ayrıca, dna denen şey de senin vücudunun bir parçasıdır...Yani o da yapılıyor..Tabiat dna yı yapmak için hangi kalıpları kullanıyor?

Tamam tamam biliyorum Allah yapıyorda, sen yinede DNA kalıtım falan filan biraz karıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesela, bir kitap elyazması olsa, onu yazmak için bir kalem ve bir katip yeterlidir..Fakat, o kitap matbu olsa, her bir harf için demir kalıplar lazımdır..Şimdi öyle bir kitap düşünüyoruz ki, her bir kelimesinde ince kalemle bir sayfa yazılmış ve hatta her bir harfinde ince kalemle kitabın tamamı yazılmış..Elbette böyle bir kitabın katibini inkar edenin aklında şüphe edilir..

İşte canlıların her biri böyle bir kitap gibidir..Mesela, göz için bir kalıp gerekiyorsa, gözün içindeki her bir tabaka için de ayrı bir kalıp gerekir ve gözün her bir hücresi için ve hücrenin içindeki her bir alet ve makine için ayrı ayrı kalıplar gereklidir..Yoksa, bu aletler bu şekli almaz..Madem tabiatta böyle kalıplar yoktur..Öyle ise, bu canlılar bir tek zatın ilmi ve kudreti ile bu şekli alıyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Getir buraya yaz. Yeni konu açmana gerek yok.

Eğer başka yerden aldıysan link ver okuyan okusun. Boşuna forumu şişirme.

Kendin yazdıysan da türkçe yaz. Kimse okumuyor. Kafayı cacık ediyor yazdıkların.

Ya evet...eminim ki öyledir..Sen niçin bir konuyu ortadan kaldıracan ki yoksa.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazdıklarındaki boş şeyleri geçtim, cümle sonlarında çift nokta kullanman bile sinir ediyor. Okunaklı, günümüz türkçesi ile kendi fikirlerini yaz, istediğini yaz. Hayvan ot yiyormuş da ot bir yandan fışkı oluyormuş bir yandan süt. İşte yaratıcının varlığı haydi hop iman edelim.

Neden üzümü sıkıp koyduğumuzda o ilahi varlığın bize mis gibi, içenin kalp gözünü açan, cennetin en değerli içeceği olan şarap vermesindeki hikmeti anlatmıyorsun?

Aşağıdaki yazıyı anlayamayacak durumdaysan niçin bizim karşımıza çıkıyorsun ki..sen git bize mukabele edebilecek başkasını göndersinler..

Bir eczanede, değişik maddelerle dolu yüzlerce kavanoz bulunuyor. O maddelerden canlı bir macun ve ilaç yapmamız gerekti..Daha sonra geldiğimizde, o eczanede, o canlı macunun ve ilacın çoklukla yapılmış olduğunu gördük. O macunlardan herbirisini inceledik ve gördük ki o kavanozların her birisinden, hassas bir ölçü ile, bir iki gram bundan, üç dört gram ötekinden, altı yedi gram başkasından vs...değişik miktarlarda maddeler alınmış. Eğer birinden, bir dirhem ya noksan veya fazla alınsa, o macun canlı olamaz, hâsiyetini gösteremez. Hem o ilacı da inceledik. Herbir kavanozdan bir hususi bir ölçü ile bir madde alınmış ki, zerre miktar noksan veya fazla olsa, ilaç özelliğini kaybeder.

Acaba hiçbir cihette imkân ve ihtimal var mı ki, o şişelerden alınan muhtelif miktarlar, şişelerin garip bir tesadüf veya fırtınalı bir havanın çarpmasıyla devrilmesinden, herbirisinden alınan miktar kadar, yalnız o miktar aksın, beraber gitsinler ve toplanıp o macunu meydana getirsinler? Acaba bundan daha hurafe, muhal, bâtıl bir şey var mı? Eşek muzaaf bir eşekliğe girse, sonra insan olsa, "Bu fikri kabul etmem" diye kaçacaktır.

İşte bu misal gibi, herbir canlı, elbette canlı bir macun gibidir. Ve herbir bitki, hayattar bir ilaç gibidir ki, yüzlerce maddelerden, çok hassas bir ölçüyle alınan maddelerden terkip edilmiştir. Eğer sebeplere, unsurlara dayandırılırsa ve "sebepler icad etti" denilse, aynen eczanedeki macunun, şişelerin devrilmesinden meydana gelmesi gibi, yüz derece akıldan uzak, muhal ve bâtıldır.

Elhasıl, şu büyük dünya eczanesinde, Hakîm-i Ezelînin kaza ve kader ölçüleriyle alınan maddeler, hadsiz bir hikmet ve nihayetsiz bir ilim ve herşeye şâmil bir irade ile vücut bulabilir. "Kör, sağır, hudutsuz, sel gibi akan unsurlar ve tabiatın ve sebepleri işidir" diyen bedbaht, "O ilaçlar, kendi kendine, şişelerin devrilmesinden çıkıp olmuştur" diyen divane bir hezeyancı, sarhoş bulunan bir ahmaktan daha ziyade ahmaktır. Evet, o küfür ahmakane, sarhoşâne, divanece bir hezeyandır

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya senin hiç Kuran'dan haberin yok, sadece dayı kızı değil, hala kızı, amca kızı, teyze kızı da helaldir. Anne ile kardeş zaten ayette belirtilmiş.

Ahzab/50: Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Şimdi bu Allah böyle upuzun bir liste yapıp haram kılınanları tek tek saymış hatta süt kardeşlerin bile evlenmesini haram kılmış, sadece üvey kızlar ise annesi ile gerdeğe girildiği zaman haram, annesi ile gerdeğe girilmemişse helal. Bu kadar uzun bir liste yaptıktan sonra neden torunlarınızla ve büyükannelerinizle evlenmek haram dememiş, unutmuş mu? Kanun kitabında açık kapı olur mu?

Bunu senin gözüne soka soka önce ispat etmiştim ama işin fitne.

Tekrar kamu oyuna açıklıyorum:

Ahzab50:

Ey Nebî (Peygamber)! Muhakkak ki Biz, ecirlerini (mehirlerini) verdiğin zevcelerini ve elinin (altında) malik olduğun, Allah'ın ganimet olarak sana verdiği (cariyelerini) helâl kıldık. Ve seninle beraber hicret eden amcanın kızları, halanın kızları, dayının kızları, teyzenin kızları ve nefsini Nebî (Peygamber) için hibe eden ve Nebî'nin (Peygamber'in) de onu almak istediği mü'min kadınları, (diğer) mü'minler hariç, sana özel olarak (helâl kıldık). Onlara (diğer mü'minlere) zevceleri ve ellerinin (altında) malik oldukları (cariyeleri) konusunda neyi farz kıldık, Biz biliriz. (Bu), senin üzerine bir zorluk olmaması içindir. Ve Allah, Gafûr'dur (mağfiret eden), Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).

Tanımadığı kadınlara bile yaklaşmaktan çekinen peygamber nasıl olur da akrabalarıyla(kuzen) evlenebilir???

Ahzab50'de bahsedilen kadınlar hicret ederken eşlik etmesi helal olanlar. Koynuna girmesi değil !!!!

Devaaam:

Ahzab51: Onlardan dilediğini ertelersin, dilediğini yanına alırsın. Ve azlettiklerinden (bıraktıklarından) istediğini (tekrar) yanına almanda bundan sonra sana günah yoktur. Bu, onların gözlerinin aydın olması (sevinmeleri), onların hüzünlenmemesi ve bu onların hepsinin senin verdiğin şeylerden razı olmaları için en uygundur. Ve Allah, kalplerinizde olanları bilir. Allah, Alîm'dir (en iyi bilen), Halîm'dir.

Ahzab51'de bahsedilen yine hicrette, bu kadınlardan istediğin eşlik eder, istediğin etmez (Yanında yardımcı vs. olmak için) Koynuna girmesi değil !!!

tarihinde Karınca tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hah açıklamaya bak sen, asıl yaşlılardan korkacaksın, azdılarmı tam azıyorlar,hele kurandaki muhammed karakteri gibi gençliğinde elde edemedikleri varsa içine tam oturur, kuran bizzat muhammedin karıları, cariyeleriyle olan skandallarıyla çalkalanıyor buda tutmuş sanki uysal bir dededen bahsediyor, zaafı varmış ama elde edememiş zamanında, güç iktidar ve uydurduğu putla istediğini yapmış ve yaptırmış insanlara, bu kitabı bilmesek yutturacak.

Yenge,

Bırak da bu konuya Tolon dede cevap versin. Yaşlı erkek olmayan bilemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu senin gözüne soka soka önce ispat etmiştim ama işin fitne.

Tekrar kamu oyuna açıklıyorum:

Ahzab50:

Ey Nebî (Peygamber)! Muhakkak ki Biz, ecirlerini (mehirlerini) verdiğin zevcelerini ve elinin (altında) malik olduğun, Allah'ın ganimet olarak sana verdiği (cariyelerini) helâl kıldık. Ve seninle beraber hicret eden amcanın kızları, halanın kızları, dayının kızları, teyzenin kızları ve nefsini Nebî (Peygamber) için hibe eden ve Nebî'nin (Peygamber'in) de onu almak istediği mü'min kadınları, (diğer) mü'minler hariç, sana özel olarak (helâl kıldık). Onlara (diğer mü'minlere) zevceleri ve ellerinin (altında) malik oldukları (cariyeleri) konusunda neyi farz kıldık, Biz biliriz. (Bu), senin üzerine bir zorluk olmaması içindir. Ve Allah, Gafûr'dur (mağfiret eden), Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).

Tanımadığı kadınlara bile yaklaşmaktan çekinen peygamber nasıl olur da akrabalarıyla(kuzen) evlenebilir???

Ahzab50'de bahsedilen kadınlar hicret ederken eşlik etmesi helal olanlar. Koynuna girmesi değil !!!!

Bu anlattıklarını ancak kendini kandırabilirsin. Ayet neden bahsediyor, Muhammed'e helal olan kadınlardan. Bakalım hangi kadınlarmış onlar:

1. Mehirlerini verdiği karıları,

2. Allah'ın ganimet olarak verdiği cariyeler,

3. Onunla beraber hicret eden amcasının, halasının, dayısının ve teyzesinin kızları,

4. Kendini mehirsiz olarak Muhammed'e hibe eden kadınlar (Bu ayrıcalık sadece Muhammed'e özgü)

Al, aşağıdaki olaylarda Ahzab/50'nın neden söylendiğini açıklıyor:

1- Tirmizî'nin Abd ibn Humeyd kanalıyla Ümmü Hâni' bint Abdülmuttalib'den rivayetinde o şöyle demiştir:

Rasûlullah (sa) benimle ev­lenmek istedi, ben de mazeret beyan ederek kabul etmedim ve beni mazur gör­dü. Sonra Allah Tealâ "Ey O Peygamber, Biz, mehirlerini verdiğin eşlerini, Al­lah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyelerini, seninle birlikte hicret eden amca kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve bir de eğer mü'min bir kadın kendisini Peygamber'e hibe eder de Peygamber de onun­la evlenmeyi isterse... helâl kıldık..." âyet-i kerimesini indirdi. Ben, bu âyete göre O'na helâl kılınmamıştım. Çünkü ben, hicret edenlerden "Tuleka"dan idim." Mekke'nin fethi günü müslüman olanlara "Tuleka" adı verilmişti ve Ümmü Hâni de o gün müslüman olanlardandı.

2- Ayet-i kerimenin "Ve bir de eğer mü'min bir kadın kendisini Peygamber'e hibe eder de Peygamber de onunla evlenmeyi isterse onu -ki bu mü'minlerden ayrı olarak sadece sana mahsus olmak üzere- senin için helâl kıldık." kısmının nüzul sebebi olarak İbn Sa'd'ın İkrime'den rivayetle tahricinde o şöyle demiştir:

Bu âyet-i kerime Ümmü Şerîk ed-Devsiyye hakkında nazil oldu.

3- İbni Ebî Hatim, Ümmü Hanî'den naklediyor:

"Seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık" ayeti benim hakkımda nazil oldu. Peygamberimiz (s.a.) be­nimle evlenmek istemişti. Bundan nehyolundu. Zira ben hicret etmedim.”

4- Yine İbn Sa'd'ın Münîr ibn Abdullah ed-Düelî'den rivayetine göre Ümmü Şerîk Ğaziyye bint Câbir ibn Hakîm ed-Devsiyye, kendini Hz. Peygamber (sa)'e arzederek hibe etmiş; Rasûlullah (sa) da bunu kabul buyurmuştu. Ümmü Şerîk güzel bir kadındı ve onu kıskanan Hz. Aişe:

"Kendini bir erkeğe arzeden ve hibe eden bir kadında elbette hayır yoktur." demişti. Ümmü Şerîk der ki:

İşte bu âyetteki "Kendini Rasûlullah'a hibe eden kadın." benim ve Allah beni "Mü'min olarak adlandırdı ve

"Ve bir de eğer mü'min bir kadın kendisini Peygamber'e hibe ederse..." buyurdu. İşte bu âyet-i kerimenin nüzulü üzerine Hz. Aişe Hz. Pey­gamber (sa)'e:

"Görüyorum ki Allah, senin arzunu hemencecik yerine getiri­yor." demiş.

Devaaam:

Ahzab51: Onlardan dilediğini ertelersin, dilediğini yanına alırsın. Ve azlettiklerinden (bıraktıklarından) istediğini (tekrar) yanına almanda bundan sonra sana günah yoktur. Bu, onların gözlerinin aydın olması (sevinmeleri), onların hüzünlenmemesi ve bu onların hepsinin senin verdiğin şeylerden razı olmaları için en uygundur. Ve Allah, kalplerinizde olanları bilir. Allah, Alîm'dir (en iyi bilen), Halîm'dir.

Ahzab51'de bahsedilen yine hicrette, bu kadınlardan istediğin eşlik eder, istediğin etmez (Yanında yardımcı vs. olmak için) Koynuna girmesi değil !!!

"Onlardan" zamiri sadece hicret eden kadınları değil, yukarda listesini verdiğim kadınları belirtiyor. Ayetlerin hangi olaylar üzerine yazıldığını bilmezsen böyle saçmalarsın işte.

1- Müfessirler demiştir ki; "Bu âyet, Peygamber (s.a.v.) hanımlarının kıskançlık yapmaları, kıskançlık dolayısıyla O'na eziyet etmeleri ve biraz daha nafaka talep etmeleri üzerine indi."

2- Rasulullah (s.a.v.)'ın istediği hanımı seçmesi âyeti ininceye kadar bir ay müd­detle hanımlarından ayrı durdu. Allah Teala, Rasulü'ne emretti ki, hanımlarını dünyayı veya ahireti seçme hususunda serbest bıraksın. Onların dünyayı veya Allah ve Rasulü'nü seçmeleri hususunda serbest bırakılmalarını emretti. Çünkü onlar Mü'minler'in anaları­dır. Bundan dolayı ebediyyen, başkalarıyla nikahlanamazlar. Allah, Rasulullah (s.a.v.)'a onlardan dilediğini bırakmasını, dilediğini de almasını emretti. Kadınların da buna razı olmasını, onlardan dilediğine taksimatta bulunmasını, nafakada, taksimde ve beraber olma hususunda da birbirlerini diğerlerine üstün tutmada da muhayyer bıraktı. Allah'ın emri, bu hususta dilediği şekilde hareket edebileceği şeklindedir. Hanımlarının da bun­ların tamamına rıza göstermeleri icab etmektedir, Allah Teala'nın bu kadar serbestlik vermesine rağmen Rasulullah (s.a.v.) yine de hanımları arasındaki taksimde eşit .davra­nıyordu.

3- Ebû Abdillah Muhammed b. İbrahim el-Müzekkî, Abdu'l-Melik b. Hasan b. Yusuf es-Sekalî'den, o Ahmed b. Yahya el-Hulvanî'den, o Yahya b. Main'den, o Abbad b. Abbad'dan, o Asım el-Ahval'dan, o Muaze'den, o da Aişe (r.a.)'den rivayet ederek dedi, ki:

Ahzab: 33/51 âyeti nazil olduktan sonra Aişe (r.a.)'ye dedim ki:

"Siz bu hususta ne dersiniz?" Aişe de dedi ki:

"Ben şöyle derdim: Eğer bu husus bende ise ben, hiç kimseyi nefsime tercih etmem."

Bu hadisi Buhari, Hıbban b. Musa'dan, o da İbn Mübarek'ten rivayet etti. Müslim ise Şureyh b. Yunus'tan, o Abbad'dan, bu son iki ravi de Asım'dan rivayet etti.

4- Bir grup insan demiştir ki:

"Hz. Peygamber'i hanımları hakkında muhayyer bı­rakan âyet inince, hanımları kendilerinin boşanacağından korktular ve dediler ki:

"Ey Allah'ın Nebisi. Bize kendi malından ve nefsinden nasıl istiyorsan, öylece pay ayır ve bizi bu halimiz üzere bırak." Bunun üzerine bu âyet indi.

5- Abdurrahman b. Abdan, Muhammed b. Abdillah b. Muhammed b. Nuaym'dan, o Muhammed b. Yakub el-Ahram'dan, o Muhammed b. Abdul-Vahhab'dan, o Muhammed b. el-Mudi'dan, o Hişam b. Urve'den, o babasından Hz. Aişe'nin şunu de­diğini bize haber verdi:

"Aişe Peygamber hanımlarına diyor ki:

"Kadın nefsini Hz. Peygambere ver­mekten utanmaz mı?" Bunun üzerine Allah Teala bu âyeti .indirdi. Aişe de, Rasulullah (s.a.v.)'a dedi ki:

"Görüyorum ki Rabbin, senin arzun konusunda acele ediyor."

Bu hadisi Buhari, Zekeriyya b. Yahya'dan, Müslim ise Ebû Küreyb'den, son iki ravi de Ebî Usame'den, ö da Hişam'dan rivayet etmiştir.

6- Ebu Rezîn el-Ukayli'den İbnu Sa'd anlattı. Ebu Rezîn dedi ki:

“Rasûlullah hanımlarından birini boşamak istedi. Kadınlar bunu görünce, onlar kendilerinden dilediğini tercih etmede muhayyer kıldılar. Allahü Teâlâ, Ahzab: 33/50-51 âyetlerini indirdi.”

7- İbni Abbas, Mücahid, Dahhak, Katade, İbni Zeyd ve İbni Cerir gibi pekçok âlime göre Rasulullah (s.a.) kendilerini muhayyer kıldığında Allah'ı, Rasulünü ve ahiret yurdunu tercih etmeleri şeklindeki güzel davranışlardan razı olunduğunu bildirmek üzere ve Hz. Peygamber (s.a.)'in hanımlarına mükâfat olarak bu âyet indi.

Muhayyer: Beğenilmediğinde geri verilmek şartıyla alınan.

Bu ayetler 1400 yıldır hep bu şekilde anlaşılıp uygulanmıyor mu? Madem ortada senin iddia ettiğin gibi bir yanlış anlaşılma var, neden Allah bir elçi daha gönderip bu yanlış anlaşılmayı düzeltmiyor da insanların günaha girmesine göz yumuyor? Bu sorular hiç mi aklına gelmiyor?

Yoksa bu dünya imtihan dünyası derken Kuran'ın bir bilmece kitabı olduğu ve bilmeceyi çözenlerin kurtuluşa ereceğini mi anlıyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yenge,

Bırak da bu konuya Tolon dede cevap versin. Yaşlı erkek olmayan bilemez.

Karıncamısın nesin, bu İLİMİCİK'İ savunacaksın tabi, bana ne tolondedenin çapkınlığından, tolondede sübyanlara sulanan biri olsaydı emin ol biz sizin peygamberinizi savunduğunuz gibi onu savunmazdık, bizim bir dogmamız mı var? Sapıklığı kim yaparsa yapsın onun karşısında olurum, sen ve İLİMCİK gibimiyiz biz? Bizim bir dogmamız yok, hele hele sapık bir peygamberimiz hiç yok, sırf pegamberiniz diye savunuyorsunuz bu sapık karakteri, sübyanı altına alan sapığı savunmayacaksınız ve birbirinizi tutmayacaksınızda ne yapacaktınız değil mi?Rezil dinin rezil kullarısınız. Al savunduğun İLİMCİK ve 9 yaşındaki kız çocuğuğuna yüklediği misyon, sapıklığınızla övünün ve birbirinize arka çıkın..

9 Yaşındaki bir kızla evlenen adamın peşine takılırsam saraya girebilir miyim yani?

Öncelikle şu soruyu cevapla:"9 yaşında bir kızla evlenmenin yanlış olduğunu nereden çıkarıyorsun..Bundaki ölçün nedir? Bu ahlak kuralını kim koydu? Cevabını bekliyorum.

tarihinde -inmanah- tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu arada atılan2, kareas, karınca ve adını unuttuğum başka bir üye ve diğer müslüşler bana hep imalı imalı laf sokmalarınızdan yada asılmanızdan ne olduğunuz iyice belli oluyor, içinize oturuyor ateist bir bayanın size cevap verebilmesi, ateist bir erkek size tahammülsüz geliyorsa ateist bir bayan iki misli içinize oturuyor imalarınızdan belli, ee nede olsa kitabınız erkek dini, ateist erkeğe bile tahammülünüz olabilir ama ateist bir bayana asla, çatlayın..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nerede cevap vermişsin? Hiçbir şeye cevap vermedin her iletimize bildiğin ezberleri yazıp durdun sadece.

Tam bir aydır köleliği ve cariyeliği aynı nakaratla savunan ve yazan sen yobaz mı diyor bunu?İnsanlığın yüzkarası, insanlık düşmanı, kadın kız düşmanı, kadınlara resmen o..pu sıfatı yüklüyorsun durmadan ve cariyeliği ve köleliği hak görüyorsun onlara hasta beyinli. tarihinde -inmanah- tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...