Jump to content

Kasap Kim?


Recommended Posts

Köle olmak, kölelik yapmak veya birilerine kölelik yapmak insanın kendi elinde olan bir durum değildir. Çünkü kölelik insanın kendi seçimi değildir. Bir insanı köleleştirmek için insanın rızası aranmaz.

Köleliğin farklı çeşitleri olabilir. Mesela insan devletin kölesi olabilir. Kaçıp kurtulma şansı yoktur, seçim şansı yoktur. Bir devletten kaçıp, mutlaka başka bir devletin kölesi olmaya devam edecektir. Devletsiz yaşamayı seçme gibi bir şansı çoğunlukla yoktur. Patronun kölesi olabilir. Kalifiye olmayan, herhangi bir meziyeti olmayan kişi kapitalizmin ve patronların kölesi olabilir. Kaçmaya çalışsa da kaçamaz. Döner dolaşır gene ellerine düşer. Sistemin kölesi olabilir, paranın kölesi olabilir, aşkın kölesi olabilir vs. vs. Kölelik esarettir, esaretten kurtulmak çoğunlukla ya mümkün değildir ya da çok zordur.

Bir insan köle olduğu için yadırganamaz. Bir insanı, kölelik yaptığı için eleştirmeye kimsenin hakkı yoktur. Fakat asıl eleştirilmesi gereken nokta insanın gönüllü olarak kölelik yapmasıdır. Eğer bir insan gönüllü olarak kölelik yapıyorsa ve dahi kölelik yapmayı kabullenerek, köleliği gerek maddi gerekse manevi çıkarları için yapıyorsa bunun adına kulluk, kul olmak denir. Yani kul olmak gönüllü köleliktir.

Bu bilgiler ışığında kulluk bir nevi köleliktir diyebiliriz. Kuran'da insanın yaratılış amacı şöyle belirtilmiştir.

Zariyat 56:Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

Bu ve buna benzer ayetler, dinlerin kölelere ihtiyaç duyduğunu gösterir. Ama değerli köle olmalı bunlar. Bir şekilde yenilmiş, yıkılmış zavallılar değil, gönüllü köleler, kullar olmalı bunlar. Gönüllü olsunlar ki istenen her şeyi yapmayı hazır olsunlar. Kul olsunlar, yaptıklarını kendi istedikleri için yaptıklarını sansınlar ama aslında yaptıkları kendilerine dikte edileni koşulsuz uygulamak olsun. Kurbanlar adasınlar tanrılarına, kurbanlar versinler ve kendileri de kurban olsunlar seve seve. Böylece kurbanların kim oldukları belirlenir.

Eğer tanrı varsa ve mükemmelse, insan gibi basit varlıklardan köle yapması düşünülemez. Mükemmel tanrının köleleri olamayacağı gibi, ihtiyaçları da olamaz. Dolayısıyla insanın yaratıcıya kulluk, kölelik yapma fikri çok saçmadır.

Din tüccarları, insanların zayıflıklarından faydalanarak kulluk yapmalarını, insanın kendi yararına olan bir durummuş olarak gösterirler. Yani aslında kulluk yapmanın insanın kendi yararına olduğu gibi akla, mantığa ve insan onuruna ters bir düşünce ortaya çıkar. Oysa ki kulluk din tüccarlarının, işlerini yapmaları için mükemmel bir zemin oluşturur. Özgür insanlara istediğiniz yaptıramazsınız, basit köleler ise ilk fırsatta sizi alaşağı edeceklerdir. Kullar bu iş için biçilmiş kaftandır. Kulları kullanarak yapılması mümkün olmayan şeyler kolaylıkla yapılabilir.

Ben kulum diyen kişinin önce bunları düşünüp akıl terazisinde tartması gereklidir. Kurban belliyse kasap kim?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu akıl küpü din tüccarları , köleliğin ( kulluğun ) yürümesi için çok yaratıcı fikirler atmışlardır ortaya. Cennet cehennem gibi , kulluk edersen sana müjdelenen harika bir cennet var , yan çizersen ateşlerin içine atılacaksın. Bu durumda gidip , görüp , tekrar dönme ihtimali olmadığından kurdukları düzen yüzlerce yıldır devam etmekte.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ve buna benzer ayetler, dinlerin kölelere ihtiyaç duyduğunu gösterir. Ama değerli köle olmalı bunlar. Bir şekilde yenilmiş, yıkılmış zavallılar değil, gönüllü köleler, kullar olmalı bunlar. Gönüllü olsunlar ki istenen her şeyi yapmayı hazır olsunlar. Kul olsunlar, yaptıklarını kendi istedikleri için yaptıklarını sansınlar ama aslında yaptıkları kendilerine dikte edileni koşulsuz uygulamak olsun. Kurbanlar adasınlar tanrılarına, kurbanlar versinler ve kendileri de kurban olsunlar seve seve. Böylece kurbanların kim oldukları belirlenir.

Eğer tanrı varsa ve mükemmelse, insan gibi basit varlıklardan köle yapması düşünülemez. Mükemmel tanrının köleleri olamayacağı gibi, ihtiyaçları da olamaz. Dolayısıyla insanın yaratıcıya kulluk, kölelik yapma fikri çok saçmadır.

İnsan aciz ve fakir olduğundan ve hiç bir ihtiyacını karşılamaya gücü yetmediğinden ve nihayetsiz arzuları ve istekleri olduğundan ve nihayetsiz düşmanları olduğundan mutlaka istemek ve birisine kul olmak zorundadır..İşte müslümanlar, sonsuz kudret ve rahmet ve şefkat sahibi, yıldızları zerreler kadar kolay idare eden ve zamandan ve mekandan ve bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve ibadete layık bir Allaha kul olup, ona yalvarıp, ondan istiyorlar..ona ibadet edip, şükrediyorlar..Kafirler ise, kendileri gibi aciz ve fakir ve zelil tabiata ve kainata zelil bir kul oluyorlar..Manen ona yalvarıp, dilencilik ediyorlar..Tabiata minnetar oluyorlar...insan bir çocuk gibi aciz ve fakir ve muhtaç olduğundan ve hiç bir ihtiyacını kendi gücüyle yerine getiremediğinden fıtraten ibadete muhtaçtır..Yani, bu ihtiyaçlarını verecek ve nihayetsiz arzularını yerine getirecek bir zattan istemesi gerekiyor..Benim bütün ihtiyaçlarımı karşılayan ve bütün düşmanlarımdan emin eden ve kalbimden geçen en gizli arzuları bilen ve ehemmiyetle cevap veren zat ise ancak bütün bu kainatın yaratıcısı olabilir..

Elhasıl, Allah benim ibadetime ve kulluğuma ve hiç bir şeyime muhtaç değil..fakat ben ibadete muhtacım..

Ayrıca, Allah ibadete layıktır..Çünkü, bütün noksan sıfatlardan münezzehtir..Bir düşünün, bu kainatı bir saray kadar kolay idare eden ve milyarlarca galaksiyi yıldızlarla beraber idare eden ve aynı anda benim kalbimden geçen en gizli hatıraları bilen sonsuz kudret ve ilim sahibi bir zatın kudretine, azametine, büyüklüğüne ve ihsan ve ikramlarına karşı hayret içinde bir muhabbet ile "Allahu Ekber, Sübhanallah ve elhamdülillah" deyip secde etmemenin imkanı var mı? O kudreti ve azameti temaşa ettikten sonra insan ister istemez secdeye kapanıyor..

Elhasıl, insan Allaha kul olmazsa zelil mahluklara kul köle olur..Zelil mahluklara kul olmak zillet ve alçaklıktır..fakat Allaha kul olmak çok şerefli bir mertebedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Köle olmak, kölelik yapmak veya birilerine kölelik yapmak insanın kendi elinde olan bir durum değildir. Çünkü kölelik insanın kendi seçimi değildir. Bir insanı köleleştirmek için insanın rızası aranmaz.

Köleliğin farklı çeşitleri olabilir. Mesela insan devletin kölesi olabilir. Kaçıp kurtulma şansı yoktur, seçim şansı yoktur. Bir devletten kaçıp, mutlaka başka bir devletin kölesi olmaya devam edecektir. Devletsiz yaşamayı seçme gibi bir şansı çoğunlukla yoktur. Patronun kölesi olabilir. Kalifiye olmayan, herhangi bir meziyeti olmayan kişi kapitalizmin ve patronların kölesi olabilir. Kaçmaya çalışsa da kaçamaz. Döner dolaşır gene ellerine düşer. Sistemin kölesi olabilir, paranın kölesi olabilir, aşkın kölesi olabilir vs. vs. Kölelik esarettir, esaretten kurtulmak çoğunlukla ya mümkün değildir ya da çok zordur.

Bir insan köle olduğu için yadırganamaz. Bir insanı, kölelik yaptığı için eleştirmeye kimsenin hakkı yoktur. Fakat asıl eleştirilmesi gereken nokta insanın gönüllü olarak kölelik yapmasıdır. Eğer bir insan gönüllü olarak kölelik yapıyorsa ve dahi kölelik yapmayı kabullenerek, köleliği gerek maddi gerekse manevi çıkarları için yapıyorsa bunun adına kulluk, kul olmak denir. Yani kul olmak gönüllü köleliktir.

Bu bilgiler ışığında kulluk bir nevi köleliktir diyebiliriz. Kuran'da insanın yaratılış amacı şöyle belirtilmiştir.

Bu ve buna benzer ayetler, dinlerin kölelere ihtiyaç duyduğunu gösterir. Ama değerli köle olmalı bunlar. Bir şekilde yenilmiş, yıkılmış zavallılar değil, gönüllü köleler, kullar olmalı bunlar. Gönüllü olsunlar ki istenen her şeyi yapmayı hazır olsunlar. Kul olsunlar, yaptıklarını kendi istedikleri için yaptıklarını sansınlar ama aslında yaptıkları kendilerine dikte edileni koşulsuz uygulamak olsun. Kurbanlar adasınlar tanrılarına, kurbanlar versinler ve kendileri de kurban olsunlar seve seve. Böylece kurbanların kim oldukları belirlenir.

Eğer tanrı varsa ve mükemmelse, insan gibi basit varlıklardan köle yapması düşünülemez. Mükemmel tanrının köleleri olamayacağı gibi, ihtiyaçları da olamaz. Dolayısıyla insanın yaratıcıya kulluk, kölelik yapma fikri çok saçmadır.

Din tüccarları, insanların zayıflıklarından faydalanarak kulluk yapmalarını, insanın kendi yararına olan bir durummuş olarak gösterirler. Yani aslında kulluk yapmanın insanın kendi yararına olduğu gibi akla, mantığa ve insan onuruna ters bir düşünce ortaya çıkar. Oysa ki kulluk din tüccarlarının, işlerini yapmaları için mükemmel bir zemin oluşturur. Özgür insanlara istediğiniz yaptıramazsınız, basit köleler ise ilk fırsatta sizi alaşağı edeceklerdir. Kullar bu iş için biçilmiş kaftandır. Kulları kullanarak yapılması mümkün olmayan şeyler kolaylıkla yapılabilir.

Ben kulum diyen kişinin önce bunları düşünüp akıl terazisinde tartması gereklidir. Kurban belliyse kasap kim?

Bak akıl dediğin şey müslümanlarda yok, ben bir kere ellerine birşey alıp okuduklarını bile görmedim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu başlığıyla yazı arasında bir alaka kuran beri gelsin de bana bir anlatsın.

Siz kulluğu kabul ettikten sonra önemli olan efendinin kim olduğudur. Efendilerden efendi beğenin. Ama kandırılıyor ihtimaliniz kuvvetle muhtemel.

Siz koyunluğu kabul ettikten sonra önemli olan kasabın kim olduğudur. Kasaplardan kasap beğenin. Ama mundar olma ihtimaliniz kuvvetle muhtemel.

Umarım bir gün anlarsınız

Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz kulluğu kabul ettikten sonra önemli olan efendinin kim olduğudur. Efendilerden efendi beğenin. Ama kandırılıyor ihtimaliniz kuvvetle muhtemel.

Siz koyunluğu kabul ettikten sonra önemli olan kasabın kim olduğudur. Kasaplardan kasap beğenin. Ama mundar olma ihtimaliniz kuvvetle muhtemel.

Umarım bir gün anlarsınız

İnsan aciz ve fakir olduğundan ve hiç bir ihtiyacını karşılamaya gücü yetmediğinden ve nihayetsiz arzuları ve istekleri olduğundan ve nihayetsiz düşmanları olduğundan mutlaka istemek ve birisine kul olmak zorundadır..İşte müslümanlar, sonsuz kudret ve rahmet ve şefkat sahibi, yıldızları zerreler kadar kolay idare eden ve zamandan ve mekandan ve bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve ibadete layık bir Allaha kul olup, ona yalvarıp, ondan istiyorlar..ona ibadet edip, şükrediyorlar..Kafirler ise, kendileri gibi aciz ve fakir ve zelil tabiata ve kainata zelil bir kul oluyorlar..Manen ona yalvarıp, dilencilik ediyorlar..Tabiata minnetar oluyorlar...insan bir çocuk gibi aciz ve fakir ve muhtaç olduğundan ve hiç bir ihtiyacını kendi gücüyle yerine getiremediğinden fıtraten ibadete muhtaçtır..Yani, bu ihtiyaçlarını verecek ve nihayetsiz arzularını yerine getirecek bir zattan istemesi gerekiyor..Benim bütün ihtiyaçlarımı karşılayan ve bütün düşmanlarımdan emin eden ve kalbimden geçen en gizli arzuları bilen ve ehemmiyetle cevap veren zat ise ancak bütün bu kainatın yaratıcısı olabilir..

Elhasıl, Allah benim ibadetime ve kulluğuma ve hiç bir şeyime muhtaç değil..fakat ben ibadete muhtacım..

Ayrıca, Allah ibadete layıktır..Çünkü, bütün noksan sıfatlardan münezzehtir..Bir düşünün, bu kainatı bir saray kadar kolay idare eden ve milyarlarca galaksiyi yıldızlarla beraber idare eden ve aynı anda benim kalbimden geçen en gizli hatıraları bilen sonsuz kudret ve ilim sahibi bir zatın kudretine, azametine, büyüklüğüne ve ihsan ve ikramlarına karşı hayret içinde bir muhabbet ile "Allahu Ekber, Sübhanallah ve elhamdülillah" deyip secde etmemenin imkanı var mı? O kudreti ve azameti temaşa ettikten sonra insan ister istemez secdeye kapanıyor..

Elhasıl, insan Allaha kul olmazsa zelil mahluklara kul köle olur..Zelil mahluklara kul olmak zillet ve alçaklıktır..fakat Allaha kul olmak çok şerefli bir mertebedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 years later...
On 20.10.2012 at 13:09, İLİMCİK yazdı:

İnsan aciz ve fakir olduğundan ve hiç bir ihtiyacını karşılamaya gücü yetmediğinden ve nihayetsiz arzuları ve istekleri olduğundan ve nihayetsiz düşmanları olduğundan mutlaka istemek ve birisine kul olmak zorundadır..İşte müslümanlar, sonsuz kudret ve rahmet ve şefkat sahibi, yıldızları zerreler kadar kolay idare eden ve zamandan ve mekandan ve bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve ibadete layık bir Allaha kul olup, ona yalvarıp, ondan istiyorlar..ona ibadet edip, şükrediyorlar..Kafirler ise, kendileri gibi aciz ve fakir ve zelil tabiata ve kainata zelil bir kul oluyorlar..Manen ona yalvarıp, dilencilik ediyorlar..Tabiata minnetar oluyorlar...insan bir çocuk gibi aciz ve fakir ve muhtaç olduğundan ve hiç bir ihtiyacını kendi gücüyle yerine getiremediğinden fıtraten ibadete muhtaçtır..Yani, bu ihtiyaçlarını verecek ve nihayetsiz arzularını yerine getirecek bir zattan istemesi gerekiyor..Benim bütün ihtiyaçlarımı karşılayan ve bütün düşmanlarımdan emin eden ve kalbimden geçen en gizli arzuları bilen ve ehemmiyetle cevap veren zat ise ancak bütün bu kainatın yaratıcısı olabilir..

Elhasıl, Allah benim ibadetime ve kulluğuma ve hiç bir şeyime muhtaç değil..fakat ben ibadete muhtacım..

Ayrıca, Allah ibadete layıktır..Çünkü, bütün noksan sıfatlardan münezzehtir..Bir düşünün, bu kainatı bir saray kadar kolay idare eden ve milyarlarca galaksiyi yıldızlarla beraber idare eden ve aynı anda benim kalbimden geçen en gizli hatıraları bilen sonsuz kudret ve ilim sahibi bir zatın kudretine, azametine, büyüklüğüne ve ihsan ve ikramlarına karşı hayret içinde bir muhabbet ile "Allahu Ekber, Sübhanallah ve elhamdülillah" deyip secde etmemenin imkanı var mı? O kudreti ve azameti temaşa ettikten sonra insan ister istemez secdeye kapanıyor..

Elhasıl, insan Allaha kul olmazsa zelil mahluklara kul köle olur..Zelil mahluklara kul olmak zillet ve alçaklıktır..fakat Allaha kul olmak çok şerefli bir mertebedir.

Öncelikle bizim ibadete ihtiyacımız var gibi bir mavalla başlamanız tuhaf olmuş kimin ibadete ihtiyacı var sen öyle hissediyorsun diye birileri öyle yapıyor diye ihtiyacı mı olmuş oluyor bütün insanların.Bu ancak köle ruhlu insanların içinde gördüğü bir ezikliğin dışavurumu olabilir. Allah hem senin ibadetine muhtaç değil hem de ibadet etmezsen cehenneme atarım diyor .Sakın o saçma salak ilaç doktor örneğini veya anne çocuğuna kızıyormuşta ama aslında onun elini ateşe koymaması için bir şefkat tokatı imiş gibi örneklerle gelmeyin.Hangi tuhaf ruhlu bir varlık insanlara ilaç olarak kendisinin sürekli övülmesini ona şükredilmesini ister .Madem yarattın her şeyi madem güçlüsün bununla övünmek böbürlenmek ve sürekli sana hamdüssenalar yapılmasını istemek yerine neden teşekkür bekliyorsun.Mükemmel derecede cömert nimet veriyor ama teşekkürde bekliyor yoksa tatmin olamaz sizde biliyorsunuz.Kusra bakmayın ama işte bu insandan başkası değil o tanrı falan değil insan siz insanın zihninde türettiği bir takım insana tapıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...