Jump to content

Müslümanlar icat yapmamış


Recommended Posts

müslümanlar elbette icat yapabilir, bilimde yapabilir. bir zamanlar batıda ortaçağın karanlık günleri yaşanırken, bir tarafta islam bilimi kendi çağının doruklarını yaşıyordu. arapça zamanının lingua francasıydı. ama bu siyasal islamın yani şeriat düzeninin insan hayatına tahakküm etmesiyle değişti. islamın kafalara vurduğu iman zinciri gelişmeyi ve ileri gitmeyi engelledi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

müslümanlar elbette icat yapabilir, bilimde yapabilir. bir zamanlar batıda ortaçağın karanlık günleri yaşanırken, bir tarafta islam bilimi kendi çağının doruklarını yaşıyordu. arapça zamanının lingua francasıydı. ama bu siyasal islamın yani şeriat düzeninin insan hayatına tahakküm etmesiyle değişti. islamın kafalara vurduğu iman zinciri gelişmeyi ve ileri gitmeyi engelledi.

Ve tarihler 610 senesi ramazanının 27. gecesi gösterdiği anda ilk vahiy inmeye başlar. Gecenin ilerlemiş bir saatidir, Hz. Muhammed, başını mağaranın duvarına yaslamış uyumaktadır. Anlayamadığı bir varlık tarafından anlayamadığı bir biçimde uyandırılır önce, mağara nur dolmuş, her yan ışıl ışıl parlamaktadır. Şaşırır, korkar… Her yönden aynı anda gelen bir ses, bütün benliğini doldurur:

“Oku!”

Şaşkınlık ve korkuyla cevap verir:

“Ben okuma bilmem ki!” Göremediği bir kuvvet tarafından şiddetle sıkıldığını hisseder. Kaburgalarının çatırtısını duyar, ölecek gibi olur. Ses, tekrarlar:

“Oku!" O, yine :

“Ben okuma bilmem ki!”, der. Ve tekrar aynı şekilde sıkılır. Aynı emir bir kez daha yinelenir:

“Oku!” O, ise üçüncü kez okuma bilmediğini tekrarlar. Bütün “Oku!” emirleri ve sıkıp bırakmalar, Hz. Muhammed’in vahiy hazırlığının son aşamalarıdır. Çünkü O bir insandır ama vahiy olayında insandan bambaşka bir canlı türü olan melekle doğrudan iletişim kurması gerekmektedir. Bunun için de ya meleğin insanlaşması ya da insanın melekle aynı yaşam boyutuna geçmesi şarttır. Daha sonra vahiy indirilirken melek Cebrail’in insanlaştığı ve Hz. Muhammed’in yaşam boyutuna geçerek O nunla iletişim kurduğu da görülecektir ama bu ilk olayda ALLAH’ın dileği, Hz. Muhammed’in melekleşmesi şeklindedir. Tekrarlanan oku emirleri ve o sıkıp bırakmalar da işte buna yöneliktir. İlk üç “Oku!” emrine verdiği “Ben okuma bilmem ki!” cevabı hala bilincinin yerinde olduğunun yani hala insani yaşam boyutunda bulunduğunun göstergesidir. İlk üç sıkmadan sonra istenilen gerçekleşir ve Hz. Muhammed, deyim yerindeyse tam olarak vahiy moduna geçer. Melek Cebrail üzerinden, ALLAH’tan insana doğru kutsal bir iletişim kurulur, vahiy denilen o manevi nehir çağlamaya başlar:

“Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir.” (Alak,96:1-5)
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ve tarihler 610 senesi ramazanının 27. gecesi gösterdiği anda ilk vahiy inmeye başlar. Gecenin ilerlemiş bir saatidir, Hz. Muhammed, başını mağaranın duvarına yaslamış uyumaktadır. Anlayamadığı bir varlık tarafından anlayamadığı bir biçimde uyandırılır önce, mağara nur dolmuş, her yan ışıl ışıl parlamaktadır. Şaşırır, korkar… Her yönden aynı anda gelen bir ses, bütün benliğini doldurur:

“Oku!”

Şaşkınlık ve korkuyla cevap verir:

“Ben okuma bilmem ki!” Göremediği bir kuvvet tarafından şiddetle sıkıldığını hisseder. Kaburgalarının çatırtısını duyar, ölecek gibi olur. Ses, tekrarlar:

“Oku!" O, yine :

“Ben okuma bilmem ki!”, der. Ve tekrar aynı şekilde sıkılır. Aynı emir bir kez daha yinelenir:

“Oku!” O, ise üçüncü kez okuma bilmediğini tekrarlar. Bütün “Oku!” emirleri ve sıkıp bırakmalar, Hz. Muhammed’in vahiy hazırlığının son aşamalarıdır. Çünkü O bir insandır ama vahiy olayında insandan bambaşka bir canlı türü olan melekle doğrudan iletişim kurması gerekmektedir. Bunun için de ya meleğin insanlaşması ya da insanın melekle aynı yaşam boyutuna geçmesi şarttır. Daha sonra vahiy indirilirken melek Cebrail’in insanlaştığı ve Hz. Muhammed’in yaşam boyutuna geçerek O nunla iletişim kurduğu da görülecektir ama bu ilk olayda ALLAH’ın dileği, Hz. Muhammed’in melekleşmesi şeklindedir. Tekrarlanan oku emirleri ve o sıkıp bırakmalar da işte buna yöneliktir. İlk üç “Oku!” emrine verdiği “Ben okuma bilmem ki!” cevabı hala bilincinin yerinde olduğunun yani hala insani yaşam boyutunda bulunduğunun göstergesidir. İlk üç sıkmadan sonra istenilen gerçekleşir ve Hz. Muhammed, deyim yerindeyse tam olarak vahiy moduna geçer. Melek Cebrail üzerinden, ALLAH’tan insana doğru kutsal bir iletişim kurulur, vahiy denilen o manevi nehir çağlamaya başlar:

“Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir.” (Alak,96:1-5)

ne bu ya kopyla yapıştır. sen ne anlatıyorsun burada. oku demiş neyi okuyacak kitapmı okuyor gazetemi dergimi oku derken neyi kasdetin şu an ben kitap okuyorum vahymi geliyor yoksa :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

ne bu ya kopyla yapıştır. sen ne anlatıyorsun burada. oku demiş neyi okuyacak kitapmı okuyor gazetemi dergimi oku derken neyi kasdetin şu an ben kitap okuyorum vahymi geliyor yoksa :lol:

1.Olarak,Vahiy insana gelir.

2.Olarakta,Vahiy Peygamberlere gönderilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ve tarihler 610 senesi ramazanının 27. gecesi gösterdiği anda ilk vahiy inmeye başlar. Gecenin ilerlemiş bir saatidir, Hz. Muhammed, başını mağaranın duvarına yaslamış uyumaktadır. Anlayamadığı bir varlık tarafından anlayamadığı bir biçimde uyandırılır önce, mağara nur dolmuş, her yan ışıl ışıl parlamaktadır. Şaşırır, korkar… Her yönden aynı anda gelen bir ses, bütün benliğini doldurur:

“Oku!”

Şaşkınlık ve korkuyla cevap verir:

“Ben okuma bilmem ki!” Göremediği bir kuvvet tarafından şiddetle sıkıldığını hisseder. Kaburgalarının çatırtısını duyar, ölecek gibi olur. Ses, tekrarlar:

“Oku!" O, yine :

“Ben okuma bilmem ki!”, der. Ve tekrar aynı şekilde sıkılır. Aynı emir bir kez daha yinelenir:

“Oku!” O, ise üçüncü kez okuma bilmediğini tekrarlar. Bütün “Oku!” emirleri ve sıkıp bırakmalar, Hz. Muhammed’in vahiy hazırlığının son aşamalarıdır. Çünkü O bir insandır ama vahiy olayında insandan bambaşka bir canlı türü olan melekle doğrudan iletişim kurması gerekmektedir. Bunun için de ya meleğin insanlaşması ya da insanın melekle aynı yaşam boyutuna geçmesi şarttır. Daha sonra vahiy indirilirken melek Cebrail’in insanlaştığı ve Hz. Muhammed’in yaşam boyutuna geçerek O nunla iletişim kurduğu da görülecektir ama bu ilk olayda ALLAH’ın dileği, Hz. Muhammed’in melekleşmesi şeklindedir. Tekrarlanan oku emirleri ve o sıkıp bırakmalar da işte buna yöneliktir. İlk üç “Oku!” emrine verdiği “Ben okuma bilmem ki!” cevabı hala bilincinin yerinde olduğunun yani hala insani yaşam boyutunda bulunduğunun göstergesidir. İlk üç sıkmadan sonra istenilen gerçekleşir ve Hz. Muhammed, deyim yerindeyse tam olarak vahiy moduna geçer. Melek Cebrail üzerinden, ALLAH’tan insana doğru kutsal bir iletişim kurulur, vahiy denilen o manevi nehir çağlamaya başlar:

“Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir.” (Alak,96:1-5)

tekrar soruyorum neyi okuyor peygamber dediyin adam kitapı okuyor dor daha ortatda kitap yok islam işte kendisiyle çelişen bir kitabı var. cevap ver kaçamak cevap istemiyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş

tekrar soruyorum neyi okuyor peygamber dediyin adam kitapı okuyor dor daha ortatda kitap yok islam işte kendisiyle çelişen bir kitabı var. cevap ver kaçamak cevap istemiyorum

Oku! yaradan rabbinin adıyla oku!

Kainati oku,Allah nasıl yaratmış ağacı,taşı,toprağı,güneşi niçin yaratmış,seni niçin yaratmış,hepsini bul öğren.Oku! yaradan rabbinin adıyla oku!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman İlim Adamları Sadece Kur'an'dan Alınan Bilgilerle Dizel Jeneratör Ürettiler

elezher_crew.jpg

"Batı tarafından geliştirilen her kuramda, bilim dünyasında çığır açacak her gelişmede ve gelinen her teknolojik aşamada 'Bunlar zaten Kur'an'da yazıyor' demek zorunda kaldığımız günler artık sona eriyor" diyen Rektör, projenin her aşamasında kullanılan bilgiler için tek kaynak kitap olarak Kur'an'ı gösterirken, basın mensuplarının hadislerin kullanılıp kullanılmadığı yönündeki sorularını ise "Sahih olanlardan tabii ki faydalanıldı" sözleriyle yanıtladı.

Haberin devami

Link to post
Sitelerde Paylaş

Oku! yaradan rabbinin adıyla oku!

Kainati oku,Allah nasıl yaratmış ağacı,taşı,toprağı,güneşi niçin yaratmış,seni niçin yaratmış,hepsini bul öğren.Oku! yaradan rabbinin adıyla oku!

ben diyorum çanakale sen diyorsun y .... k ya anlamakta zorlukmu çekiyorsun sen bir kitap okurken adı ne oluyor kiatap okuma dimi bende diyormki ortaada ne bir metin var ne gazete ne dergi nede bir kitap allah oku diyor neyi okuyacak muhmmed. ha git kabilene söyle dese bir nebze tatmin olurum yinde tam tatmin olmam. allah utanıyormu yoksa acizmi kendisi ben burdayım diyemiyor allahın ağzı yokmu allah öyle istedi yani sizin deyiminzle allahın işine kimse karışamz diyorsa canı kitap yazmak istedi öyle bir kitap yazarki hiç yanmayan yok olmayan suya dayanaklı hata derki bakın bu benim delilimdir kitaba ne yapsanızanız yapın zere kadar deyişme olmaz yanmaz vs.biz insanda deriz gerçekten ya bu allahtan gelmedir ama ortada öyle bir durumyoki istediyin şeyi yap yok oluyor ben ateist olmadan önce birisi getirdi bana bir yazı verdi kurandan bu iş yerine bırak hırsızlığa iyi gelir dedi hiç bir birşeye yarmadı ateist olduktan sonra aldım yaktım bakayim bunda ne keramet var diye yine bir şey yok. kağıt yani madeden başka birşey deyil. ağcı kaninatı vs.yaratan allah olduğunu kabülen pekiyi allah güneşin nereye batığından haberi olmazmı? kara balçığa batığını haber veriyor çamuramı batıyor güneş? yazın sıcaklığın cehenemin sıcaklığından kaynaklandığını söylüyor sahih hadisler daha kutuplardan amerikdan haberi olmayan bir allahtan bahsediyorsun bunu herşeyeyi yatana malediyorsan bravo derim sana sen korkularını yen ondan sora yorum yaz

Link to post
Sitelerde Paylaş

müslümanlar elbette icat yapabilir, bilimde yapabilir. bir zamanlar batıda ortaçağın karanlık günleri yaşanırken, bir tarafta islam bilimi kendi çağının doruklarını yaşıyordu. arapça zamanının lingua francasıydı. ama bu siyasal islamın yani şeriat düzeninin insan hayatına tahakküm etmesiyle değişti. islamın kafalara vurduğu iman zinciri gelişmeyi ve ileri gitmeyi engelledi.

Adas arapca hicbir zaman lingua franca olmadi aç bedeviler birlestikten sonra oldukca yayildilar ama ne dilleri ne kulturleri o dönemler icin belirleyici degildi ama iyice araplasma sevdasi yuzunden siyasi sebeplerle Osmanli islami gunumuze kadar hatri sayilir bir konuma tasidi. Eger ki es kaza osmanogullari hristiyan olsa islamda bugun kucuk bir hristiyanlik mezhebi ya da suryanilik kolu ya da ezoterik bir inanis falan olurdu.

Yahya zaytung olmasa yaman habermis bende spoiler veren tiplere döndum ama ...

Video ile ilgilide arkasinda jameel foundation ya da jameel vakfi varsa degil kamerayi, ucagi, arabayi araplar bulmus, insani bile araplar yaratmis diye film cevirtirler ben kingsley'e.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman bir kitlenin bu gün övündüğü o bilim adamları; günümüzde yaşasalardı aynı kitle tarafından müslümandan sayılmazdı.

Birilerinin seni Müslümandan sayıp saymamalarıyla mı Müslüman olunuyor?

tarihinde Cervantes tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

müslümanlar elbette icat yapabilir, bilimde yapabilir. bir zamanlar batıda ortaçağın karanlık günleri yaşanırken, bir tarafta islam bilimi kendi çağının doruklarını yaşıyordu. arapça zamanının lingua francasıydı. ama bu siyasal islamın yani şeriat düzeninin insan hayatına tahakküm etmesiyle değişti. islamın kafalara vurduğu iman zinciri gelişmeyi ve ileri gitmeyi engelledi.

Nasıl yani ilk başlarda İslam bilime engel değil miydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...