Jump to content

Din Kusurludur, İnsan Kusurlu Olduğu İçin.


Recommended Posts

  • İleti 168
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Din Psikolojisi Üzerine, elbette Din psikolojisi üzerinde bir uzman çeviri yapacaktır..

http://ilahiyat.ista....edu.tr/?p=6525

Orjinal makalenin yazarları psikoloji bölümlerinde akademisyen. İlahiyatçı isen kusura bakma ilahiyatçılara (dincilere diyelim) güvenim düşük. Bu forumda yazan bir çok dindar arkadaşın yalan kaynak verdiğini, verdikleri kaynaklarda ki gerçekleri çarpıttıklarını, yanlış çevirileri kaynak diye verdiklerini görünce herşeyin orjinalini ister oluyorsun.

Anladığım kadarı ile orijinali sende de yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaynağı çeviren kişi, psikolojiye giriş dersi veriyor İstanbul üniversitesinde. Okuttuğu Lisans Dersleri : Psikolojiye Giriş, Eğitim Psikolojisi, Rehberlik, İslam Eğitim Tarihi, Din Psikolojisi, Y. Dil (İngilizce).

Okuttuğu Y. Lisans Dersleri: Psikolojide Temel Yaklaşımlar I, Psikolojide Temel Yaklaşımlar II, Uygulamalı Din Psikolojisi Araştırmaları, Sosyal Psikoloji, Psikanalistler ve Din.

Orjinali kitap zaten. Benim elimde de yok. Elimde aslında yüksek bir arşiv var ama Nette yüklü değil. PC içerisinde bir klasörde, ihtiyaç duydukça (özellikle ödev hazırlarken) kullanıyorum. Bu foruma da koca kitapları copy past yapmak istemedim. Kısaca sayfa vermek yeterli diye düşünüyorum...

tarihinde bakifani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet

çocuk gelişimi veya gelişim psikolojisi makaleleri. Kitapları elde ederseniz, kaynakçasında pekçok makale bulabilirsiniz. Bu 3 duyguyu 4'e veya 7 ye çıkaran görüşler de var. İnternete temel duygular diye yazın dilediğiniz kaynağı okuyun.

Duygular, inançlarımızı oluşturur. Mesela, bilinmemezlik güvensizliğe sebeptir ve güvensizlik hissettiğinizde bir inanca yönelirsiniz.

İddianız şuydu:

Diyorsunuz ki doğuştan gelen 3 duygu (5, 7 neyse) insanı otomatik bir şekilde inanca (dine, Allah'a,vs) yöneltir.

Ben de diyorum ki, bu iddiayı destekleyen herhangi bir bilimsel makaleyi bana gösterin. Pek çok makale veya kitaba gerek yok. Sadece bilimsel bir dergide çıkmış bir (1) adet makale.

Gökmavi haklı. Bakifani siz psikolojiden, hele çocuk gelişimi dalından gram anlıyorsanız arap olayım.

Çocuklar somut düşünürler.Fazla gerçekçidirler. Soyut düşünceleri anlayamazlar. Din ve Tanrı düşünceleri öte taraf iddiaları soyut düşüncelerdir ve bir bebek veya çocuğa bu soyut tasarıları anlatamazsınız ve öğretemezsiniz. Sizin dediğiniz çocuk- güven - inanç teorisiyle, diğer dindarların uydurduğu Tanrı inancının veya dini düşünüşün doğuştan geldiği teori bile diyemiyorum iddiaları çöptür, bilimsel değildir, asılsızdır.

Bir çocuk en erken 6 yaşından önce soyut düşünme yetisine sahip değildir. Din veya Tanrı inancı bir çocuğa ancak bu yaşlardan sonra öğretilebilir. Bu yaşın altı çocuklar büyüklerinin dua edişini veya din ritüellerini, ne yaptıklarını idrak etmeden, ancak taklit edebilirler. Bilişsel gelişim, çocukların büyüyüp gelişirken zaman içinde çevreleriyle uyum sağlama, düşünce ve duygularının etkileyen bireylerle benzeşmesi, empati gibi şeylerin öğrenilmesi evre evre oluşur. Çocuklar büyüklerin minyatürü beyin taşımazlar ve onlar gibi düşünemezler. Her şey zaman içinde verilir ve doğuştan getirilen bir inanç, din ya da Tanrı yoktur.

Bebekte ve 3 yaşına kadar çocukta sadece ve sadece anneye güven duygusu vardır. Anne dünyadır, evrendir ,herşeydir. Çocuk dünyaya gözlerini anneyle açar ve ondan başkasını tanımaz. Anne güven, sıcaklık veren, besleyen, koruyandır. Çocuk başka hiç kimseye güvenmez. üsteleyen olursa anneye kaçma davranışı gözlenir. Bu yüzden üç yaşından önce yuvaya verme uzmanlarca onaylanmaz. Çalışan anneler için üç yaş altı yuvalar çok çok az vardır ama onlarda tasvip edilmezler. Hatta 6 dan önce anneden ayrılmama en iyisidir.

Görüldüğü gibi dinler ve Tanrı fikri ile insanları çok sonradan kirletiyor, soyut masalları çocukların beynine sonradan empoze ediyorlar. Bu işleri de yetişkinler yapıyor. 3 yaşında bir çocuğa sorun bakalım -Allah nedir, din nedir- diye apışıp kalacaktır.

Sizin verdiğiniz linkte de bunlara değiniliyor. Hatta piaget gibi büyük bir adam bu 6 yaşı 12 ye çekmiş sizin yazıda. Tabii bu biraz abartılı olmuş. Bakın ne diyor ;

4- Soyut İşlem Evresi (12 yaş ve üzeri) : Bilişsel gelişimin son evresinde çocuk, düşünsel süreçlerde somuttan uzaklaşmaya yönelir. Bu dönemdeki çocuklar bir probleme ilişkin muhtemel çözümler geliştirme ve sonra doğru bir çözüme ulaşabilmek için farklı ihtimalleri sistematik olarak test edecek bir plan oluşturma gibi kuramsallığı da içeren karmaşık soyut düşünmeyi başarabilirler. Bu, dinî gelişim için önemli bir durum olarak görülmektedir. Örneğin, bu yaklaşımlar, çocukların bilişsel olarak, daha çok yetişkin dinî hayatına dönük karmaşık ve soyut dinî kavramları anlama yeteneklerinin olmadığını öngörür.

tarihinde Cariye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

a. 0-2 Ya

ş Dönemi

Piaget’nin

duyumsal-devimsel dönemine karşılık gelen bu yaş aralığı,64 çocuğun ilgi, gözlem ve araştırmalar sonucu, aşamalı bir ilerlemeyle çevreyi ve içinde yaşayacağı dünyayı öğrendiği, daha ziyade deneme-yanılma yoluyla ilgi ve merakını giderdiği, aynı zamanda zaman ve mekânla ilgili bazı durumları algıladığı gelişi-min ilk aşamasıdır.

Çocuklu

ğun bu dönemini güven bağlamında inceleyen Erikson, dini duyguyu güvenle ilişkilendirir ve dini duygunun kaynağını

güvende bulur.

65 Benzer çalışmalarla Fowler, güven anlamında bir inançtan bahseder ve inancın ahlaki gelişime paralel olarak şekil-lendiğini belirterek, 0-2 yaş aralığını farklılaşmamış ilksel inanç olarak sınıflandırır. Ona göre bebeklikte gelişen bu inanç formu bize, bebeklik döneminde karşılaşılan, fakat kaygılardan uzak prob-lemlerle baş edebilme ve onlar karşısında dayanabilme gücü verir. Fowler’e göre bu ilksel inanç, tıpkı Erikson’un güven duygusuna yüklediği anlam gibi, kişinin inancının genel gidişatını belirlememe-sine karşın, ileride şekillenecek inancın temelini oluşturur. Çünkü bu dönemde şekillenmesi gereken kişi-çevre ilişkisi, duygusal bağla-rı ve güvene dayalı bağlılığı gerektirir.66

Hem Fowler hem de Erikson, bu dönemde

başlayan dini duygunun, ileriye dönük neden-sel akıl yürütme, olaylar ve deneyimler arasında ilişki kurma, iyi ve kötüyü algılama gibi alanlarda kişinin gelişimine olumlu katkıda bulunacağını belirtirler.67

tarihinde bakifani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın Cariye, cımbızla çekip ayıklamayın. Ben tamamen bir Dindar bebek olur veya bebek tanrıyı bilir demedim. Temel bazı duyguların veya içgüdülerin inançların oluşmasına etken olduğunu söyledim ki, güven duygusu da en önemli duygulardan biridir.

tarihinde bakifani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Makalenin tamamını okudum.

En son cümle :

Sonuçta Elkind, çocukların 11 veya 12 yaşından önce (yani Piaget’in soyut işlemler döneminin başlangıcı), bir soyut “yetişkin” din anlayışına ulaşma yeteneğine sahip olamadıklarını belirlemiştir.

İlk paragrafta farklı değil:

...

Allport, “tabii din” fikrini benimsemeden öte, dinin temel insan ihtiyaçlarından kaynaklanmakla birlikte, kalıtsal olmayıp, sonradan kazanıldığına inanır.

çocuğun dine yönelmesine, diğer gelişen yanlarına olduğu gibi, kültür ve çevre şekil verir

Zaman ilerledikçe, büyüyen çocuklar dindarlığın soyut yönlerini kavramaya başlarlar ve artık her şeyi somut terimlerle ifade etmeye gerek

olmaz.

İlahiyat okulunda hoca olan James Fowler'ın 7 adımından bizim konumuza referans olan cümlesini de aşağıda aktarıyorum:

1- Temel İman (Anne karnında ve yaşamın ilk ayları müddetince):

Bu evre duygusal güvenin başlangıcını içerir. Daha sonraki iman gelişimi bu esas üzerine temellenir.

Bu cümleden 2 yaşına kadar anne sevgisi görmemiş insanların iman (dini inanç) geliştirmeyecekleri çıkar. Peki gerçekte bu böyle midir? Hiç zannetmiyorum. Hatta ben tam tersini iddia ediyorum. İlk 2-3 yılda anne-baba sevgisi görmeyen çocukların ilerleyen yaşlarda bu boşluğu hayali arkadaşlar-Allah gibi ögelerle doldurdukları düşünüyorum.

saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Makalenin tamamını okudum.

En son cümle :

Sonuçta Elkind, çocukların 11 veya 12 yaşından önce (yani Piaget’in soyut işlemler döneminin başlangıcı), bir soyut “yetişkin” din anlayışına ulaşma yeteneğine sahip olamadıklarını belirlemiştir.

İlk paragrafta farklı değil:

...

Allport, “tabii din” fikrini benimsemeden öte, dinin temel insan ihtiyaçlarından kaynaklanmakla birlikte, kalıtsal olmayıp, sonradan kazanıldığına inanır.

çocuğun dine yönelmesine, diğer gelişen yanlarına olduğu gibi, kültür ve çevre şekil verir

Zaman ilerledikçe, büyüyen çocuklar dindarlığın soyut yönlerini kavramaya başlarlar ve artık her şeyi somut terimlerle ifade etmeye gerek

olmaz.

İlahiyat okulunda hoca olan James Fowler'ın 7 adımından bizim konumuza referans olan cümlesini de aşağıda aktarıyorum:

1- Temel İman (Anne karnında ve yaşamın ilk ayları müddetince):

Bu evre duygusal güvenin başlangıcını içerir. Daha sonraki iman gelişimi bu esas üzerine temellenir.

Bu cümleden 2 yaşına kadar anne sevgisi görmemiş insanların iman (dini inanç) geliştirmeyecekleri çıkar. Peki gerçekte bu böyle midir? Hiç zannetmiyorum. Hatta ben tam tersini iddia ediyorum. İlk 2-3 yılda anne-baba sevgisi görmeyen çocukların ilerleyen yaşlarda bu boşluğu hayali arkadaşlar-Allah gibi ögelerle doldurdukları düşünüyorum.

saygılar

Horney, İnsanın çaresizlik duygusunu aşmak için güvenlik arayışına yöneldiğini söyler. Çocuklukta sevgi göremeyen bebek maalesef bir özgüvende geliştiremeyebilir. Özgüvende olamayış ve güvenlik ihtiyacına ulaşma süreçleri kişileri Din lere sürükler. Bununla beraber kalıtsallık konusunda bazı bilim adamları İnanç geninin bulduklarını iddia etmişti sanırsam.

http://www.milliyet.com.tr/2004/10/19/son/sonyas26.html

tarihinde bakifani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

[/size]

Horney, İnsanın çaresizlik duygusunu aşmak için güvenlik arayışına yöneldiğini söyler. Çocuklukta sevgi göremeyen bebek maalesef bir özgüvende geliştiremeyebilir. Özgüvende olamayış ve güvenlik ihtiyacına ulaşma süreçleri kişileri Din lere sürükler.

Horney kim bilmiyorum ama benim söylediğim şeyi söylemiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Horney kim bilmiyorum ama benim söylediğim şeyi söylemiş.

Karen Horney (1885 – 1952)

Gökmavi, sonuçta, İnanç gelişimi de bir bütündür. Bebeklik dediğimiz Günden yaşadığımız şu An'a kadar. Şu an bulunan inançlarımız bu gelişimin ürünüdür...

tarihinde bakifani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Karen Horney (1885 – 1952)

Gökmavi, sonuçta, İnanç gelişimi de bir bütündür. Bebeklik dediğimiz Günden yaşadığımız şu An'a kadar. Şu an bulunan inançlarımız bu gelişimin ürünüdür...

Aksini iddia etmiyorum ki zaten. Şu an ne isen doğduğun andan itibaren yaşadıklarının toplamıdır. Konu inanç gelişiminin çocuklarda kendi kendine değil çevreden öğrenilerek oluştuğu gerçeği.

Link to post
Sitelerde Paylaş

a. 0-2 Ya

ş Dönemi

Piaget’nin

duyumsal-devimsel dönemine karşılık gelen bu yaş aralığı,64 çocuğun ilgi, gözlem ve araştırmalar sonucu, aşamalı bir ilerlemeyle çevreyi ve içinde yaşayacağı dünyayı öğrendiği, daha ziyade deneme-yanılma yoluyla ilgi ve merakını giderdiği, aynı zamanda zaman ve mekânla ilgili bazı durumları algıladığı gelişi-min ilk aşamasıdır.

Çocuklu

ğun bu dönemini güven bağlamında inceleyen Erikson, dini duyguyu güvenle ilişkilendirir ve dini duygunun kaynağını

güvende bulur.

65 Benzer çalışmalarla Fowler, güven anlamında bir inançtan bahseder ve inancın ahlaki gelişime paralel olarak şekil-lendiğini belirterek, 0-2 yaş aralığını farklılaşmamış ilksel inanç olarak sınıflandırır. Ona göre bebeklikte gelişen bu inanç formu bize, bebeklik döneminde karşılaşılan, fakat kaygılardan uzak prob-lemlerle baş edebilme ve onlar karşısında dayanabilme gücü verir. Fowler’e göre bu ilksel inanç, tıpkı Erikson’un güven duygusuna yüklediği anlam gibi, kişinin inancının genel gidişatını belirlememe-sine karşın, ileride şekillenecek inancın temelini oluşturur. Çünkü bu dönemde şekillenmesi gereken kişi-çevre ilişkisi, duygusal bağla-rı ve güvene dayalı bağlılığı gerektirir.66

Hem Fowler hem de Erikson, bu dönemde

başlayan dini duygunun, ileriye dönük neden-sel akıl yürütme, olaylar ve deneyimler arasında ilişki kurma, iyi ve kötüyü algılama gibi alanlarda kişinin gelişimine olumlu katkıda bulunacağını belirtirler.67

Bu ne yahu. dıdısının dıdısının dıdısı. Ne dini ne allah'ı ne güveni. İleriye dönük akıl yürütme, olaylar v.s. diyerek iyiyi kötüyü algılama için kişinin gelişimine katkıda bulunabilir demiş. bu bir teori bile değil,detay hiç değil.. Mışmış ta mış mış.

Çocuk soyuttan anlamıyor ki, bu neyin dini duygusu? neyin güveni? İnsanoğlunun 0-2 yaş aralığında bir tek anneye güveni vardır. Tanrı da Annedir. Anneden koparken başka şeylere güven duygusu geliştirebilir. O da 6 yaşlarında.

Toplumların çoğu dindar olduğu için, Allah'ı dayıyorlar çocuğun burnuna. Çocuk bisiklet istiyor mesela ve hemen tanrıya dua ediyor. Tanrının baba, koruyucu şefkatli bir yardımcı olarak tanıtırsan sonuç çocuğun ondan dilekte bulunması olacaktır. Çocuklar realisttir ve isteklerinin hemen karşılanmasını isterler. İhtiyaç gecktirememelerinin bir sonucu olarak Tanrıyı kullanırlar eğer öğretilirse. Ama asla korunma güven ve şevkat arayışı için bir Tanrıya ihtiyaç duymazlar. Tanrı ilk dönemlerde annedir, daha ileride otorite olarak babadır.

Çocuklar Tanrıyı sihirbaz ya da ihtiyaçların isteneceği bir varlık olarak görür 10 lu yaşlara kadar. Bilimsel gerçek budur. Dinlerin içinde çocuklar için korkutucu olaylar vardır. Şeytanlar vardır. Hele cennet cehennemden hiç anlamaz çocuk. Hiç bir şekilde de anlatılmamalıdır. Çocuk dinle şeytanla cehennemle korkutulunca sonuç psikopatlıktır.

Din dediğin imtihan dünyasını kaktırmak ve ibadetler zinciridir. Allahtan af dilemedir. Küçücük bir çocuğa dini nasıl anlatırsınız. anlamaz ki. Sizin dinden kastınız nedir acaba ? Çocuk namaz mı kılacak mesela ? Allahtan af mı dileyecek ?

Sen Tanrıyı gösterme çocuğuna bak bakalım ne Tanrı tanıyor ne din.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aksini iddia etmiyorum ki zaten. Şu an ne isen doğduğun andan itibaren yaşadıklarının toplamıdır. Konu inanç gelişiminin çocuklarda kendi kendine değil çevreden öğrenilerek oluştuğu gerçeği.

Çevreden öğrenildiği, muhakkak fakat çevreden öğrenme dediğin davranışlar temel dürtüler ya da duygular ile birlikte İnanç halini alıyorlar, gelişim ile beraber bu duyguların sayıda artıyor ve buna nisbetle inanç tahayyülümüz de değişiyor... tarihinde bakifani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ne yahu. dıdısının dıdısının dıdısı. Ne dini ne allah'ı ne güveni. İleriye dönük akıl yürütme, olaylar v.s. diyerek iyiyi kötüyü algılama için kişinin gelişimine katkıda bulunabilir demiş. bu bir teori bile değil,detay hiç değil.. Mışmış ta mış mış.

Çocuk soyuttan anlamıyor ki, bu neyin dini duygusu? neyin güveni? İnsanoğlunun 0-2 yaş aralığında bir tek anneye güveni vardır. Tanrı da Annedir. Anneden koparken başka şeylere güven duygusu geliştirebilir. O da 6 yaşlarında.

Toplumların çoğu dindar olduğu için, Allah'ı dayıyorlar çocuğun burnuna. Çocuk bisiklet istiyor mesela ve hemen tanrıya dua ediyor. Tanrının baba, koruyucu şefkatli bir yardımcı olarak tanıtırsan sonuç çocuğun ondan dilekte bulunması olacaktır. Çocuklar realisttir ve isteklerinin hemen karşılanmasını isterler. İhtiyaç gecktirememelerinin bir sonucu olarak Tanrıyı kullanırlar eğer öğretilirse. Ama asla korunma güven ve şevkat arayışı için bir Tanrıya ihtiyaç duymazlar. Tanrı ilk dönemlerde annedir, daha ileride otorite olarak babadır.

Çocuklar Tanrıyı sihirbaz ya da ihtiyaçların isteneceği bir varlık olarak görür 10 lu yaşlara kadar. Bilimsel gerçek budur. Dinlerin içinde çocuklar için korkutucu olaylar vardır. Şeytanlar vardır. Hele cennet cehennemden hiç anlamaz çocuk. Hiç bir şekilde de anlatılmamalıdır. Çocuk dinle şeytanla cehennemle korkutulunca sonuç psikopatlıktır.

Din dediğin imtihan dünyasını kaktırmak ve ibadetler zinciridir. Allahtan af dilemedir. Küçücük bir çocuğa dini nasıl anlatırsınız. anlamaz ki. Sizin dinden kastınız nedir acaba ? Çocuk namaz mı kılacak mesela ? Allahtan af mı dileyecek ?

Sen Tanrıyı gösterme çocuğuna bak bakalım ne Tanrı tanıyor ne din.

O dediğine sebep korku duygusudur...
Link to post
Sitelerde Paylaş

Korku doğal bir duygudur. Güven de korku duygusunu sağaltır. Korku duygusu olmasaydı var olamazdık. Tamamen evrimle alakalı ve hayatta kalmayı sağlar. Atalarımız iki ayağı üzerine kalkmadan önce dallarda uyurken de korkuyorlardı. Ama bu korkuları o zamanlar diğer saldırgan hayvanlara karşıydı. Ama ne Tanrı vardı zihinlerinde, ne de din. Güven duyacakları tek şey ağaç dalları ve kendileriydi. De sen, ne demek için korku duygusundan bahsettin? Lütfen açık açık ve gevelemeden alalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çevreden öğrenildiği, muhakkak fakat çevreden öğrenme dediğin davranışlar temel dürtüler ya da duygular ile birlikte İnanç halini alıyorlar, gelişim ile beraber bu duyguların sayıda artıyor ve buna nisbetle inanç tahayyülümüz de değişiyor...

E sen de dıdısının dıdısı diyorsun ya işte.

Dini ve Tanrıyı tabii ki insanın bir açığından faydalanıp içine sokuyoruz zaten. O da korkusunu sağaltma amaçlı, bir şeylerden medet umarak güven sağlama amaçlı. Seneler senesi evrile evrile korkuyu ve güven duygusunu sonunda sanal ve soyut mahlukata yönlendirdi somuttan insanoğlu. Varolduğunda sadece doğadaki reel tehlikelerden korkarken, şimdi Tanrı'nın ham yapmasından korkuyor. Evrimin mükemmele ulaştırma iddiası da yoktur aslen.

tarihinde Cariye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Korku doğal bir duygudur. Güven de korku duygusunu sağaltır. Korku duygusu olmasaydı var olamazdık. Tamamen evrimle alakalı ve hayatta kalmayı sağlar. Atalarımız iki ayağı üzerine kalkmadan önce dallarda uyurken de korkuyorlardı. Ama bu korkuları o zamanlar diğer saldırgan hayvanlara karşıydı. Ama ne Tanrı vardı zihinlerinde, ne de din. Güven duyacakları tek şey ağaç dalları ve kendileriydi. De sen, ne demek için korku duygusundan bahsettin? Lütfen açık açık ve gevelemeden alalım.

Din ve Tanrıyı ayrı bir köşeye koyalım tekrardan. İlk insanlar korkularından gökyüne, ağaçlara veya benzeri nesnelere tapındılar. Güven duygusuna yönelim Din leri de var etti. Örneğin, insanlarda ölüm korkusu olmasa idi, bu kadar Dindarlık gözlenirmiydİ? tarihinde bakifani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çocukluğun bu dönemini güven bağlamında inceleyen Erikson, dini duyguyu güvenle ilişkilendirir ve dini duygunun kaynağını

güvende bulur.

65 Benzer çalışmalarla Fowler, güven anlamında bir inançtan bahseder ve inancın ahlaki gelişime paralel olarak şekil-lendiğini belirterek, 0-2 yaş aralığını farklılaşmamış ilksel inanç olarak sınıflandırır. Ona göre bebeklikte gelişen bu inanç formu bize, bebeklik döneminde karşılaşılan, fakat kaygılardan uzak prob-lemlerle baş edebilme ve onlar karşısında dayanabilme gücü verir. Fowler’e göre bu ilksel inanç, tıpkı Erikson’un güven duygusuna yüklediği anlam gibi, kişinin inancının genel gidişatını belirlememe-sine karşın, ileride şekillenecek inancın temelini oluşturur. Çünkü bu dönemde şekillenmesi gereken kişi-çevre ilişkisi, duygusal bağla-rı ve güvene dayalı bağlılığı gerektirir.66

Hem Fowler hem de Erikson, bu dönemde

başlayan dini duygunun, ileriye dönük neden-sel akıl yürütme, olaylar ve deneyimler arasında ilişki kurma, iyi ve kötüyü algılama gibi alanlarda kişinin gelişimine olumlu katkıda bulunacağını belirtirler.67

Psikolog değilim ama okuduğumu anlayabilecek seviyedeyim. Bu yazıyı okuyunca aklıma Alan Sokal'ın Fashionable Nonsense: Postmodern Intellectuals' Abuse of Science adlı kitabı geldi:

http://www.amazon.com/gp/product/0312204078/ref=pd_lpo_k2_dp_sr_2?pf_rd_p=486539851&pf_rd_s=lpo-top-stripe-1&pf_rd_t=201&pf_rd_i=1861976313&pf_rd_m=ATVPDKIKX0DER&pf_rd_r=0EA1E6R4HWB413RS2RJB

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...