Jump to content

Din Kusurludur, İnsan Kusurlu Olduğu İçin.


Recommended Posts

  • İleti 168
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Size anlatamadığım da şu; güven, korku gibi duygular 0-2 yaşa bağlı olarak yol haritası belirler.Zira temelleri bu yaşlarda atılır. Bu duygular sayesinde de inanç şeklin belirlenir.

Eğer inanç şekli 0-2 yaş arası güven, korku gibi duygulara bağlı belirlenseydi dinler coğrafi olarak ayrılmazdı. Hindistan'da hindular, Çinde folk dinleri, budistler ve ateistler, ortadoğuda İbrahimi dinler, Isveçte ateistler, vs olmazdı. Her ülkede her inançtan (cennet inancı olan ve olmayan) insanlar olurdu. Yani daha uniform bir dağılım olurdu.

Inanç şeklini belirleyen etken çevredir. Sen Italyan olsan katolik, Japon olsan şintoist veya dinsiz, Çek olsan ateist olurdun.

tarihinde gokmavi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Size anlatamadığım da şu; güven, korku gibi duygular 0-2 yaşa bağlı olarak yol haritası belirler.Zira temelleri bu yaşlarda atılır. Bu duygular sayesinde de inanç şeklin belirlenir.

Arkadaşım, siz kendiniz yanılmakla kalmıyor, okuru da yanıltıyorsunuz. Öncelikle kendinizle çelişiyor, kendi ayağınıza sıkıyorsunuz.

Kısaca göstemeye çalışayım.

İletilerinizde sürekli Ericson'un Psikososyal Gelişim Kuramı (İnsanın Sekiz Evresi Kuramı)'na değinip duruyor ve 0-2 yaş arası güvene duyulan gereksinimin önemini vurgularken, bu güvenin oluşmadığı bireylerde Tanrı ihtiyacı geliştiğini tekrarlıyorsunuz. Bu zaten sizin çıkarsamanız. Yani böyle bir bilimsel kuram yok, en azından ben eğitim yaşamım boyu hiç rastlamadım. Kaldı ki kişilik kuramları onlarcadır, Ericson bunlardan sadece bir tanesidir.

Konuya dönelim. Eğer kişi, 0-2 yaş arasında yeterince anne şefkat ve ilgisi görmemişse, duygusal ve fiziksel gereksinimleri yeterince karşılanmamışsa, güven duygusu gelişmemişse ve bütün bunların sonunda da sığınabilmek için bir Tanrı aramış bulmuşsa, bu sakat bir durumdur. Demek ki sağlıklı büyütülen bireylerde bu tür bir gereksinim görülmüyor. Demek ki inanırların hepsi sağlıksız büyütülmüş, anne sevgisi ve şefkatinden uzak, ihtiyaçları karşılanmamış güvensiz bireylermiş..

N'olur bir şeyi iddia etmeden önce enine boyuna düşünün.

Siz bilimcilerin görüş ve kuramlarını kendinize yontmaya çalışıyor ama daha büyük bir hatanın içine düşüyorsunuz. Ayrıca din psikolojisi diye bir şey yoktur, olsa olsa dindarın psikolojisi var olacaktır. Din psikolojisi dediğiniz şey teolojinin uydurduğu, onların ilgilendiği bir alandır. Modern psikolojide böyle bir ders/bölüm yoktur.

Siz bir yerde belirtmişsiniz ama biz de vurgulayalım ki görmeyen okur da görebilsin, yanılmasın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Size anlatamadığım da şu; güven, korku gibi duygular 0-2 yaşa bağlı olarak yol haritası belirler.Zira temelleri bu yaşlarda atılır. Bu duygular sayesinde de inanç şeklin belirlenir.

Yeni doğmuş bir bebek narsizm durumuyla yaşamaya başlar. Yaşamı doyum üzerine kurulur. Beslenme,uyku, üşüme, ısı ayarı, dışkılama,sıcak bir beden dışında herhangi bir ihtiyacı yoktur. Kendisinden başka dünyası olmadığı gibi, dış dünyaya herhangi bir ilgisi de yoktur. Kendisi ile kendisi olmayan arasında ayrım yapamaz.

Bebeğin dışarıdaki şeyleri "ben olmayan nesneler" olarak algılamaktan, salt nesne olarak algılamaya geçişi aylarca sürer. Ben sevgisini, nesne sevgisine dönüştürmesi için ise daha uzunca bir süreye ihtiyacı vardır.

Bir bebek sizin dediğiniz yaşlarda mutlak ben merkezci yani narsist olduğundan 0-2 yaş iddianız da mutlak geçersiz olmakta. İlerleyen yaşlarda narsizmine indirilen darbelerle ister istemez dünyanın yasaları ve kurallarıyla tanışması sonucunda ancak nesnel sevgi geliştirebilir ki bu da gayet uzun bir döneme yayılır.

Mesela bebeği tutup 3 aylıkken camdan atmaya kalksanız bu davranışınızı anlayıp korkmaz. Ama bebeklerde ilk dört beş aya kadar moro reflexi vardır. Bu reflexin olmaması bazı nörolojik sorunların olduğu anlamına gelir. İki elini tutup kaldırırsınız ve aniden bırakırsınız. bebek düşme reflexi yaşar ve aniden kollarını iki yana açar. bu da korku değil bir reflextir. Sonradan öğrenilmeyen ve evrimin hediyesi bir reflex.

Korku duygusunu ise ihtiyaç ağlamasıyla karıştırmayın. Besini geciken bebek ağlar.Altı açılmayan bebek rahatsızlık duyup ağlar. Bu yaşlarda korku ve güven duygusuyla Allah'ı dini bağdaştırmanız son derece gülünç.

Erikson'un tezi de " 0-2 yaş ihtiyaçları anne tarafından geciktrilen, igilenilmeyen, isteklerine karşılık verilmeyen bebek daha ileride kaygılı, karamsar, kendine güvensiz kişilik geliştirir" olmalıdır. Bunun tanrı sevgisiymiş, tanrıya güvenmiş, yok korkuymuşla alakası yok. Kendine güvenle alakası var. Bu dönemde bebeğe ne verirsen onu alırsın. Sevgi ve güven verirsen çocuk ileride kendine güvenli olur....... Eriksonun tezi budur.

Yolu tanrıya çıkan bir harita yok ortada yani..

tarihinde Cariye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu cümleye katılıyorum ancak felsefi kelimesini din ile değiştirmen lazım:

Cennet inancı bir nevi ideal dir. Her dini görüş tutunabilmek adına bir ideal sunar.

Sadece Din adı altındaki inançlar değil, hemen hemen tüm felsefi görüşlerde bir özlem veya ideal yaratmak adına bir Cennet düşüncesi vardır.

Plotonun kayıp cenneti Atlantisdir mesela, buna inanan pekçok bilim adamı olduğu gibi, Atlatis'in uydurma olduğuna inanan ve bunu plotonun devlet yapıtında kusursuz toplumun bir önerisi gibi gören bir çok bilim adamı vardır.

Marksizm'de kayıp cennet, F. Engels ile beraber gelecekte kurulacağına inandıkları, ilkel sınıfsız toluma tekrar dönüştür. Bu cennet komünist düzenin köleliğin ortaya çıkmasıyla yitirildiğini savunmuşlardır.

Nazizm'de geçmişe özlem ve kayıp cennet tablosu ortaya koyar. Hitler Kavgam adlı kitabında bunu anlatır.'' Alman ulusuna günlük ekmek sağlanabilmesi için tekrar Töton Şovalyelerinin yolundan gitmesi gerekir'' der. Bununla beraber Saf Ari ırkının saflığını yitirdiğinde cennette yerini kaybettiğini ileri sürer.

Eğer inanç şekli 0-2 yaş arası güven, korku gibi duygulara bağlı belirlenseydi dinler coğrafi olarak ayrılmazdı. Hindistan'da hindular, Çinde folk dinleri, budistler ve ateistler, ortadoğuda İbrahimi dinler, Isveçte ateistler, vs olmazdı. Her ülkede her inançtan (cennet inancı olan ve olmayan) insanlar olurdu. Yani daha uniform bir dağılım olurdu.

Inanç şeklini belirleyen etken çevredir. Sen Italyan olsan katolik, Japon olsan şintoist veya dinsiz, Çek olsan ateist olurdun.

Elbette içinde bulunduğun toplumda inançları etkiler. Fakat güven olmadan inanç nasıl olsun. Güven Duygusu temel duyguların 0-2 yaş dönemlerinde temellerini atıldığı Freud'da dahil, pek çok bilim adamı tarafından ortaya atılmış bir görüştür...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşım, siz kendiniz yanılmakla kalmıyor, okuru da yanıltıyorsunuz. Öncelikle kendinizle çelişiyor, kendi ayağınıza sıkıyorsunuz.

Kısaca göstemeye çalışayım.

İletilerinizde sürekli Ericson'un Psikososyal Gelişim Kuramı (İnsanın Sekiz Evresi Kuramı)'na değinip duruyor ve 0-2 yaş arası güvene duyulan gereksinimin önemini vurgularken, bu güvenin oluşmadığı bireylerde Tanrı ihtiyacı geliştiğini tekrarlıyorsunuz. Bu zaten sizin çıkarsamanız. Yani böyle bir bilimsel kuram yok, en azından ben eğitim yaşamım boyu hiç rastlamadım. Kaldı ki kişilik kuramları onlarcadır, Ericson bunlardan sadece bir tanesidir.

Konuya dönelim. Eğer kişi, 0-2 yaş arasında yeterince anne şefkat ve ilgisi görmemişse, duygusal ve fiziksel gereksinimleri yeterince karşılanmamışsa, güven duygusu gelişmemişse ve bütün bunların sonunda da sığınabilmek için bir Tanrı aramış bulmuşsa, bu sakat bir durumdur. Demek ki sağlıklı büyütülen bireylerde bu tür bir gereksinim görülmüyor. Demek ki inanırların hepsi sağlıksız büyütülmüş, anne sevgisi ve şefkatinden uzak, ihtiyaçları karşılanmamış güvensiz bireylermiş..

N'olur bir şeyi iddia etmeden önce enine boyuna düşünün.

Siz bilimcilerin görüş ve kuramlarını kendinize yontmaya çalışıyor ama daha büyük bir hatanın içine düşüyorsunuz. Ayrıca din psikolojisi diye bir şey yoktur, olsa olsa dindarın psikolojisi var olacaktır. Din psikolojisi dediğiniz şey teolojinin uydurduğu, onların ilgilendiği bir alandır. Modern psikolojide böyle bir ders/bölüm yoktur.

Siz bir yerde belirtmişsiniz ama biz de vurgulayalım ki görmeyen okur da görebilsin, yanılmasın.

Tanrı inancı sadece bir tanesi, genel inanç sisteminin oluştuğunu ileri sürüyorum. Zira inançların temelinde güven duygusu, korku duygusu, şüphe gibi duygular yatar...

Din psikolojisi dersleri üniversitelerde bile var. İlahyat fakültelerinde okutuluyor.Dindarın psikolojisi dediğiniz zaman bunun içerisine siz de girersiniz. Daha çok sosyal psikoloji'ye yakın brşey olur. Din psikolojisi bir gerçektir zira Dindarlık genel bir olgudur.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Din_psikolojisi

Link to post
Sitelerde Paylaş

.

Erikson'un tezi de " 0-2 yaş ihtiyaçları anne tarafından geciktrilen, igilenilmeyen, isteklerine karşılık verilmeyen bebek daha ileride kaygılı, karamsar, kendine güvensiz kişilik geliştirir" olmalıdır. Bunun tanrı sevgisiymiş, tanrıya güvenmiş, yok korkuymuşla alakası yok. Kendine güvenle alakası var. Bu dönemde bebeğe ne verirsen onu alırsın. Sevgi ve güven verirsen çocuk ileride kendine güvenli olur....... Eriksonun tezi budur.

Yolu tanrıya çıkan bir harita yok ortada yani..

Pek çoğunuz Dindar ailelerden geliyorsunuz, mahsülü ortada. Forumda yazılar da vardı, yok babaaannem namaz kılıyor, yok ailem tutucu vs...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pek çoğunuz Dindar ailelerden geliyorsunuz, mahsülü ortada. Forumda yazılar da vardı, yok babaaannem namaz kılıyor, yok ailem tutucu vs...

Dindar aileden gelmiyorum ben. Ama dindar aileden gelen çoğunluk kesim Ericson'un tezinden zorla çıkarımsamaya çalıştığınız gibi güven - korku duygularıyla alakasız, sonradan öğrenilmişlikle alakalı dindar olur ve bir tanrı edinir.. Çocuk soyut algılamayı becerebildiği yaşlara gelince (ki, Türk halkı bunu öncesinden yapmaya çalışarak, çocuğa taklit yoluyla ellerini açarak dua etmeyi benimsetmeye çalışır.) dini Tanrıyı ilk verilecek bilgiler olarak görüp beynine hortum takarak dayatırlar, Hem de ufacık beyine seçme şansı tanımadan. Anne baba, anneanne, babaanne konu komşu her açıdan gelişmekte olan çocuğa toplumun ve kendi inancını aktarır ,direktif verir ; " Göklerde Allah baba var. Biz ona dua ediyoruz. Bak işte ellerimizi açıp şöyle şöyle diye girer konuya, namazdan, melekten, şeytandan çıkar. İşte çocuk bu dayatmalar ve sonradan öğretilmelerle benimser dini - tanrıyı. Toplum da aynı şekilde edinmiştir bu kavramlarla ilgili düşünce ve inançlarını. Böylelikle zincirleme halk kitleleri açık kapı bırakılmayacak şekilde, zorunlu iman ettirilerek, iman eder ancak.

Hristiyanlar, yahudiler, budistler, müslümanlar v.s. hepsi çocuklarına kendi toplumsal inancı ve gelenekleri doğrultusunda eğitim verir, çocuk istenilen kıvama getirilir. Bu iman işleri 0-2 yaş grubunun güven veya güven açığıyla alakalı değildir. Çok güvenli büyüsün veya hiç güvensiz büyütülsün çoğu toplum üyesi bu sebeplerle dindardır.

tarihinde Cariye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı inancı sadece bir tanesi, genel inanç sisteminin oluştuğunu ileri sürüyorum. Zira inançların temelinde güven duygusu, korku duygusu, şüphe gibi duygular yatar...

Din psikolojisi dersleri üniversitelerde bile var. İlahyat fakültelerinde okutuluyor.Dindarın psikolojisi dediğiniz zaman bunun içerisine siz de girersiniz. Daha çok sosyal psikoloji'ye yakın brşey olur. Din psikolojisi bir gerçektir zira Dindarlık genel bir olgudur.

http://tr.wikipedia....Din_psikolojisi

İlk iddian şuydu:

İnsan, korkularıyla doğar. Doğuştan 3 duygu vardır. Korku, sevgi ve şaşırma. Bu üç duygu sizi otomatik bir şekilde inanca yöneltir..

Bende öyle olmadığını bir örnekle göstermiştim:

Belli ki o zamandan beri benim, cariye'nin ve Mrs. Missing'in yazılarına rağmen en ufak bir ilerleme kaydedememişiz.

Tekrarlıyorum:

0-2 yaş arası duyguların otomatik olarak inanca yönelttiğine dair gösterdiğin bilimsel makale tam tersini söylüyor. Referans diye verdiğin adam İlahiyat Okulunda hoca. Yaptığı çıkarım desteksiz ve yanlış. Diğer verdiğin referanslar senin iddianı desteklemekten tamamen uzak.

İlahiyat bölümlerinin üniversitelerde olması onları ne bilimsel ne de saygın yapar. Türkiye'de üniversitelere konma amacı dini makyajlayıp günümüze adapte edibilmek içindir. Din medreselere bırakılırsa Afganistan-Pakistan gibi oluruz korkusu ile devlet tarafından

verilmiş politik bir karardır.

İlahiyat ön kabullerler başlar, sorgulama yoktur. Hangi ilahiyat fakültesinde Allah yoktur, İslamiyet Arap'ların politik amaçlarla icat ettiği ve kullandığı bir araçtır konulu doktora tezi yazılabilir? Ya çiçek böcek edebiyatı ile din tasavvuflaştırılır, ya bilimsel doğrular çarptırılarak dine uydurulur ya da zaten fazla tartışılmayan konular üzerinde konuşulur.

Sen bu başlık altında yukarıda ki üç yöntemden ikisini uyguladın:

1- Din aslında kusursuzdur ama insan kusurlu olduğu için dinde kusurlu hale gelmiştir diyerek dini tasavvuflaştırdın

2- Bir ilahiyat hocasının yaptığı saçma çıkarımları bilimsel makaleleri çarpıtarak dine uydurdun.

Ben psikolog değilim, psikoloji en az bildiğim konulardan biridir. Ama bilimsel bir konuda bullshit görürsem anlarım. Çünkü bullshit bullshit'tir ve hangi bull'dan geldiği önemli değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlk iddian şuydu:

Bende öyle olmadığını bir örnekle göstermiştim:

Belli ki o zamandan beri benim, cariye'nin ve Mrs. Missing'in yazılarına rağmen en ufak bir ilerleme kaydedememişiz.

Tekrarlıyorum:

0-2 yaş arası duyguların otomatik olarak inanca yönelttiğine dair gösterdiğin bilimsel makale tam tersini söylüyor. Referans diye verdiğin adam İlahiyat Okulunda hoca. Yaptığı çıkarım desteksiz ve yanlış. Diğer verdiğin referanslar senin iddianı desteklemekten tamamen uzak.

İlahiyat bölümlerinin üniversitelerde olması onları ne bilimsel ne de saygın yapar. Türkiye'de üniversitelere konma amacı dini makyajlayıp günümüze adapte edibilmek içindir. Din medreselere bırakılırsa Afganistan-Pakistan gibi oluruz korkusu ile devlet tarafından

verilmiş politik bir karardır.

İlahiyat ön kabullerler başlar, sorgulama yoktur. Hangi ilahiyat fakültesinde Allah yoktur, İslamiyet Arap'ların politik amaçlarla icat ettiği ve kullandığı bir araçtır konulu doktora tezi yazılabilir? Ya çiçek böcek edebiyatı ile din tasavvuflaştırılır, ya bilimsel doğrular çarptırılarak dine uydurulur ya da zaten fazla tartışılmayan konular üzerinde konuşulur.

Sen bu başlık altında yukarıda ki üç yöntemden ikisini uyguladın:

1- Din aslında kusursuzdur ama insan kusurlu olduğu için dinde kusurlu hale gelmiştir diyerek dini tasavvuflaştırdın

2- Bir ilahiyat hocasının yaptığı saçma çıkarımları bilimsel makaleleri çarpıtarak dine uydurdun.

Ben psikolog değilim, psikoloji en az bildiğim konulardan biridir. Ama bilimsel bir konuda bullshit görürsem anlarım. Çünkü bullshit bullshit'tir ve hangi bull'dan geldiği önemli değildir.

Bu konuda size katılmıyorum. İnanç kişiye özel varsayımları kapsar. İnançların temel duygulardan duygudan uzak olması düşüncesi, sadece küt bir materyal görüş olabilir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dindar aileden gelmiyorum ben. Ama dindar aileden gelen çoğunluk kesim Ericson'un tezinden zorla çıkarımsamaya çalıştığınız gibi güven - korku duygularıyla alakasız, sonradan öğrenilmişlikle alakalı dindar olur ve bir tanrı edinir.. Çocuk soyut algılamayı becerebildiği yaşlara gelince (ki, Türk halkı bunu öncesinden yapmaya çalışarak, çocuğa taklit yoluyla ellerini açarak dua etmeyi benimsetmeye çalışır.) dini Tanrıyı ilk verilecek bilgiler olarak görüp beynine hortum takarak dayatırlar, Hem de ufacık beyine seçme şansı tanımadan. Anne baba, anneanne, babaanne konu komşu her açıdan gelişmekte olan çocuğa toplumun ve kendi inancını aktarır ,direktif verir ; " Göklerde Allah baba var. Biz ona dua ediyoruz. Bak işte ellerimizi açıp şöyle şöyle diye girer konuya, namazdan, melekten, şeytandan çıkar. İşte çocuk bu dayatmalar ve sonradan öğretilmelerle benimser dini - tanrıyı. Toplum da aynı şekilde edinmiştir bu kavramlarla ilgili düşünce ve inançlarını. Böylelikle zincirleme halk kitleleri açık kapı bırakılmayacak şekilde, zorunlu iman ettirilerek, iman eder ancak.

Hristiyanlar, yahudiler, budistler, müslümanlar v.s. hepsi çocuklarına kendi toplumsal inancı ve gelenekleri doğrultusunda eğitim verir, çocuk istenilen kıvama getirilir. Bu iman işleri 0-2 yaş grubunun güven veya güven açığıyla alakalı değildir. Çok güvenli büyüsün veya hiç güvensiz büyütülsün çoğu toplum üyesi bu sebeplerle dindardır.

Din, duygulardan beslenir ve duyguları akıl ile açıklamaya çalışırsanız farklı noktalara varırsınız...
Link to post
Sitelerde Paylaş

Din, duygulardan beslenir ve duyguları akıl ile açıklamaya çalışırsanız farklı noktalara varırsınız...

Biz akıl ve mantıkla açıklayacağız kuşkusuz. Bilimde duygu yoktur. Salt gerçekler vardır .

Ama din tabii ki duygulardan beslenir. Din insanların duygularını okşayarak,onu sinsice kendisine çekme ve bu vasıtayla davasını yürütme derdindedir. Avcıdır. Aksini söyleyen olmadı. Ama sıkıntıya düşen ve sığınacak dal arayan birisine tanrıyı işaret edebilmek ve onu içine sokuşturabilmek için 0-2 yaş grubu uygun düşmez. Duygusal güven arayışının bebeği tanrıya ve dinlere bu yaşlarda yaklaştırdığını iddia etmek gerçekçi değil. Yoksa duygu sömürüsü yapmadan insanın içine bu tür saçmalıkları zaten sokamazsınız.

tarihinde Cariye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz akıl ve mantıkla açıklayacağız kuşkusuz. Bilimde duygu yoktur. Salt gerçekler vardır .

Ama din tabii ki duygulardan beslenir. Din insanların duygularını okşayarak,onu sinsice kendisine çekme ve bu vasıtayla davasını yürütme derdindedir. Avcıdır. Aksini söyleyen olmadı. Ama sıkıntıya düşen ve sığınacak dal arayan birisine tanrıyı işaret edebilmek ve onu içine sokuşturabilmek için 0-2 yaş grubu uygun düşmez. Duygusal güven arayışının bebeği tanrıya ve dinlere bu yaşlarda yaklaştırdığını iddia etmek gerçekçi değil. Yoksa duygu sömürüsü yapmadan insanın içine bu tür saçmalıkları zaten sokamazsınız.

0-2 yaş grubunda güven duygusu başlangıç takvimi kabul ettiğimiz içindir. Sadece güven de değil aksi Korku, öfke gibi duygularında. Bu duyguların dönüşümü Tarde'ın deyimiyle Macro 'ya , McDugall'ın tabiriyle birincil çevreye yansır. Böylelikle inanç ve kimlikler yerine oturur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

0-2 yaş grubunda güven duygusu başlangıç takvimi kabul ettiğimiz içindir. Sadece güven de değil aksi Korku, öfke gibi duygularında. Bu duyguların dönüşümü Tarde'ın deyimiyle Macro 'ya , McDugall'ın tabiriyle birincil çevreye yansır. Böylelikle inanç ve kimlikler yerine oturur.

İnanç ve kimlikler yerine oturuyor derken, din de mi seçiliyormuş bu yaşta? Neredeyse diyeceksin ki çocuk 0-2 yaş aralığında müslüman mı? hristiyan mı olacağına, hatta ve hatta mezhebine bile karar verebilir. Benim çocuk tam tamına 1 yaşında protestan oldu valla bak :lol:

Yahu sen öğrenci misin bakiciğim? Tarde dan, Freud'dan girip Dugall'den, Erikson,Piaget ten çıkmana gerek yok ki. Pratik ol biraz. Hay allam ya.

Ay içim bunaldı. Kaçıyorum senden . Hadi bye

tarihinde Cariye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İnanç ve kimlikler yerine oturuyor derken, din de mi seçiliyormuş bu yaşta? Neredeyse diyeceksin ki çocuk 0-2 yaş aralığında müslüman mı? hristiyan mı olacağına, hatta ve hatta mezhebine bile karar verebilir. Benim çocuk tam tamına 1 yaşında protestan oldu valla bak :lol:

Yahu sen öğrenci misin bakiciğim? Tarde dan, Freud'dan girip Dugall'den, Erikson,Piaget ten çıkmana gerek yok ki. Pratik ol biraz. Hay allam ya.

Ay içim bunaldı. Kaçıyorum senden . Hadi bye

Din elbette o yaşta seçilemez, hatta bebeğin Din'den haberi dahi yoktur. Kasteddiğim inanç temeli ve buna bağlı olarak da Din olgusu. Bu arada, bu forumda gördüm herşeyi alıntılamayı (Sözüm herkes için değil) . İste bu suretle ateizm 'de anlaşılmaz oluyor. Kalabalık kitlelerin içine giremiyor, duygular ortak hisler olduğundan daha klay anlaşılır ve pratiktir. Misal acı çeken birini gördüün de sen de aynalama yaparsın veya herhangi bir olaya duygu kattığında zihnin de daha kalıcı olur, adeta zihnine çivilersin...

tarihinde bakifani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

0-2 yaş grubunda güven duygusu başlangıç takvimi kabul ettiğimiz içindir. Sadece güven de değil aksi Korku, öfke gibi duygularında. Bu duyguların dönüşümü Tarde'ın deyimiyle Macro 'ya , McDugall'ın tabiriyle birincil çevreye yansır. Böylelikle inanç ve kimlikler yerine oturur.

Orada inancın yeri yoktur. Dini inançlar da herhangi bir Tanrı inancı da sadece öğretildiği vakit ortaya çıkar. 0-2 yaş deyip duruyorsunuz ama, kişiliğin ilk oluşma evresi 0-3 yaştır ve evet, hayati derecede önemlidir bebeğe nasıl davranıldığı. Ama burada yaşanan her ne olursa olsun, dini inanca yer yoktur, kendiliğinden gelişmez vb.

Çocuklar entelektüel savunmalar geliştiremedikleri için daha bebek çağda din öğretimine maruz bırakılırlar. İşler.

İnancın duygusal boyutunu, duygusal tatmin sağladığını ve sonra bu tatmine sıklıkla ihtiyaç duyulduğunu hiç kimse reddetmiyor. Ateistler, dini inançların psikolojik ve sosyolojik sorunlar olduğunu bilir ve söyler.

Herhangi bir din veya Tanrı inancı öğretilmemiş bir çocuk/bebek, hiçbir şekilde Tanrı'ya ve dine inanmaz. Ona öğretilmemişse, beyni kirletilmemişse durduk yerde Tanrı uydurmaz ve ihtiyaç duymaz. En zor anlarında bile aklına böyle şeyler gelmez.

Daha da korkunç olan nedir, biliyor musunuz? Çocukların 5 yaşına gelmeden önce bu inançların onlara işlenmesi..

Çünkü 4,5-5 yaş civarı çocuklar, soyut kavramları kabul etmez, soyutla öğrenmezler. Her şeyi görmek ve öyle kabullenmek isterler. O çağa gelmeden, yani karşı çıkmalar ve maddi deliller istemeye başlama çağı gelmeden çocuklara din çoktan öğretilmiştir.. Cariye'nin belirttiği gibi eller yukarı kaldırılıp dua etme seansları başlar, namaz başlar vs. Bunlar hep basitçe, taklit yoluyla öğretilir ama sürekliliği olduğundan çocukta yerleşir. Yani çocuklar açıkça istismar edilir. Eğer o çağda verilmezse ileride zor olacaktır, eveveynler de bunu bilgi olarak değilse bile sağduyularıyla bilirler.

Siz sadece inanırları referans alıyor ve bilimsel tüm verileri inanç eğilimini manipüle etmek için kullanıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...