Jump to content

evrimle ilgili bir soru


Recommended Posts

Su Sorduğunuz Saçma Sorulara Karşılık, Sizin Uydurma Kuranınızda Yazan "Gözlerine Perde İnmiş" Deyimini Size Çeviriyorum.

Ulan Evrim Her Yerdedir Anlayın Şunu! Virüsler Evrim Geçirir, İnsanlarda Suanda Bile Evrim Geçiriyorlar. Ailenize Baksaniza Bir. Aranizda Ne Kadar Fark Var. Kücükte Olsa Büyükte Olsa Nesiller Çoğaldıkça Aradaki Farkta Artar. Buda Evrimin Kanıtlarından Biri. Hatta En Ufaklarından.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 417
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Homo sapiens türü olarak son bin senedir evrimin dışındayız. Bu sürede gezegende varolan türlerin yarıdan fazlasını yok ettik, kalanını da yok etmek üzereyiz, son bir yüzyıldaki nüfüsumuz yaklaşık on misline çıktı, gaz, petrol, ekilebilir alan, temiz su, temiz atmosfer gibi kaynakları da hızla tüketme yolundayız.

Evrimsel anlamda bunun gibi bir değişim toplu yokoluşlarda bile görülmedi, evrimsel bir toplu yokoluşun büyük göktaşı felaketleri gibi felaketler dışında bir kaç yüzyıl içinde gerçekleştiği hiç olmadı.

Değişen dünya şartları veya süregelen mutasyonlar bizim için hiç bir önem taşımıyor artık, biz evrimin ötesine geçtik, kendimizi ve dünyayı değiştirme tık tıklarımız, evrimin nesil tık tıklarından binlerce kez hızlı ilerliyor.

Tarımın keşfinden beri insan türü gittikçe artan bir hızla evrimini kendi yönlendiriyor. Doğal yollardan çocuk sahibi olamayanlar (belki de evrimsel açıdan olmaması gerekenler) tedavilerle çocuk sahibi olabilirken doğal bir evrimden bahsetmek abes oluyor.

Ancak insanlar çevreyi değişebileceklerinden daha hızlı yaşanmaz hale getirmeye devam ederlerse evrim üzerinde ki kontrolünde bir önemi kalmayabilir. Nüfus 10 milyarı geçip, insanların yarısı ABD, avrupa standartlarında yaşamaya başlayınca dünya ne kadar daha taşıyabilecek bu yükü?

Dünya sınırlı kaynaklara sahip sınırlı bir alandan oluşuyor. Bu sınırlı alanda sınırsız üreme ve sınırsız tüketim olamaz. Bir noktada katastrofik bir çöküş kaçınılmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

Evrimin(değişimin) olmadığını söyleyen kim?Atalarımız binyıllardır meyveleri,köpekleri ıslah etmişler.Sadece şunu soruyorum:Bir canlının şubesinin(veya sınıfı,alemi de olabilir) değiştiği deneyle kanıtlandı mı?Kanıtla inanayım.Bilimsel olan bir bilginin defalarca deney ortamında test edilebilmesi gerekir.

İnsan doğanın ürünü ise ne için doğayı bu şekilde hor kullanıp,yok ediyoruz?Dünyanın hepsi ABD standartlarında yaşasaydı 20 yıllık falan ömrü kalırdı herhalde dünyanın.Bununla ilgili bir belgesel izlemiştim.Kendi sonumuzu kendimiz hazırlıyacağız bu kafayla.

tarihinde xseddx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimin(değişimin) olmadığını söyleyen kim?Atalarımız binyıllardır meyveleri,köpekleri ıslah etmişler.Sadece şunu soruyorum:Bir canlının şubesinin(veya sınıfı,alemi de olabilir) değiştiği deneyle kanıtlandı mı?Kanıtla inanayım.Bilimsel olan bir bilginin defalarca deney ortamında test edilebilmesi gerekir.

İnsan doğanın ürünü ise ne için doğayı bu şekilde hor kullanıp,yok ediyoruz?Dünyanın hepsi ABD standartlarında yaşasaydı 20 yıllık falan ömrü kalırdı herhalde dünyanın.Bununla ilgili bir belgesel izlemiştim.Kendi sonumuzu kendimiz hazırlıyacağız bu kafayla.

"Bilimsel olan bir bilginin defalarca deney ortamında test edilebilmesi gerekir." bu önerme yanlış. Doğrusu "Bir hipotez deney ortamında (laboratuarda) veya doğal ortamda test edilip hata payı düşük sonuçlar verirse bu hipotez teori olarak kabul edilir; aksi durumlarda hipotez yanlış kabul edilir." Test sayısının çokluğu ve hata paylarının düşük olması hipotezi ve dolayısıyla teoriyi güçlendirir.

Bilimsel süreç bir kara kutu test (black box testing) yöntemidir. Kara kutu, dışarıdan gözlemlenen sisteme verilen isimdir. Bilimsel sürecin amacı kara kutuların doğal sonuçlarıyla uyum gösteren matematiksel modellerin geliştirilmesidir. Örneğin Aristo fiziksel sistemlerin hareketini birinci dereceden bir diferansiyel denkleme karşılık gelen hipoteziyle öne sürmüştür. Bu hipotez test edilmiş ve hatalı çıkmıştır dolayısıyla teoriye dönüşmemiştir. Newton mekaniğinde F=m.a olarak bildiğimiz ikinci dereceden diferansiyel denklem testlerle doğrulanmıştır. Yerçekimi ivmesi (g) sabit kabul edildiğinde F=m.a denkleminden türetilen h=g.t.t/2 denklemi, bir cismin belli bir yükseklikten ne kadar sürede düşeceğinin hesaplanmasında kullanılan bir hipotez olarak öne sürülür. Bu hipotezin testi için gerekli kara kutu, doğal ortamda veya deney ortamında (laboratuarda) tanımlanabilir. Örneğin bir taşın dik bir uçurumdan rüzgar etkisi ile düşmesini bekleyip (doğal ortamda) ölçüm yapabileceğimiz gibi bir taşı bir kuleden aşağıya da bırakabiliriz (deney ortamı). Test sürecinde h=g.t.t/2 doğrulanırsa, "kara kutu bu denklem ile uyumlu çalışıyor" denir (ancak hiçbir zaman aynı çalışıyor denmez). Bilimsel süreçte görülen hata payları, hipotezdeki kabullenme hataları ve ölçüm hatalarıyla açıklanmaya çalışılır. Örneğin h=g.t.t/2 denkleminde hava sürtünmesi ihmal edilmiştir ve testin biraz hatalı sonuçlanmasına yol açar. Bilimde mutlak doğru veya mutlak yanlış yoktur. Aristonun hareket denklemi bile büyük hata paylarıyla da olsa çalışmaktadır. Yoğun sıvıların içinde Aristo hipotezi doğruya yaklaşırken h=g.t.t/2 daha yanlış olmaya başlar. Ancak yoğun sıvıların modellenmesi için F=m.a üzerinden daha doğru denklemler türetilebilmekte ve test edildiğinde Newton mekaniğinin doğruya çok yakın olduğu görülür. Ancak Newton mekaniğinin hata payı, yüksek hızlarda ve küçük ölçeklerde artar. Bu hata payları görecelik (Einstein) ve kuantum mekaniği (Dirac, Feynman vd.) sayesinde Newton'dan çok sonra açıklanmıştır. Görecelik ve kuantum mekaniği de gelişecek ve sürekli hata paylarını azaltan matematiksel modeller geliştirilmeye devam edecektir.

Fizikte Aristo, Newton, Einstein, Dirac ve Feynman gibi bilim insanlarının izlediği süreç biyolojide de yaşanmıştır ve bu süreç devam etmektedir. Lamarck da evrimde değişimi kabul ediyordu ancak tıpkı Aristo gibi denklemi eksikti. Darwin ve Mendel aynı fizikte Newton'un yaptığı gibi daha doğru hipotezler ortaya koydu. Evrim teorisinin matematiksel modelleri gelişerek (Pauling, Watson, Crick vd.) moleküler seviyeye kadar geldi. Bu matematiksel modellerin doğrulaması ve hata paylarının bulunması gelişerek devam ediyor.

"Sadece şunu soruyorum:Bir canlının şubesinin(veya sınıfı,alemi de olabilir) değiştiği deneyle kanıtlandı mı?" sorusu da yanlış. Bilimde kanıtlama kavramı yoktur. Kanıtlama, matematiksel modellerin tüm durumlar için tam doğru olduğunun gösterilmesidir. Öncelikle bilimde tüm durumların oluşturulması söz konusu olamaz. Tam doğru olma kavramı da bilimdeki hata payı kavramına yani mutlak doğrunun olmayışına aykırıdır. Sorunun bilimsel açıdan doğru şekli "Bir canlı türünün zaman içinde farklı canlı türlerine evrimleştiği deney ortamında veya doğal ortamda doğrulanmış mıdır? Sonuçların hata payları nedir?" Türlerin evrimleştiği doğal ortamda doğrulanmıştır ancak deney ortamında doğrulanmamıştır. Doğal ortamda doğrulanmış olması bilimsel bir teori için yeterlidir; ayrıca bu, deney ortamında doğrulanmasından daha önemlidir. Günümüzde deney ortamında yapılan çalışmalar, matematiksel modellerin gelişmesine ve hata paylarının azalmasına önemli katkılar sağlamaktadır. Gelecekte deney ortamında da türlerin evrimleşmesinin doğrulanması olasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğrulanana kadar müslüman ol. Doğrulanırsa ateist ol. İşini sağlama al.

Bir insan bilimsel teorileri doğru kabul ederken aynı zamanda inançlı da kalabilir. Kavramlara mutlak anlamlar yüklemeyi bırakabilirsek çelişkileri çözebilmeye başlarız. Örneğin bilimde mutlak kanıtlama kavramı olsaydı hiç bir ilerleme olamazdı. Bunun yerine bilim insanları hata paylarını yorumlayarak yeni ve daha hatasız teoriler geliştiriyorlar. Benzer şekilde inançların da anlamı mutlak kavramlara dayandırılmamalıdır. Aksi taktirde çelişkiler doğar ve inanç kültürleri dünyadan silinir. Kültüre değer veren biri olarak bunun gerçekleşmesini istemem. Bunun yerine genel algımızı sorgulayıp öğrendiğimiz kavramları yeniden yorumlayabilirsek sadece kültürün yaşamasını değil gelişmesini de sağlarız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimin(değişimin) olmadığını söyleyen kim?Atalarımız binyıllardır meyveleri,köpekleri ıslah etmişler.Sadece şunu soruyorum:Bir canlının şubesinin(veya sınıfı,alemi de olabilir) değiştiği deneyle kanıtlandı mı?Kanıtla inanayım.Bilimsel olan bir bilginin defalarca deney ortamında test edilebilmesi gerekir.

Aslında evrim teorisi dinle zıt diyemeyiz.Ama ben ateistte olsam(Allah korusun) evrime %100 inanmazdım.

Evrim vardır ama Darwin'in teorisi yanlıştır mı diyorsun? Yoksa başka bir şey mi?

Bilimde kanıtlama diye bir durum olmaz. Kanıt matematikte olur. Bilim gözlemlenen doğal olayları açıklayan modeller geliştirme işidir. Doğal olayı yeterince iyi ve az hata ile açıklıyorsa bu modele teori denir. Bir teori (model) belli şartlar altında az hata, diğer şartlar altında hata çok hata üretebilir (ve üretir).

Teori kelimesinin konuşma dilinde kullanılan anlamı ile bilimsel kullanımdaki anlamı farklıdır. Günlük dilde gerçekle pek ilgisi olamayacak veya atmasyon anlamına gelirken, bilimsel anlamda yukarıda ki anlama gelir.

Bilimde teorilere inanma veya inanmama gibi bir durum yoktur. Eğer bir bilim adamı ben Darwin'in teorisine inanıyorum derse, bu o teoriye iman ettiği anlamında değildir. Teorinin ilgili doğa olayını doğru bir şekilde açıkladığını düşünyor demektir.

Teoriler ispatlanıp kanunlara dönüşmezler. Kanunlar dar kapsamlı açıklamalar yapan önermelerdir. Adına kanun denmiş olması ispatlanmış olmakla veya her durumda doğru sonuçlar vermesi ile ilgili değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim vardır ama Darwin'in teorisi yanlıştır mı diyorsun? Yoksa başka bir şey mi?

Bilimde kanıtlama diye bir durum olmaz. Kanıt matematikte olur. Bilim gözlemlenen doğal olayları açıklayan modeller geliştirme işidir. Doğal olayı yeterince iyi ve az hata ile açıklıyorsa bu modele teori denir. Bir teori (model) belli şartlar altında az hata, diğer şartlar altında hata çok hata üretebilir (ve üretir).

Teori kelimesinin konuşma dilinde kullanılan anlamı ile bilimsel kullanımdaki anlamı farklıdır. Günlük dilde gerçekle pek ilgisi olamayacak veya atmasyon anlamına gelirken, bilimsel anlamda yukarıda ki anlama gelir.

Bilimde teorilere inanma veya inanmama gibi bir durum yoktur. Eğer bir bilim adamı ben Darwin'in teorisine inanıyorum derse, bu o teoriye iman ettiği anlamında değildir. Teorinin ilgili doğa olayını doğru bir şekilde açıkladığını düşünyor demektir.

Teoriler ispatlanıp kanunlara dönüşmezler. Kanunlar dar kapsamlı açıklamalar yapan önermelerdir. Adına kanun denmiş olması ispatlanmış olmakla veya her durumda doğru sonuçlar vermesi ile ilgili değildir.

Bunları biliyoruz.

Evrim teorisinin net olarak açıklayamadığı noktalar da var.Mesela big bang teorisini ele alalım.Onu da tekrarlayamayız tıpkı evrim gibi.Bu nedenle sadece birtakım bulgularla desteklenen birer varsayım olarak kalacaklardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunları biliyoruz.

Evrim teorisinin net olarak açıklayamadığı noktalar da var.Mesela big bang teorisini ele alalım.Onu da tekrarlayamayız tıpkı evrim gibi.Bu nedenle sadece birtakım bulgularla desteklenen birer varsayım olarak kalacaklardır.

"Evrim teorisinin net olarak açıklayamadığı noktalar da var.Mesela big bang teorisini ele alalım." Big bang, evrim teorisinin açıklayamadığı bir nokta değil. Sanırım bu cümleler birbirinden bağımsız düşünülmüş ama arka arkaya yazılınca yanlış bir anlam çıkıyor.

Günümüzde evrim teorisi moleküler seviyede test edilmeye başlandı. Biyoloji yavaş yavaş kuantum elektro dinamiği ile birleşiyor. Yani protein sentezinden embriyon gelişimine kadar tüm süreçler nano seviyede modelleniyor. İnsanlar var oldukça bu modellemenin sonu gelmeyecektir. Örneğin gelecekte görecelik ve atom altı etkileşimlerin de evrim üzerindeki etkilerinin tartışılması yüksek bir olasılıktır. Sonuçta açıklan(a)mamış noktalar hep olacak. Bilim böyle bir şey.

"Onu da tekrarlayamayız tıpkı evrim gibi." Gözlemlerin ve deneylerin tekrarlanabilmesi teorileri güçlendirir. Ancak bilimsel yöntemde tekrarlama işlemi için geçmişe gidilmesi gerekli değildir. Örneğin LHC'de büyük patlama ortamının özellikleri tekrar edilerek deneyler yapılmıştır. Örneğin büyük patlama ile meydana geldiği tahmin edilen kozmik mikrodalga arkaplan ışıması sayesinde milyarlarca yıl öncesi gözlemlenebilmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cümleler saçma anlam vermiş,özür dilerim.

Son dediğine katılıyorum.Geçmişe gitsinler demiyorum.Bir omurgasızın omurgalıya veya bir bakterinin balığa dönüştüğünü göstersinler.

Bahsettiğin düzeyde türlerin evrimleşmesi bilimsel olarak gösteriliyor. Evrimsel biyolojide genotip ve fenotip adlı iki yaklaşım var. Genotip, nükleotid moleküllerinin DNA içinde sıralamasının incelenmesidir. Fenotip ise canlılarda genotip ve çevresel etkiler sonucu oluşan gözlemlenebilir özelliklerin incelenmesidir. Genotip karşılaştırma teknikleri moleküler düzeyde yapılabildiği için türler arasındaki evrimsel ilişkileri net bir şekilde gösterebiliyor. Örneğin yaklaşık 2000 nükleotid çiftinden oluşan FOXP2 geni balıklar, kertenkeleler, kuşlar, fareler, şempanzeler ve insalarda benzerlikler ve farklılıklar gösteriyor. FOXP2 geninde insan ile fare arasında 139 nükleotid farklı. İnsan ile şempanze arasında 9 nükleotid farklı. Fenotip çalışmalarında ise görülüyor ki FOXP2 geni bozulan canlılarda konuşma, gikleme, ötme ve şakıma davranışları bozuluyor. İnsanlarda dispraksiya adı verilen bozukluğa bağlı olarak ciddi öğrenme ve konuşma güçlükleri meydana geliyor. Anladığım kadarıyla senin merak ettiğin şey canlıların hangi türlerden evrimleştiği değil evrim sürecinin nasıl çalıştığı. Genotip ve fenotip çalışmaları sayesinde bunlar her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Örneğin pek çok hastalığın çözümünde olduğu gibi dispraksiyanın da çözüm yolları evrimsel biyoloji sayesinde bulunacak. Bilim insanları bakterilerden farelere kadar tüm canlılar arasında ilişkiler görüyorlar ki sadece insanlara yönelik sağlık çalışmalarında bile farklı canlıları inceliyorlar. Evrimsel süreçler anlaşıldığı için bilim artık insanlara daha fazla fayda sağlayabiliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

Bahsettiğin düzeyde türlerin evrimleşmesi bilimsel olarak gösteriliyor. Evrimsel biyolojide genotip ve fenotip adlı iki yaklaşım var. Genotip, nükleotid moleküllerinin DNA içinde sıralamasının incelenmesidir. Fenotip ise canlılarda genotip ve çevresel etkiler sonucu oluşan gözlemlenebilir özelliklerin incelenmesidir. Genotip karşılaştırma teknikleri moleküler düzeyde yapılabildiği için türler arasındaki evrimsel ilişkileri net bir şekilde gösterebiliyor. Örneğin yaklaşık 2000 nükleotid çiftinden oluşan FOXP2 geni balıklar, kertenkeleler, kuşlar, fareler, şempanzeler ve insalarda benzerlikler ve farklılıklar gösteriyor. FOXP2 geninde insan ile fare arasında 139 nükleotid farklı. İnsan ile şempanze arasında 9 nükleotid farklı. Fenotip çalışmalarında ise görülüyor ki FOXP2 geni bozulan canlılarda konuşma, gikleme, ötme ve şakıma davranışları bozuluyor. İnsanlarda dispraksiya adı verilen bozukluğa bağlı olarak ciddi öğrenme ve konuşma güçlükleri meydana geliyor. Anladığım kadarıyla senin merak ettiğin şey canlıların hangi türlerden evrimleştiği değil evrim sürecinin nasıl çalıştığı. Genotip ve fenotip çalışmaları sayesinde bunlar her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Örneğin pek çok hastalığın çözümünde olduğu gibi dispraksiyanın da çözüm yolları evrimsel biyoloji sayesinde bulunacak. Bilim insanları bakterilerden farelere kadar tüm canlılar arasında ilişkiler görüyorlar ki sadece insanlara yönelik sağlık çalışmalarında bile farklı canlıları inceliyorlar. Evrimsel süreçler anlaşıldığı için bilim artık insanlara daha fazla fayda sağlayabiliyor.

Benim merak ettiğim şey o değil.Canlılarda küçük değişimler olduğunu biliyoruz,deneylerle de ispatlanıyor.Ama bu değişimlerin birike birike bir canlının mesela sınıfını(sürüngenler sınıfı,kuşlar sınıfı mesela) değişebilir mi?Bunu ispatlasınlar.

Hayvanların ve bizle genetik benzerlikleri olduğu doğru.Peki sadece bu ortak ata görüşünü ispatlamaya yeter mi?Allah da canlıları pekala benzer yaratabilir öyle değil mi?

tarihinde xseddx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim merak ettiğim şey o değil.Canlılarda küçük değişimler olduğunu biliyoruz,deneylerle de ispatlanıyor.Ama bu değişimlerin birike birike bir canlının mesela sınıfını(sürüngenler sınıfı,kuşlar sınıfı mesela) değişebilir mi?Bunu ispatlasınlar.

Hayvanların ve bizle genetik benzerlikleri olduğu doğru.Peki sadece bu ortak ata görüşünü ispatlamaya yeter mi?Allah da canlıları pekala benzer yaratabilir öyle değil mi?

Genotip ve fenotip çalışmaları türden türe evrimi doğruluyor. Ancak bilimde ispatlama diye bir kavram yok. İspatlama (ve kanıtlama) matematikte var. Bir önermenin olası tüm durumlarda doğrulanmasına ispatlamak veya kanıtlamak deniyor. Bilim deneylere dayandığı için ve tüm durumlar test edilemeyeceği için sadece doğrulama diye bir kavram var. Doğrulama, hipotezin test sonuçlarıyla uyumlu olması anlamına geliyor. Doğrulamada her zaman hata payları belirtilir. Hata payları hiçbir zaman sıfır olmaz. Mutlak doğru yoktur.

Görülen genetik benzerlikler tek başına ortak ata hipotezini doğrulamak için yeterli. Ancak bir doğrulama her zaman başka bir teorinin yanlışlandığı anlamına gelmez. Örneğin Newton mekaniği ile kuantum mekaniğinin açıklamaya çalıştıkları olgular aynı olgular ama çok farklı yollardan giderek farklı sonuçlar veriyorlar. Buna rağmen bilim insanları her ikisini de doğru kabul ediyorlar çünkü matematiksel zeminleri karşılaştırılabilir değil. Canlıları Allah'ın benzer şekilde yaratmasını bir teori olarak ele alırsak matematiksel zeminini analiz ederek evrim teorisiyle karşılaştırılabilirliğini ve aralarında bir çelişki olup olmadığını görebiliriz. Analiz sonucu "karşılaştırılabilir" olduklarını göstermezse bu teoriler birbirlerini yanlışlayamazlar. Karşılaştırılabilir iseler ve çelişki yoksa aynı teorinin farklı notasyonulardır. Karşılaştırılabilir iseler ve çelişki varsa deney gözlemleri ile daha uyumlu olan teori diğerini yanlışlar. Örneğin Lamarck hipotezi Darwin hipoteziyle yanlışlanmıştır. Aristo hipotezi Newton hipoteziyle yanlışlanmıştır. Newton ve Heisenberg yaklaşımlarını karşılaştırılabilecek bir zemin bulunamamıştır. Heisenberg ve Schrodinger'in aynı konuyu farklı notasyonla gösterdikleri farkedilmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Genotip ve fenotip çalışmaları türden türe evrimi doğruluyor. Ancak bilimde ispatlama diye bir kavram yok. İspatlama (ve kanıtlama) matematikte var. Bir önermenin olası tüm durumlarda doğrulanmasına ispatlamak veya kanıtlamak deniyor. Bilim deneylere dayandığı için ve tüm durumlar test edilemeyeceği için sadece doğrulama diye bir kavram var. Doğrulama, hipotezin test sonuçlarıyla uyumlu olması anlamına geliyor. Doğrulamada her zaman hata payları belirtilir. Hata payları hiçbir zaman sıfır olmaz. Mutlak doğru yoktur.

Görülen genetik benzerlikler tek başına ortak ata hipotezini doğrulamak için yeterli. Ancak bir doğrulama her zaman başka bir teorinin yanlışlandığı anlamına gelmez. Örneğin Newton mekaniği ile kuantum mekaniğinin açıklamaya çalıştıkları olgular aynı olgular ama çok farklı yollardan giderek farklı sonuçlar veriyorlar. Buna rağmen bilim insanları her ikisini de doğru kabul ediyorlar çünkü matematiksel zeminleri karşılaştırılabilir değil. Canlıları Allah'ın benzer şekilde yaratmasını bir teori olarak ele alırsak matematiksel zeminini analiz ederek evrim teorisiyle karşılaştırılabilirliğini ve aralarında bir çelişki olup olmadığını görebiliriz. Analiz sonucu "karşılaştırılabilir" olduklarını göstermezse bu teoriler birbirlerini yanlışlayamazlar. Karşılaştırılabilir iseler ve çelişki yoksa aynı teorinin farklı notasyonulardır. Karşılaştırılabilir iseler ve çelişki varsa deney gözlemleri ile daha uyumlu olan teori diğerini yanlışlar. Örneğin Lamarck hipotezi Darwin hipoteziyle yanlışlanmıştır. Aristo hipotezi Newton hipoteziyle yanlışlanmıştır. Newton ve Heisenberg yaklaşımlarını karşılaştırılabilecek bir zemin bulunamamıştır. Heisenberg ve Schrodinger'in aynı konuyu farklı notasyonla gösterdikleri farkedilmiştir.

Teşekkürler verdiğin bilgiler için.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlıları Allah'ın benzer şekilde yaratmasını bir teori olarak ele alırsak matematiksel zeminini analiz ederek evrim teorisiyle karşılaştırılabilirliğini ve aralarında bir çelişki olup olmadığını görebiliriz. Analiz sonucu "karşılaştırılabilir" olduklarını göstermezse bu teoriler birbirlerini yanlışlayamazlar. Karşılaştırılabilir iseler ve çelişki

Dincilerin teorisi basit. Ol dedi oldu. Bunu evrim gibi kapsamlı bir teori ile nasıl karşılaştırılabileceğini mantığın alıyor mu?

Benim merak ettiğim şey o değil.Canlılarda küçük değişimler olduğunu biliyoruz,deneylerle de ispatlanıyor.Ama bu değişimlerin birike birike bir canlının mesela sınıfını(sürüngenler sınıfı,kuşlar sınıfı mesela) değişebilir mi?Bunu ispatlasınlar.

ispatlıyorlar ama sen araştırma zahmetine katlanıp da bu ispatları görebiliyor musun? Ya da içine sindirebilecek misin? Burada önemli olan senin inançlarına ters gelen ispatları içine sindirip sindiremeyeceğin.

Hayvanların ve bizle genetik benzerlikleri olduğu doğru.Peki sadece bu ortak ata görüşünü ispatlamaya yeter mi?Allah da canlıları pekala benzer yaratabilir öyle değil mi?

Avustralya memelileri neden eteneli memeli değildir? Tanrı oradaki memelileri yaratırken eteneli memeli yaratmayı unutmuş olabilir mi? Yoksa eteneli memeli gelişimi Avustralya dışında oldu da, oraya eteneli memeli ulaşamadığı için mi koskoca bir kıtada bulunmuyor? Hangisi daha mantıklı?

tarihinde CharlesDarwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dincilerin teorisi basit. Ol dedi oldu. Bunu evrim gibi kapsamlı bir teori ile nasıl karşılaştırılabileceğini mantığın alıyor mu?

"Ol dedi oldu"dan bir şey anlamıyorum ama yine de bir önyargım yok. Matematiksel bir model getirilirse analiz edilir ve mantığım alır. Örneğin Kalam kozmolojik argümanı öne sürüldü, analiz edildi ve matematikçiler arasında kabul görmedi. Teologlar yeni argümanlar sunsunlar da ne demek istediklerini herkes anlayabilsin.

ispatlıyorlar ama sen araştırma zahmetine katlanıp da bu ispatları görebiliyor musun? Ya da içine sindirebilecek misin? Burada önemli olan senin inançlarına ters gelen ispatları içine sindirip sindiremeyeceğin.

Bazen bilim insanları da bu kavramı yanlış kullanıyor. Bilimde ispatlama kavramı yok doğrulama kavramı var. Bilimsel süreci biz yanlış ifade edersek başkalarından bilimsel sonuçları görmelerini bekleyebilir miyiz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...