Jump to content

Recommended Posts

MU'MİNÛN - 12-14 Andolsun ki, Biz insanı süzülmüş bir çamurdan yarattık. Sonra onu oturaklı bir karargâhta bir nufte yaptık Sonra o damlayı bir pıhtıya dönüştürdük, bu pıhtıyı bir et parçacığına dönüştürdük, bu et parçacığını bir takım kemiklere çevirdik, derken bu kemiklere bir et giydirdik; sonra ona bambaşka bir yaratık olarak hayat verdik. Bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli!

en nutfete : bir nutfe, bir damla

Kuranda, Galende embrionun ilk halini semen/bir damla/döl saniyorlar!!!

" The first is that in which, as is seen both in abortions and dissection, the form of the semen prevails (Arapca nutfah). At this time, Hippocrates too, the all-marvelous, does not yet call the conformation of the animal a foetus; as we heard just now in the case of semen voided in the sixth day, he still calls it semen."

Kuranda anlatilan "kan pihtisini"(alak) Galenin On The Natural Faculties adlı eserinde buluyoruz

"But when it has been filled with blood,(ALAQA) and heart, brain and liver are still unarticulated and unshaped yet have by now a certain solidarity and considerable siz, this is the second period; the subtance of the foetus has the form of flesh and no longer the form of semen. Accordingly you would find that HIPPcrates too no longer calls such a form semen but, as was said, foetus."

Embrionun ilerlemis bir asamasinda "asili duran seyi "(alak) buluyoruz, "Der Semen" von Galen.

"Car toutes les parties de I`utèrus ont le desir d`envelopper le sperme mais ne peuvent encore le faire car elles sont encore trop loin pour letoucher. Mais aussi, après plusieurs jours, en meme temps que le sperme augmente, la matrice devient toujours plus enveloppante, et tanton une de ses parties, tantot I`autre saisit le sperme"

Burda da "sülük" olan ALAKi buluyoruz. Ayni kitaptan

"La semence tire a eller par les vaisseaux qui se jetten dans L`utèrus du sang et du pneuma..."

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 52
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

3 Ali İmran / 6 Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.

16 Nahl / 4. O, insanı bir damla sudan yarattı. Fakat bakarsın ki (insan) Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir.

22:5. Ey insanlar! Eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan), sonra uzuvları (önce) belirsiz, (sonra) belirlenmiş canlı et parçasından (uzuvları zamanla oluşan ceninden) yarattık ki size (kudretimizi) gösterelim. Ve dilediğimizi, belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız. Sonra güçlü çağınıza ulaşmanız için (sizi büyütürüz). İçinizden kimi vefat eder; yine içinizden kimi de ömrün en verimsiz çağına kadar götürülür; ta ki bilen bir kimse olduktan sonra bir şey bilmez hale gelsin. Sen, yeryüzünü de kupkuru ve ölü bir halde görürsün; fakat biz, üzerine yağmur indirdiğimizde o, kıpırdanır, kabarır ve her çeşitten (veya çiftten) iç açıcı bitkiler verir.

23 Müminun / 13 Sonra onu sağlam bir karargâhta nutfe haline getirdik.

23 Müminun / 14. Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir.

32 Secde

8. Sonra onun zürryetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir.

9. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!

39:6 Allah sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yarattı, sonra ondan da eşini yarattı. Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da (O'na kulluktan) çevriliyorsunuz?

35:11 Allah sizi (önce) topraktan, sonra meniden yarattı. Sonra sizi çiftler (erkek-dişi) kıldı. O'nun bilgisi olmadan hiç bir dişi ne gebe kalır ne de doğurur. Bir canlıya ömür verilmesi de, onun ömründen azaltılması da mutlaka bir kitaptadır. Şüphesiz bunlar, Allah'a kolaydır.

40:67 Sizi topraktan, sonra meniden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanız -ki içinizden daha önce vefat edenler de vardır- ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan O'dur. Umulur ki düşünürsünüz.

53:45. Şurası muhakkak ki erkek ve dişiden ibaret olan iki çifti O yarattı.

46. (Rahime) atıldığı zaman nutfeden.

75:36. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!

37. O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?

38. Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti.

39. Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti.

40. Peki (bunları yapan) Allah'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?

76:2. Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.

77:20. (Ey insanlar!) Biz sizi dayanıksız bir sudan yaratmadık mı?

21. İşte o suyu, sağlam bir yere yerleştirdik.

22. Belli bir süreye kadar.

80:19. Bir nutfeden (spermadan) yarattı da ona şekil verdi.

96 Alak / 2. O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.

Bütün bu ayetlerin Kuran'da yazılışından asırlar önce, ünlü Yunan bilgini Galen, embryo üzerine çalışmalar yapmıştır. Ayrıca Aristo'nun o zamanlar Anatomy ve Embryo üzerinde yaptığı çalışma ve düşünceleri bilimsel düşünceyi gelecek 2000 yıl boyunca etkilemiştir. Konu ile ilgili olarak bakınız, History of Medicine

Şimdi biraz Galen'in kim olduğuna bakalım..

M.S. 129 yılında Bergama’da doğduğu bilinmektedir. Yani Muhammed’in doğumundan 441 yıl once.

Babası, Iulius Nikon, bazı kaynaklarda matematikçi olarak geçmekle beraber, zengin bir mimar olarak bilinir. Babasının zengin olması dolayısı ile Galen iyi bir eğitim alma imkanını bulmuştur.

Galen 17 yaşlarında iken, babası Iulius Nikon rüyasında Eski Yunan’da Tıp Tanrısı olarak bilinen Asklepios’u görür. Asklepios, Iulius Nikon’a oğlunun tıp alanında büyük bir adam olacağını söyler. Iulius Nikon, gördüğü rüyaya dayanarak oğlunu iyi bir eğitim alması için Bergama’da tıp alanında tanınmış isimlerden Satyros, Aiphikianos ve Stratonikos’un yanına verir. Galen daha sonra 149 yıllarında bugünkü İzmir’in yerinde kurulu bir şehir olan Smyrna’da Hippokrat’ın ardıllarından olan Quintus’un öğrencisi Pelops’un derslerini takip eder. Oradan’da, gene Quintus’un bir başka öğrencisi olan Numisianos’u derslerini takip etmek için Yunanistan’da Korinth’e geçer. Bu arada, Numisianos’un Alexandria’ya gitmiş olduğunu öğrenir. Galen, Alaxandria’ya doğru yola çıkarsa da, Numisianos, Galen oraya gelmeden önce M.S. 151 yılında ölür.

Galen Alexandria’da Herakleianos ve Iulianos’un derslerine girer,bir yandan anatomi ve cerrahlık konularındaki bilgisini arttırırken, diğer bir yandan gezilere çıkarak tıpta kullanılan bitkileri araştırır.

M.S. 157 yılında Bergama’ya geri dönerek burada başarılı bir tıp doktoru olarak ünlenir. Bir süre Bergama’daki çalışmalarını sürdürdükten sonra, 162 yılında Roma’ya gider ve burada da kısa sürede tanınır. Kendi yazılarından bilindiği kadarı ile, kendisini çekemeyen rakiplerinin saldırısından korktuğu için, bazı kaynaklara göre de, veba salgınından korunmak için Bergama’ya geri döner ve burada çalışmalarını devam ettirir. Bu arada Roma ve Bergama arasında bir kaç kez daha gider gelir ve en son olarak 169 yılında Roma İmparatorunun çağrısı üzerine tekrar Roma’ya gider ve 200 yılında ölünceye kadar orada kalır. Bu süre zarfında bir çok kitap yazar, ancak kitaplarının bir çoğu maalesef 191 yılında bir yangında yanar.

Galen’in en önemli çalışmalarından biri, kendisinden 400 sene öncesinden beri hava taşıdığına inanılan atardamarların hava değil, kan taşıdığını kanıtlamasıydı. Ancak, bu çalışmalarının yanında, böbreklerin ve idrar borularının nasıl çalıştıklarını denetlemiştir. Toplar damarlar ile atar damarlar arsındaki yapısal farklılıkları gözlemlemiştir. Omurilik üzerine çalışmalar yapmış, karaciğerin, kan yapımının ve toplar damarların merkezi, kalp ve damar sistemindeki en önemli organ olduğunu yazmıştır.

Muhammed, zamanında bilimsel olabilecek nitelikteki kulaktan dolma bilgileri Kuran'a koyarak, sanki Allah'tan kendisine gelmiş bir bilgi gibi İslam'a mal etmeye çalışırken, kendisinden 400 yıl önce, Galen diğer bir çok konuda olduğu gibi embryo üzerine de çalışmalar yapmaktaydı.

Alinti

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki o devirde insanlar hamilelik süreci ile ilgili ne türlü fikirlere sahip olabilirlerdi? Ve nasıl spekülasyonlar onların önünde açıktı?

Mesela bilim öncesi cahil çağlarda yaşayan insanlar erkekten akan sıvının hamile bırakma ile bir bağlantısı olduğunu anlayabilirler mi? Yoksa bunun için modern bilimin gelmesi mi gerekir?

Kadın hamile kalınca 9 ay boyunca karnının büyüdüğü, daha sonra da bir bebeğin dünyaya geldiğini bilmek için modern bilime gerek yok heralde. Peki erkekten akan sıvının bu hamilelikle bağlantısı olduğunu anlayan bir ilkel insan, daha sonra oturup düşünmez mi nasıl oluyor da bu sıvı 9 ayda bu bebek haline geliyor diye? Ve belli spekülasyonlar yapmaz mı?

İşte bu spekülasyonlar neye benzerdi sence? Mesela şöyle şeyler olabilir mi?

Bu erkeğin sıvısı kadının rahminde bir kan pıhtısına dönüşüyor (veya oraya yapışıyor), daha sonra zamanla büyüyüp bir çiğnem et boyutuna geliyor, daha sonra kemikler oluşuyor, çünkü doğan bebek et ve kemik olduğuna göre bir noktada bu büyüyen varlıkta et ve kemik oluşması lazım.

Kuran'da yazan da böyle bu kadar birşey. Bunu insanların önüne "bilim öncesi çağda zamanının çok ötesinde kimsenin aklına gelemeyecek detaylı bir bilimsel tasvir" diye getirmeye utanmıyor musunuz peki?

Ben akan sıvıdan filan mı bahsettim acaba yukarıda ? Ben ne diyorum sen ne anlatıyorsun :)

Poiuz:

Hala inatla blood olan sözcüğü kan pıhtısı olarak çeviriyorsun.

Yahu adam orada kanın dolmasından bahsediyor. Ee bir de meniden bahsetmiş ? Yahu eleştiri yapacağım diye ne diyeceğini şaşırdın herhalde..

Poiuz: Eski bir kaynakta meniden bahsedilmiş,

Anti: eee ne olmuş.

Poiuz: E olm işte Kuran'da meni diyor.

:D

Şimdi ben de Ay'ın kendi ışığı yoktur diyorum, bu ışığı güneşten yansıtır diyorum...

Şimdi ne diyeceksin bu lafıma ? "Anti bak 2bin küsür yıl önce bir bilim adamı zaten bunu söylemiş sen de kesin oradan yürütmüşsündür" mü diyeceksin bana ?

edit: Yahu bilmem kim Hristiyan bilim adamının videosunu bir Müslüman foruma verdiğinde "hristiyanlardan medet umuyorlar" diye eleştiriyorsunuz. da siz bilmem ne yabancı ateistlerin sitelerinden örnek vermeye kalkıştığınız da herhangi bir medet umma söz konusu olmuyor.

Neyse yıllardır buradayız, alıştık bu çelişkileri görmeye.

tarihinde ANTİATEİST tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Insan bir kan pihtisindan olusmaz. Kan pihtisindan olustugunu iddia eden, insanin nasil olustugunu bilmiyor demektir.

Insan sperm hucresi ile yumurta hucresinin birlesmesinden olusur. Bu ne kan pihtisidir, ne suluktur. Bilmem anlatabildim mi...

sperm hücresi ve yumurtayı,yumurtanın rahime indiğinde ne yaptığını tek kelimeyle anlatabilirmisin. Ve o tek kelimede, nasıl bir şeyi anlattığını tüm insanlar anlayabilir mi. tarihinde atılan2 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Antiateist; dikkat edersen bu bilimsel mucize dediğiniz şeyin hakkaten mucize olabilmesi için bu getirdiğiniz yazılardaki fikirlerin o devirde kimsenin aklına hayaline gelmesinin mümkün olmaması gerekiyor, ki, bunu o devirde bir kitapta bulmak "mucize" sayılabilsin.

Kuran'da ay için "bir nurdur" diyorsa, sen de bunu tamamen keyfi bir şekilde "aha burada ayın kendi ışığı olmadığı sadece yansıttığı söyleniyor" diyorsan, bunu da bizim önümüze "o bilim öncesi eski çağda insanlar nasıl böyle bir şeyi bilebilir" diye getirirsen, anlaman gerekir ki eski Yunan'da adamlar güneşin dünyadan ne kadar uzak olduğunu, veya dünyadan ne kadar büyük olduğunu, dünyanın çapını vs gerçeğe çok yakın olarak hesaplamış adamlardı. Aralarında bazıları güneşin aslında güneş sisteminin merkezinde olduğunu söyleyenler bile çıkmıştı. Aristoteles de dünyanın yuvarlak olduğunun ispatlarını sayarken diyor ki "bak ay tutulması sırasında dünyanın gölgesi ayın üzerine düşünce yuvarlak olduğu görülüyor." Yani ayın kendi ışığı olmadığı, üzerine düşen güneş ışığını yansıttığını zaten kabul ediyor. Bu adamlar Muhammed'den bin sene önce yaşıyordu. Sen de bize diyorsun ki 19. yüzyıldan insanların tamamı ağzından salya akan embesillerdi, kafaları çalışmazdı. O yüzden eski bir kitapta anatomiye dair yahut astronomiye dair bir iki şey görürsek bu sadece bir mucize olabilir. Ama bu yanlış bir düşünce işte. Eski adamlar gayet de zekiydi. Sen mesela 2 sayısının karekökünün irrasyonel bir sayı olduğunu ispatlayabilir misin? Hem de elinde şimdi yazmak için rakamlar, notasyon var. Eski Yunan'da bunu yaptılar, adamların yazmak için rakamları bile yoktu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sperm hücresi ve yumurtayı,yumurtanın rahime indiğinde ne yaptığını tek kelimeyle anlatabilirmisin. Ve o tek kelimede, nasıl bir şeyi anlattığını tüm insanlar anlayabilir mi.

Herseyi yoktan yaratma gucum olsun, bak nasil anlatiyorum, sasar kalirsin.

Ama 1000 sene oncesinin uyduruk bedevisi isem, tabiki anlatmakta zorluk ceker, kafama gore uydururum. Kan pihtisi derim, suluk derim, demlik derim, sarimsak derim, incik derim, boncuk derim... derimde derim. Ortada bilen olmayinca sallamasida kolay olur.

Ama simdi cik meydana "insan kan pihtisindan olusur" diye, bak bakalim sana nereleri ile guluyorlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben akan sıvıdan filan mı bahsettim acaba yukarıda ? Ben ne diyorum sen ne anlatıyorsun :)

Poiuz:

Hala inatla blood olan sözcüğü kan pıhtısı olarak çeviriyorsun.

Yahu adam orada kanın dolmasından bahsediyor. Ee bir de meniden bahsetmiş ? Yahu eleştiri yapacağım diye ne diyeceğini şaşırdın herhalde..

Poiuz: Eski bir kaynakta meniden bahsedilmiş,

Anti: eee ne olmuş.

Poiuz: E olm işte Kuran'da meni diyor.

:D

Şimdi ben de Ay'ın kendi ışığı yoktur diyorum, bu ışığı güneşten yansıtır diyorum...

Şimdi ne diyeceksin bu lafıma ? "Anti bak 2bin küsür yıl önce bir bilim adamı zaten bunu söylemiş sen de kesin oradan yürütmüşsündür" mü diyeceksin bana ?

edit: Yahu bilmem kim Hristiyan bilim adamının videosunu bir Müslüman foruma verdiğinde "hristiyanlardan medet umuyorlar" diye eleştiriyorsunuz. da siz bilmem ne yabancı ateistlerin sitelerinden örnek vermeye kalkıştığınız da herhangi bir medet umma söz konusu olmuyor.

Neyse yıllardır buradayız, alıştık bu çelişkileri görmeye.

Harith Ibn Kalada. Bu adam sayesinde bu bilgiler Muhammede ulasir. Dogrulariyla ve yanlislariyla.

"Spermatozoid" bir "en nutfete" degildir. Ama Galenin "semen"iyle ve Kuranin "en nutfete" arasindaki benzerlik sasirticidir.

Yazilanin yaninda yazilmayana da bakalim:

Ne Galen ne de Kuran bu mucize bilgileri verirken "yumurtadan" bahsetmiyor!!! Galen bilmiyor, peki Kuran niye yazmiyor? Bu önemli detayi niye kaciriyor?

Muhammedin Galen ve Hippocratesle beraber yaptigi yanlis bundan ibaret degil.

Muhammed, Hippocrates gibi, kadinin da döl ürettigini saniyor. (Sahih Muslim Band 4 Book 55 Number 546)

AY dedinde aklima geldi. Kuranda Aydan bahsederken "nur" diyor. Allahtan bahsederken de cok yerde "nur" diyor. Kuran ayin isiginin yansiyan bir isik oldugunu bilmiyormuydu?

1. ve ceale : ve kıldı

2. el kamera : kamer, ay

3. fî-hinne : onların içinde, arasında

4. nûran : bir nur

5. ve ceale : ve kıldı

6. eş şemse : güneş

7. sirâcen : kandil, çırağ

NÛH - 16 Ayı bunların içinde bir ışık, güneşi de bir lamba yaptı. (Edip Yüksel)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaslar mı önce oluşur yoksa kemikler mi? Gidin biraz embriyoloji okuyun ve ondan sonra gerçeği tartışın. Ben Kur'an okuduğumda sanki bir et parçası var sonra tamamen kemiğe dönüşüyor sonra da üzerine kaslar geçiriliyormuş gibi anlıyorum. Böyle değil oysa! Ulan embriyolojiye kadar girmiş bir bak ay elma gibi, dünya elme gibi ve bu iki elma güneşin etrafında dönüyor diyememiş. Hadi kara deliği anlatamadı bunuda mı anlatamaz be Adem?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki o devirde insanlar hamilelik süreci ile ilgili ne türlü fikirlere sahip olabilirlerdi? Ve nasıl spekülasyonlar onların önünde açıktı?

Mesela bilim öncesi cahil çağlarda yaşayan insanlar erkekten akan sıvının hamile bırakma ile bir bağlantısı olduğunu anlayabilirler mi? Yoksa bunun için modern bilimin gelmesi mi gerekir?

Kadın hamile kalınca 9 ay boyunca karnının büyüdüğü, daha sonra da bir bebeğin dünyaya geldiğini bilmek için modern bilime gerek yok heralde. Peki erkekten akan sıvının bu hamilelikle bağlantısı olduğunu anlayan bir ilkel insan, daha sonra oturup düşünmez mi nasıl oluyor da bu sıvı 9 ayda bu bebek haline geliyor diye? Ve belli spekülasyonlar yapmaz mı?

İşte bu spekülasyonlar neye benzerdi sence? Mesela şöyle şeyler olabilir mi?

Bu erkeğin sıvısı kadının rahminde bir kan pıhtısına dönüşüyor (veya oraya yapışıyor), daha sonra zamanla büyüyüp bir çiğnem et boyutuna geliyor, daha sonra kemikler oluşuyor, çünkü doğan bebek et ve kemik olduğuna göre bir noktada bu büyüyen varlıkta et ve kemik oluşması lazım.

Kuran'da yazan da böyle bu kadar birşey. Bunu insanların önüne "bilim öncesi çağda zamanının çok ötesinde kimsenin aklına gelemeyecek detaylı bir bilimsel tasvir" diye getirmeye utanmıyor musunuz peki?

altına imzamı atarım. aynen katılıyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş

Antiateist; dikkat edersen bu bilimsel mucize dediğiniz şeyin hakkaten mucize olabilmesi için bu getirdiğiniz yazılardaki fikirlerin o devirde kimsenin aklına hayaline gelmesinin mümkün olmaması gerekiyor, ki, bunu o devirde bir kitapta bulmak "mucize" sayılabilsin.

Bunları mucize olarak vermiyorum. Sadece yarattığını bilen biri böyle bir benzetme yapabilir diyorum.

bu getirdiğiniz yazılardaki fikirlerin o devirde kimsenin aklına hayaline gelmesinin mümkün olmaması gerekiyor

Madem öyle bir şartın var buyur :)

27:88 Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır

tarihinde ANTİATEİST tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem öyle bir şartın var buyur :)

27:88 Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır

Öyle cımbızcılık oynamak yok:

87 - Sûr'a üfürüldüğü gün Allah'ın diledikleri müstesna göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O'na gelirler.

88 - Sen dağları görürsün de, yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır.

89 - Kim iyilikle gelirse, ona daha iyisi verilir ve onlar o gün korkudan da emin kalırlar

Neymiş? Kıyamet zamanı dağlar yürürmüş.

Onun dışında kazık olarak yaratılmışlar değil mi? Sende bilirsin ya bunu, neyse.

tarihinde gokmavi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem öyle bir şartın var buyur :)

27:88 Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır

Sen bu ayetleri yorumlarken yazarın aklında modern jeoloji ve plaka tektoniği olduğunu kabul ederek burada zamanından ilerde bir yazı olduğunu söylemeye çalışıyorsun. Yani diyorsun ki bu kitap 1400 sene önce yazıldı ama yazarı o devirde kimsesni bilmesi mümkün olmayan modern jeolojiye vakıftı. O yüzden burada bir mucize var.

Ben de o zaman sana soruyorum. Sen hangi gerekçeye binaen bu 1400 sene önceden kalma kitabı yorumlarken yazarının modern jeoojiye vakıf olduğunu varsayıp bu ayetleri o ışıkta yorumluyorsun?

Demek ki sen daha baştan bu ayetlerin yazarının insan olmadığını kabul ediyorsun. Çünkü eğer öyle düşünseydin bu ayetleri o zamanki insanların dünya an layışına göre yorumlamaya anlamaya çalışırdın. "O devrin insanları dağların yürümesi derken ne kastetmiş olabilirler" diye onların ilkel kozmolojileri üzerinde spekülasyon yapardın.

Ama sen bu ayetleri modern bilimin ışığında yorumlamayı seçiyorsun. Çünkü yazarın modern bilime vakıf olduğunu düşünüyorsun. Çünkü sence bu ayetlerin yazarı o devrin insanlarından biri değil bizzat Allahtır. Ve bu kitap vahiydir.

Bu varsayım senin bu ayetleri kitabın bize kaldığı devre ait olmayan onun sonrasındaki bir dünya anlayışı bağlamında yorumlamana gerekçe oluyor. İyi, yap bakalım. Ama unutma ki bunu yaptığın zaman burada sadece zihin egzersizi yapmaktan, hayalgücünle oynamaktan öteye gitmiyorsun.

Çünkü eğer bu yorumunu bize bir mucize olarak sunup sonra da sonucu "bu kitap vahiydir, yazarı Allahtır" diye biten bir argümanın delili olarak sunarsan argümanının alacağı şekil şöyle oluyor:

1) Kuranın yazarı Allahtır, bu kitap vahiydir

2) Allah herşeyi bildiği için bizim çağımızda keşfedilmiş eskiye göre ileri bir bilim ve dünya anlayışının ortaya koyduğu bilgiye vakıftır

3) Bir yazıyı veya sözü onu yazan kimsenin vakıf olmasının mümkün olduğu bir bilim ve dünya anlayışının ışığında yorumlamak makuldür

4) Bir kitabın yazarı Allahsa o zaman o kitabı zamanının ötesinde bilim ve dünya anlayışı ışığında yorumlamak makuldür (2 ve 3)

5) Kuranı zamanının ötesinde bilim ve dünya anlayışı ışığında yorumlamak makuldür (1 ve 4)

6) İnsanların yazdığı kitaplar zamanının ötesinde bilgi içeremez

7) İnsanların yazmadığı kitapların yazarı sadece Allah olabilir, öyle bir kitap vahiydir

8) Bir kitap zamanının ötesinde bilim ve dünya anlayışı ışığında yorumlanabiliyorsa o zaman o kitap zamanının ötesinde bilgi içermektedir

9) Kuran zamanının ötesinde bilgi içermektedir (5 ve 8)

10) Kuranın yazarı sadece Allah olabilir, Kuran vahiydir (6, 7 ve 9)

Gördüğün gibi argüman mantıklı ama başta varsaydığını ispat eden boş bir argüman. Yani bundan sadece güzel zihin egzersizi olur.

tarihinde diyalektektük tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben Kuran'ın vahiy olduğunu kanıtlamak için matematiksel argümanlara başvuruyorum genelde.

Eskiden bu forumda ayetler üzerinden çok giderdik; ama zamanla gördük ki insan istemedikçe her türlü şeye kılıf uydurabiliyor.

Bunların dışında genel manada ateist psikolojisi zaten ister istemez Kuran ayetlerinin delili oluyor.

Sırf Kuran'ın sosyopsikolojik tespitlerini ve realitedeki yansımalarını masaya yatırsak 10 ciltlik veri ortaya çıkar.

Bu; gün ve gün ya da ay ve ay tespit edilen bir şey değil. Bu yılların birikimin de ancak ortaya çıkıyor.

Tüm bunlar dikkatleri birinci madde üzerinde topluyor ve üzerine yapılan yorumlar da -mantık çerçevesi içerisinde" buna göre şekillenebiliyor.

Tekrar ediyorum ben bir mucize göstermek için bu topiği açmadım.

Bu topiği BBC gibi prestij sahibi bir kuruluşun hazırladığı bir belgeselde geçen "benzetmenin" enteresan bir şekilde Kuran'da da yer aldığını size göstermek için açtım.

Ha gidipte belgesel filan da aramıyorum :)

Tesadüfen izlerken denk geldim.

tarihinde ANTİATEİST tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tebrikler Anti Kardeşim,

Hepsinin aklı idrak etmişte..

Yakayı şeytana kaptırmışlar bir kere..

Ciddi niyetleri de yok zaten...

Videoya türkçe altyazı ekleyebilseniz daha anlaşılır olabilir..

Teşekkürler..

Bozacının şahidi şıracı. İkisi de yalancı

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...