Jump to content

Recommended Posts

Anlatmaktan dilimizde tüylerin bittiğini bundan evvel birkaç kere söylemiş olsak da, yine de tekrar tekrar dile getirmenin bir sakıncası yok. Nede olsa mălum kitapta da benzer yöntem kullanıldığına göre, mălum tanrının da buna itiraz edeceğini zannetmiyorum.

 

Bu kitabın dili sesli söylemeye, anlatmaya dayalıdır; okumaya değil. Şiirsel bir yapısı vardır, ki bu yapı ilk etapta sesli okuyarak karşısındakileri etkilemeye yöneliktir. Zaten o devirde ve diyarda okuma yazma bilenlerin sayısı bir elin parmakları var az idi. Neredeyse bütün haberleşme ve ilişkiler sözlü olarak yapılırdı. Ağızdan kulağa anlatma kültürü, bir başka deyişle, rivayet kültürü çok yaygındı. Bunun en güzel örneğini hadis derlemelerinde görebilirsiniz. Haliyle bu kitabın yapısı ve kullandığı dil, o zamanki toplumun kültürünü yansıtmaktadır.
Sadece bununla bitmiyor. Ayrıca içinde sözü edilen tüm bilgiler, o devirdeki bilgi seviyesindedir sadece.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 168
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

31 minutes ago, T.TAŞPINAR said:

ŞEMS 6 DAKİ AYETTTE TAHAHA KELİMESİ GEÇİYOR..YAYIP DÖŞEMEK OLARAK AÇIKLANIYOR MEALLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNDA .SİZİN BAHSETTİĞİNİZ GİBİ DÜMDÜZ BİR YÜZEY HALİNE GETİRMEK YOK..

ŞEMS 6 DAKİ AYETTTE TAHAHA KELİMESİ GEÇİYOR..YAYIP DÖŞEMEK OLARAK AÇIKLANIYOR MEALLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNDA .SİZİN BAHSETTİĞİNİZ GİBİ DÜMDÜZ BİR YÜZEY HALİNE GETİRMEK YOK..

Dünya Göğünün Kandillerle Donatılması ve Gould Kuşağı:

Mülk Suresi 5.ayet ve Fussilet Suresi 12.ayette bahsedilen “Dünya göğünün kandillerle donatılması” olayı ile bu bölümde açıklanan Gould Kuşağı’nın oluşum ve özellikleri dikkate alındığında, yine yukarıda açıklanan durumlara benzeyen ilginç bir uyum göze çarpmaktadır. Daha önceki bazı bölümlerde de bahsedildiği üzere, Dünya göğünün kandillerle donatıldığından bahsedilmesi için öncelikle Dünya’nın hâlihazırda var olması gerekliliğini ve ancak bu şekilde Dünya’nın göğünden bahsedilmesinin mümkün olabileceği doğal olarak akla gelmektedir. Sonuç olarak Dünya daha önce oluşmuşken, çok yoğun bir yıldız oluşumu meydana gelmiş olmalıdır. Bundan, Dünya çevresinde başka hiçbir yıldızın bulunmadığı sonucunu çıkarmamalıyız. Ancak, ayetlerde geçen “donatılma, süslenme” gibi bir olayın gerçekleşebilmesi için var olanlara ek olarak çok yoğun bir yıldız oluşumunun Dünya çevresinde gerçekleşmiş olması gerekir. Yukarıdaki Gould Kuşağı (Gould Kemeri) ile ilgili açıklamalarda da bu durumu doğrulayan bilgiler verilmiştir. Özellikle de yoğun yıldızlardan oluşan Gould Kuşağının, bir gaz ve toz bulutunun galaksimizin sarmal kollarından biriyle 50 milyon yıl kadar önce çarpışması yoluyla oluşmuş olması çok önemli bir bilgidir. Dikkat edilirse, bu olayın 50 milyon yıl önce gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Dünyamızın yaşının yaklaşık 4,5 milyar yıl olduğu göz önüne alındığında, bahsedilen kandillerle (yıldızlarla) donatılma olayının Dünya’nın oluşumundan çok sonra gerçekleştiği hemen fark edilebilir. 

http://www.yenimucizeler.com/gokteki-burclar/gokteki-burclar-t29.0.html

BURADAKİ YOĞUN YILDIZLARIN YAYDIĞI GAMA IŞINLARI CİN-ŞEYTANLARA ZARAR VERİYOR OLABİLİR..O YÜZDEN TAŞLAMA DAN BAHSEDİLİYOR OLABİLİR.AMA ZATEN CİN-ŞEYTANA VS.İNANMADIĞINIZ İÇİN SİZCE BİR ANLAMI YOK TABİİ 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hurun ıynun meselesi burada tartışıldı görüşlerimi belirtmiştim.

 

Bir saat önce, Hasan Akçay yazdı:

huri fitnesi çıkarılıp cennet hurilerle oturak alemi yapılan bir yer derekesine düşürüldü;

Başka görüşe fitne demek ifade özgürlüğüne aykırıdır kaldı ki müslümanlar ittifak etmiş değiller herkes islam çatısında kendine yer buluyor.

 

tur 20: Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak. Ve onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirdik(erkekleri evlendiriyor).  zevvece fiilini kullanmış hiç şüpheli değil mi? vakıa suresindeki hurun ıynun ile uyuşuyor onlarda saklı inciler gibiler daha önce hiç dokunulmamışlar.

مُتَّكِئِينَ عَلَى سُرُرٍ مَّصْفُوفَةٍ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ

ek olarak

rahman 56 orada bakışları kıpıklar vardır ki onlardan önce ne bir cin ne bir insanın dokunduğu(dokunmaktan kasıt nedir tahmin ediyorsundur)(geçmiş zaman daha önce hiç insan ve cin dokunmadı/temas etmedi bahsettiği dişi)

فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ

 

neyden bahsediyor cidden @Hasan Akçay

 

tarihinde yüpyücecik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın @kavak Haklısın islam şirsel bir dile etkiliyor insanları . en iyide iranda şiler farsalar şirsel okuyorlar insanı en çok bu şiilerin okuması etkiliyor. 

Kamer Suresi Kur'an dan Önce yazıldı.

Gönderen: Risale-i Ateizm / 04:06

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt

 



Önce şiirin Türkçesini yazalım:
(İmrul Kays islam dan 30 yıl evvel yaşamıştır.)

Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
Ve ortaya bir ceylan çıktı, yüreğimi aldıve sonra kaçtı.
Bembeyaz,kaliteli,uykulu gözleri,festival zamanı önümden geçti.
Süslenip sanki beni vurdu ve bakışlarıda işe koyulup,birer ok gibi beni kesip geçti.

Ve benden uzağa,ağıldaki kuru çöplerin duvar gibi yükseldiği köşeye kaçtı.
Benden tek saat bile uzaklaşması,o an bana acı ve ağır bir yük gibi geldi.
Güzellik yanaklarının her yanına,tıpkı keskin bir maskarayla yazılmış.
Ay yine karanlığın içine yolculuk ediyor ve ayla birlikte gecenin seyehatini görüyorum.

Karanlığın çöktüğü vakit geceye andolsunki,herşey ortaya çıktı.
Yağmurlar yanaklarımdan süzülürken,kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.

 

 

 

Şimdi de Elmalılı'nın Kamer Suresi Turkçe Mealini yazalım... 

 

54-KAMER:
1 - Kıyamet saati yaklaştı, Ay yarıldı.
2 - Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve "süregelen bir büyüdür" derler.
3 - Yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Halbuki her iş yerini bulacaktır.
4 - Andolsun ki onlara (kötülükten) vazgeçirecek nice önemli haberler gelmiştir.
5 - Bunlar üstün bir hikmettir fakat uyarılar fayda vermiyor.
6 - Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı, görülmedik müthiş bir şeye çağırır.
7 - Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler.
8 - O çağırana koşarak, kâfirler: "Bu çetin bir gündür." derler.
9 - Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladılar ve: "Cinlenmiştir." dediler. Ve (Nuh davetten vazgeçmeye) zorlandı.
10 - Bunun üzerine Rabbine: "Ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek yalvardı.
11 - Biz de boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık.
12 - Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.
13 - Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle (çakılmış gemi) üzerinde taşıdık.
14 - Nankörlük edilen (kulumuz)e bir mükafat olmak üzere (gemi), gözlerimizin önünde akıp gidiyordu.
15 - Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?
16 - Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler)
17 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
18 - Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?
19 - Biz onların üstüne, uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik.
20 - (O rüzgar) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
21 - Nasılmış benim azabım ve uyarım?
22 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
23 - Semûd da o uyarıları yalanladılar.
24 - "Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz." dediler.
25 - "Zikir, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır o, yalancı, küstahın biridir" (dediler).
26 - Yarın onlar, yalancı, küstahın kim olduğunu bilecekler.
27 - Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.
28 - Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır.
29 - Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.
30 - Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu.
31 - Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı çalı çırpı kırıntıları gibi kırılıp dökülüverdiler.
32 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
33 - Lût kavmi de uyarıları yalanladı.
34 - Biz de onların üzerlerine (taşlar savuran) bir fırtına gönderdik. Yalnız Lût ailesini seher vakti kurtardık,
35 - Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükafatlandırırız.
36 - (Lût), onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular,
37 - Onun konuklarından murad almaya kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik. "Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).
38 - Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.
39 - "Azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).
40 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
41 - Şüphesiz Firavun ailesine de uyarıcı peygamberler geldi.
42 - Lakin onlar bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık. Bu kıssalardan hisseye gelince;
43 - Şimdi sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mı? Yoksa kitaplarda sizin için bir beraet mi var?
44 - Yoksa "Biz birbirimize yardım eden bir topluluğuz." mu diyorlar?
45 - Her halde o topluluk bozulacak ve geriye dönüp kaçacaklardır.
46 - Bilakis kıyamet onlara vaad edilen asıl saattir. Saat cidden çok feci ve acıdır.
47 - Muhakkak ki suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.
48 - O gün yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler, "Cehennemin dokunuşunu tadın!" (denilecek).
49 - Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık.
50 - Buyruğumuz yalnız bir tekdir, göz açıp yumma gibidir.
51 - Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helak ettik. Öğüt alan yok mudur?
52 - İşledikleri her şey, kitaplarda mevcuttur.
53 - Küçük, büyük hepsi satır satır yazılmıştır.
54 - Takva sahipleri cennetlerde, nur içindedirler.
55 - Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarındadırlar.

       

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, güven said:

Önce şiirin Türkçesini yazalım:
(İmrul Kays islam dan 30 yıl evvel yaşamıştır.)


 

Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
Ve ortaya bir ceylan çıktı, yüreğimi aldıve sonra kaçtı.

KIYAMET YAKLAŞTI VE AY YARILDI GİBİ SÖZLER ARAP TOPLUMUNDA YAYGIN BİR ANLATIM VE SÖZ SANATI OLABİLİR.DOĞAL OLARAK KURAN ARAP TOPLUMUNA İNDİĞİ İÇİN AYNI SÖZLERLE BAŞLATILAN SURE OLABİLİR.BENCE BUNDAN BAŞKA ELİF LAM MİM ,HA MİM ,YA SİN GİBİ BAŞLANGIÇ HARFLERİ DE BUNLARA ÖRNEKTİR.

Link to post
Sitelerde Paylaş
40 dakika önce, T.TAŞPINAR yazdı:

 

Siz bu kitapta 19 mucizesi yok demiyorsunuz, doğru mu anladım ?

@Hasan Akçay ise fitne olduğundan emin.

Önce siz din kardeşleri olarak kendi aranızda hele bir anlaşın.

 

33 dakika önce, T.TAŞPINAR yazdı:

KIYAMET YAKLAŞTI VE AY YARILDI GİBİ SÖZLER ARAP TOPLUMUNDA YAYGIN BİR ANLATIM VE SÖZ SANATI OLABİLİR.DOĞAL OLARAK KURAN ARAP TOPLUMUNA İNDİĞİ İÇİN AYNI SÖZLERLE BAŞLATILAN SURE OLABİLİR.BENCE BUNDAN BAŞKA ELİF LAM MİM ,HA MİM ,YA SİN GİBİ BAŞLANGIÇ HARFLERİ DE BUNLARA ÖRNEKTİR.

 

Buradan nasıl bir mucize çıkaramadınız, hayret doğrusu !

İşin içinden çıkamayınca, ne çabuk ta olabilir molabilir faslına geçtiniz.

Biz şeytanlara, cinlere falan da olabilir demeyiz.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, T.TAŞPINAR yazdı:

ŞEMS 6 DAKİ AYETTTE TAHAHA KELİMESİ GEÇİYOR..YAYIP DÖŞEMEK OLARAK AÇIKLANIYOR MEALLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNDA .SİZİN BAHSETTİĞİNİZ GİBİ DÜMDÜZ BİR YÜZEY HALİNE GETİRMEK YOK..

BUYUR OKU YALANMI SÖYLÜCEM YALAN SÖYLERSEM BENİM BİR ÇIKATMI VAR.

http://www.kuranmeali.org/91/sems_suresi/6.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, T.TAŞPINAR yazdı:

VERDİĞİN LİNKİN NERESİNDE DÜMDÜZ YAPIP DÖŞEME????

 Bu ne kilimi yere seriyorlar. - Diyanet İşleri: Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,  kim kime yemin ediyor onudamı anlayamayacak. bir kitap gömdermi sözse 1400 yıldır kimse çözemdi elastik gibidir kuran ayatleri neye çekerseb oraya esener.HE NEDEN VİRGÜL NOKTA YOL KURANIN OJİNEŞİNDE BİLMİUORMIUDU HERŞEYİ  BİLEN ALLAH. ZATEN ALLAH DOĞRU OLSA BU KİTAPI ELEŞTİRENİN KAFASINI UÇURURDU VAY ANASI  ALLAH NAYE BENZİYOR.

Allah Neye Benziyordu ?

Gönderen: Risale-i Ateizm / 18:31
 
 
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt

 

528885_371757796254708_1137933077_n.png
İtiraf etmeliyim ki sayfada İslamın mitolojik yönüne o kadar fazla değinmedik.

"Allah neye benziyordu" sorusu okuyana çok tuhaf gelebilir, çünkü çocukluktan beri bize "allahın" zamanın mekanın dışında görünmeyen, aklımızın alamayacağı yüce bir varlık olarak öğretildi. "Allah" kelimesini tırnak içine aldım çünkü her ne kadar "allah" ve "tanrı" kelimelerini birbirinin yerine kullansak da ikisi aynı şey değildir.




7. yüzyılın müslüman arapların "allah" anlayışı ile bu zaman ki müslümanların "allah" anlayışı çok farklı. Yunanlılar için Zeus nasıl bir yunan tanrısı idi ise Muhammed ve o zamanın inananları için "allah" bir arap tanrısıydı ve bu arap tanrısının ayrıca bir süreti yani şekli vardı.

Son paragrafı tekrar okumanızı rica edeceğim.

İslamiyet son 1400 yıldır müthiş bir evrim geçirdi. 7. yüzyılın mitolojisi zaman ilerledikçe artık bilimsel bulgularla çelişmeye başladı. Daha önce gerçek anlamıyla yorumlanan ayetler gitgide mecaz anlamda yorumlanmaya başladı, arada "allah" görünmez oldu, bir şekli, süreti olmadığı mezheplerin çıkışı ile beraber genel görüş oldu.

Muhammed'den 500-600 sonra Allahın bir şeklinin olup olmadığı tartışma konusu bile olmuştur. Kuranı okunduğu gibi yorumlayan bir kesim (örneğin ibni temiyye adında bir islam alimi) Allahın bir süreti olduğunu savundular.

Allahın insan süretinde bir tanrı olduğu elbet Kurandan da anlaşılıyor.

HAKKA 17. Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) yüklenir.

MÜMİN 7. Arş’ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler.

Arapçada "arş" taht demektir. Bu kelime ayrıca ayetin ingilizce çevirilerinde "throne" olarak geçer. Arş kelimesi türkçeye çevrilmemiştir, bu taktiklerle ister istemez kuranın mitolojik özü örtbas ediliyor.

Bu ayetlere göre Arap tanrısı Allah'ın aynen yeryüzündeki krallar gibi bir tahtı var. Bir kralın nasıl eli, ayağı, gövdesi, başı varsa aynen arap tanrısı Allahın da eli, ayağı, gövdesi ve başı var. Kuranda allahın insan süretinde olduğuna değinen başka ayetlerde bulunuyor, ama bunları farklı paylaşımlarda ele alacağım.

 
184640_371314429632378_1808346070_n.png
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 months later...
On 29.06.2018 at 11:50, Gulnihal yazdı:

Merhaba bu benim Youtube kanalım. Kur-an meallerini birbiriyle karsilastiriyorum.

 

Videonuzu izledim. Teşekkür ederim. Çok güzel anlatmışsınız. İnsan masal havasından kurtulunca ancak o zaman gerçeği görebiliyor. Aksi takdirde sizin anlattıklarınızı ya da forumda yazılıp cizilenleri anlamak inanırlar için mümkün değil. Basit bir gerçeği görmek için basit düşünmek gerekir. Basit gerçeğe olmadık anlamlar yuklenirse zaten gerçeğin önü kalın örtülerle perdelenmis demektir..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 months later...

 

O’nu hakkıyla tanısaydı insan…

O’ndan başkasının dostluğunu istemezdi…

O’nun yakınlığını ve dostluğunu alabilmek için

Yine O’nun kendisine verdiği her şeyi vermek isterdi

Eğer O’nu hakkıyla tanısaydı insan…

 

O’nu hakkıyla tanısaydı insan…

O’na layıkıyla itaat edebilmeyi her şeyden çok isterdi…

O’na itaat etmenin kendisine olan faydalarını ve kazançlarını

bilebilseydi insan…

Söz dinleme hakkını O’ndan başkasında tüketmezdi…

O’na itaatin, gerçeğe en mükemmel uyum olduğunu görebilseydi…

 

O’nu gereği gibi tanısaydı insan…

O’nun ilgisini kaybetmekten her şeyi kaybetmekten daha çok korkardı…

O’nu gereği gibi tanısaydı insan…

Hiç kimseyi ve hiçbir şeyi O’nunla ilişkisini bozacak kadar istemezdi…

 

O’nu hakkıyla tanımasına engel olan isteklerini aşabilseydi insan…

O’nun hiçbir engel tanımayan kudretine ve büyüklüğüne sığınabilirdi…

 

Var olma kaygısını bir kenara koyabilseydi insan…

Kendisini yoktan var edenin, yaşarken de varlığını devam ettiren olduğunu

Ve kaygısının boşa olduğunu görebilirdi…

Var olma hırsına düştükçe nasıl hiç olduğunu

Nasıl değer kaybettiğini fark edebilirdi…

 

Kimlik telaşını

Rızık telaşını bir kenara koyabilseydi insan

O’nunla arasına koyduğu engelleri bir kenara koyabilseydi…

O’nun kendisine bakan, yaşatan, veren olduğuna şahitlik edebilirdi…

 

Beğenilme telaşından

Beğenilmeme telaşından

Kabul görme kaygısından vazgeçebilseydi insan

Büyük sayılmaktan

Kudretini ispat etme kaygısından arınabilseydi

Asıl büyük kim

Asıl kudret kimin anlayabilirdi…

 

O insan engelleri seçti çoğu zaman

Israrla…

Engelleri önünden çekmek istemedi

Çoğu zaman…

 

O’nu hakkıyla tanısaydı insan…

O’nun kudretine hayran kalırdı ve kalbi ürperirdi hayretten…

Ama insan O’nu tanımadan O’nu yok saydı çoğu zaman…

Ama insan ALLAH’ı kendisine düşman bildi çoğu zaman…

Oysa O’nu hakkıyla tanısaydı insan…

 O’ndan başka dost olmadığına şahitlik ederdi…

 

Ey inkar eden insan…

Kimi yok saydığını ve küçük gördüğünü bilir misin?

Kimden nefret ettiğini ve uzak durmak istediğini?

Ve asıl kime zulmettiğini?

 

Öyleyse dinle…

İnkar etmeden önce…

Öyleyse ne olur dinle…

 

O’nu kendisinden dinle…

O’nu peygamberlerinden dinle…

O’nu ondan nefret edenlerden değil…

O’nu tanıyanlardan dinle…

O’nu hayatın kendisinden dinle…

O’nu dağlardan dinle…

O’nu yarattığı kuşlardan ve daha nice hayvanlardan dinle…

O’nu 7 kat gök ve yerden ve arasında yaratılmış olan her şeyden…

her zerreden dinle…

O’nu insanların kendi isteklerine uydurmak için bozamadıkları kitabından dinle…

İnsan sözü olmayan ve içinde tutarsızlık bulunmayan kitaptan…

Ve O’nu O’nu tanımak, O’nunla tanışmak niyetiyle dinle…

O’na olan nefretinle değil…

 

Öyleyse dinle…

İnkar etmeden önce…

Öyleyse ne olur dinle…

 

ALLAH…

İnsana yaşamı verendir…

 

Ki O ALLAH insan hiçbir şey değilken ve adı anılmazken

Onu hatırı sayılır ve anılır yaptı…

Yoksa insan kendisini kendisi mi yarattı zannediyor?

Yoksa annesi babası mı onu yarattı?

Yoksa kaybetmekten korktuğu çocuğunu mu varlık sebebi sanıyor?

Ya da malını?

Ya da ona verilmiş olan kariyerini?

Yaratılışını nasıl açıklıyor?

Doğumu onun kontrolünde değilken,

Annesi ve babası… en yakınları

O doğmadan önce

Onun kim olduğunu bilmezken…

Kendisi kim olduğunu bilmezken

Ve her şeyden habersiz en muhtaç halde dünyaya gelirken

Kimin kendisine yaşam hakkı verdiğini zannediyor?

O insan istemeyi bilmezken kendisine verildiğini görmüyor mu?

Peki, kendisine hayatı verene nasıl teşekkür ediyor?

Herhangi biri kendisine bir ikramda bulunduğunda

Bu kendi kendisine oldu demezken

Yaşamın kendisine tesadüfen mi verildiğini zannediyor?

Hayır,

ALLAH’tır insanı yaratan

O insanı en güzel bir biçimde yaratır…

Bunun karşılığında ise insan Rabbine düşman kesilir…

Ne oluyor bana ki

Beni yaratandan nefret edeyim?

Benim O’na teşekkür etmem gerekmez miydi?

Hem ben niye O’na teşekkür etmeyeyim?

 

ALLAH…

İnsanın başarılı olmasını ister…

Aciz ve güçsüz olmasını değil…

Onun için ölçüyü ve kuralları açıklar

Ki hayatın yasalarına uyumsuz kalmasın insan…

Ki O her şeyi bir ölçüye göre yaratmıştır…

O her başarıyı bir ölçüye göre oldurur…

O ölçüyü yaratmasaydı hiçbir şey ayakta kalamazdı…

Görmüyor mu insan her oluş bir ilme bağlanmış…

Görmüyor mu insan

Hangi konu olursa olsun…

Ne zaman problem yaşasa ölçüye ve gerçeğe uyumsuz kalmış

Ya da henüz uyum sağlayamamış…

O yüzden ALLAH insanın yaşantısına dahil olan şeyleri nasıl yapması gerektiğini açıklar

Ki uyumsuz kalıp problem yaşamasın…

Bunun karşılığında ise insan Rabbine kızar…

Ne oluyor bana ki

Benim başarılı olmamı isteyenden nefret edeyim?

Benim O’na teşekkür etmem gerekmez miydi?

Hem ben niye O’na teşekkür etmeyeyim?

 

 

ALLAH…

İnsanın özgür olmasını ister…

Bağımlı olmasını değil…

O’nun için ALLAH, insanın ALLAH’tan başka ilah yoktur gerçeğiyle yaşamasını ister…

Çünkü insan aidiyet duygusunu ALLAH’a yerleştirmezse

O duyguyu geçici olan şeylerde tüketir…

Ve birçok şeye bağımlı olur…

Ve birçok şeyi kaybetmekten korkar…

Ve o şeylerin yokluğunu düşündüğü zaman panikler…

Görmüyor mu insan

Kendi kendisini aciz ve zayıf düşürmeye ne kadar meraklı…

Görmüyor mu Rabbi insanı yüceltmek istiyor…

 İnsanın ihtiyaçsız olmasını ve her şeyden vazgeçebilir güçte olmasını diliyor

En az şey tüketerek en çok marifete sahip olmasını…

Bunun karşılığında ise insan Rabbinin kendisini kısıtladığını düşünür…

Ne oluyor bana ki

Benim özgür olmamı isteyenden nefret edeyim?

Benim O’na teşekkür etmem gerekmez miydi?

Hem ben niye O’na teşekkür etmeyeyim?

 

ALLAH…

İnsanın doğru ve güzel olmasını ister…

Kurnaz ve çirkin olmasını değil…

 

 

ALLAH…

Kendi ihtiyacı olduğu için değil, insanın ihtiyacı o olduğu için ister…

 

ALLAH…

İnsanın mutlu olmasını ister…

Tatminsiz ve şikayet edip durmasını değil…

O’nun için israf etmemesini emreder

O’nun için insana verdiklerinden başkaları için harcamasını ister…

O’nun için iyilik yaptığı zaman karşılık beklemeden yapmasını ister…

Ve diğer emir ve yasakları…

İnsanın canını sıkmak için değil,

Doyum becerisini artırması ve gerçekten şükürlü olması içindir…

İnsan ise kendi nefsine uydukça daha çok tüketmesine rağmen daha aç hisseder...

Cimrilik yapıp vermediğinde daha fakir hisseder…

İyilik yapıp başa kaktıkça insanlara olan sevgisi gider…

Şimdi görmüyor mu Rabbi insanı iyileştirmek ve iç sıkıntılarından arındırmak istiyor…

Bunun karşılığında ise insan Rabbinin kendisini sıktığını düşünür…

Hayır,

O insanın tebessümünü bile sadakadan sayar

Ve O’na teşvik eder…

Şimdi ne oluyor bana ki

Benim için iyi olanı isteyen Rabbimden nefret edeyim?

Benim O’na teşekkür etmem gerekmez miydi?

Hem ben niye O’na teşekkür etmeyeyim?

 

ALLAH…

İnsanın ilim sahibi olmasını ister…

Cahil ve şaşkın olmasını değil…

O’nun için akıl sahiplerini över…

O’nun için ilmini insanlara ilham eder…

O’nun ilmi yaratılışın her zerresinde gizlidir…

Oluşu nasıl oldurduğunun sırlarını

Bütün yaratılanların nasıl birbiriyle ilişkili olduğunu

Olaylardaki hikmetleri

O’na yakınlaştıkça kavrayabilir insan…

O’nun yasalarını ve O’nu tanıdıkça anlayabilir insan

Gerçekte neyin neden olduğunu…

ALLAH ile cehalet, gericilik bir arada olabilecek şeyler değildir…

Asıl cehalet içinde olan ALLAH’tan uzak kalanlardır…

Onların şaşkınlıkları içinde bocalamaları bu yüzdendir…

Sağlıkta en yüksek teknolojiye sahip olmasına rağmen hastalıkların bu kadar artması

insanın gerçeği kaybetmesindendir…

İletişimde en yüksek teknolojilere sahip olmasına rağmen

İlişkilerinin bozuk olması

İnsanın gerçeği kaybetmesindendir…

Güvenlikte en yüksek teknolojilere sahip olmasına rağmen

Korkularının artması

İnsanın gerçeği ve gerçeği yaratanı reddetmesindendir...

 

Oysa

O ALLAH

İnsanın düşmanı değildir

İnsan O’nu tanımadığı zaman O’na düşman kesilir…

 

ALLAH insana insanın kendisine olan yakınlığından daha yakındır…

O insanın çıkarlarını insandan daha çok gözetendir…

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
  • 8 months later...

Kuran-ı Kerîm îslam’ın kutsal kîtabıdır. Kur’ân-ı kerîmin seksen altıncı sûresi.
Târık sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). On yedi âyet-i kerîmedir. İsmini ilk âyet-i kerîmede geçen ve parlak bir yıldız mânâsına gelen Târık’tan alır. Sûrede; insanın yaratılışı, kıyâmet gününün zorluğu, Kur’ân-ı kerîmin hak ile bâtılı ayıran kelâm- ı ilâhî olduğu bildirilmektedir. (Râzî, Kurtubî) Kim Târık sûresini okursa, Allahü teâlâ ona gökteki yıldızların adedinin on katı sevâb verir. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gökteki yıldızların sayısı kaçtır?

Ve bu sayıyı 10 ile çarptığınızda elinizdeki rakam nedir ve kaç hanelidir?

Anasını satayım; şu hadis zımbırtılarını yazanlar/yazdıranlar resmen uçmuş. 

Adamlar (kadın olmadıkları kesin), bu dini pazarlamak için boş beleş sallamasyonun ağzını açmışlarda açmışlar!:D

 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an belli kavramları nüansla zikreder

misal güneş gibi  ışık kaynaklarının ışığına ziya der

ay gibi ışığı olmayıp güneş ışığını yansıtan yansıma ışığa da nur der.

 

hz musanın koyun vb hayvanları güden küçük çubuğa asa der

hz süleyman gibi adeta krallık hükümdarlık verilmiş cinleri sevk eden yöneten çubuğa asa denmez minset der

asa koyun gibi çobanların sevk çubuğu iken

minset deve gibi daha büyük hayvanları öküzleri sevk ve idare için tahrik ve  teşvik için kullanılan büyük azametli asadır

 

hz musanın asasının yılana dönüşmesine  yılan manasında üç ayrı arabi kelime geçer : biri küçük yılan anlamına gelir hz musayı eğitmek için asayı bırakır küçük yılana döner firavunu ise korkutmak için büyük adeta ejderha gibi bir yılana döner ismi farklıdır 

 

basit google translate yıldız yazsan arapçası necm çıkar

gezegen yazsan kevkeb çıkar

necm yıldızdır bir nevi sabit ve ışığı kendinden olan şey demek

kevkeb yıldızdan aldığı ışığı yansıtan aslı karanlık olan gök cismi olup yıldız cevresinde belli yörüngede dolanır

necm ve kevkeb Kur'an da yıldız ve gezegen manasındadır gezegen seyyare yani gezen cisimdir.

 

hz yusuf ayetinde güneş ay ve 11 yıldız gördüm diye tercüme edilen ayette kevkeb geçer çoğulu kevakib

ay da dünya da kevkebtir yani gezegendir 

"اِذْ قَالَ يُوسُفُ لِاَب۪يهِ يَٓا اَبَتِ اِنّ۪ي رَاَيْتُ اَحَدَ عَشَرَ كَوْكَباً وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَاَيْتُهُمْ ل۪ي سَاجِد۪ينَ "

 

öyle Kur'an gezegen ile yıldızı ayırmıyor demek doğru değildir

 

dünya semasını kandil değilde misbah ile süsledik zinnetlendirdik der

misbah lamba demektir sabah ile aynı köktür aydınlatma yani ışık esastır

ancak güneş için sirac denir sirac hem ısı hem ışık anlamını ısıma ışımayı birden barındırır

 

şeytana fırlatılanda yıldız filan değildir şihab  şahab gök taşı meteor manasındadır

iranın misal şahab isimli balisik füzeleri var  bir nevi gök taşı meteorda parçalanıp ateşe dönüştüğü için bir nevi ışıma yapar ki  füze gibidir.

 

mars için kızıl gezegen manasında arapçada kevkebi ahmer yani kızıl gezegen denir.

 

bazı ayetlerde yıldızların söneceğini gezegnlerin dağılacağını söyler. bu bile yıldız yani necmin bizat ışık kaynağı ve kevkebin tesbih taneleri gibi bir bağ ile bağlı olup kıyamette bu ipin çekim kuvvetinin kopup boncuk misal dağılacağını ihbar eder.

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

@nogodbutAllah

Sen şimdi burada ne demek istedin?

On 13.03.2020 at 15:40, nogodbutAllah yazdı:

Kur'an belli kavramları nüansla zikreder

misal güneş gibi  ışık kaynaklarının ışığına ziya der

ay gibi ışığı olmayıp güneş ışığını yansıtan yansıma ışığa da nur der.

 

hz musanın koyun vb hayvanları güden küçük çubuğa asa der

hz süleyman gibi adeta krallık hükümdarlık verilmiş cinleri sevk eden yöneten çubuğa asa denmez minset der

asa koyun gibi çobanların sevk çubuğu iken

minset deve gibi daha büyük hayvanları öküzleri sevk ve idare için tahrik ve  teşvik için kullanılan büyük azametli asadır

 

hz musanın asasının yılana dönüşmesine  yılan manasında üç ayrı arabi kelime geçer : biri küçük yılan anlamına gelir hz musayı eğitmek için asayı bırakır küçük yılana döner firavunu ise korkutmak için büyük adeta ejderha gibi bir yılana döner ismi farklıdır 

 

basit google translate yıldız yazsan arapçası necm çıkar

gezegen yazsan kevkeb çıkar

necm yıldızdır bir nevi sabit ve ışığı kendinden olan şey demek

kevkeb yıldızdan aldığı ışığı yansıtan aslı karanlık olan gök cismi olup yıldız cevresinde belli yörüngede dolanır

necm ve kevkeb Kur'an da yıldız ve gezegen manasındadır gezegen seyyare yani gezen cisimdir.

 

hz yusuf ayetinde güneş ay ve 11 yıldız gördüm diye tercüme edilen ayette kevkeb geçer çoğulu kevakib

ay da dünya da kevkebtir yani gezegendir 

"اِذْ قَالَ يُوسُفُ لِاَب۪يهِ يَٓا اَبَتِ اِنّ۪ي رَاَيْتُ اَحَدَ عَشَرَ كَوْكَباً وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَاَيْتُهُمْ ل۪ي سَاجِد۪ينَ "

 

öyle Kur'an gezegen ile yıldızı ayırmıyor demek doğru değildir

 

dünya semasını kandil değilde misbah ile süsledik zinnetlendirdik der

misbah lamba demektir sabah ile aynı köktür aydınlatma yani ışık esastır

ancak güneş için sirac denir sirac hem ısı hem ışık anlamını ısıma ışımayı birden barındırır

 

şeytana fırlatılanda yıldız filan değildir şihab  şahab gök taşı meteor manasındadır

iranın misal şahab isimli balisik füzeleri var  bir nevi gök taşı meteorda parçalanıp ateşe dönüştüğü için bir nevi ışıma yapar ki  füze gibidir.

 

mars için kızıl gezegen manasında arapçada kevkebi ahmer yani kızıl gezegen denir.

 

bazı ayetlerde yıldızların söneceğini gezegnlerin dağılacağını söyler. bu bile yıldız yani necmin bizat ışık kaynağı ve kevkebin tesbih taneleri gibi bir bağ ile bağlı olup kıyamette bu ipin çekim kuvvetinin kopup boncuk misal dağılacağını ihbar eder.

 

Eeeee, yani?!

Ben birşey anlamadım, sen bu yazdıklarından birşey anladın mı peki?!

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...