Jump to content

EGO, benlik...


Recommended Posts

EGO derken Ankara Belediyesi'nin Elektrik, Gaz, Otobus isletmesinin kisaltilmis halinden bahsetmiyorum elbette. Ego,ben, benlik, kendilik demektir. Kısaca '' BEN'' dediğiniz şey ego dur. Ego pekçok kişi için en değerli dokunulmaz olandır, zira benliğimize laf getirmek istemeyiz. Benliklerimiz yaşama tarzımızı belirler.Ego insanın hem özne boyutunu tanımlayan irade, bilinç ve vicdanı hem de onun nesne boyutunu tanımlayan, dürtülerini, iç isteklerini, tutkularını, içsel enerji kaynaklarını içine alan çok boyutlu komplekstir.

Egolarımız, kişiliklerimizdir.

Egolar Freud'a göre, kendilerini savunmak için çeşitli savunma mekanizmaları oluştururlar:

1.)Bastırma:

Freud'un savunma sistemlerinin çekirdeğinde yer alan bastırma mekanizmasında kişi, kendisini tehdit eden herhangi bir uyaranı ya da hayatına giren ve ona travmatik deneyimler yaşatan herhangi birini tamamen unutabiliyor.

Örn: Fobiler. Kişi sebepsiz bir korku duysa da bu korkunun çıkış kaynağını hatırlamıyor.

2.)Reddetme:

Reddetmede kişi, bastırmanın aksine gerçeğe dair herhangi bir bilince sahip olsa da kaygı yaratan uyaranın varlığını reddederek yok sayıyor.

Örn: Sınav sonuçları açıklandı ve kötü bir not alındı diyelim. Bu kötü notun alınmış olmadığını varsayarak, öğretmenin puanları toplarken bir yanlışlık yapmış olduğunu düşünme.

3.)Yöneltme:

Kişi kabul görmesi güç bir içtepiyi başka bir uyarana yöneltiyor.

Örn: İş yerinde patronla bir gerginlik yaşayıp siniri eve döndükten sonra, eşten çıkarma.

4.)Olayları entelektüelleştirme:

Kişi herhangi bir olayın duygusal yönünü görmezlikten gelerek, onun entelektüel açıdan göze çarpan özelliklerine odaklanıyor.

Örn: Herhangi bir yakının kaybında, üzüntü ve yas duyulacağına cenaze töreninin detaylarına takılma.

5.)Yansıtma:

İçsel bir gerçeğin yarattığı kaygı nedeniyle, kişi kişisel etmenlerle ilgili bir durumu dışarıdaki bir uyarana bağlıyor.

Örn: Herhangi biriyle tartışılırken kaybediliyorsa tartışmada haksız düşmemek adına karşıdakinin "akılsız" olduğunu söyleme.

6.)Mantık çıkarımları:

Olayların gerçek nedenlerinden farklı mantık çıkarımları yapılıyor.

Örn: Hoşlandığı kadın tarafından reddedilen bir adamın "Zaten yeterince iyi değildi" gibi bir çıkarımda bulunması.

7.) Tepki oluşturma:

Tepki oluşturma mekanizmasında kişi, istenmeyen düşünce ve davranışları reddetmekle kalmayıp, kendisinin bu düşünce ve davranışları sergileyen gruptan olmadığına inandırıyor.

Örn: Herhangi bir arkadaşından nefret eden bir kişi, ona aşırı sevgi gösterilerinde bulunuyor olabilir.

8.) Geri çekilme:

Kişi geçmişte kendisini güvende hissettiği bir gelişimsel döneme geri dönüyor.

Örn: Yaşça büyük bir çocuğun stresli olduğu bir dönemde tekrar yatağını ıslatmaya başlaması.

9.) Süblimasyon:

Saldırganlığın ardında yatan itici kuvvet olarak görülüyor.

Örn: Bir gencin içindeki saldırganlık duygularını amerikan futbolu oynayarak boşaltması.

Egolarımız oığuştan gelen iki güdü'nün (Sex ve Şiddet) yani İd denilen şey'in isteklerini mantıksal olarak karşılamaya ya dabaskılamaya çalışır.

Carl Jung tarafından ortaya atılmış daha sonra Myers ve Briggs tarafından geliştirilmiş bir kişilik envanteri vardır.

Myers-Briggs Modeli'ne Göre 16 Farklı Kişilik Tipi:

1.) Dışa Dönük/ Duyumsal/ Düşünce Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (yönetici)

Enerjisini dış dünyadaki eylemlerden alan bu kişiler bugünü ve var olan gerçekleri göz önünde bulundurarak hayatlarını mantıksal temeller üzerinde düzenliyorlar. Sonuç olarak, karşılaştıkları problemleri sınanmış ve güvenilir yöntemler üzerinden çözmeye çalışıyorlar. Kavramlar ve stratejiler üstünde zaman harcamak yerine ayrıntılara takılmayı tercih ediyorlar.

2.) İçe Dönük/ Sezgisel/ His Odaklı/ Algısalcı Tip: (mücadeleci, avukat)

Bu grup, enerjisini kendi iç dünyalarındaki düşünce ve duygulardan alıyor. Kararlarını genellikle kendi kişisel değerleri üzerinden alan bu kişiler, özellikle de diğerleri söz konusu olduğunda farklı seçenek ve olasılıkları değerlendiriyorlar. Belirecek yeni bakış açılarına karşı hayatlarını esnek tutuyorlar. Sessiz ve yaratıcı oluyorlar. Çevrelerindeki insanlara arşı gizli bir sıcaklık hisseden bu kişiler gerek kendilerinin gerekse diğerlerinin sürekli bir gelişim ve olgunlaşma içerisinde olduğunu görmek istiyorlar.

3.) Dışa Dönük/ Duyumsal/ His Odaklı/ Algısalcı Tip: (heykeltıraş)

Dış dünyadaki eylemler ve konuşulanlardan enerjisini alan bu grup, genellikle de açık anlamlar ifade eden gerçeklerle ilgilenmeyi tercih ediyorlar. Arkadaşlık kurmaktan büyük keyif alan bu kişiler önceliği "şimdi"ye veriyor. Hayatlarını esnek tutuyorlar ve o an içinde oluşabilecek her duruma o anda karşılık veriyorlar. Hayattan zevk almaya bakıyorlar ve kolaylıkla yeni arkadaşlıklar kurabiliyorlar. Yangın gibi bir anda belirebilecek sorunlara karşı acele çözümler üretebiliyorlar.

4.) İçe Dönük/ Sezgisel/ Düşünce Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (yenilikçi/ öncü)

Güçlerini kendi iç dünyalarından alan bu kişiler, geleceğe yönelik farklı seçenekleri değerlendirmeyi ihmal etmiyorlar ve sorunlara nesnel çözümlerle yaklaşmayı tercih ediyorlar. Genellikle hayatlarını mantıksal çerçevelerin içine oturtuyorlar. Uzun süreli hedefler koyarak hayatlarını bu hedeflere ulaşmak üzere düzenliyorlar. Gerek kendilerine gerekse diğerlerine karşı eleştirel yaklaşma eğiliminde oluyorlar. Planlarıyla ilgili her ayrıntıyı göz önünde bulundurabilecek derecede bilgili oluyorlar.

5.) Dışa Dönük/ Duyumsal/ His Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (antrenör)

Enerjilerini dış dünyadaki eylem ve sözlerden alan bu kişiler karar verme aşamasında kendi kişisel değerlerini ilk planda tutuyorlar. İnsanlara karşı oldukça sıcak olan bu grup, onlarla beraber vakit geçirmeyi ve arkadaşlarıyla beraber uyumlu ilişkiler sürdürmeyi çok seviyor. Hatta arkadaşları, onların hayatında önemli bir yer tutuyor. İnsanlara karşı kendilerini öylesi sorumlu hissediyorlar ki, toplumsal görev dağılımında üzerlerine düşen görevi özenle yerine getirmeye çalışıyorlar.

6.) İçe Dönük/ Sezgisel/ Düşünce Odaklı/ Algısalcı Tip: (bilim insanı, mühendis)

Güçlerini kendi iç dünyalarından alan bu kişiler, kararlarını mantıksal temellere dayandırıyorlar. Yeni seçenekler belirir belirmez hayatlarını bu doğrultuda esnetebiliyorlar. Belli bir noktaya kadar sessiz ve uyumlu olabiliyorlar. Rutin olana ayak uydurmaktansa her türlü gelişime yol açabilecek değişimlerin peşinden gidiyorlar. En başarılı oldukları alan, zeka ve bilgi birikimi gerektiren karmaşık problemler oluyor.

7.) Dışa Dönük/ Sezgisel/ His Odaklı/ Algısalcı Tip: (kâşif,avukat)

Seçenekleri kendi kişisel değerleri üzerinden değerlendiren bu grup, enerjisini dış dünyada olup bitenlerden alıyor. Ortaya çıkabilecek yeni bakış açıları ve seçeneklere karşı hayatlarını esnetebiliyorlar. Yaratıcı olan bu kişiler, insanlara yararlı olabilecek yeni seçenekler denemeyi seviyor. Her ne kadar ayrıntı ve planlar üzerine fazla kafa yormasalar da ortada genel bir hedefin bulunduğu deney ve çeşitlilik içeren işlerle uğraşmaktan büyük keyif alıyorlar.

8.) İçe Dönük/ Duyumsal/ Düşünce Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (bakıcı/ müdür)

Enerjilerini kendi iç dünyalarındaki düşünce ve duygulardan alan bu kişiler, kararlarını genellikle pek çok seçeneği değerlendirdikten sonra alıyorlar. Hayatlarını mantık üzerine kuran bu grup genellikle sessiz ve ciddi bir yapıda oluyor. Hayat karşısında iyi bir gözlemci olduklarından farklı durumlara karşı iyi bir anlayış geliştirmiş oluyorlar.

9.) Dışa Dönük/ Duyumsal/ Düşünce Odaklı/ Algısalcı Tip: (heykeltıraş)

Genellikle nesnel olarak gördüğü gerçeklerle ilgilenmeyi seven bu grup enerjisini dış dünyada konuşulanlardan ve olup biten eylemlerden alıyor. Kararları mantıksal temellere oturuyor. Kendi ilgi alanlarına giren pek çok aktiviteyi de barındıran esnek bir yaşantıları oluyor. Genellikle uygulama gerektirecek işlerde çalışmayı seviyorlar.

10.) İçe Dönük/ Sezgisel/ His Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (yenilikçi/ öncü)

Özellikle de diğer insanları da ilgilendirebilecek farklı seçenekler üzerine düşünmeyi seven bu kişiler, enerjilerini kendi iç dünyalarından alıyorlar. Hayatlarını kişisel temeller üzerinde düzenliyorlar. Genellikle hayata dair özel bir hedef belirliyor ve bu hedefe ulaşabilmek için durmadan çalışıyorlar. Diğer insanların da büyüyüp olgunlaşmaları için yardım etme gönüllüsü oluyorlar.

11.) Dışa Dönük/ Sezgisel/ His Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (antrenör)

Özellikle de diğer insanları da ilgilendirebilecek farklı seçenekler üzerine düşünmeyi seven bu kişiler, enerjilerini dış dünyadan alıyorlar. Hayatlarını genellikle kişisel temeller üzerinde düzenliyorlar ve sevdikleri insanlarla uzun soluklu ilişkiler kurma ve sürdürme yanlısı oluyorlar. Oldukça sosyal olan bu grup, hislerini diğerlerine kolayca yansıtabiliyor. Ancak özellikle de sosyal ilişkilerine zarar verebilecek eleştirilere karşı katı olabiliyorlar. İnsanlarla etkili bir şekilde çalışabiliyorlar.

12.) İçe Dönük/ Duyumsal/ Düşünce Odaklı/ Algısalcı Tip: (bilim insanı)

Enerjisini kendi iç dünyasından alan bu kişiler, kararlarını mantıksal çerçeveler içinde alıyorlar. Dünyanın nasıl işlediğini anlayabilmek adına yeni, pratik bilgiler edinebilmek amacıyla hayatlarını çoğunlukla esnek tutuyorlar. Oldukça sessiz ve uyumlu olabiliyorlar. Neyin nasıl çalıştığına dair oldukça meraklı olan bu kişiler, kimi zaman şaşırtıcı fikirlerle insanların karşısına çıkabiliyorlar.

13.) Dışa Dönük/ Sezgisel/ Düşünce Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (yönetici/ şef)

Enerjilerini dış dünyada olup biten olaylardan alıyorlar. Kararlarını, pek çok eylemin sonuçlarını değerlendiriyorlar. Hayatlarını mantıksal çerçevelere oturtuyorlar. Genellikle nesnel yöntemler tercih eden yönetici rolleri üstleniyorlar. Yüksek standartlar koymayan ya da yaptığı işlerde başarılı olamayan insanlara karşı tolerans gösteremiyorlar.

14.) İçe Dönük/ Duyumsal/ His Odaklı/ Algısalcı Tip: (mücadeleci)

Enerjilerini genellikle kendi duygu ve düşünce dünyalarından alan bu kişiler, kendi kişisel değerleri çerçevesinde kararlar almayı tercih ediyorlar. Sessiz ve arkadaş canlısı bu grup, kalabalık arkadaş gruplarından ziyade küçük sayılı arkadaşlıkları tercih ediyor. Diğerlerine karşı kollamacı bir tutumla yaklaşıyorlar. Genellikle "şimdi"nin keyfini çıkarıyorlar ve grup çalışmalarında grup için oldukça destekleyici bir üye olabiliyorlar.

15.) Dışa Dönük/ Sezgisel/ Düşünce Odaklı/ Algısalcı Tip: (kâşif, mühendis)

Enerjisini dış dünyadaki eylem ve konuşulanlardan alan bu grup, kararlarını mantıksal çerçeveler içerisinde alıyor. Uyumlu olabilme eğilimi gösteren bu kişiler yeni düşünce ve ilgi alanlarına odaklanabiliyorlar. Özellikle de eğer ki bu yenilikler onların yeteneklerini geliştirecekse. Yaratıcı efor gerektiren problem çözümlerinde başarılı olabiliyorlar.

16.) İçe Dönük/ Duyumsal/ His Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (bakıcı/ müdür)

Enerjilerini kendi iç dünyalarından alan bu kişiler, karar verirken kendi değerlerini göz önünde bulunduruyorlar. Sevdikleri kişilerle sosyal ilişkiler kurmaktan büyük zevk alıyorlar. İnsanları gözlemleyen, sessiz bir yapıları oluyor. Onlara uygulama alanında hizmet verebilecek işlerde çalışmayı seviyorlar. Diğerlerinin ne düşünüp hissettiğine büyük önem veriyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1.)Bastırma:

Freud'un savunma sistemlerinin çekirdeğinde yer alan bastırma mekanizmasında kişi, kendisini tehdit eden herhangi bir uyaranı ya da hayatına giren ve ona travmatik deneyimler yaşatan herhangi birini tamamen unutabiliyor.

Bu nasıl oluyor? Ben bunu beceremiyorum galiba..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok güzel bir paylaşımdı. Teşekkürler.

Videodaki hoca da süpermiş.

Çok beğendim.

Ben kimim sorusuna cevap aramaya başlayınca.

Huuuup içe doğru bir yolculuk başlıyor.

Her bulduğun ve ben dediğin şeyin daha altında bir ben daha çıkıyor.

Hocanında söylediği gibi benlik sadece özdeşleşmektir.

Kendini ne ile özdeşleştiriyorsan o sensin.

Hoca biraz daha derinlere inmiş..

Benlik denen şeyin özdeşleşmek olduğunun farkında olmak asıl benliktir demiş.

Süper...

Link to post
Sitelerde Paylaş

1.)Bastırma:

Freud'un savunma sistemlerinin çekirdeğinde yer alan bastırma mekanizmasında kişi, kendisini tehdit eden herhangi bir uyaranı ya da hayatına giren ve ona travmatik deneyimler yaşatan herhangi birini tamamen unutabiliyor.

Bu nasıl oluyor? Ben bunu beceremiyorum galiba..

Bastırma dediğimiz şeyi de çok kere yaşarız aslında hayatta. En başta öfkemizi içimize atarız. Bunu da erdemlilik sayarız. Tabii ki öfkelenip sağı solu kırmak mağrifet değildir. Fakat kişi kendinde biriken bu enerjiyi atmalı. Harvard School of Public Health Hastanesi doktorlarından Patricia Eng, yaptığı araştırmada,öfkesini dışa vurabilen insanların kalp krizi riskinin yarı yarıya azaldığını tespit etti.

Bununla beraber, özlemlerimizi, mutluluklarımızı, söyleme istediklerimizi bastırırız, söyleyemeyiz. Aslında söylemek istemişiriz ama kendimiz bir engelleme yapıp bastırmışızdır o düşünceleri. Bu da içsel bir çatışma demektir. Bizi rahatsız eder...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fani sağol hoca harika derleme gerçi kişik türlerini okuyamadım hepsi aynı gibi..:)

Bakifani sen daha önce bu çekim konularına değinmiştin bende biraz inceledim ve ilginç bulgulara rastladım ayrıca herkes kendi yaşamına bakarsa mutlaka izler bulacaktır.

Beklenti etkisi bilimsel olarak çalışması yapılmış bir teoriymiş wikipediada okudum gerçekten düşünceler sandığımızdan bin kat daha değerli, beklentisi olan ve buna inanan uğruna mücade edenlerle etmeyenleri kıyaslarsak zaten dağlar kadar fark ortaya çıkar analize gerek bile yok yani :)

Bu teoriye inanırsın ancak devamlılık sağlayan insan sayısı şanslı azınlıktır sadece, kendini 3-4 gün zorlar sonra gene eski haline döner tıpkı diyet spor ingilizce öürenmek gibi şeyleri ertelemeye bir hışımla başlayıp bırakmaya benzer ancak bırakmayan şanslı azınlık amacına ulaşır, gerçekten ama gerçekten isteyen ve başaracağınada inanarak yılmadan sonuna kadar devam eden kişi ise başarıyor...kimisi buna çalışkanlık diyebilir, kimisi özgüven kimisi irade ancak temelinde yatan ve size bu erdemleri sağlayan zaten düşüncenin ta kendisi...

Mesela kentucky'deki adam ve karısı sanırım 60 lı yaşların sonlarına doğru ellerindeki tavuk tarifini satmaya çalışıyorlar birde emin ve inatçılar, diyorlar ki; satıştan yarı kar alacağız, lokantalardan bunları kovan, acıyıp gelin bulaşıkçı olun bari diyen, yiyipte güzel olmamış satmaz bu diyenler derken 1000'in üzerinde lokanta geziyorlar ve en sonunda birisi kabul ediyor ve gerisi malum, buna benzer örnekler çok...adam elindeki tavuk tarifine güveniyor kimse beğenemsede emin ve beklentiside yüksek, benim öyle bir tavuk tarifim olsa birkere öyle teklif etmeye utanırım ortaklık gibi hadi ettim diyelim en fazla 3-4 lokanta sonra pes eder tavuk tarifimin kötü olduğuna kanaat getiririr evime geri dönerim yani başkalarının dediğini yaparım, ancak kentucky kararlı adam ve günümüzde hDünyanın 4 bir yanında restorantları dev şirketler durumunda......bunun gibi daha örnekler çok var sanat camiasından tut, sosyal hayatta yani her konuda.....bu inanç çok az bir azınlıkta bilinç altı olarak var diğer küçük bir azınlıkta ise farkındalık olarak var çünkü bu şekilde inanmak gerçekten zor çoğunlukta zaten yok onlar ne olursa olsun itiraza devam ederler..

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

Sayın İnternettin Hoca, Quantum düşünce tekniği veya çekim yasası, yaşadığın hayatın değişimi ile ilgili düşünceleri barındırır. Bir düşünce veya sistem ya da arzuladığımız şeyi, hayatımıza bilinçli olarak ve isteyerek kendi hayatımıza çekebileceğimizi iddia eder. Bu bir teoridir. Zira bunu gerçekten hayata uygulayıp doğruluğunu görene kadar teori olarak kalır. Ne zaman sonucunu aldınız, işte o zaman kanıtlanmış olur.

Önce neleri gerçekten istediğimizi bilmek gerekli. Ulaşmak istediğiniz şeyleri hayal edin. Zira Quantum düşünce sistemine göre, Hayatta tesadüflere yer yoktur ve kişi ihtiyaç duyduğunda ve hazır olduğunda bilgi ona ulaşır.

Quantum düşünce sistemi, Quantum fiziğinden temel alır. Newton Fiziğinden farklıdır. İnandığımız şeyleri daha kolay uygular hale gelebilir ve hayatımıza çekebiliriz esasına dayanır.

tarihinde bakifani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

Einstein,''eğer düşünceleri takip edebilseydik, onların dünyayı dolaşıp tekrar beynimize döndüklerinini görebilirdik'' sözü Quantum düşünce sistemini bir o kadar özetler. Quantum düşünce sistemine göre, her enerji kaynağına döner ve evren daima evet der; olumlu veya olumsuz neye odaklanırsak evren ona daima evet der. Ancak düşüncelerimiz hemen realitiye geçmez. Olgunlaşma dediğimiz bir zaman aralığı vardır.

tarihinde bakifani tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

Sayin baki fani

Quantumun yada kuantum fiziginin bir dusunce sistemi nasil oluyor. evren kimseye evet hayir dermi. evren konusurmu. ayrica enerji kaynaktan veya bir sistemden uretilebilir ama oraya donus felan nasil oluyor.

Rhodium, nasıl algılarsan, tutumların ve düşünüş tarzın o yönde olur. Bu yüzden güzel bakın, güzel olun derler. Olumsuz duygularla doldurma kafanı, zira hiçbirşey yaşamaktan daha değerli değil....
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...