Jump to content

EVRİM VE YAŞAM KAOTİK VE RASTLANTISAL SÜREÇLERDİR


Recommended Posts

Evrim yalnız tesadüflerle açıklanması gereken, asla deterministik olmayan, kaotik bir süreçtir.

Çünkü evrime neden olan genetik değişiklikler (örneğin genetik mutasyonlar ve yeni genler) tesadüfidir.

Eğer evrim genetik değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkıyorsa, kaotik ve rastlantısal olmak zorundadır.

Bu teoriyi kabul etmek veya etmemek söz konusu değildir.

Kimsenin bilimsel bir teoriyi kabul etmek veya etmemek lüksü yoktur.

Ama onu çürütüp, yapılan gözlemleri yeni teorilerle açıklamak da mümkündür.

Buraya buyurun Müslümanlar.. Size evrimi reddedebileceğiniz bir fırsat oluşturduk. Ondan yararlanın.

Burada Allah'ın izniyle istediğiniz kadar saçmalayabilirsiniz. Alt tarafı din forumu burası..

Sizin her türlü ahmaklığınıza, ilkelliğinize, bağnazlığınıza ve zırvalarınıza açık..

Ayrıca yaşamda karşılaşılan düzenden de burada bahsedebilirsiniz.

YAŞAM düzen midir? Düzense nasıl bir düzendir?

Bu düzenden kim ve ne sorumludur?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 88
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Önce insanı tıp bilimi açısından değerlendirelim.

Kur'an insanı halife ilan etmiştir.

Tıp açısından da insan halifedir.

Geliştirilen her teknoloji, her bilimsel ilerleme ve buluş tıp tarafından insan sağlığı için kullanılır.

Tıp tek bir bilim dalı değildir. Bütün bilimlerin toplamıdır. Bütün bilimler tıbba hizmet ederler.

Tıbba göre insan hem halifedir, hem de mükemmel bir hayvandır. Hayvanların padişahıdır.

Tıp talebilerine insan anatomi, fizyoloji ve biyokimyasının mükemmelliği öğretilir.

Doktorların beyni insanın üstünlüğü ve mükemmeliği ile yıkanmıştır.

Tıpda insanın da bir hayvan türü olduğu gerçeği üzerinde durulmaz.

Buna rağmen hayvan deneyleri yapılır ve buluşlar insan yaşamını zenginleştirmede, insan ömrünü uzatmada ve hastalıklarının tedavisinde kullanılır.

İnsan evrimin en üstü basamağında yer alan, ideal ve mükemmel bir hayvan mıdır?

İnsandan daha akıllı ve becerikli bir yaratık olmadığına göre, bundan şüphe etmek bile yanlış değil midir?

Bütün bu polemiklere rağmen bu üstün hayvan türü, doğar, yaşar, hastalanır, yaşlanır ve ölür.

İnsan denen hayvan bu bağlamda diğer hayvanlardan daha üstün değildir.

Hatta diğer bazı hayvanlar insandan üstündür. Daha uzun ve sağlıklı yaşarlar. Daha güçlü ve kuvvetlidirler. Fiziksel olarak çok daha üstündürler.

Bu neden böyledir?

Herşeyi ile mükemmel bir canlıyı simgeleyen insan neden diğer hayvanlardan farklı ve ayrıcalı değildir?

Neden onların bazılarından daha az yaşar, neden onların çoğundan daha çok hastalıklıdır, neden onların bir kısmından daha çok ve çabuk yaşlanır?

O halde insan, bunların nedeni ne olursa olsun, mükemmel ve ideal bir canlı değildir.

Kusurludur.

İnsan neden kusurludur?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bütün canlılar kusurlu olduğu için, insan da kusurludur.

İnsanın diğer canlılardan tek farklı akıllı olmasıdır.

Üstün aklıyla insan doğada düzenli bir yaşam ister ve düzen arar.

İnsan bakış açısından doğada düzenin olmasının nedeni budur. Yoksa doğada düzen yoktur.

İnsan için ise doğada hem bir düzen vardır, hem de insan bütün etkinliklerini bir düzen içinde gerçekleştirmeye çalışır.

Düzen insansal bir olgudur. İnsan doğada düzen arar, düzen ister ve düzen bulur.

İnsanın etkinliklerinin hepsinde bir düzene uyma tutkusu vardır.

İnsan düzensiz yaşayamaz.

Peki, bu kadar düzen düşkünü bir yaratık olan insanın anatomi, biyokimya ve fizyolojisi de diğer canlılardan daha düzenli midir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlı vücudu mükemmel olsa yaşlanmaz, hastalanmaz, sürekli olarak değişmez ve sonunda ölmez.

Doğumdan ölüme kadar her canlının mutlaka yaptığı, sürekli bir değişimden geçmektir.

Bunları yapan canlı sanki kendine ideal bir vücut aramakta ama bulamamaktadır.

Çünkü yaşam bir uzlaşmadır. İdeal ve mükemmel bir canlı yoktur.

Çağdaş insan için bile yaşam bir uzlaşmadır. Çoğu insan için zordur, meşakkatlidir, ağırdır.

Bunun dışında insan vücudundaki organ ve dokuların işlevleri rastlantısaldır. Tesadüfidir yani.

Bütün organ ve dokuları bir arada tutan santral bir mekanizma yoktur.

Buna rağmen organ ve dokular bir arada dururlar. Birlikte değişime uğrarlar, hastalanırlar, yaşlanırlar ve ölürler.

Vücudu oluşturan organ ve dokularda hücreler genetik etkinliklerini rastgele yerine getirirler. Genlerin kendilerini belirtmeleri stokastiktir.

Yani rastgeledir. Olasılıksaldır. Buna rağmen ortaya bir düzen çıkar.. Bu düzen elbette mükemmel olmayıp, sadece canlının varlığını bir süre daha idame ettirmesinden sorumludur.

Düzensizliklerin bir araya gelmesinden oluşan bu ilginç ve göreli düzen de aslında düzensizliktir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim de yalnız tesadüflere bağlı, bir sırası, yönü, başı sonu olmayan, rastlantısal süreçlerin yönlendirdiği kaotik bir olgudur.

Çünkü evrime neden olan süreçlerin hepsi rastlantısaldır. Tesadüfidir.

Çoğalmakta olan insan hücrelerinde mutasyonların oranı milyonda birdir. Bu oranı az bulanlara insanlarda 60 trilyon hücrenin olduğunu hatırlatıyorum.

Evrim açısından önemli olan germ hücrelerindeki mutasyondur. Çünkü ancak onlar yeni nesillerde devam ederler.

Bütün mutasyonların zararlı olduğu şekilde yanlış bir inanış vardır.

Aslında mutasyonların zararlı ve zararsız olmaları doğal seçilim yasası tarafından saptanır.

Başka koşullarda zararlı olabilecek mutasyonlar, bazı özel koşullarda yararlı ve hatta gereklidirler.

Dünyada mevcut 8 milyondan fazla canlı türünün varlığı, mutasyonların ve genlerin duplikasyonunun ne kadar önemli olduğunun kanıtıdır.

Son derece garip, hatta ucube diyebileceğimiz canlıların var olması, evrimin rastlantısal doğasını çok ironik bir şekilde yansıtmaktdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bütün canlılar kusurlu olduğu için, insan da kusurludur.

İnsanın diğer canlılardan tek farklı akıllı olmasıdır.

Üstün aklıyla insan doğada düzenli bir yaşam ister ve düzen arar.

İnsan bakış açısından doğada düzenin olmasının nedeni budur. Yoksa doğada düzen yoktur.

İnsan için ise doğada hem bir düzen vardır, hem de insan bütün etkinliklerini bir düzen içinde gerçekleştirmeye çalışır.

Düzen insansal bir olgudur. İnsan doğada düzen arar, düzen ister ve düzen bulur.

İnsanın etkinliklerinin hepsinde bir düzene uyma tutkusu vardır.

İnsan düzensiz yaşayamaz.

Peki, bu kadar düzen düşkünü bir yaratık olan insanın anatomi, biyokimya ve fizyolojisi de diğer canlılardan daha düzenli midir?

Sn hacı bilimsel dürüstlüğünüz beni hayrete düşürüyor.Ama bu kadr dürüstken nasıl imanı bulamıyorsunuz anlamıyorum.

İnsanın en önemli ve öne çıkan özelliğinin akıl olduğu kuranda da gerçektir. Allah insanı yarattığında melekleri ,yaratılan önceki canlılara bakıp, onun yeryüzünde bozgunculuk çıkartıp kan dökecek bir varlık olarak nitelemişlerdi.Ama Allah tüm bunları yapacak olan insanın yegane ve n büyük özelliğini meleklere açıkladı.

İlk insanın diğer canlılardan en büyük farkı aklı.Bilmek özelliği. Ki Allah sadece kendinde olan bilmek özelliğinin,öğrenmek bilmek bölümünü insana verdiğini şöyle açıklıyor.

Bakara 33

(Medenî 87) (Bunun üzerine: ) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semavat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sn hacı bilimsel dürüstlüğünüz beni hayrete düşürüyor.Ama bu kadr dürüstken nasıl imanı bulamıyorsunuz anlamıyorum.

İnsanın en önemli ve öne çıkan özelliğinin akıl olduğu kuranda da gerçektir. Allah insanı yarattığında melekleri ,yaratılan önceki canlılara bakıp, onun yeryüzünde bozgunculuk çıkartıp kan dökecek bir varlık olarak nitelemişlerdi.Ama Allah tüm bunları yapacak olan insanın yegane ve n büyük özelliğini meleklere açıkladı.

İlk insanın diğer canlılardan en büyük farkı aklı.Bilmek özelliği. Ki Allah sadece kendinde olan bilmek özelliğinin,öğrenmek bilmek bölümünü insana verdiğini şöyle açıklıyor.

Bakara 33

(Medenî 87) (Bunun üzerine: ) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semavat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi.

Siz din sizi nereye götürürse oraya gidiyorsunuz, biz ise bilim bizi nereye götürürse oraya gidiyoruz.

Bizim gittiğimiz yer sizinkinden çok daha ekzotik, çok daha gizemli, çok daha ilginç ve yararlı.

Ayrıca yeterince kullanılmayan akıllar için inanılması mümkün değil.. Ve bilimsel olanlar için bile anlaması zor.

Ama bir gerçek..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sn hacı bilimsel dürüstlüğünüz beni hayrete düşürüyor.Ama bu kadr dürüstken nasıl imanı bulamıyorsunuz anlamıyorum.

İnsanın en önemli ve öne çıkan özelliğinin akıl olduğu kuranda da gerçektir. Allah insanı yarattığında melekleri ,yaratılan önceki canlılara bakıp, onun yeryüzünde bozgunculuk çıkartıp kan dökecek bir varlık olarak nitelemişlerdi.Ama Allah tüm bunları yapacak olan insanın yegane ve n büyük özelliğini meleklere açıkladı.

İlk insanın diğer canlılardan en büyük farkı aklı.Bilmek özelliği. Ki Allah sadece kendinde olan bilmek özelliğinin,öğrenmek bilmek bölümünü insana verdiğini şöyle açıklıyor.

Bakara 33

(Medenî 87) (Bunun üzerine: ) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semavat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi.

Akıl, akıl deyip duruyorsun, Kuran'da insan aklına değer veren bir kaç ayet yaz, bakalım gerçekten akla önem veriliyor mu?

Kuran açısından insanı değerlendirmede akıl mı baz alınır yoksa iman mı?

Kuran açısından insanı değerlendirmede insanın yaptıkları mı baz alınır yoksa iman mı?

Akıl denince sen ne anlıyorsun?

Kendi aklını kullanıp Muhammed'in yalancı olduğu sonucuna varırsan akıbetin ne olur İslama göre?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz din sizi nereye götürürse oraya gidiyorsunuz, biz ise bilim bizi nereye götürürse oraya gidiyoruz.

Bizim gittiğimiz yer sizinkinden çok daha ekzotik, çok daha gizemli, çok daha ilginç ve yararlı.

Ayrıca yeterince kullanılmayan akıllar için inanılması mümkün değil.. Ve bilimsel olanlar için bile anlaması zor.

Ama bir gerçek..

Din bizi önce akıla sonra yaratılana götürmeli. Götürmüyorsa inancımızda bir sorun var demektir.

Mü’min 54

(Mekkî 60) O, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberidir.

Bakara 164

(Medenî 87) Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan) birçok deliller vardır.

Allah müslümanlara evren hakkında düşünülmesini öğütlemiştir.Çünkü düşünülmesi sonucunda yaratılanın nasıl yaratıldığınıda kavrayacaklardır.

Bilim düşünmekle başlar. Ve bu düşünüş, yaratılanın nasıl yaratıldığının çözümlenmesidir.Bir müslüman için.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Akıl, akıl deyip duruyorsun, Kuran'da insan aklına değer veren bir kaç ayet yaz, bakalım gerçekten akla önem veriliyor mu?

Kuran açısından insanı değerlendirmede akıl mı baz alınır yoksa iman mı?

Kuran açısından insanı değerlendirmede insanın yaptıkları mı baz alınır yoksa iman mı?

Akıl denince sen ne anlıyorsun?

Kendi aklını kullanıp Muhammed'in yalancı olduğu sonucuna varırsan akıbetin ne olur İslama göre?

Hacı gibi bir mantığın olsa seninle zevkle tartışırdım ama, özellikle hacının başlığında kabak tadı veriyorsun kusura bakma.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı gibi bir mantığın olsa seninle zevkle tartışırdım ama, özellikle hacının başlığında kabak tadı veriyorsun kusura bakma.

Bu kadar açık, düşündürücü ve insan beynini çalıştırıcı sorulara bile cevap vermekten kaçman iddialarının ne kadar eften püften olduğunu ortaya koyuyor.

Hiç bir müslüman bu sorulara dürüstçe cevap veremez, hatta düşünmekten bile korkar.

Düşünmekten korkanların aklını ve mantığını kullanmaktan bahsetmesi ise komedidir.

tarihinde sağduyu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı, evrimin bir amacı ve yönü olmadığına göre, acaba diyorum;

Bundan sonra meydana gelebilecek mutasyonlar insanı mesela primatlaşmaya doğru götürebilir mi? Seçilim mekanizması böyle çalışabilir mi?

En azından mevcut teknolojik ve tıbbi imkanların müdahelesi olmasa doğal süreç içerisinde böyle bir ihtimal mümkün mü?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı, evrimin bir amacı ve yönü olmadığına göre, acaba diyorum;

Bundan sonra meydana gelebilecek mutasyonlar insanı mesela primatlaşmaya doğru götürebilir mi? Seçilim mekanizması böyle çalışabilir mi?

En azından mevcut teknolojik ve tıbbi imkanların müdahelesi olmasa doğal süreç içerisinde böyle bir ihtimal mümkün mü?

Akıllı olduğumuz için, teknolojiye ihtiyaç duymadan, akraba evliliklerinin ve diğer bazı yaşam tarzlarının bizim için yanlış olduğunu görür ve önlem alabiliriz.

Bunu teknolojimiz ileri olmasa da yapabiliriz. Şu anda yaptığımız budur zaten. Buna rağmen akraba evliliklerini önleyebilmiş değiliz.

Şu andaki teknoloji insanın evrime direkt olarak ve genetik düzeyde müdahalesi için yeterli değil. Aslında teknoloji az çok yeterli de etik olarak insana müdahale edemiyoruz.

Yani köpekleri, atları, inekleri yetiştirdiğimiz gibi, insanları yetiştiremiyoruz. Yoksa üstün insan oluşturmak sorun değil. Hatta yeni bir insan ırkı oluşturmak bile çok kolay.

Genetik teknoloji henüz emekleme çağında ama, o bile yeterli yeni bir insan türü yaratmak için..

İnsan için evrimin bir anlamı ve amacı var. İnsan ona bir yön bile verebilir.

Ama biz insanın evrime müdahalesinden bahsetmiyoruz.

Biraz düşünürseniz, insanın bazı canlıların evrimine binlerce yıldır müdahale ettiğini bulursunuz..

Çeşitli bitkiler, meyva ağaçları, piliç, dana, koyun, domuz vs gibi hayvanların evrimine insan müdahale etmiş ve onları kendi çıkarları doğrultusunda evrime tabi tutmuştur.

Bütün bu gelişmelere rağmen Darwinsel evrim doğada devam edecektir. Bütün canlıların evrimine müdahale edemeyiz.

İlerde insanlarda da doğal mutasyonların neden olacağı bazı özgün genler ortaya çıkacak ve onlar toplum içinde yayılacaklardır. Bu kaçınılmazdır.

Aslında bu süreç milyonlarca yıl önce başlamıştır ve günümüzde de devam etmektedir. Şu anda nasıl bir gen veya genlerin insan toplumunda yayılmakta olduğunu bilmiyoruz.

Bu çok yavaş bir süreçtir ve insan türünün çok yavaş da olsa değişmekte olduğunu düşündürmelidir. Bize değişmiyoruz gibi gelmesi bir illuzyondur.

İnsanlar çok yavaş da olsa değişmektedirler. Bu değişikliği yaklaşık 100 bin yıl sonra görmek mümkün olabilir. O değişiklik herşey olabilir. Nelerin olacağını bilmek mümkün değildir.

Tahmin bile edilemez. Çünkü bilinçli ve aktif bir müdahale olmadan, evrimin yönünü ve nasıl olacağını tahmin etmek mümkün değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğada ne oluyor biliyoruz, beynimiz bunu idrak edecek şekilde evrilmiş, hiç bir başka özelliğimiz yok, doğadan ayrı değiliz, doğadan ayrı olmamız için doğa dışı diye bir şeyin olması gerekir, doğa dışı diye işte bu tanrı denen ucube hezeyanı yaratmışız zihinlerimizde, çok çok özel olduğunu düşünüyor insanlar ama saçma düşüncelerine köle olacak acizliği gösterebiliyor bu zeka seviyesine rağmen..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğada ne oluyor biliyoruz, beynimiz bunu idrak edecek şekilde evrilmiş, hiç bir başka özelliğimiz yok, doğadan ayrı değiliz, doğadan ayrı olmamız için doğa dışı diye bir şeyin olması gerekir, doğa dışı diye işte bu tanrı denen ucube hezeyanı yaratmışız zihinlerimizde, çok çok özel olduğunu düşünüyor insanlar ama saçma düşüncelerine köle olacak acizliği gösterebiliyor bu zeka seviyesine rağmen..

insan doğa ile bütün değildir ve düşünebilen bir canlıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kargalarda analitik düşünüyor ona bakarsan, bizim kadar olmasada Peki doğayla bütün değilsek biz nerdeyiz?

kargalar nasıl analitik düşünüyor.. insan doğa ile bütünse, neden doğa da yıkıcı öge?

Link to post
Sitelerde Paylaş

kargalar nasıl analitik düşünüyor.. insan doğa ile bütünse, neden doğa da yıkıcı öge?

Kargaları hiç izlemedin mi? Cevizi arabanın altına atıp yada yükselip yere atarak kırıyor ve yiyor,. Doğaya değişim verebilecek seviyeye erişmiz beynimiz, değişimi yaparken bile doğadaki materyalleri kullanıyoruz ama deği mi? Yıkıcı olmamız bizim kendi eksi ilkelliğimiz işte, tartmıyoruz biçmiyoruz ona göre hareket etmiyoruz henüz, tüketirken değiştirirken bir çok getirisi oluyor ve buda cazip geliyor..
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...