Jump to content

Altın Standardını Terk ve Finans Sermayesinin Hegemonik Gücü.


Recommended Posts

ABD ekonomsinin 1960’ların sonuna gelindiğinde Vietnam savaşının finanasmanını standart genişlemeci maliye politikaları ile sürdüremez duruma gelmiştir. Vietnam savaşının yarattığı bütçe açıkları olağan üstü boyutlarda parasal genişlemeyi beraberinde getirmekte bunun sonucu olarak Amerikan ekonomisinde enflasyonist baskı siddetlenmektedir. Uluslar arası piyasalarda dolar miktarının başıboş hızda artmasının bir diğer sonucuda doların altın karşında sabitlenmiş değerinin artık sürdürülemeyecek noktaya sürüklenmesidir.

Dönemin ABD başkanı NİXON bu baskıların daha fazla göğüslenemeyeceğini görerek 1971 Ağustosunda Ameşkan dolarını altın standardına bağlı sabit değerinin bundan böyle söz konusu olamayacağını ve dolar fiyatının döviz piyasalarında serbestçe belirleneceğini duyurmuştur.

Böylece Bretton-Woods sistemi teknik olarak sona ermiştir.

Devam edicem.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birkaç kere para nasıl yaratılır, bankacılık sistemi nasıl işler gibisinden iktisadi meseleleri merak edip araştırmış fakat sanıyorum bu alanda formal bir eğitimim olmadığı için pek bişey anlamamıştım. Numa ustam antik romaya ve yahudilere girmeden şu başlığa devam etse güzel bi konu olacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

2-

Dünya para birimi 1971 tarihinden itibaren standart bir biriminin olmadığı bir dönem yaşanmaktadır. Bu olgu kapitalizmin işleyişi açısından oldukça önemlidir. Zira insan topluluklarının para birimleri tarih sahnesinde ilk kez bir standarda bağlı değildir. Bir para biriminin diğer bir para birimi karşındaki değeri artık piyasa oyuncularının beklentilerine, inançlarına her şeyden önemlisi spekülasyonlarına bağlı olarak belirlenmektedir. Bundan böyle kapitalist sistem içerisinde finans piyasalarında işlem hacmi günde 1,8 ulaşacak , mal üretimi ve ticareti için gerekli olan tüm paranın kat kat üstüne çıkarak kendi başına hayali bir değerler sistemi yaratacaktır.

Spekülatif beklentileri dizginleyecek her hangi bir standardın olmaması kapitalizmi artık bir hayal dünyasında beklentilere dayalı bir sürece sokacaktır. Belirsizlik ve riskin baş rol oynadığı bu yeni sistemin , kapitalizmin üretken sermayesine dayalı ve genişleyici iktisat politikaları ile idare edilmesi imkansızdır. Zira finans sermayesinin mantığı yüksek faiz , yüksek finansal getiri ve düşük enflasyonu hedefler. İşsizliğin azaltılması , sabit sermeye yaırımlarının genişleyerek sürdürülebilir olması, ithalat-ihracat dengesi gibi hedefler öncelikleri arasında değildir. Düşük enflasyon ve yüksek kar getirisi için daraltıcı maliye polikalarını sever.

Link to post
Sitelerde Paylaş

2-

Dünya para birimi 1971 tarihinden itibaren standart bir biriminin olmadığı bir dönem yaşanmaktadır. Bu olgu kapitalizmin işleyişi açısından oldukça önemlidir. Zira insan topluluklarının para birimleri tarih sahnesinde ilk kez bir standarda bağlı değildir. Bir para biriminin diğer bir para birimi karşındaki değeri artık piyasa oyuncularının beklentilerine, inançlarına her şeyden önemlisi spekülasyonlarına bağlı olarak belirlenmektedir. Bundan böyle kapitalist sistem içerisinde finans piyasalarında işlem hacmi günde 1,8 ulaşacak , mal üretimi ve ticareti için gerekli olan tüm paranın kat kat üstüne çıkarak kendi başına hayali bir değerler sistemi yaratacaktır.

Spekülatif beklentileri dizginleyecek her hangi bir standardın olmaması kapitalizmi artık bir hayal dünyasında beklentilere dayalı bir sürece sokacaktır. Belirsizlik ve riskin baş rol oynadığı bu yeni sistemin , kapitalizmin üretken sermayesine dayalı ve genişleyici iktisat politikaları ile idare edilmesi imkansızdır. Zira finans sermayesinin mantığı yüksek faiz , yüksek finansal getiri ve düşük enflasyonu hedefler. İşsizliğin azaltılması , sabit sermeye yaırımlarının genişleyerek sürdürülebilir olması, ithalat-ihracat dengesi gibi hedefler öncelikleri arasında değildir. Düşük enflasyon ve yüksek kar getirisi için daraltıcı maliye polikalarını sever.

Ben tam tersi olduğunu düşünüyorum.

Dünya ticaret hacmi ne kadar aratarsa amerika durduğu yerden zengin olur. Çünkü dünya ticaretinin çoğu dolarla oluyor. Atıyorum dünya ticaret hacmi 1 tirilyon dolar olsun, ticaret hacmi 3 tirilyon dolara çıkarsa amerika 2 tirilyon dolar daha piyasaya sürer. Yani millet üretip ticaret hacmi artarken ilk kaymağı abd yer. (Bu benim çıkarsamam ama başka yerdede duymadım. Yanlış olabilir çünkü doğru olsa özellikle abd karşıtları tarafından veya abd politika analizcileri tarafından çok kullanılanılan bir iddia olması gerekirdi diye düşünüyorum.) (Veya böyle bir şey insanların aklınamı gelmiyor?)

Finans sektörü para ise bu da ticaret hacminin büyümesi ile büyüyecek bir şeydir.

Finans sektörü ticaret ve üretimin artmasını neden istemesin ki?

Ticaret ve üretim artarsa paraya ihtiyaç ve talep artar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben tam tersi olduğunu düşünüyorum.

Dünya ticaret hacmi ne kadar aratarsa amerika durduğu yerden zengin olur. Çünkü dünya ticaretinin çoğu dolarla oluyor. Atıyorum dünya ticaret hacmi 1 tirilyon dolar olsun, ticaret hacmi 3 tirilyon dolara çıkarsa amerika 2 tirilyon dolar daha piyasaya sürer. Yani millet üretip ticaret hacmi artarken ilk kaymağı abd yer. (Bu benim çıkarsamam ama başka yerdede duymadım. Yanlış olabilir çünkü doğru olsa özellikle abd karşıtları tarafından veya abd politika analizcileri tarafından çok kullanılanılan bir iddia olması gerekirdi diye düşünüyorum.) (Veya böyle bir şey insanların aklınamı gelmiyor?)

dsc05223v.jpg

Dünya ekonomisindeki büyüme 2. şekilde de görüldüğü üzere çarpan etkisi yaparak genele yayılır Tablo İktisat tarihçisi Agnus Maddison 'un İktisadi büyüme adlı kitabından alınmadır ve bir referans kaynağı olarak geçer. Şekilde 1800 başına kadar sabit olan ve ancak geçimlilik düzeyinde gelir sağlayan büyüme oranı 19. yy boyunca teknolojik buluşların artmasıyla % 2 seviyelerine çıkmıştır. Bu periyodlarda dünyanın ekonomi patronu amerika değildir. Bir çok teknolojik buluş ise Avrupa dışında keşfedilmiştir.

B-Woods öncesi ve sonrası kapitalizmin 2 gelişimi olarak değerlendirisek peşpeşe gelen iki dalga birbirini ceviren basit bir cevrimden ibaret değildir. 2 küreselleşme arasında taban tabana zıt yapısal farklılıklar mevcuttur. Birinci küreselleşmeyi Henry Ford iyi açıklamıştır ; kitlesel tüketim için kitlesel üretim. Bu düşünce 1 kapitalist genişlemenin özünü temsil eder ve keynesyen politkalar izlenir.

dsc05222m.jpg

Uploaded with ImageShack.us

19. yy. boyunca İngiltere sanayileşme ve teknoloji devriminin öncüsü olarak bir nevi küresel dünya merkez bankası konumunuda yerine getirmiştir. Fakat bu İngiltere ekonomisini oldukça hırpalamıştır. İngiltere bir merkez bankası olarak kendi ulusal parasını değişim parası olarak sunabilmesi ve rahatça borçlanabilmesi için bir dolu sömürge yaratmıştır. Sömürgelerden ingiltereye akan mal ve hizmet ingilterenin çok rahat olarak cari açık verebilmesini sağlamıştır. Bir taraftan sömürgelerden akan mallarla bu açığı karşılamış diğer taraftanda kendi parasıyla ithalat yaparak para hacmini dünya üzerinde genişletmiştir. Parası yayıldıkça ingiltere ekonomisi dünyayı kontrol yetkisi kazanmıştır. Tablodada görüldüğü üzere avraupa kapitalizminin merkezinde yer alan metropol ülkelerinin sömürke ticaret payları nicel olrak verilmiştir.

Benzer şekilde günümüz dünya kapitalizminin hegemonik gübü olan amerika aynı tarihsel taktikle çok yüksek hacimli dış açıklar vererek parasını dünya üzerine dağıtmaktadır. Bu kontrol yeteneği vermektedir, paranın sadece mürekkep maliyeti olduğunu düşünürsek yapılan tüm işlemler fiktiftir.

Günümüz Türkiyesinden örnek verirsek ; TC Merkez bankası olası finansal şoklar karşında amerikan kağıdı satın alır, bu aldığı kağıtlara faiz öder fakat bu kağıtları faize yatırmaz. Amerika böylece bir taraftan aba altından sopa gösterip diğer taraftan faiz geliri ile bizi soyar. Mevcut AKP yönetimi ise insanların karşısına çıkıp Rezervlerimizi arttırıdık diye böbürlenir, halbuki o sizi daha iyi düzdürüyoruz demektir.

Finans sektörü para ise bu da ticaret hacminin büyümesi ile büyüyecek bir şeydir.

Finans sektörü ticaret ve üretimin artmasını neden istemesin ki?

Ticaret ve üretim artarsa paraya ihtiyaç ve talep artar.

Finans sektörünün dünya ticaret hacmine bağlı olarak büyümesi keynesyen İktisadın maliye politikasıdır. Bu ekolün söylemi " Finans Ulusal Bir mesele " dir , ile finans piyasasının spekülatif kazançlarına ve deflasyonist baskılara asla izin verilmez. Bu yaklaşımın önceliği üretim ve tüketimdir. 2. Küreselleşme dalgasının yeni ekonomi politiği Neo_liberalizmin ise üretim ve yatırıma bakmaz, parasal daralma içinde spekülatif karlar elde etmek için iç içe geçmiş türev piyasaları oluşturur. 2 yaklaşım taban tabana zıttır, Neo-Liberal ekonomi anlayısında finans sektörünün işlem hacmi keynesyen dönemin kat ve kat üstüne çıkmıştır, Türev piyasaları oluşturulmuş habire köpük üretilip bu köpüklerden paiz elde etmektedir.

tarihinde FadihatudDehr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben tam tersi olduğunu düşünüyorum.

Dünya ticaret hacmi ne kadar aratarsa amerika durduğu yerden zengin olur. Çünkü dünya ticaretinin çoğu dolarla oluyor. Atıyorum dünya ticaret hacmi 1 tirilyon dolar olsun, ticaret hacmi 3 tirilyon dolara çıkarsa amerika 2 tirilyon dolar daha piyasaya sürer. Yani millet üretip ticaret hacmi artarken ilk kaymağı abd yer. (Bu benim çıkarsamam ama başka yerdede duymadım. Yanlış olabilir çünkü doğru olsa özellikle abd karşıtları tarafından veya abd politika analizcileri tarafından çok kullanılanılan bir iddia olması gerekirdi diye düşünüyorum.) (Veya böyle bir şey insanların aklınamı gelmiyor?)

O parayı sadece mürekkep maliyetine alıyorlarsa haklısın ama öyle değil.

Doların da değeri var. Ya emek olarak ya başka para olarak..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim bildiğim kadarıyla fazla para basmak zararlıdır.

Çünkü piyasaya fazla para sürersen ürünlerin fiyatları artar.

Enflasyon olur.

Paranın değeri azalır.

Piyasadan para çekilmesi de zararlıdır.

Bunu ya halk parasını başka paralara bozdurarak yapar

ya da devlet parasını başka paralara çevirir.

O zaman da fiyatlar düşer.

Ama ben bu para değerlerini nasıl ayarlıyorlar onu hiç anlamıyorum.

Piyasadaki toplam parayı mı hesaplıyorlar?

Yoksa hisse senetleri üzerinden mi işlem yapıyorlar..

Bilen var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim bildiğim kadarıyla fazla para basmak zararlıdır.

Çünkü piyasaya fazla para sürersen ürünlerin fiyatları artar.

Enflasyon olur.

Paranın değeri azalır.

Piyasadan para çekilmesi de zararlıdır.

Bunu ya halk parasını başka paralara bozdurarak yapar

ya da devlet parasını başka paralara çevirir.

O zaman da fiyatlar düşer.

Ama ben bu para değerlerini nasıl ayarlıyorlar onu hiç anlamıyorum.

Piyasadaki toplam parayı mı hesaplıyorlar?

Yoksa hisse senetleri üzerinden mi işlem yapıyorlar..

Bilen var mı?

Nasılda işlediler bunu beynine değilmi son 15 senedir.

Para basmak enflas yaratır, enflasyın sadece finans sektörüne zararlıdır .

Piyasaya sürülen para çarpan ve hızlandıran etkisi yaparak yatırım ve istihdamı arttırır. (kalkınmanın enflasyonist finansmanı olarak geçer maliye politikasında. )

Paranın değerini ya merkez bankası eliyle kamu maliyesine uygun olarak sen ayarlarsın ki bunu önlemek için bağımsız merkez bankasına geçildi, (kenedy bile bu yüzden öldürülmüştür) yada herşeyi piyasaya bırakırsın spekülatöler ayarlar (örneğin Soros politik bir konuda İngiltereyle ters düşüp tek başına yönetmiş olduğu fon vasıtasıyla paunda baskı yapmıştı.)

tarihinde FadihatudDehr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Nasılda işlediler bunu beynine değilmi son 15 senedir.

Para basmak enflas yaratır, enflasyın sadece finans sektörüne zararlıdır .

Piyasaya sürülen para çarpan ve hızlandıran etkisi yaparak yatırım ve istihdamı arttırır. (kalkınmanın enflasyonist finansmanı olarak geçer maliye politikasında. )

Paranın değerini ya merkez bankası eliyle kamu maliyesine uygun olarak sen ayarlarsın ki bunu önlemek için bağımsız merkez bankasına geçildi, (kenedy bile bu yüzden öldürülmüştür) yada herşeyi piyasaya bırakırsın spekülatöler ayarlar (örneğin Soros politik bir konuda İngiltereyle ters düşüp tek başına yönetmiş olduğu fon vasıtasıyla paunda baskı yapmıştı.)

Benim bildiğim şu.

Enflasyona görünmez el diyordu bir iktisatçı.

Yani eğer aldığın para aynı kalıyorsa ve ürünlerin fiyatları artıyorsa doğal olarak zarardasın demektir.

Yani enflasyonun sadece finansa değil normal vatandaşa da zararı var.

İkincisi..

Paranın değerini öyle kafana göre ayarlayamıyorsun bildiğim kadarıyla bir türk lirası 5 dolara eşit olsun kimse yapamaz.

Paranın azlığı çokluğuyla ayarlanıyor bu.

Paran azsa değeri yüksek oluyor. Çoksa değeri düşük.

Para da bir metadır..

Pek anlamam bu finans konularından ama bunu diyebilirim en azından..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim bildiğim şu.

Enflasyona görünmez el diyordu bir iktisatçı.

Yani eğer aldığın para aynı kalıyorsa ve ürünlerin fiyatları artıyorsa doğal olarak zarardasın demektir.

Yani enflasyonun sadece finansa değil normal vatandaşa da zararı var.

İkincisi..

Paranın değerini öyle kafana göre ayarlayamıyorsun bildiğim kadarıyla bir türk lirası 5 dolara eşit olsun kimse yapamaz.

Paranın azlığı çokluğuyla ayarlanıyor bu.

Paran azsa değeri yüksek oluyor. Çoksa değeri düşük.

Para da bir metadır..

Pek anlamam bu finans konularından ama bunu diyebilirim en azından..

dsc05224l.jpg

Uploaded with ImageShack.us

Enflasyon tabi ki görünmez eldir , fakat kimin için görünmez el olduğu önemlidir. Enflasyonlu ortamda fiyatlar genel seviyesi artarken ücret gelirleri sabit kalmaz, ücretlerde artar.

Tabi bu artışın kapitalist modeller içerisinde seviyesi bellidir ; W/Y = W/L / Y/L şeklindedir ;

W/L ücret haddini Y/L ise işci başına üretimi gösterir. Zaman içinde emeğin milli gelirden aldığı paydaki değişim emeğin üretkenliğindeki değişime arasındaki farka eşit olur.

Senin söylemin olan ücret gelirlerinin artmadığı durum ;

Ücretlerdeki artışın emeğin üretkenliğindeki artışlardan daha az olması durumudur. Ücret artışlarının sermayedar açısından hazmedilebilir olmasının nihai koşulu budur. Amerikan imalat sanayindeki ücret artışları kabaca üretkenlik artışına paralel artmıştır ta ki 1980 'e kadar. İşin garip tarafı 1950-1980 arası Türk imalat sanayi üretkenlik ve ücretler amerikayla BİRE BİR aynıdır.

Kısaca kötünün iyisini seçmek zorundayız ki bu asla ve asla Neo-Liberal ekonomi değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanlış anlamış olabilirim ama sanırım dediği şu:

(Benim de günümüz ekonomosinden gözlemlediğim)

İnsanlar geleceğin de ticaretini bu günden yapıyorlar.

Finans sektörleri borç veriyor mesela.

Borç vermek ne demek: Senin şu anda bana verecek malın yok ama gelecekte üreteceksin bana vereceksin...

Yani geleceğin malının parası bu günden piyasaya sürülmüş oluyor.

Ayrıca bu borç ipoteklere karşılık veriliyor.

Yani geçmiş ve muhtemel gelecek parasal olarak piyasaya sürülmüş oluyor.

Bu şu demek olur: Bu günkü gerçek ticaretin hacminden daha büyük bir finans hacmi var.

Geleceğinde ticaretini bu günden yapmış oluyorsun çünkü...

Doğru mu düşünüyorum?

Önce bunu bir netleştirelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanlış anlamış olabilirim ama sanırım dediği şu:

(Benim de günümüz ekonomosinden gözlemlediğim)

İnsanlar geleceğin de ticaretini bu günden yapıyorlar.

Finans sektörleri borç veriyor mesela.

Borç vermek ne demek: Senin şu anda bana verecek malın yok ama gelecekte üreteceksin bana vereceksin...

Yani geleceğin malının parası bu günden piyasaya sürülmüş oluyor.

Ayrıca bu borç ipoteklere karşılık veriliyor.

Yani geçmiş ve muhtemel gelecek parasal olarak piyasaya sürülmüş oluyor.

Bu şu demek olur: Bu günkü gerçek ticaretin hacminden daha büyük bir finans hacmi var.

Geleceğinde ticaretini bu günden yapmış oluyorsun çünkü...

Doğru mu düşünüyorum?

Önce bunu bir netleştirelim.

Mürekkepli kağıt satışlarını Ticaret olarak adlandırmak pek doğru olmaz, kısaca TÜREV ürünleri demek daha doğru. Ortada bir koyun var önce koyunu bütün satıyorlar, daha sonra aynı koyunu 5 parçaya bölüm satıyorlar daha sonra beşe bölünmüş parçalarıda parçalayıp satıyorlar ama elimizde hala bir koyun var fakat satılan yüz koyun, amerikan konut kredilerinde yaşandığı üzere.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim bildiğim kadarıyla fazla para basmak zararlıdır.

Çünkü piyasaya fazla para sürersen ürünlerin fiyatları artar.

Enflasyon olur.

Paranın değeri azalır.

Piyasadan para çekilmesi de zararlıdır.

Bunu ya halk parasını başka paralara bozdurarak yapar

ya da devlet parasını başka paralara çevirir.

O zaman da fiyatlar düşer.

Ama ben bu para değerlerini nasıl ayarlıyorlar onu hiç anlamıyorum.

Piyasadaki toplam parayı mı hesaplıyorlar?

Yoksa hisse senetleri üzerinden mi işlem yapıyorlar..

Bilen var mı?

Fazla para tabiki basmaz.

Ama para basar.

Ne kadar basar ?

En az ticaret hacmindeki artan miktar kadar basar.

Ticaret hacmi ne kadar artarsa o kadar para basılır, dolayısı ile enflasyon olmaz.

Hatta günümüzde reel ticaret hacmide aşılmış durumda.

Borç vermiyormu insanlara finans kuruluşları.

Taaaa gelecekte yapılacak reel ticaret bu günden finans piyasasında alınıp satılmış oluyor.

Balon...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mürekkepli kağıt satışlarını Ticaret olarak adlandırmak pek doğru olmaz, kısaca TÜREV ürünleri demek daha doğru. Ortada bir koyun var önce koyunu bütün satıyorlar, daha sonra aynı koyunu 5 parçaya bölüm satıyorlar daha sonra beşe bölünmüş parçalarıda parçalayıp satıyorlar ama elimizde hala bir koyun var fakat satılan yüz koyun, amerikan konut kredilerinde yaşandığı üzere.

Tam olarak anlamadım..

Sistem nasıl yani..?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hatta günümüzde reel ticaret hacmide aşılmış durumda.

Borç vermiyormu insanlara finans kuruluşları.

Taaaa gelecekte yapılacak reel ticaret bu günden finans piyasasında alınıp satılmış oluyor.

Balon...

Diğerleri tamam da reel ticaret hacminin aşılması ne demek?

Böyle bir limit mi var ki aşılmış olsun?

Tartışmak istediğimden değil de anlamak istediğimden soruyorum..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Diğerleri tamam da reel ticaret hacminin aşılması ne demek?

Böyle bir limit mi var ki aşılmış olsun?

Tartışmak istediğimden değil de anlamak istediğimden soruyorum..

Önce şunu öleyeyim ben ekonomist falan değilim.

adece gözlemlerimden akıl yürütüyorum.

Anlaşılması açıındanda anlatacağım şeyi basitleştireceğim.

Diyelim ıssız bir adada 3 kişi var. (A,B,C)

A: Para basma tekeli onda

B: Yumurta üreticisi (1 yumurta 1 dolar)

C:Portakal üreticisi (1 portakal 1 dolar)

B, C den portakal almak için önce A ya yumurta verip para almalı. Diyelim "B" 10 adet portakal almak istiyorsa "A" ya 10 adet yumurta verip 10 dolar para alması lazım. 20 adet portakal alacaksa 20 adet paraya ihtiyacı var. Sanırım örnek anlaşıldı.

Örnekten yola çıkarsak ABD şu gün itibariyle toplam olarak dünyaya ne kadar para sürmüşse paranın ilk gelirini kendisi almış demektir. (Müthiş birşey) . Müthiş bir gelir, dünya ticaret hacmi ne kadar büyürse ve dolar kullanılıyorsa piyasaya sürülen herdoların ilk değerini ABD cukkalamış oluyor. Çok acayip bir şey bu yav.

Şimdi buna reel ticaret diyelim ( ne kadar reelse? )

Reel değil dediğime bakalım şimdide.

"B" Diyelimki 20 adet portakal almak istiyor "C" den.

"A" , "B" ye diyorki senin 10 adet yumurtan vardıya onları bana verme 10 adet yumurtayı bana ipotekle. Ben sana 8 para vereyim ama sonradan da senden 15 yumurta alacağım ama.

Bu durumda "B" henüz elinde olmayan ama ilerde olacağını düşündüğü 5 yumurtayı 8 tl karşılığı satmış oldu. Hergangi bir değiş tokuş olmadığı halde piyasaya 8 adet para girmiş oldu. Sıfır ticaret var ama 8 adet para girdi piyasaya.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıca insanların gelecekte üreteceği düşünülen değer için bu günden kredi veriliyor.

Şirketlerin veya şahısları mali geçmişleri iyi ise ve geleceklerininde iyi olabileceği düşüncesiyle kredi veriliyor.

Yani gelecek bu günden alınıp satılmış oluyor.

Genelde krizler de bu yüzden çıkıyor.

Çünkü insanlar gelecekte elde edecekleri düşünülen değerleri üretemiyorlar.

Yani borçlarını ödeyemiyorlar.

İpotekleri sağlam olan finascılar için kriz iyi birşey.

Çünkü piyasada ki malların değeri düşüyor.

Ucuza malları toplayabilirler.

Ama tabi bununda başka sorunları doğar.

En iyisi SÜRDÜRÜLEBİLİR ekonomi.

Gerçek ekonomi yok zaten bu günümüzde.

Balon ekonomi var.

Patlatmadan sürdürmek lazım bu ekonomiyi.

Nereye kadar?

Gitti yere kadar.

"Elinen gelen düğün bayram"

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana göre iyi bir ekonomide olması gerekenler üç şey vardır;

- Tüketim talebinin min israf max faydaya göre şekillenmesi gerekir. Akıllı evler. 20 yıl kullanılabilen cep telefonları gibi. Tabi bunun için medya-reklam ilişkileri tamamen sosyalist bir baskı altında tutulması gerekir.

- Eder ne altına nede sanal birime (para) indirgenmemelidir. Mallar sadece emeğe göre alınıp satılabilmelidir. Emek - iş gücü - bilimsellik estetik gibi kavramlar takasın belirleyici unsuru olmalıdır. filmlerin puanı gibi.

-şehir kurulumu nakliye fabrika yerleşimi gibi unsurlarda devlet çok katı olmalıdır.

Birde borsa kapatılmalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...