Jump to content

Recommended Posts

Beyinde 183 tür nörotransmiterin olduğu bilinmektedir.

Bu kadar çok nörotransmitter çok miktarda metabolik artığın ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Beyin onlardan kurtulmak için uyuyor olabilir.

Beyin uyku sırasında daha da aktiftir. Yani harıl harıl birşeyler yapmaktadır. Nöronlar ve astrositler metabolik olarak son derece aktiftirler.

Düşün üretmediği zamanlar beyin belki de kendini tamir etmekte, son derece aktif metabolik etkinliğinden dolayı açığa çıkan toksik maddeleri detoksifiye etmeye çalışmaktadır.

Bir de şöyle bir durum var.

Çok yoğun fiziksel aktivite ile geçen günün sonunda insan daha çabuk ve daha derin uyur. Fakat yoğun zihinsel aktivite ile geçen bir günün sonunda, uykuya geçmek zaman alır.

Eğer uykunun sebebi toksikleri arındırma olsaydı durumun tam tersi olması gerekmez miydi?

Uykuyu sadece nörolojik bir süreç değil de, tüm vücudu kapsayan komplex bir durum olduğunu düşünmek sanırım daha doğru.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 57
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bir de şöyle bir durum var.

Çok yoğun fiziksel aktivite ile geçen günün sonunda insan daha çabuk ve daha derin uyur. Fakat yoğun zihinsel aktivite ile geçen bir günün sonunda, uykuya geçmek zaman alır.

Eğer uykunun sebebi toksikleri arındırma olsaydı durumun tam tersi olması gerekmez miydi?

Uykuyu sadece nörolojik bir süreç değil de, tüm vücudu kapsayan komplex bir durum olduğunu düşünmek sanırım daha doğru.

O da mümkün elbette ve benim teorimle uyumlu.. Beyin içinde biriken toksinlerden kurtulmak için böyle bir yola baş vuruyor.

Bütün organlarda toksinler birikir. Onlar kana atılır ve diğer organlar tarafından metabolize edilirler.

Beyin bu bağlamda bir istisna değil. Günlük aktivite sırasında toksinler birikir. Zihni meşguliyetin aşırı bir yüke neden olması da mümkün. İnsanların çoğu o zaman da uyuma ihtiyacı duyarlar. Yani sizin düşünceniz bu konuda doğru olmayabilir. Hem zihni hem de organik yorgunluk uyku ile tamir edilebilir.

Böyle düşünmemin en büyük nedeni kan-beyin bariyeri. Beyin toksinlerini kana atarak onlardan kurtulamıyor. Kendi toksinlerini kendisi detoksifiyey etmek zorunda.

Edemezse hayvan ölüyor. Ölmesi için bazı ciddi nedenler olmalı. Nöronların toksik ortamda işlevlerini yapmaları imkansız olmalı. Zaten kandan beyne geçen bazı maddeler, örneği amonyak, komaya neden oluyor. Bazı toksinler kan-beyin engelini aşabiliyor.

Benimki alt tarafı bir teori..

Link to post
Sitelerde Paylaş

selamlar..

bir soru sormak isyiyorum ben yıllardır gece çalıştım günüz uyudum.. son 5 yıl ara vermeden gece çalışıp hep gündüz uyudum.. haftada 1 gün tatili ve özel günleri saymazsak böyle idi yani.. şimdi bu işi bıraktım ama kafamda bir iki soru var.. bunlar;

1. bu şekilde gece çalışıp gündüz uyumanın bana zararı olmuşmudur? olmuşsada nedir bu zarar?

2. sürekli böyle gündüz uyumama karşın (tekabülen 8-10 saat) benim yine sabaha karşı uykum geliyordu sebebi nedir? hem gece uyunan kadar zaman uyuyup hem neden uykusu gelir ki bir insanın? üstelik yıllarca bu şekil devam etmeme ragmen?

sevgiler..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin tezine göre İsveçliler, Norveçliler, Alaskalılar v.b. 6 ay hiç uyumayıp, 6 ay da devamlı uyumalılar.

1 )gece olmasa uyku olabilirdi denirse daha uygun olur.

2 )bana göre gece olmasaydı uyku olmazdı.

3 )gece ışıksız ortamda canlılar hareketsiz durarak savunmalarına katkı sağlamıştır.

4 )durmak uykuya dönüşmüş ve milyonlarca yıl sonra genetik miras halini almıştır.

yukarıda belirtmiş olduğum,

1. ifade haci ya cevap ve düzeltme niteliğindedir.

2. ifade kendi görüşümdür.

3. ve 4. gerekçeli ifade kutuptaki insanların neden uyuduğunu kapsar.

dikkatli okumamışsın!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ferdi, on 13 Ocak 2013 - 04:43 ÖS, said:

gece olmasa uyku olabilirdi denirse daha uygun olur.

hiç uyumayan hayvanlar da varmış karıncalar, balıklar.

gerçi gece gündüz olmasa yaşam olur muydu daha o belli değil. ki bence yaşam olmazdı.

yaşam olmadan zaten uyku olmaz.

.

bana göre gece olmasaydı uyku olmazdı.

gece ışıksız ortamda canlılar hareketsiz durarak savunmalarına katkı sağlamıştır.

durmak uykuya dönüşmüş ve milyonlarca yıl sonra genetik miras halini almıştır.

Bu ifade baştan sona yanlış. Neresini düzelteyim bilmiyorum.

Karıncalar ve balıklar uyurlar. Uyumayan hayvan yoktur. Önce burasını düzeltiyorum.

Gündüz olmasaydı dünyada bildiğimiz şekilde bir yaşam olamazdı. Nedeni de uyku ile ilgili değil. Fotosentez olmazdı.

Hareketsiz durmakla uyumak aynı şeyler değil. Hayvanlar uyku sırasında hareketsiz ve savunmasız olsalar da, beyinleri uykuda çok aktif olarak çalışmaktadadır.

Yani beyin uykuda dinlenmez. Daha fazla çalışır.

Beyinde uyku sırasında bazı kimyasal tepkileşmeler olur. Beyinde biriken nörotransmiterlerin metabolik artıkları bu kimyasal reaksiyonlarla yıkılırlar ve kana geçecek kadar küçük moleküllere dönüşürler.

Kan-beyin engeli bu sayede aşılır ve ancak o zaman hayvanın beyni temizlenerek dinlenir.

Bütün organlar işlevlerini yaparlarken bir takım toksinler birikir ve onlar kana karışarak diğer organlar tarafından detoksifiye edilir.

Yani organlar birlikte çalışırlar. Beyin de uyku sırasında diğer organlarla birlikte çalışır. Ama normal işlevlerini yaparken diğer organlardan yardım almaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence uykunun bir nedeni de bilgilerin işlenmesi olabilir.Sebebim şu:

Gece yatmadan önce ezberlediğin bir şiir,öğrendiğin bir bilgi sabah uyandığında daha sağlam hale gelmiş oluyor.Mesela ben tam ezberleyemediğim şiiri,duayı sabah kalktığımda su gibi okuduğumu fark ettim.

Sence bir neden de bu olabilir mi haci?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence uykunun bir nedeni de bilgilerin işlenmesi olabilir.Sebebim şu:

Gece yatmadan önce ezberlediğin bir şiir,öğrendiğin bir bilgi sabah uyandığında daha sağlam hale gelmiş oluyor.Mesela ben tam ezberleyemediğim şiiri,duayı sabah kalktığımda su gibi okuduğumu fark ettim.

Sence bir neden de bu olabilir mi haci?

Bu da mümkün.. Benzeri teoriler var. Bir teoriye göre beyin uykuda bir gün önceki anıları yerlerine taşıyor ve oralara yerleştiriyor.

Tabii bunları kendini tamir ederken de yapabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu da mümkün.. Benzeri teoriler var. Bir teoriye göre beyin uykuda bir gün önceki anıları yerlerine taşıyor ve oralara yerleştiriyor.

Tabii bunları kendini tamir ederken de yapabilir.

Ben de o tür şeyler okumuştum o yüzden yazdım.Çok mantıklı görünüyor.Rüyalar da bu kapsamda değerlendirilebilr belki.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önceden hemen hergün rüya görürdüm ve hatırlardım, şimdi görüyorsam bile hatırlamıyorum, en ufak şeyde etkilenip rüyamda başka başka versiyonda görürdüm, hemen hepsi korku dolu olurdu, güzel rüya az görmüşümdür ve çocukluğumda gördüklerimdir bunlarda, artık görmüyorum yada görüyorsamda hatırlamıyorum, ilginç..

tarihinde -inmanah- tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

Nevm uyku, mevtin ölümün küçük kardeşidir...

Birgün yatacaksınız, öbür tarafta uyanacaksınız...

Hazırlıkta yapmadıysanız vay halinize,

Bu düşünce bile hayatı zehir etmeye yeter..

Hala doğru yolda olduğunuzu inanıyorsanız devam ediniz...

Öbür taraf diye bir yer varsa oraya gitsene sen

Link to post
Sitelerde Paylaş

hic uyumayan hayvan var haci. Bullfrog :excl:B)

http://askabiologist.asu.edu/plosable/who-needs-sleep-anyway

Bullfrogs…

Bullfrog_250.jpg

No rest for the Bullfrog

The bullfrog was chosen as an animal that doesn’t sleep because when tested for responsiveness by being shocked, it had the same reaction whether awake or resting. However, there were some problems with how the bullfrogs were tested. These problems convinced the scientists there wasn’t enough evidence that bullfrogs didn’t sleep.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sinir sistemi olup da uyumayan bir canlı yoktur.

Sinir sistemi olan her canlı hayvandır.

Her hayvan uyumak zorundadır.

Benim teoriye meydan okuyacak birinin çıkacağını sanmıyorum.

Uyku beyindeki nörotransmiterlerin metabolizması sırasında ortaya çıkan metabolitlerin detoksifiye olması için gerekli bir etkinliktir.

Uyku bir dinlenme değildir. Tam tersine, önemli bir aktivitedir.Bu süreç sırasında beyin bilincini yitirse de, tümüyle işlevseldir.

Uyku sırasında beyin kendini nörotransmiterlerin ara ürünlerinden arındırır. Onların temizlenmesi çok önemlidir.

Temizlenmezlerse beynin normal etkinliklerini olumsuz olarak etkilerler ve ölüme neden olurlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tıpta hasta gözüyle bakılan, hiç uyumayan ya da yıllardır uyumayan insanlar da var.

Demek ki, hiç uyumadan bir insanın yaşaması da mümkün olabiliyormuş.

Bu insanlara hasta gözüyle bakmayı bırakıp, bu insanları araştırıp, uyumayan insan nesilleri oluşturalamaz mı ?

Bu çok büyük bir zaman kazancı olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hiç uyumayan var mı onu bilmiyorum.Ama sadece 24 saat içinde bir kaç dk kısa uyukularla yıllarca uyumayan insanların varlığı var.Cidden onlar nasıl bu kadar uzun süre yoğun uykusuzluğa rağmen yaşamlarına devam ediyorlar.

Ayrıca bir insanın minumum en az kaç saat uyuması gerekir.Bu yaşa bünyeye bağlı olarak değişir mi ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tıpta hasta gözüyle bakılan, hiç uyumayan ya da yıllardır uyumayan insanlar da var.

Demek ki, hiç uyumadan bir insanın yaşaması da mümkün olabiliyormuş.

Bu insanlara hasta gözüyle bakmayı bırakıp, bu insanları araştırıp, uyumayan insan nesilleri oluşturalamaz mı ?

Bu çok büyük bir zaman kazancı olabilir.

Hiç uyumayan insan yok. Uyumadığını sansa bilw mutlaka birkaç saat uyuyordur.

Uykusuzluk hastalığı var. Ama bu bildiğiniz uykusuzluk değil. Deli dana hastalığının bir türü. Prion hastalığı.

Uykusuzluk başladıktan bir yıl sonra öldürüyor. Yani insan bir yıla yakın uykusuz yaşayabiliyor.

O süre içinde beyninden bir sürü metabolit birikiyor ve beynini zehirleyerek ölümüne neden oluyor.

Uyku uzun yaşamak için en önemli koşuldur. Her gün en azından 8 saat uyuyanların ömrü uzun oluyor..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...