Jump to content

Et yiyor musunuz?


Recommended Posts

  • İleti 136
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yeyin efendim , afiyet olsun. Fakat et yemek:

1- Sağlıklı değil.

2- Bir canlı sırf sizin gibi düşünemiyor diye, sırf sizin kadar güçlü olmadığı için, zayıf olduğu için, damak tadı uğruna vahşice öldürüp yemek insani değil.

Biliyorum, aynı fikirde değilsiniz. Fakat lütfen izleyin belki fikriniz değişebilir.

https://www.youtube....h?v=ce4DJh-L7Ys

ben zaten sevmiyorum ama annelerimiz yaptıkları bütün yemeklere et karıştırdıkları için mecbur kalıyoruz yemeye, bence hayvanın sütüyle, yumurtasıyla gayet güzel hayatımızı devam ettirebiliriz, illa hayvanı öldürüp etini yemeye gerek yok

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben zaten sevmiyorum ama annelerimiz yaptıkları bütün yemeklere et karıştırdıkları için mecbur kalıyoruz yemeye, bence hayvanın sütüyle, yumurtasıyla gayet güzel hayatımızı devam ettirebiliriz, illa hayvanı öldürüp etini yemeye gerek yok

Haklısınız. İnsanların ilk önce et yemenin gerekli olmadığını anlamaları gerekli.

Link to post
Sitelerde Paylaş

xsddx

http://www.fetva.net...tvalar/689.html

Bir sürü görsel de var ama asmaya gerek yok.

Bu ne ya? Aslında tam komedi bu steler, gülmek için buralara takılmak gerek :) Sorulara bir göz gezdirdimde din saçmalık değilki, SAPSAÇMALIK :D Ama gerçekmiş gibi yaşıyorlar ve soru sorup yazıyorlar, buda ne trajik :unsure:
Link to post
Sitelerde Paylaş

Haber çok aktüel. Bugün Ntvmsbnc'de çıktı: Konu yapay et..

Et marketten değil 'yazıcıdan' geliyor

Akşam yemeğiniz için kullandığınız etin, hiçbir hayvan öldürülmeden üretildiğini düşünün. ABD’li bir şirket üç boyutlu yazıcılarla yapay et üretmeyi planlıyor. Belki de gelecekte bir tuşa basarak etiniz bilgisayar yazıcınızdan çıkacak.

ABD merkezli yeni bir şirket olan Modern Meadow (Modern Çayır) üç boyutlu yazıcılar kullanarak yapay et üretmeye hazırlanıyor.

Bio-yazıcı sistemi nasıl çalışıyor?

Üç boyutlu yazım, dijital modeller kullanılarak katı nesnelerin üretilmesine verilen ad. Bu teknikte nesne küçük damlalar halinde art arda, katman katman yerleştirilerek üretiliyor.

Devamı.. http://www.ntvmsnbc.com/id/25415868

Link to post
Sitelerde Paylaş

et yemek vahşice oluyorsa ozaman meyve sepzede yemeyin onlarda canlı canlı olmayan ne varki...

Hep aynı şeyi söylüyorsunuz da, sebzeyle, hayvanlar arasında bence dağlar kadar fark var, bir insan komaya girdiği zaman "Bitkisel hayatta" derler, peki bitkisel hayat nedir hiç birşeyin hissedilmediği bir hayat, yani bitkilerin de hayvanlar gibi acı çektiklerini iddia etmek bence çok büyük bir iddiadır ve ispatlaması da çok zor bir iddiadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya arkadaşlar ben her sabah 2 tane yumurta haşlarım, yumurtaların da acı çektiklerini söyleyen çıkarsa artık yuh diyeceğim, yani yumurta süt be bitkilerle gayet güzel ve sağlıklı yaşayabiliriz, katliama gerek yok, çocukların gözlerinin önünde resmen katliam yapıyorlar, kurban bayramın sapıklıktan başka birşey değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya arkadaşlar ben her sabah 2 tane yumurta haşlarım, yumurtaların da acı çektiklerini söyleyen çıkarsa artık yuh diyeceğim, yani yumurta süt be bitkilerle gayet güzel ve sağlıklı yaşayabiliriz, katliama gerek yok, çocukların gözlerinin önünde resmen katliam yapıyorlar, kurban bayramın sapıklıktan başka birşey değildir.

Kurban kesmek tam bir vahşettir. Eğer çok gerekli bile olsa et yemek bu kontrollü ve kapalı yapılmalı ve devlet tekelinde olmalı. çünkü bazı et ürünleri gerçekten vazgeçilmez ama herkesin hayvan kesmesi vahşete yol açıyor. bu işi bilen insanların kesmesinde sıkıntı yok. Zaten mezbahaları kimse görmediği sürece eti rahatça yiyebilirsin. Hayvanın kesildiğini görünce ben et yiyemiyorum. Geçen bayram et kestik uzun süre et yiyemedim. Taze kan kokusundan nefret ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yeyin efendim , afiyet olsun. Fakat et yemek:

1- Sağlıklı değil.

2- Bir canlı sırf sizin gibi düşünemiyor diye, sırf sizin kadar güçlü olmadığı için, zayıf olduğu için, damak tadı uğruna vahşice öldürüp yemek

insani değil.

İnsani nedir devart ? Kendini neden diğer hayvanlardan dışlıyorsun ? Doğanın kanunu bu .

İnsanı hayvanlardan ayırmasak bile sanırım insanı etle değil otla beslenen türe koymamız lazım yani insanı hayvanla bir tutmak bu konuyu çözmez, ama aynı doğada yaşasak da bilinç ve algı farkı çok yüksek olduğundan insanla hayvanı ayırmak kanımca kabul edilebilir bir davranış.

Tüm ömür boyunca otçul beslenerek yaşayabiliriz bu doğru ve katılıyorum, hatta destek bile veriyorum ama yukarıdaki bilginin tam olarak doğru olmadığını belirtmek isterim.

İnsanlar tür olarak aslında otçul değil omnivor yani her şeyi yiyebilen, herşeyobur veya herşeycil bir türdür..

Bunun kanıtları:

Omnivorlarda:

1 Diş yapısı: Dişlerimiz her ikisini, hem et hem de bitki yemek ve öğütmek için evrilmiştir.

2 Sindirim sistemi: Hem et hem de bitkileri sindirmeyi tolere edecek, çoğu bitki ve hayvansal kaynaklardan besin elde edebilecek şekildedir. İstisnalar ise selüloz ve kitindir. Bunları sindiremeyiz.

3 Primat araştırmaları: Diğer primatlar, yaşayan en yakın akrabalarımız da omnivordur. Bu liste Şempanzeler, Orangutanlar ve Gorilleri içerir. Hatta çoğu primatlar aynı zamanda böcekçildir de.

4 Besinler: Sıkı şekilde vegan beslenen insanlar sağlıklı bir beslenme sağlayabilmek için besin kaynaklarını çok titiz bir şekilde takip etmeleri gerekir. Vegan beslenmek yani hiç bir şekilde ne süt, ne yumurta tamamen bitkisel bir şekilde beslenmek sadece modern Dünyada ve günümüz zamanında mümkün hale gelmiştir. Zira daha önce neolitik çağlarda ,nsan toplulukları büyük oranda henüz avcı ve toplayıcı iken hangi kaynak olursa olsun - hayvansal ya da bitkisel - besin elde edebilmek hayati önem taşıyordu ve insanların bu konuda herhangi bir seçme hakkı bulunmuyordu.

5 Arkeolojik Kanıtlar: En erken atalarımızdan elde edilen kanıtlar onların her zaman et tüketmiş olduklarını göstermektedir. Bu kanıtlar arasında insansıların yaşadığı fosil sitelerde geride bıraktıkları kemik kanıtlar ve fosilleşmiş dışkıları yani koprolitler vardır.

İnsanın eti sindirebileceği yemesi gerektiği anlamına gelmiyor; misal kağıdı da sindirebilir, ama yemeyiz. Bir de şu var etin sindirilmesi çok uzun saatler sürer hele de yanında yenen şeylerle... Eti (kasları, organları vs.) canlı tutan bildiğiniz üzre kandır ve hayvan öldüğü anda dolaşım durur; et de hemen çürümeye başlar. Dondurulması bu çürümeyi engellemez, yavaşlatır. Eğer "canlı" tutmaya yetseydi (bu canlılık mevzusuna sonra geleceğim) 13. Cuma'nın Jason'ı gibi bugün donar yıllar sonra uzaya gidildiğinde uyanırdık. Bu konuda çalışmalar var sanırım, ama başarılı değil. En baştan çürümeye başlamış olan bu et, midede de saatlerce çürümeye devam eder ve içimizde saatlerce bir çöple gezeriz. Herhalde bugün insanların midesini açsak çöp torbası gibidir içi.

Bir de sindirimi sağlayan organlar da insanlarda farklı. Misal bizdeki bağırsak oldukça uzun, çok kıvrımlı ve fazlaca girintili-çıkıntılı olduğundan bu çürümüş maddeler buralardan geçerken küçük küçük parçalar halinde kıvrımlarda kalırlar. Etçil hayvanlarda bu sistem kıvrımlı değil, düz ve kısadır. Sindirilmesi bizdekinden kolaydır, ayrıca canlı yedikleri için çürümüş bir leş yememiş olurlar (burada akbabaları ayrı tutuyoz :) onlar direk leş yiyor zati.)

Hülasa, bu zamana yediğimiz her şey içimizde bir parçası kalmış oluyor. Kitaplarda yazana göre sağlıklı insanda minimum 5-10 kg arası atık bulunuyormuş. Bu konuda okuduklarımın yalancısıyım :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vejeteryenlik insanların ne kadar cahil ve duyarsız olduklarının göstergesidir. Sistemi eleştirmek yerine et yiyen herkese cephe alıyorlar. Üretilmiş ve sağlıklı bir şekilde tüketime hazır hale getirilmiş et yenmelidir. Önemli olan hayvanın gereksiz yere farklı amaçlar için eziyete maruz kalmasını ve kullanılmasını engellemektir. Yani her ne olursa olsun et yemeyi reddetmek olmamalı amaç. Amaçlı davranmayı savunmak gerekir. Yani eskiden besin kaynağı olarak et kullanmak zorundaydı insanlık. Bugün de geleneksel olarak sırf zevkine avcılık yapılıyor. Bu yanlıştır işte. Çünkü ete ihtiyacın yok. Kasaplar et dolu. Amacın sadece zevk almak. Buna spor diyen şuursuz insanlar bile var. Bence doğrudan vejeteryen olmak yerine amacınızı ayrıntılı anlatmanız gerekir. Hayvan hakları savunucuları da öyle mesela. İnsan haklarının savunulmadığı yerde hayvan haklarını savunmayı anlamsız buluyorum. Aslında ikisi de aynı nedenden kaynaklanıyor. İnsanların amaçsız ve bilinçsizce hayvanlara zarar vermesi. Doğada hiçbir canlı diğerini zevk için öldürmez. tüm canlılarda bir amaçlı davranım güdüsü vardır. Etini yemek için veya derisini, dişini satmak için bir hayvan avlıyorsan sen insan değilsin demektir. Ancak insanlara hiçbir koşulda et yemeyin demek yanlıştır. Doğanın kanunu bu. Eğer gerekli ise et yiyebilirsin.

Örneğin hayvan yetiştiriciliği yapıp parasını o yoldan kazanan bir insan nasıl vejeteryen olabilir? Kazancını sağladığı eti yemek durumdadır. Ancak parasal kazançta çıtayı yükseltip ve bu işi seri üretime dönüştürmüş olanlar da insanlıktan çıkmış demektir. Zaten para sisteminin bu vahşeti körüklediğini açıkça bir konuda belirtmiştim. Sistemin iyi denetlenmesi gerek. Hayvanlara işkence edercesine et üretimi yapan, hayvanı bir eşya gibi gören zihniyetin başı ezilmelidir. Mesela uzakdoğuda civciv eti için yeni doğan civcivler hemen öldürülüp pişiriliyor. Bunun insanlıkla örtüşen hiçbir yanı yok. Tümüyle zevk üzerine bir eylem. Bunun gibi hareketler engellenmelidir. ancak devir kapitalist devir olduğu için para getiren hiçbir eylem engellenmiyor. Para için her yol kabul ediliyor. Öncelikle sistemi denetleyenlerin işe el atması gerekir. Bunu yapan da Sağlık bakanlıkları veya tarım-köy bakanlıkları olmalıdır.

Maalesef insanlar eskiden et yemek zorunda değillerdi. Bu dünyaya insan adım atar atmaz eline bıçak verilmedi ya da ona nasıl yapacağı gösterilmedi. İster Tanrıya inanın ister evrime, bu böyle. O zaman insan mecburen meyvelerle yaşardı, hem tadı güzeldi hem besleyiciydi. Daha sonra insanlar akıllarını kullanarak sivri aletleri de yapabilince öldürmeye başladılar -ki buna gelene kadar bayağı süreç var- sonra da yemeye. Kendine korumayı aştı olay gördüğümüz gibi. Sadece kendi medeniyetimizi ve barınaklarımızı kurup, sadece tehlike altında bunları kullanabilirdik ve hatta büyük ihtimalle önceleri öyle olmuştur, ama sonra insana bu da yetmez tabii ki.

Bir de insan haklarından bahsetmişsiniz, buna şöyle katılıyorum: çoğu vejetaryen ya da hayvan hakları savunucusu, hayvanları olduğu kadar insanları savunmuyor. Birini diğerinden önce getirmek gerektiğine inanmıyorum. Ama hayvanların haklarını korumaya çalışıp karşılarındaki insanların haklarına tecavüz ediyorlar. Bence bu kişiler tamamıyla kör gözle ezberci bir şekilde hareket ediyorlar, amaçları da kendilerini haklı çıkarmak, egolarını yüksek tutmak, hayatta bir işe yaradıklarını hissetmek falan filan sanırım.

Insan et yemek zorundadir. Yemek istemeyen yemesin, ot yesin

Kendi teorini kendin çürütmüşsün kendi sözünle :)

Zorunda olduğumuz şeyi yapmaya mecburuzdur;

eğer et yemezsek demek ki mecbur değildizdir yani zorunda değiliz demektir.

Sizler gibi hayvanları ibadet olarak katleden kişilerden bu konuda rasyonel bir yaklaşım beklemiyorum.

Önce söyleyeyim ben ateist değilim ve Tanrı, Allah ya da bir yaratıcının varlığına inanıyorum, ama dinlerle pek aram olmadığı da gerçek. Kısaca yaratıcıya inanıyorum ama dinlere inanmıyorum -en azından modern dinlere, yoksa hepsinin özünde aynı olduğunu düşünüyorum- Panteismdi galiba şimdilik kafama en yatan bu -bakalım olmazsa değiştircez :)- Sululuk bir yana asıl şunu söylemek istiyorum: eğer bir konuda fikriniz varsa, başkaları da size karşıt fikirler üretiyorsa ne olursa olsun onlara bir göz atmanızı tavsiye ederim. Çünkü bir olaya tek yönlü bakarsan, yalnızca kendi görüşünün etrafında dolanır durursun. Düşüncene tezat fikir ve görüşler senin kendi düşüncene daha fazla tez oluşturmana ve başka açılardan bakabilmene yardımcı olduklarından, böyle konularda bu tarz ithamlar yapmamanızı öneririm. Tabii kendi tezinin, anti-tezini anlamak lazım bunun için, yani sadece okuyup geçmek yetmeyecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

et yemek vahşice oluyorsa ozaman meyve sepzede yemeyin onlarda canlı canlı olmayan ne varki...

İşte bir vejetaryenin her vakit korkulu rüyası, bomba soru, adeta bir işkence makinesi :) Her şeyin canlı olduğunu savunabileceğimiz gibi, kendimiz dışında hiçbir canlının bilincinin olup olmadığından emin olamadığımız gibi, kendimiz dışında hiçbir şeyin bilinci olmadığını da savunabiliriz. Bu konudan büyük tartışmalar çıkabilir.

Her şey enerjidir gibi meşhur bir tanımla girersek, her şeyin bir titreşim yaydığı ve manyetik alana sahip olduğu bilinen bir şey. Öyleyse her şey canlıdır diyebiliriz. Fakat bu titreşimler ve canlı da olsa bir bilince sahip değildir diye düşünüyorum. Yani taş canlı da olsa, bir titreşim de yaysa bilinci yoktur; düşünemez, herhangi bir istekte bulunamaz. Ama titreşimlerinden mütevellit bir hafızası olabilir ve müspet veya menfi enerjiyle titreşebilir. Japon vatandaşın suyla yaptığı deneyler gibi. Su da bilinçsiz, fakat canlı bir varlık diyebiliriz sanırım.

Şuraya geliyoruz ki hayvanların bilinci vardır. Algılarlar, hissederler, yaşarlar hatta bence düşünürler de, ama biraz kıt. Algılayışları insana göre çok çok geride diye bu onları bilinçsiz yapmaz. Öğrenebilir hatta yargılayabilir ve anlayabilirler. Köpekler mesela nasıl öğreniyorlar. Bir maymun vardı hakkında bir şey hatırlamıyorum ama Alexander Bellos'un "Alex Sayılar Diyarında" kitabında geçiyor isteyen bakabilir: kendisi toplama çıkarma, kümeleme vs. öğrenmiştir. Adını hatırlamadığım bu maymun arkadaşın yavrusu, kendisinden de hızlı bir şekilde daha bebekken ebeveyninin yaptığı şeyleri yapmayı öğrenmiştir. Denilebilir ki bu hayvanlar her şeyi şartlanma yoluyla öğrendi, ama biraz düşünürsek insanlar da aynı şekilde öğrendi ve bu şartlanmalara göre yaşıyor. Demin de dediğimiz gibi insanın algı ve kavrayışı yüksek olduğundan bunlar hakkında düşünen insanlar bu şartlantılı ve otomatik yaşamı fark edip belli bir farkındalık seviyesine varabiliyorlar.

Hayvanların algı ve kavrayışları olduğuna bir örnekse, çit tellerine takılmış bir geyiği kurtaran dört beş kişilik genci gördüğüm belgesel verilebilir. Discovery kanallarından birindeydi, belki izleyen olmuştur. Geyik önce zarar verecekler zannedip yaklaşmalarına izin vermedi, ama çocukların da bazısı hayvanı kendilerine zarar vermesin diye tutarak ve bazısı da hayvanı tellerden kurtararak yardımcı oldu. Bu saldırgan hayvan, kurtulduktan sonra biraz ilerleyip durdu ve geri dönüp gençlere bakıp 3-5 saniye öyle kaldı. Herhalde bir teşekkür bakışı olsa gerek bu. Yoksa oradan kurtarıldıktan sonra yırtıcı hayatındaki doğasına uygun olarak -ve çocuklar ilk geldiğindeki gibi- tekrar saldırabilirdi.

Bu da bizi şuraya getiriyor: bitkiler canlıdır evet ve onları yiyoruz, fakat bir bilinçleri yok. Hatta diyebiliriz ki dünyada yenmek için yaratılmış veya bunun için süregelmiş bir şeyler varsa onlar bitkilerdir ve özellikle de meyvelerdir. Hayvanlarsa bilinçli canlılardır tıpkı insanlar gibi. Sırf daha düşük bir algı ve kavrayışa sahipler diye, zevk için onları öldürmek bildiğin katillik gibi görünüyor bu açıdan. Ben iyi olayım da, zevkimi süreyim de başkaları ne olursa olsun demek gibi görünüyor. Zaten bu anlaşıya da kapitalizm derler daha doğrusu vahşi kapitalizm! O zaman zeka engelli insanları da yiyelim! Onlar da hayvanlar gibi algılama ve kavrama zekaları düşük, hatta bazı hayvanlar bu insanlardan daha akıllı! Bu insanlardaki de et, protein de var; hem de insan eti ve insan kanı, insana da daha uygundur! Şimdi sinirlenirler tabii, çünkü insan yemenin medeniyet dışı olduğunu öğrenmişler küçükken. Ne öğrenmişlerse öyle yaşıyorlar, niye diye sorarsan "Öyle öğrendik." "Öyle yazıyor." "Öyle diyorlar" "Büyüklerimizden öyle gördük." vs. vs...

Bazen herşeye sıfırdan başlamak çok mantıklı geliyor. Issız bir ada, bir adet bıçak ve ateş. Kadın da lazım ama o ayrı konu hallederiz. HAyvanını avla meyveni topla ve yaşamaya başla. Sanırım şu tom hanks'in filmini izlemem gerekiyor şu anda.

Bu da bana göre en yaygın yanlış varsayımlardan biri. İnsanlar direk Neolitik çağla başlamadılar ya. Bir şekilde o çağa geldiler, ondan önce Paleolitik çağ var en basitinden.

Burada bir not düşeyim: Ben evrim teorisine inanmıyorum, ama davranışsal evrim benim için çok mantıklı bir yaklaşım ve davranışsal evrim için Neolitik çağa bakmak lazım. Bizim konumuz içinse önemli olan ilk başlangıç, Neolitikten öncesi yani...

Diyelim ki kendimize bir çiftlik aldık ve karınca besliyoruz. Onların yaşayabileceği bir ortam yarattık, onları oraya koyduk. Ama bu karıncalar birkaç ay sonra akıllarını kullanıp malzemeler üretip, gerekli olanlardan fazlasına göz dikerlerse napıcaz? Ateş yakabilseler mesela, içlerinden her hafta birini kurban edip ateşte pişirip yiyebilirler. Bu örnek tanrısal gibi dursa da, evrimsel teori için de mantıklı. Her iki durumda da insan fiziksel olarak dünyada yaşayabilecek durumda varlığını sürdürmek üzere bir tasarıya sahip. Ama insan aklını kullanıp gereğinden fazlasına göz dikmiş olabilir. Yani insan buraya ilk geldiğindeki halinde, her şey tamamıyla insana ve insan da tamamıyla doğaya uyumluydu. O şekilde beslenmesi en sağlıklıydı ki, öyle yaratılmış veya öyle evrimleşmişti. -Bu arada ben olaya tamamıyla tarafsız yaklaşmaya çalışıyorum, çünkü bu tartışmanın dinle bir ilgisi olmadığını düşünüyorum.-

Bu durumda her şeye sıfırdan başlarsan beyni de resetlemen lazım ki -ilk insanlar gibi olasın- bu durumda bir bıçaktan haberin olamaz. Yani hayvanlardan kaçıp, meyvelere ve meyve bulamazsan da sebzelere mahkumsun.

İlk insanlar bile avcılık yapıyordu.Hayvanların doğal yoldan ölmesini bekleselerdi aç kalırlardı.

Bunun cevabı da yukarıda yazdıklarımın içinde geçti zaten.

Hayır.

Hayvanlar doğal olarak doğup, doğal besinlerle beslendikten sonra, doğal bir şekilde büyüyüp, çoğalmasına izin verdikten sonra, eziyet edilmeden ve acı çekmeden ölecekse o zaman itiraz etmem.

Çok mu şey istiyorum. Olması gereken bu değil mi?

Bunu sağlamanın tek yolu tüketimi frenlemek. Hayvansal ürünlere talep bu denli yüksekken bu pek mümkün değil.

Buna yazacağım cevap da yukarıda ilk alıntılaradan birine yazarken geçti içinde. Ölünce, et (kaslar, organlar vs.) hemen çürümeye ve kurtlanmaya elverişli bir yapıda. Yani öldükten sonra bir hayvanı yemenin anlamı yok. Tamamıyla bir çöp yemiş oluruz. Yani insanı hiçbir türlü ete uyduramadık şimdiye kadar (ya da eti insana).

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tartıştığımız o değil zeki insan.Hayvanlar öldüğü için yakınıyor inmanah.Fabrikalara gitsin baksın.Kurban bayramını bir daha eleştirmez.

O zaman bu mantıkla adamın biri gidip bir insan öldürüp sonra da "Bakın Amerikaya, Irakta ne katliamlar yaptı; Hitler'in soykırımına bakın öldürdüğü insanın haddi hesabı yok; Charles Manson'a bakın... Ona bakın... Buna bakın... vs.... Ben sadece bir kişiyi öldürdüm, onların yanında hiçbir şey, beni eleştirmeye/suçlamaya hakkınız yok." diyebilir(!)

Kimseye kızmak kimsenin haddi değil tabi ki.

Ama et yemek canlıların acı çekmesine sebep oluyor. Acı çekerlerse çeksinler ben damak tadıma bakarım demek bana yanlış geliyor.

Hayvan sömürüsünün önüne geçilebilir. Tüketimi frenleyerek önüne geçilebilir. Bu çok zor değil ve daha sağlıklı.

İstediğiniz herkese kızmak hakkınız, bunu kendinizden almayın. Haddimiz olmayan şey, saygısızlık yapmak. Saygılarımla :)

Günlük tüketilen besinler içinde her zaman en pahalı protein kaynakları olmuştur. Çünkü insanların en çok rağbet ettikleri gıda odur. Bu gün bile basit bir gözlemle bunu anlayabilirsiniz. Yok illah akademik kaynak isterim derseniz. Kitaplığımı kurcalamam gerek.

Ayrıca hayvansal ürünlere hiç bir bitkisel alternetif yoktur. Eğer meseleye bitkilerde ki besin değeri olarak bakarsanız yanılırsınız. Önemli insan vücudunun o bitkiyi ne kadar ve nasıl kullanabilidiğidir.

Örneğin bir buffaloyu düşünün. Sadece ot yemesine rağmen müthiş bir kas yığınıdır. Ama insanın hayvansal protein/kreatin almadan güçlü bir kas yapısı oluşturması imkansızdır.

Sanırım bu mümkün. Aşağıdaki link vereceğim.

İşte o " Damak tadı " dediğiniz şeyin doğal ihtiyaçtan kaynaklandığını düşünüyorum. Hayatımın bir döneminde ağır spor yaptım. Hayvansal protein nin nelere kadir olduğunu bizzat kendi vücudumda gözlemledim. O yoksa güç ve dayanıklılığı unutun. Başta soya olmak üzere bitkisel proteinler asla o boşluğu doldurmaz. Hele erkekler de soya vücudu berbat eder.

Yani en azından ben böyle düşünüyorum. Bazı hayvanların neslini tüketecek avcılık gibi " Etçil " faaliyetlere sıcak bakmamakla birlikte, eti topyekün insan menüsünden çıkartmayıda doğru bulmuyorum.

Demin söylediğim link:

http://vegank.blogspot.com/2012/08/vegan-sporcular.html

Süt ve yumurta dediniz mi işler karışır. Bunca nüfusun dengeli beslenmesine yetecek süt ve yumurta doğadan toplanamayacağına göre demekki hayvanlar yine bir yerlere tıkıştırılıp beslenecek ve hayvanın, bizim için değil de kendi yavrusu için ürettiği süt ve neslinin devamı için yaptığı yumurtalara el konulacaktır.

Peki hayvanların verimliliği bittiği zaman ne olacak ? Yaşasınlar diye koyunları, tavukları doğaya mı salacaz. Ve ya eceliyle ölsünler diye zararına beslenecekler mi?

Mikroorganizmalar ve parazitler bitkiler de de var. Ayrıca mesela " Şeker " gibi çağımızın illetini de yine ağırlıklı olarak bitkilerden alıyoruz....

Beslenme karmaşık bir iştir. Hiç bir besin yüzde yüz faydalı veya zararlı değildir. Sizin genetiğiniz, hayat tarzınız, yaşınız gibi bir sürü faktörü göz önüne almak gerekir.

Ancak kim ne derse desin, şu veya bu sebepten et yemeyen insana tercihinden dolayı saygı göstermek gerek. Bence bu tercih hatalı olsa bile...

Hayvanın, bizim için değil de kendi yavrusu için ürettiği süte ve neslinin devamı için yaptığı yumurtalara şu anda da el koyuyoruz zaten. Dikkatli bakarsak "yine" diyorsunuz, demek ki bunların şu anda da yapıldığın düşünüyorsunuz -ki yapılıyor da zaten.- Belki bunu fark etmeyenlerin fark etmesini sağlamışsınızdır en azından.

Kurban kesmek tam bir vahşettir. Eğer çok gerekli bile olsa et yemek bu kontrollü ve kapalı yapılmalı ve devlet tekelinde olmalı. çünkü bazı et ürünleri gerçekten vazgeçilmez ama herkesin hayvan kesmesi vahşete yol açıyor. bu işi bilen insanların kesmesinde sıkıntı yok. Zaten mezbahaları kimse görmediği sürece eti rahatça yiyebilirsin. Hayvanın kesildiğini görünce ben et yiyemiyorum. Geçen bayram et kestik uzun süre et yiyemedim. Taze kan kokusundan nefret ederim.

Senin yaklaşımın tam bencillik galiba, çünkü diyorsun ki ben görmedikten sonra ne yaparlarsa yapsınlar. Yani aynı mantıktan yola çıkarak, uzaktaki bir insan öldürüldüğünde problem etmiyor musun diye sorabilirim. Şimdi insanla hayvan farklı deme, ikisinin de bilincinden bahsettim. Bence sen kararsızlıkta kalmışsın, zaten kendi yazını bir daha okursan kendinle çeliştiğini iki cümle sonra görebilirsin :)

Alıntılara yazdığım hiçbir cevap direk şahsınıza değil bu arada. Hiç kimsenin fikrini değiştirmek amacıyla yazmadım da. Daha çok farklı bakış açıları katabilmek için yazdım: önce kendime, sonra başkalarına.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben herkesin aksine bir tek kurban bayramlarında yiyemiyorum. Hem havadaki ağır kan kokusunu ciğerlerime çekmek, hem de orda burda bir kediciğin ya da sokak köpeğinin ağzında bir et parçası görmek tiksindiriyor beni. Özellikle de bunun bir ritüel halinde yapılması hoş değil! Ama normal zamanlarda et tüketiyorum. Bu daha çok bana "sen neden vejeteryansın?" demeye benziyor. Bazılarımız et yer, bazılarımız da yemez...

tarihinde BenjaminBuzruhu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...